• Sonuç bulunamadı

ONTOLOJİK DELİL

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ONTOLOJİK DELİL"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ONTOLOJİK DELİL

- Bu delil Tanrı’nın varlığını «Tanrı» kavramının çözümlemesiyle ortaya koymayı amaçlar.

- Buna göre, Tanrı kavramı eğer çelişki içeren bir kavram değilse, Tanrı’nın varlığını ortaya koymak için bu yeterlidir.

-Başka bir ifadeyle Tanrı’nın mümkün olması var olmasını gerektirir.

-Tanrı kavramının içeriğini (mahiyetini, neliğini) kavradığımız zaman, Tanrı’nın varlığını başka deneysel hiçbir veriye

başvurmaksızın salt a priori bir şekilde bilebiliriz.

(2)

Anselm

- Her ne kadar içerik olarak daha öncesinde var olduğu kabul edilse de geleneksel olarak ontolojik kanıtın ilk formülasyonu Saint Anselm’e izafe edilir. Ona göre;

- Tanrı, kendisinden daha büyük/mükemmel hiçbir şeyin düşünülemediği varlıktır.

- Tanrı’yı inkar eden de Tanrı kavramının anlamını bu şekilde kabul eder ve anlar.

- Fakat Tanrı kavramını bu şekilde anlayıp Tanrı yoktur

demek bir çelişki doğurmaktadır.

(3)

Anselm

• Çünkü; Tanrı yoktur diyen kişi «kendisinden daha mükemmeli düşünülemeyen varlık»ın en azından zihinde var olduğunu kabul edecektir.

• Fakat böyle bir varlığın sadece zihinde var olup gerçekte var olmadığını düşünmek çelişki doğuracaktır.

• Çünkü hem zihinde hem zihin dışında var olan bir varlık, sadece zihinde var olan bir varlıktan daha mükemmeldir.

• O halde «Tanrı yoktur» demek, «kendisinden daha

mükemmeli düşünülemeyen varlıktan daha mükemmel bir

varlık düşünülebilir» demekle aynı durumdadır ki bunun bir

çelişki içerdiği açıktır.

(4)

Anselm

• Anselm’le aynı dönemde yaşamış olan Gaunilo adlı bir düşünür Anselm’e mükemmel ada örneğiyle itiraz etmiştir.

• Gaunilo, «kendisinden daha mükemmeli düşünülemeyen bir ada» fikrini ele almış ve böyle bir ada fikrinin zihnimizde var olmasının gerçekte de böyle bir ada olacağını hiçbir şekilde garanti edemeyeceğini söylemiştir.

• Ona göre, zihindeki bir varoluştan hareketle zihin dışı bir varoluş iddiasına geçmenin haklı bir temeli yoktur.

• Gaunilo’ya cevap verenler, Gaunilo’nun adaya atfettiği mükemmellikle, Tanrı’ya atfedilen mükemmellik arasındaki benzersizliğe dikkat çekmişlerdir.

• Bir adaya her zaman için birkaç ağaç daha dikilebilir ve daha mükemmel hale getirilebilir. O halde «kendisinden daha mükemmeli düşünülemeyen ada» fikri tutarsızdır.

• Öte yandan Tanrısal mükemmellik ise, bunun aksine, tamamlanmış bir

mükemmelliktir.

(5)

Descartes

• Bir üçgen düşündüğümüzde, üç açının iki dik açıya eşit olduğu hususu, üçgenin mahiyetinin ve tanımının bir gereğidir. Yine «dağ» fikrinin olduğu yerde «vadi» fikri de kaçınılmazdır.

• İşte, Descartes’a göre Tanrı’nın mahiyeti ile varlığı da birbirinden ayrı düşünülemez.

• Çünkü Tanrı mükemmel varlıktır ve var olmak

mükemmelliğin bir gereğidir.

(6)

Kant’ın İtirazları

• Bir şeyin zihin dışı dünyada varlığı, salt kavramsal bir çözümlemeden hareketle ortaya konulamaz.

• Hiçbir analitik önerme varlıksal/olgusal içerikli olamaz.

• Varlık gerçek bir yüklem değildir.

• Üçgeni kabul edip, açılar arası ilişkileri kabul etmemek elbette çelişki doğurur. Ama üçgeni tamamen reddedersek ortada çelişki kalmaz.

• Yine, dağın varlığını kabul edip vadinin varlığını kabul etmemek çelişki doğurur, fakat dağın varlığını reddedersek çelişki kalmaz.

• İşte bu şekilde, «Tanrı vardır» deyip Tanrı’nın herşeyi bildiğini

reddedersek bir çelişkiye düşmüş oluruz. Ama Tanrı’nın varlığını

bütünden reddedersek çelişki doğmaz.

(7)

Kantın İtirazlarının Değerlendirilmesi

• Ontolojik kanıtın geçersizliğini ortaya koymak için bir önermenin, hem analitik hem de varlık ifade eden bir önerme olamayacağı gösterilmelidir. Ancak bu net bir şekilde ortaya konulamamıştır.

• Ör. «17 ile 20 arasında bir asal sayı vardır.» önermesi hem analitiktir hem de varlıksaldır.

• Valığın gerçek bir yüklem olmadığı da doğru değildir.

Çünkü «Kaf dağı vardır» önermesiyle «Ağrı dağı

vardır» önermesi arasında belirgin bir anlam farkı

bulunmaktadır.

(8)

Malcolm

• ‘Varlık’ın mümkün varlıklar için gerçek bir yüklem olamayacağı hususu ile

‘zorunlu varlık’ın Tanrı için bir yüklem olamayacağı hususu birbirine karıştırılmamalıdır. Birincisi doğru olsa bile ikincisi yanlıştır.

• Tanrı için olumsallık söz konusu değildir. Yani Tanrı varsa «yok iken var olmuş»

olamaz, zorunlu olarak vardır.

• Aynı şekilde, Tanrı yoksa, varlığı imkansız demektir, çünkü Tanrı’yı varlığa getiren bir neden varsaymak Tanrı kavramıyla çelişir.

• O halde Tanrı’nın varlığının imkansız olduğu gösterilmedikçe, Tanrı’nın varlığının zorunlu olduğu seçeneği söz konusudur.

• Tanrı’nın varlığın mümkün olduğunun gösterilmesi, O’nun varlığının zorunlu olduğunu ortaya koymak için yeterlidir.

• Tanrı’nın varlığının imkansız olduğu ise gösterilebilmiş değildir. Yani Tanrı’nın

varlığı mümkündür, dolayısıyla da zorunludur.

(9)

Plantinga

• Bu delil «maksimum büyüklük» ve «maksimum

mükemmellik» kavramlarından hareket etmektedir.

• Maksimum büyüklüğün gerçekleştiği bir mümkün dünya vardır.

• Bir varlığın maksimum büyüklüğe sahip olabilmesi için bütün mümkün dünyalarda maksimum mükemmelliğe sahip olması zorunludur.

• Bir varlığın her dünyada maksimum mükemmelliğe sahip

olabilmesi için onun her dünyada, her şeyi bilmek, her şeye

güç yetirebilmek gibi niteliklere sahip olması zorunludur.

(10)

Kaynaklar

• Peterson M. vdğ. (2003). Akıl ve İnanç: Din Felsefesine Giriş, (çev. Rahim Acar), İstanbul: Küre Yay.

• Reçber, M. S. (2016). «Tanrı’nın Varlığı’nın Delilleri», Din Felsefesi: El Kitabı, ed. Recep Kılıç ve Mehmet Sait Reçber, Ankara: Grafiker Yayınları, ss. 123-154.

• Reçber, M. S. (2004). Tanrı’yı Bilmenin İmkânı ve Mahiyet, Ankara: Kitâbiyât.

• Erdem, E. (2016). Varlıktan Tanrı’ya: İbn Sînâ’nın Metafizik Delili, Ankara: Endülüs Yay.

• Oppy, G. (2017). «Ontolojik Argüman» Din Felsefesi: Klasik ve Güncel Meseleler, Ed. Paul Copan ve Chad Meister, Çev. Aydın Çavdar, İstanbul: Ayrıntı Yay. ss. 161-179.

• Taylan, N. (2015). Düşünce Tarihinde Tanrı Sorunu, İstanbul: Mahya Yay.

• Aydın, M. (2002). Din Felsefesi, İzmir: İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları.

• Yaran, C. S. (2011). Bilgelik Peşinde: Din Felsefesi Yazıları, İstanbul: Ensar Neşriyat.

• Davies, Brian. (2011). Din Felsefesine Giriş, (çev. Fatih Taştan), İstanbul: Paradigma Yay.

• Evans, C. S. & Manis, R. Z. (2010). Din Felsefesi: İman Üzerine Rasyonel Düşünme, (çev. Ferhat Akdemir), Ankara: Elis Yayınları.

• Descartes, R. (1998). Metafizik Düşünceler, çev. M. Karasan, İstanbul: MEB Yay.

• Anselm, S. (2013). «Klasik Ontolojik Argüman», Din Felsefesi: Seçme Metnler, ed. Michael Peterson vdğ. İstanbul: Küre, ss. 231-233.

• Gaunilo. (2013). «Anselm’in Argümanının Eleştirisi», Din Felsefesi: Seçme Metnler, ed. Michael Peterson vdğ. İstanbul: Küre, ss.233-236.

• Plantinga, A. (2013). «Ontolojik Argümanın Çağdaş Modal Çeşidi», Din Felsefesi: Seçme Metnler, ed.

Michael Peterson vdğ. İstanbul: Küre, ss. 236-249.

Referanslar

Benzer Belgeler

c) Tanrı’nın vaatlerine sabrınız tükenene kadar inanmayı öğretir... 9 Kişinin ailesi için dua etmesi neden bu kadar çok önemlidir?. a) Dua, bir çocuğun günah işlemesine

bağlamlarda irdeleniyor: Anadolu’daki ticari girişimleri ve çıkarları, Anadolu’ya yaptıkları seferler, bölgeye bırakılan çiviyazısı metinler, Urartular’la kurulan

Önlenmesi insan eliyle mümkün olmayan sel, fırtına, deprem, çığ, heyelan gibi yıkıcı etkileri olan felaketlere doğal afet denir. Doğal afetleri önlemek

a) Kendi üzerinde yetki sahibi kimse olmadığı için Kendi kararlarını Kendisinin verebileceğini. b) Anne babasının yetkisinden ötürü sınırlı oldu- ğunu, buna

4 Tanrı’nın imanımızın zorluklar aracılığıyla sı- nanmasına izin vermesinin nedenlerinden ikisini inceledik. Aşağıda, bu nedenlerden birini dile geti- ren her

Son derste, Tanrı’nın itaat beklediği gerçeğini öğrendiniz. İtaatkâr olmayı arzuladığımızda ve.. Tanrı da bizlerin itaatkâr olmamızı arzuladığında, bizi

Plotinos felsefesi, İskenderiye dünyasında oldukça canlı olan Doğu düşüncesinin etkisi altında kalmışsa, bu, Yunan felsefesini yabancı öğretilerin karşısına

Hinduizm’de bu üç tanrı, esasında tek olan Yüce Hakikatin üç farklı yönü olarak düşünülür.. O, gereken duruma göre üç farklı şekilde tezahür etmekte ve ona