• Sonuç bulunamadı

BİR SAN'AT MÜZESİNDE GÜDÜLECEK PRENSİPLER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "BİR SAN'AT MÜZESİNDE GÜDÜLECEK PRENSİPLER"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Müzede, Avrupa dekoratif sanatları galerisi

BİR SAN'AT MÜZESİNDE GÜDÜLECEK PRENSİPLER

Yazan : Aline B. SAARİNEN

(The New York Times Magazine.)

ropo!i'°ı müzesinin, Fort Tryon parkında ve The Cloisters tâbir "dilen ortaçağları alâkadar eden kısmında oranın mü-dürüyken göstermiş olduğu başarı, enerjisi, muhayyile kuv-veti, ilmi ve bu meselelerdeki ihtisası hakkında iyi bir fikir vermeğe kâfidir.

Bir sürü antika parçalardan teşekkül eden ve uzun za-mandan beri unutulmuş bulunan bir kolleksiyonu, hem halk için hem de tarih âlimleri için zevkle seyredilen bir mevzu haline getiren ve 1954 senesinde 700.000 den fazla ziyaretçi çekmeğe muvaffak olan bu adamdan başka ne beklenebilir? Öğrenme ameliyesinin bazı şeylerin zevkle seyredilmesi ile temin edilebileceğini ispat eden bir adamdan ne gibi şeyler teşhir etmesi beklenebilir? Evsafı hiç bir şeye feda etmeyen, ve ortaçağa ait antikaları, polis romanlarındaki dedektifler gibi arayıp ortaya çıkaran ve sadece bir halının temin edil-New York şehrinin Metropolitain san'at müzesinin

mü-dürü, James J. Rorimer, daha mükemmel bir müessese mey-dana getirmek maksadiyle «ilim» ve «ziyaretçinin tatmin edilmesi» mefhumlarını birleştirmek hususundaki plânlarını açıklamaktadır.

49 yaşında olmasına rağmen, kahverengi gözlü, yuvar-lak ve pembe yüzlü küçük bir çocuğun sihhatli ifadesini mu-hafaza edebilmiş olan, Metropoliten sanat müzesinin yeni müdürü James J. Rorimer'in yüzünde neşeli bir tebessüm belirdi ve «İstikbal için tasarladığım plânların hepsini size açıklamayı ne kadar arzu ederdim» dedi.

Mr. Rorimer'in bir çok plânları olması ve bu plânlardan tehalükle bahsetmesi hiç te şaşılacak bir şey değildir.

(2)

Met-İ H

Müzede, Rembrandt'ın tablolarını havi köşe

mesi maksadiyle bu halının peşinden 29 sene koşan bir ada-mın ne gibi şeyler mubayaa edeceği tasavvur edilir? Bina-nın restorasyon mevzuunu en ince teferruatına kadar tetkik etmiş olan bir insanın ne gibi mimarî değişiklikler yapacağı tahmin edilir. Her işinde aşırı derecede titizlik gösteren bir kimsenin ne gibi temel esaslar tesis etmesi beklenir?

Bu suallerin cevaplarını vermek suretiyle, istikbaldeki Metropoliten Sanat Müzesinin ana hatlarını şimdiden çizmek mümkündür. Mr. Rorimer ile konuşurken yeni Metropoliten müzesinin eski «Cloisters»'in bir modeli olmıyacağını anla-mak güç olmaanla-makla beraber her ikisi arasında prensipler ba-kımından bir münasebet bulunacağı intibaını edinmek te ka-bil oluyor. Kısacası, anlaşılıyor ki, Metropolitende iki ana fikir hakim olacaktır: «ilim» ve ziyaretçinin tatmin edilmesi». «Ziyaretçinin tatmin edilmesi sözünden ne kastettiğini kendisi şöyle izah ediyor»:

«Unutmamalıyız ki müze ziyaretçileri birer insandan başka bir şey değildirler. Umumiyetle müzeler konforlu

(3)

yerler değildir. Bu itibarla vasat bir insanın vücut ve zihin yorgunluklarına karşı olan tahammülünü ve yetişme tarzını unutmamalıyız.»

Bu düşünceleri bir adım ileriye götürürseniz, «ziyaret-çinin tatmin edilmesi» mefhumunun müzelerdeki ana dert-lerimizden birine temas ettiğini idrâk edersiniz. Bu dert, muhtelif mevzuların ziyaretçiye takdim ediliş tarzıdır. Mr. Rorimer sözüne devamla şöyle demiştir: «Teşhir edilen şey ister eski bir Amerikan sürahisi olsun, ister bir Rubens tab-losu olsun, o şekilde tanzim edilmelidir ki mânası kendili-ğinden meydana çıksın ve hem acele bir ziyaret yapan kim-seleri hem de aynı mevzuu 52 defa görmeğe gelen bir in-sanı tatmin etsin. Teşhir edilen mevzuların göze hoş görün-meleri ve kolay anlaşılır olmaları şarttır.»

Bu şartlar acaba temin edilebilir mi? Mr. Rorimer bunu şu şekilde izah ediyor:

Bu neticeyi elde etmenin bir çaresi teşhir edilen mev-zuun mazisi ile alâkalı basit dekor kullanmaktır. Bundan maksadım, meselâ, yaldızlı, sırmalı muhafız askerleri koya-rak o devri hatırlatmak değil, sadece teşhir edilen mevzuun ait olduğu devre ait atmosferi yaratmaktır. Bunun iyi bir misalini «The Cloisters» müzesindeki «Hazine» kısmında görebiliriz. Fevkalâde kıymetli parçaları ihtiva eden bu kı-sım üç küçük odadan teşekkül eder?.»

Mr. Rorimer sözüne devamla şöyle dedi: Mevzuun göze hoş görünmesini temin etmek ve kolay anlaşılır olmalarını

Gotik san'atmdan bir örnek

Fransız dekoratif sant'atından

(4)

sağlamak muhtelif şekillerde yapılabilir. Meselâ bir heykeli yeniden boyamak veya eski şeklini hatırlatacak şekilde res-tore etmek doğru olmaz. Fakat buna mukabil bu eski hey-kelin orijinal durumunu gösteren restore edilmiş şeklini renkli bir resim halinde tesbit etmek ve bir resmi heykelin yanında teşhir ederek ziyaretçilerin muhayyilesini kamçıla-mak çok münasip olur».

Mr. Rorimer, bu mealde bir çok misal vererek, ziyaretçi-nin gözüne ve zihziyaretçi-nine hitabeden bu metodu izah etti ve sözüne şöyle devam etti: «Estetik bakımdan karma karışık bir durum ihdas etmek hiç de iyi olmaz. Meselâ her hangi bir mevzuu diğerlerinin yanında bariz olarak teşhir etmek veya bir kaç mevzuu birbirinin yanına koyup bir seri teşkil etmek ve böylece göze hitaben bir vaziyet meydana getir-mek mümkündür. Fakat mevzuları üst üste yığmaktan ka-çınılmalıdır. Bu durum sadece bir sürü mevzuu hiç mesafe vermeden teşhir etmekten doğabileceği gibi, fazla ehemmi-yet verilmesi icap eden mevzuların bariz bir şekilde teşhiri veya mevzuların yanlış gruplandırılması da bunlara âdeta üst üste yığılmış hissini verir.»

«Meselâ, ziyaretçinin hal teşhir salonunda, on yedinci asra ait bir acem halısı ile Sasanya gümüşünü yanyana gör-mesi hiç bir şey ifade etmez. Bu iki parça coğrafî bakımdan aynı mıntıkadan gelmekle beraber tarih bakımından hiç bir alâkaları yoktur. Bunlar bir araya gelmekle ne birbirlerine faydalı olurlar ne de seyirciye bir yardımları dokunmuş olur.»

Teşhir edilen şeyleri gruplandırmak sergiye mâna ve zevk katar Muayyen bir temayı tebarüz ettirmek maksadiyle koleksiyonları tanzim etmekten hoşlandığını söyliyen Mr. Rorimer buna misal olarak «The Cloisters» müzesindeki «Magi» ekspozisiyonunu göstermiştir.

Mr. Rorimer sözlerine devamlı: Meselâ salon, salon ay-rılmış bir mücevherat sergisi düşünüyorum. Mısır mücev-herleri ile rönesans mücevmücev-herlerini bir araya koyarak estetik muhayyilemizi canlandırmak istiyorum. Buna morfoloji, ya-hut şekil bilgisi de diyebiliriz. Bir tema esas tutularak mey-dana getirilen bu sergiler sanki teşkil edilen şekillere yeni bir veçhe verir, onların göze başka türlü görünmesine sebep olur, hattâ bu biz idareciler için bile oluyor» dedi.

Ziyaretçinin huzurunu düşünmek demek meselâ eti, et meselesini düşünmek demektir. Bu hususta Mr. Rorimer bize şunları söyledi: «Bu etiketlerin iyi tanzim edilmesi şarttır. Vasat bir ziyaretçinin öğrenmek istediği esas malûmatı ihti-va etmelidirler. Bu malûmata inzimamen bazı enteresan bil-gi de vermek mümkündür.

Meselâ «The Cloisters» müzesinde teşhir ettiğimiz bir yelpazenin sinekleri nasıl kaçırdığını izah etmek için, resimli bir izahname kullanmıştık. Fazla malûmat işteyenler için basılmış rehberlerimiz vardır. Bunlar bahçede veya sigara içilen salonlarımızda okunabilir. Ayrıca bir de referans kü-tüphanesi mevcuttur.»

Ziyaretçinin tatmin edilmesi mefhumu daha başka deği-şikliklere de yol açar. Meselâ sanki bir hastahenenin kısım-larını ifade ediyormuş gibi, müzenin muhtelif bölümlerine «K- kanadı» veya «M- paviyonu» gibi isimler takmaktansa «Mısır galerisi» veya «Resim galerisi» gibi isimler vermek daha uygun olur. Bu düşüncelerin bir devamı olarak kütüp-hanenin kapısındaki «kapalı» yazısını çıkarmak ve referans

için kullanılan resim ve projeksiyon kısımlarını açmak icap eder. Ziyaretçinin tatmin edilmesi konusu pek tabiî olarak binanın mimarî durumu ile de yakından alâkadardır.

İşin mimarlığa temas eden kısmı, depo, kabul odası v.s. gibi daha ziyade ikinci derecede kalan mevzulardan ziyade, Mr. Rorimerin son zamanlarda inşası için imzalamış olduğu kontratları alâkadar eder. Bu kontratlar sayesinde hususî sergiler için galeriler, hususî girişleri, asansörleri olup gece açık bulunacak galeriler, büyük bir Amerikan sergisi için iki sene zarfında bitirilecek olan galeriler ve küçükler için bir müze inşa etmek mümkün olacaktır. Bu inşaatlar esnasın-da Mr. Rorimer'in esnasın-daima üstünde durduğu mevzu teşhir edi-len mevzuların mazilerini canlandıracak arka dekorlarıdır.

Müzelerin çoğu ziyaretçinin huzurunun temin edilmesi mevzuunu ehemmiyetle ele almışlardır. Yalnız Mr. Rorimer bunlardan şu hususta ayrılıyor. Bu meseleyi muvaffakiyetli bir neticeye ulaştırmak için halkın gözünü boyamaktan çe-kiniyor, ve buna mukabil sanatın ciddiyetine inanmış bir in-san sıfatiyle ilim unsurunu kendisine rehber ittihaz ediyor.

İlim mevzuunda Mr. Rorimer şöyle diyor: «En iyi parça-ları seçmeğe çalışan bir göz için, ikinci derecedeki parçalar daima ikinci dercede kalır. Bunlar tetkik kolleksiyonlarına ait parçalardır, ve halka iftiharla teşhir edilmemelidir. Mü-zede çalışanlar mühim parçaları tebarüz ettirmesini bilme-lidirler. Hattâ bu işin yapılabilmesi için daha az mühim olanların temizlenmesi icap etse bile bu işi yapmalıdırlar. Müzenin uhdesinde bulunan ilmî imkânlardan azamî dere-cede istifade etmeliyiz. Genç elemanları yanımıza alıp yetiş-tirmek suretiyle müzecilik mesleğine büyük yardımlar yap-mış oluruz.»

Mr. Rorimer, satınalma işlerinde de çok hassas davra-nır. Her zaman her şeyin en iyisini almak ister. Bilhassa mü-nin hangi sahalarda eksiği varsa, bu kısımları kuvvetlendir-mek ister. Buna rağmen iyi bir parça ele geçtiği takdirde bu mevzua dair bir çok parçalar bulursa bile bu parçayı ka-çırmak istemez.

«Seyircinin tatmin edilmesi» mefhumunu Metropoliten müzesinin hemen çok kısa bir zamanda bir neticeye bağla-ması beklenemez. Zira Mr. Rorimer ne kadar iyi bir mü-dür olursa olsun, tamamiyle serbest hareket etmek imkân-larına mâlik değildir. Müzenin İdare Encümeni bu gibi fikir-leri destekleyebileceği gibi köstekleyebilir de. Müzeci-liğin alçak kademelerinden başlayarak bugün müdürlük pa-yesini almış olan Mr. Rorimer'le İdare encümeni arasında sıkı bir işbirliği tesis edilmesi kuvvetle beklenir, fakat bu-nun aksi de varittir.

Her halde Metropoliten müzesinde bir çok değişiklikler olacak ve ve bunlar göz kamaştırıcı büyük hareketlerden zi-yade birbirini takip eden küçük yeniliklerden ibaret olacak-tır. Mr. Rorimer diyor ki: «Bu işleri ancak tedricen yapabi-liriz. Fakat hemen işe başlamak niyetindeyiz.» Bu sözlerle Metropoliten San'at Müzesinin kapıları istikbale açılmış olu-yor.

Bu makale 14 Ağustos 1955 te, Ameri-kan The New York Times gazetesinde neş-redilmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Fakat Mevlânâ, Şems’in yokluğunda; öylesine perişan oldu, öylesine gözyaşı döktü ki, oğlu Sultan Veled, Konya'yı temsil eden 20 kişilik bir heyetle

C, B’nin “biz bu say›lar› bulamayaca¤›z” cümlesinden sonra flu flekilde düflünür: “ B ikimizin de say›lar› bulamayaca¤›ndan emin oldu¤una göre say›lar›n ikisi de

Necati Cu- malı, sayısı yetmişe varan roman, öykü, oyun ve şi­ irleriyle bir anıt gibi yaşamın ortasında!. Yaşasa,

Sonuç: Anti-Ro/SSA ve anti-La/SSB antikoru pozitif SS gibi hastalığı olan kadınlarda gebelik boyunca NLS riski mutlaka akılda tutulmalı, fetal bradikardi

Daha sonra gazetecilerin yönelttiği soruları ya­ nıtlayan Patrik Kazancıyan dün bir gazetede yer alan ve kendisini hedef alan suçlamaların asılsız olduğunu belirtti.

Şekil 4.1’de hammadde ekstraktlarının peroksit değerleri üzerine etkili ‘hammadde ekstraktı farklılığı x depolama süresi’ interaksiyonuna göre BHT’nin peroksit

Meh- med Reşad, babasının, amcasının ve büyük biraderinin yabancı dip­ lomatlarla mülâkatlar yaptığı bu tarihî salonda kendisine itimad mektublarım veren

Ancak temiz, aydın­ lık ferah bir salonunu sürekli sanat galerisi olarak ayırmakla Ankara'ya önemli bir sanat hizmeti sunan İngiliz Kültür Heyetinin bu yeni