• Sonuç bulunamadı

Avrupa Parlamentosu, 13 Haziran da Gezi Parkı Olaylarıyla İlgili Bir Karar Aldı. AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AP Kararını Eleştirdi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Avrupa Parlamentosu, 13 Haziran da Gezi Parkı Olaylarıyla İlgili Bir Karar Aldı. AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AP Kararını Eleştirdi"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER

 AB, 22. Faslın Müzakereye Açılmasını Onayladı

 Avrupa Parlamentosu, 13 Haziran’da Gezi Parkı Olaylarıyla İlgili Bir Karar Aldı

 AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AP Kararını Eleştirdi

 28.Reform İzleme Grubu Toplantısı 15 Haziran’da Gerçekleştirildi

 Schengen Mevzuatı’nda Değişiklik Yapıldı

 AB Liderler Zirvesi, Sosyal ve Mali Konulara Odaklandı

 G8 Zirvesi 17–18 Haziran’da Kuzey İrlanda’da Gerçekleşti

 Letonya, 2014’te Euro Euro Alanı’na Katılmaya Hazırlanıyor

 AB, Bankalar ve Yatırım Şirketlerine Daha Katı Sermaye Kuralları Getiriyor

 AP Komitesi, Türkiye-AB Gümrük Birliği Ekseninde TAFTA’yı Ele Aldı

 AB, Çalışanların Elektromanyetik Radyasyona Maruziyet Sınırlarını Yeniden Düzenliyor

 AB’den Tütün Mevzuatı Kapsamında Yeni Yasaklar

 İstatistik: AB Ülkelerinin Enerji Tüketiminde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Payı

(%)

(2)

SİYASİ GELİŞMELER

AB, 22. Faslın Müzakereye Açılmasını Onayladı

AB Genel İşler Konseyi, 25 Haziran tarihli toplantısında, "Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu"

başlıklı 22. faslın müzakereye açılmasını onayladı. Ancak, faslın müzakereye açılacağı Hükümetlerarası Konferans’ın tarihi, Avrupa Komisyonu'nun 2013 yılı İlerleme Raporu’nu sunmasının ve faslın açılması konusunda Genel İşler Konseyi'nin ortak pozisyonunun teyit edilmesinin ardından, Konsey tarafından belirlenecek.

“Bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonu” faslı, aday ülkelerin AB’nin bölgelerarası gelişmişlik farklılıkların azaltılmasına yönelik politikalarına uyumunu ve sağlanan fonlarının etkin kullanımı için gerekli idari ve kurumsal kapasiteleri oluşturmalarını gerektiriyor. Bu kapsamda, Türkiye’nin, AB’nin bölgesel sınıflandırma yapısına uygun bir sınıflandırma yapması; kamu yönetiminin buna göre yeniden yapılandırılması; AB mali yardımlarının programlaması, koordinasyonu, projelendirmesi, yürütülmesi ve denetimini sağlayacak merkezi ve yerel kurumsal/idari yapıların tesis edilmesi; buralarda görev yapacak insan kaynaklarının temini ve eğitimi gibi, sistemin sağlıklı işleyişini sağlayacak düzenlemeleri gerçekleştirmesi gerekiyor.

Türkiye bu konuda başta NUTS sınıflandırması, Kalkınma Ajanslarının kuruluşu, çok yıllı stratejiler geliştirilmesi, IPA koordinasyonuna ilişkin yetkilendirmeler vb. alanlarda, gerek uygulamaya temel oluşturacak hukuki çerçevenin tesisi, gerek kurumsal ve idari kapasitelerin geliştirilmesi yönünde önemli ilerleme kaydetti.

Önümüzdeki süreçte ise, uygulamadaki eksiklikler,

koordinasyon sorunları, fonların kullanımındaki yetersizlikler vb.

alanlardaki aksaklıkların giderilmesi yönünde çalışmalar yapılması gerekiyor.

Türkiye’deki tüm bölgeler, kişi başına GSYİH’ları, AB ortalamasının

%75’inin altında olduğundan, Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu’nun Hedef 1 statüsü (yakınsama) kapsamına giriyor. Bunun yanı sıra diğer tüm yapısal fonlar ve yine kişi başına GSMH’sı AB ortalamasının %90’ ının altında olan ülkelere yönelik Uyum Fonu da Türkiye’yi kapsıyor. Bu fasıldaki kriterlere tam uyum, bölgelerin gelir düzeylerinin birbirlerine yakınlaştırılması, makroekonomik istikrar, sermaye ve işgücü piyasalarının sağlıklı işleyişi, altyapı ve insan kaynaklarının geliştirilmesi gibi birçok önemli etki de yaratıyor.

Başta enerji, çevre, ulaştırma, AR&GE, eğitim olmak üzere pek çok alanda ciddi yatırım ihtiyacı içinde olan Türkiye açısından bu imkanlardan yararlanmak büyük önem taşıyor.

Ancak söz konusu fonlardan etkin biçimde yararlanabilmek için Türkiye’nin ulusal ve bölgesel seviyede kurumsal kapasitelerini güçlendirmesi, AB hedefleriyle uyumlu bölgesel gelişme planları hazırlaması, öncelikli eylem alanlarını belirlemesi, bunlara ilişkin strateji ve finansman planları oluşturması, paydaşların sürece aktif katılımlarını sağlayacak mekanizmalar geliştirmesi, iyi yönetişim ve hesap verebilirlik ilkelerini içselleştirmesi, ulusal ve yerel kaynaklarını da kullanarak özellikle geri kalmış bölgelerde seçilecek il merkezlerinin bölgesel ekonominin lokomotifi olabilecek ekonomik büyüme ve istihdam merkezlerine dönüştürülmesini sağlayacak tedbirleri de alması gerekiyor.

Avrupa Parlamentosu, 13 Haziran’da Gezi Parkı Olaylarıyla İlgili Bir Karar

Aldı

Avrupa Parlamentosu (AP), 13 Haziran’da gerçekleşen Genel Kurul toplantısında, Gezi Parkı protestolarıyla başlayan ve Türkiye geneline yayılan olaylarla ilgili bir karar aldı. Gezi Parkı’ndaki barışçıl ve meşru gösterilerde polisin uyguladığı orantısız güçten derin kaygı duyduğunu belirten AP, Türk makamlarını, polis şiddetini soruşturmaya, sorumluları adalete teslim etmeye ve kurbanlara tazminat ödemeye; Başbakanı ve hükümeti, barışçıl göstericilere karşı sert tedbirler almamaya ve olayların tırmanmasını önlemek için birleştirici ve uzlaştırıcı bir tutum takınmaya çağırdı.

Türk makamlarını, vatandaşların ifade özgürlüğü ile barışçıl toplanma ve protesto hakkına saygı göstermeye, bu hakkı teminat altına almaya, gözaltına alınan barışçı göstericilerin derhal

serbest bırakılmasına,

gözaltındakilerin avukata erişiminin sağlanmasına davet eden AB, gözaltındakilerin ve yaralananların tam sayılarının açıklanmasını da talep etti.

Uzlaşma sağlamak, özür dilemek ya da halkın bir kesiminin tepkilerini anlamak konusunda gösterdiği isteksizlikle daha fazla kutuplaşmaya neden olan hükümetin ve Başbakan’ın tepkilerinden üzüntü duyduğunu belirten AP, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Yardımcısı Arınç’ın gerilimi yatıştırmak için yaptıkları ılımlı açıklamalar ve diyalog oluşturma çabalarından ise memnuniyet duyduğunu belirtti.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AP Kararını Eleştirdi

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 13 Haziran’da yaptığı basın açıklamasında Avrupa Parlamentosu

(3)

kararını sert bir dille eleştirdi. Batı medyasında ve Avrupa’da bazı yetkililer ve parlamenterlerce sorumsuz açıklamalar yapıldığını belirten Bağış, Türkiye’nin iç meseleleriyle ilgili sorumsuzca konuşmanın bedeli olduğunu söyleyerek, Türkiye’nin bir muz cumhuriyeti değil, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu ifade etti.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni şiddet uygulamakla suçlamanın kimsenin haddi olmadığını, Türkiye’de devlet şiddeti olmadığını, çevre hassasiyetiyle eylem yapanların arkasına sığınarak hukuku, asayişi ayaklar altına alanlara müsaade edilmemesi olduğunu, bu oyunun ulusal ve uluslararası uzantılarının bilindiğini belirtti.

Güvenlik güçleri içinde müdahalenin dozunu abartanlar için soruşturma başlatıldığına dikkat çeken Bağış, AB’nin, Avrupa ülkelerinde masum gösterileri şiddet sarmalına dönüştürenlere sessiz kalırken, Türkiye’de vandalizme karşı güvenlik güçlerinin mücadelesini farklı yansıtarak orantısız değerlendirdiğini ifade etti.

28.Reform İzleme Grubu Toplantısı 15 Haziran’da Gerçekleştirildi 28. Reform izleme Grubu (RİG) toplantısı, 15 Haziran’da AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve İçişleri Bakanı Muammer Güler’in

yanı sıra,

Türkiye-AB KPK Eşbaşkanı Afif Demirkıran, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala ve Türkiye İnsan Hakları Kurumu Başkanı Hikmet Tülen’in katılımıyla gerçekleştirildi.

“Bölgesel Politikalar ve Yapısal Araçların Koordinasyonu” faslının, 26 Haziran’da açılmasıyla sürecin yeni bir ivme kazanacağının belirtildiği

toplantıda, ”Yargı ve Temel Haklar”

ile “Adalet, Özgürlük ve Güvenlik fasıllarının açılması konusunda AB’ye bir çağrı yapıldı.

Yargı Reformu Stratejisi’nin revize çalışmalarının, yeni Anayasa çalışmaları da dikkate alınarak şeffaf ve katılımcı bir anlayışla sürdürüldüğüne dikkat çekilen toplantıda özetle:

 3. ve 4. Yargı Reformu Paketleri ile, yargı hizmetlerinin etkinliğinin arttırılması ve hızlandırılması amacıyla çok sayıda kanunda değişiklik yapıldığı,

 İnsan Hakları İhlallerinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planı Taslağı’nın tamamlandığı,

 Kamu Denetçiliği Kurumu’nun, vatandaşların şikâyetlerini almaya başlayarak işlevsel hale geldiği,

 Eylül 2012 tarihinden itibaren bireysel başvuruları kabul etmeye başlayan Anayasa Mahkemesi’ne, bugüne kadar yaklaşık 5200 bireysel başvuru yapıldığı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, bu yolu, AİHM’ye başvurmadan önce tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olarak kabul ettiği,

 Nisan 2013’te onaylanan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu aracılığıyla, göç yönetimi alanında ihtiyaç duyulan mevzuat ve kurumsal altyapının kurulmasında önemli bir adım atıldığı; bu çerçevede İnsan Ticaretinin Önlenmesi ve Mağdurların Korunması Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı’nın ve Sınır Güvenliği Kanun Tasarısı Taslağı’nın hazırlanması çalışmalarının da sürdürüldüğü,

 2010-2015 Organize Suçlarla Mücadele Ulusal Strateji Belgesi’nin 2010-2012 yıllarını kapsayan Eylem Planı’nın uygulanmasının başarıyla tamamlandığı, 2013-2015 dönemine yönelik ikinci Eylem Planı’nın Başbakanlığa sunulduğu belirtildi.

Kadın hakları ve aile içi şiddetin önlenmesi konularının öncelikli gündem maddesi olarak ele alınacağı

29. RİG toplantısının ise Eylül 2013’te Gaziantep’te düzenlenmesi kararlaştırıldı.

Schengen Mevzuatı’nda Değişiklik AB Konseyi 20 Haziran’da, başta Schengen Sınır Kodu’nun uygulaması olmak üzere, Schengen Alanı’na ilişkin bir dizi mevzuat değişikliğini kabul etti. Değişiklikler kapsamında aşağıdaki hususlar yer alıyor:

 Daha fazla yasal belirginlik:

Schengen Alanı’nda kısa süreli kalış dönemleri, daha net kurallarla hesaplanacak. Buna göre, Schengen ülkelerinde kısa süreli kalışlar, 180 günlük bir dönem içerisinde 90 günü aşamayacak.

 Ölçek ekonomileri: Üye ülkeler, komşu üçüncü ülkelerle, ulusal mevzuatlarına uygun olarak giriş ve çıkış kontrolleri yapılmasına imkan tanıyacak sınır geçiş noktaları kurulmasına dair mevcut ikili anlaşmaları koruyabilecekler ya da yeni anlaşmalar yapabilecekler.

Böylelikle gerek üye ülkeler gerek komşu üçüncü ülkeler kaynak tasarrufunda bulunabilecek.

 Sınır güvenlik görevlilerinin eğitiminde iyileştirme: Üye ülkeler sınır güvenlik görevlilerini, yanlarında ebeveynleri olmadan seyahat eden çocuklar ya da insan kaçakçılığı mağdurları gibi savunmasız kişileri tespit edebilmeleri ve gerekli işlemleri yapabilmeleri için uzmanlık eğitimine tabi tutacak.

 Hızlı sınır kontrolleri: Sınır kontrollerinin hızlandırılması ve daha fazla esneklik sağlanması için vize muafiyetine sahip kişiler için ayrı şeritler açılacak.

 Bürokrasinin azaltılması: AB içinde taşımacılık yapan yük gemileri, tren personeli ve açık denizlerde çalışanlar için ek kolaylıklar sağlanacak.

Değişiklikler, Resmi Gazete’de yayımlanmalarını takiben 20 gün

(4)

içinde; kısa süreli kalışların hesaplanmasına ilişkin değişiklikler ise 90 gün içinde yürürlüğe girecek.

EKONOMİK GELİŞMELER

AB Liderler Zirvesi, Sosyal ve Mali Konulara Odaklandı

27-28 Haziran tarihlerinde gerçekleşen AB Liderler Zirvesi’nin ana gündem maddelerini, Avrupa'da süregelen ekonomik kriz ve başta genç işsizler olmak üzere, rekor seviyelere ulaşan işsizlik oranları oluşturdu.

Avrupa Birliği genelinde, 18-25 yaş grubu gençlerin ¼’ünden fazlasının işsiz olduğuna dikkat çekilen Zirve’de, işsizlikle mücadelenin Birliğin en önemli önceliklerinin başında geldiği ve, bu sorunun çözümü için gerek AB düzeyinde, gerek ulusal düzeyde tüm kaynakların seferber edilmesi gerektiği vurgulandı. Bu kapsamda liderler tarafından, aşağıdaki tedbirlerin alınması kararlaştırıldı:

 Başta Avrupa Sosyal Fonu (FSE) olmak üzere, yapısal fonlardan, gençlerin istihdamına özel kaynaklar ayırılması ve kullanılmamış fonların bu alana aktarılmak üzere yeniden programlanması,

 ‘Gençlerin İstihdamı Girişimi’nin Ocak 2014’e kadar tam anlamıyla faaliyete geçirilmesi için gerekli çalışmaların hızla tamamlanması ve söz konusu imkandan öncelikle, gençlerin işsizlik oranının %25’in üzerinde olduğu bölgelerin yararlandırılması,

 Daha önceki zirvelerde, gençlerin işsizliği ile mücadele için tahsis edilmesi kararlaştırılan 6 milyar euro’luk kaynağın, 2014-2020 dönemi

AB bütçesinin ilk iki yılında aktarılması,

 Gençlerin İstihdamı Girişimi’nden yararlanan üye ülkelerin yılsonuna kadar; diğer ülkelerin ise 2014 yılı içinde, işsizlikle mücadele konusunda kapsamlı bir plan kabul ederek uygulamaya koymaları,

 Avrupa Yatırım Bankası tarafından genç işsizliği ile mücadele için ek kaynak aktarımında bulunulması,

 Üye ülkelerin, gençlerin sınır ötesi hareketliliği ve mesleki eğitim ile ilgili programları güçlendirmeleri, 2014 başına kadar staj imkânlarının artırılmasını sağlayacak tedbirler almaları,

 Sosyal tarafların, alınan tüm tedbirlere aktif katkı sağlamaları,

 Üye ülkelerin, öğrenim hayatından iş hayatına geçişi kolaylaştıracak şekilde öğretim ve mesleki eğitim sistemleri ile firmalararası işbirliğinin geliştirilmesini sağlayacak tedbirler almaları, düşük nitelikli gençlerin istihdam piyasasına entegrasyonunu ve genç girişimcileri destekleyecek özel programlar geliştirmeleri.

G8 Zirvesi 17–18 Haziran’da Kuzey İrlanda’da Gerçekleşti

39. G81 Zirvesi, 17–18 Haziran tarihlerinde, İngiltere Başbakanı David Cameron’un ev sahipliğinde Kuzey İrlanda’da gerçekleştirildi. Ana gündem maddelerini, küresel ticaretin geliştirilmesi, vergi kaçakçılığının önlenmesi, Suriye krizi ve AB-ABD Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması’nın (TAFTA) oluşturduğu Zirve’de, AB’nin ekonomik krizle mücadele yönünde aldığı tedbirler de değerlendirildi.

1 G8 kapsamında, ABD, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Rusya ve İngiltere’nin yanı sıra AB yer alıyor.

AB Konseyi’nin, 14 Haziran’da Avrupa Komisyonu’na ABD ile TAFTA müzakerelerine başlaması için yetki vermesinin ardından, G–8 Zirvesi’nde, AB ve ABD yetkililerince müzakerelerinin ilk turunun 8 Temmuz’da başlatılacağı açıklandı.

Müzakereler kapsamında ele alınması planlanan konu başlıkları arasında, pazara erişim, teknik düzenlemeler ve tarife dışı engellerin öne çıktığı belirtilen açıklamada, görsel-işitsel sektörünün şimdilik kapsam dışı bırakıldığı ifade edildi. Açıklamada ayrıca, TAFTA ‘nın, ABD’ye 100 milyar, AB’ye 80 milyar, dünya ekonomisine ise 85 milyar Sterlin katkı sağlayacağı vurgulanarak, 2 milyon ek istihdam yaratılabileceğine ve fiyatların ucuzlaması sayesinde, tüketiciler açısından önemli kazanımlar sağlanacağına dikkat çekildi.

Suriye’deki krizin müzakereler ve barışçı yollarla çözülmesi gerektiğinin altını çizen G8 liderleri, bu bağlamda geçici bir hükümet kurulmasının önemini vurgulayarak, barış görüşmeleri için en kısa sürede devreye girecek ortak bir plan üzerinde uzlaşıya vardıklarını belirttiler. Plan kapsamında yer alan hususlar ise: ‘Suriye’ye insani yardımın artırılması ve 1,5 milyar $ tutarında yeni yardım sağlanması;

Suriye’de tüm tarafların müzakerelere katkı sağlaması; geçici bir yönetimi oluşturacak Cenevre sürecinin desteklenmesi; devletin temel kurumlarının geçiş sürecinde korunmasının güvence altına alınması; ülkenin teröristlerden ve aşırılık yanlılarından arındırılması için çaba harcanması; kimyasal silah kullanımının kınanması; tüm Suriyeliler tarafından onaylanan bir

(5)

hükümetin desteklenmesi’ şeklinde açıklandı.

Letonya, 2014’te Euro Euro Alanı’na Katılmaya Hazırlanıyor

Avrupa Komisyonu, 5 Haziran’da yayımladığı Letonya’ya ilişkin 2013 Yılı Yakınsama Raporu’nda, AB Konseyi’ne, Letonya’nın 1 Ocak 2014 itibariyle Euro Alanı’na kabul edilmesini tavsiye etti. Ekonomisi giderek güçlenen Letonya’nın, özellikle 2008-2009 döneminden sonra, AB- IMF işbirliğinde yürütülen mali yardım programı kapsamında önemli adımlar attığına dikkat çekilen raporda, bu ülkenin, 2013 yılında AB’nin en hızlı büyüyen ekonomisi olacağı beklentisi dile getirildi.

Raporda, Maastricht kriterleri temelinde yapılan değerlendirmede:

 Nisan 2012-Nisan 2013 döneminde, Letonya’nın enflasyon oranının referans değer olan %2,7’nin altında kalarak, %1,3 olarak gerçekleştiği;

 Bütçe açığının GSYİH’ya oranının 2010’da %8,1 iken, 2012’de %1,2’ye gerilediği, 2013’te de %1,2 seviyesini korumasının beklendiği;

 Kamu borcunun GSYİH’ya oranının 2012 yılı sonunda %40,7 seviyesinde gerçekleşerek, bütçe açığının sürdürülebilir hale geldiği;

 Uzun vadeli faiz oranı ortalamasının, Nisan 2012-Nisan 2013 döneminde referans değer olan %5,5’in altında seyrederek

%3,8 olarak gerçekleştiği;

 Letonya’nın 2 Mayıs 2005 itibariyle ülkelerin kur istikrarını denetleyen Avrupa Döviz Kuru Mekanizmasına (ERM II) girdiği ve referans değer olan 2 yıl süreyle istikrarını koruduğu belirtildi.

Letonya’nın dış ödemeler dengesinin gelişimi, istihdam, üretim ve finans piyasalarının entegrasyonu, ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına ilişkin olarak da olumlu değerlendirmelerin yer aldığı raporda,

ülkenin para politikası mevzuatının AB müktesebatı ile uyumlu olduğuna ve bu durumun Avrupa Merkez Bankası tarafından hazırlanan Yakınsama Raporu’nda da teyit edildiğine vurgu yapıldı.

Konuyla ilgili istişare ve onay sürecinin tamamlanmasının ardından, AB Ekonomi ve Maliye Bakanları Konseyi (ECOFIN) tarafından, Temmuz ayında, Letonya’nın Euro Alanı’na katılımı hakkında nihai kararın verilmesi bekleniyor.

İŞ DÜNYASINA YÖNELİK GELİŞMELER

AB, Bankalar ve Yatırım Şirketlerine Daha Katı Sermaye Kuralları Getiriyor AB Konseyi, bankalar ve yatırım şirketleri için daha katı sermaye kuralları içeren “CRD 4” adlı düzenleme paketini kabul etti.

Kurumların uymakla yükümlü oldukları tedbirler içeren bir tüzük ile kredi kuruluşları ve yatırım şirketlerinin faaliyetlerini düzenleyen bir direktiften oluşan yeni paketin, Avrupa Parlamentosu tarafından da onaylanmasının ardından, 1 Temmuz 2014’te yürürlüğe girmesi öngörülüyor.

Paket kapsamında özetle aşağıdaki hususlar hedefleniyor:

 Basel III uluslararası standartlarının AB mevzuatına dahil edilmesi,

 Bankaların mali istikrarının artırılması yoluyla, mali şoklara karşı daha dirençli hale getirilmeleri,

 Mali sektörde uyumlaştırılmış bir Tek Pazar tesis edilerek, tüm üye ülkelerde kuralların aynı şekilde uygulanması,

 Reel ekonomiye sürdürülebilir kredi akışı sağlanması,

 Bankacılara ödenen primlere sınırlamalar getirilmesi.

AP Komitesi, Türkiye-AB Gümrük Birliği Ekseninde TAFTA’yı Ele Aldı Avrupa Parlamentosu’nun Uluslararası Ticaret Komitesi (INTA) 18 Haziran tarihli toplantısında, Türkiye-AB Gümrük Birliği ekseninde, ABD ile AB arasında gerçekleştirilmesi planlanan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması’nı (TAFTA) ele aldı.

Türkiye’den, Ekonomi Bakanlığı yetkililerinin katılarak INTA üyelerine, Gümrük Birliği ve Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) kapsamında yaşanan sorunlar hakkında bilgi verdikleri toplantıda, mevcut sıkıntıların giderilebilmesi için, Türkiye tarafından aşağıda yer alan alternatif çözüm önerileri gündeme getirildi:

 Türkiye ve AB’nin, Gümrük Birliği kapsamında, 3. ülkeler karşısında tek müzakereci konumuyla masaya oturarak STA müzakere etmeleri,

 Türkiye’nin, Avrupa

Komisyonu’nu, AB ülkeleri gibi kendi adına STA müzakere etmesi için yetkilendirmesi ve sonuçlanan anlaşmanın, Türkiye’nin iç hukuk süreci doğrultusunda onaylanması,

 Türkiye’nin, STA’ları AB ile paralel olarak müzakere etmeyi sürdürmesi, ancak 3. ülkelerin müzakerelerin eş zamanlı başlatılması yönünde teşvik edilmesi için bağlayıcı bir hüküm getirilmesi; AB’nin bir ülke ile STA imzalamasından, Türkiye’nin aynı ülke ile STA imzalamasına kadar geçecek süre içinde Türk ürünlerine, 3. ülke tarafından AB’ye tanınan koşulların uygulanması.

AB ile ABD arasında imzalanması öngörülen TAFTA’nın, Türkiye’yi, diğer STA’lara oranla çok daha fazla etkileyeceğini belirten Ekonomi Bakanlığı yetkilileri, ABD’nin, Türkiye ile STA imzalama eğiliminde olmadığını ifade ederek, bu konuda AB’den destek talebinde bulundular.

(6)

Avrupa Komisyonu’nun AB-ABD TAFTA Başmüzakerecisi Ignacio Garcia Bercero ise, Gümrük Birliği’nin Türkiye açısından sağladığı kazanımların yanı sıra, STA’lar konusunda bir mağduriyet yarattığını belirterek, Komisyon’un gerek ABD, gerek Japonya ile STA müzakerelerinde Türkiye’nin paralel STA müzakereleri yürütmesini desteklediğini ifade etmekle yetindi.

AB, Çalışanların Elektromanyetik Radyasyona Maruziyet Sınırlarını

Yeniden Düzenliyor

Avrupa Parlamentosu 11 Haziran’da, elektromanyetik radyasyona maruz kalan işçilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi amacıyla yeni kurallar onayladı. Söz konusu kurallar, uluslararası düzeyde, radyasyon maruziyet sınırlarına getirilen değişikliklerin yanı sıra, işverenlerin riskleri önceden belirlemek ve azaltmak için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğünü de pekiştiriyor.

Çalışanların sağlık ve güvenliği ile başta tıp sektörü olmak üzere elektromanyetik cihazların kullanım gerekliliği arasında bir denge kurmayı hedefleyen yeni düzenlemeler, tüm sektörleri kapsamakla birlikte, öncelikle çelik sanayii ve televizyon/radyo yayın istasyonları ya da radar sistemlerine yakın alanlarda uzun saatler çalışılmasını gerektiren, dolayısıyla nispeten daha fazla risk barındıran sektörleri ilgilendiriyor.

Bununla birlikte, yeni maruziyet limitlerinin manyetik rezonans görüntüleme (MRI) gibi bazı sağlık teknolojilerinin ve askeri uygulamaların kullanımını kısıtlayabileceği tespitinden hareketle, sağlık üzerindeki olumsuz etkilerin ve güvenlik risklerinin giderilmesine yönelik gerekli tüm tedbirlerin alınması koşulu ile bu sektörler için bazı istisnalar getiriliyor. Yeni mevzuatın, 1 Temmuz 2013 itibariyle AB Resmi Gazetesi’nde yayımlanması planlanıyor.

AB’den Tütün Mevzuatı Kapsamında Yeni Yasaklar

AB Sağlık Bakanları, 21 Haziran’da tütünle ilgili mevzuatın sıkılaştırılması yönünde bir karar aldı.

Karar kapsamında, mentollü, meyve ve çikolata aromalı sigaraların satışı yasaklanırken, sigara paketleri üzerinde bulunması gereken resimli uyarılar da yeniden düzenlenecek.

Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan Direktif taslağında, resimli uyarıların, sigara paketlerinin %75’ini kaplaması önerilmiş olmakla birlikte, Bakanlar tarafından alınan kararda, bu oran %65 olarak belirlendi. Ancak isteyen üye ülkelere, kendi iç düzenlemeleri doğrultusunda söz konusu oranı artırma imkanı da verildi.

Avrupa Komisyonu tarafından yapılan araştırmalar, AB’de yılda 700.000 bin kişinin tütünün neden olduğu hastalıklar yüzünden hayatını kaybettiğine, tedavi vb. giderlerin sağlık sistemine maliyetinin ise 25 milyar € civarında olduğuna işaret ediyor. Yeni Direktif’in kabul edilmesi halinde, AB’de sigara içenlerin sayısında beş yıl içinde 2,4 milyonluk bir azalma bekleniyor. Nikotin içermesine karşın, sigaraya göre daha sağlıklı bir alternatif gibi sunulan elektronik sigaraların da sağlık üzerinde olumsuz etkileri bulunduğuna dikkat çeken Bakanlar, bu konuda daha kapsamlı araştırmalar yapılması gereğini vurguluyor.

Avrupa Parlamentosu’nun ilgi komisyonundan görüş alındıktan sonra Parlamento ve Konsey tarafından görüşülecek olan Direktif taslağının, onay sürecinin tamamlanması ve yürürlüğe girmesinin, 3-4 yılı bulması bekleniyor.

yasaklanırken, sigara paketleri üzerinde bulunması gereken resimli uyarılar da yeniden düzenlenecek.

Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan Direktif taslağında, resimli

uyarıların, sigara paketlerinin %75’ini kaplaması önerilmiş olmakla birlikte, Bakanlar tarafından alınan kararda, bu oran %65 olarak belirlendi. Ancak isteyen üye ülkelere, kendi iç düzenlemeleri doğrultusunda söz konusu oranı artırma imkanı da verildi.

Karar kapsamında, benzer uyarıların, elektronik sigaralara ve tütün gibi içilen diğer bitkisel ürünlere de uygulanmasına yer veren AB Sağlık Bakanları, sigara ve tütün paketlerinin üzerinde “doğal” , “organik” gibi ifadelerin yer almasına da yasak getirdiler.

(7)

İSTATİSTİK r

AB ÜLKELERİNİN ENERJİ TÜKETİMİNDE YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARININ PAYI (%)

2004 2006 2008 2010 2011 2020 Hedefi

AB 27 7.9 8.5 9.6 12.1 13.0 20

Belçika 1.9 2.6 3.0 4.0 4.1 13

Bulgaristan 9.2 9.3 9.5 13.4 13.8 16

Çek Cumh. 5.9 6.4 7.2 8.4 9.4 13

Danimarka 14.9 16.4 18.6 22.0 23.1 30

Almanya 4.8 5.5 7.3 10.7 12.3 18

Estonya 18.4 16.1 18.9 24.6 25.9 25

İrlanda 2.4 3.1 3.6 5.6 6.7 16

Yunanistan 7.1 7.2 8.0 9.2 11.6 18

İspanya 8.1 9.0 10.1 13.8 15.1 20

Fransa 9.1 9.1 9.9 11.4 11.5 23

İtalya 4.9 5.4 6.3 9.8 11.5 17

G.Kıbrıs 2.7 2.8 3.7 4.6 5.4 13

Letonya 32.8 31.1 29.8 32.5 33.1 40

Litvanya 17.2 16.6 16.9 19.8 20.3 23

Lüksemburg 0.9 1.5 1.8 2.9 2.9 11

Macaristan 4.4 5.0 5.6 7.6 8.1 13

Malta 0.0 0.0 0.0 0.2 0.4 10

Hollanda 1.8 2.2 2.7 3.3 4.3 14

Avusturya 22.8 24.4 26.9 30.4 30.9 34

Polonya 7.0 6.9 7.2 9.3 10.4 15

Portekiz 19.3 20.6 22.3 22.7 24.9 31

Romanya 17.0 17.1 20.1 22.9 21.4 24

Slovenya 16.1 15.5 14.6 19.6 18.8 25

Slovakya 6.7 6.5 7.5 8.5 9.7 14

Finlandiya 29.0 29.8 30.5 31.0 31.8 38

İsveç 38.3 41.7 43.9 47.9 46.8 49

İngiltere 1.1 1.4 1.9 3.3 3.8 15

ı (%)

Referanslar

Benzer Belgeler

For microfiltration (MF) and ultrafiltration (UF), inorganic fouling due to concentration polarization is much less profound, but can exist most likely due to

Gezi Parkı ile başlayan ve tüm ülkeyi kaplayan büyük halk direnişi, polisin vahşi saldırısı ile karşılaştı.. 11 Haziran’da Taksim Meydanı’ndaki çadırlara,

/ Tıpkı benim gibi o da/ çok uzaklarda kalan bir ağacın altında / Unutmuş o- labilir uykusunu/ Onu da benim gibi deli etmiştir, deli./ Her solukta .alıp da memleket

Allianoi ve Hasankeyf'in yanında aktif tavır almalıyız" diyen girişim yasaya ayk ırı olan karardan dönülmesini, Allianoi ile ilgili dosyanın Koruma Yüksek Kurulu'ndan,

Avrupa Parlamentosu Başkanı Pottering, Başbakan Erdoğan'a yazdığı mektupta, "Allianoi'yi sular altında bırakarak sonsuza kadar kaybetmemiz anlam ına gelecek su

Şunu anlamak çok önemli; konuştuğumuz şey gençler arasında yeni olan bir şey değil; gelişmekte olan bir şey?. Çok da büyük bir

Bu verilere bağlı olarak, oda sıcaklığına (yaklaşık 20 0 C) yakın kısılma yerine giriş sıcaklık ve 10 bar’ın altındaki kısılma yerine giriş basınç

HDL-kolesterol düzeyi ise metabolik sendromlu grupta kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha düşük bulundu (p< 0.001). 4) Serum total sialik asid düzeyleri metabolik