• Sonuç bulunamadı

SAHABE-III - Sahabe ve Dirayet İlimleri-

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SAHABE-III - Sahabe ve Dirayet İlimleri-"

Copied!
26
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İSLAM MEDENiYETİNİN KURUCU- NESLİ

SAHABE-III

- Sahabe ve Dirayet

İlimleri- Tebliğ

ve Müzakereler

Tartışmalı İlıııJ Toplantı 30 Eylül-Ol Ekim 2017

Sakarya Üniversitesi"

Kültür ve Kongre Merkezi

tstanbul2018

(2)

sAHABE

DÖNEMİNDE

i çMA

YunusARAz•

GİRİŞ

Rasillullah'ın vefaundan bicr:i birinci asrın sonlarına kadar olan döne- me sababe dönemi denmektedir. Sahabe dönemi fıkıh tarihi açısından son de- rece önemlidir. Hz. Peygamberin vefat etmesi ve vahyin son bulmasıyla, Hz.

Peygamberin tedrisinde yetişen sahabe nesiinin karşılaşılan yeni meseleleri çözmedeki örnek metodolojisi1 sonraki dönemlerde önemle üzerinde durulan bir inceleme alarıı olmuştur. Hz. Peygamberin vefaundan sonra sahabe dö- nemi incelendiğinde üzerinde durulacak önemli konulardan biri de icma deli- lidir. Gerek icma ile ilgili yazılan müstakil çalışmalarda gerekse usul eserle- rinin icma bölümünde sababe icmfu üzerinde çokça durulmuştur. Fıkhın ku-

ruluş döneminden itibaren icmam delil olması ve gerçekleşme ihtimali üze-

·rtnde ihtilaflar ·olmuştur. Sahabe icmaının delil olduğuna dair ise ümmetin it-

tifakı vardır denilebilir.

Sahab~ icrnfurun doktrinde ayrı bir öneme sahip olması ve hücdyeti konusunda çok Jazla tartışma olmaması gerek nasslarda sahabeye verilen 'de-

• Yrd. Doç. Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi llahiyat Fakültesi İslfun Hukuku Ana- bilim Dalı, yuniıs_araz@mynet.com

1 Sahabe içerisinde ictihad seviyesinde olan ve fetvaları bilinen sahabenin sayısı ile ilgili farldı görüşler belirtilmiştir. İbn Hazm'a göre çok fetvası bilinen sababe (müksiriin) şun­

lardır: Mü'minlerin annesi Hz. Aişe, Hz. Ömer, Abdullah b. Ömer, Hz. Ali, Abdullah b.

Abbas, Abdullah b. Mes'ud ve Zeyd b. Sabit. -

Orta seviyede fetva verenler (Mutavassıtiln): Mü'minlerin annesi Hz. Ümmü Seleme, Enes b. Malik, Ebu Sa'ld el-Hudô, Ebu Hureyre, Hz. Osman, Abdullah b. Amr b. el-As, Abdullah b, Zübeyr, EbU Musa el-Eş'ari, Sa' d b, Ebi Vakkas, Selman el-F1iris1, Cabir b.

Abdillah, Mu'az b. Cebel, Hz. Ebu Bekir. Bunlara ek olarak Talha, Zübeyr, Abdurrahman b. Avf, İnıran b. Husayn, Ubade b. S1imit: Mu'aviye b. Ebi Süfyan.

Bunları saydıktan sonra çok az sayıda fetvası bilinen (Mukilliin) 120 kadar sahabeyi sa-

m .

İbn Kayyim el-Cevziyye de 130 kiisur sahabenin fetvalarının bilindiğini bildirir ve İbn Hazm'a göndermeyle benzer isimler verir. Bknz. İbn Hazm, Ebu Muhammed b. Ali b.

Ahriıed b. Srud ez-Zahiri (45611064), el-İhkam fi usuli'l-ahkiim, (thk. Ahmed Muhammed Şakir), Daru'l-Afakı'l-Cedlde, Beyrut t.y., V. s.92-94.; İbn Kayyim el-Cevziyye, Ebu Ab- dullah Şemseddin Muhammed (75111350), İ'liimü'l-muvakkifn an rabbi'l-alemln, Daru İbnu'l-Cevziyye, (sarınefehu Ebu Ubeyde Meşbiir b. Hasan Alü Selman ; şareke fi't- tahric Ebu ömer Ahmed Abdullah Ahmed), Demmam 1423, II. s. 18-22.

(3)

242 İslam'ın Kurucu Nesli Sahabe-SAHABE VE DİRAYET İLİMLERİ-

ğerden gerekse ürnmet içerisinde farklı gurupların olmadığı, ümmetin bir bü- tün olduğu bir dönemdeki fikir birliğini temsil etmesinden kaynaklarımakta­

dır. İcma için bir protatip sayılacak olan sahabe icm§ının ne şekilde, hangi konularda gerçekleştiği, usuli icmfun şartlarının sahabe icmfunın olduğu ko- nularda gerçekleşip gerçekleşmediği ise araştırmaya muhtaç bir konudur. Bu

araştınnada öncelikle sahabe icm§ının hücdyeti ile ilgili bilgi verdikten sonra. sahabe icm§ının çeşitlerini ele alarak örneklerle sahabe icm§ının ne şekilde

meydana geldiğini ve sonraki dönemle için nasıl örneklik teşkil edeceğini in- celemeye çalışacağız.

ı. Sahabe Döneminde İcma ve İlgili Kavramlar

İcma tarif edilirken birçok farklı unsur sebebiyle değişik tanımlamalar yapılmışsa da kullanılan en yaygın tanııri 'Ümmeti Muhammed'den olan müc- tehidlerin Hz. Peygamberin vefatından sonra herhangi bir zamanda. şer'i bir hüküm üzerinde ittifak etmeleridir' şeklindedir? Sahabe icmfu ise 'Hz. Pey- gamberin vefatından sonra sahabenin şer'i bir hüküm üzerindeki ittifakı' şek­

linde tarif edilebilir. Sahabe dönemi incelendiğinde bu dönemin Hz. Peygam- berin vefan ile başladığı konusunda görüş birliği varsa da bitişi ile ilgili ortak bir kanaat olmadığı görülmektedir. En son vefat e~ği bilinen Ebü't-Tufeyl Amir b. Vasile'nin vefat yılı olarak H. 100 ile 110 yılları arasında farkli tarih- ler verilmektedir.3 Fakat bizim çalışmamızda inceley~ceğimiz alan daha çok sahabenin çok fazla dağılmayıp Mekke ve özellikle Medine bölgesinde yo-

ğunluklu olarak bulunduğu hulefa-i raşidin dönemi bassaten Hz. Ebu Bekir ye Hz. Ömer dönemi olacaktır. Özellikle bu dönem üzerinde durrnarnızın se- bebi yukarıda belirttiğimiz gibi sahabenin hem bir arada oluşu ~em de sahabe döneminde icma gerçekleştiği bildirilen konularının çoğunlukla Hz. Ebu Be- kir ve Hz. Ömer döneminde meydana gelen icm§.lar oluşudur.4

2 İcma için verilen bu tarif ve diğer tarifler için bknz. Abdülaz!z el-Buhan, Alaüddin Ab·

dülaztz b. Ahmed b. Muhammed (730/1330), Keşfü'l-esrar an usüli Fcİhrfilislam el·

Pezdevi I-N, Diirü'l-Kütübü'l-İlmiyye, Beyrut 1997, III. s. 227.; Karafi, Ebü'l-Abbas Şe­

habeddin Ahmed b. İdris b. Abdücrahim (684/1285), Nefaisü'l-usul fi şerhi'l-Mahsul, thk Adil Ahmed Abdülmevcud, Ali Muhammed Muavvaz, Mektebetü Nizar Mustafa el-Baz Mekke 1995, VI. 2544.; Keleş, Ekrem, İslôm Hukukunun Kaynağı Olarak İcmô' (İcmô) Ankara ünv. Sosyal Bilimler Ens. Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı (Basılmarru:

Doktora Tezi), Ankara 1994, s. 6.; Dönmez, İbrahim Kafi, "İcma", DİA, istanbul 2000 XXI. s.417.

3 Efendioğlu, Mehmet, "Sahabe", DİA, İstanbul208, XXXV. s.494.

4 Muhammed Hudarl, Usül eserinde şöyle der: "Selef için iki seçkin dönem vardır. Birir.

d si Medine'nin iki şeyhi olan Hz. -Ebu Bekir ve Hz. Ömer dönemidir. Bu dönemde Mü!

lümanların işleri birlik içerisinde idi. Fakihleri biliniyordu. Yöneticiler şuraya önem ver.

(4)

SAHABE DÖNEMİNDE teMA 243

Sababe döneminde icma kavramı, usulde kullanılan şekliyle. bulunma-

maktadır. Bazı rivayetlerde icmayı çağaştıran kavramlar kullanılsa da henüz teknik anlamda bir .icmam sahabeden rivayet edilen sözlerde varlığından söz etmek mümkün görünmemektedir. Örneğip Hz. Ömer'in ·Kadı Şurayh'a yaz-

dığı bir mektubunda ona kadılık görevini ya,Parken nasıl hükmedeceğinf şöyle

- -bildirmektedir: "Önce Allah'ın kitabında olanİa hükmet, onda yoksa Rasulul-

lah'ın sünnetiyle, ond!J da yoksa Salihlerin hükmettiği ile hükmet. .. ". Bazı ri- vayetlerde " .. ... Rasulullah'm sünnetinde de yoksa insaniann üzerinde birleş­

tiği şeye bak ve o hükmü al (j.j

.W

:tJfi U,tlJJ ~ GJ.f.J L4

..}i21tl) .. .. "

5 şeklinde geç- mektedir. Abdullah İbn Mes'ud'un da kendisine soru soran muhatabına ben- zer şekilde cevap verdiği ve Kur'an ve Sünnetten sonra 'salihlerin hükmettiği

ile hükmet' veya 'Müslümanların karar kıldığı (0~1 ~~i) ile hükmet' dediği rivayet edilmiştir.6 Yine birçok rivayette özellikle Hz. Ebu Bekir, Hz.

ömer başta olmak üzere bulefa-i raşidirıin, hakkında delil bulamadıkları ko- nularda sahabenin ileri gelenlerini toplayarak görüş alışverişinde b~undukla­

n ve topluluğun kabul ettiği hükümle hükmettikleri bildirilmiştir.

Hz. Ebu Bekir'in karşılaştığı yeni bir meselede ne şekilde bir usul ta-

kındığını bildiren rivayet şöyledir: "bir dava olduğunda Kur'an'a bakar, Kur'an'da bu konu ile ilgili bir şey bulursa onunla hükmeder, bularnazsa sünnete bakar ve sünnette bulursa onunla hükmederdir. Her ikisinde de bu-

yor ve onunla fetva veriyorlardı. Onların görüşlerini topluca öğrenmek mümkün olduğu

için icına etmelerini tasavwr da kolaydır ... " Bknz. Muhammed el-Hudari (1345/1927), Usulü'l-fıkh el-Mektebetü't-Ticareti'l-Kübra, Mısır t.y., s.285. ·

5 İbn Ebt Şeybe, Ebu Bekr Abdullah b. Muhammed b. İbrahim (235/849), el-Kirabü'l- musannef {i'l-ehôdfs ve'l-asar, (haz. Kemal Yusuf el-Hfit), Dfuii't-Tac, Beyrı.ıt 1989, IV. s.

543.; Dari.ınl, Kirabu'l-ilm: 4.; Burada geçen icına lafzının ne manaya geldiği ile ilgili farklı göıiişler _vardır. Nitekim Reşit Rıza burada icına lafzırun sözlük anlammda olduğu­

nu belirterek 'salih/erin icma ettiğinden' kasdın 'Kesin olarak karar verdikleri' anlamında olduğunu belirtir. Burada usuldeki teriın anlamıyla tümünün birleştiği hüküm anlammda

ol.rlıad.ığıru belirtir. Bknz. Reşit Rıza, Tefsirü'I-Kur'ani'l-hakim

=

Tefsirü'l-menar, 2.bsk., Daru'l-Menar, Kahire1947, V. s.208.

6 Dariml, Mukaddime: 20.; İbn Kayyim el-Cevziyye, İ'lamü'l-muvakkifn, II. s.116.; İbn Teymiyye, Ebü'l-Abbas Takıyyüddin Ahmed b. Abdülhalim (728/1328), Mecmuu fetava I-XXXVII, (cem' tertib Abdurrahman b. Muhammed b. Kasım), Mücemmaü'l-Melik Fehd li-Tıbaati'l-Mushafi'ş-Şerif, Medine 2004, XIX. s.201. (İbn Teymiyye burada 0;1 ~j

t~1'

P

~~;!. .:,..ıuşiı ?~ jAt. LJt§ I.A ~ LJt§ ~_;..:..;.diyerek sanki Hı. Ömer ve İbn Mes'ud Ki- tap-sünnet-icma sıralamasını yapınış görünümü vermektedir. Hatta Ebu Zehra'ıun İbn

Teymiyye kitabırun çevirisinde bu cüınle tırnak içerisinde verilerek onlara ait bir söz gibi

· verilmektedir. Oysa rivayetlere bakıldığında "ı)~l ~ ~~~~ tabiri geçmektedir ki bu

lafzın teknik anlamda bir icına içermediği sadece bu konuda daha önceden Müslümanlar

arasında karar kılın.mJş bir hüküm olup olmadığı anlaşılmaktadır.)

(5)

244 İslam'ın Kurucu Nesli Sahabe- SA.HA.BE VE DiRAYET İLİMLERİ-

lamazsa insanlara bu konuda Rasulullah 'tan bir şey duyup duymadıklarını sorardı. Bazen insanlar o konuda Rasulullah 'tan duyduklarını bildirirler, oda buna göre hükmeder ve mesele çözülürdü. Fakat bu konuda rivayet edi- len sünnette bulamaısa insanların ileri gelenlerini toplar onlarla İstişare ederdi. Eğer ortak bir görüşe varırİarsa bununla hükmederdi ( f"#/_; ~~

qli

4..! ~ ~ ~)." Benzer uygulamanın Hz. Ömer döneminde de uygulandığı

onun ayrıca yeni karşılaşılan meselede Hz. Ebii Bekir'in ictihad.ı veya uygu- laması olup olmad.ığıni araştırdığı rivayet edilıniştir.7

Sahabe döneminde icma kavramı sonraki dönemlerde kullarııld.ığı gibi teknik bir anlamda kullanılmamakla beraber icmaa temel sayılabilecek olan

şura ictihad.ının çokça gerçekleştiği bilinmektedir. Bu bağlamda bu dönemde icma ile ilgili en önemli kavram "şfua"dır.

ŞGra kavramı Kur'an8 ve sünnette9 geçen bir kavram olup Hz. Pey- gamberin bizzat uygulamalanyla sabaheye öğrettiği bir ilkedir. Hz. Ali' den rivayet edilen bir hadiste "Allah Rasulüne 'Ya Rasulallah, hakkında Kur'an ayeti nazil olmamış ve senin bir sünnetinin geçmediği bir olay başımıza gelse

nasıl davranalım?' diye sormakta, Hz. Peygamber ise ' Mürninlerden iilimle- rini (ya da abidlerini) bir araya getirin ve aranızda istişare edin. Tek bir ki- şinin görüşüyle hüküm vermeyin' buyurnıuşnır."10 Aslında Hz. Peygamber de hayattayken birçok örnekte görüleceği gibi ashabıyl~ istişarede bulunmuş ve

şGrayı uygulayarak ümmete örneklik teşkil etmiştir. Sahabe dön~minde mey- dana gelen icma örneklerini ele alacağımız bölümde de görüleceği gibi üze- rinde icma gerçekleştiği bildirilen konuların çoğunluğu şGra sonuçu alınan

kararlar olduğu görülmektedir. Hatta bazı araştırmacılar sababe dönemi icma

örneklerinin ortaya çıkışında ve klasik icroa teorisinin meydana gelişinde şiiraya dayalı yönetim anlayışının ve bu usulle gerçekleşen yasal düzenleme·

7 İbn Kayyim, İ'liimü'l-muvakkiln an rabbi'l-alemln,

n.

s.llS.

- ~ ~ :!t l 8

ô ~ ·'jı ~ o,.so ;J,· ro-:U

w.-

'1'""' ·1 ~'J ··•=·ı-p ~:-~~ o.!JJ:.;. • ., .X • ı~~ ....tiı ~o ' ..r ı~ ıhl ~ YJ ·1· 61'""' ·1 ..:11 •• ..ııı' .X • .:,.!...· t.;_,j '

~~o~~ .:t.9Jt~ı ~.hı tı oJıı

Js

~~ ~}-1~1

O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, kan yürekl

olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları.affet; bağışlanmalaı

için dua et; is hakkında onlara danıs. Kararını verdiğin zaman da arnk Allah'a dayanı:

güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever. Al-i İmran Silresi (159)

9 Hadislerle ilgili bknz. Wensinck, Arent Jean, el-Mu'cemü'l-müfehres li-elfiizi'l-hadisi'rı nebevl

=

Concordance et indices de la tradition musulmane I-VII, E. J. Brill, Leide 1936, "şvr" md. III. s.209.

10 İbn Kayyim el-Cevziyye, İ'liimü.'l-muvakkiln, Il s.121-122.

(6)

SAHABE DÖNEMINDE teMA 245

lerin etkili olduğunu belirtmektedir.11 Reşid Rıza da gerek ayetlerde gerek hadislerde geçen icm§ı andıran kelimelerle ile sahabe icm§ı ile ilgili rivayet- leri tahlil ederek ·aslında buradaki lafız ve uygulamaların sonraki dönem llle-

masının icmaa yükledikleri anlamı ifade ennediğini ifade eder. Bunların isti-

--şare sonucu vanlan karar anl~da olduğunu belirtir ve sahabe uygulaması

olarak belirtilen durumların şiira sonucu alınan kararlar olduğunu ifade eder. u Abdülvehhab Hallaf da Hz. Ebii Bekir ve Hz. Ömer' in uygulamaların­

dan örneklerle şiira sonucu verilen kararları açıklar ve fakihlerin icma dedik- leri şeyin bu olduğunu belirtirY

Yunus Vehbi Yavuz, İcma ile ilgili çalışmasında şfua ilkesine çokça değinmekte ve sonunda verdiği icma tanı.ınını şu şekilde yapmaktadır: 'İ c-

ma

Hz. Muhammed (AS)'ın ümmetinden hal ve akd yetkisine sahip müctehid

kişilerin şura meclisindeki müzakereleri sonucu Müslümanların herhangi bir sorununun hükmü üzerinde birleşmelerinden ibaret devlete ait resmi bir iştir. '14 Görüldüğü gibi Yavuz, icmaı sadece şiira sonucu alınan kararlara

bağlamaktadır.

Sahabe dönemi icmaı ile ilgili diğer önemli bir kavramın 'ulu'l-emr' olduğu kanaatindeyiz. Kur'an'da iki yerde geçen15 'ulu'l-emr' kavramı ile

11 Türcan, Talip, "Şiira", DİA, İstanbul 2010, XXXIX. S.231. (İsl~ tarihinde yöneticile- rin şiiraya dayalı kararlan ile ilgili maddede çokça örnek bulunmaktadır.)

12 Reşit Rua, Te{sirü'l-menar, V. s.207-208.

13 Hallaf, Abdülvehhab .İ/mi usu/i'l-fıkh ve Hulasatu't-teşrii'/-İsliimf, Daru'l-Fikri'l-Arabi, Kahire 1996, s. 49-50. Fazlurrahman, Ahmed Hassan gibi düşünürlerin erken dönem ic-

malarını şiira kararlarının uygulanması olarak ele aldıkları ve sonradan ortaya çıkan usuli

kınarn ilk dönemdeki bu örneklerle açılanamayacağı ile ilgili bilgiler için bknz. Eraslan, Şule, Klasik lema Teorisine Modern Yaklaşımlar, Uludağ Ünv. Sosyal Bil. Enst. (Basıl­

mamış Doktora Tezi), Bursa 2011, s. 161-170.

14Yavuz, Yunus Vehbi, "İcma'm Hakikati ve İslam Teşriindeki Önemi", İslCim Hukuku

Araştırmaları Dergisi, Konya 2004, sayı 3 s.l12.

ıs iıl J • •. lj'A.,r.J'•.ıı· ..tı . ıs' ıı ~ -~·-~ ~ .r..r -~~~r&-J, ..•. .J .!• ··!] u. 'l! r-:Y' !<::;. ·~ı (,T'J.J ı+ J lj'Aj' ' '·'ll ~.J ~ ~ .Lj· :iıı ! .Lj 1 _,.... !.j ~ .• ut:' t, ı·'ır. . :ı~ -

(0'\):ıt.~~~ U'""" ··j· .J ..»"'-··~ ~ ... ?-·~ıc.r. -·.~iı·..ı.t.ı~! :!!~\<:: .J. , U~Y r -

Ey iman edenler! Allalı'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ulu'l-emr'e de itaat edin.

Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah'a ve ahirete gerçekten inaruyorsanız-onu Allah'a ve Rasfil'e götürün (onların talimanna göre halledin); bu hem hayırlı, hem de neti- ce hakımından daha güzeldir. Nişa Silresi (59)

~).p;:.i ~~~~_,;.~ı c;)

Jr,

ı),?ıJ!ı

ul!

~J~.:ı

.Ji,;

~ ı_;.ısi '="'.:,.Jı .Ji ı;.~ı ~ y.i rA~~.;. ısı,;

(Ar)~~~ -. . u . ~~ı ~ ·'··!'::1 J.J~. · !<::·.ı~ ..lıı cJ,:;:.; 'ıl·ı-.J'.J~ .,, ' ·

Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar; halbuki onu, Rasiil'e veya aralannda ulu'l-emr'e götürselerdi, onların arasından işin içyüzünü anlayan-

(7)

1

~ ı

1

246 islam'ın Kurucu Nesli Sahabe- SAHABE VE DİAAYET İLİMLERİ-

devlet başkanı ve devlet yönetme yetkisi olan yönetici ve kamu görevlilerinin mi yoksa ulemanın mı kastedildiği konusunda farklı görüşler vardır. 16 Fakat sahabe dönemi ve ilk dört halifenin hem dini hem de siyasi liqer olarak gö- rülmesi özelinde düşünüldüğünde bu kavramın halifeler ve sahabe içerisinde ilim ehli olup yöneticilerin kendileriyle istişare edebileceği kişiler olarak an-

laşılması uygun olacaktır. Ulu'l-emr'e itaat ile ilgili genel hüküm hadiste sı:

nırlandırılmakta ve ""Müslüman kişiye, hoşuna giden veya gitmeyen her hu- susta işitmesi ve itaat·etmesi gerekir. Ancak, masiyet (Allah'a isyan) emre- dilmişse o hariç, eğer masiyet emredilmişse, dinlemek de yok, itaat de yok''11 · buyrularak itaatin sınırı belirlenmektedir. Sahabe döneminde üzerinde dura-

cağımız birçok konuda halifenin istişare sonucu elde ettiği görüş kabul edil- mekte ve muhalif olanlar da bu hükme aykırı hareket etmemektedirler. Hali- fenin seçimi, Kur'an'ın cem edilmesind-en sonra diğer nüshaların yakılması, 18 fetbedilen Sevad arazilerinin gazilere paylaştırılmaması vb. birçok olayda muhalif sahabe olmasına rağmen, şfua sonucu karar verilip, halife bu karan uygulamaya soktuğunda muhalefetten vazgeçmiş ve verilen kararı işitip itaat

etmişlerdir. Ulu'l-emr'e itaat bağlamında sahabenin bu tavrı sonucunda bu konular üzerinde icma gerçekleşmiş ve daha sonraki nesillerde bu meseleler üzerine icrna gerçekleşen meseleler olarak ele alınmıştır.

Burada sahabedöneminde ulu'l-emr'in verdiği bütün meselelerde itaat

olmadığını daha çok şfuanın kabul ettiği emir üzerinde itaatin gerçekleştiğini

belirtrnek gerekir. Çünkü nakillerde o dönemde meydana gelen olayda eğer şfua kararı alınmamışsa ulu'l-emr'e itirazların olduğu ve ulu'l-emr'in görüş­

lerinden döndüklerine dair örnekler de me~cuttur.19

lar, onun ne olduğunu bilirlerdi. Allah'ın size lütuf ve rahmeti olmasaydı, pek azınız müs·

tesna, şeytana uyup giderdiniz. Nisa Sfuesi (83)

16 Heyet, El-Mevsuatu'l-fıkhiyye I-XL V, Vizaretü'l-Evkaf ve'ş-Şuuni'l-İslfuniyye, Kuvey 1993, ''Ulu'l-emr'' (r~'

)))

maddesi, VI. s. 189.; Türcan, Talip, "Ülü'l-Emr'', DİA, İs tanbul 2012, XLII. s.295.

17 Buhar!, Ahkam: 4 .; Müslim, imare: 8.; Ebii Davud, Cilıad: 96.; Tirmizi, Cilıad: 29.

Nesaı, Bey'a: 34.

18 Hz. Osman döneminde Kur'an'ın istilısah edilmesinden sonra·cliğer nüshalann yakıl masını kabul etmeyen Abdullah b. Mes'ud önce muhalefet etmesine rağmen, sahabeniı

bu konuda ittifakını görünce muhalefetinden vazgeçmiş ve kendi nüshasını yakmıştıı

Bknz. Zürkaru, Muhammed Abdülazim, Menôhilü'l-irfôn fi uliimi'l-Kur'ôn (3. bs.

Daru'l-Kitabi'l-Arab!, Beyrut 1996, I. s.214; Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir usulü (ll. bs.:

Türkiye Diyanet Vakfı, Ankara 1997, s. 73-74.

19 Şakir Hanbeli, Fıkıh Usillü, (Çe~. Mustafa Yıldırım), İzmir halıiyat Fakültesi Yayıplar İzmir 2010, s.264-265.

(8)

SAHABE DÖNEMİNDE teMA 247

2. Sahabe İcmfunın Hücciyeti ve

imkarn

Yukarıda da değindiğimiz gibi sahabe icmfunın hücciyeti konusunda uıemanın neredeyse ittifala. vardır.20 Nazzam ve Şia hariç tutulursa sababe icmfuna· karşı çıkan kimse yok gibidir}1 İcınam hücciyetini kabul eden müc- tehidlerin sahabe icmfu konÜsunda farklı düşünmeyeceği ortadadır.22 Debfisi, saMbe icmfunın delil olduğu konusunda ümmetin ittifala. olduğunu belirtir.

Her ne kadar icmfu, sahabenin tamamının sözlü beyaruyla yapılan icma ve bir

kısmının sükutuyla yapılan icma şeklinde ikiye ayırmışsa da her iki türü de kesin delil olarak saymakta, fakat birinci şekli diğerinden üstün tunnaktad.ır.23 İbn Hazm da icmam hücciyeti ile ilgili kendi dönemine kadar olan görüşleri tek tek sayarak en sonunda bu görüşlerin tamamının ortak noktası olar_ak sahabe icmfunın hücciyeti olduğunu belirtmiştir?4 Pezdevi her ne kadar ic- mfun sonraki dönemlerde de varlığını kabul etse de sahabe icmfu ile diğer

ianalar arasında bir ayrım yapmakta ve 'Sahabenin i cm ayet veya müteva- tir hadis gibidir. Sahabeden sonra olanların icmaı ise meşhur hadis gibidir.

Selefin ictihad ettiği bir konuda (yani icmaın olmadığı ve ictihada açık konu- da) sonradan oluşan icma ise sahih haber-i va h id gibidir ... ' diyerek sahabe icmfunın hücciyetinin kesinliğini ifade etmektedir.25

Sahabe icmaının hücciyeti ile ilgili görüşlere baktığımızda üç durum ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilkine göre sa~ece sahabe icmfu delildir. Başta

DavDd b. Ali olmak üzere Zahiriler sadece sahabe icmfunın hücciyetini kabul etmektedirler.26 İbn Hibban da sadece sahabe icmfurun hücciyyetini kabul

20 Zerkeş!, Ebu Abdullah Bedreddin Muhammed b. Bahad.tr b. Abdullah (794/1392), Bah- rü'l-miıhit ff usuli'l-fıkh (göz.geç. Ömer Süleyman Eşkar), Vizaretü'l-Evkaf ve'ş-Şuuni'l­

İslamiyye, Kuveyt 1992, IV. s.482; Şevkani, Ebu Abdullah Muhammed b. Ali b. Mu- hammed el-Havlaİti (1250/1834), lrşadü'l-fııhul ila tahkiki'I-hak min ilmi'l-usul, Darü'l-

~azile, Riyad 2000, I. s.388.

21 Kadir el-Pakistani', Zekeriyya b. Gulam, Min usiili'l-fıkhi ala menheci ehli'l-hadfs, Da- ru'l-hiraz, Cidde 2002, s.SS; Apaydın, Yunus, JslQm Hukuku Usulü (2. bs.), Kimlik Ya-

yınlan, Kayseri 2016,.s. 66. .

22 Zerkeş!, Bahrü'l-muhit, IV. s.482; Cizani, Muhammed b. Hüseyin b. Hasan, Mealimu usuli'l-fıkh inde ehli's-sünne ve'l-cemaa, Dam İbni'l-Cevzi, Deınmam 1996, s.164.

23 Debusl, Ebu Zeyd Abdullah (Ubeydullah) b. Muhammed b. ömer b. lsa (430/1039), Takvimü'l-edille ff usuli'l-fıkh, (kaddeme lehu ve -hakkakahu Halil el-Meys), Daru'l- Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut 2001, s.31.

24. .

Ibn Hazm, el-Ihkam, IV. s.146.

25 Abdi:Uazlı el-Buhari, Keşfü'l-esrôr

m.

s: 261-262. \

26 Zerkeşi, Bahrü'l-muhit, IV. s.482.Şevkani, lrşadü'/-fııhul, I. s.388. Sadece sahabe ic- mfuru kabul eden ulema bunun için çokça delil ileri sürmektedirler. Öncelikle sahabeyi

(9)

248 islam'ın Kurucu Nesli Sahabe- SAHABE VE DiRAYET İLİMLERİ-

etmektedir.27 İbn Hazm'ın da sadece sababe icma'ını kabul ettiği görüşü hakim olmakla birlikte eserlerindeld. ifade tarzından İbn Hazm'ın meseleye

gerçekleşip gerçekleşmeyeceği yönünden bakoğı ve sababe döneminden son- rasında ulemanın çok farklı ve uzak bölgelere dağılmış olmasi. ve bunların

tamamının görüşlerinin tespitinin zor olacağı gibi sebeplerle asbap sonrasında

icma fikrini benimsem:ediği görülmektecİir.28

İkinci grup genel olarak icrnfu. kabul ettiği için sahabe icmfu.rn da kabul edenlerdir. Dört mezhep ulemasının sahabe icmaının hücciyeti konusunda it-.

tifaklan vardır. Gerek ümmetin icmfu.rn, gerek Medine ebiinin icmfu.rn, ge- rekse de müctehid ve ulemanın icrnfu.rn kabul edenlerin tamamı sahabe ic- mfu.rn hüccet olarak kabul etmektedirler.29 Ebu Hanife'nin sadece sahabe ic- mfu.ru kabul ettiği ile ilgili görüşler belirtilmişse de bu konu araştırmaya muh- taç bir konudur. Çünkü kendisinden rivayet edilen sözlerde sahabe icmfunı büccet aldığı hatta sababe icma etmese dahi onların kavillerini delil alacağı

yönünde görüşler bildirilmekle birlikte ümmetin icmfu.ru delil olarak gördüğü

ile ilgili rivayetler de mevcuttur.3

°

Kanaatimizce Ebu Hanife'nin sahabe kavli ve tabiin kavli ile ilgili meşhur görüşü ele alınarak icma görüşünü açıklamaya çalışanlar onun sadece sahabe icmfu.ru delil olarak gördüğünü belirtmişlerdir.

Oysa bu sözü hem sahabe icmfu. ile ilgili değildir bem de onun ün;ımetin ic- mfu.rn da delil olarak gördüğü ile ilgili rivayetler bu görüşe aykın durmakta- dır. Serahsi, sonraki dönemlerde meydana gelen icrnarn hÜcciyetini kabul etse de sahabe icmfu. ile ilgili olarak 'onlar bir konuda icma ederse burada şüphe

kalmaz ve bu icmaı inkar eden küfre düşer' demektedir.31 Karafi icma gerçek-

öven ayet ve hadisler belirtilmektedir. Daha sonra akli deliller sunulmaktadır. Bu deliller için bknz. Nebhani, Takiyyuddin, eş-Şahsiyyetu'l-İslômiyye, Daru'l-üınme, Beyrut 2005,

m. s.294-3oo.

27 İbn Biılaban, Ebü'l-Hasan Alaeddin Ali b. Balahan (739/1339), El-İhsan bi tertibi Sahi- hi İbn Hibban, tahkik: Şuayb Arnavut, Müessesetü'r-Risale, Beyrut 1988, V. s. 471.

28 İbn Haz m, Ebu Muhammed b. Ali b. Ahmed b. Said ez-Zahiri ( 456/1064),. en-Nübez el- kafiye fi usuli ahkômi'd-din, thk. Muhammed Ahmed Abdülaziz, Daru'l-Kütübi'l-İlıniyye, Beyrut 1985, s.17-20.; İbn Hazm, el-İhkam, IV. s.146-147 ..

29 Ahmed Ebu Kadfim, el-icmôu'l-mu'teber şer'an,

http://ahmadabuqadoum.blogspot.eom.tr/2012/06/blog-post_24.hqnl (ulaşım tarihi

07.02.2017) .

30 EbU Zehra, Muhammed, Ebu Hanife (4. baskı), (çev. Osman Keskioğlu), DİB Yayınla·

n, Ankara 2002, s.328-335; Pekcan, Ali, Dört Mezhep lmamına Göre İcmôın Delil Oluşu, Selçuk Onv. Sosyal Bil. Ens. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya 1991, 99-101. (Bu

çalışma daha sonra basılmıştır. Fakat kitaba ulaşarnadığımız için tezi kullandık.)

31 Serahsl, Şemsüleimme Ebu Bekr Muhammed b. Ebt Sehl (483/1090), Usulü's-Serahs:

I-II, (thk. Ebü'l-Vefa el-Efgani), Daru'l-Kütübi'l-İlıniyye, Beyrut 1993, I. s. 318. .

(10)

SAHABE DÖNEMİNDE İCMA 249 leştiği bildirilen konuların hemen hemen heps.inlıı sahabe döneminde gerçek- leşen icmillar olduğu beli.rtniiştir?2

üçüncü grup ise dalaylı olarak sadece sahabe icrİıaıru kabul ettnekte- dir. Bu gurupta olanlar icmarn sadece nasslar üzerine gerçekleşebileceğini

- -kabul ettnektedirler. Dolayısıyla eğer bir icma nassa dayamyorsa sahabenin bunu bilmemesi mümkün değildir. Bu durumda icma sahabedöneminde ger-

çekleşmiş diğer dönemlerde ise bu te'kid edilmiş olabilir. Şimdi bu gurupta

sayılabilecek kişilerin görüşlerini ele alacağız.

İmam Şafii Cimôu'l-ilm adlı eserinde icmfuıın hücciyeti ve imkarn ile ilgili muarızıyla uzun süren bir diyaloğa girmektedir. Burada muarızın icma ile ilgili görüşlerirıi eleştirip kendi içinde çelişkiler barındırdığını bildirmesi sonucu muarızı 'peki icma var mı?' diye İmam Şafii'ye sorar ve İmam Şa­

fü, herkesin bilmesi gereken temel farzların buna örnek olacağını belirtir. 33 Dolayısıyla İmam Şam'nin icmfuıın gerçekleşme imkarn itibariyle insanla-

rın tamarnırun bileceği ve üzerinde ihtilaf ettneden kabul ettiği konularda olacağı~u benimserniştir. Yine İmam Şafıi'nin sünnette bildirilen bir nehy kipinin tahrim dışı bir manaya çekilmesi için ya bir açıklama geleceği ya da aksini gerektiren bir icma bulunması görüşüne göre Müslümanların tama-

mının bir sünnetten habersiz kalamayatağını dolayısıyla icma gerçekleş­

mişse..bunun özünde bir sünnet barındırdığı belirtilmiştir. BUJ?a bağlı olarak Kur'an ve sünnet nassı bulunmadığı sürece bir meselede icmarun gerçek- leşmesini mümkün görmediği sonucuna varılmıştır.34 İmam Şafü, naslarda kesin bildirilen konular dışında sahabe kuşağından intikal eden ve müsten~­

di bilinmeyen ittifakları da icma kapsamında görmektedir. Ona göre rey ic-

tihadı üzerine bu düzeyde bir ittifak meydana gelmez. Bu ittifakın temelin- de bir sünnet olması gerekir.35 Buna göre icma ya herkesin bilebileceği ve kimsenin itiraz etmeyeceği konularda olur ya da sadece sahabe döneminde yine temelinde sünnet olan bir konu üzerine olabilir. Ahmed b. Hanbel'in de benzer bir görüşte olduğu ve icmfu ikiye ayırdığı belirtilmiştir. Buna gö- re gerçek icma sahabe icmfudır ki bu aslında bütün insanların üzerine icma ettiği kesin hükümlerdir (usulu'l-feraiz). İkinci mertebe ise üzerinde ihtilaf

32 Karafi, Nefaisü'l-usul ff şerhi'l-Mahsu/, VI. 2552.

33 Şafii, Ebu Abdullah Muhammed b. İdris b. Abbas (204/820), Cimôü'l-ilm, thk. Ahmed Muhammed Şakir, Mektebetu İbn Teymiyye, Kahire t.y.~ s.65-66.

34 Aybakan, Bilal, Fıkıh İlminin Oluşum Sürecinde İcmô (İcmô), İz Yayıı;cılık, İstanbul 2003, s. 115.

35 .

Aybakan, lema, s. 135.

(11)

250 İslam'ın K\lfUCU Nesli Salıabe-sAHABE VE DiRAYET İLİMLER!-

bilinmeyen konulardır. Bunlarda ise icma iddiasında bulunmamak ve ihtil'a~

fın bilinmediğini söylemek gerekir.36 İbn Teym.iyye de icmfu.n ancak bir nassa dayandığı durumlarda delil olacağını benimsemiştir. Dolayısıyla o da sahabe dönemindeki icmayı delil olarak kabul etmiş ve sababe sonrasında

icmfu.n tespitinin mümkün olmadı~ını belirtmiştir. 37 Hanbeli mezhebinde_

kıyasa uygun düşen ve diğer sahabenin rluyınasına rağmen itiraz etmediği

bir sahabi kavlinin, sahabe arasında yayılmamış olsa bile icma sayıldığı ka- bul edilmiştir.38 Dolayİsıyla bu gurubun görüşlerine bakıldığında kesin pas~

lara dayanan icmaiar delil kabul edilmiş ve bunun da ister istemez sahabe·

döneminde olabileceği belirtilmiştir.

Günümüz uleması da bu konuda farklı görüşlerde olsalar da ya temelde icmfu. kabul ettikleri için sahabe icmfu.ru. da delil olarak kabul etmekteler ya da sadece sahabe icmfu.ru. delil olarak görmektedirler.

Muhammed el-Hudar! özellikle Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer dönemle~

rinde gerek işlerin şfuayla halledilmesi gerekse sahabe fakihlerin bilinmesi sebebiyle sahabe icmfu.nın tasavvur edileceğinden bahseder ve daha sonraki dönemlerde bunun mümkün olmayacağını belirtir. Daha sonra Ahmed b.

Hanbel, Isfaharu ve İmam R§zl' den nakillerle onların da sababe döneminde icmfu.n vuku bulacağı sonraki dönemlerde ise bunu iddia edilerneyeceği ile ilgili görüşlerini aktarır.39

Yine Muhammed Ebu Zelıra da her ne kadar icmfu.n hücdyetini kabu1 etse de sai'ıabe döneminden sonra hiçbir icmarn tevatüren sabit olmadığını be- lirtir ve bundan dolayı ulemanın birbirlerinin kmillarll1J. kabul etmediğinj

söyler. Hatta ona göre fakihler sahabenin icmfu. dışında hiçbir icma konusun·

da birleşmemişler~.40

36 Ebfi Zehra, Muhammed, lbn Hanbel haytituhu ve asruhu-tirtitihu ve fıkhuhu, Dfuii'l Filai'l-Arabi, Kahire t.y., s. 243.; Koca, Ferhat, ''Hanbeli Mezhebi", DlA, İstanbul 1997 XV. s.535. (Ahmed b. Hanbel'in ilk üç neslin -sahabe, tabün, tebei tabün-icmaını kabu

ettiği belirtilmiştir )

37 İbn Teymiyye, Ebü'l-Abbas Takıyyüddin Ahmed b. Abdülhalim (728/1328), Mecmua tü'r-resail ve'l-mesail, thk. Muhammed Reşid Rıza Lecnetü't-Türasi'l-Arabi, y.y. ty.,

v

s.21; Ebu Zehre, Muhammed, lbn Teymiyye haytituhu ve asruhu-artitihu ve fıkhuhı Daru'l-Filai'l-Arabi, I<ahire 1991, s.388.; Koca, Ferhat, "İbn Teymiyye", DtA, İstanbı 1999, XX. s.402.

38 Aybakan, lema, s. 73.

39 Muhammed el-Hudari, Usulü'l-fıkh, s.285.

40 Ebu Zehra, Muh.ammed, İsitim Hukuk Metodo/ojisi (Fıkıh Usülü), (Çev. Abdulkad

Şener), Fecr Yayınları, Ankara 1997, s. 185.

(12)

SAHABE DÖNEMİNDE İCMA 251

Sonuç olarak sababe icmfu.nın hücciyeti ile ilgili ço~ fazla bir ihtilaf

göıülmemektedir. Fakat sababe icmfuru kabul edenlerin çoğunluğunun zaten

icmam

hücciyetini kabul eden alimler olduğu ve bunu sadece sahabe döne- mine hasretmediğini görmekteyiz. Diğer bir gurup ise icmru sadece sahabe _ _ dönemine hasrettikleri görülmektedir. Bunların da ikiye ayrıldığı, bir kısmı-

nın s.ahabe sonrası icmru da delil olarak kabul etmekle birlikte bunun imkam-

kabul etmediklerini dolayısıyla sahabe icmfu.nın gerçekleşebileceğini daha sonraki dön.emlerde yukarıda saydığımız bazı nedenler sayılarak icmfuun imkan ve tesbitinin müı:nkün olmayacağını belirtmişlerdir. Bir kısmı ise doğ­

rudan sahabe icmfu.nın delilliğini savunduğunu görmekteyiz.

Sadece sahabe icmfuru kabul edenler buna çeşitli deliller getirmektedir- ler. Bu deliller şunlardır:

a. İcmaa delil olarak getirilen ayetlel1 Hz. Peygamber döneminde mevcut olan kişilere hitap etmektedir. ·

b. Yine icmaa delil olarak kullanılan Nisa suresinin 115. ayetinde ki

"L»i-o.;.JI J:ı,w .;#-" lafzı Hz. Peygamber dönemindeki ümm.etin ismeti ile il~­

dir. Çünkü o dönemdeki sahabe bütün mü'n;ıinleri.kapsamakta ve ümm.etin

tamamını ifade etmektedir. Oysa tabiin icmaı veya sonrakilerin icmru böyle

değildir. Onlar ümmetin tamamı değillerdir.

c. Tabiin ve sonraki dönemde icmam delili ya nass, ya icma ya da kı­

yas olabilir. Eğer delil icma ise bu sahabe icmrudır ve delil o olur. Kıyas ise bu kıyasın icmaa dayanak olabilmesi için tabiinin tamamının ortak göruşü

(muttefekun aleyh) olması gerekir. Oysa böyle konularda aralarında meydana gelen ihtilaf sebebiyle bu İnümkün değildir. -Eğer delil nass ise sahabenin bu- nu bilmemesi ~ümkün değildir (tevkifi). Çünkü tabiin bu delili ancak sahabeden öğrenebilir.

41 ~uıı ~j-1 ~~ .:;ı1. ;.lli.. "Siz, insanlar için çıkanlınış en hayırlı üınmetsiniz ... " Al-i

iJnran:

ııo.

i~~ ıJY,.jlı t;_Aj ~iliı .)c <-1~ ı) fo lı..;.j t:-1 rs~ ~j "Böylece, sizler insanlara birer-şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi or-

~ bir ümmet yapnk." Ba~ara: 143. ·

; ~ .J ~.. • 2.•1.!.· ~-- ~-. .J i·' \.A .J·! ' . y.iı ~. ',' . ~. ~~ ~ , •. , \.A ~ : J '._,, -~ : ..

r..rj> __, ~ -·; Y-"' ~J ı.s ~ .. ~ '.J"AJ' ~ • ı>".J

"Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü'minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bıralanz ve cehenneme so- kanı. Orası ne kötü bir varış yeridir." Nisa: 115

(13)

252 islam'ın Kurucu Nesli Sahabe-SAHA.BE VE DİRAYET İLİMLERİ-

d. Ayrıca Hz. Peygamber'in sahabe ile ilgili hadisleri42 onları özel kıl­

maktadır.

e. İcınam gerçekleşmesi için ehl-i hal ve'l-akd'in hepsiniii görüşlerinüı bilinmesi gerekir. Bu ise ancak sahape dönemi için geçerlidir. Çünkü sahabe döneminde bu özelliğe sahip olanlar bilinmekte ve görüşleri tespit edilebil- mektedir.

f. Sahabe döneminde bir konuda eğer kesin nass yoksa ve üzerine icma

gerçekleşrnemişse bu konuda ihtilafın caiz oldu_ğu ile ilgili sahabe icmfu

oluşmuş demektir. Eğer sonraki dönemde bir icma gerçekleşirse bu sahabenin bu konunun ictihada açık olma icmfu.na ters düşmektedir. Çünkü icma ger-

çekleşince bu konuda ictihad edilmeyecek bu ise sahabe icmfu.na muhalif bir durum olacaktır.43

3. Sahabe

icmamm

Çeşitleri

Bilindiği gibi icma çeşitleri dendiğinde kaynaklarda birçok farklı tak- sime rastlanmaktadır.44 Her ne kadar icma çeşitlerini birçok yönüyle sahabe

42 "~ı,.ı1ır.ı ro-:~ t"~ I.Fı.:...,l» "Ashabun yıldızlar gibidir. Hangisine tabi olsanıi hida- yete erersiniz." Beyhalô, Ebii Bekr Ahmed b. el-Hüseyin b. Ali (458/1066), el-Medha/

ile's-Süneni'l-kübra, (thk. Muhammed Ziyaurrahman A'zami), Dfuü'l-Hulefa li'l-Kitabi'l- İslfuni, Kuveyt t.y., s.164; Maver<Ü, Ebü'l-Hasan Ali b. Muhaıİımed b. Hab1b (450/1058), el-Havi'/-kebir hüve şerhu Muhtasari'l-Müzeni I-XVIII, (tahkik ve talik Ali Muhammed Muavviz, Adil Ahmed Abdülmevcud), Dfuü'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyıut 1994,1. s. 31;

(Hadisin sıhbati ile ilgili çokça görüŞ· olup bir çok hadis bilgini zayıf olduğunu belirtmiş­

tir. Bknz. İbn Abdülber, Ebii Ömer·Yusuf (463/1071), Cômiu beyani'I-ilm ve fazlihi, thk.

Ebü'l-Eşbal ez-Züheyri, Dam İbni'H=ievzj, J?~am 1994, II. s. 898.)

... . ll ·-

" ... ı.;~ 0-< ~ı_,ıı .. l.ili.lı ~_, ~ ~ ••. " " ••• Benim ve raşid halifelerimin sünne- tine sunsıla sarılın ... " Ebii Davud, Sünnet:6;'Tfr.~ı. ilim: 16; İbn Mace, Mukaddime: 6;

Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 126.

43 el-Hatib el-Bağdadi, Ebu Bekr Ahmed b. Ali b .. Sabit (463/1071), Kitabü'l-Fakih ve'/- mütefakkih, thk. Ebu Abdurrahman Adil b. Yusuf el-Azzazi', Dam İbni'l-Cevzi, Riyad 1996/1417, I. s. 427 ; Amidi, Ebü'l-Hasan Seyfeddin Ali b. Muhamıried b. Salim (63111233), el-İhkam fi usuli'l-ahkcim (2. baskı), talik: Abdurrezzak Afifi, el-Mektebetü'l- İslarniyye, Dımaşk 1402, I. s.230-235. (A.midJ burada hem bu delilleri vermekte hem de bu deliliere karşı ne şekilde cevap verileceğiili bildirmektedir.)

44 İcma ile ilgili doktora tezinde Ekrem Keleş şöyle bir taksim yapmaktadır. A. Oluşum Açısından: Sarih İcma, Sukiiti İcma. B. Nakli Açısından: Tevatüren, Meşhur veya ahad yolla nakledilen icma. C. Mertebeleri Açısından: Sahabenin sarih icması, Sahabenin sukiiti icması, Sahabe sonrası icmalar. D. Delil oluşu açısından icma: Kat'i İcma, Zanıı!

icma. E .. Fonksiyonu açısından: Te'kid edici icma, Başlı başına hüküm koyan icma. F.

Mürekkeb icma, Mürekkeb olmayan icma.; Yine Diyanet İslam Ansiklopedisinde saril icma ve sukiiti icma ayrımı üzerinde durulsa da kaynaklarda olan taksirolere de değinile

rek şöyle geçmektedir: "Yapısı açısından kavlf, fiili, sükiiti icma; ittifakın belirlenme bi·

(14)

SAHABE DÖNEMİNDE teMA 253

icmfu.nda da görm,ek mümkünse de biz sahabe icmfunın çeşitlerini iki temel açıdan ele alacağız. . ·

3.1. Şiira İcmfu. ve Sivil İcma

Daha önce de değindiğimiz gibi sababe döneminde üzerinde icma ger-

çekleştiği bildirilen konular arasında çoğunlukla şilra kararının kabul edilme- si ve bunun üzerine icma gerçekleştiği kanaati hakimdir. Sahabe döneminde icma konularına baktığımızda birçok konunun gerek Hz. Ebu Bekir gerekse Hz. ömer döneminde şiiradan çıkan kararlar olduğu görülmektedir. Kur'an'ın

cem ve istinsahı, zekat vermeyeniere savaş .açma, Sevad arazilerinin paylaşı­

JIJ.l vb. birçok konuda sahabe arasında şilra kararı öncesi birçok ihtilaf olsa da

şiira kararı kesinleşip bu uygulamaya geçildiğinde sahabenin bu karara itaat ettiği veya susup muhalefetini dile getirmediği görülmektedir.45

Bazı araşnrmacılar bu şekilde gerçekleşen icma.Iardan yola çıkarak

sonraki dönemlerde usul literatüründe meydana gelen icma ile ilgili teorik bilgilerin icmfun işlevselliğini yitirmesine sebep olduğunu belirtmişlerdir.

Gerçekte ise icma yöneticilerin dünyanin her tarafındaki ulemanın görüşlerini sorması değil, sahabe döneminde olduğu gibi kendi yanlarında tuttukları

ulema ile istişare ederek Kur'

an

ve sünnetin hükümlerine uygun kararı alma- lan ve uygulamaları olarak devam etmesi gerektiğini belirtmişlerdir.46

Aynı şekilde daha önce bahsettiğimiz gibi Hallaf da Hz. Peygamberin vefaondan sonra usul kitaplarında anlanlan şekliyle herhaiıgi bir icmfun ger-

çekleşip gerçekleşmediği ile ilgili soruya 'hayır' cevabını verir ve sahabe i,c- maının da aslında şfua kararlannın uygulaması· olduğunu belirtir.47 Ali Hafif de daha sonra oluşan icma fikrinin temellerinin sahabe döneminde şfira sonu- cu alınan kararlara dayandığını belirtir.48

Bu Şekilde Gerçekleşen İcma Örnekleri:

Hz. Ömer döneminde fethedilen Sevad (aşağı Irak bölgesi) arazilerinin hukuki durumu sahabe arasında ihtilaf konusu olmuşrur. Tebliğimizin ana

çimi bakımından sarih ve sükıJti icma; sağladığı bilgi derecesi yönünden kat'i ve zanni icma; dayandığı delil açısından nakli icma ve re 'yi icma gibi."

45 Hamidullah, Muhammed, "Sababe Devrinde İcôlıad" (çev. Ahmet Yasin Küçüktiryaki), Diyanet İl mi Dergi, Ankara 2013, c.49 sayı ı .. s. 73.

46 Alliil el-Fasi, İslam Hukuk Felsefesi, (çev. Soner Duman-Osman Güman), Maoa Ya-

~arı, İstanbul 2014, s. 147-148., Yavuz, "İcma'ın Hakikati ve İslam Teşründeki

Onemi", s. 91. ·

47 Hallaf, İ/mi usuli'/-fıkh, s. 49-50.

48 Ali Hafif, Esbabu ihtilafi'/-fıikaha, Diiıii'l-Fikri'l-Arabi, Kahire ty., s.24.

(15)

254 İslam'ın Kurucu Nesli Sahabe- SAHABE VE DİRAYETİLİMLERİ-

konusu olmadığı için bu konudaki tartışmalara girmeyeceğiz.49 Bizim için önemli olan burada bir sahabe icmaıru.n olup olmadığı ve varsa bu icmfun mahiyeti.dir. Birçok kaynakta bu arazilerin gazilere dağınlmayıp eski sahiple~

rine geri verilmesi ve bunun karşılığında onlardan vergi alınması konusunda sahabenin iCİilfu olduğu belirtilmiştir.50 Ebu Yusuf, konu haklanda rivayetleri

geniş bir şekilde vererek Hz. Ömer'in sahabe ile İstişarelerini aktarmakta fa.

·kat icma ile ilgili bilgi vermemektedir.51 İstişarelerde Hz. Ömer'in bazen ço~

üzüldüğü ve bu konuda sahabeden kendisine çokça muhalefet eden Bilal b Rebah ve arkadaşları hakkında dua ettiği bildirilmektedir. Hz. Ömer bu arazi:

lerineski sahiplerine bırakılması ile ilgili Haşr suresi 6-10 ayetleri okumakt;

ve bu arazilerin ahalisine bırakılıp ~araca bağlanarak, serverin belli kesimle rin tekelinde toplanmamasını düş~ektedir. Ona muhalefet edenler ise

arazilerin de savaşta elde edilen ganimetler gibi gazilere dağınlması gerekti ğini düşünmektedirler.52

Aslında konunun fılo.h kaynaklarında işleni~inde bu konuda bir icm

olmadığı görülmektedir. Hanefi mezhebinde bu arazilerle ilgili karar devlı başkanına verilmiş ve savaş yoluyla fetbedilen toprakları devlet başkanı d lerse Enfal suresirlin 41. ayetine göre beşte birini aldıktan sonra kalanını gaz

49 Konu haklanda bknz. Ebu Yusuf, Kitabu'l-Haraç, s. 56-62.; Sifil, Ebu Bekir, Hz. Öm ve Nebevi Sünnet (4. basla), Rihle Kitap, İstanbul 2014.; Köse Saffet, 'Hz. Ömer'in Ba Uygulamaları Bağlamında Alıkamın Değişmesi', islam Hukuku Araştırmaları Dergisi, !

7, Nisan 2006, s. 13-50.

50 Kasaru, Ebu Bekr Alaeddin Ebu Bekr b. Mes'ud b. Alımed el-Hanefi (587/119 Bediiiü's-saniii' fi tertibi'ş-şeriii' I-X (2. Baskı), (thk. Ali Muha.ıJl!Iled Muavviz, Adil A med Abdülmevcut), Dfuii'l-Kütübi'l-Umiyye, Beyrut 2003, IX. s. 478; Merğfuaru, Ebi Hasan Burhaneddin Ali b. Ebi Bekr (593/1197), el-Hidiiye fi şerhi bidiiyed'l-mübtedi

rv,

(i'tena bi tashihihi Talal Yusuf), Daru İhyai't-Türasi'l-Arabi, Beyrut t.y., II. s.399-41 Burhaneddln Buhar!, Burhanüddin (Burhanü'ş-şeria) Mahmud b. Alımed b. Abdila Buhari Merğfuaru (616/1219), el-Muhitü'l-burhiinf fi'l-fıkhi'n-Nu'manf I-IX, Dan Kutubi'l-İlmiyye, Beyrut 2004, II. s. 356; Maverdl, el-Havi'l-kebir, XIV. s. 299.

51 Kitabu'l-haraç'ta konunun ele alındığı bölümde İbn İshak'tan gelen bir rivayetin. nunda '4-lft ~ J ..s._;; c)c-~ti ifadesi yer almaktadır. Burada ~ti lafzı sözlük anl<

ve malum fiil olarak okunduğunda Hz. Ömer'in bu arazileri yerli halka terk etmeye· rar kıldığı (azmettiği) ve haraç topladığı anlaşılırken, teri,m anlamıyla ele alınıp. meç olarak okunduğunda bu arazilerin yerli halka bırakılması ve haracırun toplanması ü rine icma gerçekleştiği anlaşılmaktadır. K.itabu'l-harac'ın Tfukçeye çevirisinde bir:

mana alınmışken (bknz. Ebu Yusuf, Kitabu'l-haraç, çev. Ali Özek, Hisar Yayınlan, tanbul 1973, S.62) Bilal Aybakan terim anlamı olan ikinci anlamı esas almıştır. (bl Aybakan, İcmii, s. 76.). Abdülaziz b. Muhammed er-Rahbi'nin (ö. 1194/1780) I<

bu'l-haraç şerhinde ( rJc. ı.şl ~li) şeklinde geçmekte ve sözlük anlamı olarak ele c

maktadır. (Fıkhu'l-mulUk ve miftiihu 'r-ritiici'l-mursad ala lıiziined Kitabi'l-harac, ı

de Nüshası, s. 107.) ·

52 Ebu Yusuf, Kitabu'l-haraç, s. 56-62.

Referanslar

Benzer Belgeler

14 Sahih-i Müslim, H.No: 533.. Peygamberimizin her âdâbına uymakta muvaffak buyursun.. Dolayısıyla özellikle camilerde âdâba riayet etmemiz gerekir. 2) Hayatımızın her

Dilli Eğitim- ve İrşadda olumlu sonuçların \alınmasına vesile olan sahabe hayatından güzel örnekler sunulduğu gibi z~an zaman da yine sahabe hayanndan olumsuz

Azerbaycan’ın sınırları, doğuda Berze‘a’dan batıda Erzincân’a kadar uzanır. Kuzeydeki sınırı ise ed-Deylem ve el-Cîl’e kadardır 709. İlk olarak Hz. el-Yemân

İmam Şafii hukukun kaynaklarını farklı şekillerde tasnif eder. Fakat daha çok Kitab, Sünnet, İcma, Sahabe Kavli ve Kıyas şeklinde bir tasnif yapar, hüküm

İbn Ebî Hayseme tarafından sahâbîler öncelikle ikamet ettikleri şehirlere göre tasnif edilir. Bu şehirler Mekke, Medine ve Kufe’dir. Mekke’de oturan 38, Medine’de oturan

Peygamber Efendimiz zamanına, Sahabe zamanına, Osmanlı zamanında hutbeye değindikten sonra Cumhuriyet döneminde hutbe incelenmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde ise

Rical bilgisinin yazıyla kayıt altına alınmaya başlandığı etbâ-ı tâbiîn döneminin, tâbiûn dönemiyle iç içe olmasının, tâbiûn neslinin güvenilir bir şekilde

demizin amcası veya amca çocuğu olarak gösterse de, başta İbn Hacer, el-lsabe' de ve İbn Esir, Usdu'l Gabe' de yukarıdaki soy silsilesini verir. Buna göre