Kitap Tani tma lar
PAVEL DOLUKHANOV,
Eski Ortado~u'da Çevre ve Etnik Yap~ , (Çeviren
Suavi Ayd~n), ~mge Kitabevi, Ankara, 1998. 122 ~ekil ve harita, 14 tablo.
Ortado~u, siyasal bilimciler aç~s~ ndan oldu~u kadar tarih ve co~rafya ara~t~rmac~lar~~ için de üzerinde çal~~~lmas~~ oldukça zor co~rafi bölgelerdendir. Ortado~u'nun s~n~rlar~~ üzerinde dahi bir fikir birli~i yoktur. Eski SSCB Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü üyelerinden Pavel Dolukhanov'un bu eserinde Ortado~u. Anadolu dahil olmak üzere Do~u Akdeniz k~y~lar~, Ara-bistan Yar~ madas~, Mezopotamya, Kafkasya, ~ran ve Eski SSCB'nin güney kesimleri kabul edil-mi~tir.
Giri~~ k~sm~nda yazar akademik ya~am~ndan al~nular yapt~ktan sonra ilk uygarl~ klar~n ne-den Ortado~u'da ç~ kt~~~na yönelik sorusuna cevap aramaktad~r. Childe taraf~ ndan 1920 ve 1930'larda ileri sürülen "Do~unun Üstünlü~ü" (Ex Oriente Lux) dü~üncesinin art~k de~i~meye ba~lad~~~n~, Avrupa'da çok say~da yenili~in do~udan gelmeyip Avrupa'da ke~fedildi~ini belirt-mektedir. Buna kar~~n tar~m ve hayvanc~l~~~ n ilkin Ortado~u'da yap~ld~~~~ ve ekonomik, sosyal ve kültürel geli~melerin Ortado~u'da di~er bölgelerden çok daha önce ortaya ç~ kt~~~~ gerçe~i gö-zard~~ edilmemi~tir. Yazar. Ortado~u'nun niçin uygarl~klar~ n merkezi oldu~u dü~üncesine cevap ararken co~rafya (do~al çevre) özelliklerine dikkat çekmektedir.
"Kuramsal Sorunlar" ba~l~ kl~~ ilk bölümde yazar, arkeolojik verilerin yorumsal incelemesi yap~ld~~~nda birkaç temel kuramsal kavram üzerinde durmamn zorunlulu~una dikkat çekmek-tedir. Insan topluluklar~= veya toplumsal sistemlerin olu~umundaki etkenler, tarihöncesi top-luluklarda toplumsal örgütlenmeler, kültürün tan~m~, kültürün bellek modeli, kültürel bilginin iletimi kavram~, bilgi kavram~, etkinlik, ethnos, etnik grup gibi sosyolojik kavramlar (özellikler dilbilimsel aç~dan), ard~ndan arkeolojik kültürler aç~klanmaya çal~~~lnu~ur. Konuyla ilgili çal~~ -malar yapan bilim adamlar~ndan anla~~l~r örnekler de verilmektedir.
~ kinci Bölüm, "Bugünkü Ekolojik ve Etnik Durum" ba~l~~~ n~~ ta~~maktad~r. Yazar, tarihön-cesi insan gruplar~n~n insani etkinlik olarak önerilebilecek etkinli~i. Ortado~u'daki yap~la~rm~~ bir fiziksel çevrede ortaya ç~kt~~~na dikkat çekerek insan ve çevre aras~ndaki uyarlanmadan bah-setmektedir. Do~al ekonomik bölge kavram~~ ele al~nmakta, toplumsal ekonomik birimlerin uyarlanma örüntülerinin, çevrenin mikro yap~s~yla ayr~~ ili~kiler gösterdi~i ileri sürülmektedir. Ortado~u'nun bugünkü çevresel durumunun büyük ölçüde kendi tarihsel geli~im özelliklerinin ürünü oldu~una dikkat çeken yazar baz~~ bölgesel farkl~l~klar olmas~na kar~~n Yak~ n Do~u'yu or-tak k~lan temel özelliklerden söz etmektedir.
'Yap~~ ve Arazi ~ekilleri" k~sm~nda Ortado~u'nun jeolojik ve fiziki co~rafya özellikleri anla-Ulm~~Ur. Kitab~~ Türkçe'ye çeviren Suavi Ayd~n'~n da dipnotta dikkati çekti~i gibi sayfa 70'te ya-zar, Van Gölü'nü yanl~~~ bir bilgi olarak Orta Anadolu'da ve Tuz Gölü olarak nitelemektedir. "iklim ve Bitki örtüsü" k~sm~nda bölgenin iklimsel özellikleri anlauld~ktan sonra dünyan~n en eski tar~m alanlar~ndan biri olan Ortado~u'nun bitki örtüsü ve zirai üretiminden örnekler ve-rilmi~tir. Tar~ ma al~nm~~~ bitkilerin Bat~~ Asya'daki ana ç~k~~~ merkezlerinden birinin Ortado~u oldu~u vurguland~ktan sonra yabani arpa, yabani einkorn, emmer bu~day~~ anlaulmakta ve da~~~ - l~mlar~~ haritalarla da gösterilmektedir. Tah~llar~n ard~ndan Ortado~u'da yeti~en çe~itli meyveler anlaulrru~ur.
1146 KITAP TANITMA
"Bölümleme" k~sm~nda Ortado~u önce 4 ana bölüme, daha sonra bu bölümler de toplam 23 alt bölüme ayr~lm~~ur. "Halklar" ba~l~~~~ alt~nda bölgenin modern be~eri co~rafyas~yla ilgili bilgiler verilmi~tir. Ard~ndan, "Diller ve Etnik Gruplar" k~sm~nda Ortado~u'da ya~ayan halkla-r~n Hint-Avrupa, Hami-Sami, Kafkas ve Altay dil ailelerine giren dilleri konu~tuklar~~ yaz~lidir. Ancak sayfa 90'da yazar Altay ailesinin çok say~da Türkçe dil taraf~ndan temsil edildi~ini belirte-rek bu dillerin en eski kayna~~n~n Orta Asya'n~n Tar~m havzas~nda bulunan ve M.Ö. 8. yüzy~la tarihlenen yaz~l~~ kaynaklar oldu~una dikkat çelunektedir. Bu yanl~~~~ farkeden eserin çevirmeni ise, Altay dillerinin en eski yaz~l~~ kaynaklar~n~n Orhon (Orhun) Yaz~dan oldu~unu, bu yaz~dan-n~n da yazar~n söyledi~i gibi Tar~m havzas~nda de~il, çok daha kuzeylerdeki Mo~olistan toprak-lar~nda yer ald~~~n~~ vurgularnaktad~r. Ortado~u'nun bugünkü etnik yap~s~n~n büyük bir çe~itlilik gösterdi~i, say~s~~ altnu~tan az olmayan etnik gruplar~n bulundu~u belirtilmektedir. Etnik çe~itli-lik baddan do~uya gidildikçe artmaktad~r. Bölgenin en geni~~ etnik grubunu Araplar'~n olu~tur-du~u, bu grubu Türkler, Farslar, Kürtler, Azeriler ve Afganlar'~n izledi~i anlaulmaktad~r. Bu 6 ana grup bölgenin toplam nüfusunun % 82.5'ini olu~turur.
Üçüncü Bölüm "~lk Yerle~meler" ba~l~~~m ta~~r. ~lk yerle~meler anlaulmadan önce ilk in-sanlar~n ortaya ç~lu~~yla ilgili bilgi verilmektedir. iklim de~i~ikliklerinin evrim üzerindeki etkisi incelenmi~, ilk alet yap~m~n~n geli~imi ele al~nm~~t~r. "Ortado~u Sahnesi" ba~l~~~~ alt~nda alet ya-pan hominidlerin Ortado~u'ya ilk olarak ne zaman girdikleri sorusuna cevap arannu~ur. Deniz seviyesindeki de~i~iklikler, bunlar~n sonucunda olu~an yeni k~y~~ ~eridi, paleoco~rafi olaylar~n ta-rihöncesi yerle~imleriyle ili~kisi ele al~nm~~t~r.
"En Eski Do~u Akdenizliler" ba~l~~~~ alt~nda daha önceki k~s~mda sorulan alet yapan horul-nidlerin ilkin ne zaman ortaya ç~kt~~~~ sorusuna yeniden cevap aranm~~ur. "Son Buzul Dönemi" k~sm~nda günümüzdeki do~al yap~n~n temellerini olu~turan Son Buzul Döneminde meydana gelmi~~ jeolojik, iklimsel ve bitki örtüsilyle ili~kili olaylar ele al~nm~~t~r. "Neandertal ~nsan" ba~l~~~~ alt~nda Neandertal gruplar~~ k~saca verildikten sonra Ortado~u'nun Neandertal insan~n evrimi aç~s~ndan önemi, Musteryen, A~ölyen endüstrilerinin Ortado~u'daki geli~imi incelenmi~tir. "Modern ~nsan" ba~l~~~~ alt~nda Modern ~nsan olarak da adland~r~lan Homo Sapiens Sapiens'in dünyan~n de~i~ik yörelerinde ve Ortado~u'da ortaya ç~k~~~, bu dönem alet endüstrileri, ilk sanat eserleri, hayvan türleri, iklimsel de~i~iklikler, sosyo-ekonomik ya~am incelenmi~. Avrupa Üst Pa-leoliti~iyle önemli saptamalar yap~lm~~t~r.
Yazar, bir sonraki lus~mda Ortado~u'nun yan~s~ra Avrupa'daki kom~u bölgelerde ya~am~~~ insan topluluklar~n~n etnik ve dilsel özelliklerini vermek istese de as~l üzerinde durdu~u dilsel özelliklerdir. Dilin ne oldu~u, hayvanlar~n ç~kard~klar~~ sesler, modern insanla ilk insanlar~n
Için-laküstil yap~s~~ ve dil özellikleri aras~ndaki farkl~l~klar ele al~nm~~, ilk insanlar~n hangi dili konu~-tuklar~~ sorusuna yan~t aranm~~ur. Yazar bu konuyla ilgili 2 varsarm ileri sürmektedir. Varsarm-lar~n ilki Üst Paleolitik buzul çevresi bölgesinin Proto-Ural dil ailesine kar~~l~k geldi~i fikrinden yola ç~kmakta, ikinci varsarmda ise Akdeniz Üst Paleoliti~i bölgesinin Basko-Kafkas dil
toplulu-~una kar~~l~k geldi~i dü~üncesi ele almmaktad~r.
Dördüncü Bölüm "Neolitik Devrim" ba~li~~m ta~~r. Bu ba~l~k alt~nda Buzul Ça~~'mn sonu, Epipaleolitik, Tar~m~n Do~u~u, ~ki Bilim Adam~n~n öyküsü, özet k~s~mlar~~ bulunmaktad~r. "Buzul Ça~~ n~n Sonu" k~sm~nda, Pleistosen'in son evrelerinde Ortado~u'da jeolojik, co~rafik, iklimsel ve bitki örtiisündeki de~i~iklikler incelenmi~tir. "Epipaleolitik" k~sm~nda, Epipaleolitik dönemdeki Kebaran, Mu~abyen, Natufyen endüstrileri incelenmi~~ bu dönem insan~n~n sosyo-ekonomik ya~am ~, bitki örtüsü, hayvan türleri ele al~nm~~t~r.
'Tar~m~n Do~u~u" k~sm~nda PPN (Pre-Pottery Neolithic=Çanak çömleksiz Neolitik) tan~m~~
It~TAP TANITMA 1147 nehirlerin, vadilerin ya da göllerin yak~n çevresinde ve tatl~~ su kaynaklar~n~n yak~nlar~nda, alüv-yal topraklarda yer ald~~~~ belirtilmi~tir. Bu dönem incelenh-ken Güney Ürdün vadisinde Beydha. Ftift vadisindeki Jeriko, ~am havzas~, Orta (ya da Yukar~) F~rat vadisinde Mureybet, Büyük Zap Suyu vadisi (~anidar ~na~aras~), Zagros da~lar~~ etekleri, Cazire. Musul'un kuzeybaus~yla Dicle vadisi aras~ndaki bölge (Nemrik IX yerle~imi), Cebel Sincar da~~ silsilesi çevresi (Tell Magzaliye), Çemcemal vadisi (Kalat Jarmo) ve Kuzey Mezopotamya'da Kerkük hakk~nda bilgi verilmi~tir. Yazar, Neolitik devrimin demograf~k graf~~i birden bire etkiledi~i ~eklindeki eski görü~lerin ar-t~k de~i~meye ba~lad~~~n~, yerle~ik ya~am biçiminin salg~n hastal~klar~n yay~lmas~~ ve ki~iler aras~~ çau~malann artmas~~ yüzünden ölümliik oran~n~n aru~~yla ba~lant~l~~ oldu~unun anla~~ld~~~na dikkat çelunektedir. Buna kar~~n yerle~ik gruplar~n say~s~ndaki ve boyutundaki bilyümenin, ta-r~ma ilk geçilen bütün bir bölgede nüfus yo~unlu~unda önemli ölçüde aru~a yol açu~~ndan ku~ku duyulmad~~~~ belirtilmektedir. Yazara göre büyük yerle~im yerleri tar~msal geli~menin ilk a~amas~nda ortaya ç~km~~t~r. Yerle~me boyutunda ve yo~unlu~undald art~~a konut mimarisin-deld geli~me e~lik etmi~tir. Obsidyen örnelderinin spektral ve jeoltimyasal özelliklerine dayan~ la-rak Erken Neolitik Ortado~usu'nda kültürel temaslar~n yo~unlu~u ve mesafesi ç~kar~lmaya
çal~-~~lmaktad~r. Bu temaslann anla~~ lmas~nda Jeriko'nun ayr~~ bir yeri vard~r. Jeriko'da bulunan tuz,
katran ve sülfür ölüdeniz Bölgesi'nden, Obsidyen ve ye~ilta~~ Anadolu'dan, turkuaz Sina'dan, deniz kabu~u parçalar~~ K~z~l Deniz'den ve Beydha'dan gelmi~tir. Ayr~ca gruplar aras~~ temasda ok uçlar~n~n da~~l~m~~ da önemlidir. Yazar bu arkeolojik bulgulara ek olarak kafatas~~ kültünün yay~lim~~ üzerinde durmu~tur. Son olarak ana tanr~ça kültiinün simgesi olan Neolitik kad~n hey-kelleri i~lenmi~tir. Bölgedeki yerle~me örüntüsünde ya~anan de~i~ikliklere dikkat çekildikten sonra Çayönü hakk~nda k~sa bilgi verilmi~tir.
PPNB'nin ba~lang~c~yla ilgili veriler incelenmi~, Güneydo~u Anadolu'daki Gritille, Nevali Çori (Nevala Çori), Hayaz gibi merkezlerin buluntu toplulu~unun Orta F~rat'dakilerle benzer-li~ine dikkat çekilmi~tir. Bilindi~i üzere, eski yay~nlarda Neolitik Ça~'la birlikte tar~ma ba~lan-d~~~~ dü~ünülmesine kar~~n son ara~t~rmalar sadece PPNB döneminde tar~m~n varl~~~na ili~kin kan~tlar ortaya ç~karm~~t~r. Buna kar~~n bu dönemdeki baz~~ yerle~melerde hayvanc~l~k yap~ld~
-~~ na ili~kin kan~ tlar yoktur. PPNB'de konut tiplerinde de~i~imler olmu~, büyük yerle~melerde
dikdörtgen konutlar egemen hale gelmi~tir. Anadolu d~~~ndaki yerle~imlerin yan~s~ra Çayönü ve Caferhöyük evlerinden örnekler verilmi~tir. Yazar, ölü gömme geleneklerinden yola ç~karak ilk tar~m toplululdar~nda örgütlü bir dinin varl~~~n~~ kabul eder. Çayönü'nde so~uk dövülmil~~ bak~r parçalar~n~n bulunmu~~ olmas~n~n tarihöncesi toplumlar~n üretim tarz~= evrimine ili~kin kabul edilmi~~ önceki kavramlar~~ de~i~tirdi~ine dikkat çekilmi~tir.
"Anadolu'nun en bat~s~nda keramik öncesi tar~m alan~" olarak tan~mlanan Hac~lar'da ta-r~ma ili~kin bulgular oldukça belirgin olmas~na kar~~n hayvanc~l~~a ili~kin kan~t bulunmamakta-d~r. Anadolu'nun güneydo~usundaki (özellikle Zagros da~lar~~ çevresi) ilk yerle~imler incelen-dikten sonra besin üretici ekonominin en eski belirtilerinin nerede ve ne zaman görüldü~ü ko-nusu ele al~nm~~t~r. Yazar~n haritas~ndan da (~ekil 4.15, sayfa 233) anla~~laca~~~ gibi ilk tar~msal yerle~meler Zagroslar~, Toroslan ve Akdeniz tepelerini içine alan da~l~k kavsin içerisindeki tepe-lik eteklerde ve vadilerde kurulmu~tur. Besin evriminin ortaya ç~k~~~~ ve geli~imi, di~er üretim alanlar~nda, özellikle el sanatlannda e~zamanli bir geli~imin görülmesi, sonuç olarak nüfus
yo-~unlu~unda belirgin bir art~~a yol açm~~t~r. Bu bölüme Anadolu, özellikle Güneydo~u
Anadolu-'da son y~llarda gerçekle~tirilen kaz~~ ve ara~t~rmalar da eklenebilir.
"~ki Bilim Adam~n~n öyküsü" k~sm~nda Avustralya do~umlu ~ngiliz arkeolo~u Vere Gor-don Childe ile Rus bilim adam~~ Nikolai Ivanovich Vavilov'un hayat~~ ve çali~malan hakk~nda bilgi verilmi~tir. Yazar~n kulland~~~~ ifadeyle Childe, tarihöncesi toplumlar~n evrinhyle ilgilenmi~, öz-gün ~ekliyle arkeolojik nesnelerden yola ç~karak tasarlanan arkeolojik üç ça~~ (ta~, tunç, demir
1148 KITAP TAN1TMA
ça~lan) snuflamas~mn, tarihöncesi insanl~~~n ekonomik, toplumsal ve kültürel evrimini aç
~kla-mada yetersiz kald~~~n~~ kavram~~ur. Childe, evrimci ve marksist yakla~~ mlar~~ birle~tirmi~tir. Childe, tar~m~n bütün önemli kültürel yeniliklerle birlikte Avrupa'ya en az~ndan ba~~ms~z Tunç Ça~~ na kadar Ortadoku'dan geldi~ini ileri siirmü~tür. Çiftçili~in yay~lmas~~ Childe'ye göre di-füzyon arac~l~~~yla yürütülmü~tür. Yazar, Childe'nin görü~lerinin 19.yilzy~l evrimcilerinin, özel-likle de Danvin'in görü~lerine olan benzerli~ine dikkat çeker. Childe'nin evrimci kavramlar~ n~~
disiplinler aras~~ çal~~malarla gerçekle~tiren ki~i R.Braidwood olmu~tur. "Çekirdek Bölge" teorisi de onun taraf~ndan öne sürülmü~tür.
Yazar~n üzerinde durdu~u bir ba~ka bilim adam~~ Rus Nikolai Ivanovich Vavilov'dur. Ta-nma al~nm~~~ bitkilerin kökeni üzerinde ara~t~malar yapan Vavilov'un görü~leri iki temel ilkeye
dayan~r: 1. ~lke, tar~ma al~nm~~~ bitkilerin anayurtlann~n, tar~ma al~nm~~~ bitkilerin türsel çe ~itlili-~inin ve kal~ tsal formlar~n da~~l~m~ndaki dilzensizlilder konusundaki co~rafi verilere dayanarak
saptanabilece~idir. 2. ~lke ise tar~ma al~nm~~~ birkilerin ve tar~m~n anayurdunun da~l~k
bölge-lerde bulunmu~~ oldu~u dü~üncesidir. Vavilov, evcille~tirilmi~~ hayvanlar~n kökeni sorununa da
ilgi duymu~tur. "özet" k~sm~nda yazar, daha önce anlatuldar~ndan ve bilim adamlar~n~n görü~-lerinden yola ç~karak aç~klay~c~~ bir özet haz~rlam~~t~r.
"Hint-Avrupal~lar" k~sm~nda bugün konu~ulan ya da kaybolmu~~ Hint-Avrupa dilleri ince-lenerek bu dillerin ve dolay~s~yla Hint-Avrupahlar'~n yay~l~m sahas~~ saptanmaya çal~~~lnu~ur.
Ya-zar~n cevap arad~~~~ bir konu da Hint-Avrupahlar'~n anayurdurdur. Burada, Litvanya as~ll~~ ABD
vatanda~~~ Marija Gimbutas'~n görü~lerine dikkat çekilmektedir. Gimbutas, Hint-Avrupahlar'~ n anayurdunun Güney Rusya bozlurlar~ndaki Oyuk Mezar (Kurgan) kültüründe aranmas~~
gerek-ti~i bildirilmi~tir. Ona göre, M.Ö.4000-3500 aras~nda Hint-Avrupal~lar Avrupa ve Bat~~ Asya'da geni~~ bir alana yay~lm~~lard~r. Hint-Avrupahlar'~n anayurdu konusunda önemli yorumlar yapan bir ba~ka bilim adam~~ Colin Renfrew'dur. Ona göre Verimli Hilal'in kuzeyinde, Do~u
Anadolu-'da yerle~mi~~ bulunan ilk çiftçiler Hint-Avrupa dilinin ilk ~eklini kullanan insanlard~r. Bu çekir-dek bölgeden göçeden çiftçi insanlar~n bir k~sm~~ Avrupa'ya, bir k~sm~~ da ~ran, Türkmenistan, Kuzey Hindistan ve Pakistan'a yarinu~ur. Tabii bütün bu göç esnas~nda dillerini de beraberle-rinde ta~~m~~lard~r. Gamlu-elidze ve Ivanov'a göre Hint-Avrupal~lar, ~~nasya'dan Yukan Mezopo-tamya'ya kadar uzanan topraklar~n halkland~r. Yazarlar anayurdu Çatalhöytik ve Halaf arkeolo-jik topluluklar~yla özde~le~tirmi~lerdir. Tan~umm~~ yapt~~~m~z kitab~n yazan Dolukhanov ise te-mel olarak Renfrew, Gamluelidze ve Ivanov'un görü~lerine kar~~~ ç~kmaz. Ona göre Hint-Avrupa-hlar'~n ilk anayurdunun ortaya ç~k~~~ tarihi MÖ. 9-8. biny~llara kadar indirilmeli ve bölge olarak tüm Verimli Hilal'e yay~lmal~d~r. Dolukhanov, Hint-Avrupahlar'~n anayurdunun da~l~k bir ara-zide oldu~unu gösteren çok say~da ortak kelimeden sözeder. Da~~ gibi yüksekli~i anlatanlann
yan~s~ra ~rmak, dere, deniz ve de~i~ik a~aç isimleri (mese, kay~ n, gürgen, di~budak, hu~~ a~ac~, titrek kavak, sö~üt, porsuk a~ac~, köknar, ladin, akça a~aç, elma a~ac~) vard~r. Bundan yola ç
~ka-rak bu sözcükler bir bütün haline getirildi~inde denize yak~n, kar~~~k mese a~açlar~~ ku~a~~nda bulunan ve daha üst bir evi-ede geni~~ yaprald~~ a~açlar~n yerini alan kozalakh ormanlanyla dikey bölgesellik özelli~i gösteren, da~l~k bir ülkeye kar~~l~k geldi~i görülmektedir. Yazara göre Ve-rimli Hilal, bu tarumlama için uygun bir yerdir.
Ortak Hint-Avrupa sözcükleri aras~nda arpa, bu~day, dan, yulaf, keten için bol miktarda ortak kelime vard~r. Yine ayn~~ ~ekilde koyun, keçi, kuzu, s~~~r, bo~a, inek, domuz, at gibi evcille
~-tirilmi~~ hayvan isimleri ortakur. Bu hayvanlar~n ilk evcille~tirildikleri yöreler, yazar~ n üzerinde
durdu~u Verimli Hilal ve çevresidir. Yazar daha sonra zanaatkarl~kla toplumsal tabakalarla,
yö-neticilikle ilgili sözciiklerin de ortak oldu~una dikkat çeker. Hint-Avrupa dillerinin ilk ortaya ç~kt~klar~~ yerden sonra nas~l bir yay~hm gösterdikleri de incelenrni~tir. Dolukhanov'a göre
KITAP TANITMA 1149
üretim bölgelerinden olan Verimli Hilal içerisinde bir yerdir. M.O. 11-8. biny~llar aras~nda bu tar~msal ekonomi di~er çevrelere yay~lm~~ur. Yazar, Frans~z dilbilimci k Meillet ve Rus dilbilimci Trubetzkoy'un görü~lerini de belirttikten sonra ilk çiftçiler toplulu~unun kendi temel gramer yap~s~yla sözciik da~arc~~~n~~ veren, kendi kelimeleri ve kullan~mlar~~ ile onu zenginle~ti ren bir halk oldu~unu ve kendi tarihsel görevini ba~arm~~~ olan bu ilk kabilenin tarih sahnesinden tamamen yokolup gitti~ini iddia eder.
Be~inci Bölüm 'Tarihöncesi Çiftçiler ve Kom~ular~" ba~l~~~n~~ ta~~r. Bu bölümün "Holosen" k~sm~nda Holosen s~ras~nda ortaya ç~km~~~ olan Jeolojik ve co~rafi de~i~imler ele al~nm~~t~r. "Hassuna, Halaf ve Samarra" k~sm~nda yazar, MÖ. 6. biny~l~n ba~lar~nda Do~u Akdeniz'in gü-ney bölümünde nüfusun seyrekle~ti~ini, buna kar~~l~k ~ç Anadolu'nun gölsel ovalar~nda geli~mi~~ bir tar~m yerle~meleri a~~n~n ortaya ç~kt~~~n~~ vurgular. Çatalhöyük hakk~nda bilgi verirken Konya ovas~n~n eski jeolojik yap~s~~ da ele al~nm~~t~r. Büyük oranda tar~ma dayanan Çatalhöyük ekonomisi, konutlar, Mellaart'~n )(aylar~nda tap~nak olarak yorumlanan ancak Ian Hodder'~n kanlar~yla ev olduklar~~ anla~~lan mekanlar, heykelcikler, çanak çömlek, ta~~ endüstrileri incelen-dikten sonra yerle~me hakk~nda yorum yap~lm~~t~r. Çatalhöyük'ün h~zla büyümesi, kaynak zen-ginli~inin yan~s~ra ekonomik ve toplumsal örgütlenme etkinli~inden kaynaklanm~~t~r. Çatalhö-yük insanlar~n~n antropolojik yap~lar~~ hakk~nda bilgi verilmi~, bu verilerden yola ç~karak da daha önce ba~ka bilim adamlar~n~n ileri sürdü~ü, kökeni farkl~~ olan toplumsal gruplar~n tar~mc~~ gruplann içine ortak bir potada eriyecek biçimde girmeleriyle tar~m~ n benimsendi~i varsayun~ -n~n do~ruland~~~na dikkat çekilmi~tir. Daha sonra Mezopotamya'da ilk çiftçi topluluklan-n~n ge-li~mesine kar~~l~k gelen a~amada tar~msal yerle~melerin yay~l~m~~ ele al~nm~~t~r. Kuzey Mezopo-tamya'da en az üç farkl~~ kültür gelene~i saptanm~~t~r: Hassuna, Samarra, Halaf. Sayfa 288'de ve-rilen G.(5.7800-7000 tarihleri Halaf de~il Hassuna yerle~imlerine ait olmal~d~r. Hassuna
yerle-~imlerine Musul ovas~n~n 80 km. bat~s~ nda Cebel Sincar ovas~ na kurulmu~~ Tell Soto, Yarim Tepe
gibi merkezler örnek verilmi~tir. Hassuna yerle~imlerinde göze çarpan ortak özellikler çanak çömlek f~slubu, ev yapma gelene~i, cenaze prati~i ba~ta olmak üzere baz~~ töreler, arpaya ve daha az miktarda bu~daya dayanan kuru tar~m ekonomisi, hayvanc~l~k ve avc~l~kur.
Samarra kültürü ise Hassuna'dan biraz sonra ortaya ç~kar. Bu kültürün geli~iminin mer-kezi Orta Dicle yöresidir. Samarra yerle~imlerine Matarra, Tell-es-Sasvwan, Çoga Mami örnek gösterilmi~tir. Bu kültürün yanl~rr~~ alan~~ içerisine baz~~ Hassuna merkezleri de girmektedir. Bu durum Gebel Sincar ovas~n~n hem kuzeyindeki, hem de güneyindeki alanlarda izlenmektedir. Samarra yerle~imlerinin esas özellikleri Hassuna'dan çok farkl~~ çanak çömlek üslubu, Hassuna-'da görülen tar~m ürünlerinin yan~nda keten tohumu, emmer, ekmeklik bu~day, kabuksuz alt~~ s~ral~~ arpa, kabuklu iki s~ral~~ arpa, iri taneli bezelye yeti~tirilmesi. Hassuna'n~n hayvanlanna ila-yeten yaban e~e~i. Avrupa bizonu ve muhtemelen ala geyik avlanmas~, su k~y~s~nda bal~k ve tatl~~ su midyeleri toplanmas~d~r. Samarra yerle~imlerinin boyutlar~~ Hassuna'dan çok daha büyüktür. Mezar tiplerine dayanarak hiyerar~ik toplumun ortaya ç~kt~~~~ ileri sürülebiir. Bu k~s~mda son olarak incelenen kültür Halafur. Halaf yerle~imleri aras~nda Yarim Tepe II, Tell Arpaciya, Tell Halaf say~labilir. Halaf kültürü Hassuna ve Samarra'ya luyasla çok geni~~ bir alana yay~lm~~ur. Bu alan Kuzey Mezopotamya'dan Do~u Anadolu'ya ve Kuzeydo~u Akdeniz'e uzanmaktad~r. Son derece zengin geometrik bezemeli çanak çömlek d~~~nda geli~mi~~ konut mimarisi, hem inhu-masyon hem de kreinhu-masyon içeren gömii ~ekli, oldukça planl~~ ve sistemli tar~m, s~~~r gibi büyük-ba~~ hayvanlar~n a~~rl~kta oldu~u hayvanc~likur. Yerle~imlerin boyutu büyük de~ildir.
Sonraki k~s~mda "Kafkas Çiftçileri ve Avc~lar~" incelenmi~tir. Kafkaslar'~n tar~ma al~nm~~~ çok say~da bitkinin ana vatan~~ oldu~u belirtilerek günümüzde de bu yörelerde di~er merkezler kadar yabani bu~day, arpa, çavdar ve üzüm türlerinin yeti~tirildi~ine dikkat çekilir. Yazar me-tinde s~ras~yla Kafkasya'y~~ iki grupta incelemi~tir: 1-Orta ve Güney Kafkasya, 2-Bat~~ Kafkasya.
1150 KITAP TANITMA
Orta ve Güney Kafkasya'da Mezolitik ve Erken Neolitik bulunamam~~t~r. Orta ve Güney Kafkasya'da Eneolitik Dönemin en belirgin özelli~i tepelerinde delik bulunan evlerdir. Bu evler genellikle kubbemsi, tek odal~~ yap~lard~r. In~a tekni~i aç~s~ndan Halaf konutlanyla benzer (lir. Ekonomi tar~m ve hayvanc~l~~a dayan~r. Ekmeklik bu~day, einkorn, emmer, topba~~ bu~day~, k~lç~ks~z bu~day saptanm~~t~r. Ayr~ca enaz dört tür arpa, dar~, bezelye, mercimek ve üzüm yeti~ti-rilmi~tir. Evcille~tirilen hayvanlar koyun, keçi, s~~~r, domuz, at, avlanan hayvanlar k~z~ l geyik, ya-ban keçisi, alageyik, tilki, yaya-ban domuzu, gazel, kunduz, baz~~ ku~~ ve bal~k türleridir. Ba~ta çanak çömlek yap~m~~ ve metal i~çili~i, ikinci s~rada ta~~ i~çili~i olmak üzere belirgin bir merkezi geli~im vard~r.
Yazar, Orta ve Güney Kafkasya'n~n tersine bat~~ bölgelerinin yerli Mezolitik yerle~imlerin bilindi~i yegane yerler oldu~unu belirtir. Mezolitik yerle~imler esas olarak Gürcistan'~n Karade-niz k~y~~ kesiminde bulunmaktad~r. Bunlar~n ço~u ma~ara yerle~imleridir. Bu dönem insan~~ ma-~ara ay~s~~ ba~ta olmak üzere boz ay~, leopar, tilki, kaplan, k~z~l geyik, Kafkas turu, yaban koyunu, karaca, mullon, c~rklans~çan ve bal~k avlanm~~ur. Bu dönem insan~n~n kulland~~~~ aletler s~ra-land~ ktan sonra Neolitik yerle~melere geçilmi~tir. Neolitik yerle~meler Kafkasya'n~n Karadeniz k~y~s~~ boyunca ve Kuzey Kafkasya'da k~:~melenmi~tir. Bu yerle~imler, S. Goglidze'nin tipolojik ay-r~m~ na göre 1-Proto Neolitik, 2-Erken Neolitik, 3-Geli~mi~~ Neolitik olmak üzere üç a~amada in-celenmi~tir. Yörenin ta~~ alet endüstrisi, çanak çömle~i ele al~nm~~t~r. Bat~~ Kafkasya'n~n Neolitik Ça~~ sosyo-ekonomik yap~s~~ di~er yöreler kadar belirgin de~ildir. Koyun, keçi, s~~~r, domuz, kö-pek evcille~tirilmi~, k~z~l geyik, alageyik, boz ay~, tav~an, yabani kedi ve su samuru avlannu~ur. Neoliti~in ard~ndan Eneolitik kültürler incelenmi~tir. Yazar bu k~s~m~n sonunda dilbilimciler ta-raf~ndan ileri sürülen Hint-Avrupa ve Kafkas dilleri aras~ ndaki temas~n Neolitik ya da Eneolitik döneme kadar inebilece~ini soylemektedir.
"Do~u Ba~lant~lar~" k~sm~nda ~ran Yaylas~~ ve daha ilerideki Orta Asya içlerine kadar uza-nan bölgenin erken dönemleri ele al~nm~~t~r. Bölgedeki ilk tanm topluluklar~~ giinumüzden 11.000-10.400 y~l öncesine dayanmas~na kar~~n ~ran yaylas~n~n bat~~ ve kuzey s~n~rlar~na s~zan ta-r~ mc~~ ekonomi ancak daha geç bir a~amada G.(5.6000-5000'de ortaya ç~ km~~ t~ r. Bölgenin Mezo-litik dönemi hakk~nda fazla bilgi yoktur. ~ ki büyük yerle~me Hazar Denizi'nin güneyinde yer almaktad~ r. Orta Asya, tar~ ma al~nm~~~ ilk bitkilerin anayurtlar~ndan biri kabul edilmektedir. Bölgedeki en eski tar~m yerle~imleri "Ceytun Kültürü" ne aittir. Bu yerle~imlerin büyük ço~un-lu~u Orta Kopet Dag vahas~nda Ahala'da, Kuzey Iran'da Horasan da~~~ eteklerinde, Do~u ~ ran-'da Gorgun ovas~ nda ve do~uda Meana ve Çaaça ~rmaklar~~ boyunda yer almaktad~r. Kültüre ad~n~~ veren Ceytun, ekmeklik bu~day, topba~~ bu~day~, iki s~ral~~ arpa, einkorn bu~day~, nadiren kabuksuz ve kabuklu alt~~ s~ral~~ arpa, emmer bu~day~~ tar~m~na dayanan ekonomisinde hayvanc~ -l~k ikinci plandad~r. Koyun, keçi, geç evrelerde s~~~r evcille~tirilmi~, gazel ve yaban e~e~i avlan-m~~ur.
Orta Asya'daki ilk tar~msal yerle~im dizisinde bir sonraki a~ama Anav IA evresidir. Bu kül-tür, bir öncekine luyasla kaliteli-ince çanak çömle~i, bak~r i~çili~i ile dikkat çeker. Anav IA'y~~ Namazgah I kültürü takip eder. Bu dönemin en büyük özelli~i hem ya~anan alan~n hem de yer-le~im say~s~ n~n artmas~d~r. Nüfus yo~unlu~unun yüksek olu~u ve arazi kullan~m~n~n yo~unla~-mas~~ tar~msal üretimi arturnu~ur. Bir önceki eVre gibi Namazgah I ile ilgili bilgiler Kuzey ~ ran'-dan gelmektedir.
Yazar, kuzey bölgelerde, Turan düzlü~üniin kumul ovalanndaki topluluklar~n geli~iminin tamamen farkl~~ bir yol izledi~ini belinin Bölgedeki Mezolitik yerle~imler oldukça snurl~d~r. Ne-olitik bulgular, ilkin MezNe-olitik'de yerle~ilmi~~ ma~aralarda saptanm~~t~r. Bu ma~ara yerle~imleri d~~~nda Uzboy vadisi, Sankam~~~ çöküntüsü, Amuderya ~rma~~n~n güney yata~~, A~a~~~ Zerav~an
KITAP TANITMA 1151 vadisi, Amuderya ile Siriderya ~rmaklann~n birle~ti~i yöreler ve üst-Yurt yaylas~nda konumlan-nu~ur. Bu yerle~melerin ekonomisi toplarc~l~~a ba~l~yd~. Nar, kay~s~, yabani zeytin, hayvan yu-murtalar~, baz~~ yumu~akçalar toplanm~~, ah geyik, k~z~l geyik, yaban domuzu, yanm-e~ek, sayga, gazel, Avrupa bizonu, muflon (bir tür da~~ koyunu), deve, su ku~lar~~ avlanm~~ur. Yazar bölgenin ta~~ alet endüstirisi ve mimari özellikleri hakk~nda da bilgiler vermi~tir. "Sonuç" k~sm~nda önceki bilgilerin de~erlendirilmesi yap~lm~~, Ortado~u'da tar~m ekonomisinin kurumsalla~u~~~ dö-nemde karma~~k sosyo-ekonomik a~~ incelenmi~, arkeolojik kültürlere i~aret eden ögeler üze-rinde durulmu~tur. Yazara göre ilk tar~msal topluluklarda gözle~nlenen kültürel çe~itlilik Neoli-tik devrimin uyard~~~~ tek bir geli~me sürecinden do~mu~tur. ilk tanm bölgeleri içindeki çoklu ekonomik ve kültürel ili~kilerin Hint-Avrupa proto dili yard~m~yla yiiriltüldü~ün 'ü belirtmekte-dir. Yazar oldukça ilginç bir saptama yaparak toplay~c~~ ekonominin a~~rl~kta oldu~u bölgelerin Hint-Avrupa dili konu~ulmayan alanlara Itar~~hk geldi~ine dikkat çelunektedir.
Alt~nc~~ Bölüm "Uygarl~~~n Do~u~u" ba~l~~~n' ta~~r. Bu bölümde iklimsel de~i~iklikler, bun-lar~n etkisiyle meydana gelen deniz seviyesindeki de~i~iklikler incelenmi~tir. Yazar deniz seviye-sindeki Holosen dalgalanmalarla incildeki Tufan öyküsü ve bunun Sümer ve Akad versiyonlan aras~nda ba~~ kurmaktad~r. Böylece jeolojik, arkeolojik veriler tarihsel öykülerle kar~~la~t~r~larak kullan~~l~~ sonuçlar elde edilmi~tir. Ortado~u'da geli~en çevresel de~i~meler yörenin ekonomisi üzerine olumsuz etkilerde bulunmu~tur. Günümüzde bile özellikle az geli~mi~~ ülkelerde bu etki devam etmektedir.
ilk kentler: Ubeyd. Uruk..." k~sm~nda MÖ. 5-4. biny~llarda Ortado~u'nun toplumsal, ekonomik ve kültürel geli~mesinde ba~l~ca rolün A~a~~~ Mezopotamya'ya kayd~k' belirtilerek in-sanl~k tarihinin ikinci önemli devrimi olarak nitelenen kent devrimi ve ilk s~n~fh toplumun or-taya ç~k~~~n~n bu yörede gerçekle~ti~i vurgulanmaktad~r. Bölgede ilk tanm topluluklan MÖ. 6. biny~hn ortalar~nda ortaya ç~km~~t~r. Nutzel, bölgenin (A~a~~~ Mezopotamya) bu tarihten önce batakl~k oldu~unu ve tar~mc~~ bir toplumu besleyemeyece~ini dü~ünmektedir. Ta~k~n ovalann-dan sular çekildikten sonra toprak tar~m için çok elveri~li bir hale gelmi~tir. Burada 5. ve 4. bin-y~lda geli~en kültürler ~u a~amalara aynlm~~ur: Ubeyd, Uruk, Cemdet Nasr, ~lk Hanedanlik. Bunlardan ilki olan Ubeyd döneminde ekonominin ba~ar~s~~ sayesinde nüfus da artnu~ur. Ayr~ca ilk kent toplumu da ortaya ç~km~~t~r. Ilk kent toplumunun en göze çarpan yan~~ toplumsal ikti-dar~n kurumsalla~mas~d~r. Ubeyd'in geç evrelerine do~ru uzmanla~m~~~ el sanatlannda önemli geli~meler ya~anm~~ur. Ubeyd yerle~meleri özellikle çanak çömlek özelliklerine göre Ubeyd 1,2,3,4 olarak incelenebilir. Her dönemde mallarda ve formlarda de~i~im sözkonusudur. Kent devrimindeki en belirgin ba~ar~~ Uruk döneminde ya~annu~ur. Uruk kültürünü alt evrelerine ay~r~rken çanak çömlek özelliklerinin yan~s~ra mimari ve mühürciilük özelliklerinden de fayda-laml~n~~ur. Bu eserler ilk Uruk ve Geç U~-t~k ~eklindedir. Uruk döneminde kentsel geli~me bü-yük mesafe alm~~t~r. Ayr~ca siyasi ve ekonomik alanda yeniden yap~lanma gerçekle~mi~, kültürel ve toplumsal bilgi milbadelesinde belirgin bir art~~~ gözlenerek yazar~n deyimiyle "bilgi patla-mas~" ya~annu~ur. Uruk kültürünün yarhm~~ üç a~amada tamamlanm~~t~r. ilk a~amada Iran, ikinci a~amada Kuzey Mezopotamya, üçüncü a~amada ise da~l~k çevrede çok daha küçük boyut-lardaki Uruk karakollar~~ ortaya ç~km~~t~r. Dönemin bilgi devriminde en önemli ad~m gerçek an-lamda yaz~n~n ortaya ç~kmas~d~r. Küçük kil tabletler üzerine kaz~narak i~aretlenen bu yaz~~ bir sonraki dönem olan Cemdet Nasr'da çok geni~~ bir bölgeye yay~lm~ur.
Bir sonraki k~s~m 'Ta~lar konu~maya ba~lad~~~~ zaman" ba~l~~uu ta~~r. Yazar bu k~s~mda bir-kaç önemli saptama yapar:
1-Mezopotamya'da bulunan ilk yaz~l~~ belgeler Sumer dilindedir. Bundan yola ç~karak en az~ndan Güney Mezopotamya'da Sumer etnik grubunun egemen oldu~u söylenebilir.
1152 KITAP TANITMA
2-~lk kent toplumunda gerçekten okuyup yazabilen insanlar~n oran~~ nedir? 3-Yaz~c~lar ve egemen ruhban-idari sin~f belli bir etnik az~nl~~a mensup olabilir.
4-Yaz~l~~ kay~tlar toprak üzerinde hem cemaat hem de ki~i mülkiyetinin geli~imini göster-mektedir.
Yazar, ilk hanedanl~k döneminin bir önceki Ubeyd, Uruk ve Cemdet Nasr dönemlerinin kentsel geli~iminin doruk noktas~~ oldu~unu vurgulamaktad~r. in~aat tekni~inde geli~meler ol-mu~tur. Bunlar aras~nda yeni bir kerpiç tipi, an~tsal giri~ler, geni~~ an~tsal yap~lar say~labilir. Yine bu dönemde ilginç cenaze merasimleri göze çarpar. Bu konuda bilgi veren en önemli kaynak Ur'daki kraliyet mezarlar~d~r. Bu mezarlardan elde edilen verilere göre cenaze merasimleri hay-vanlar~n yan~s~ra asker ve kad~n hizmetçilerin de kurban edildi~i karma~~k bir uygulama içer-mektedir.
~lk yaz~l~~ kaynaklar Güney Mezopotamya'daki ilk s~ n~fh toplumun toplumsal ve ekonomik
yap~s~n~~ anlamam~z~~ sa~lamaktad~r. Buna göre toplumda en az üç tabaka vard~r. Mezopotamya-'da kölelerin varl~~~~ hakk~nda ciddi tart~~malar yap~lmaktad~r. Son görü~~ MezopotamyaMezopotamya-'da köle nüfusunun normal nüfusla kar~~la~unlamayacak kadar az say~da oldu~udur. Mezopotamya tan-m~nda önemli bir yer tutan su kanallar~n~n yap~m~, bak~m~~ ve korunmas~~ zorunlu bir &Kilden-meyi gerektirmektedir. ~lk hanedanl~k döneminde mezar tipleri toplumsal tabakalar hakk~nda bilgi vermektedir. Kraliyet mezarlar~~ d~~~nda, profesyonel sava~ç~lara ait mezarlar, askeri-bürok-ratik seçkinlere ait mezarlar, daha az önemli bürokratlara ait mezarlar say~labilir.
Yazar, M.Ö. 3. biny~lda Güneybat~~ Asya'da yo~un bir uzun mesafeli ticareti gösteren çok say~da arkeolojik belgenin varl~~~na dikkat çelunektedir. ~ran ile Mezopotamya aras~ndaki tica-reti denetleyen tek bir sosyo-politik varl~k bulunmakta, ticaret Kur irma~~~ vadisinde üstlenmi~~ tüccarlar toplulu~u taraf~ndan denetlenmektedir. Ayr~ca bu tüccar toplulu~unun kendi ticari i~-lemleri için özel bir dili kullanm~~~ olabileceklerine dikkat çekilir. Daha sonra, M.Ö. 6. binden itibaren Mezopotamya'dan ekolojik özellikler hakk~nda bilgi verilmi~tir. Eski Mezopotamya'da devlet olu~um modelleri hakk~nda görü~ler incelendikten sonra mevcut bulgular biraraya getiri-lerek devlet olu~umuna ili~kin bir model ileri sürülmü~tür. Bu modelin temelinde ilk tar~m top-lumundaki i~bölümünden kaynaklanan toplumsal tabakalar, ideolojik ve idari-i~letimsel gücü
giderek elinde toplayan seçkinler grubu, öncelikle kodlanm~~~ bilginin i~letimine, biriktirilme-sine ve aktar~m~na dayanan karar verme i~levlerini üstlenmi~~ karma~~k bir denetim a~~~ yer al-maktad~r. Sumer dili, Akkad dili, bu dillerin ortaya ç~k~~~, yay~l~m~, bu dilleri kullananlar hak-k~nda bilgi verilerek devlet olu~um süreciyle ilgili önemli saptamalar yap~lm~~t~r. Buna göre Eski Do~u devletleri, Neolitik devrimin ilk temellerinden beri temelde de~i~memi~~ olan çok etnik
gruplu bir yap~dan ortaya ç~km~~t~r.
"Kafkasya Geli~imi" k~sm~nda çok de~i~ik adland~rmaya sahip olan, ancak Türkiye'de "Karaz Kültürü" olarak tan~nan yazar~n ise "Kura-Aras" dedi~i kültür incelenmi~tir. Bu kültürün kökeninin Orta-Kura çöküntüsündeki yerel Eneolitik tabakalarda aranmas~~ gerekti~ini bildirir-ler. Kura-Aras ekonomisinin temeli ko~um hayvanlar~n~n yo~un olarak kullan~ld~~~~ geli~mi~~ bir saban tar~rruna dayanmaktayd~ . Geni~~ bir evcille~tirilmi~~ bitki toplulu~unun varl~~~~ bilinmekte-dir. Hayvanc~l~kta önemli de~i~meler belirlenmi~, Eneoliti~in tersine koyun ve keçi hasat türde-dir. Metalurji ve maden i~lemecili~inin geli~imi bu kültürün en göze çarpan özelli~itürde-dir. Kura-Aras kültür birli~i keramik buluntu topluluklar~nda görülen benzerlikle belirgindir. Bir ba~ka kültür birli~i ev yap~m üslubunda görülmesine kar~~n yerel farklar da vard~r.
KITAP TANITMA 1153
Kura-Aras kültürü önkafkasya s~n~rlar~~ içerisinde çok geni~~ bir alana yarlm~~t~r. Ermenis-tan'~ n bat~s~, Do~u Anadolu'da Yukar~~ F~rat, Bat~~ Suriye ve Filistin yay~l~m alan~~ içerisindedir. Galile gölü k~y~s~ndaki Khirbet-el Kerak yerle~iminde de bu kültür saptanm~~, hatta bundan yola ç~karak baz~~ bilim adamlar~nca "Khirbet- Kerak Kültürü" ad~yla an~lm~~ur. Kura-Aras toplumla-r~nda temelde e~itlikçi bir sosyal yap~~ vard~r. Bu yap~, bir tür merkezi otoriteyi içermektedir. Kura-Aras, çok etnik gruplu bir sosyo-kültürel a~a ili~kin klasik bir örnektir. Kültür birli~inin temelinde alt gruplar aras~ndaki yo~un kültürel temas ili~kisi ve bilgi mübadelesi vard~r.
"Orta Asya'n~n Mezopotamyas~" k~sm~nda ilk tar~m topluluklar~= ortaya ç~kt~~~~ bir ba~ka bölge olan eski SSCB Orta Asyas~'n~n güney bölümünde özellikle Türkmen-Horasan da~lar~n~n yamaçlar~nda görülen sosyo-ekonomik geli~me ele al~nm~~t~r. Tar~m topluluklar~= ayn~ma sü-reci yainaç ku~a~~nda ba~lam~~, fazla nüfus tepelerin kuzeyine hareket ederek Tecen deltas~nda geli~imlerini sf~rdiirmü~tür. Ekonomileri sulu tar~ma dayanmaktad~r. Hayvanc~l~kta, özellikle Güney Türkmenistan'da koyun ve keçi say~s~nda art~~~ görülmektedir. Metalurji ve maden i~le-mecili~i alanlar~nda dikkat çekici ilerlemeler meydana gelmi~tir. Zengin çocuk mezarlar~ndan yola ç~karak toplumsal tablolar~n varl~~~ndan söz edilmektedir.
Orta Asya Eneolitik toplumlar~n~n en çarp~c~~ özelli~i d~~~ dünyayla geli~tirdikleri temaslar~n yo~unlu~udur. Çok uzak mesafelerde bile bu yöreyle ilgili çanak çömlekler bulunmu~tur. Na-mazgah Ilre kar~~l~k gelen Geç Kalkolitik dönemde kentle~me alan~nda önemli ba~ar~lar elde edilmi~tir. Büyük yerle~melerin boyutlar~~ 30 hektara ula~m~~t~r. Küçük yerle~meler ise tersine bir ~ekilde ya küçülmü~~ ya da tamamen yok olmu~tur. Zanaatkarl~ktaki ilerlemenin yan~s~ra zanaat-lar~n tumanla~mas~nda dikkat çekici bir art~~~ vard~r. Bu dönemde de kültür çok uzak mesafelere yarinu~ur.
Orta Asya Erken Tunç Ça~~, Namazgah IV evresine kar~~l~k gelir. Namazgah'~n büyüklü~ü 50 hektara ula~m~~t~r. Çanak çörnlekçi çarlu kullan~lmaya ba~lanm~~, pi~mi~~ topraktan tekerlekli araba modelleri yap~lm~~t~r. Bu arabalar~ n s~~~r ve develer taraf~ndan çekildi~i ileri sürülmü~tür. Metalurjide de önemli ilerleme meydana gelmi~, ince ala~~m teknikleri kadar arsenik tuncu kul-lan~m~nda da art~~~ vard~r. Bu dönemde uzmanla~m~~~ metalurji ve maden i~leme merkezleri or-taya ç~km~~t~r. Ekonomi tümüyle besin üretimine dayanmaktayd~. Namazgah V ile birlikte Orta Tunç Ça~~~ ba~lar. Alt~-depe'deki (Alt~ntepe) ayr~ nt~l~~ kaz~lara dayanarak büyük yerle~melerde toplumsal ve zanaatsal tamanla~man~n art~k iyice kuru~nsalla~t~~~na ili~kin verilerden söz edile-bilir. ~ndus vadisiyle Orta Asya aras~nda ticari ili~kilerin varl~~~~ olas~d~r. Bu dönemde Murghab deltas~nda yerle~me yo~unlu~u devam etmektedir. Yerle~me içinde zanaatkarlar~n ve özellikle de çömlekçilerle maden i~leyenlerin mahalleleri di~erlerinden ay~rd edilebilmektedir.
Yazar, son olarak belirtilen kan~tlara dayanarak Orta Asya bölgesinin sosyo ekonomik ge-li~mesi hakk~nda baz~~ sonuçlar ç~karmaktad~r:
1-Bölgede ilk tar~m topluluklar~= geli~mesi yerli geleneklere ba~l~d~r.
2-Güney Orta Asya'n~n sosyo-ekonomik geli~mesi genel Mezopotamya yolunu izlemi~tir. Eneolitik ve Tunç Ça~~~ boyunca Türkmen-Horasan da~lar~n~n eteklerini ve hemen kuzeyindeki ve güneyindeki alanlar~~ kucaklayan bir kültür a~~~ mevcuttur.
4-Orta Asya topluluklanyla Do~u ~ran'~n, ~ ndus vadisinin ve Elam'~n geli~mi~~ kent merkez-leri aras~nda oldukça yak~n temaslar~n varli~~m gösteren zengin kan~tlar mevcuttur.
"Bunal~m Ça~~" k~sm~nda M.Ö. 2. biny~lda Mezopotamya'da ortaya ç~km~~~ olan siyasal ve etnik süreçler say~s~~ artmakta olan yaz~l~~ belgeler yard~m~yla incelenmi~tir. Bu dönemde, iklimde Belleten C. LXV, 73
1154 KITAP TANITMA
giderek ciddi boyutlara ula~an kurakla~ma nedeniyle baz~~ yörelerde tar~msal uygarl~~~n geli~imi tamamen ortadan kalkm~~ur. Ekonomik ve siyasal üstünlük giderek Yukar~~ Mezopotamya'ya kaymaya ba~lam~~t~r. MÖ. 2. biny~l ba~lar~nda Mezopotamya'da Amorit hanedanlan taraf~ndan
yönetilen birkaç devlet ortaya ç~km~~t~r. 1800-1700'lerde F~rat ve Dicle'nin orta ç~~~rlar~nda iki yeni devlet. Man ve Assur belirmi~tir. Assur kentinin nüfusu da t~pk~~ Mani gibi ticari etkinliklere ba~l~d~r. Assur güney kentleriyle Suriye'deki ve Anadolu'daki hammadde ve mamul madde kay-naklar~~ aras~nda ili~ki kuran bir merkezdir. 1940-1800 aras~nda Assur, Kani~~ (Kültepe) kentinde bir ticaret kolonisi (Karum) olu~turmu~tur. Bu kentte ele geçirilen belgelerin incelenmesi, Hint-Avrupahlar'~n kökeninin anla~~lmas~~ aç~s~ndan önem ta~~maktad~r.
Yazar, Akkadca, Babilce, Hurrice, Sami Lehçeleri (Orta F~ratça, Assurca) hakk~nda bilgi verdikten sonra Hititler'in Ortado~u'da kesin olarak Hint-Avrupa dili konu~an ilk halk oldu~u vurgulanmaktad~r. Ayr~ca M.Ö. 3. biny~l~n ikinci yar~s~nda Kafkasya'da önemli toplumsal süreç-!erin olu~tu~u, bunlardan en önemlisinin Kura-Aras kültür a~~n~n çözülmesi oldu~u belirtil-mektedir. Bu çözülmenin ard~ndan beylik türü birimler geli~mi~tir. Çok etnik gruplu sosyo-kül-turel bir a~~n kal~ nt~lar~~ üzerinde etnik bcylikler ortaya ç~km~~t~r. Bu dönemde iklimde görülen kurakla~ma tar~msal üretimi azaltm~~, bunun yan~s~ra Mezopotamya Devletleri Anadolu'daki maden kaynaklar~n~~ elde etmek için ticari ya da askeri görevler düzenlemi~lerdir. Bu ortamda, çok etnik gruplu yap~lar grup rekabeti nedeniyle daha küçük gruplara ayr~lm~~lard~r. Yerel
kay-naklar~~ denetim alt~nda tutan bu yeni grubun üyeleri yo~un ekonomik, toplumsal ve kültürel ba~larla bütünle~mi~lerdir. Bu de~i~imlerle ili~kili olarak merkezi ve toplumsal iktidara ili~kin
maddi simgeler artm~~ur.
"Kral Mezarlar~"; Dolukhanov'a göre Kral Mezarlar~, beylik tipi toplumsal yap~n~n Orta-do~u Tunç Ça~~ nda mevcut olan en aç~k göstergesidir. Seçkinlere ait gömülerin yayg~nla~t~~~~
Erken Tunç Ça~~~ Ilde Anadolu'da kent benzeri birkaç merkez ortaya ç~ kar. Bunlar Troia II,
Beycesultan XVI-XIV, Poliochni V'dir. Bu merkezlerde ve Orta Anadolu'nun kuzeyinde bun-larla ça~da~~ baz~~ merkezler ~eçltinlere ait baz~~ mezarlar bar~nd~r~r. Silahlardan (k~l~çlar, kama-lar, sava~~ babalar~) olu~an ölü hediyelerine sahip bu mezarlar oda biçiminde (ta~) ve pithos
(küp) tipindedir. Yazar kral mezar~~ oldu~u dü~ünülen mezarlar~n Dorak ve Alacahöyfik'de bu-lundu~unu bildirmektedir. Ancak Dorak mezarlar~ n~n gerçekten var olup olmad~~~~ yönündeki
~üpheler halen devam etmektedir. Yazar bu konuya hiç de~'inmemi~tir. Anadolu'da bulunan
kral mezarlar~n~n Kuzey Kafkasya'daki mezarlar, özellikle Maikop mezarlanyla (kitapta höyük olarak geçiyor) benzerlikleri ele al~nm~~, bu mezarlar ayr~nt~l~~ bir biçimde incelenmi~tir. Yazar Maikop kültürünün etno-kültürel kollara ayr~l~~~~ konusunu da tan~~m~~, bu mezarlar~n geli~mi~~ bir toplumsal tabakala~man~n ve toplumsal iktidar~n kurumsalla~mas~n~n göstergesi kabul etmi~
-tir. Maikop mezarlar~~ geli~mi~~ bir toplumsal tabakala~mar ve artan bir merkezi otoritenin varl~ -~~ n-~~ göstermektedir. Yazar~ n da ifade etti~i gibi Maikop kültürüne ait baz-~~ mezarlar~n soylulara
ya da krallara ait oldu~unu söylemekte sak~nca yoktur.Yazar daha sonra Dolmenler hakk~ nda
bilgi vermektedir. Dolmenlerin daha eski Kafkas kültürlerinde bulunmamas~~ nedeniyle bunla-r~n varl~~~~ Akdeniz kökenli yeni etnik gruplabunla-r~n yarl~mlyla ili~kilendirilmektedir. Bu k~s~mda
son olarak M.O. yakla~~k 2300'lerde Bat~, Orta ve Güney Anadolu'daki pekçok höyukte görülen ve James Mellaart taraf~ndan Luwiler'e ba~lanan y~k~m üzerinde durulur. Yazara göre bu y~ k~
m-lar yerel beylikler aras~ndaki sürekli çat~~mam-lar~n bir sonucu da olabilir.
"Kay~p Anayurdu Aramak" k~sm~nda yazar~n sürekli üzerinde durdu~u temel konulardan birisi olan Hint-Avrupahlar'~ n kökeni sorunu yeniden incelemeye al~nm~~t~r. üzerinde durulan görü~~ Hint-Avrt~pal~lar'~n anayurdunun Kuzey Karadeniz bozlurlan oldu~udur. özellikle Gim-butas'~n savundu~u bu görü~e göre M.Ö. 4000-2500 aras~nda Kurgan halklar~~ üç ard~~~k dalgayla bat~ya hareket etmi~ler, sonra Kafkasya üzerinden Mezopotamya'r istila etmi~lerdir. Baz~~ grup-
KITAP TAN1TMA 1155 lar Hindistan'a yönelmi~ler, ötekiler bozk~rda kalarak do~uda Iran yaylalar~na do~ru bask~~ kur-mu~~ ve Orta Asya içelerine kadar s~znu~lard~r. Bu görü~~ N.Ya.Merpert, J.P. Mallory, D.Anthony ve ba~ka bilim adamlar~~ taraf~ndan benünsenmi~tir. Yazar~n bildirdi~ine göre Kuzey Karadeniz-'de Orta PleistosenKaradeniz-'den beri horninid varl~~~~ bilinmektedir. Ancak sadece Geç PleistosenKaradeniz-'de bölgenin nüfusu önemli bir yo~unluk kazanm~~t~r. Yazar, önceki bölCunlerde Orta ve Bat~~ Avru-pa'daki üst Paleolitik gruplar~n Proto-Ural dilleri konu~tu~u varsay~nurn yeniden ele al~r. Bu varsay~ma göre ayn~~ dillerin Karadeniz bozk~rlann~~ da içine alacak biçimde Rusya ovas~na yay~ l-dikim kabul etmek gerekmektedir. Mezolitik s~ras~nda giineyden (K~r~m) ve güneydo~u Avru-pa'dan s~zan yeni gruplar sürekli olarak bölgeye gelmi~lerdir. Yerlilerle kar~~an bu insanlar~n Proto-Ural dilini korumu~~ olduklar~~ dü~ünülmektedir.
Neolitik Ça~'da Balkan Yar~madas~nda Pre-Sesklo olarak adland~r~lan evrede görülen Bar-botin teknikli ve cardium (bask~~ kap) teknikli çanak çömle~in kökeninin Türkiye'nin
giineydo-~usunun da dahil oldu~u Ortado~u'daki geni~~ bir co~rafyada ortaya ç~kt~~~~ ve t~pk~~ tar~m
eko-nomisinin ilk formlann~n izledi~i yolla Güneydo~u Avrupa'ya yay~ld~~~~ dü~ünülmektedir. Bir varsay~ma göre çiftçi ekonomisinin Avrupa'ya yay~lmas~na ilk tanmc~~ topluluklar aras~nda bir kabileler aras~~ ileti~im arac~~ olarak Hint-Avrupa dilinin yay~lmas~n~n e~lik etti~i öne sürülmekte-dir.
M.Ö. 6. biny~l~n ortalar~nda Dinyester ve Güney Bug ~rmaklann~n ormanl~k vadilerinde Bugo-Dinyesteryen denilen yeni bir toplumsal kültürel birim ortaya ç~kar. Yazar bu kültürü olu~-turan insanlar~n kom~u tanmc~~ toplululdarla yo~un ekonomik ve kültürel temaslarda bulunan toplay~c~~ ekonomiye sahip halklar oldu~unu belirtir. Çiftçilerle toplay~c~lar aras~ndaki yo~un temaslar sonucunda Hint-Avrupa dili toplay~c~lar taraf~ndan da yava~~ yava~~ benimsenmi~tir. Av-rupa'da çatlak çömle~in Dinyester Inna~~'ndan itibaren bat~ya do~ru Belçika ve kuzey Fransa'ya kadar yay~lmas~~ Hint-Avrupa dilinin Avrupa'daki kitlesel geni~lemesine ili~kin bir gösterge say~ -labilir.
M.05. 4200-4000'lerde Moldova'dan Orta Dinyeper'e de~in Kukuteni-Tripolye kültürü or-taya ç~kar. Çoban-çiftçi bu kültürün ilk tar~m dünyas~n~n di~er kesimleriyle çok yönlü temaslar~~ bulundu~unu aç~kça gösteren sanat alan~ndaki kar~~l~khl~klar, bir ortak ileti~im arac~~ olarak Hint-Avrupa dilinin varl~~~na i~aret etmektedir. Hemen hemen ayn~~ dönemde A~a~~~ Tuna ova-s~n~n do~u kesiminde Dobruca, Muntenia ve Tuna-Dinyeper akarsulan aras~ndaki sahalarda Gumelnitza kültürü vard~r. Bu kültürle Kukuteni-Tripolye aras~nda yo~un temaslar vard~r. Tri-polye ve Gumelnitza kültürlerinin ortaya ç~kmas~~ ve geli~mesi Kuzey Karadeniz'in a~ul~kh ola-rak toplay~c~~ olan gruplar~n~n bulundu~u bölgelerde çiftçi ekonomisinin yarlmas~yla do~rudan ili~kili karma~~k toplumsal ve demografik siireçlerden kaynaklanmaktad~r. Kuzeybat~~ Karadeniz bölgesinin tar~msal dünyaya dahil olmas~, zorunlu olarak, burada Erken Neolitik'ten beri süre-gelen Hint-Avrupa dilinin bu bölgeye s~zmas~~ anlam~na gelir. Yukar~da anlaulan kültürlerden do~uda boziursal Karadeniz duzlü~ünde daha farkl~~ bir ekonomiye sahip kültür gruplar~~ bu - lunmaktayd~ . Bunlardan biri Sredni Stog'dur. Büyük ölçüde at yeti~tiricili~ine dayanan ekono-miye sahip olan bu kültürde tar~m yap~ld~~~na dair hiçbir kan~t yoktur.
Ikinci bir kültür Mikhailovkad~r. Bu kültürün ekonomisi Sredni Stog'dan tamamen farkl~ -d~r. Hayvan kahnulann~n %95'i koyun ve keçidir. Ekonomisi hayvanc~l~k ve avc~l~kla destekle-nen tar~ma dayanmaktad~r. Mikhailovko ile Tripolye topluluklar~~ aras~nda s~k~~ temaslar vard~r. MÖ. 111. biny~lda Tripolye toplululdannda derin bir ekonomik ve toplumsal bunal~m ya~anm~~-t~r. Yerle~im say~s~nda da azalma meydana gelmi~tir. Yazar bu bunal~m~n Avrupa'n~n bir bölü-münden ayr~~ bir olgu olarak dü~iinillemeyece~ini belirtir. Son y~llarda Moldovyah ve Ukraynah arkeologlar taraf~ndan yap~lan incelemeler, sonraki a~amada Tripolye geleneklerinin daha geni~~ bir alana yarld~~~n~~ ortaya koymu~tur. Yazar, Dergachev'in geç Tripolye s~ras~nda i~ledi~ini öne
1156 KITAP TANITMA
sürdü~ü iki diyalektik süreci ele almaktad~r. Bu iki süreçten ilki önemli bir parçalanma ve çok say~daki kültürel ve etno-toplumsal varl~~~n ortaya ç~kmas~, ikincisi ise bu varhldann tedrici bir kültürel seviyelenmeye girmeleridir. Dolukhanov>a göre ikinci e~ilim, Tripolye gruplar~n~n et-nik bir bütünlük arzetti~ini savunmaya yanyan ek bir kan~t sa~lamaktad~r. Bu kültürel benzerlik geç Tripolye topluluklar~~ aras~ndaki yak~n ekonomik (özellikle metalurji ve maden i~lemecili~i) ve kültürel ili~kilerden kaynaklanmaktad~r. Geç Tripolye'de iki ana maden i~leme merkezi
var-d~r. Bunlar Usatovo ve Sofievkavar-d~r. Usatovo grubu içerisinde yerle~melerin yan~s~ra mezarl~klar da önemlidir. Usatovo'da hem düz mezar hem de kurgan türü mezarlar vard~r. Zengin bir metal buluntu grubu içeren bu mezarlar sosyo-politik bilgiler içermektedir. Bu mezarlar, seçkinlere ait gömüler d~~~nda fakir insan kesimlerini de kapsamaktad~r. Usatovo ile Sredgi Stog kurgan
me-zarlar~~ aras~nda ~a~~rt~c~~ benzerlikler vard~r. Bu gomü gelene~inin gelenekselle~ti~i söylenebilir.
Yazara göre Kurgan mezarlar~, öncelikle yükselen toplumsal ve siyasal iktidar~n simgeleridir.
Ay-r~ca kurganlar grup yönelimli beylik tipi toplumsal yap~lar içinde ayr~~ bir hiyerar~ik yap~n~n or-taya ç~kt~~~n~~ göstermektedir.
Kuzey Karadeniz bozk~rlannda ortaya ç~km~~~ olan bu süreçIerin etkisi, bölgenin d~~~ na da
yarlm~~ur. Romanya'daki kültürlerden Çernavodo III ve Kotofeni'nin geli~imi geç Tripolye ile ça~da~ur. Bu kültürler Çernavodo Ide türemi~tir. Renfrew'un, Çernavoda, Ezero ve Baden'in
Troia I ve Ege Erken Tunç Ça~~~ ile ça~da~~ oldu~u dü~üncesine dikkat çeken yazar Renfrew'un vard~~~~ en önemli sonucun Hint-Avrupa dili konu~anlarm büyük ölçekli herhangi bir istilas~ na yer b~rakmayacak ~ekilde ilk Neolitik Ça~'dan ba~layarak Tunç Ça~~~ kültürlerinin kesintiye
u~-ramaks~z~n geli~ti~ini belgelemektedir. Yazar~ n üzerinde durdu~u bir ba~ka konu Çukur Mezar kültilrüdür. M.(5. 3. biny~ldan itibaren bu kültür Do~u Avrupa'n~n bozlursal ve k~smen de or-mansal-bozlursal alan~nda yarlm~~ur. Çukur Mezar kültüründe tar~ m~n yap~ld~~~~ bilinmekteyse de ekonomi esas olarak hayvanc~l~~a dayanmaktad~r. Yazar, Çukur Mezar (Yamnaya) biçimlen-diren kültürel ogelerin yay~lmas~n~, Güneydo~u Avrupa ve Kuzey Karadeniz bozlurlann~n geni~~ bir bölgesinde devreye giren benzer toplumsal silreçIerle ili~kilendirmektedir. Bu yay~lma, bey-lik tipi göçebe toplumsal yap~lan kapsam~~ur. Göçebe beyli~in geli~mesine türde§ olmayan top-lumsal gruplar aras~ndaki bilgi mubadeleri de e~lik etmi~tir. Hiçbir zaman büyük ölçekli güçleri ima etmedi~i vurgulanan bu siireçIerde olu~an güçlerin Hint-Avrupa dillerinin yay~lmas~ na da bir etkisi olmam~~ur. Bu dil, zaten bölgede en az~ ndan 2000 y~l önce ilk tar~m ekonomisiyle bir-likte olu~mu~tur. Artan ticari ili~kiler ve toplumlar aras~ndaki bilgi mubadeleri sonucunda
Çu-kur Mezar gelene~i Kuzey Karadeniz bozk~rlar~nda h~zla yarlm~~t~r. Ancak bu durumun Hint-Avrupa dilinin yarlmas~yla bir ba~lant~~ kuramayaca~~~ vurgulanmakta, bunlar~n a~~rl~kl~~ olarak
Hint-Avrupa dili konu~an gruplar aras~nda i~leyen yerel ve toplumsal süreçler oldu~una dikkat
çekilmektedir.
"Orta Asya'n~n Çökil~ii" k~sm~nda Orta Asya'da Namazgah V'in çökü~üyle ba~layan süreç anlaulmaktad~r. Yazar, göreceli olarak k~sa bir zaman diliminde büyük kent öncesi merkezlerin (özellikle 50 hektar' a~m~~) yokoldu~unu ve yerlerine alanlar~~ 2 hektardan az olan birkaç küçük
yerle~menin ortaya ç~kt~~~n~~ vurgulanmaktad~r. Kent öncesi uygarl~~~ n çökü~üyle önemli nüfus
gruplar~~ do~uya do~ru hareketlenmi~tir. Baktria'da Amuderya'run kuzey ve güneyinde M.(5. 2. biny~l~n ilk yar~s~nda büyük tar~m yerle~meleri belirrni~tir. Konet da~~n~n bat~s~ndaki Sumbar
vadisinde yap~lan ara~t~rmalarda Tunç Ça~~~ yerle~meleri ve mezarl~klan bulunan çok büyük hö-yükler saptanm~~t~r. Mezarlar~n içerisinden gelen gri çanak çömle~in benzerleri Kuzeybat~~ Iran-'da, Turengtepe 111c, ~ahtepe II, Sialk IIIk ve Hissar c'de saptanm~~t~r. Bu kerami~in yarhmnun ilk Hint-Arilerin bu bölgeye s~zmalanyla ili~kili oldu~u önerilmektedir. Yeni ara~t~rmalar
sonu-cunda "tek bir gri keramik" kültürünün olmad~~~~ kan~tlanm~~t~r. Kerami~in rengi (gri) üretim teknolojisindeki de~i~meyle ili~kiliydi ve etnik bir göstergesi yoktu.
KITAP TANITMA 1157
Kent öncesi ilk tar~m uygarl~klar~mn çökü~ünden sonra Kafkasya, Küçük Asya, Balkanlar ve Kuzey Karadeniz bozk~rlar~ nda beylik türü toplumsal yap~~ yerle~mi~tir. Çok etnik gruplu sosyo-kültürel birimler, ayr~~ etnik kimlikler esas~nda daha küçük gruplara ayr~lm~~lard~r. Bu gruplar~n üyeleri yo~un ekonomik, toplumsal ve kültürel ba~lar içerisinde birle~mi~lerdir. Bu dönemde ticari ve kültürel temaslar artarak devam etmi~, kaynaklar için artan rekabet, genel-likle etnik gruplar aras~~ çat~~ma ve sava~larla noktalanm~~ur.
"Kikülen Imparatorluklar" k~sm~nda M.Ö. 2. biny~lda Mezopotamya ve Ortado~u toprak-lar~nda ya~anan etnik hareketler incelenmi~tir. ~lk olarak Kuzey Mezopotamya'daki Hurri var-l~~~, Hurri-Urartu dilinin kuzeydo~u Kafkas dilleriyle ili~kisi ve Mitanni devleti ele al~nm~~t~r. Mi-tanni devletinin yöneticileri de Hurri dilini kullanm~~lard~r. Yazara göre Ortado~u'nun M.Ö. 2. biny~l tarihindeki en önemli olay Hint-Avrupahlara ait tarihi kay~tlar~n görülmesidir. Kaydedil-mi~~ ilk Hint-Avrupa dili Hifitçedir. Hititler, Anadolu'ya gelmeden önce Kafkas dillerinden Ab-hazo-Adige grubuyla akraba Hattiler bölgede ya~amaktayd~lar. Yazar bu dönem Anadolusu'n-daki etnik ve dilsel süreçleri aç~klayabilmek için arkeolojik bulgulardan da faydalanm~~t~r. Bu dönemin güçlü ve zengin beylilderi aras~nda sürekli çat~~malar~n oldu~una dikkat çekrnektedir. Orta Anadolu'da bu dönemde görülen çanak çömlek türleri anlauld~ktan sonra Kültepe kaz~lar~~ üzerinde durulmu~tur. Karum hakk~nda bilgi verilmi~, tüccarlar~n hem bat~~ Samice hem de As-sur-Babilce, yerli egemenlerin ise ya Hatüce ya da tan~n~r biçiminde bir Hint-Avrupa dili konu~-tuklardan yola ç~karak bu durumun eski do~u devlet yap~s~n~n çok etnik gruplu oldu~una ili~kin bir kan~t oldu~u, ayr~ca Yak~ndo~u'da Hint-Avrupahlar'~n enaz Hattiler kadar eski olduklar~~ so-nucuna vanlmaktad~r. Oysa önceki sayfalarda Hattiler'in, Hititkrin Orta Anadolu'ya gelmeden önce ya~ayan halklar, Hattice'nin de Hint-Avrupa dili olmayan bir dil oldu~u belirtilmi~tir. Kald~~ ki Kültepe vesikalan Hattiler'in Anadolu'ya giri~inden çok sonraki bir tarihe M.Ö. 2. biny~l~n ilk evrelerine aittir. Yazar, Hititler'in kulland~klar~~ 8 farkl~~ dili temel alarak onlar~n çok etnik gruplu oldu~unu vurgulamaktad~r. Bu dillerden resmi dil Hititçe ve Akadça idi. Ar~ivlerde ise t~pk~~ Hititçe gibi bir Hint-Avrupa dili olan Luwice ve Palaca da kullan~lm~~t~r.
Hitit devletinin çökii~iine do~ru Hitit dili yaz~l~~ kaynaklarda yerini Luwi hiyerogriflerine b~rakm~~t~r. Yazara göre Hitit imparatorlu~unun yfiul~~~na neden olan etkenler aras~nda Urartu kralli~r~mn do~u~u da vard~r. Urartu devletinin kurulu~u ve geni~lemesi hakk~nda bilgi verildik-ten sonra Urartu sanat~n~n esas olarak Mezopotamya tarz~nda geli~mesine kar~~n baz~~ yönlerden Asur mimarisine üstün gelen özgün özelliklere sahip oldu~u, Urartu kültürü üzerinde yerli Kaf-kasya geleneklerinin etkisi vurgulanmaktad~r. Yazar, bir Hint-Avrupa dili olan Ermenice üze-rinde de durmaktad~r. Ermeni tarihiyle ba~lant~l~~ lulinmaya çal~~~lan dönemler hakk~nda bilgi verilmi~tir. Yazar~n önceki bölfunlerde de bildirildi~i biçimde Hint-Avrupa dilinin Neolitik Ça~-'dan itibaren Ortado~u'da varoldu~una dikkat çekilmi~, ayn~~ zamanda önkafkasya'n~n Eneolitik ve Tunç Ça~~~ yerle~melerindeki baz~~ gruplar aras~nda da kullan~ld~~~~ ileri sürülmü~tür.
"Samiler" k~sm~nda Sami dillerinin kökeniyle ilgili baz~~ bilgiler verilmi~tir. Sami proto dili-nin anayurduna ili~kin iki temel varsarm bulunmaktad~r. Birinci varsarm Kuzey Afrika, ikincisi ise Yak~n Do~u çölleridir. Yazar, mevcut arkeolojik ve paleoekolojik bulgulara dayanarak Sami dili konu~an halklar~n anayurdunun Arabistan ve Suriye ovalarmdaki çöllük alanlara yerle~tir-mektedir. "Protosami" sözü aç~k bir biçimde büyük ölçüde kurak bir çevrede geli~en toplay~c~~ bir ekonomiyi yans~t~r.
"Sonuç" bölümünde önceki bölümlerde ele al~nan bilgiler yeniden gözden geçirilerek eski Ortado~u'da etnik ve dilsel saptamalar yap~lmaya çal~~~lm~~t~r. Paleolitik Ça~~ hakk~nda ayr~nt~l~~ bilgiler verildikten sonra Neolitik Ça~'da besin üretici ekonominin ortaya glu~~na dikkat çekil-mi~tir. Çiftçi ekonomisinin yay~lmas~n~n Hint-Avrupa dilinin yarlmas~yla birlikte yürüdü~ü fik-
1158 KITAP TANITMA
rine dikkat çeken Dolukhanov da bu görü~ü kabul etmektedir. Eski Ortado~u'nun etnik geli~im siirecindeki bir ba~ka a~ama "ikinci ürün devrimi" olarak nitelenen M.(5.4800-3000 y~llar~d~r. Bu süreçte tar~m çok ilerleyerek saban ve di~er kültürel ve teknolojik yerülikler içerir hale gelmi~tir. Ancak bu dönemde iklimde ya~anan olumsuz de~i~imler sonucunda tar~msal üretim azabau~ur.
K~d~k sonucu azalan kaynaklar için artan rekabet ko~ullar~nda büyük sosyo-kültürel a~lar daha küçük birimlere ayr~lm~~ur. Bu durum, özellikle ilk Mezopotamya devletlerinin çevresinde aç~kça görülmektedir. Bu birimler, etnik kimlikleri belirgin bir tür beyliklerdir. Yine bu dö-nemde Mezopotamya'da ilk yaz~l~~ uygarl~klar ortaya ç~kar. Beyliklerin aksine ilk s~rufh uygarl~k-lar çok etnik gruplu toplumsal sistenalerdir. Yöneticiler, rahipler, tüccaruygarl~k-lar genellikle çiftçilikle u~ra~an normal halk kidelerine yabanc~~ az~nhklardan olu~maktad~r.
Yukar~da ana hatlanyla tan~trnaya çal~~t~~~m~z eserin ismi "Eski Ortado~u'da Çevre ve Etnik Yap~" olmas~na kar~~n kitab~n içeri~inde Ortado~u d~~~nda çok daha geni~~ bir alan Güneydo~u
Avrupa, Kafkaslar, Kuzey Karadeniz ve hatta Orta Asya'n~n erken dönem kültürleri, etnik ve dilsel özellikleriyle ayr~nt~lar~yla ele al~nm~~t~r. Eserde göze çarpan bir husus, Anadolu'yla ilgili pekçok yerle~imden bahsedilmi~~ olmas~na kar~~n bu kaz~lan gerçekle~tiren ve yabanc~~ dilde de
eserler veren Türk ara~t~rmac~lar~n herhangi bir eserinin kaynakça listesine yaz~lmamas~d~r. Buna kar~~n yazar~n ifade yetene~i, olaylar~~ farkl~~ bölüm ye k~s~mlarda yeniden ele alarak irde-lemesi esere oldukça ö~retici bir boyut kazand~rmaktad~r. Bu kitap, Ortado~u ve çevresinin
je-olojik ça~lardan tarihsel ça~lara uzanan geni~~ bir döneminin birçok aç~dan anla~~lmas~n~~
sa~la-yacak temel ba~vuru kitaplar~ndan biridir.