• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYEDE MİMAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TÜRKİYEDE MİMAR"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYEDE MİMAR

Yazan: Aıch. Alcxandre M. Raymond Tercüme eden: Y. Mimar Halûk Togay

Birkaç satırla bir mimarın kim olduğunu mal sahibi ile olan münasebetlerini, şimdi nasıl çalıştığını ve na-sıl çalışması gerektiğini izah ile malsahiplerinin hiniha-cette mimardan sarfı nazar etme inancım çürütmeğe ça-lışacağım. Bunun neticesi olan hayırlı neticeler nedir.

Herşeyden evvel bir mimar kimdir?

Herkes size, mimarın evler inşa eden, bir meslek adamı olduğu şeklinde cevap verecektir.

Harfi harfine ifadesinde, eski yunanca (uo/ı rEv.rojv) kelimesinden gelsn Fransızca mimar kelimesi (l'Archi-tecte) işçilerin öndari demektir; plânlarını tasavvur et-tiği bir eserin kuvveden fiile çıkarmak için çalışan iş-çileri idare ve emretmek vazifelerini yüklenen şahıslara, Yunanlıların tamamiyle doğru olarak izafe ettikleri bir ünvandır.

Vitruve (Milâdi I. nci asırda yaşamış bir mimar), bize Yunanlılarda kendini bu san'ate hasredenlerin, fıt-rî kabiliyetlerine, büyük bir çalışma aşkı ile çok çeşitli bilgileri de birleştirmesi gerektiğini, öğretmektedir. Y a -ni mimarın mahir bir desinatöı-, kendi-ni fizik ilimleri-ne vermiş bilgili bir hendeseci, bir edip ile lıukuk ilmi, hekimlik ve hattâ musiki üzerinde malûmat sahibi ol-malarını ister.

Şurası bilinmelidir ki, modern mimarın şahsî mezi-yetleri, yunanlılar tarafından talep edilen gibi olmalıdır.

Bu husus mimarın ayni zamanda artist, ilmî, ikti-sadî ve hukukî olması gereken kabiliyeti için de söyle-nebilir.

Şimdi mimarın kim ve nasıl yetişmesi gerektiği hak-kında bir fikir edindiğimize göre, acı hakikate gelelim.

Bir mimar mesleğini bütün hayatı boyunca çalışma-sı pahaçalışma-sına elde ederken, naçalışma-sıl oluyor da —zeki insaıı-laı olan— birçok malsahipleı-i kendilerinin bu kadar muhtelif malûmata iç güdümleriyle sahib olduklarına inanırlar?

Rahatsız olduğumuz zaman hekime koşmuyor ve bir dâvada menfaatlerimiz tehlikeye düşünce avukata müracaat etmiyor muyuz? İnşaat yaptırırken neden bir mimara baş vurmamalı? Mimarm aranmaması sebebi çok basittir. İhtisas çalışmalarına ihtiyaç gösteren hekimlik

(Bu makale, Arch. Alexandre M. Raymond tarafin-dan yazilan «Notes Pratiques et Resumes sur l'art dıı constructeur en Turquie» adli kitabından 92 ilâ 96 nci sayfalarından tercüme edilmiştir. Bu kitap 1908 tarihin-de Iskentarihin-deriyetarihin-de, Typo-Lithographie Gentrale I. Deüa Rocca, Matbaasında basılmıştır).

hukuk ilmi meselelerini teşrih bahsinde, insan iktidar-sızlığını tanıyor; buna mukabil herkes kendisini bir du-varcıya emretmeğe ve metreyi kullanmağa muktedir sanıyor.

Malsahibi size daima «Ben ne mimar ne mühendi-sim, fakat işten anlarım» diyecektir.

Bu büyük bir hatâdır ve bu şartlar dahilinde (kal-fa) tarafından inşa edilmiş birçok binalar, mülâhazamı-zın doğruluğuna fazlasiyle şahadet etmektedir.

Malsahibinin mimar ile olan usule aykırı bağları İlk olarak bir gayrimenkul inşa ettirmek isteyen Bay (X...) ele alalım. Malsahibi kendisinin inşaat üze-rinde söz sahibi olduğunu iddiasını elden bırakmıyarak, sırasiyle iki, üç mimarı davet eder. Her birine ayrı ay-rı düşündüğü binanın taksimatına ait bir kroki verir, harcamak niyetinde olduğu parayı bildirir ve görüşme-nin hitamında en sevimli tebessümüyle «Ben ne mimar, ne de mühendisim fakat işten anlarım» der.

Birkaç gün sonra plânlar getirilmiştir; bunlar uzun uzadıya münakaşa edilir, ve malsahibi bütün etütleri mütalâa etmek üzere nezdinde hıfzeder. Kalfa Andon usta tesbit edilen günde gelir, beraberce tercih edilen plânm üzerinden bir kopya çıkarılır ve bilfiil çalışılmaya başlanır; diğer taraftan artık faydası kalmamış plânlar mimarlarına iade edilir.

Eğer kazaen zavallının biri emeğinin ücretini iste-mek gafletine düşerse malsahibi tarafından kabul edil-mek fırsatını bulamaz, ancak Andon usta vasıtasiyle üzerine birkaç çiegi çizilmiş bir kâğıt parçası için gelip para istemenin çok küstahlık olduğunu işitir.

Şurası bilinmelidir ki, mimarın emeği de hekimin ve avukatın emeği gibi para karşılığıdır.

Bütün fikri serbest meslekler gibi ifaya davet edil-diği hizmetlerin yüksek vasfından ötürü, mimarm al-dığı paraya ücret (honoraires) tesmiye olunur.

Bu şekilde adlandırma Romalılar devrinde bile m e v -cuttu ve Roma kanunu bunu şu şekilde ifadelendiriyor-du: remuneratio honorarium.

(2)

is-tinkâf eden her malsahibi, hilekârlıkla cezaya müsta-haktır.

Buna rağmen, bu gibi ahvalde, bilgisizliğin ve kalfa iktidarsızlığının kurbanı gene malsahibidir.

Plânları mimar tarafından yapılıp ta, malsahibi tara-fından bizzat inşaasmdan mahrum kılman birçok evler biliyoruz ki, malsahipleri normal hadlerini aşmış ve e v -lerini ikmal için ipotek ettirmeğe mecbur kalmışlardır.

Malsahipleri ile (Mimar - müteahhit) münasebetleri Şimdi diğer bir sınıf malsahibine gelelim. Burada mimar aynı zamanda müteahhittir. (Fr. l'entrepreneur, yunanca EpyotaiPoç kelimesinden gelir). Bu mimarın plânları malsahibi tarafından beğenildikten sonra, fiyat metre murabba üzerinden pazarlık edilir. Dikkat edi-niz inşa edilen bütün bina satıh üzerinden hesap edili-yor; bu çok kusurlu bir usuldür. Burada metraj ve tak-ribi keşif mevzuu bahis değildir.

Nihayet kontratlar imzalanmış ve çalışmalara baş-lanmıştır. Malsahibi her gün şantiyeyi ziyarete gelir; fa-kat yalnız gelerek tafsilâtlarda mimariyle anlaşacağına re-fakatinde daima çoğu ııasihatçı olan birkaç arkadaş, meslekdaşı da getirir.

Bu suretle bitmez tükenmez münakaşalar başlar: şu duvar fena yapılmış, bu pencere büyük olmuş, bu bölmeyi kaldırmalı vs. vs... mantık ve inşa kaidelerine g ö -re imkânsız ve mimara, kızgınlık getirten fikirler, plânın hiç bir hattına tabi kalmıyarak yapılan değişiklik, tadil ve varyantlardan sonra, müteahhit-mimar kat'î hesabı malsahibine takdim eder.

Hesabın tam olarak ödenmesi nadirdir. Malsahibi daima yekûn mikdarmı indirecek bahaneler bulacaktır. Teşekkür edeceği yerde, her fırsatta zem etmek fırsatını arayacaktır.

Çünkü mimar malsahibinin muhayyel fikirlerini tatbik etmemiş, altı ilâ sekiz aylık bir mesai ve yorgun-luk sarfetmiş malsahibinin yakın dostları tarafından ta-ciz edilmiş, malzeme tüccariyle işçilerin gürültüleriyle meşgul olmuş ve ekseriya sermayesinin bir kısmını ver-miştir.

Halbuki bu halin tam aksi husule gelmesi icap eder-di. Mimar yüklendiği işi tamam olarak tatbik ederse; malsahibi karısının oturacağı, çocuklarının büyümesini göreceği, ihtiyarlık günlerini geçireceği ve gözlerini y u -macağı evini inşa ederek hizmette Dulunmuş kimseye; sadece götürü meblâğı veya ücretlerini ödemek suretiy-le ifa ettiğini zannetmemelidir. Bundan maada mimara karşı hizmetinin mahiyet ve ehemmiyetiyle mütenasip bir şükrana da borçludur.

Söylenmesi acıdır, fakat mimarın evin dostu ve ak-rabası sayıldığı Yunan ve Romalılar devrinden uzağız.

Kabahat kimindir?

imparatorluk içinde yaptığımız müşahedelerde ha-tânın belediye makamlariyle bizzat mimarlara ait oldu-ğunu tesbit ettik.

Belediyelerin kusuru, bürolarında her çeşit kalfa müracaatını kabul ile inşaat ruhsatiyesi vermesindedir.

Meslek üzerinde zayıf bir bilgisi, çok kere okuma vc yazması bile olmıyan kalfa, mimarın haklarını çiğnemek-te, kendini onlarla aynı seviyede görmede, ancak ismen bir plân olan bir plânı hazırlatıp kabul ettirmektedir.

Eğer bugün payitahtta ve vilâyet merkezlerinde, so-kakların ortalarına inşaat yapılıyor, binalar daha ta-mamlanmadan harabelere benziyor, sıhhî tesisat sağlık kaidelerine mugayir olarak yerleştiriliyor vs güzel so-kaklarımız karışık cephelerle bir stil hercümerci içinde lekeleniyorsa buna şaşmamak gerekir. Belediye mahai'i-line şurasını aksettirelim ki: ne yaptığına müdrik ol-madan, kullandığı işçilerin hayatı ve malsahibinin ser-mayesi ile oynayan ve bu şekilde inşa etmeyi müktesep hakkı olarak tanıyan kimse ancak mücrim saflarında yer alabilir.

Eskiler tarafından tannlaştırılmış olan san'at, b u -gün kalfalar tarafından gaspedilmiş ve bayağılaştırıl-mıştır.

Kalfalar tarafından inşa edilen ve zavallı işçileri de beraber gömerek çöken evlerden ürken İskenderiye b e -lediyesi şiddetli bir nizamname vazetmiştir. Şehir ve malsahipleri alman neticeden çok memnundur.

Netice :

Netice olarak, mimarların yegâne hatâları birlik teş-kil etmemeleridir. Mimarlar birleşmek ve sendika kur-makla menfaatlerini koruyacaklardır. Böyle bir teşkilâ-tın çok faydalı olacağına misal olarak, gayet iyi vaziyet-te olan sigorta şirketlerini zikredebiliriz.

Sendikanın esasları şunlar olacaktır:

1 — Mimarlar şehrin malzeme fiyat listesini (se-rie de prix) hazırlıyacaklar, bunu kanunî olarak kabul ve tasdik ettireceklerdir.

2 — Diğer cihetten belediyeler malsahiplerinden, in-şa ettirmek istedikleri binanın mimar tarafından hazır-lanacak detayları takribi keşfi ve şartnamesiyle tamam-lanmış bir proje talep edeceklerdir.

3 — Her mimar kat'î surette malsahibi ile ücretinin ödenmesi hakkında mutlak bir anlaşma yapmadan, p r o -jenin tatbikini reddedecektir.

4 — Evvelce tesbit edilmiş tarihlerde sıra ile çağı-rılacak mimarlar bina maliyeti 100 T. lirasından daha ucuza çıkacak fakir malsahiplerinin projelerini ücretsiz olarak hazırlamak üzere bir komisyon kuracaklardır.

5 — Ahkâma mugayir hareket eden bir mimardan ceza alınacaktır.

6 — Mazideki gibi çalışmaya devam edecek kalfa-lara ağır ceza verilecektir.

Vardığımız neticenin bir hayal olmadığma tama-miyle inanmış bulunuyoruz. Biraz hüsnüniyetle payi-tahtın mimarları aralarında kolaylıkla mutabık kalabi-lirler. Aynı zamanda Osmanlı payitahtını güzelleştirme-ği tahayyül eden vali devletli Reşit Paşa'nın mümtaz şahsiyetlerinde de bir dost bir hami bulacaklar ve k e n -dileri de bu teşriki mesaiden çok bahtiyar kalacaklardır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ces eunuques blancs font, en seconde ligne, lë service extérieur du harem ; ils sont un peu moins sauvages que les noirs , parce qu’ils ont une communication plus

Hasan Sezáyí, Şeyh Mahmut Hamdi Efendi’nin vefatıyla onun makamına geçmek üzere Gülşení Áşık Musa Efendi Dergáhı’na geldiğinde Gülşení Veli Dede Dergáhı’na

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

11 Faslın gerçekleştiği bu iki noktadan biri şibh-i kemâl-i inkıtâ‛, diğeriyse tavassut beyne’l- kemâleyn diye anılan yerlerdir. İlkinde bir cümlenin

A)Gözümüzü kırparak kornea yüzeyinin nemli kalmasını sağlarız. B) Monitor ve benzeri ekranlara bakarken göz kırpma sayısı azaldığı için göz kuruluğu yaĢanır.

Bununla birlikte, turizmde bütün ekonomiye kıyasla, kadın istihdamı ve girişim- ciliğinin diğer sektörlere göre daha büyük pay sahibi olduğu düşünüldü- ğünde,

Ali ve 1 on iki imam medhiyesinden sonra Kanunî Sultan Süleyman hakkında 3 kasîde ve 1 terkîb-bend ile Ayas Paşa (1’i terci’-bend toplam 7 medhiye) Mehmed Paşa, Mehmed

Sparus pagrus/ common seabream, common pandora, white grouper, dentex, sharpsnout seabream and crayfish (Astacus leptodactylus) are the mostly studied species by the