• Sonuç bulunamadı

Hipertiroidide P Dalga Süresi ve P Dalga Dispersiyonu:

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hipertiroidide P Dalga Süresi ve P Dalga Dispersiyonu: "

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tiirk Kardiyol Dem Arş 2004:32:556-563

Hipertiroidide P Dalga Süresi ve P Dalga Dispersiyonu:

Antitiroid Tedavinin Etkisi

Dr. Yeşim GÜRAY, Dr. Ümit GÜRAY, Dr. M. Birhan YILMAZ, Dr. Hakan ALTAY, Dr. Halil KISACIK, Dr. Serdar GÜLER*, Dr. Şule KORKMAZ

Tiirkiye Yiiksek İh1isas Has/anesi, Kardiyo/oji Kliniği, *Ankara Has/anesi. Endokrino/oji Klin(~i. Ankara

Özet

Hiperliraidi hastalannda atriyal Jihrilasyona (AF) normal popii/asyana göre daha sık rast/anmaktadır. On iki derivasyon/u yüzey elektrokardiyogranundan (EKG) hesaplanan. maksimum P dalga süresi ve P dalga disper- siyonunun ( P DD) uzamasuun, paroksisma/ atriyal jibrilasyon ( PAF) gelişimi ile yakmda n ilişkili olduğu hilin- mektedir. Bu çalışmada, hipertimidi tanısı almış PAF'ı olan ve olmayan hastalarda hu P dalga parametreleri, ötiroid sağlıklı bireylerle karş!laştmlmıştır. Aynca antitiroid tedavi sonrası bahsedilen P dalga parametrelerin- deki de.~işim incelenmiştir. Çaltşmamıza 52 ardışık hipertimidi tanısı alan hasta dahil edildi. Tüm hasta/ann 24 saatlik Holter kayıtlan a/mdı ve PAF varl1ğ11ıa göre bu hastalar iki gruba aynld1 (PAF+ 29 hasta, PAF- 23 hasta). Tüm hasta/annmaksimum P dalga süresi (P mak), minimum P dalga siiresi (P min) 12-derivasyon/u yii- zey EKG kayıtlanndan ölçüldü. PDD, P mak'dan P min çıkanlarak hesaplandı. Bulgulanmıza göre hem PAF+

hem de PAF- hiperliraidi grubunun P mak değerlerinin kontrol gruhundan daha uzun olduğu saptandı (sırasiy­

Ia, 1/4.8±11.6 msn: 105.6±1 1msn: 91±7.6 msn, p<0.001 ). Aym şekilde, PDD değerleri de daha uzundu (sıra­

sıyla, 53.3±12 m sn; 43.6± I O m sn; 31.2±5 m sn p<0.001 ). P min değerlerinde ise anlamlı fark saptanmadı. Ay m zamanda, PAF + grubun P mak ve PDD değerleri PAF-gmba göre anlamlı şekilde daha uzundu ( P mak için p=0.006. PDD için p=0.003 ). Her iki hasta grubu, antitiroid tedavi sonrasmda ötiroid hale geldikten sonra, P mak değerleri PAF+ grupta 106±10 n1Sn'ye gerilerken (p<O.OOJ), PDD ise 42.2±8.7 msn'ye geriledi {p<O.OOI ). PAF- grupta ise P mak 97±14msn'ye gerilerken (p=O.OOI ), PDD değerleri 34.5 ±6.4 msn'ye gerile- di (p<O.OOJ ). Her iki gruptadaP min değerlerinde anlamlı değişiklik saptanmadı. Yaşta düzeltilmiş PWD PAF

prevelansı ile anlamli olarak birliktedir. Sonuç olarak, yiizey EKG'den hesaplanan P mak ve PDD de.~er/erin­

deki artışın hipertimidi hastalannda yüksek AF gelişim riskini yansıttığ1 diişünülmüştiir. Antitiroid tedaı•i son-

rası her iki parametreele gözlenen azalmamn ise tiroid hormonlann111 atJ·iyal elektroji'zyoloji üzerindeki olumsuz etkilerinin azalmasına hağlanmışllr. (Türk Kardiyol Dem Arş 2004; 32: 556-563)

Anahtar kelimeler: Antitiroid tedavi, hipertiraidi, paroksismal atriyal fibri/asyon, P dalga dispersiyon u. P dal- ga süresi

Su m mary

P Wave Duration and P Wave Dispersion in Hypertlıyroidism: Effect of Antitlıyroid Treatment

Atrialfibrillation is frequemly encountered in patients with hyperthyraidism. Previously, it was shown that pro- longed maximum P wave durati01ı and increased P wave dispersion on 12-lead swface electrocardiograms (ECG) are close/y related to the development of paroxysmal atrial jibrillation ( PAF). In this study .. these P wav e parameters were measured fi'om 12-lead sınface ECG in hyperthyroid patients with or without PAF during si- nus rhythnı and compareel to euthyroid controls.ln addition, injluence ofpharmacologic antithyroid therapy on these P wave parameters was investigated. F!fiy-two hyperthyroid patients were included in the study. All pa- tients underwent 24-hour Ho/ter recordings and then, patients were divided info two graups according to the presence (PAF+; n=29) or absence (PAF-; n=23J of PAF. Maximum P wave durati011 (P max), minimum P wav e d uration ( P min) w ere measured ji·om the 1 2-/ead sıuface ECG and P di~persion ( PWD=P max-P min)

Yazışma adresi: Dr. Ye~iııı Güray, Çukuranıbar Mahallesi. 42. Caddc, 451. Sokak, İpekyolu konut lan, No:7/23, Çankaya/Ankara Tel: (0 3 1 2) 432 33 83 c-posta: ycsim_guray@yahoo.conı

Alındığı tarih: 16 Ocak, rcvizyon kabulli: 17 Ağustos 2004

(2)

Y. Giiray ı·e ark.: 1/ipertiroidide P Dalga Siiresi ı·e P Dalga Dispcrsiyonu: Autitiroid Tedm·iuiu Et!.isi

ııafues were the n cafntfa1ed. P max ııafues w ere j(Jllnd to be signifi"cantfy fonger in both P 1\F + ( 114.8± 11.6 m s) and PAF- ( 1 05.6± i 1 IliS) patient group s as co111pared to controls (91 ± 7.6 m s: p<O.OO 1 for hoth comparisons).

PWD Falues r~l both PAF +and PAF-group.ı- ıFere alsa signi{icantly higher than the control.v (53.3±12 111s.

43 .6± 1 O s c111d 31.2±5 m s, respectirelv: p<O.OO 1 for both comparisons). Age-adjusted PIVD ll' ere sign(flcatly associated with the preı-alans of PAF. Moreoı·er P 111a.r and PWD ı-alues ırere sign(flcwıtly higher in PAF+

group as compareri to PAF-group (p=0.006 for P nwx. p=0.003 j(w PWD ). The re were no significanr diflc•ren- ces itı P min among groups. A.frer restaration r~f euthyroidism hy anrirlıyroid t!ıerapy. P 111a.r ( 106±10ms.

p<O.OOJ) and PWD (42.2±6.4 nıs, p<O.OO/) were found to he siglll/fcantly decreased itı PAF+ group as colll- pared to baseline. In PAF- patients. P max (97.7±14 IliS, p=O.OOI) and PWD (34.5±6.4 ms, p<O.OOI) were al.w decreased. In beJ/lı groups. no signijlcant changes were detected in P min ııalues between lwseline c111d aj(er tre- allnent. lt is conc!uded that prolongation ofP max and PWD in!ıyperrlıyroid patients cmtfd re.flect a propensiry to deı·elop atrialflbri!lation. However, signiflcant d eeline in botlı of tlıese P wave parailleters qfrer manage111ent of lıyperrlıyroidism is r!ıought to be t!ıe resul! of decreasecllllıjarorahle effects of circulating t!ıyroid lıormones 011 atrial electrop!ıysiology. (Türk Kardiyol Dem A2004; 32: 556-563)

K ey words: Antitlıyroid tlıerapy, lıypert!ıyroidism. paro.rysnıal arriaf jlhri!lation, P waı•e dispcrsion. P waFe du- ra tion

Tiroid hormonunun kalp ve kardiyevasküler sistem üzerinde birçok etkisi vardır. Hipertiroi- dinin klinik bulgularının önemli bir smı. tiro- id hormonunun kardiyevasküler hemodinami üzerindeki etkileri sonucu ortaya çıkmaktadır< 1 ı. Hipcrtroidisi olan hastaların % 5-lS'inde atriyal fibrilasyon (AF) gelişimi önemli bir klinik problem oluşturnıaktadır<2--tl. Daha önce yapı­

lan çalışmalarda. hiperıiroidisi olan yaşhasta- larda, bilinen organik kalp hastalığı olsun veya

olmasın, bu oranın daha yüksek olduğu sapı-an­

nııştır<4.5l. Ayrıca yeni başlangıçlı AF'u olan

hastaların %1 'inde hipertircidi olduğu gösteril- ıniştir!6l. Hipertiroidinin tedavisi ile sıklıkla si- nüs ritmi sağlannıaktadırC7l. Ancak yaşlı ve AF'u uzun süreli olan hastalarda antitiroid teda- vi ilc sinüs ritminin sağlanma oranı daha düşük­

tür<5.7-9l.

Programlı atriyal stimülasyon ile yapılan clckı-­

rol'izyolojik çalışmalarda; sinüs ritmi esnasında

saptanan intraatriyal ileti gecikmcsi(I0-12l, frag- mante atriyal aktivite<ıo-ııı ve anizotropik ilcti- ınin<ı3.ı4> paroksismal AF ile ilişkili olduğu bil-

dirilmiştir. Bu elekırafizyolojik özelliklerin, yü- zey clcktrokardiyogramına (EKG), P dalga sü- resinin uzaması ve en uzun P dalga süresinelen (P mak) en sa P dalga süresinin (P min) çıka­

rılması ile elde edilen P dalga dispersiyonunun (PDD) artması şeklinde yansıdığı düşünülmck-

tedir. Gerçekten de 1 2-derivasyonlu yüzey EKG'den ya da sinyal ortalanıalı EKG'clcn he- saplanan P dalga süresi ve PDD'nin AF geliş­

mcsine sebep olabilen farkklinik durumlarda

arttığı tespit edilnıiştiı{12.ı5-1Yl. Hem P dalga sü- resi hem de PDD, AF'a sebep olduğu bilinen hi- pertiroidide yeterince incelenmemiştir. Ayrıca,

antitiroid tedavinin bahsedilen P dalga paramet- releri üzerine herhangi bir cıkisinin olup olma-

dığı bilinmemektedir. Bu sebeple; çalışmamız­

da klinik ve laboratuar yöntemlerle hipertiroidi saptanan sinüs ritmincieki hastalarda. 12-cleri- vasyonlu yüzey EKG'den hesaplanan P dalga parametrelerinin (P mak, P min ve PDD), ötiro- id sağlıklı bireylerin P dalga parametreleri ile

karşılaştırılması amaçlanmıştır. Buna ek olarak, hasta grubu tedavi sonrası ötiroid hale gelelikten sonra, bahsedilen değişkenlerele herhangi bir

değişim olup olmadığı incelenmiştir.

GEREÇ VE YÖNTEM

Türkiye Yüksek ihtisas Hastanesi kardiyoloji

kliniği ve Ankara Hastanesi cnclokrinoloji klini-

ğine çarpıntı şikayeti ile başvuran, laboratuar testleri hipertircidi ile uyumlu olan 52 ardışık

hasta çalışmaya dahil edildi (21 erkek, 31 ka-

dın; ortalama yaş 50± 1 S yıl). Kontrol grubu olarak herhangi bir karcliyovaskülcr hastalığı

(3)

Tiirk Kordiyat Dem Arş 2004:32:556-563

olmayan, ötiroid 27 birey alındı (I 2 erkek, 15

kadın; ortalama yaş 44.7±14 yıl). Çaşmaya katılan tüm bireylerin anamnezi, fizik muayene- si, telekardiyografisi, 12-derivasyonlu EKG'Ieri ve transtorasik ekokardiyografileri kayıt edildi.

Ayrıca laboratuar testlerinde hipertiroidi sapta- nan hastaların 24 saatlik Halter kayıtlaalındı.

Halter kayıtlarında paraksisınai AF olup olma-

masına göre hipertiroidi hastaları, paraksisınai

AF+ ve paraksisınai AF- gruplara ayrıldı. Pa- roksismal AF, tedavi olmaksızın kendi kendine sinüs ritmine dönen sa süreli AF ataklaşek­

linde tanımiandı (20). Halter analizi esnasında uzun süreli AF kaydı gözlenmiş olsa bile her- hangi bir tedavi kullanınayan hastalar inceleme

esnasında sinüs ritminde iseler çalışınaya dahil

edilmişler, aksi halde çalışınaya anmamışlar­

dır. Tüm hastalara 3 ay süre ile antitiroid tedavi ve beta-bloker tedavisi başlandı. Üçüncü ayın sonunda ötiroid olan hastaların beta-bloker te- davileri iki hafta süre ile kesildikten sonra tek- rar 12-derivasyonlu EKG kayıtları alındı. Üç

aylık süre içerisinde ötiroid olmayan hastaların

tedavilerine devam edildi ve 6. ayda tiroid fonksiyon testleri tekrar edildi. Ötiroid oldukla-

rında bu hastaların da 12-derivasyonlu EKG'leri kaydedildi.

Hipertiroidinin laboratuar değerlendirilme­

si: Tüm hastalarda ve kontrol grubunda tiroid

fonksiyonlarını değerlendiımek amacıyla serum trotropin (TSH), serbest tiriiyodotironin (T3) ve serbest tetraiyoclotironin (T4) düzeyleri öl- çüldü. İmmünometrik yöntemle belirlenen se- rum TSH düzeyinin 0,05 ı.ıgr/ml değerinin altın­

da olması ve chemiluminescent immüncassay yöntemiyle ölçülen serbest T3 ve T4 düzeyleri- nin normalin üzerinde olması hipertimidi olarak kabul edildi.

Oniki-derivasyonlu yüzey elektrokardiyog- rafi: Tüm hastaların sırt üstü yatar pozisyonda 50 mm/sn z ve 1 m V /cm kalibrasyon la çekil-

miş 12-derivasyonlu EKG kayıtları alındı. Ka-

yıt sırasında hastaların normal nefes alıp verme- lerine izin verilirken, öksürmelerine ve konuş-

ınalarına izin verilmedi. EKG kaydındaP dalga süresi, P dalga defleksiyonunun başlangıcı ile izoelektrik hattın bileşkesi ve P dalgasını bitişi

ile izeelektrik hattın bileşkesi arasındaki mesa- fenin ölçülmesi ile hesaplandı. Eğer P dalgası­

nın başlangıç ve bitişi tam olarak belirleneme- diyse bu derivasyon analizden çıkarıldı. P mak ve P min belirlendikten sonra, P mak'dan P min

değeri çıkarılarak PDD hesaplandı. Bu yöntem daha öncede farklı araştırmacı lar tarafından kullanılmıştırCI2-ı6). P dalga süresi, klinik du- rum hakkında bilgisi olmayan 2 araştırmacı ta-

rafından elektronik dijital kumpas ve büyütücü lens kullanılarak ölçüldü. Dijital kumpas mili- metrenin 1000' de birini ölçebilecek duyarlılığa

sahiptir. Çalışma öncesinde, 12-derivasyonlu EKG'de ölçümü yapacak araştıncılar 5 adet ras- gele seçilen EKG' de P dalga sürelerini iki kez

ölçmüşler ve PDD değerlerini hesaplamışlardır.

Hem tek bir araştırıcının farklı zamanlarda aynı

EKG'leri kullanarak yaptığı ölçümler (r=0.99, p<O.OO 1 ), hem de iki farklı araştırıcının hesap-

ladıkladeğerler karşıltırıldığında (r=0.9, p<O.OO 1) yüksek ve anlamlı korelasyon değer­

leri saptanmıştır.

Romatizmal kapak hastalığı, preeksitasyon sendromu, perikardiyal efüzyon, kalp yetersizli-

ği, hipertansiyon, diyabetes mellitus, koroner arter hastalığı hikayesi bulunan veya koroner arter hastalığı ile uyumlu tipik göğüs ağrıtarif eden ve herhangi bir antiaritmik ilaç kullanan hastalar çalışmaya dahil edilmedi.

istatiksel yöntem:

Sürekli değişkenler ortalama ± standart sapma, kategorik değişken cinsiyet ise sıklık şeklinde

ifade edildi. Gruplar arasındaki karşılaştır­

malarda sürekli değişkenler için Bmiferroni post hoc analizi ile birlikte tek yönlü varyans analizi (ANOVA); kategorik değişken için ise ki-kare testi kullanıldı. Paraksisınai AF+ ve

paraksisınai AF-grupların tedavi öncesi ve son-

rası P dalga parametrelerini karşılaştırmada

paired student t-testi ve her iki grubun tedavi

(4)

Y. Giiray ı·e ark.: 1·/ipertiroidide P Dalga S ii resi ve P Dalga Dispersiyomı: Antitiroid Tedaı•inin Etkisi

sonrası değerlerini karşılaştırmak için ise nonpaired student t-testi kullanıldı. Paraksis- mal AF varlığı ile ilişkili değişkenleri analiz et- mek için ise lojistik regresyon analizi kullanıl­

dı. p<0.05 değeri istatiksel olarak anlamlı kabul edildi.

BULGULAR

Hasta ve kontrol grubunun klinik, ekokardiyog- rafik ve elektrokardiyografik özellikleri tablo

1 'de gösterilmiştir. Sonuçlanınıza göre kontrol grubu ile hipertiroidisi olan hastalar cinsiyet

açısından benzerdi. Ancak, paraksisınai AF+

grubun diğer iki gruba göre istatiksel açıdan an-

lamlı şekilde daha yaşlı oldukları saptandı (pa-

roksisınal AF- gruba göre p=0.03,

hem de kontrol grubundan (p<O.OO l) daha uzun

olduğu saptandı. Aynı değişken, PAF-olan has- ta grubunda da kontrol grubuna göre anlamlı şekilde daha uzundu (p<0.001). PDD değerinin

ise paroksismal AF+ grupta en yüksek olduğu saptanırken (paroksismal AF- gruba göre p=0.003; kontrol grubuna göre p<O.OOl); pa- roksismal AF- olan grupta da PDD değerinin

kontrol grubuna göre anlamlı şekilde daha uzun

olduğu izlendi (p<O.OOI). P min değerlerinin ise her üç grupta da benzer olduğu gözlendi. Hasta grubunda paraksisınai AF varlığı ile yaş ve PDD değerlerinin ilişkisi lojistik regresyon ana- lizi ile incelendiğinde ise; PDD değerinin pa-

roksisınal AF varlığı ile bağımsız şekilde ilişkili olduğu saptandı (tablo 2).

kontrol grubuna göre p=0.04). Parok- Tablo 2. Hiperliraidi hastalarında paroksismal atriyalfibrilasyon ile P dalga dispersiyonu ve hasta yaşının ilişkisi

sisınal AF- grup ile kontrol grubu ara-

Değişken Odds oranları %95 güven aralığı p

Yaş (yıl) 1.03 0.9-1.08 o. ı

sında yaş açısından anlamlı fark yok- tu. Ekokardiyografik özellikleri ince-

lendiğinde; sol atriyuın çapı ve sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu açısın­

dan kontrol grubu ile paraksisınai

P dispersiyonu (nısn) 1.06 1-1.13 0.045

AF+ ve paroksismal AF- gruplar arasında ista- tistiksel olarak önemli fark saptanmadı.

Elektrokardiyografik sonuçlara bakıldığında ise P mak değerinin, paroksismal AF+ grupta hem paroksismal AF- hasta grubundan (p=0.006), .

Antitiroid tedavi sonrasında hastalar ötiroid ol- duktan ve beta-bloker tedavisi kesildikten sonra hipertimidi grubunun P mak, P min ve PDD de-

ğerleri tekrar incelendiğinde, paroksismal AF+

olan grubun P mak değerinin 114.8±11.6 msn'den 106±10 msn'ye geriledİğİ ve bu aza!-

ınanın istatistiksel olarak an- Tablo I. Hasta ve kontrol grubunun klinik, ekokardiyografik ve elektrokardiyografik lam olduğu saptandı

özellikleri (p<O.OOI). PDD değeri de

PAF(+)* (n=29) PAF(-) (n=23) Kontrol (n= 27) p

Yaş (yıl) 54.2±14 44±13 44.7±14 0.01

Cinsiyet (E\K) ı 1\18 10\13 12\15 AD**

SA çapı~ (ının) 34.4±2.4 33. 1±2.7 34.3±2.6 AD

SVEF§ (%) 67.4±2.5 69±2.7 67.8±2.9 AD

P maksimum (nısn) ı 14.8±1 1.6 105.6±1 ı 91±7.6 <0.001

P mininmın (msn) 61.5±9 62±10 59.7±7 AD

P dispersiyonu (ınsn) 53.3±12 43.6±10 31.2±5 <0.001

*paroksismal atriyalfihrilasyon. **an/anı/i de.~il. fl.wl atriywn çapı, §solventrikiil ejeksiyonfrak- siyonu

azaımıştı ve bu azalma da istatiksel olarak anlamlıydı

(tedavi öncesinde 53.4±12 msn, tedavi sonrasında

42.2±8.7 ınsn; p<O.OOl) (şe­

kil 1). P min değerinin ise tedavi sonrasında anlamlı şekilde değişınediği saptandı

(tedavi öncesi P min; 61.5

±9 msn, tedavi sonrası P min; 63.8±8 msn, p>0.05).

Pareksisınai AF-olan grupta

(5)

Tiirk Kordiyol Dem A200-1:32:556-563

100.00

~

ı:

rtı

E

E 75.oo

E

~ 50.00

c.. E 25.00

p<0.001

-

- -

-

ı ı

tedaviden önce tedaviden sonra

p<0.001

60.00 -

ı

~ ı: 50.00-

rtı

E ı

~ 40.00 - o ı:

>

'iii .... 30.00-

Q) c.

rtı 20.00 -

"C

c..

10.00 -

ı ı

tedaviden önce tedaviden sonra

Şekil ı. Pareksisınai aıriyal fibrilasyonu olan, hiperıiroidili hastaların anıiıiroid tedavi öncesi ve sonrası maksimum P dalga süresi ve P dalga dispersiyonu değerlerinin karşılaştırılması (Değişkenler ortahtına ± standarı sapma şeklinde ifade edilmiş­

tir.)

ise tedavi sonrasında P mak değerinin 105.6± ll

ınsn'den 97±14 ınsn'ye geri !ediği (p=O.OO ı) ve PDD nin de tedavi öncesine göre azaldığı sap-

tandı (tedavi öncesindeki PDD, 43.6± 1 O ınsn;

100.00

~

ı:

rtı

E

E 75.oo

E

~ 50.00

c.. E 25.00

- - -

-

p<0.001

ı ı

tedaviden önce tedaviden sonra

tedavi sonrasında PDD, 34.5±6.4 msn, p<O.OO ı) (şekil 2). P min değerinde ise tedavi öncesinde ve sonrasında anlamfark izlenmedi (tedavi öncesi P min, 62± ı Omsn; tedavi sonrası

p<0.001

60.00 -

c

50.00 -

ı

rtı

E

; 40.00-

ı: ı

o >

'iii .... 30.00- ı:

Q) Q.

rtı 20.00 -

·

"C

-

c..

10.00 -

ı ı

tedaviden önce tedaviden sonra

Şekil 2. Pareksisınai aıriyal fibrilasyonu olmayan, hiperıiroidili hastaların aıııiıiroid tedavi öncesi ve sonramaksimum P dalga süresi ve P dalga dispersiyonu değerlerinin karşılaştırılması (Değişkenler ortalama ± standasapma şeklinde ifade

edilmiştir.)

(6)

Y. Giiray ı·e ark.: 1-/ipertimidide P Dalga S ii resi ı·e P Dalga Dispersiyumı: Antitiroid Tedal'inin Etkisi

P min, 63.3± 13 msn, p>0.05). Ancak, her iki hasta grubu ötiroid hale geldikten sonra dahi paroksismal AF+ grubun P mak ve PDD değer­

leri paroksismal AF- gruba göre daha uzundu (P mak için p=0.02, PDD için p=O.OO 1 ).

TARTIŞMA

Çalışmamızda, 1 2-clerivasyonlu yüzey EKG'clen hesaplanan P mak ve PDD değerlerinin hiperri- roidi tanısı olan hasta grubunda kontrol grubuna göre anlamlı şekilele daha uzun olduğu saptan-

dı. Ayrıca, hipcrtiroidi ta almış hasta gru-

btıncia 24 saatlik Holter kayıtlarında paraksis- mal AF sapt~man hastaların P mak ve PDD ele-

ğerlerinin böyle bir bulgusu olmayan hipertimi- eli hastalarına göre de daha uzun olduğu bulun-

muştur. Paroksismal AF+ olan hipertircidi has-

taları daha yaşolmalarına rağmen, PDD ele-

ğerlerinin hasta yaşından bağımsız şekilde PAF

varlığı ilc önemli oranda ilkili oldu bu- lundu. Tüm bunlara ek olarak, ilaç tedavisi ile hastalar ötiroid hale gelelikten sonra her iki grupta da bahseelilen P dalga parametrelerinin

anlamlı şekilde azaldığı gözlendi.

Atriyal fibrilasyon klinikte en sık karşılaşılan

kronik aritmidir ve sıklıkla organik kalp hasta-

klaile beraberdir. Epidemiyolojik çaşma­

larda tüm popülasyondaki sıklığı % 0,4 olarak

bulunmuştur ve bu durum yaşta beraber artış

göstermektedir<I9.2Il. AF etyolojisinde hiperti- roidinin önemli bir risk faktörü olduğu bilin-

ınekteclir<22l. Hipertiroidi tanısı alan hastalarda AF sıklığının % 2-30 arasında olduğu bileliril-

miştir ve bu oran hasta yaşı yükseldikçe art-

maktadıı-<23.24). C hen ve arkadaşlarının<25) yap-

tıklabir çalışmada, tiroid hormonunun, pul- moner ven karcliyoıniyositlerinde elektrofizyo- lojik aktiviteyi değiştirdiği gösterilmiştir.

kar hipertiroidide, serum seviyesi artan T3'ün

otoınatisiteyi ve tetiktenmiş aktiviteyi arttırarak kardiyoıniyositlerin aritmojenik aktivitelerini

arttırdığı saptanınıştır<25l. Subklinik hipertiroi-

clicle de artmış AF riski mevcuttur ve bu hasta-

lan 10 yıllık izlemlerinde AF'nin rölatif riski- nin nonnal bireylere göre 3 kat daha yüksek ol-

duğu saptanmıştıı<2l.

Birçok çalışmada yüzey EKG'den hesaplanan P mak ve PDD'nin paraksisınai AF riskini belir- lemede kullaşve basit bir yöntem olabi-

leceği bilclirilmiştiı<ı7,ı. Aytenıir ve arka-

claşlarının<15l paroksismal AF hikayesi olan 90

sağlıklı bireyde yaptıkları bir çalışmada; P mak süresinin, paroksismal AF hikayesi olan has- talarda kontrol grubuna göre anlamşekilde da- ha uzun olduğu ve aynı şekilde PDD'nin de kontrol grubuna göre daha fazla oldu bulunmuştur. Sonuç olarak, bu iki parametrenin paroksismal AF gelişimi ile ilişkili olabileceği gösterilmiştir. Dilaveris ve arkadaşlarının(12l yaptıkları başka bir çalışmada da ise, sık AF

epizodlarının belirlenınesinde P mak ve PDD'deki artışın oldukça spesifik ve bağımsız

bir öngördürücü olduğunu saptaınışlardır.

Ayrıca, AF gelişimi ile ilişkili olduğu bilinen koroner arter hastalığı<26l, hipertansiyon<27) ve atriyal septal defekt<28) gibi farklı klinik durumlarda da sinüs ritmi esnasında, 1 2-dc- rivasyonlu yüzey EKG'de P mak süresinin

uzadığı ve PDD'nin arttığı saptanmıştır.

Çetinarslan ve arkadaşları<29) subklinik hiperri- roidi tası olan hastalar ile sağlıklı bireylerin PDD'Icrini karşılrdıkları çalışmalarında,

hasta grubunun PDD değerlerinin kontrol gru- buna göre daha uzun olduğunu saptamışlar. Bi- zim çalışmamızda da paroksismal AF'si olsun

olmasın hipertiroidi hastalanlll PDD değerleri

kontrol grubuna göre anlamlı şekilde daha yük- sekti. Montereggi ve arkadaşlarının<30) 50 hiper- timidi hastasında sinyal ortalamalı EKG ile

yaptıklabir çaşmada ise, paroksismal AF'si olan hasta grubunun, paroksisnıal AF hikayesi olmayan gruba göre P dalga süresinin daha uzun olduğunu saptamışlardır. Ancak bu son

çaşmada kontrol grubu kullanılmamıştır. Biz

çaşmamızda Montereggi ve arkadaşlarının kullandığı metottan daha kolay uygulanabilen, daha ucuz ve daha yaygın bir yöntemi seçtik.

(7)

Türk Kareliyol Dern Arş 2004; 32:556-563

Bununla beraber, bizim çalışmamızda da parok- sismal AF'si olan hastalarda paraksisınai AF'si olmayan gruba göre P mak ve PDD değerleri­

nin daha yüksek bulunması Montereggi ve ar-

kadaşlarının bulgularıyla uyumludur. Bütün bu bulgular P dalga süresinin ve PDD'nin hiperü- roidi hastalarındaki artmış AF riski ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir. Bunu şün­

düren başka bir bulguda, çalışmamızda hastala-

rın ötiroid hale geldikten sonra hem P mak, hem de PDD eleğerlerinin anlamlı şekilde azal-

masıdır. Ancak hastalar ötiroid hale geldikten sonra dahi paraksisınai AF+ grubun P mak ve PDD değerlerinin paraksisınai AF-gruba göre halen yüksek oluşu, ilk grubun yaş ortalaması­

nın yüksek oluşu ile ıklanabilir. Bununla be- raber, tedavi öncesi PDD değerleri her iki hasta grubu birlikte değerlendirildiğinde, hasta yaşın­

dan bağımsız şekilde paroksismal AF varlığı ile

ilişkiliydi. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki;

çaşmaya alınan hipertiroidi hastalarında

sadece tedavi öncesinde 24 saatlik Holter

kayıtlarının alınmış olması, çalışmamızın en önemli kısıtlamasıdır, çünkü paroksismal AF- grupta daha uzun süreli bir kayıtta saptanabi- lecek muhtemel PAF atakları kaçırılmış olabi- lir.

Sonuç olarak; hipertiroidi hastalarında AF ge-

lişimi ile ilişkili olduğu düşünülen P dalga süresi ve PDD artmaktadır. Tedavi sonrasında

bu parametrelerde meydana gelen azalma ise nonnal düzeyine gerileyen tiroid hormonun at- riyal elektrofizyoloji üzerindeki olumsuz etkile- rinin azalmasına bağlanabilir. Ancak; bu P dal- ga parametrelerinin hipertimidi hastalarında AF

gelişimini öngörmedeki değerinin anlaşılması

ve antitiroid ilaç tedavisinin bu değişkenler üze- rindeki etkilerini incelemek için daha geniş kapsamlı ve prospektif çalışmalara ihtiyaç var-

dır.

KAYNAKLAR

1. Klein I: Thyroid hormone and the cardiovascular system. Am J Med 1990; 88:631-7

2. Sawin CT, Geller A, Wolf PA, et al: Low serum thyrol- ropin concentrations as a risk factor for atrial fibrillation in o Ider persons. N En gl J Med 1 994; 331: 1249-52

3. Forfar JC, Miller HC, Toft AD: Occult thyrotoxicosis: a reversible cause of "idiopathic" atrial fibrillation. Am J Cardiol 1979; 44: 9-12

4. Gilligan DM, Ellenbogen KA, Epstein AE: The management of at ri al fibrillation. Am J Med 1996; 1 O 1:

413-21

5. Nordyke RA, Gilbert FI Jr, Harada ASM: Graves' disea- se: influence of age on elinical findings. Arch Intern Med 1988; 148:626-31

6. Krahn AD, Klein GJ, Kerr CR, et al: How useful is thyroid function testing in patients wiıh recent-onset atrial fibrillation? Arclı Intem Med 1996; 156: 2221-4

7. Nakazawa HK, Sakurai K, Hamada N, Momotani N, !to K: Management of atrial fibrillation in the post-thyrotoxic state. Am J Med 1982; 72: 903-6

8. Klein I, Ojamaa K: Thyrotoxicosis and the heart. En- docrinol Metab Clin North Am 1998; 27: 51-62

9. Sandler G, Wilson GM: The nature and prognosis of heart disease in thyrotoxicosis: a review of 150 paticnts treated with 131 I. Q J Med 1959; 28: 347-69

10. Cosio FG, Palacios J, Vidal JM, Cocina EG, Gomez- Sanchez MA, Tamargo L: Electrophysiologic studies in atrial fibrillation. Slow conduction of preınature impulses:

a possible manifestation of the background for reentry.

Am J Cardiol 1983; 51: 122-30

I ı. Simpson RJ, Foster JR, Gettes LS: Atrial cxcitability and conduction defcct. Am J Cardiol 1982; 50: 133 ı -7

12. Dilaveris PE, Gialafos EJ, Sideris SK, et al: Simple electrocardiographic markers for the prediction of paroxy- smal idiopathic atrial fibrillation. Am Heart J ı 998: 135:

733-8

13. Spach MS, Miller WT, Geselowitz DB, Barr RC, Kootsey JM, Johnson EA: The discontinuous nature of propagation in normal canine cardiac ınuscle: evielence for recurrent discontinuity of intracellular resistance that effect the membrane currents. Ci re Res 1981; 48: 39- 54

14. Spach MS, Dolber PC: Relating extracellular potenli- als and ıheir derivatives to anisotropic propagation at a microscopic leve1 in human cardiac muscle: evielence for electrical uncoupling of side-side fiber connections with inercaseel age. Circ Res 1986; 58: 356-71

15. Ayıemir K, Özer N, Atalar E, ct al: P wave dispersion on 12-lead electrocardiography in patients with paroxy- smal atrial fibrillation. PACE 2000; 23: ll 09-12

16. Ciaroni S, Cuenoud L, Bloch A: Clinical study to in- vestigate the predicıive paranıcıers for the onset of atrial fibrillation in patients with essential hypertension. Am He-

arı J 2000; 139: 814-9

17. Fukunami M, Yamaeta T, Ohmori M, et al: Deıection

of patients at risk for paroxysmal atrial fibrillation during sinus rhythm by P-wave-triggered signal-averaged electro-

cardiogranı. Circulation 1991; 83: 162-9

(8)

Y. Güray ve ark.: Hipertiroidide P Dalga Siiresi ve P Dalga Di.1per.~iyonu: Anlitiroid Tedavini11 Etkisi

18. Guidera SA, Steinberg JS: The signal-averaged P wave duration: a rapid and noninvasive marker of risk of atrial fibrillation. J Am Co ll Cardiol 1993; 21: 1645-51

19. Kannci WB, Abbot RD, Savage DD, McNamara PM: Epidemiologic features of chronic atrial fibrillati- on: the Framingham study. N Engl J Med 1982; 306:

1018-22

20. Fuster V, Ryden LE, Asinger RW, et al:

ACC/AHA/ESC guidelincs for the management of patients with atrial fibrillation. A report of the American College of Cardiology/Anıerican Heart Assodation Task Force on Practice Guidelines and the European Soci- ety of c~rdiology Committee for Practice Guidelines and Policy C.:onferences (Coınmittce to develop guidelines for the managemen ı of patients w ith atrial fibrillation) develo- ped in collaboration with the North American Society of Pacing anel Electrophysiology. Eur Heart J 2001; 22:

1852-1923

21. Furberg CD, Psaty BM, Manolio TA, Gardin JM, Smith VE, Rautaharju PM: Prevalence of atrial fibrillation in elderly subjects (the Cardiovascular Health Study). Am J Cardiol l 994; 7 4:236-41

22. Woeber KA: Thyrotoxicosis and the heart. N Engl J Med 1992; 327: 94-8

23. White PD, Aub JC: The electrocardiogram in thyroid disease. Ardı Intern Med 1918; 22: 766-9

24. Nordyke RA, Gilbert FI Jr. Hanıda AS: Graves' disea- se: influence of age on elinical findings. Ardı lntern Med 1988; 148: 626-31

25. Chen YC, Chen SA, Clıen YJ, Clıang MS, Clıan P, Lin CI: Effect of thyroid hormone on the arrhythmogenic acti- vity of pulmonary ve in carclionıyocytes. J Anı Co ll Carcliol 2002; 39: 366-72

26. Dilaveris P, Andrikopoulos K, Metaxas G, et al: Ef- fect of ischemia on P wave dispersion and maximum P wave duration during spontaneous anginal episocles. PA- CE 1999; 22: I 640-7

27. Dilaveris P, Gialafos E, Chrissos D, et al: Detection of hypertensive patients at risk for paroxysmal atrial fibrilla- tion during sinus rhythnı by computer-assisteel P wave aııalysis. Journal of Hypertension 1999; ı 7: 1463-70 28. Guray U, Guray Y, lmaz MB, et al: Evaluation of P wave cluration and P wavc clispersion in adult patients with secundum atrial septal defect during normal sinus rhythm. Int J Cardiol 2003; 91:75-9

29. Çetinarslan B, Akkoyun M, Cantürk Z, Tarkun I, Kah- raman G, Komsuoğlu B: Duratioıı of the P wave and P wa- ve dispersion in subelinkal ypcrıhyroidism. Endocr Pract 2003; 3: 200-3

30. Montereggi A, Marconi P, Olivotıo l, ct al: Signal-ave- raged P wave cluration and risk of paroxysıııal atrial fibril- lation in hyperthyroidism. Am J Cardiol 1996; 77: 266-9

Referanslar

Benzer Belgeler

Our results showed that acute moderate dose of alcohol in- take is associated with an increase in Pmax and Pd, which ha- ve been reported to represent an increased risk for AF in

Prehipertansif hastalarda atriyal ileti süresinin doku Doppler ekokardiyografi ve P dalga dispersiyonu ile değerlendirilmesi Evaluation of atrial conduction time by P wave

More recently, Senard et al [23] assessed blood pressure and HRV at rest and during head-up tilt test in patients with essential hyperhidrosis and compared those of controls

Abant İ zze t Baysal Ü niver s ite s i Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim D aha , Maltepe Üniversitesi Tıp Fakü lt esi, Kardiyoloji Anabilim Dalıb,.. Abant İzze t

Araştı rınaını zda standart EKG derivasyon la rı ile bir- likte 4 adet sağ derivasyonun değerlendirilm esi ile A grubunda daha yüksek P dalga süresi dispersiyonu ve

Amaç: Atriyal ve ventriküler taşiaritmiler için non-invaziv risk belirteçleri olarak kabul edilen P dalga dispersiyonu (Pd) ve QT aralık dispersiyonu (QTc)

Çok Değişkenli Doğrusal Regresyon Analizleri Basit regresyon analizleriyle belirlenen ilişkilerden tahmin edilen dayanım değerleri deneysel değerlerle genel olarak uyumlu

Çalışmamızda tespit ettiğimiz ana sonuç KYA’ı olan hastaların EKG’lerinde ölçülen maksimum P dalgası süresi ile P dalga dispersiyonu sürelerinin, KYA ol- mayan