• Sonuç bulunamadı

Extra oral muayene Extra oral muayene

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Extra oral muayene Extra oral muayene"

Copied!
98
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Extra oral muayene

Extra oral muayene

(2)

İnspeksiyon (gözle muayene) İnspeksiyon (gözle muayene)

Çocuğun başını ve boynunu rahat görebilmek için çocuğun tam önünde durularak yüz ve çene

bölgesinde herhangi bir cerrahi operasyon, tümör, skar dokusu ya da enfeksiyondan kaynaklanan bir asimetri ve deformite, extra oral fistül olup

olmadığına, görünür bir maloklüzyon bulunup bulunmadığına bakılır.

(3)
(4)

Çocuğa ağzını açıp kapaması söylenir ve bunu yaparken çenenin bir tarafa kayıp kaymadığına bakılır. Ağrı nedeniyle ağzını açıp kapamakta güçlük çeken çocuklar

bunu yapmaya zorlanmamalıdır.

(5)

Parmak emme alışkanlığı olan çocuklarda ise üst dudağın kısa ve hipotonik olduğu, istirahat halinde dudakların birleşmediği ve açık kaldığı görülür.

(6)
(7)

Mandibuler retrüzyon, maksiler

protrüzyon vardır. Alt dişler geriye, üst dişler ise ileriye itilmiştir. Çocuk ağızdan

nefes alır, open bite görülür.

(8)

El ve tırnak muayenesi:

Hastanın ellerini tutarak ateşi

değerlendirilmelidir. Ateş, enfeksiyonel hastalıklarının belirtecidir.

Soğuk nemli eller ve ısırılmış tırnaklar çocukta anksiyetenin ilk işaretidir.

Nasırlı ve anormal temiz parmaklar devamlı bir parmak emme alışkanlığını gösterir.

Hipertroidli hastaların elleri sıcak ve nemlidir. Buna karşılık şokta; eller soğuk, parmak uçları siyanozludur.

(9)

Tırnak bozukluklarının bazıları ektodermal displazi ile ilişkili olabilir;

tırnaklar kaşık şeklinde

çukurcuklu,

kırılgan,

pul pul, kalınlaşmış deri ile kaplı

renklenmiş olabilir, hatta bulunmayabilir.

Demir eksikliği anemisinde tırnaklar çukurlaşır bunlara “kaşık tırnak” da denir.

(10)

El ve ayak parmak uçlarının şişip yuvarlanmasına hipokrat (çomak) parmak adı verilir.

solunum sistemi (bronş kanseri, akciğer süpürasyonları vb)

dolaşım sistemi (subakut bakteriyel endokarit siyonozlu konjenital kalp damar hastalıkları),

sindirim sistemi hastalıklarında görülmekte olup teşhiste faydalı bir bulgudur.

Yumru şeklinde parmaklar ve tırnak diplerinin mavi-mor renkte olması tedavi süresince özel tedbirler alınmasını gerektiren konjenital kalp hastalıklarını gösterir.

(11)

Gözlerin muayenesi:

Göz kapağı hareketlerine, enflamasyonun bulunup bulunmamasına, göz etrafında şişliğin varlığına, göz kapağı üzerinde herhangi bir lezyonun olup olmadığına dikkat edilmelidir.

(12)

Maksiller dişler ile ilişkili bir

enfeksiyon orbital bölgeye yayılıp göz kapağında şişliğe ve

konjiktivitise neden olabilir.

Egzoftalmi hipertroidizmin bir

bulgusu olup gözlerin çok iri ve fırlak olması durumudur.

Gözün sklerasının mavi renkte olması ise osteogenezis imperfektanın

karakteristik bir bulgusudur.

(13)

Burun muayenesi:

Konjenital sifilizde ve ektodermal displazide eyer şeklinde burun,

Özellikle maksilladan kaynaklanan, oral kavitedeki kist ve tümörlerin

varlığında deviasyonlar görülebilir.

Burun patolojileri, allerji, kronik

sinüzit, burun tıkanıklığı (polip, yabancı cisim ve deviasyon kaynaklı) nedeniyle çocuklarda ağızdan nefes almaya bağlı olarak ağız kuruluğu ve bunun

sonucunda da yaygın çürük ve dudak çatlakları tespit edilebilir.

(14)

Deri muayenesi:

Cildin kuru olması dehidratasyonu gösterir ve bu durum ektodermal displazi ile ilişkili olabilir.

Hipertroidide ise cilt nemli ve kırmızıdır.

(15)

Palpasyon (elle muayene)

Palpasyon (elle muayene)

(16)

a) Lenf nodüllerinin muayenesi:

a) Lenf nodüllerinin muayenesi:

Lenf muayenesinde; kulakların etrafı, kafa kaidesi, submandibuler ve submental bölgeler, boyun ve

köprücük kemiğinin etrafı palpe edilerek

submandibuler, submental ve sternokleidomastoid kası boyuna dizilmiş servikal lenf nodüllerinde

büyüme ya da hassasiyet olup olmadığına, sabit ya da hareketli olup olmadıklarına bakılır.

(17)
(18)

Normal lenf nodülleri ya hiç ele gelmeyecek kadar küçüktür ya da mercimek veya nohut büyüklüğünde olup palpasyonda hareketli ve ağrısızdırlar.

Büyük ve ağrılı lenf nodülleri o bölgede inflamasyon veya fistülize olmuş bir diş

bulunduğunu gösterir.

Büyük ancak ağrısız nodüller maligniteyi düşündürür.

(19)

b) Temporomandibuler eklem

muayenesi

(20)

Hekim işaret ve orta parmağının fazla

bastırmadan eklemin üzerine koyarak eklemi hisseder ve hastadan ağzını birkaç kere

yavaşça açıp kapamasını ve alt çeneyi sağa-sola hareket ettirmesi istenir. Bu muayenede her iki eklemin aynı şekilde hareket etmesi

beklenir. Hareketlerde kısıtlanma, hassasiyet, ödem, kripitasyon gibi normal olmayan bulgular varsa ileri tetkikler yapılır.

(21)

TME MUAYENESİ TME MUAYENESİ

(22)

Mandibula arkada ramus mandibulanın arka kenarından itibaren öne, çene ucuna

doğru palpe edilerek kemiğin

bütünlüğünde bir bozulma olup olmadığı, mobilite, şişlik ya da ağrılı bir nokta bulunup bulunmadığı araştırılır. Muayene

sırasında hassasiyet alınması orada enfeksiyon ya da inflamasyon olduğunu

gösterir.

(23)
(24)
(25)

Reflektör hastaya bir kol boyu mesafesi olacak şekilde ayarlanıp

iyi bir ağız içi görüntüsü için

açılır.

(26)

Bebeklerin muayenesi genelde bebek ebeveynin kucağında otururken veya yatarken yapılabilir.

Çocuklarda ise diz dize (Knee to knee) dediğimiz pozisyonda muayene gerçekleştirilir. Bu pozisyon

çocuğun annesinin yüzünü doğrudan görmesi ve hekimin de çocuk hastanın ağız ve çevresinin

rahatlıkla görmesini sağlar.

3 yaşından büyük çocuklar ise genellikle koltuğa oturup muayene yaptırmaktadırlar.

(27)

Önemli olan nokta çocuk istemediği halde diş koltuğuna oturtulmamalıdır. İlk muayene genellikle ailenin pedodonti uzmanı ile tanıştığı,

çocuğun ise bulunduğu yeni ortamı ve kişileri

gözlemlediği bir seanstır. Acil durumlar söz konusu olmadığı sürece pedodontistler çocukların ilk diş hekimi muayenesinde tedavi uygulamamaktadırlar.

(28)

Diz dize pozisyonunda genellikle tüm çocuklar ağladığından aileler çocuklarının canlarının yandığını düşünürler. Bu çok doğaldır. Bu durum

çocuğunuzun ilk çocuk doktoru (pediatrist)

tarafından fiziksel muayenesi yapılırken ağlaması ile bağdaştırılabilir. İşlem sırasında ağlamalarının

nedeni canlarının yanmasından değil işlemden rahatsız olmalarından kaynaklanır.

 

(29)

Nefesin değerlendirilmesi:

(30)

Çocuğun diş hekimine ilk gelişi ise intra oral muayeneye geçmeden önce çocuğa ne

yapılacağı basit olarak anlatılır, kullanılacak aletler gösterilip tanıtılır.

Muayeneye yumuşak dokuların incelenmesi ile başlanır.

(31)
(32)

Yumuşak dokularda herpetik gingivo stomatitis, herpes labialis, fungal enfeksiyonlar

(antibiyotik kullanımına bağlı), lökoplaki, liken planus, aftöz lezyonlar, akut nekrotizan

gingivitis, apse ve fistül gibi patolojik lezyonlar olup olmadığına bakılır.

(33)
(34)
(35)
(36)

Muayeneye önce dudaklar ve dudağın iç yüzündeki labial mukozadan başlanır. Labial mukozayı

muayene etmek için dudaklar hafif dışa doğru döndürülür. Labial mukoza normalde parlak ve nemli bir görünümde olmalıdır. Burada bir skar dokusu olması travma olasılığını akla getirmelidir.

(37)

Daha sonra yanakların içi ayna yardımı ile

muayene edilir. Yanak mukozasının da düz, nemli ve parlak olması ve herhangi bir lezyon

olmaması gerekir. Eğer ayna mukoza üzerinde kaymıyor ve mukoza aynayı tutuyorsa ağız

kuruluğu olmasından şüphelenilir.

(38)

Çocuklarda kardiak yetersizlikte dudak mavimsi bir renk alır.

(39)

Sert ve yumuşak damağa, boğaza bakılır. Tonsillerin

büyüklüğü ve enfeksiyon olup

olmadığı incelenir

(40)
(41)

Dil incelenir. Önce dil ucuna daha sonra bir gazlı bez ile dil tutularak sağa ve sola çekilerek yan kısımlara bakılır. Herhangi bir şişlik ya da ülserasyon varsa o kısım palpe edilir. Palpasyonda ele sertlik

gelmemesi gerekir.

(42)

Dil üzerinde görülen çok sayıda yarık

fissür dili gösterir. Toplumun %2-5 inde görülen bu durum normal olarak kabul edilir.

(43)

Dil ucunda gözlenen yarım ya da tam daire

şeklinde pembe ya da kırmızı alanlar ise coğrafik dil olarak tanımlanır. Toplumun %1-3 ünde görülen

ve nedeni bilinmeyen iyi huylu oluşumlardır.

(44)

Dilin altına ve ağız tabanına bakılır eğer bu kısımlarda ülser, kitle, kırmızı ya da beyaz

renkte lezyonlar varsa maligniteden şüphelenmek gerekir.

(45)

Ağız tabanı muayenesinde tükürük bezlerinin yuvarlak çıkıntılı olması,

palpasyonda ele sertlik gelmemesi gerekir.

Aksi takdirde tükürük bezinde taş olmasından şüphe edilir.

Dil altı frenilumu kontrol edilir.

(46)

Kısa bir lingual frenilum dil hareketlerini engelleyerek konuşma bozukluğuna neden

olabilir.

(47)

Alt ve üst çenede labial frenilum ataçmanlarının yüksek olmasına bağlı olarak dişeti çekilmeleri görülebilir ya da diastemalar oluşabilir.

Süt dişlerinde dişeti papili tüm interproksimal boşluğu doldurur. Ancak dişler arasında fizyolojik diastema var ise interdental papil yoktur.

(48)
(49)

Doğumda bebeğin ağzında görülen dişlere Natal diş adı verilmektedir. Doğumdan sonra

30 gün içerisinde ağızda görülen dişlere ise neonatal diş denir.

(50)

Dişetleri muayene edilir. Sağlıklı gingiva pembe görünümdedir ve yüzeyi düzdür .Diş

taşı ergenlik döneminden önce genellikle görülmemekle birlikte bazen dişler üzerinde

yumuşak ya da sert birikintiler görülebilir.

Bunların rengi ve miktarı önemlidir.

(51)
(52)

Fistül, periapikal ya da kökler arası bölgede patoloji olduğunu ve bu bölgeden radyografi alınması gerektiğini düşündürür. Fistülün yeri süt ve sürekli dişlerde farklıdır.

(53)

Çocuklarda vestibül derinlik sığ olmakla birlikte süt dişlerinin köklerinin de kısa olması ve fizyolojik rezorpsiyonla birlikte

daha da kısalması nedeniyle süt dişlerinin köklerinden kaynaklanan bir enfeksiyonun

mukozaya drene olduğu görülür.

(54)
(55)

Genç sürekli dişlerde ise kökler süt dişlerine göre daha uzun olduğundan

apeksler alt çene kaidesine yakın konumdadır. Bu durum, genç sürekli dişlerde fistüllerin deriye açılmasına

neden olur. Erişkinlerde vestibül

derinliğin kök uzunluğundan fazla olması nedeniyle daimi diş enfeksiyonlarının

yine mukozaya açıldığı görülür.

(56)
(57)
(58)

Sürmüş dişlerde herhangi bir sayı, şekil, büyüklük anomalisi olup olmadığı, dışsal ve

içsel renkleşme, hipoplazi, konjenital

defektler, dentisyonun gelişimi ve oklüzyonun durumu açısından incelenir.

(59)

Dişler hakkında kayıt tutulurken FDI’ ın önerdiği numaralandırma kullanılır.

Kodlama şu şekilde yapılır.

Daimi dişler için;

Süt dişleri için;

(60)

Ayrıca süt dişleri için Romen rakamları

da kullanılır.

(61)

Dişlerin muayenesinde, inspeksiyon, palpasyon ve perküsyon ortak kullanılır.

Dişlenme durumu ile kronolojik yaşın birbirine uyup uymadığı kontrol edilir.

Diş sürmesi bakımından çocuk değişik dönemlerde gruplandırılır:

Henüz süt dişlerinin sürmediği dişsiz dönem

Süt dişlerinin sürmekte olduğu dönem

Süt diş dizisinin tamamlandığı dönem

Altı yaş dişinin sürme dönemi

Karışık dişlenme dönemi

Sürekli diş dizisinin tamamlandığı dönem.

Dişlerin muayenesi:

(62)
(63)
(64)
(65)
(66)
(67)
(68)
(69)
(70)
(71)
(72)
(73)
(74)
(75)
(76)
(77)

Çürüğün erken teşhis edilebilmesi için dişin çürüğe karşı hassas bölgelerinin iyi bilinmesi gerekir. Örneğin, derin pit ve fissürler nedeniyle

süt azıların oklüzal yüzeyleri çürüğe en hassas bölgelerdir. Pit ve fissürler içinde takılıp kalan

gıda artıkları kolay temizlenemediğinden çocuklarda diş çürükleri büyük oranda pit ve

fissürlerden başlar.

(78)
(79)

Ancak, başlangıç halindeki pit ve fissür çürüklerinin ilk bakışta teşhis edilemediği görülür. Bu nedenle, henüz kavite aşamasına gelmemiş çürük lezyonların teşhis edilebilmesi için diş yüzeyinin temizlenip 5 sn. süreyle hava sıkılarak kurutulduktan sonra kuvvetli ışık altında muayene edilmesi gerekir. Diş yüzeyinin hava ile

kurutulması ışığı kırma özelliği farklı olan demineralize lezyonların çıplak gözle görünür hale gelmesini sağlar.

Lezyonlar, beyaz ya da kahverengi renkleşme ile kendini gösterir.

(80)
(81)

Ayna ve sond yardımı ile yapılan ağız içi muayenede bütün demineralize, renkleşmiş ancak henüz

kavitasyon oluşmamış lezyonlar sondla çok hafif dokunarak kontrol edilir. Sondla muayene sırasında sondun basıncı ile demineralize bölgenin üzerindeki

ince remineralize minenin kırılmasıyla gereksiz yere bir kavite oluşturulma riski vardır. Bu nedenle, muayene sırasında sondla bastırarak bu

bölgelerde lezyonu örten sağlam mine dokusuna zarar vermekten kaçınmak gerekir.

(82)

Sondu, tırnak üstüne bastırıldığında acıtmayacak kadar bir kuvvetle kullanmak gerekir. Daha ileri safhada

matriks desteği kaybolur ve lezyon klinik olarak kendini belli eder. Bu dönemde sondun ucu kaviteye takılır.

Hastada spontan ya da bir etkene bağlı olarak ağrı şikayeti bulunmaz.

(83)

Pit ve fissür çürüklerinde mine klinik olarak sağlam görülmekle birlikte çürüğün dentine ilerlemiş olması da mümkündür. Bu tür çürüklere

“gizli çürükler” denir. Sondun ucu derin ve dar fissürlerin içine giremediğinden klinik muayenede

bu kaviteler farkedilemez. Radyografilerde ise minenin yoğun opak görüntüsü bu lezyonları gölgeleyeceğinden radyografik olarak da teşhis

edilmeleri güçtür.

(84)
(85)

Başlangıç halindeki çürük lezyonları (mine çürüğü) diş yüzeyinde tebeşirimsi beyaz benekler halinde

görülür (Aktif çürük).

Ancak, dişin düz yüzeylerinde görülen böyle bir lezyon her zaman ilerlemez, bazen durabilir hatta

geriye de dönebilir ve diş yüzeyinde parlak

kahverengi bir renkleşme olarak kalır. Bu görüntü, minenin demineralizasyonu sonucu çürüğün

oluştuğunu ancak bir süre sonra

demineralizasyonun durduğunu ancak kahverengi rengin değişmeden kaldığını gösterir (inaktif

çürük).

(86)

AKTİF ÇÜRÜK

(AKUT) KURU ÇÜRÜK

(İNAKTİF)

(87)

Kuru çürük (arrest çürük-pasif çürük):

Geçmişte bir dönem aktif olan, ancak daha sonra iyi oral hijyene bağlı olarak ya da çürük kavitesinin ağız ortamına açılması sonucu daha kolay temizlenebilir hale gelmesi nedeniyle aktivitesi duraklayan ve tükürük aracılığı ile yeniden

mineralize olan çürüklerdir.

En tipik özellikleri renklerinin koyu siyah veya kahverengi ancak parlak olması ve sondla muayenede sondun sert bir yüzey teması alıp, çürüğe takılmamasıdır.

(88)

Birinci daimi azının sürmesinden sonra dişler arasında fizyolojik diastemaların kapanmasıyla

dişlerin aproksimal yüzünde de çürük görülme olasılığı artar.

Özellikle süt l. ve 2. azılar arasındaki kontakt bölgesi geniş ve düz bir yüzey halinde olduğundan

süt 1.azıların distal yüzü ile süt 2.azıların meziyal yüzünde çürük görülme olasılığı fazladır.

(89)

Lezyonlar kontakt bölgesinin biraz altından başlar. Ancak, kontakt

bölgesinin geniş bir yüzey halinde olması nedeniyle ara yüzün sondla muayenesi

mümkün olamamaktadır.

Bu da başlangıç lezyonların klinik muayene ile teşhis edilmesini

güçleştirmektedir.

(90)
(91)

Oklüzal yüzeylerdeki küçük ve henüz kavite haline gelmemiş dentin çürüklerinin de ilk

bakışta teşhis edilemediği ancak dikkatli bir klinik muayenede henüz bütünlüğünü koruyan mine dokusunun altından yansıyan

renk değişikliği ile kendini belli ettiği görülür.

(92)
(93)

Kavite oluşmuş dentin çürüklerinde ise kavitenin büyüklüğüne, derinliğine ve çürüğün aktivitesine dikkat edilir. Derin dentin çürüklerinde kavitenin derinliğini anlamak için sondla yapılan muayenede pulpa üzerindeki ince dentin tabakası perfore

edilerek istenmeyen bir pulpa perforasyonuna yol açılabilir. Bu nedenle, derin dentin çürüklerinde kavitenin derinliğini anlamak amacıyla yapılan

muayenede sivri uçlu bir sond yerine ekskavatör kullanmak daha güvenli olacaktır.

(94)
(95)

Bütün eski restorasyonlar kenar bütünlüğü ve

sekonder çürük bakımından değerlendirilir. Dişlerde renk değişikliği olup olmadığına bakılır. Renk

değişikliği pulpanın devital olduğunu düşündürür.

(96)

Dişlerin muayenesi genel olarak tamamlandıktan sonra çocuğun şikayeti olan dişin muayenesine

geçilir.

Eğer çocuğun şikayetinin olduğu tarafta tek bir çürük diş varsa teşhis kolaylaşır.

(97)

Birkaç çürük dişin bir arada bulunduğu durumlarda, çocuklarda dişten dişe yayılan ağrıların çok sık olması nedeniyle ağrılı dişin saptanması önemlidir ve

dikkatli bir muayeneyi gerektirir. Çocuk ağrıyan dişinin üstünde yemek yiyemediği için komşu ve antagonist dişlerde gıda artıkları ve plak/ diş taşı

birikimi görülür. Bu da etken dişin teşhisinde yardımcı olur.

(98)

TRANSİLLÜMİNASYON TRANSİLLÜMİNASYON

Karanlık bir ortamda dişlerin lingual veya palatinal yüzlerinden ışık verilir. Bu yöntem ile

dişler üzerindeki mine çatlakları ve arayüz çürükleri belirlenebilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

İlaçlara bağlı oral mukozal erozyon ve ülserasyonlar ya mukokutanöz bir ilaç reaksiyonunun parçası olarak (Stevens-Johnson sendromu, toksik epidermal nekroliz, fiks

Tanı ve tedavi açısından birçok dermatolog için zor bir alan olan oral mukoza hastalıklarından liken planus ve lökoplaki neden oldukları beyaz plaklar nedeniyle

Atipik bir antipsikotik olan amisülpridin 50 mg/gün dozunda 24 hafta boyunca kullanıldığı açık uçlu bir çalışmada, 2 hafta sonunda semptomlarda belirgin azalma ve 8 hafta

ROA olan hastalarla yapılan bir çalışmada, pentoksifilin günde 3 kez, 400 mg dozunda 6 ay boyunca verilmiş, plasebo gruba göre ağrıda, ülser çapında ve ülsersiz geçen

Diş kesme ve alveolar

Kronik psikiyatri hastaları diş hekimi kontrolüne gitmeme, düzensiz bes- lenme alışkanlıkları, kötü ağız hijyeni ve kullanılan ilaçların yan etkileri nede- niyle

Videoların yararlı- lık gruplarına göre dağılımı %6’sı yararlı değil, %55,9’u düşük düzeyde yararlı, %36,1’i orta düzeyde yaralı ve %6’sı yüksek

Astım ve astım ilaçlarının diş çürüğü, dental erozyon ve periodontal hastalıklar ile olan ilişkisi literatürde sık olarak araştırılan bir konudur..