• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE'NİN BİYOCOĞRAFYASI Güven Eken ve Murat Ataol

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKİYE'NİN BİYOCOĞRAFYASI Güven Eken ve Murat Ataol"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE'NİN BİYOCOĞRAFYASI

Güven Eken ve Murat Ataol

Türkiye, orta enlem kuşağında yer alır. Deniz seviyesinden başlayıp 5137 m’ e kadar yüksekliğe sahip dağları, platoları ve ovalarıyla

farklı iklim koşulları isteyen binlerce canlı türüne ev sahipliği yapmaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili 8333 km sahile sahip bir ülkedir. Vadiler ve çöküntü alanlarının yarattığı mikroklima etkisi, tür zenginliğini daha da arttırmaktadır.

Eski dünya kıtaları arasında köprü görevi gören Türkiye, son iki

milyon yılda yaşanan buzul çağlarında pek çok canlı türü tarafından sığınak olarak kullanılmış ve günümüzdeki biyolojik çeşitliliğine kavuşmuştur.

(2)

a) İç Anadolu Karasal İklimi b) Doğu Anadolu Karasal İklimi

c) Güneydoğu Anadolu Karasal İklimi d) Trakya Karasal İklimi

(3)

Türkiye, jeolojik açıdan genç bir ülkedir ve halen devam etmekte olan bir dağ oluşum kuşağında yer almaktadır. 65 milyon yıl önce başlayan bu dağ oluşumu hareketleriyle Afrika, Arabistan ve Hindistan kuzeye, Avrupa ve Asya'ya doğru ilerlemekte ve bu

ilerlemenin sonucunda temas sağlanan kesimlerde yüksek dağ kıvrımları oluşmaktadır.

(4)

Çevresindeki büyük kıtalarla kıyaslandığında çok geç deniz yüzeyine çıkan Anadolu, Afrika'nın eski Akdeniz'in (Tetis)

tabanındaki tortulları itekleyip yükseltmesiyle Toros Dağları'na kavuşmuştur.

Anadolu, yaklaşık 12 milyon yıl önce Arap levhasının - yılda 2-3 cm kadar bir hızla - çarpmasıyla doğu kısmından yükselmeye

başlamış, batı kesimi ise gevşeme sonucu kırılmalarla bloklar halinde çökerek Gediz ve Menderes Nehirleri için hazır vadiler

oluşturmuştur. İç Anadolu Kapalı Havzası da aynı dönemin eseridir.

Yine aynı dönemde Karaman'ın kuzeyindeki Karacadağ'dan Ağrı Dağı'na dek uzanan hat boyunca volkan dağları yükselmiş ve

günümüzdeki şeklini almıştır.

Türkiye bu nedenle dağlık ve engebeli bir araziye sahiptir ve bu hareketler halen devam etmekte olduğundan deprem yönünden de aktif durumdadır.

(5)
(6)

Anadolu-Arap Lehvası çarpışma hattı

(7)

Türkiye'nin biyolojik çeşitliliğini şekillendiren bir diğer önemli süreç 120 bin yıl ile 10 bin yıl öncesi arasında yaşanmış olan 'Buzul Dönemleri‘ dir.

Bu dönemlerin ardından mikroklimatik özelliğe sahip alanlar daha da

önemli bir rol üstlenerek Anadolu'nun bir mozaik görüntüsüne sahip olmasını sağlamışlardır.

Havadaki aşırı soğuma ile karakterli dört buzul döneminin arasında, bu süreci parçalara bölen buzullarası ısınma dönemleri yaşanmıştır. Soğuma dönemleri sırasında kuzeyde yaşayan canlılar güneye doğru yayılmaya başlamış ve

Anadolu pek çok canlı türü için önemli bir sığınak işlevi görmüştür.

Canlılar için Türkiye'ye ulaşabilecekleri iki giriş kapısı vardı: Trakya ile Kuzeydoğu Anadolu.

Kuzeyde yaşayan canlılar bu kapılardan girerek Anadolu'ya

yerleşmişlerdir.

(8)

Buzul dönemleri ve aralarındaki gelgitler sadece Türkiye içindeki canlı

topluluklarının yer değiştirmesini değil aynı zamanda Anadolu'dan çok daha kuzeyde yayılmış bazı türlerin buraya yerleşmelerini de sağlamıştır.

Soğuk koşullara uyum sağlamış pek çok tür buzulların çekilmesiyle büyük ölçüde kuzeye doğru yayılmaya başlamış olsa da bazı bireyler Anadolu'daki yüksek

dağların zirvelerine yerleşmişlerdir.

Yüksek dağlar açısında çok zengin olan Doğu Anadolu, bugün asıl dağılışı

kilometrelerce kuzeyde olan pek çok canlı türüne ev sahipliği yapmaktadır. Kadife ördek (Melanitta fusca) bu dönemlerin bıraktığı izlere en iyi örneklerden biridir.

Aslında Avrupa, Asya ve Amerika'nın en kuzey enlemlerinde yaşayan bu tür, şaşırtıcı bir şekilde Doğu Anadolu'daki bazı yüksek rakımlı dağ göllerinde

yaşamaya devam etmektedir. Bu gibi esas dağılışından uzakta ve kopuk olarak yaşayan canlı topluklarına bugün 'enklav' adını verilir.

(9)

Anadolu, dağlık ve engebeli olmasaydı buzul dönemlerinde

tamamen kuzeyli, buzular arası dönemlerde ise tamamen güneyli türler bulunacak ve şimdiki biyoçeşitlilik oluşamayacaktı.

Anadolu'nun bugünkü sureti yukarıda konu edilen nedenlerin

birleşmeleri sonucunda her bir taşı ayrı bir efsaneyi tarif eden bir mozaik haline dönüşmüştür.

Türkiye'nin korunması gereken alanlarını belirleyebilmek için onu oluşturan doğal birimlerin neler olduğunun ve bunların birbiriyle ilişkisinin anlaşılması gerekmektedir.

Daha da önemli olansa, Anadolu doğasının tek bir bütün olduğunu, onu oluşturan parçaların ancak tümünün bir arada kaldıkları sürece var olabileceklerini anlayabilmektir.

(10)

İşte Türkiye'nin biyolojik çeşitliliğinin kaderi büyük ölçüde bu dönemlerde yazılmıştır. Oluşan dağ silsileleri hızla yayılmakta olan çiçekli bitki ve böceklere fiziksel bir engel etkisi yapmış ve bu canlıların topluluklarını birbirinden kopararak farklı türlere dönüşmelerini sağlamıştır. Buzul çağlarında Anadolu'ya sığınan ve sonrasında değişen iklim koşullarına uyum sağlayarak

evrimleşen türleriyle bu zenginlik daha da artmıştır.

Bugün, Avrupalı canlılara daha çok Karadeniz ve Batı

Anadolu'da, Afrikalı türlerin topluluklarına Akdeniz Bölgesi'nin sahil şeridi ve Güneydoğu Anadolu'da, Asya kökenli türlere ise Doğu ve Orta Anadolu'da rastlanmaktadır.

(11)

Bitki Coğrafyası

Türkiye'deki canlıların dağılışlarını anlamamız için bitki coğrafyası önemli ipuçları verir.

Bitki coğrafyası bitkilerin dünyadaki dağılış biçimleri ile coğrafi özellikler arasındaki ilişkileri araştıran bir bilim dalıdır.

Bu bilim dalına göre dünya, 37 'flora bölgesine' ayrılmış durumdadır.

İşte bu sınıflandırmaya göre üç farklı bitki coğrafyası

bölgesi Türkiye sınırları içinde buluşmaktadır. Bu dünyada çok nadir görülen bir durumdur.

Türkiye'de buluşan bitki coğrafyası bölgeleri şunlar:

1. İran-Turan Bölgesi, 2. Akdeniz Bölgesi ve

3. Avrupa-Sibirya bölgesi

(12)

Flora Bölgeleri:

1) Arktik, 2a) Avrupa, 2b) Sibirya, 3) Sino-Japonya, 4) İran-Turan, 5) Akdeniz, 6) Makronezya, 7) Kuzey Amerika, 8) Pasifik, 9) Kuzey Afrika, 10) Sudan, 11) Somali, 12) Batı Afrika, 13) Doğu Afrika, 14) Güney Afrika, 15) Madagaskar, 16) Güney Atlantik, 17) Hindistan, 18)

Güneydoğu Asya, 19) Endonezya, 20) Hawaii, 21) Yeni Kaledonya, 22) Mikronezya, 23) Polinezya, 24) Karayip, 25) Venezuela, 26) Amazon, 27) Brezilya, 28) And, 29) Pampa, 30) Yuan, 31) Kap, 32) Kuzey ve Doğu Avustralya, 33) Güneybatı Avustralya, 34) Orta Avustralya, 35) Yeni Zelanda, 36) Patagonya, 37) Güney Okyanus Adaları.

(13)

Sinop'tan güneye doğru yürümeye koyulan biri, yol boyunca

İlk önce Fransa'dan Sibirya'ya kadar uzanan bir coğrafyanın doğal özelliklerini görecektir.

Orta Kardeniz'deki dağları aşıp Orta Anadolu düzlüğüne yaklaştıkça üstünde yürüdüğü topraklar İran'ın ve Çin'in

manzarasında bir parçaya dönüşecektir.

Orta Anadolu düzlüğünü geçip, Toros Dağları'nın kuzey yamaçlarını aştıktan sonra ise İspanya'dan Filistin'e uzanan

Akdeniz bitki coğrafyasının topraklarına ayak basmış olacaktır.

Küçük bir kıta olarak da tanımlanabilecek olan Anadolu'nun benzersiz bir kara parçası olmasını sağlayan diğer bir nokta ise topografya ve iklimindeki çeşitliliktir.

(14)

TÜRKİYE BİTKİ HARİTASI

(15)

Topografya ve iklimdeki çeşitlilik Türkiye'deki biyolojik çeşitliliğe iki boyutta yansır:

1. Ekosistemlerin yani doğal yaşam ortamlarının çeşitliliği: Su basar ormanları, fundalıklar, turbalıklar, bozkırlar, yüksek dağ ekositemleri ve tuzcul göller bunların en iyi örneklerinden.

2. Diğer alanlardan fiziksel ve iklimsel olarak kopmuş bölgeler açısından Anadolu'da tarifi zor bir çeşitliliğin bulunmasıdır.

Bu çeşitliliğe bir de iklimsel özelliklerin zaman içindeki

değişimleri ile toprak yapısındaki ve jeomorfolojideki değişkenlik eklendiğinde fiziksel izolasyonun etkisi daha da derinleşmektedir.

Tüm bunlar aynı zamanda biyolojik çeşitliliği artıran en temel kavramlardan birini, yani endemizmi oluşturan coğrafi koşulları sağlamaktadır.

(16)

Endemizm

Küçük bir kıta olarak da tanımlanabilecek olan Anadolu'nun benzersiz bir kara parçası olmasını sağlayan diğer bir nokta ise topografya ve iklimindeki çeşitliliktir. Sıradağların, volkanların, kapalı havza göllerinin, taşkın ovalarının, karstik platoların, denizlerin ve büyüklü küçüklü pek çok nehrin birbirlerine olan yakınlıkları, farklı iklimlerin aynı zaman dilimi içinde yan yana görülebilmesine neden olmaktadır.

(17)

GÖÇLER: Anadolu tarih boyunca ticaret yollarının üzerinde bulunmuştur.

Kuzeyde : Trabzon, Gümüşhane, Erzurum, Sivas, Tokat, Amasya, Kastamonu, Adapazarı, İzmit, İstanbul, Edirne,

Güneyde : Mardin, Diyarbakır, Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş, Kayseri, Nevşehir, Aksaray, Konya, Isparta, Denizli, Antalya merkezlerini izlemektedir.

Ayrıca, Erzurum, Malatya, Kayseri, Ankara, Bilecik, Bursa, İznik, İzmit, İstanbul güzergahının da kullanıldığı bilinmektedir.

(18)

Ticaret yolları ve hanlar

Referanslar

Benzer Belgeler

Eczane mesul müdürlerinin majistral ilaç hazırlama ile ilgili bilgi ve tutumları, Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Teknoloji Anabilim dalı

Tez çalışmasında dünyada ve Türkiye‟de film gösterimi yapılan mekânların tarihi gelişimi, kent kültürü içinde sinema olgusu, seyircinin filmi sinemada

Bu tezde; metrik ve konik metrik uzaylarda sabit noktası var olan ve veya özelliğine sahip olan bazı daralma dönüşümleri verildi. Tezin orijinal kısmı olan

Türkiye’deki bu üç önemli buzullaşma alanından biri olan Kuzey Anadolu Dağları’nda, batıda Karagöl Dağları’ndan başlayıp, doğuda Karçal Dağları’na kadar olan

Çalışmamızda kalp hızı bakımından lipid emülsiyonu verilen gruplar ile kontrol grubu arasında önemli bir farklılık saptanmamıştır; grup-içi değerlendirmede ise

Department of Internal Medicine, School of Medicine, College of Medicine, Taipei Medical University, Taipei, Taiwan Division of Infection, Department of Internal Medicine, Wan

Seeger JD, Williams PL, Walker AM (2005) An application of propensity score matching using claims data.. Stürmer T, Joshi M, Glynn RJ, Avorn J, Rothman KJ, Schneeweiss S (2006) A