• Sonuç bulunamadı

ŞİİR İNCELEME YÖNTEMİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ŞİİR İNCELEME YÖNTEMİ"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ŞİİR İNCELEME YÖNTEMİ

Şiir türündeki eserler iki şekilde incelenir: 1.Biçim İncelemesi 2.İçerik(Muhteva) İncemelesi

1.Şiirlerin Biçim (Şekil) Yönünden İncelenmesi:

a.Uyak Şeması (Kafiye Örgüsü):

Şiirlerin şekil incelemesi yapılırken öncelikle uyak şemasını çıkarmamız gerekir. Özellikle redif ve uyak tespitinde hangi dizeleri karşılaştıracağımızı bilmemiz açısından uyak şemasını öncelikle tespit etmeliyiz.

a.a Düz Uyak: a a a a / a a b a / a a a b şeklinde oluşturulan uyaktır. a a b a şeklindeki uyak yapısına mani tipi uyak da denir.

Türkü

Yarim İstanbul’u mesken mi tuttun Gördün güzelleri beni unuttun Sılaya dönmeye yemin mi ettin Gayrı dayanacak gücüm kalmadı Mektuba yazacak sözüm kalmadı

a.b Çapraz Uyak: Halk edebiyatında -özellikle ilk dörtlüklerde- fazlasıyla kullanılır. a b a b şeklinde yapılan uyak çeşididir.

a.c Sarmal Uyak: a b b a şeklinde yapılan uyak düzenidir.

b. Nazım Birimi:

Şiirin bütününü oluşturan dizelerin kümelenmiş biçimine nazım birimi denir. Nazım birimi, dize gruplarını oluşturan dize sayısına göre adlandırılır.

b.a Dize (Mısra): Şiirde en küçük nazım birimine mısra denir.

a a a b b

Koşma

Elvan Çiçekleri takma başına Kudret kalemini çekme kaşına Beni Unutursan doyma yaşına Gez benim aşkımla yar melil melil

a a a b

Mani

Gemi geldi durdu mu İskeleye vurdu mu Söyle ey seher yeli Yar halimi sordu mu

a a b a

Çoban Çeşmesi

Derinden derine ırmaklar ağlar Uzaktan uzağa çoban çeşmesi Ey suyun sesinden anlayan bağlar Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi

a b a b

Koşma

Bad-ı saba selam söyle o yâre Mübarek hatırı hoş mudur nedir Nideyim yitirdim bulamam çâre Mestan ela gözler yaş mıdır nedir

a b a b

Her Şey Yerli Yerinde

Biliyorum gölgede senin uyuduğunu Bir deniz mağarası kadar kuytu ve serin Hazların aleminde yumulmuş kirpiklerin Yüzünde bir tebessüm bu ağır öğle sonu

a b b a

Gecenin Sularında

Gecenin sularında Mehtap bir nilüferdir Açılmış bir kederdir Gecenin sularında

a b b a

(2)

Bingöl Çobanları

Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum.

Bu dağların en eski âşinasıdır soyum, Bekçileri gibiyiz ebenced buraların.

Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi, Her gün aynı pınardan doldurur destimizi Kırlara açılırız çıngıraklarımızla...

…………..

b.b Beyit: İki dizeden oluşan şiir birimidir. Genellikle Divan edebiyatında kullanılır.

…………

Değildim ben sana mâil, sen ettin aklımı zâil Bana ta'n eyleyen gâfil, seni görgeç utanmaz mı?

Fuzûlî rind-i şeydâdır, hemîşe halka rüsvâdır

Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı?

b.c Bent : Üç veya daha fazla dizeden oluşan şiir birimidir.

Kandilli'de, eski bahçelerde, Akşam kapanınca perde perde, Bir hatıra zevki var kederde.

Artık ne gelen, ne beklenen var;

Tenhâ yolun ortasında rüzgâr Teşrin yapraklarıyle oynar.

b.d Dörtlük: Türk edebiyatının hemen her döneminde kullanılmış bir nazım birimidir. Halk edebiyatı başta olmak üzere her dönemde tercih edilen bir nazım birimidir.

b. Ölçü (Vezin):

Şiirlerde belirli ölçü kriterleri uygulanarak oluşturulan kalıplardır. Mısralardaki hece sayısının eşitliği ile hece ölçüsü, hecelerin açık veya kapalı olacak şekilde belli bir düzende sıralanması aruz ölçüsünü oluşturur. Herhangi bir ölçüye bağlı kalınmaksızın oluşturulan şiirler serbest şiirlerdir.

c.a Hece Ölçüsü: Dizelerdeki hece sayısının eşitliğine dayanan ölçüdür. Milli ölçümüz olarak kabul edilir.

Hece sayıları 6 ile 14 arasında değişebilir. Şiirimizde en çok, 7, 8 ve 11’li hece kalıpları kullanılır.

Anlatamıyorum

Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda;

Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;

Her şeyi söylemek mümkün;

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;

Anlatamıyorum.

………….

Sahn-ı çemende durma salınsun sabayıla Azadedür nihal bugün berg ü bardan Baki çemende hayli perişan imiş varak Benzer ki bir şikâyeti var rüzgardan

Hoyrattır bu akşamüstüler daima.

Gün saltanatıyla gitti mi bir defa Yalnızlığımızla doldurup her yeri Bir renk çığlığı içinde bahçemizden, Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan Lavanta çiçeği kokan kederleri;

Hoyrattır bu akşamüstüler daima.

Gök öyle mavi, öyle durgun, Damlar üzerinde!

Yeşil bir dal sallana dursun, Damlar üzerinde!

Ürpertip gökyüzünü birden, Bir çan tın tın eder.

Bir kuştur şu ağaçta öten;

Türküsünü söyler.

Belimizde kılıcımız kirmani Taşı deler mızrağımın temreni Hakkımızda devlet etmiş fermanı Ferman padişahın, dağlar bizimdir Dadaloğlu'm bir gün kavga kurulur Öter tüfek davlumbazlar vurulur Nice koç yiğitler yere serilir Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir

(3)

Karac'oğlan der ki geçti çağlarım Meyve vermez oldu gönül bağlarım Aklıma geldikçe durmaz ağlarım Gözüm yaşı sel olduğu zamandır

c.b Aruz Ölçüsü: Edebiyatımıza Arap edebiyatından geçmiştir Aruz kalıplarının kullanıldığı ilk eser Kutadgu Biligdir. Hecelerin açık veya kapalı olmasına göre yapılır.

Açık Hece: Kısa ünlülerle biten hecelerdir. “ . “ ile gösterilir.

Kapalı Hece: Uzun ünlülerle ve ünsüzlerle biten hecelerdir. “ – “ işareti ile gösterilir.

Divan edebiyatında, birkaç şairin hece ölçüsü denemeleri dışında hep aruz veznini kullanılmıştır. Dizelerin son heceleri kapalı kabul edilir. Aruzla yazılmış bir şiiri, ölçü gereği parçalara ayırmaya takti (durak) denir.

Bir bah çe

/

de yiz şim di

/

şe hit ler le

/

be râ ber

Biz ler gi

/

bi öl müş o

/

yi ğit ler le

/

be râ ber

Me fû lü / me fâ î lü / me fâ î lü / fe û lün

Bazen dizelerde aruz veznine uymayan heceler yer alabilir. Bu durumlarda yapılan müdahalelerle dize vezne uydurulur. Bunlara aruz kusuru denir.

İmale: Kısa (açık) hecelerin uzun (kapalı) okunmasıdır.

Vasl (ulama): Ölçü gereği kapalı heceyi açmak için sonu ünsüzle biten sözcüğü, ondan sonra gelen sözcüğün ilk ünlü harfine bağlamadır.

Zihaf: Kısma denir. Uzun (kapalı) heceyi kısa (açık) okumadır.

Med (Uzatma): İki kapalı hece arasında bir açık hece gerektiğinde yapılır.

Divan edebiyatı sona erince Tanzimat ve Serveti Fünun edebiyatlarında da aruz vezni kullanılmıştır. Aruz vezninin tamamen bırakıldığı Milli edebiyat sonrasında Yahya Kemal, Mehmet Akif Ersoy gibi birkaç önemli isim bu vezni kullanmaya devam etmişlerdir.

Çocuktum, ufacıktım Top oynadım, acıktım Buldu yolda bir erik Kaptı bir alageyik Ziya GÖKALP

11’li hece ölçüsü 7’li hece ölçüsü

(4)

c.c Serbest Şiir: Herhangi bir ölçüye bağlı kalınmadan yazılan şiirlerdir. 1940 sonrasında ortaya çıkan Garip akımının etkisiyle serbest şiire yönelim başlamıştır.

Durma Susuzluğa

Durma susuzluğa giden gemi git, çağın bol olsun

ne kadar gidersen o kadar iyi her şeyi git her şeyi git her şeyi zaten dönemezsin ya

bir daha gelme e mi.

başka bir takvimde tükenmemiştir.

şimdi burada tükenen ayışığı

—dünyanın neresinde mi?

bir halatını elinden tutarlar oraya götürürler seni belki oraya taşı gölgeni çünkü uzaklarda sanıyorlar gittiğin şiiri.

Turgut UYAR

d.Redif ve Uyak:

Redif: Dize sonlarındaki aynı göreve sahip ek, kelime, kelime grubu ve cümlelere redif denir. Redif bir dizenin tamamından da oluşabilir. Rediflerde esas olan görev benzerliğidir. Bazı ses benzeşmezlikleri redife engel değildir.

Not: Redif ve uyak bulmadan önce uyak şemasını çıkarmak işimizi kolaylaştırır.

a- Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında, b- Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.

a- Yolumun karanlığa karışan noktasında b- Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Not: Bir şiirde öncelikle redif aranır daha sonra uyak aranır. Kelimelerin kökünde veya gövdesinde redif aranmaz.

Sevda Bir Ateş Buldu Sende

Sevda bir ateş buldu sende, eğilip öptü seni Artık kimse denizi bilmiyor.

Dirseklerini masaya koyuşundan belli Gelip geçen bir günü bitirmek istemediğini Sevda bir umut buldu sende.

Ey bir yolcu listesinde bir ölüyü arayan Artık kimse gözlerini bilmiyor.

Şunu imzala

Bir mektup, bir telgraf alındısı değil Unutulmuş bir sevdadır kapısını çalan Ve sevimsiz bir terlik gibi duran odan Kimse artık bir şey giymek istemiyor.

Sonra bir pencereden kendine Ayışığı gibi vuran sen

Ne sana na başkasına benziyor.

Ve işte bir dip balığı su boşluğunda Çırparaktan yüzgeçlerini

Hiç kimseye uymayan bir mevsim öneriyor Edip CANSEVER

orta sında nokta sında

Redif yürü yorum

görü yorum

Redif (Bu kelimelerde yer alan iki ek de aynı görevdedir.)

a- Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin, b- İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler.

a- Tak... tak... ayak sesimi aç köpekler işitsin.

b- Yolumun takı olsun zulmetten taş kemerler.

git sin

işit sin Redif fener ler

kemer ler Redif

(5)

Uyak(Kafiye): Dize sonlarında rediften önce gelen, görevleri farklı olabilen ses veya ek benzerliklerine denir.

Yarım Uyak: Tek ses benzerliği ile oluşturulur. Halk şiirinde genellikle yarım uyak kullanılır.

Tam Uyak: Mısra sonlarında yer alan iki ses benzerliğine tam uyak denir.

Zengin Uyak: İkiden fazla ses benzerliğinden oluşan uyağa zengin uyak denir.

Redif

… gez kerem eyle

… yaz kerem eyle

+ kerem eyle + kerem eyle

+ z

+ z Yarım Uyak

a … geldiler a … deldiler a … güldüler b … gücedir

+ diler + diler + düler

Redif

+ l + l + l

Yarım Uyak

… oldı hem dem

… kız hem

+ em

+ em Tam Uyak

… ahu gözlü

… şehd sözlü

+ lü + lü

+ öz + öz

Redif Tam Uyak

a … şanından a … meydanından a … kanından b … ıslanmalıdır

+ ından + ından + ından

Redif

+ an + an + an

Tam Uyak

… artık ne yer ne yar

… gezdim diyar diyar Zengin Uyak

… gün doğmadan yolculuk

… buz tutuyor her soluk

+ luk + luk

Zengin Uyak + yar

+ yar

(6)

Cinaslı Uyak: Ses bakımından aynı, anlamca farklı sözcüklerle yapılan uyak çeşididir. Yazımlar aynı olsa da bazen kelimelerin vurgusu farklı olabilir. Aynı harflerle sırayı bozmadan başka kelimeler oluşturmak da cinaslı uyak sayılır.

Tunç Uyak: Mısra sonlarında bir kelimenin başka bir kelime içerisinde tam olarak geçmesiyle oluşan uyağa tunç uyak denir.

Not: Cinaslı ve tunç uyak kelime ile yapılan uyaklardır. Eklerde bu tür uyaklar aranmaz.

+ gül erken + gülerken x … Bilmem ki yaz mı gelmiş

a … Niçin açmış gül erken x … Aklımı kayıp ettim a … Nazlı yârim gülerken

Cinaslı Uyak

a … vakit çok geç a … Nasıl geçersen geç

+ geç (zaman)

+ geç (çekimli fiil) Cinaslı Uyak

x … Yanakların vişne rengi a … Dudakların al ateş x … Yandı gönül kül oldu a … Getir kürek al ateş

+ al (renk)ateş

+ al (çekimli fiil) ateş Cinaslı Uyak

a … hür yaşarım a … şaşarım a … aşarım a … taşarım

“aşarım” sözcüğü başka bir kelimenin içerisinde tam olarak geçmektedir. Bu sebepten tunç uyaktır.

a … duvar a … var a … boğar a … canavar

“var” sözcüğü başka bir kelimenin içerisinde tam olarak geçmektedir. Bu sebepten tunç uyaktır.

(7)

Ahenk (Armoni): Şiirlerin içerisinde ritmi ve güzelliği sağlamak için bazı tekrarlardan faydalanılabilir.

Asonans: Dizelerde aynı ünlünün tekrar edilmesiyle olur.

Aliterasyon: Bir şiirde ahengi sağlamak için aynı ünsüzlerin tekrar edilmesidir.

Neysen sen, nefes sen, neylersin neyi Neyzensen, nefessen neylersin neyi

Durak: Hece ölçüsüyle yazılan şiirlerde ölçü kalıpları içerisinde durulan yerlere denir. En çok 6+5:11 , 4+4+3: 11 , 4+3:7 ve 4+4:8’li duraklarla karşılaşırız.

Tapşırma (Mahlas) : Sanatçıların eserlerinde kullandıkları takma isme halk şiirinde tapşırma , divan şiirinde mahlas denir. Genellikle şiirlerin son bölümünde yer alır. Modern şiirde görülmez.

İç Uyak: Mısraların ortasında, sondaki uyakla uyumlu olarak yapılan uyak çeşididir.

2.Şiirlerin Muhteva (Biçim) Yönünden İncelenmesi:

Tema:

Edebi eserler içerisinde okura verilmek istenen mesajlara denir. Tema evrenseldir. Aynı tema ile yazılmış binlerce eserle karşılaşabiliriz. Şairlerin konuyu ele alış şekilleri ve biçemleri(üslup) eseri farklılaştırabilir. Tema en fazla birkaç kelime ile dile getirilebilir.

Konu:

Eserin içerisinde ne anlatıldığı, konuyu oluşturmaktadır. Konu daha özel ve somuttur.

Bu dizelerde “n” ünsüzünün tekrarıyla aliterasyon, “e” ünlüsünün tekrarıyla asonans yapılmıştır.

a İlahi her neyi gülzar ettinse anı ittim a İlahi elime her ne sundunsa anı tattım b İlahi gönlüm oduna ne yaktınsa o tüter b İlahi vücudum bahçesinde ne diktinse o biter Nedir ey dil ah u zârın neye müntec oldu kârın Acaba bilir mi yârın kime müptela imişsin

+ ârın + ârın + ârın

İç Uyak (Zengin Uyak)

KALDIRIMLAR

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum Yolumun karanlığa saplanan noktasında Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

………..

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır Necip Fazıl Kısakürek

Tema: “Yalnızlık” teması işlenmiştir.

Konu: Şair yalnızlığını anlatmak için kaldırımları ve sokakların sessizliğini konu olarak seçmiştir.

Kaldırımların üzerinde bıraktığı etki ve onlara bakınca hissettikleri şiir içerisinde işlenen konudur. Bütün bunların birleşmesiyle “yalnızlık” temasına ulaşabiliriz.

(8)

Şiir ve Gelenek:

Bir şiiri bütün özellikleri ile (biçim,muhteva,zihniyet) incelediğimiz zaman hangi

geleneğin ürünü olduğunu tespit edebiliriz. Aşağıdaki iki şiiri incelediğimiz zaman elde ettiğimiz veriler bu iki eserini hangi geleneğin ürünü olduğunu vermektedir.

Bir söz dedi cânan ki kerâmet var içinde Dün giceye dair bir işaret var içinde Meyhâne mukassi görünür taşradan ammâ Bir başka ferah başka letâfet var içinde Eyvâh o üç çifte kayık aldı karârım Şarkı okuyup geçti bir âfet var içinde Olmakta derûnunda hevâ âteş- i Sûzan Nâyın diyebilmem ki ne hâlet var içinde Ey şûh Nedimâ ile bir seyrin işittik

Tenhaca varıp Göksu’ya işret var içinde Nedim

* Beyitlerden oluşur.

* Arapça ve Farsça sözcükler ağırlıktadır.

* Aruz ölçüsü kullanılmış.

* Beşeri (eğlence) bir konu işlenmiş.

* Bir gazelden alınmış.

* Yazarı Nedim’dir.

Bütün bunlar eserin Divan şiiri geleneği ile oluşturulduğunu gösteriyor.

* Dörtlükten oluşur.

* Yalın bir dili vardır.

* Hece ölçüsü kullanılmış.

* Dini bir konu işlenmiş.

* Yazarı Yunus Emre’dir.

Bütün bunlar eserin Dini Tasavvufi Halk Şiiri geleneği ile oluşturulduğunu gösteriyor.

Aşkın almış benden beni Bana seni gerek seni Ben yanarım dün ü günü Bana seni gerek seni Yunus Emre

Referanslar

Benzer Belgeler

İLKOKUMA YAZMA 1.GRUP SESLER.. “li”

Hecelere hece ekleyip kelimeler

Babam pazardan iki kilo portakal alıp yavaş yavaş eve geldi. Sabah kahvaltıda peynir, zeytin, yumurta

lizi için bkz. Paulus, Die Internationale Gemeinschaft im Völkerrecht: Eine Untersuchung zur Entwicklung des Völkerrechts im Zeitalter der Globalisierung s.. Devletler ise tersine,

Ahmet eve döndüğünde ellerini yıkamadan yemeğe oturdu.Mikrop,Ahmet’in elinden ekmeğe geçerek vücuduna girdi gece Ahmet çok hastalandı.. Babası

takılmış ve yardım edin diye bağırmış.Oradan geçen bir kuş, arı Mayayı gülden kurtarmış?. 1 Hikâyemizin

Hasan Kolcu, Türk Edebiyatında Hece-Aruz Tartışmaları, K.B. Oğuzhan Karaburgu, “Şâir ve Şâir Nedim Mecmuaları Arasında Bir Hece- Aruz Tartışması”, Arayışlar, Yıl:8,

Kısa süreli heceleri göstermek için nokta (.) işareti, uzun süreli heceleri göstermek için kısa çizgi (-) işareti kullanıldığını açıklayınız... • Kırmızı