• Sonuç bulunamadı

TEK DUNYA ~OK inan~ DiYALOGA FARKLI YAKLA~IMLAR. Editorler: Mahmut Aydin & Siileyman Turan. hitabevi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TEK DUNYA ~OK inan~ DiYALOGA FARKLI YAKLA~IMLAR. Editorler: Mahmut Aydin & Siileyman Turan. hitabevi"

Copied!
22
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TEK DUNYA ~OK iNAN~

DiYALOGA FARKLI YAKLA~IMLAR

Editorler:

Mahmut Aydin

&

Siileyman Turan

hitabevi

(2)

© Hitabevi, Mayas 2013

Tek Dunya ~k I nan~ I Mahinut Aydm & Siileyman Turan

. Gene I Ya'jln Yiinetmenl

Erda!~

Sayfa Duzeni Hitabevi

Kapak Tasanm•

UgurPolat

Bas Ia

Tarcan Matbaas1

Zubeyde Hamm Mahallesi, Samyeli Sokak No: 15 lskitler-Ankara

Tel: 03123843435 Bas1m Tarihi May1s 2013

Hitabevi Bas1m YaYJn Oaglbm /Erda I~ Baymd1~ Sk. No: 27/28

K1zilay-9mkaya -Ankara Tel: 0312 4355566 erdales@hotmail.com

(3)

Feminizm: Dinler Diyalogunda Gfizden

Ka~an Boyut*

Giri~ Mahiyetinde A~1klamalar

. Ursula King

~ev. Dursun Ali Ayklt

Bu makalede, kadm perspektifinden inan~lar ve dinleraras1 di- yalog konusunu incelemeyi ama~hyorum. inan~larm birbiriyle kar§l- la§ma seri.iveni uzun bir ge~mi§e sahip olsa da gi.ini.imiizde 'dinlera- rast diyalog'dan, farkh Htristiyan gruplann insiyatif ve etkinligi anla-

§thr olmu§tur. Bundan dolayt dinleraras1 diyalogun kokleri, ilk donem somi.irgeciligi v_e misyonerlik aktivitelerine kadar uzamr. Ortaya koymaya ~ah~aca~m iizere, diyalog ~ah§malan, bu koklerle beraber, aym zamanda ataerkil bir yap1 ve eril merkezli bir i.islupla da ~ok gi.i~lii baglara sahiptir.

Ge~mi§deki Htristiyan misyon giri§iminin arkasmdaki ekonomik ve politik motivasyonlan inkar etmemekle beraber farkl1 H1ristiyan

grupl~r tarafmdan yi.iri.iti.ilmii~ olan di.inya ~apmdaki misyon faaliyet- lerinden elde edilen tarihsel tecri.ibe, Batih insanlarm ki.iresel bilin~­

lerinin tedrici bir §ekilde artmasma da katklda bulunmu§tur. Farklt dinlerin di.inya gorii§lerinin ortaya koydugu dinijmanevi meydan okuma da bu bilincin artmasma dahil edilebilir.

Feminizmin Dinlerarast Diyaloga Meydan Okumas1

Karen McCarthy Brown, 'Fundamentalism and the Control of Women' adh makalesindel H1ristiyan misyonunun kar§l kar§Iya ol- dugu teolojik gorevin onemine i§aret eder:

Ursula King, "Feminism: The Missing Dimension in the Dialogue of Religions", Pluralism and the Religions: The Theological and Political Dimensions, (Ed.) John May, Cassell Academic: London 1998, ss. 40-55.

(4)

Eger din, bizim diinya i~indeki konumumuzu belirleyen sembolle- rin mahzeni ise, o zaman diinyamtz geni~ledik~e dinlerimizin de bu diinyayt kavrama kabiliyetleri geni~lemeli ve anlamh bir ~ekil­

de bizi -bireyleri ve topluluklan- bu diinyada bir konuma yerle~ti­

rebilmelidir. Fakat Batt Htristiyanhgt -tartt~mah da olsa geli~en

kiiresel diinya goril~iiniin meydan okumastyla yiiz yiize gelen ilk d.in olmast hasebiyle- bu gorevin ifasmda yetersiz kalmt~ttr.2

Buradaki vurgu onemlidir. Gi.ini.imi.izdeki durumuna gore Htris- tiyanhk, zamanm getirdigi manevi meydan okumaya kendine ozgii bir

$ekilde kar$thk verememektedir. Ki.iresel durum ise, -bolgesel ve mahalli seviyelerin yansttt:Igt i.izere- dini, sosyal, ki.ilti.irel

·-

ve politik

~ogulculugun patladtg-Im gostermektedir. Bu durum, farkh dinleri degi$ik $ekilde etkilemektedir. Bu, bir yandan derin kaotik bir etki ile gerilim ve ~at1$maya sebebiyet verebilir ancak diger yandan da kar$t- la$manm ozi.imsenerek derinle$tirilmesi ve farkh dini gruplardan insanlarm mi.i$terek hareket etmesi gibi bir taklm muazzam gi.izellik- lerin olu$masma da yol a~abilir.

Dinsel ~ogulculugun teolojik meydan okumast hakklnda bir~ok

?ey yaztldt, fakat ~ogulculuk ve farkh dinler arasmdaki kar$thkh mi.i- nasebetteki teolojik ve politik boyutlann her ikisini birlikte incele- mek onemlidir. Farkh toplumlar ve farkh dinlerde gori.inen etnik ve rulti.irel ~ogulculuk arasmdaki mi.inasebet, ne sadece tek boyutlu bir Jaglamda meydana gelir, ne de bu yeni durum sadece teolojik veya

;adece politik bir taklm apklamalarla ortaya konabilir. Bir kere kar$1- tklt mi.inasebetin kendisi, muhtelif metot ve yakla$tmlar, bireyler ve :opluluklar i.izerindeki kendi yanstmasmm yaratlct bir gayretle ele$ti-

ilmesi gibi ~ogulcu cevaplar talep eder. Bu perspektiften dinsel ~o­

~lculugun anlammt dinsel ol~rak sorgulamak gerektigini vurgula- nak istiyorum. Bu, farklihklan tamma ve saygi gosterme ile ilgili ~a­

;it bir soru degildir. Aksine ~ogulculugun bilin~li olarak belirlenmi$

>Ian varhg-t i.izerinde derinlemesine di.i$i.inmeliyiz. Bu, daha geni$ bir

>i.iti.ini.in farklt ogeleri arasmdaki kompleks ili$ki aracthg-Iyla meyda-

John Stratton Hawley, ed., Fundamentalism and Gender, (isimli kitabm i~inde)

New York and Oxford, Oxford University Press, 1994, ss. 175-201.

In Hawley, Fundamentalism and Gender, s.199.

(5)

198 • Ursula King

na gelmi~ alan yeni bir komplike hattm belirlenmesini ve kabullenil- mesini gerektirir. Tiim ~ogulculuk, ozellikle de dinsel ~ogulculuk,

daha geni~ bir kiiresel baglamda goriilmeli ve dinsel .~ogulculuk da eninde sonunda manevi bir anlam ta~IJICI olarak anla~dmahd1r.

insanhk tarihinde diinya ol~eginde yeni bir 'mii~terek ele~tirel

bilincin' ortaya ~~kl~Im i~eren yeni bir tarihi e~ige varm1~ durumda- ytz. Bunun i~aretleri, insanhgm din tarihinde daha biiyiik bir birlige dogru akan belli ba~h orneklerini ve hareketlerini sezenjanlayan farkl1 dini geleneklere bagh on yedinci yiizytl dii.~iiniirlerinde buluna- bilir. Wilfred Cantwell Smith, 'manevi meseielerdeki3 ilgisizlik ve cehaletten, kiiresel kar~Ihkli dayam~maya dogru olan degi~imimizin'

miitekabiliyet ve kar~Ihkli giiven i~erisinde daha anlamh bir ~ekilde

nasll birbirimizden bir ~eyler ogrenmemiz gerektigi noktasmda bize meydan okuma te~kil ettigi konusunda yalmz degildir. Bu, mutlaka

kar~Ihkli sorgulama ve ele~tiri imkamm da i~ermelidir. Aynca mutla- ka farkl1 dinlerin bir araya getirdigi ve bir nesilden diger nesle akta- nmlar yoluyla ge~mi~ten giiniimiize saytsiz insanm beslendigi, gii~­

lendigi ve donii~tiigu ozel bir taklm anlayt~lan, anlan ve manevi de- gerleri birlikte inceleyebilmeliyiz.

DinlerarasJ diyalogun geli~mesinin, dinler i~in yeni bir dina- mizm yarattlgi, teolojik ve manevi dii~iinceler hakklnda yeni bir ta- klm sorular ortaya koydugu inkar edilemez. Dinleraras1 diyalogun

ge~irdigi siirecin i~ine dalarken, sadece farkl1 tarihsel ve teolojik ge- leneklerin olaganiistii ~e~itlilik ve zenginliklerini tec.riibe etmiyor, aynca birbirimize yapt:Jgiffiiz acimasiZ adaletsizlikleri ve yaralamalan da tamyoruz. Bu (adaletsizlik ve yaralama), sadece genel anlamda dogru olmakla kalmaz, aynca bu olgudan belli ba~h baz1 gruplar di- ge~lerine gore daha muzdaripti.r. Bunlarm i~inde de tarih boyunca tiim dini gelenekler tarafindan marjinalle~tirilmi~ ve baskl altma

almm1~ insanhgin diger yans1, kadmlar ilk s1rayt almaktad1r.

3 Wilfred Cantwell Smith, Towards a World Theolooy: Faith and the Comparati- ve History of Relioion, London, Macmillan, 1981, s. 43; tekrar baslo. New York, 1989.

(6)

Bundan ~olaYI son Yillarda dinlerarast diyalogun tiim zengin as;t- hmlarma ragmen, bir ki~i hakh olarak kiiresel ekiimenizmin utkunun hala s:ok dar olup olmadtgtm sorgulayabilir. Yine bir ki$i, tiim potan- siyeliyla ·beraber 'inancm yeni doneminin', dinlerarast diyalog bask:Ict ve dt$la}'1Cl yonlerini devam ettirdigi miiddets:e ba$la}'lp ba$layama- yacag-tm incelemelidir. Bu tiir bir darhk, kadmm marjinalle$tirilmesi, goriinmezligi ve di$lanmast goz online almdtg-tnda as;tktLr. ~iinkii her nerede dinleraras1 diyalog ba$larnt$Sa, kadmlar ~.Pk az bir role -en azmdan resmi boyutta- sahip olrnu$tur. Bunun delili, inan9lar aras1 diyalog, dinsel s;ogulculuk, dinlerin teolojisi ile ilgili her kitapta veya kiiresel dinlerarast kar~tla$manm 'daha geni~ ekiimenizminde' bulu- nabilir. Eger bir ki~inin duyarhhg-t, bu suskunluklara ah$1:mhrsa her~

hangi bir inans;lar arast toplantmm gorse! dokiimanlan kadmm yok- lugunun delilini daha bariz bir $ekilde ortaya koyacaktir. Bir ki$i $Ok

olmak is;in sadece Assissi'deki dini liderlerin yaptlgt toplannnm fo- togratlarma veya ister mezhepler arast isterse dinlerarast yapdan resmi tiim diyalog toplantllann insan trk:Imn sadece erkek temsilcile- · ri tarafindan olu~turulduguna goz atmahdtr. Giiniimiiz diinyasmda bu 'dini liderler', hala kadmlan ilgilendiren ~eyler hakk:Inda soz hakkma

sahipmi~ ve sanki kadmlar kendisi konu~affilyorlarmi$ gibi onlar adma konu$abilir mi?

Bu olup dururken, aym zamanda farkh inans: topluluklanna ait kadmlar da dinlerinin ataerkil yapllan alnnda tecriibe ettikleri bask:I- Iart payla$1P direns;li ve otoriter bir ~ekilde mii~terek kar~1 koyma :;tratejileri geli~tirmek is:in daha fazla birbirleriyle ileti$ime ges:mek- :edir. Aym zamanda onlar ozgiirliik tahayyiillerini payla$ma, ki$isel te sosyal d6nii$iim is:in yemi bir uygulama ortaya koymaya konusun- ia birbirleriyle ileti$im halindedirler. Bu, dini feminizmin karakteris- igidir. Yani bu, hem dinlerin nas1/ incelendigini ortaya koyan akade- nik bir metodun tasavvurunu, hem de dinin ne oldugunu yani dinlerin ws1l ya§amp pratige dokiildiigiinii etkileyen dini bir tahayyiilii kap-

;ar.

(7)

200 o Ursula King

Di.inyanm bin;:ok yerinde ve ozellikle thristiyimlar arasmda ol- mak i.izere gi.ini.imi.izde anla.$Ildigt, uygu~and1~ ve desteklendigi $ek- liyle dinlerarasi diyalog toplantllarmda kadmlann olmamas1 dikkat:

leri s:ekmektedir. Aynca farkl1 dinlerdeki ataerkil yapiYJ ele$tiren feminist yazarlar da dinleraras1 diyalog dairesinde yer alan yeni ge- li$melere s:ok az dikkat kesilmektedir. Eger'ele$tirel bir $ekilde cinsi- yet perspektifinden akti.iel dinleraras1 aktiviteler, kadrolar ve yaYJm- lar incelenirse ·s:ok az1 ve nadir istisnalar haris: feminizmin, diyalogun kaybolmu$ boyutu as:1k ses:ik bir $ekilde gori.ili.ir. Bu, Di.inya Kiliseler Birligi'nin (WCC), Vatikan'm, Oxfordjingiltere'deki Uluslararas1 inans:Iararasi Merkez gibi yeni bir taklm kurulu$larm veya Bangalore ve Chicago'da Di.inya Dinleri Parlamentosu'nun 1893'deki ve di.inya- nm degi$ik yerlerindeki 1993'deki yiizYJlhk kutlamalarmdaki resmi diyalog aktiviteleri gibi birs:ok ornek referans gosterilerek destekle- nebilir. Cinsiyet faktori.i, bu ti.ir organizasyonlann ve etkinliklerin bi.iyiik oranda aynlmaz bir pars:as1 olarak goriilmez.

Aym $ey dinleraras1 diyalog ve dinsel s:ogulculuk ile ilgili birs:ok yaYJm is:in de soylenebilir. Bir ki$i, bu 'diyalog'da rolatif bir §ekilde kadmm katilmaYJ§Im ve eksikligini gorebilmek is:in feminist bir bilin- ce sahip olmahd1r. Ne Marcus Braybrooke'nin tarihsel dizini olan Inter-Faith Organizations 1893-1979'unda4 ne de Francis Clark'm Interfaith Directory'sindeS kadmlarm yaptl~ katkllara his:bir §ekilde referans yoktur. Celia ve David Storey'in Visions of an Interfaith Futu- re6 gibi s:ok az kadmm katlld1~ dinleraras1 diyalog hakklndaki s:ah§-

4 Marcus Braybrooke, Inter-Faith Organizations 1893-1979: An Historical Direc- tory, NewYorkand Toronto, The Edwin Mellen Press, 1980.

s · Francis Clark, Interfaith Directory, New York, International Religious Founda- tion, 1987.

6 Celia and David Storey, eds, Visions of an Interfaith Future. Proceedings Sarva- Dharma-Sammelana, Religious People Meeting To9ether, Bangalore, India, 19- 22 Au9ust 1993, Oxford, International Interfaith Centre, 1994. Bu ciltte (bkz.

ss.124-127), kadmm maneviyatmm, Koreli bir rahibe tarafmdan tarti~lidiWm

belirtmek zikre degerdir. Fakat o, dinleraras1 diyalog i~in bu perspektifin da- ha geni~ i~erigini yans1tamami~tlr.

(8)

malar ise ~ok nadir bir §~kilde bilin~li bir feminist perspektiften ya- zilmi§tir.

Kadmlarm bakl§ a~1larmm ve katlalarmm her zaman dJ§landigt ve kadm alg~smdan yoksun olan dinleraras1 diyalog faaliyetlerinin

~ogu, Frans1zlarm deyimiyle 'sag1rlarm diyaloguna' benzedigi .§eklin- deki argiimanlan bir araya getirmek yerine, feminizm ve dinlerarasi diyalogun kar§Ihkh meydan okumalanm dikkate alarak onun teorik tabiatlyla ilgili sorular yoneltrnenin daha faydalt-olacag-Im dii§i.iniiyo- rum. Ba§ka bir deyi§le diyalogun genel soylemlerindeki kadmm 'kati- hmt' hakkmdaki z1mni faraziyeden uzakla§mak ve diyalogla ilgili din- lerin uygulamalarmdaki ve dii§iincelerindeki feminizmin kaybolmu§

boyutunu problem olarak ortaya koymak istiyorum. Bu yontem, bu alanda daha biiyiik bir ele§tirel bilincin olu§masma katklda bulunabi- lir. Aynca bu, dinleraras1 diyalogun ger~ekten 'var olup olmadtgtm' sorgulamam1za ve boylece dini sembollerde, yapllarda, ogretilerde, kurumlarda ~ok derin izlere sahip kadmm bastinlmi§ olmas1 duru- rnunun i.istesinden gelmek i~in kendine ait, yeni ve orijinal giri§imler geli§tirmemizde bize yard1m edebilir.

Dinleraras1 Diyalogun Feminizme Meydan Okumas1

ilk olarak konuyla ilgili miizakeremin i.izerine bina edildigi din- lerarasi diyalog anlaYJ§ma a~1khk getirmeyi istiyorum. Kuzey Ameri- ka'da referans, genellikle 'dinleraras1 diyalog' (Almanlar, bunun her yerde olabilecegi di.i§iincesini ortaya koymak i~in 'interreligioser Dia- log' bi~iminde soylerler) §eklinde yapll.Ir. Britanya'da insanlar daha

~ok 'inan~lar aras1 diyalog' §eklinde konu§urlar ve boylece diyalogun bizatihi dinlerarasmda meydana gelmedigine, inan~larm ve uygula- malarm sistemi olmas1 hasebiyle dinlerarasmda ve fakat bir ki§ilik, varolu§sal angajman olarak insanlarm daha derin ve i~ten birbirleriy- le temasa ge~tigi bir si.ire~te insanlar arasmda meydana geldigine i§aret ederler. Onlarm, inan~ haklandaki hakiki anlaYJ§lan ortaya

~1kar, tiim di.inya gori.i§leri sorgulamr veya zenginle§tirilir ve donii§-

(9)

202 o Ursula King

tiiriihir. (Bu ~ekilde) ortak amas:Ian ba~armak is:in diger inans: men- suplanyla i~birligi yapma hususunda ken~ilerini giis:lii hissederler.

Tabii ki bu diinyada bir cinsiyete sahip olmayan ·his: kimse yok ve birinin, erkeklerin tecriibe ettigi dinlerarasi diyalogun, kadmlann- kinden farkl1 olup olmadi§mi ve diyalogun erkeklerden farkl1 olarak kadmlan nasi! etkiledigini sormas1 gerekir. ~iiphesiz halihaz1rda ka- dmlar, mil~terek bir 9aba olan dinleraraSI diyalogda uygun Ve yeterin- ce temsil edilmemektedir -onlar, bulunmalarmdan daha s:ok bulun- mamalanyla me~hur olmu~lardir-. Fakat ki~isel seviyede ve kiis:iik gruplarda farkl1 inans:lardan birs:ok kadm, dinleraras1 diyaloga dahil olmakta, toplant1lara kat1lmakta ve s:e~itli dini gruplarm iiyeleri ara- smda baglar kurmak is:in yardimCI olmaya s:ah~maktad1r.

Kadmlarm resmi olarak kahhmr yani e~it bir ~ekilde temsillerinin ve kadmlarm kendilerine ait ozel katkilarmm olmamasi, feminizmin dinleraras1 diyaloga ilk meydan okumas1d1r. ~u anda bunlar, basit bir

~ekilde duyulmam1~ ~eylerdir. Erkeklerin diyalog hakkinda soylemek zorunda kalacaklan ~eyler dahilinde onlarm diyaloga dahil edilecegi varsayilmaktadrr. Eger bir ki~i diyalogun dinamiklerini ara~hnrsa,

kadmlarm marjinalle~tirilmesi veya tamamen goz ardr edilmesi ~ek­

linde kadmlardan yoksun bu s:ah~malar, kadmlarm ataerkil bask!

altmda olduklarma ba~ka bir ~elildir. Diyalog, resmi seviyede 'dini liderler' -ki bu liderler s:ogunlukla erkektir~ arasmda devam ettigi siirece kadmlar cinsiyetlerinden dolaYI di~lanacakhr. Diyalogun res- mi, goriinen temsilcileri veya 'sozciileri' erkeklerdir ve bundan dolayr erkeklere, boyle bir baglamda kadmlan dinlemek zor gelmektedir.

Degi~ik dini gruplarm ziyaretinin organize edildigi bir Asya iilkesin- deki dinlerarasr diyalog konferansmda ges:en can sikrci bir olaYI hahr- hyorum. Bir ba~ka bayan ve ben, daha geleneksel olan farklr bir dini grubu ziyaret etmek istedik. Mahalli cemaatin he psi, buna s:ok ~iddetli bir ~ekilde kar~I s:rkh ve aynca onlar is:in erkeklerin olmadrgi sadece iki kadm delegenin bulunmasr, olduks:a ~ok ediciydi. Bir diger 6rnek ise ~udur: iki ses:kin din bilgini, maneviyat hakkinda konu~uyorlard1.

(10)

Teori ve .inan.~lar aras1 gorii§melerde ~ok fazla tecriibeye sahip olma- sma ragmen onlardan bir tanesi sadece erkeklere has olan diyalog gori.i§melerine kadmlann kanlmamas1 yoniinde son derece kararhy- di.

Cinsiyetin. meydan okumas1yla otekiligin meydan okumas1 birbi- rinden farkh goriinii~tedir ve belki de en zoru, dini liderlik pozisyo·

nundaki erkekleri kabul etmektir. 'Oteki inanCl' kabul etmek, proble- matik olarak tammlamrken; bu diger inan~ta da ba§ka bir adamla kar$Ila§Ihr. Bundan dolaJI dinlerarasl diyalogda kadm, iki kat oteki durumdad1r. inanan kadmlarm birbirleriyle diyaloglan hari~, kadm, hem ba~ka inan~tan hem de farkll bir cinstendir.

Tarihsel olarak konu§acak olursak dinleraras1 diyalog, kadm ha- reketinden daha aktiiel bir meseledir. Kadm hareketi, on dokuzuncu yiizJilm ilk donemlerinde ba§lami§ken; baz1 yazarlarm belirttigine g6re7 'inan~ aras1 hareket',-ge~mi§ goz online ahnd1g.nda- on doku- zuncu yiizJihn sonunda fark11 dinlerden insanlann Chicago'da Diinya Dinleri Diinya Parlamentosu'nun 1893'deki tarihi toplantlsiyla ortaya

~1kar. Hem kadmlar hem de inan~lar aras1 hareket, sosyal, politik ve ekonomik seviyede bir taklm onemli tarihsel degi$iklikleri getirir ve yine bu hareketler, bireysel ve kolektif seviyede insan bilincinin do-

nii§iimiinde radikal etkilere sahiptir. Aynca bunlann her ikisinin, dinin yeniden yap1landmlmasmda veya 'tekrar idrak edilmesinde' belirleyici rolleri vard1r. -Kadmlann tam ve e$it bir §ekilde katild1g.

ve dinlerin hepsine tam ve e§it bir bi~imde saygi ve itibar gosterildi- gi- her iki hareketin de geleneksel hiyerar~i ve liderlige atlfta bulun- maya dayah norm sisteminin ·arnk ge~erli olmad1g. sadece ozgi.ir, a~Ik

7 Bkz. Marcus Braybrooke, Faith in a Global Age The interfaith movement's offer of hope to a world in agony. A personal perspective, Oxford, Braybrooke Press, 1995, s. 2. Burada yazar, "'inans: aras1 hareket', 1978 ve sonrasmda ba~lat!la­

bilir. !;iinkii kat!hmcJiar, birbirlerine rakip olarak degil, bundan daha biiyiik bir ~eyin pars;as1yddar" der .. Aynca yazarm daha geni~ tarihsel ara~tirmas1

is;in bkz. Pilgrimage of Hope. One Hundred Years of Global Interfaith Dialogue., London, SCM, 1992. Ne bu detayh tarihte ne de ki~ilerin monografilerinin ak- tanmlarmda cinsiyet farkhh~ ve bununla ilgili herhangi bir konuya dikkat edilmez.

(11)

204 • Ursula King

ve demokratik toplumlarda geli§ebileceginin farkma vanlmasi, bura- da eklenmesi gereken onemli bir gozlemdi~. Bu baglamda dinlerarasi diyalog, -her ne kadar c;ok geni§ bir alana etki etmi§ bir hadise olarak anla§Ilsa da- modern, sekiiler ve koloni sonras1 donemin bir c;ocugu-. dur.

Tarihi apdan bakildlginda ~odern 'diyalog' siirecinin asll ba§- langiCI olarak hatirlanan 1893'deki Chicago'da Diiya Dinleri Diinya Parlamentosu'nun toplantlsmm, Chicago'daki 'Columbus ile ilgili ser- gideki' koloni ·do nemine ait bir baglam ic;inde dii§iiniildiigunii kay- detmek ilgi c;ekicidir. Kadmlarm, Diinya Fuar'ma yaptiklan onemli katkllar genel anlamdaB incelenmi~ken; Dinlerin Diinya Parlamento- su'na yaptiklan katkl hakklnda c;ok az §ey bilinir. Diyalog siirecinin

ba~lamasmdan itibaren sekiiler bir baglam ic;inde kadmlarm bu diya- loga nasll katrldiklanm gostermek ic;in kadmlann seslerini yeniden ke§fetmek, inanc;lar aras1 hareketin tarihindeki tarihsel bir hataYI diizeltmek ac;1smdan onemli bir gorevdir.9 Bu baglamda, ilk Parla- mento'nun i§tirakc;ilerinin, kadmlarm bulunmas1 ve katilmalan yo- niindeki vurgularmm, -ornegin- 1993'deki yiiziincii Yil kutlamalann- dakinden daha net oldugunu belirtmek onemlidir. 1893'deki toplan- tlda bulunan on dokuz kadm konu$mac1dan biri ve 1853'de rahibeli- ge atanml§ ilk kadm olan Antoinette Brown Blackwell, vaize veya pastor olarak daha fazla kadma ihtiyac; olduguna vurgu yapmi§ ve ona gore kadmm c;ali§masl, 'insan neslinin dini evriminin aynlmaz bir parc;asidtr.'lO

a Bkz. Jeanne Madeline Weimann, The Fair Women. The Story of The Woman's Building. World's Columbian Exposition, Chicago 1893, Chicago, Academy Chi- cago, 1981

9 Bu nokta, Marcus Braybrooke'in A Pilgrimage of Hope kitabmda ba~h ba~ma i~lenmemi~tir (bkz. 3. not). 1983'deki Dinlerin Diinya Parlamentosu toplantl- smdaki tiim kadm konu~macllarm katkllanm, E. J. Ziolkowski, ed., A Museum of Faiths. Histories and Legacies of the 1893 World's Parliament of Religions, Atlanta, GA, Scholars Press-American Academy of Religion Classics in Reli- gious Studies, 1993, ss. 325-343 adh kitaptaki 'Rediscovering Women's Voi- ces at the World's Parliament of Religions' makalemde i~ledim.

10 age, s. 334.

(12)

Din _ve maneviyat alanma kadmlarm yapm1~ oldugu katloya yo- nelik biiyiik aktiiel farkmdahk giiniimiizde cinsiyetle ilgili daha rafine teorik perspektiflerin kabuliinii pe~inden getirir. Bu baglamda yap- mJ~ oldugumuz vurgunun hem ne kadar onemli oldugunu hem de bu olaym tarihi ~izgisinde kadmm bulunmasmm ve katklsmm nas1l ve ne kadar s1khkla marjilanne~tirildigini gorebiliriz. Feminizmin, dinlera-

rasJ diyaloga meydan okumasmm, manevi bir durum oldugunu ve eger feminist dii~iiniirler, dinlerin teolojisinde lq!llan!lan giincel ka- tegorileri iyice tetkik ederlerse teolojik bir meydan okumanm da ge-

li~tirilebilecegini vurgulamak isterim.

Diyalog hakkmda bir~ok §ey yaz!ld1. Diyalogun siireci hakklnda- ki bilimsel analiz ve tartl§malar, diyalo§un meta-seviyesindeki duru- munu yani diyalogda ilkin ve tecriibi olarak kokle~mi§ olan dinleme, konu§ma ve payla§ma aktivitesinden ve insanm veya insanlarm dii-

~iinme, inanma, dua etme, meditasyonda bulunma veya ibadet etme moduna daha bir i~ten katJhmma girmekten bizi geri durduran teori- nin aktif bir yans1masm1 gosterir. Degi~ik tarihi ve sosyal baglamlar- da olu§an farkl1 dinleraras1 komiinikasyon modellerill vard1r, fakat her nas1lsa bu baglama ragmen, bir ili~ki. giiven ve kar~1hkh olma buna dahil olur.

~e§itli H1ristiyan teologlan, yeni bir dinler ve dinlerarasJ diyalog teolojisi geli§tirmek i~in yogun ~aba sarf etmektedir. Onlann teorik

tartJ~malan daha ~ok d!§lay!cllk, kapsay!clflk ve ~o§ulcu/uk ~eklindeki ii~lii model iizerinden yiiriitiilmektedir. Bu terimlerin her birinin anlam1 ve miinasebeti yogun tartl§malara sahne olmaktad1r. Bu tar- tl§malarm dikkate deger ele§tirel dii§iincelerin olu§masmJ te§vik ettigi ve anlaYJ§ImJZJ biraz daha geli§tirdigi konusunda §iiphe yoktur.

Burada bu tartJ§manm teolojik boyutlanyla tiim yonleriyle ilgilene- cek degilim, fakat yine de birka~ ele§tirel gozlemimi aktarmak istiyo- rum.

11 Bkz. Ursula King, 'Models of Interreligious Communictions: Reflections on Interfaith Dialogue' in D. Cohn-Sherbok, ed., Many Mansions. Interfaith and Religious Intolerance, London, Bellew Publishing.1992, ss.107-221.

(13)

206 o Ursula King

ilk olarak teolojik soylemin tabiati. ve bunun, ya~amla · ili~kisi

hakkinda yaygm soru vard1r. Sadece kadmlar degil bir9ok ki$i, teolo- jik dili, logo~entrik (isim ile miisemma arasmda aynlmaz bir ili~kinin

olduguyla ilgili gorii$), -eger ruhsuz demezsek- hayattan uzak ve ta- mm yerindeyse 'soyutlamanm zorbahgma' egilimli bulur. DI$laJICI, kapsayici ve ~ogulcu g6rii$iin ii9ii de dinin ki~isel ve sosyal seviyedeki organik, akic1 ve dinamik gen;:ekligini yakalayabilmek i9in 90k s1g, statik ve yetersiz bir aynm olarak goriiniiyor. Onlardan hi9 biri inan- cm, inceliklerinden ve varolu~sal baghh~ndan hi9bir ~ekilde bahset- memektedir. Kimi bunu, 'bunlar, onlarm temel gorevi degildir. ~iinkii

bu kavramlar, farkli dinlerin birbiriyle olan ili~ki ~eklinin analiziyle alakah hususlardan tiiretilmi$tir' diyerek ele$tirebilir. Fakat onlar bu 6nemli ama9 i9in, ince farklan yakalamada dahi olduk9a yetersiz kalmakta ve bunun, dinamik kompleksini yakalamalan olduk9a zor- dur.

Aynca kadm perspektifinden bunlar, insanlann 6zel durumlan- m hesaba katmaks1zm muhtelif dinler asmdaki ili$kiyle ilgili her yer- de uygulanabilir ve kapsamh kategoriler sunma noktasmda tamamen erkek merkezlidir. Bu $U demektir: Bu modeller geli~tirilirken ne dolayh ne de a91k9a cinsiyet 9e~itliligi dikkate almmi~tir. inanan ka- dmlarm, kendi tecriibelerini bu soyut ~Ikanmlarla ili$kilendirip ili$ki- lendiremeyecegi veya dinlerarasi diyalog faaliyetinin ve tecriibesinin daha integraljkamil ve kapsamh bir tarzda ger9ekle~mesi i~in ili$ki- leri daha iyi apklayan kategorilere ihtiya~ olup olmad1~ sorusu hakl1 olarak ki~inin aklma gelebilir.

Dinlerarasi diyalogun varh~ ve farkli inan~lardan insanlar ara- smda daha iyi bir ileti$im ve diyalog ortam1 tesis edilmesi yolunda ortaya atllan teolojik meydan okumalarm tarti$Ildigi bu baglamda, kadmlar arasmdaki diinya 9apmda meydana gelen kiiresel, 9apraz- kiiltiirel diyalogu dikkate almak ka91mlmazdir. Fakat kadmlarm bu

ele~tirel, feminist diyaloglan, giiniimiizdeki seyri a91smdan bir mey- dan okuma hatta dinleraras1 diyalogun altim oymakt1r.

(14)

Kadmlar, dinsel ~ogulculuk alamna, dinlerin ataerkil ve seksist (yani cinsiyet aynmm1 savunma) dii$iincesini ele$tirerek ve aym zamanda dini sell_lbolizmde kadm boyutunu ve dinde kadmm gers:ek

roliit~ii daha yakmdan inceleyerek girmektedir. Genellikle kadmlar, . farkl1 dini ogretilerde ikincil, tam olarak insan olmayan, marjinal bir varhk olarak dii$iinmekte ve onlara ~ogunlukla liderlik ve otoriter bir konuma gelme imkam verilmemektedir. Bundan dolaYI ki$i $U keskin soruyu sormahd1r: Giiniimiizde yapild1~ $ekliyle dinleraras1 diyalog, kadmlara uygun mu? Onun dili, temsiliyeti ve faaliyeti, kapSaJlCI ol- mak yerine ne kadar di$laYICidir?

On yil once H1ristiyan ekiimenizmi12 konusunda Kardinal Hee- nan adma diizenlenen bir konferans vermek iizere ~agnld1~mda

(konferans1m esnasmda) $U soruyu giindeme getirdim: 'Ekiimenizm- de kadmlar nerededir? Kadmlann bu konu hakkmdaki kendi diyalog- lan nedir? Kadmlarm diyalog tecriibesi, ekiimenizmin vizyonuna yeni ne katabilir?' Bu sorularm ayms1, kadmlarm tam ve e$it bir $ekilde dinlerin diyaloguna katilma potansiyeli goz oniine almdtginda da sorulabilir. Bu, tamamen yeni bir ara$tirma alam a~ar ve dinlerin birbiriyle kar$Ila$masmda yeni ufuklarm geli$tirilmesine yardimci olur. Fakat bu ger~ekten yapilmadan once daha bir~ok ~ah$ma yaptl- mahdir. ~u andaki dinleraras1 diyalogun ~ogu, tam olarak kadmlara uygun degildir. ~iinkii ~ogu, kmc1, dt$laJ1CI olup ne kadmlarm mane- viyati veya kadmlann dinle ilgili ele§tirel ~al.I$malarmdaki giincel geli$meleri ne de diyalog is;indeki erkekler, giiniimiizde kadmlar ara- smdaki yeni diyalogu dikkate almaktad1r.

Her ne kadar tam olarak anla§Ilmami§ olsa da ~agda$ feminizm, dinleraras1 diyaloga hahn saJlhr bir meydan okuma te$kil etmekte- dir. Ancak bir kimse bu e§it olmayan ili$kiye diger taraftan baklp

$Unu sorabilir: Feminist kadmlara, dinleraras1 diyalogun meydan okumas1 nedir?

1z Ursula King, 'Women in Dialogue: A New Vision of Ecumenism', The Heythrop journal, XVI (1985), ss.125-142.

(15)

208 • Ursula King

Kadmlar Diyalogunun, Dinleraras1 Diyalogla ilgili Kurumla- ra ve Enstitiilere Meydan Okumasi

Sekiiler feminizm, dini degil 1rki ve kiiltiirel 9ogulculugu tarti§- maktadir. Ote taraftan feminist teologlar ise farkh dinlerarasmdaki kar§Ila§ma ve ili§kiler yerine oncelikle Yahudi ve Hiristiyan dini gele- neklerini kritik bir baki$ a91Siyla yeniden elden ge9irmektedir. Mau- reen O'Neill'in Women Speaking, Women Listening13 gibi 90k az 9ah$- ma dinleraras1 diyaloga kadmlarm kanhmm1 ele almaktad1r. Ancak $U

ana kadar diyalog hakklnda inan9lar aras1 hareketin ve teolojik tar- tl§manm 90k az feminist bir kabulii veya ele§tirisi vardir.14 Bu durum, kadmlarla dayam§mada Kiliselerin On Y1h etkinlikleri 9er9evesinde kadmlar tarafindan yapilan teolojik ~ah§malan kutlamak i9in Diinya Kiliseler Birligi'nin 1995'de yaymladigi Kadmlarm Vizyonuls adh do- kiimanda a§ikardir. Bu yaYJmlanan raporlar, insanhg1, ekklesiolojiyi, teolojiyi, ahlaki ve yeni bir antropolojiyi beraberce tekrar §ekillendi-

t3 Maryknoll, Orbis Books, 1990; Aynca bkz. Diana L. Eck and Devaki Jain, eds, Speaking of Faith. Cross-Cultural Perspectives on Women, Religion and Social Change, New Delhi, Kali for Wom.en, and London, The Women's Press, 1986;

Virginia Ramey Mollenkott, ed., Women of Faith in Dialogue, New York, Cross- road, 1988. Adalet, dini «;ogulculuk ve 'dini «;ogulculugu tasdik eden' feminist perspektifin arasmdaki baglarm ele$tirel bir tartl$mast i«;in bkz., Marjorie Hewitt Suchoki, 'In Search of Justice' in John Hick and Paul Knitter, eds, The Myth of Christian Uniqueness. Toward a Pluralistic Theology of Religions, Maryknoll, New York, Orbis Books, 1989, ss. 149-161.

14 Bu boliimle ilgili orijinal yaztm hakkmda Kate McCarthy 'Women's Experien- ce as a Hermeneutical Key to a Christian Theology of Religions' in Studies in Interreligious Dialogue 6/2 (1996), ss. 163-173 admdaki kendi makalesini yaytmlamt$tlr. 0, -dini farkhhgtn yeni bir kabulii, stmrlarda ya$anmt$ bir ha- yat ve $ekillenmi$ maneviyat dolaytstyla- kadmm bu gibi deneyimlerinin, hermeneotik alanmda «;ogulcu bir Htristiyan teolojisini zenginle$tirebilecegi- ni ve Tanrt'nm ve kristolojinin daha aktct bir $ekilde anla$tlmasmt saglayaca- gmt iddia eder. Bu, bir«;ok kadm teologun (ABD'den Carter Heyward, Brezil- ya'dan Ivone Gebara, Gana'dan Mercy Oduyoye and Kore'den Chyung Hyun Kyung) eserlerinden se«;kin kaynaklarla desteklenir. Bu makale, Htristiyan feminist teolojinin, Htristiyanhwn dinler hakktndaki teolojisine yeni bir yak- la$tm i«;in kaynaklar sundugunu gostermesi apsmdan onemli bir noktaya parmak basar. Fakat makale, bu teolojinin erkek merkezli ve dt$laytct karak- terini a«;tk«;a analiz etmez ve aynca dini «;ogulculuk hakktndaki diger bir.ka«;

feministin «;ah$mahnyla ilgilenmez. (Notlanma Bkz. 12, 13 ve 20).

ts Ofelia Ortega, ed., Women's Visions. Theological Reflection, Celebration, Action, Geneva, WCC Publications, 1995.

(16)

ren kadmlar ile erkekler ara~mdaki yeni paradigmamn16 ara~tmlma­

sma i§aret ederken, kadmlann miizakeresi, H1ristiyanlarm kendi aralarmdaki dinleraras1 diyaloguyla ilgili yeni teolojik geli§meleri as:1ks:a yansitmaksizm tamamen H1ristiyanhgtn evrensel soylemi is:in- de s.iirdiiriilmelq:edir.

Bu raporlar, diinya iizerindeki H1ristiyan feminist teolojik geli§- melerine dayanmaktad1r. Bu kitap, -kendi is:inde olduks:a farkl1 ve s:e§itli olmasma ragmen- feminist teolojinin, henti4,_ele§tirel bir ~ekil­

de dinleraras1 diyalog ve onun teorik ve pratik seviyede teoloji ve maneviyat hakkmdaki meydan okumalanyla yiiz yiize gelmedigini apks:a gosteren giizel bir ornektir. Aym zamanda dinlerin teolojisinde hakim alan konseptler ve dil, feminist bir perspektiften incelenme- mi§tir.

Bununla birlikte dinleraras1 diyalogun varhgt ve canh tarti§masi, feminist teolojinin baz1 simrlamalarma meydan okumakta ve onu, ufkunu geni§letmeye ve degi§iJ< dini geleneklerin teolojik ve manevi kaynaklanndan faydalanmaya davet etmektedir. Feminist teologlar arasmda ozellikle Batih olmayanlar -ki en 6nde Asyal1lar gelir- dinsel

~ogulculugun meydan okumas1 iizerinde derinlemesine dii~iinmeye

daha apktlrlar. Feminist Theology from the Third Wor/d17 adh antolo- jimdeki okumalarda goriilebilinecegi iizere dini farklihk/s:e~itlilik

daha s:ok kabul edilmekteyken gerekli alan teori iizerinde s:ok fazla dii§iiniilmemektedir.

Asya'daki belirli biiyiik hikmet gelenekleri ve Asya kltasmda sa- YISal ol~rak s:ok az saJlda H1ristiyan bulunmas1 dolaJlSiyla Asyah feminist dindarlarm, Kuala Lumpur'da 1989 Jlhnda ·Budist, Hiristi- yan, Hindu, Yahudi, Miisliiman ve yerli geleneklere miintesip kadm- lardan olu§an inans:lar aras1 toplanti organize etmesi his: de ~a~IrtiCl

L6 age, s. 75.

11 London, SPCK and Maryknoll, Orbis Books, 1994.

(17)

210 o Ursula King

degildir. 'inan~ Yenilenmesi'lS adh raporlarmda temel ama~Iarmm

'kadm perspektifinden ki$iyi kendi ve digerlerinin inancmda derin- Ie$tirmek' ve farkh bariyerlerin iistesinden gelerek 'kar$Ihkhhk, s~y­

gi, dayam$ma ve karde$ligi desteklemek' oldugunu vurguladilar. Ka- dmlar her durumda kendi dinlerinin liberal ve baskici yonlerini ince- leyip kadmlar iizerindeki dini ve sosyo-kiiltiirel aynmm sosyal, hu- kuki ve ekonomik etkilerine goz attilar. Onlarm vizyonlan, kendi kiil- tiir ve dinlerindeki kadmlara yonelik pozitif degerleri geri kazanmak ve gayeleri hakkinda 'kadm ve erkekleri bilin~lendirmektir'.19

Her ne kadar erkekler arasmdaki diyalog hakkindaki enternas- yonal aktiiel tartl$malan yansitmayip ele$tirmese de bu, kadmlarm dinlerarasi diyalog konusunda aktif olarak kendilerinin dahil olmaya ba$ladiklanm gosteren orneklerden biridir. <;:ok fazla kiiltiir ve dinin kar$1 kar$Iya geldigi kav$ak olan Asya'da ozel bir meydan okuma ve

inan~lar ile feminizmin kar$Ihkii etkile$iminin oldugu verimli bir

~evre buluruz. Bu baglamda uzun )'lllar Japonya'da ogretmenlik yap- tl.gJ i~in Asya hakkinda ~ok iyi bilgisi olan Alman feminist teolog Eli- sabeth Gossmann'm 'Feminist Critique of Universal Claims to Truth'20 adh engin makalesinde feminizm ve dinleraras1 diyalog hakkinda ba$h ba$ma biiyiik bir bOiiim a~tJ.gJm kaydetmek onemlidir. 0, maka- Iesinde tamamen erkek teolojisi olan geleneksel H1ristiyan teolojisi- nin ataerkil karakteri iizerinde durur ve bunu dinlerin teolojisine de tatbik eder.

18 Dulcie Abraham, Sun Ai Lee Park, Yvonne Dahlin, eds, Faith Renewed. A Re- port On the First Asian Women's Consultation on Interfaith Dialogue, Hong Kong. Asian Women's Resource Centre for Culture and Theology, 1989.

19 Abraham vd .. , Faith Renewed, s.l17, 119.

20 Elisabeth Gassmann, 'Feministische Kritik an universalen Wahrheit- sanspruchen', in Christlicher G/aube in multireligioser Gese/lschaft. Erfah- rungen, Theo/ogische Reflexionen, Missionarische Perspektiven, ed. Anton Pe- ter, Immensee, Neue Zeitschrift fur Missionswissenschaft, 1996, ss. 312-350;

azellikle ~u baliime bakimz 'Der interreligiase Dialog und die Pluralitiit der weiblichen Standpunkte', ss. 340-347. Gassmann 'ultra-akademik' ve daha fazla 'diger-diinyaya intibat eden dinleraras1 diyaloga i~aret eder ve diyalog

t;ah~malarmda iki cinsi birbirine yakinla~tlracak bir degi~im vurgusunu iddia eder. (bkz. s. 350).

(18)

Bun~an d.olaYJ diyalog silreci hala belirli bir cinse 6zel ve onunla smtrhdtr. Her ne kadar erkeklerin diyalogu, kadmlarm diyalogla ilgili

goril~lerine uygun olmasa da ~u anki var oldugu ~ekliyle kadmlarm dinlerarast diyalogu, erkek diyalogunun ataerkil ve dt$laYJCihgtm analiz edip sorgulamamt~l:lr. Bu iki farklt diyalog formu, kar~thklt olarak birbirine meydan okumaktadtr.

Giinilmilzde din haklanda yazan feminist yazarlar, rum diinya dinlerinin ataerkil yaptsmi ele§tinnektedir. Onlar;- kadmlarm kendi seslerini ve katlalanm, dini rollerini ve ritilellerini, Ebedi Hakikati

in~a etmek i~in kullamlan kadm figiirlerini ve metaforlanm, manevi- y-at ve mistisizmde kadmmm mirasmt yeniden ele almaktadtr. Dinin feminist ele~tirisi, Htristiyanhk ve Yahudilik'te olduk~a mesafe katet- ti. Fakat Hinduizm, Budizm, islam, Sihizm, ~in, Japon, Afrika dinleri veya yerli dini gelenekler gibi diger dinden olan kadmlar, ~imdi kendi dinleri hakktnda feminist analizlere milracaat etmektedirler. Bundan dolaYJ kadmlar, kutsal yaztlarmm ve doktrinel miraslanmn erkek merkezli ve ataerkil yaptsmt ele~tirerek ve ge~mi~te sesleri ve tecril- beleri kesilmi~ kadmlarm seslerini tekrar ortaya ~Ikartarak kendi 5elenekleri i~inde dilnya dinlerini donil~tilrmeye ~alt~tyorlar. Bu, muazzam bir tslah ve yeniden in~a g6revi olmakla beraber aym za- manda ge~mi~tekinden daha uygun, yetkin ve aynca ataerkil dinlerin

:lonil~tilrillmesine yardtm edebilecek yeni dii~ilnce formlan ve yeni kurumsal yaptlarm in~ast y6nilnde biiyii.k bir meydan okumadtr.

Eger: dinlerarast diyalogun geli~mesi, giinilmilzde tiim dinler i~in

~gitim, teoloji ve maneviyat alanmda bir meydan okumaysa bu, diya-

.ogun bizzat kendisine, adalet, ban~. ekolojik denge ve ~ogunlugu

:<admlardan olu~an bask! all:lndaki insanlara 6zgiirlilk i~in ara~l:lrma

vapan kilresel hareketlerin gerekliliginin meydan okumastdtr. On {lldan daha fazla bir siire once Seylan'h Cizvit Aloysius Pieris, 'yeni

.nsanhga yonelmede dini bir motivasyondan kaynal:<lanan arzu ve

:<aranm' 'The Place of Non-Christian Religions and Cultures in the

(19)

212 ct Ursula King

Evolution of Third World Theology'21 adh I'nakalesinde yansitmakta- dir. 0, bu makalesinde 'diger dinlerin ve kiiltiirlerin liberal akimlan- . nm i~ine girerf;!k' ortodokslugun var alan s1mrlanm a~an bir dinler

teolojisine ihtiya~ oldugunun altim ~izer. Ki~i. bu denilenin ne kadar

ger~ekle~tigini merak edebilir. Feminist perspektifin bununla ilgili gorii~iinii apk~a ortaya koymaksiZIIil. Pieris'in makalesi ~u kisa ciim- leyi i~erir: 'Seksizm (yani cinsiyet aynm1), dindeki medeni olmayan bir alana i~aret eder. Yeni kozmolojik diizen yan~ U~iincii Diinya, dine ve devrime (koklii degi~ime) serbest bir ~ekilde kadmm katihmmi

i~erir'.ZZ

Bu tamamen provokatif bir ciimledir. Eger seksizm, dinin hiinii;z;

medeni olmamr~ bir alam yani Teilhard de Chardin'm dile getirdigi

~ekliyle tam olarak 'insanile~tirilememi~' geli~meyi temsil ediyorsa, tam olarak geli~mi~ bir insanhk i~in dinin tam olarak geli~tirilmesi

iizerinde daha fazla ~ah~mak zorunday1z. Pieris'in ciimlesi, dini, sos- yal, politik ve ekonomik donii~iimlerin birbiriyle baglantili oldugu ve kapsamh bir etkinin, kadmlann tam ve e~it bir ~ekilde katihmi ol- maksizm ba~anlamayacag1 yoniindeki ~ok ·derin bir hakikate de i~a­

ret eder.

Her ne kadar ~agda~ inan~lar aras1 hareket, Chicago 'Decleration Toward a Global Ethic'i23 iiretmi~se de dinleraras1 diyalogun, ~u anda somut politik veya sosyal bir takim geli~meleri etkiledigi yoniinde

21 Aloysius Pieris, 'The Place of Non-Christian Religions and Cultures in the Evolution of Third World Theology' in Irruption of the Third World. Challenge to Theology, ed by Virginia Fabella and Sergio Torres, Maryknoll, New York, Orbis Books, 1983, ss. 113-139.

22 Pieris, age, s. 136. Pieris, bu biiliimii yazdigt 1983'lerde 'tiim insanhk i~in

kahc1 bir ozellik' olarak dii~iindiigu feminist perspektifle daha a~1k bir ~ekilde ugra~maktayd1. Bu konuda ~u iinemli makalesine bakm1z. 'Woman and Reli- gion in Asia: Towards a Buddhist and Christian Appropriation of th~ Feminist Critique' in Dialogue, New Series XIX-XX (1992-1993), ss. 119-203, Bu maka- le, iizellikle maneviyatm anla~IlmasJ i~in iinemlidir fakat burada benim mii- zakere ettigim gibi feminism ve dinler aras1 diyalog konulanm apk~a tartl~­

maz.

23 Bkz. Hans Kiing and Karl-Josef Kuschel, A Global Ethic: The Declaration of the Parliamentofthe World's Religions, London, SCM Press, 1993.

(20)

~ok az kamt vardtr. Deklerasyonun, dort yonergesinden birinin 'er- kekler ve kadmlar arasmda e~it hak ve ortakltk ktiltiiriine taahhtit vermesi' memnuniyet vericidir fakat ne yaztk ki bu ortakltk ·sadece cinsi ve ailevi ili~kiler yontiyle ele ahnm1~t1r. 'Tum diinya i.izerinde bir cinsin digerine iistiinliigu, kadmm somiiriilmesi, ~ocuklarm cinsiyet

·a~tsmdan istisman, fuh~a zorlanma gibi aytplanabilir ataerkil formlar

vardtr' denilirken, neden dinlerin bizzat kendisinden kaynaklanan ataerkil istismar ve kadmlarm ikincil olarak g6~!ilmesi ile baglantl kurulmaz? Dinlerin bizzat kendisi bu problemin bir par~as1 ve stire- gelen baskmm kaynagt olmasma ragmen yonerge, sanki kadmlara yonelik bask! ve istismar dinler tarafmdan cevaplandmlmi$ gibi for- mule edilmi~tir.

Dinlerin kadmlara kar~1 ne kadar basklct oldugunu ortaya koy- mak i~in cinsiyetin in~a edilmesinin, konunun olu~;umunun ve cinsi- yet kimliginin dinamiklerini etkileyen dinsel norm ve pratikleri de- rinlemesine sorgulayan daha kapsamh ve detayh bir analize ihtiya~

vardtr. Bu, -WCC'nin kar~tla~tlrmah ~alt~masmm da gosterdigi iizere- tiim dinlerde kadmlara bask! uygulanmasma neden olup bunu me§- rula§tlran kadmm cinsiyeti ile ilgili ytizytllardtr siiregelen eski negatif degerlendirme goz oniine ahndtgtnda ozellikle dogrudur.24

Ge~mi~te dinler, daha ~ok kendilerini digerlerinden a}'lrarak j izole ederek tammlardt. Ancak §imdi ogretilerini ve pratiklerini diger dinlerle ili§kileri yoniiyle dinleraras1 ve kiiltiirler aras1 bir baglamda yeniden yorumlamahdtrlar. Bu, sorgulamamn alamm daha da geni§- letmeyi gerektiren yeni bir kompleks ogeye giri~tir. Giiniimiizdeki

tartl~malar goz oniine ahmrsa bu, kadmlan ve erkekleri etkileyen cinsiyet ile ilgili konulara ciddi bir §ekilde egilmenin gerektigini de gosterir. Fakat §U anda inan~lar arast tarti~mada bu, meydana gel-

memi~ durumdadtr.

24 Bkz. jeanne Becher, ed., Women, Religion and Sexuality: Studies on the Impact of Religious Teachings on Women, Geneva,

wee

Publications, 1990.

(21)

214 • Ursula King

Bu yaz1da dinlerarasi diyalogun ve dihi feminizmin, birbiriyle diyalog i~in zaman ve dikkatlerini bu yone kanalize ederlerse arala- rmdaki diyalogu ilerletilebileceklerini ortaya koymaya ~ah~tim. Ju- dith G. Martin, diyalogun 'yaratllmasmaj en-gendering' ve dindar 'diyalogcular' ile feministler arasmdaki diyalogun meydana getirecegi bir zenginlige ihtiya~ oldugunu belirtir.zs 0, 'Din! ~ogulculugu destek- lemek i~in muhtelif sistemler saglayan diyalogcu bir~ok paradigma- nm bulunmasma ragmen inan~Iar aras1 diyalog, diyalogla ugra~an

cemaatler tarafmdan kadmlara ve azmhklara yonelik devam eden aynmc1hk ve e~it olmayan davram~tan dolaYI yetersiz ve zaYJf kal- maktadir. Seksizm, ipleri elinde tutmakta ve bundan dolaYI da kendi

i~inde ve diger kiiltiirlerle diyaloga engel olmaktad1r' diye belirtir.26 Dinleraras1 diyalogun, ataerkil bir yap1da siirdiirilldiigu a~i.k.ard1r.

Bu gormek i~in ki~inin sadece, inan~lar aras1 diyalogla ilgili herhangi bir uluslar aras1 toplantim~ gorsel dokiimanlarma, fotograflarma ve konuyla ilgili yaYJmlara bakmas1 yeterlidir. Resmi temsiliyet, tama- men ve 6zellikle erkeklere aittir ve bu, imaj ve sembolizm yoniinde baskici kurumsal yap !lara verilen destegi ve adil olmayan derin bir sosyal ger~ekligi gosterir.

Ataerkillik iistii bir diyalogu dii~iinmek ve geli~tirmek i~in tiim dinlere sirayet etmi~ alan ba~ta cinsiyet hiyerar~isi gibi tiim hiyerar-

$ilerden ve di~lamalardan uzak durulmas1 gerekecektir. Kurumsal ve dogmatik radikal donii~iimler i~in kadmlarm e~it bir ~ekilde katihmi- na ve itibar gormelerine, kadmlar hakkmdaki tiim 6nyargiYI ve ozel- likle din adma kadmlara yonelik yapilan ~iddeti kinamaya ihtiya~

vard1r. Amaca ula~mak i~in katedilmesi gereken daha ~ok yolumuz var. Bu amacm 6nemini kavrayan iki H1ristiyan kadm, Diinya Dinleri Parlamentosu'na 1993'de bir yonerge sunmak i~in farkl1 inan~lara

mensup (Budizm, H1ristiyanhk, Hinduizm, islam, Sihizm, Zerdii~tliik)

bir diizine kadmdan olu~an bir grup organize etti. Fakat 1993-

2s Judith G. Martin, 'En-Gendering the Dialogue: Feminist Contributions to Inter- faith Encounters', unpublished paper, New Delhi, February 1993.

26 Martin, age, s. 5.

(22)

2003'iin bir 'Kadmlarla Birlik i9inde Dinlerin On Y11I' ilan edilmesini deldare eden ve konu~macdar ve farkl1 dinlerden temsilcilerin ~ogu

tarafindan imz.alanan bu yonerge hi~ tartl§Ilmadi.

Dinleraras1 diyalogla me§gul olan herkesin katkida bulundugu ve· yard1m ettigi bu ~ekildeki yeni bir on yd, muazzam bir meydan okuma olabilirdi. ~u anda dinlerin kadmlara e§it alan ve tam bir ada- let saglamas1 i~in daha ~ok i~ ve degi§ime ihtiya~ vard1r. Diinya dinle- rinde kadmlarm goriinmezligi, marjinalligi ve su..sturulmu~lugu, din- lerarasi diyalogda da kadmlann marjinalligi ve susturulmu~lugu ile paraleldir. Eger bu tiir diyaloglarda daha fazla kadm goriinmeye ve ortaya pkmaya ba~larsa, bu donii§iim, dinlerdeki baskic1 ataerkil yap1larm donii§iimiine; daha sayg~h, adil, kapsayici bir yapmm ve tiim insanlara ve yeryiiziine daha fazla canhhk katlp zenginle~tiren cinsi- yet hakkmda daha titiz alan dindar diinyalarm olu~umuna yard1m edebilir.

~agda§ feminizmin, dini metinleri yorumlama, dini pratik ve ya- p!lan reforme etme, din egitimi, adalet ve ban~la ilgili sorular, mane- viyatm anla~Ilmasi gibi konularm ashnda r;ogulculuk ve Dinler ba§h~

altma giren tiim sorularla ilgisi vard1r. ~agda§ ele~tirel feminizm, dogrudan ve dolayh olarak esash sosyal ve politik boyutlarm her ikisini i~erir. Kadmlann, dinlenme, tam olarak tanmma ve e~it ~artlar

altmda kabul edilme istelderi, bizzat politik bir i~tir. Su anda femi- nizm, dinleraras1 diyalogda gozden ka~ml§ bir boyut olmaya devam etmektedir. Eger feminizm, bu biitiine tam olarak dahil olmu~ bir

par~a olsayd1, ~u an dii~iiniildiigu §eldiyle dinleraras1 ili§kilerin tii- miinde radikal, politik ve teolojik bir donii~iim anlamma gelirdi. .Aym zamanda bu, bir~ok dinin S!ld!kla vaaz edip bildirdigi ve fakat ~ok az pratige aktard1~, birligi tiim farkl1hklan kapsayan ve a~an Ruh'un (the Spirit) gii~lerinin, yeniden dogmas! ve tam olarak a~1ga ~Ikmas1

anlamma da gelebilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkçeye, Kültürlerarası Diyalog için Beyaz Kitap (Avrupa Konseyi, 2009) adıyla çevrilen belge, kültürlerarası diyaloğu “farklı kültürel geçmiş ve

Agrega granülometrisi B16 olan muhtelif s/ç oranlarına sahip farklı beton yaşlarındaki küp ve silindir numunelerin basınç dayanımı ile UPV ve test çekici ilişkisi

Uluslararası İlişkilerde Teori İnşa Çabaları ve Tarih’e Mesafeli Yaklaşım Kuruluş yıllarında Uluslararası İlişkiler disiplininin temel inceleme konusu, Tarih

İyi diyalog yazmak için günlük yaşamdaki konuşmaları dikkatli biçimde dinleyin.. İnsanlar nelerden nasıl

Our aim in this study is to investigate the effects of NAC on amylase, electrolytes, vitamins and nitrosative stress in the plasma of rats treated with Maras powder, a

As the Western governments may ponder on the low virus case and death rates across the East while accessing how its positive COVID preventive outcome is achieved,

Hastanelerde müşterilerin hasta olduğu ve hastalara ilişkin sağlık verilerinin de bilgi teknolojileri ile Sağlık Bakanlığı ve Ülkemiz Kanunlarıyla yetkinleştirilerek

Çünkü hamsi gibi insan beslenmesinde çok önemli bir yere sahip bir balığın, balık unu ve yağı üretiminde kullanılması yerine insanlarımızın yıl boyunca tüketimini