• Sonuç bulunamadı

FEN ÖĞRETİM PROGRAMLARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "FEN ÖĞRETİM PROGRAMLARI"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

FEN ÖĞRETİM PROGRAMLARI

Editör

Prof. Dr. Şengül S. ANAGÜN

Yazarlar

Prof. Dr. Sabahattin ÇİFTÇİ Prof. Dr. Mehmet GÜLTEKİN

Doç. Dr. Burcu ANILAN Dr. Öğr. Üyesi Nurhan ATALAY

Doç. Dr. Ersin KARADEMİR Neslihan ER Prof. Dr. Zühal ÇUBUKÇU Dr. Öğr. Üyesi Muhammet ÖZDEN

Doç. Dr. Didem İNEL EKİCİ Dr. Öğr. Üyesi Şule Betül TOSUNTAŞ

Dr. Murat EKİCİ

Dr. Öğr. Üyesi Mine SÖNMEZ KARTAL

Ankara 2020

(2)

FEN ÖĞRETİM PROGRAMLARI Editör: Prof Dr. Şengül S. ANAGÜN ORCID: 0000-0002-8011-0730

©Tüm Hakları Saklıdır. 2020.

Bu kitabın basım, yayın, satış hakları Anı Yayıncılık Eğitim ve Danışmanlık San. Tic.

Ltd. Şti.‘ne aittir. Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri herhangi bir bilgi depolama ve erişim sistemiyle veya mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, aktarılamaz veya dağıtılamaz.

Yayıncı Sertifika No : 16003

e-ISBN : 978-605-170-383-1

Kapak Tasarımı : Kezban KILIÇOĞLU

Mizanpaj : Göksel ÇAKIR

KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI

Editör: Prof. Dr. Şengül S. ANAGÜN FEN ÖĞRETİM PROGRAMLARI Anı Yayıncılık, 1. Baskı, Ankara/Türkiye 2020, iv+356 Sf., 16x24 cm

e-ISBN: 978-605-170-383-1 Fen Öğretimi, Öğretim Programı

Program Geliştirme, Beceriler, Değerler, Öğretme-Öğrenme Süreci, Etkinlikler Anı Yayıncılık

Kızılırmak Sokak 10/A Bakanlıklar/Ankara Tel: 0 312 425 81 50 pbx

e-posta: aniyayincilik@aniyayincilik.com.tr http://www.aniyayincilik.com.tr

A harfinin evrimi

(3)

İÇİNDEKİLER

Bölüm 1- EĞİTİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR --- 1 Prof. Dr. Sabahattin ÇİFTÇİ

Bölüm 2- PROGRAM GELİŞTİRME ---17 Prof. Dr. Mehmet GÜLTEKİN

Bölüm 3- İLKÖĞRETİM FEN BİLİMLERİ ÖĞRETİM PROGRAMI ---53 Doç. Dr. Burcu ANILAN

Dr. Öğr. Üyesi Nurhan ATALAY

Bölüm 4- BECERİLER VE ÖĞRETİM PROGRAMINDAKİ YERİ ---87 Doç. Dr. Ersin KARADEMİR

Bölüm 5- YETKİNLİKLER VE ÖĞRETİM PROGRAMINDAKİ YERİ --- 127 Neslihan ER, YL Öğrencisi

Doç. Dr. Ersin KARADEMİR

Bölüm 6- FEN BİLİMLERİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINDA DEĞERLER

EĞİTİMİ --- 155 Doç. Dr. Ersin KARADEMİR

Prof. Dr. Zühal ÇUBUKÇU

Bölüm 7- FEN BİLİMLERİ ÖĞRETİMİNDE ÖĞRENME ÖĞRETME SÜRECİ --- 185 Dr. Öğr. Üyesi Muhammet ÖZDEN

Bölüm 8- FEN BİLİMLERİ ÖĞRETİMİ İÇİN ETKİNLİK ÖRNEKLERİ --- 217 Doç. Dr. Didem İNEL EKİCİ

Bölüm 9- FEN BİLİMLERİ ÖĞRETİMİNDE ALTERNATİF ÖLÇME VE

DEĞERLENDİRME --- 245 Dr. Öğr. Üyesi Şule Betül TOSUNTAŞ

Bölüm 10- PISA VE TIMSS UYGULAMALARI, ÖZELLİKLERİ VE FEN ÖĞRETİM PROGRAMINA YANSIMALARI --- 289 Doç. Dr. Didem İNEL EKİCİ

Dr. Murat EKİCİ

Bölüm 11- FEN EĞİTİMİNDE ÖĞRETMEN NİTELİKLERİ VE YETERLİLİKLERİ ---- 311 Dr. Öğr. Üyesi Nurhan ATALAY

Bölüm 12- FEN BİLİMLERİ VE ÖZEL EĞİTİM --- 343 Dr. Öğr. Üyesi Mine SÖNMEZ KARTAL

(4)

ÖN SÖZ

Program geliştirme dinamik bir süreçtir. Toplumun değişen gereksinimlerini kar- şılamak amacıyla öğretim programları sürekli gelişim ve değişim göstermekte- dir. Öğretmen yetiştiren kurumların eğitim programları da benzer biçimde de- ğişime uğramaktadır. 2019 yılı itibariyle eğitim fakültelerinde uygulanmaya başlanan ders programlarında Fen Öğretim Programları dersi yer almaktadır.

Bu kitabın yazımında bu dersin içeriğine hizmet etme gerekçesi ile yola çıkılmış- tır.

Kitap 3-8. sınıflarda öğretmenlik yapacak öğretmen adaylarına ve öğretmenle- rine fen bilimleri programları konusunda ışık tutmayı amaçlamaktadır. Kitap;

eğitim ve program geliştirme ile ilgili temel kavram ve süreçler, fen bilimleri programlarının tarihsel süreç içindeki gelişimleri, programda yer verilen beceri, yetkinlikler, değerlerin öğretimi, fen öğretiminde öğrenme-öğretme süreçleri, örnek etkinlikler, uluslararası sınavlar ve fen öğretimi, öğretmen yeterlilikleri ve özel eğitim gereksinimi olan öğrencilere fen öğretimi gibi başlıklardan oluşmak- tadır. Öğretmen yetiştirme sürecinin başarıya ulaşmasının temelinde planlanan derslerin etkin bir biçimde uygulanması ve öğretmen adaylarının nitelikli bir eği- tim alması yatmaktadır. Bu nedenle öğretmen adaylarının donanımlı olarak ye- tişmesi de bu bağlamda büyük önem taşımaktadır. Kitabımızın bu yönüyle fen bilimleri öğretmenlerinin yetiştirilmesine katkı sağlayacağını umut etmekteyiz.

Öğretmen adaylarının niteliğini artırmak adına kitapta sadece teorik bilgilere değil aynı zamanda uygulamalara da ilgili bölümlerde yer verilmiştir. Bölüm yazarlarımız geniş bir alanyazın taraması ile güncel gelişmeleri sizlere sunmayı amaçlamıştır.

Bu kitabın yazımında emeği geçen tüm yazarlarımıza ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum. Özel teşekkürüm ise kitabın düzenlenmesinde büyük destek veren Dr. Öğr. Üyesi Şule Betül Tosuntaş’a olacaktır. Kitabımızın öğretmen adayları ve öğretmenlerimize yararlı olması dileklerimle…

EYLÜL, 2020 Prof. Dr. Şengül S. ANAGÜN

(5)

BÖLÜM 1

Eğitim ile İlgili Temel Kavramlar

Prof. Dr. Sabahattin ÇİFTÇİ ORCID: 0000-0002-5437-9867

Giriş

Yaratılmışların en mükemmeli olarak adlandırılan insan en basit tanımıyla, biy- olojik, kültürel ve sosyal bir varlıktır. Onu diğer canlılardan ayıran en önemli özellikleri; yüksek seviyede gelişmiş bir sinir sistemi, dik durma ve yürüme gücü ve de karşılayıcı bir başparmağa sahip olmasıdır. İnsan sahip olduğu bu özel- likler sayesinde içgüdüsel davranışlar yerine etkili bulduğu davranışlarını pe- kiştirerek yeni davranışlar kazanmış (Şahin, 2006), kazandığı davranışları kendisinden sonra gelen nesillere aktararak, içinde yaşadığı dünyayı ve kendini sürekli değiştirmiş ve geliştirmiştir. İnsanoğlu ilk olarak hayatta var olabilme, varlığını sürdürebilme gayesiyle eğitme, eğitilme ihtiyacı hissederken günümüzde ise daha nitelikli, daha konforlu ve daha güvenli bir hayat sü- rebilmek için eğitime ihtiyaç duymaktadır. İnsanın ihtiyaçlarının, isteklerinin ve merakının sonu olmadığı sürece öğrenmesinin de sınırları, sonu olmayacaktır.

Eğitim, insanlık tarihi kadar eski ve o günden bugüne insanı değiştiren, geliştiren, insanı diğer canlılardan daha fazla ayıran, insana değer veren, in- sanın gücüne güç katan en önemli etkendir. Bireyin toplum içinde var olabilmesi, kendine bir yer edinebilmesi, aldığı eğitime göre şekillenmektedir.

Sadece bireyler için değil günümüzde eğitim, bir ülkenin, var ya da yok olma, bağımsız ya da bağımlı olma, hatta zengin ya da fakir olmasının en büyük be- lirleyicisi haline gelmiştir. Bu nedenledir ki eğitimin tüm dünyada önemi gittikçe artmakta, devletler gelirlerinin en büyük kısmını eğitim faaliyetlerine ayırmak- tadırlar. Özellikle içinde yaşadığımız çağda hızla artan, değişen ve gelişen bir özelliğe sahip olan bilginin insanlara daha modern, daha anlamlı ve daha kalıcı bir şekilde kazandırılması çalışmaları hız kesmeden devam etmektedir. Bu nedenle ülkeler sık sık eğitim sistemlerini güncellemek durumunda kalmaktadır- lar. Hızlı değişimlerin yaşandığı küresel dünyada; ülkelerin kültürel, ekonomik,

(6)

2/ Fen Öğretim Programları

toplumsal yapısındaki hareketliliklerin temelindeki en önemli etkenlerden biri bu değişimi oluşturacak insan kaynağını yetiştiren eğitim sistemleridir. Eğitim sis- temlerinde gözlenen farklılıklar ile yaşanan değişimlerin yorumlanmasında, bu değişimlere kaynak olan eğitim kavramına ve eğitimle ilişkili diğer kavramlara yüklenen anlamların incelenmesi yerinde bir yaklaşım olacaktır.

Eğitim

Eğitim kelimesinin batı dillerindeki kökü Latincedeki “educare” eyleminden tü- retilen “education” beslemek, yetiştirmek eylemlerine dayanmaktadır. Kelime 16. yy.ın başlarından itibaren (Billington, 1997), Türkçede ise 1940’lardan başlanarak maarif, talim, terbiye gibi anlamlara karşılık kullanılmaya başlanmıştır (Başaran: 1984:14). Başka bir bakış açısıyla Şişman (2013) eğitim kelimesinin eğmek fiilinden türetildiğini belirterek bükmek, yetiştirmek, yönlendirmek, öğretmek, terbiye etmek gibi anlamlara geldiğini ifade etmiştir.

Eğitim kavramı, eğitime bakılan felsefî anlayış (idealist, realist, natüralist, prag- matist vb.) ve farklı bilim alanları (psikoloji, sosyoloji, ekonomi vb.) kapsamı içinde çeşitli anlamlar yüklenmesi nedeniyle eğitim bilimciler tarafından farklı şekillerde tanımlanabilmektedir. Bu tanımların bazıları şunlardır:

Eğitim genel anlamda bireyde davranış değiştirme süreci (Demirel ve Kaya, 2012) veya insanın olgun, erdem sahibi, mükemmel bir varlık haline getirme süreci (Şişman, 2013) olarak tanımlanabilir. Eğitim, kişinin zihnî, bedenî, duy- gusal, toplumsal yeteneklerinin, davranışlarının en uygun şekilde ya da istenilen bir doğrultuda geliştirilmesi, ona bir takım amaçlara dönük yeni yetenekler, davranışlar, bilgiler kazandırılması yolundaki çalışmaların tümüdür (Akyüz, 2012). Başka bir tanımda ise eğitim, bireyin yaşadığı toplum içinde geçerli olan değer, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirdiği süreçlerin tümüdür (Çalık, 2010). Eğitim, hem bir faaliyet hem de bu faaliyetin sonucunu ifade eder (Şişman, 2013).

Eğitimle ilgili birçok tanım yapılmasına rağmen ülkemizde genel kabul gören eğitim tanımı ise şöyledir: Eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak istendik değişiklikler meydana getirme sürecidir (Ertürk, 1973, Akt:

Demirel ve Kaya, 2012). Bu tanım incelendiğinde genel olarak ortaya çıkan özellikler genelde eğitimin bir süreç olduğu, bireyin kendi yaşantıları olması gerektiği ve değişim beklenen davranışın istendik olması gerektiğidir.

Eğitimde bireye yeni davranışlar kazandırmak için bireyin yaşantılar geçirmesi gerekmektedir. Yaşantı bireyin diğer bireylerle ve çevresiyle olan etkileşiminin bireyde bıraktığı iz olarak tanımlanmaktadır (Demirel ve Kaya, 2012). Sosyal bir varlık olan insan yaşamı boyunca sürekli çevresiyle etkileşim halindedir. Bu

(7)

Eğitim ile İlgili Temel Kavramlar/3

etkileşim planlı etkinlikler yoluyla olabileceği gibi gelişigüzel de olabilir. Yaşantı sonucunda bireyde yeni öğrenmeler gerçekleşir. Bireyin geçirdiği yaşantıların zenginliği ve bu yaşantılara pasif ya da aktif katılımı kişinin öğrenme seviyesi üzerinde etkilidir. Birey yaşantılar sonucunda yeni davranışlar edinir. Görgen’e (2012) göre eğitim sürecinde davranışların yaşantı yoluyla meydana gelmesi demek, bireyin bizzat davranışı gerçekleştirebilecek, onda kalıcı iz bırakacak, davranışlarında değişim oluşturabilecek türde bir iletişim ve etkileşim süreci geçirmiş olmasına bağlıdır.

Eğitim kavramı içindeki diğer bir öge de davranıştır. Organizmanın etkiye karşı gösterdiği tepki ya da tepkiye karşı gösterdiği etkiye davranış diyebiliriz (Demirel ve Kaya, 2012). Davranış değişikliği ancak öğrenmeyle gerçekleşebilir. Bireyin davranışlarından büyük bir bölümü öğrenme ürünü iken çok az bir kısmı öğrenme ürünü değildir. Bireyin şiddetli ışık ve ses karşısındaki irkilme gibi dav- ranışları ile emme, tutma gibi refleksleri doğuştan getirdiği kabul edilir. Yine bireyin ilaç, alkol vb. maddelerin etkisinde iken sergilediği geçici davranışlarda öğrenme ürünü kabul edilmez. Bir davranışın öğrenme ürünü olabilmesi için bireyin o davranışı sonradan kazanmış olması ve en azından bir süre kararlılıkla davranışı sergilemiş olması gerekmektedir (Helvacı ve Şahin, 2007). Eğitim açısından bir davranışın ölçülebilir, gözlenebilir ve istendik olması gerekmekte- dir. Eğitimde istenilen davranışların oluşması için önce davranış örneği verilmeli, aralıklı şekilde bu davranış pekiştirilmeli ve kademeli yaklaştırma yoluyla dav- ranış biçimlendirilmelidir. Bunun için sınıf öğretmeni iyi bir örnek davranış ver- icisi olmalı ve pekiştireçleri çok iyi kullanabilmelidir (Demirel ve Ün, 1987, Akt:

Demirel ve Kaya, 2012).

Eğitim bir süreçtir. Bir ürünün oluşumunda yer alan etkinlikler bütünü ya da be- lirli bir hedefe yönelik işlemler dizisine süreç denir (Demirel ve Kaya, 2012).

Eğitim hem bir faaliyet hem de bu faaliyetin sonucunu ifade eder. Buna göre eğitim, bir süreç ya da bu sürecin sonunda elde edilen bir kazanım olarak ele alınır (Şişman, 2013). Eğitim sürecini birbirini izleyen ve birbirinin üzerine biri- ken öğrenme ve öğretme olayları oluşturur. Bireyin yaşamı boyunca gerçekleştirdiği her türlü eğitsel faaliyeti ve gerçekleştirdiği öğrenmeleri bu sü- recin bir parçası olarak değerlendirebiliriz (Helvacı ve Şahin, 2007).

Başlangıcı insanlık tarihi ile birlikte ele alınan eğitim, insanlığın en önemli prob- lemlerinden birisini oluşturmuştur. Çünkü eğitim alanındaki değişme ve gelişmelerin toplumlar üzerinde önemli bir etkide bulunduğu gerçeği ortadır. Bu nedenle tarihte önemli inceleme alanlarından birisinin de eğitim kurumu olduğu görülmektedir. Glasser’a göre Ruslar, ilk aya ayak bastığında Amerika Birleşik Devletlerinin ilk sorguladığı yer eğitim kurumları olmuştur (Çıkılı, 2016). Bir top- lumun kalkınması, gelişmesi ya da geri kalması ülkede uygulanan eğitim sistemi

(8)

4/ Fen Öğretim Programları

ve uygulanan eğitim programları ile doğrudan bağlantılı görünmektedir. Eğitim, üzerinde tartışılan birçok sorunun kaynağı olarak gösterilmiştir. Çevre sorun- larından, ülkenin geri kalmışlığına ve istenen nitelikte bireyler yetiştirilememe- sine kadar birçok sorunda elbette eğitim önemli bir rol oynamaktadır (Aykaç, 2014). Bireylere verilecek eğitimin nitelikli ve istenilen biçimde olması eğitimin planlı programlı ve istendik davranışlar kazandıracak şekilde düzenlenmesiyle yakından ilgilidir. Bu nedenle eğitimin formal ve informal boyutunu incelemek eğitim kavramına biraz daha ayrıntılı bakış kazanma açısından yararlı olacaktır.

İnformal ve Formal Eğitim

Eğitim, amaçlı ve planlı olup olmamasına göre informal eğitim (formal olma- yan) ve formal eğitim olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

İnsanların yaşamda ihtiyaç duyduğu bilgi ve becerilerin bir kısmını okula gelmeden ailede, çevrede, daha sonra işyerinde, toplu taşıma araçlarında vb.

yerlerde öğrenebilir. Bu bağlamda informal eğitim, doğal ortamında yaşam içerisinde kendiliğinden oluşan, belirli bir amaç ve plan dâhilinde olmayan, uz- man kişiler tarafından gerçekleştirilmeyen, olumlu yanları ile olumsuz yanları da olan, eğitimin gerçekleştiği belirli bir mekân olmadan oluşan kültürlenme sürecidir. Formal olmayan eğitim sürecinin iki önemli öğrenme yolu gözlem ve taklittir (Gürsel ve Hesapçıoğlu, 2011).

Fidan’a göre (2012) informal eğitim, yaşam içinde kendiliğinden oluşan, amaçlı ve planlı olmanın aksine gelişigüzel olan bir süreçtir. Dolayısı ile bu tür öğren- meler herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde kendiliğinden gerçekleşebilir.

Toplumda oldukça yaygın olarak söylenen “Öğrenme ailede başlar.” ifadesi bile informal eğitimi açıklayabilmektedir. İnformal eğitim doğumdan ölüme ka- dar uzun bir süreci içerebilir. Ancak informal eğitim ile istenen davranışlar elde edildiği gibi istenmeyen davranışların da elde edilmesi mümkündür. Sigara içme gibi bir alışkanlığın elde edilmesi bu tür öğrenmeye örnek teşkil edebilir. Bu nedenle Şahin (2006:11), okulları kişilerde informal eğitimle oluşabilecek isten- meyen davranışları önleme çabasında olan kurumlar şeklinde ifade etmektedir.

Tüm bunların yanı sıra formal eğitimde olduğu gibi profesyonel eğitim matery- alleri, ders araç gereçleri söz konusu değildir. İlk dönemlerde insanlığın gelişmesinde informal eğitim oldukça baskın olmuşken günümüzde formal eğiti- min baskın olduğu görülmektedir.

Formal eğitim, belirli plan, program ve sürelere bağlı olarak gerçekleştirilen eğitimdir (Şişman, 2013). Formal eğitim süreci özel bir çevre içinde kontrollü olarak yürütülür. Bu süreçte, bireyde istenilen davranış değişikliklerini meydana getirebilmek için öğrenme-öğretme ortamında gereken düzenlemeler

(9)

Eğitim ile İlgili Temel Kavramlar/5

yapılırken; aynı zamanda istenilmeyen davranışların değiştirilmesine de çalışılır.

Bu durumda formal eğitim sürecinde ve sonunda değerlendirme söz konusudur.

Formal eğitim denilince daha çok okullardaki eğitim anlaşılmaktadır ancak;

bunun yanında okul dışında, tarım, sanayi ve hizmet alanlarında da bireyleri bir mesleğe hazırlamak ve meslekte ilerlemelerini sağlamak amacıyla yapılan eğitim faaliyetleri de formal eğitimdir. Söz konusu eğitim profesyonel kişilerce yürütülür (Çalık, 2012). Formal eğitim kendi içerisinde örgün ve yaygın eğitim olarak ikiye ayrılmaktadır:

Örgün eğitim, belli yaş gruplarında ve eş düzeyde olan bireylere yönelik olarak belirli amaçlar doğrultusunda hazırlanmış eğitim programları aracılığı ile okul gibi kurumlarda gerçekleştirilen eğitimdir (Taymaz, 1992). Bu durumda okul öncesi eğitimden yükseköğretime kadar olan tüm kurumlar örgün eğitimi oluşturmaktadır. Örgün eğitim, kişilerin yaşama atılmadan, diğer bir deyişle iş ve meslek kollarında çalışmaya başlamadan önce okul ya da okul niteliği taşıyan yerlerde genel ve özel bilgiler bakımından yetişmelerini sağlamak amacıyla belli yasalara göre düzenlenen eğitimdir. Örgün eğitim kurumları;

okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarından oluşmak- tadır (Demirel ve Kaya, 2012). Dolayısıyla örgün eğitimi kısaca okul eğitimi şeklinde de ifade etmek mümkündür. Okuldaki eğitim göz önüne alındığında da örgün eğitimde eğitim basamakları birbirinin ön koşuludur.

Örgün eğitim sistemine hiç girmemiş ya da örgün eğitimin belli bir kademesinde bulunan veya bu örgün eğitimin herhangi bir kademesini terk etmiş ya da başarıyla tamamlamış olan kişilere ilgi ve gereksinimleri doğrultusunda verilen eğitim ise yaygın eğitim olarak adlandırılmakta ve formal eğitimin bir diğer kısmını oluşturmaktadır (Sönmez, 2012).

Yaygın eğitim, örgün eğitim kurumlarının dışında eğitim görenler için uygulanan kısa ve uzun dönemli eğitimdir. Örneğin; halk eğitimi, hizmet öncesi eğitim, hizmet içi eğitim seminerleri ve iş başında eğitim uygulamaları yaygın eğitim kapsamına girmektedir (Demirel ve Kaya, 2012). Bu eğitimin hedef kitlesi örgün eğitimden daha geniştir (Şişman, 2013). Örgün ve yaygın eğitim için yapılan açıklamalardan her ikisinin de planlı ve programlı olduğu görülmektedir.

Halk eğitimi genellikle on beş ya da daha ileri yaşta olup normal okul ve ün- iversite sisteminin dışında bulunan kimselerin yararına sunulan ve gereksinim- lere göre düzenlenen eğitimdir (Demirel ve Kaya, 2012). Halk eğitimi bütün dünyada giderek artan bir önem kazanmaktadır. Örgün eğitim kurumlarında verilen eğitimin yetersiz kalması; bireyin yaşamının çok küçük bir bölümünü okulda geçirmesi dolayısıyla okul dışındaki kitle iletişim araçları vb. etkenlerden

(10)

6/ Fen Öğretim Programları

daha fazla etkilenmesi ve bilginin hızla gelişmekte olması nedeniyle sürekli ye- nilenmesi gerekliliği bu duruma yol açan başlıca nedenler arasında yer almak- tadır (Demirel ve Ün, 1987, Akt: Demirel ve Kaya, 2012).

Hizmet öncesi eğitim, bireyin herhangi bir işe başlamadan önce almış olduğu eğitim türüdür. Bireyin öğretim kurumlarına devam ederek kendisini gelecek için hazırladığı dönem, hizmet öncesi eğitim olarak adlandırılır. Çağımızda gelişmiş ülkeler, yeni gelişme ve değişmelere göre hizmet öncesi eğitim kurumlarını (okulları) sürekli olarak yenilemektedir. Gelişme yolunda olan ülkeler bu gerçeği fark etmiş olup; eğitim sektörüne ayırdıkları ekonomik payları arttırma yoluna giderek eğitim reformları çalışmalarına hız vermişlerdir. Hizmet öncesi eğitimle hizmet içi eğitimi kesin sınırlarla birbirinden ayırmak mümkün değildir. Hizmet içi eğitim, özel ve kamu sektöründe çalışanların yaptıkları göreve yönelik bilgi, beceri ve davranışların kazandırılması amacıyla yapılan eğitimdir (Çalık, 2012).

Hizmet içi eğitimde, kişilerin hizmetleri, verim ve yeterliliklerinin artırılması, gelişmeye yol açan bilgi, beceri ve tutumların kazandırılması amaçlanır (Gürsel ve Hesapçıoğlu, 2011). Hizmet içi eğitim, iş başında eğitim şeklinde yapıla- bileceği gibi yerel ve bölgesel seminerlerle; çalışma ve tatil günlerinde de yapıla- bilmektedir. Ayrıca, kendine eğitim uygulaması da hizmet içi eğitim kapsamı içinde yer alır (Demirel ve Ün, 1987, Akt: Demirel ve Kaya, 2012).

Hizmet içi eğitim temel olarak üç şekilde düzenlenir:

1) Yeniden eğitim: Kişilerin yeni koşullara kolaylıkla uyum sağlamaları için yeni bilgiler vermek üzere düzenlenen programlar.

2) İlave eğitim: Kişilerin meslekî eksiklerini gidermek ve meslekî niteliklerini arttırmak için ilave bilgiler vermek üzere düzenlenen programlar.

3) İleri eğitim: Kişilerin meslekî düzeylerini yükseltmek ve meslekte “es- kimişliği” gidermek için düzenlenen programlar (Küçükahmet, 2009).

Öğretme, Öğrenme ve Öğretim

Öğretme, kısaca öğrenmeyi sağlama faaliyeti olarak tanımlanabilir. Daha geniş bir tanımda ise öğrenme gerçekleşene kadar öğrenene yardım edilmesi, rehber- lik edilmesi ve öğrenmenin kolaylaştırılması olarak ifade edilmiştir. Ancak, her öğretme faaliyeti de öğrenmeyle sonuçlanmayabilir. Ayrıca herhangi bir öğretme faaliyeti gerçekleştirilmeden de bir öğrenme olabileceği de unu- tulmamalıdır (Gürkan, 2006:8).

Öğrenme, en yaygın ifade şekli ile yaşantı sonucu oluşan kalıcı davranış değişi- kliğidir. Burada davranış değişikliği ifadesi üzerinde dikkatle durmak gerek- mektedir. Çünkü her davranış değişikliği öğrenme sonucu olmayabilir. Daha

Referanslar

Benzer Belgeler

*Genel Matematik için gerekli tanım, teorem ve uygulamaları teorik ve uygulamalı olarak öğrenir. * Bir değişkenli fonksiyonların limit, süreklilik ve türev konuları ile

• Örgün eğitim; kurumlaşmış, ilk, orta ve yüksek gibi düzeylere ayrılan hiyerarşik bir sıra içinde, birinin diğerine hazırladığı ya da üzerinde

Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü olarak amacımız: Örgün eğitim sistemine hiç girmemiş veya herhangi bir kademesinde bulunan veya bu kademelerden çıkmış

Temel Eğitim Birimi.. Mesleki Ve Teknik Anadolu Liselerinin Konaklama Ve Seyahat İle Yiyecek İçecek Hizmetleri Alanlarındaki 10 Ve 11. Taşımalı Eğitim İl Değerlendirme Komisyon

Madde 8 - Özel yetenek sınavı ile öğrenci alınacak öğretim programları, kontenjanları, aday olmak için gerekli koşulları, ön kayıt ve sınav tarihleri

Okul Öncesi, İlkokul, Ortaokul, Ortaöğretim, Mesleki Eğitim ve Yaygın Okul Öncesi ve İlköğretim Kurumlarında 2019 - 2020 Öğretim Yılı Yeni Öğrenci Kayıtları (İKY

Örgün eğitimde kullanılan ders kitaplarıyla 1739 sayılı “Milli Eğitim Temel Kanunu” nda belirtilen Türk Milli Eğitimin “amaçları” ve “temel ilkeleri” arasındaki ilişkiyi

Kanununa göre, yaygın eğitimin özel amacı Milli Eğitim'in genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak, örgün eğitim. sistemine hiç girmemiş, ya herhangi