• Sonuç bulunamadı

0-6 Yaş Grubu Çocuğu Olan Annelerin Yüksek Ateşe İlişkin Bilgi ve Uygulamalarının Değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "0-6 Yaş Grubu Çocuğu Olan Annelerin Yüksek Ateşe İlişkin Bilgi ve Uygulamalarının Değerlendirilmesi"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Araştırma / Research Article TAF Prev Med Bull 2013;12(6):699-708

0-6 Yaş Grubu Çocuğu Olan Annelerin Yüksek Ateşe İlişkin Bilgi ve Uygulamalarının Değerlendirilmesi

[Determination of the Knowledge and Practice on Fever of Mother with 0-6 Year’s Children]

ÖZET

AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, 0-6 yaş grubu çocuğu olan annelerin yüksek ateşe ilişkin bilgi ve uygulamalarının belirlenmesidir.

YÖNTEM: Bu çalışma kesitsel tipte bir araştırma olarak yürütülmüştür. Çalışma GATF Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğinde, Nisan-Mayıs 2012 tarihleri arasında yürütülmüştür. Araştırmanın örneğini 0-6 yaş grubunda çocuğu olan 150 anne oluşturmuştur. Araştırmada kullanılan veri toplama formu, araştırmacılar tarafından literatür incelenmesi sonucu geliştirilmiştir ve iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, annelerin sosyodemografik özellikleri ile ateşle ilgili bilgi ve uygulamaları araştırılırken, ikinci bölümde annelerin yüksek ateş konusundaki düşünceleri ile geleneksel uygulamaları nasıl değerlendirdikleri sorgulanmıştır.

BULGULAR: Annelerin %59,4’ü (n=89) çocuğunun ateşini dokunarak belirlediğini bildirirken, %30,0’ı (n=45) derece ile ölçtüğünü belirtmiştir. Ateşli çocuğa yapılan ilk müdahale olarak; annelerin %52,6’sı (n=79) ılık su uyguladığını, %19,3’ü (n=29) ateş düşürücü ilaç verdiğini ifade etmiştir. Annelerin %62’si (n=93) “ateşlenme” durumunu bir hastalık olarak tanımlarken, %97,4’ü (n=146) yüksek ateşin “havale”ye yol açtığını ve %57,3’ü (n=86) çocuğu ateşlendiğinde doktor önerisi olmadan ateş düşürücü ilaç kullandığını ifade etmiştir. Annelerin ateş konusundaki bilgi ve uygulama puanları ile annenin çalışma durumu ve aile tipi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0.05).

SONUÇ: Annelerin yüksek ateşe ilişkin bilgi düzeyinin yeterli olmadığı, ateşe müdahale ederken hatalı ve geleneksel uygulamaların yapıldığı belirlenmiştir.

SUMMARY

AIM: In this study it was aimed to determine the knowledge and practice of mothers with children aged 0- 6 years about fever.

METHOD: The study was designed as a cross-sectional study. This study was applied at GMMF Research and Education Hospital Pediatrics Clinic, in April-May 2012. The study sample contained 150

volunteered mothers with children aged 0-6 years. Questionnaire was developed by researchers following a literature review and consisted of two parts. First part comprised socio-demographic characteristic, knowledge and practices of participants’ about fever. Second part occurred information that consisted of thought and traditional practice mothers when their children have high fever.

RESULTS: Mothers tried to understand high fever. 59.4% (n=89) tried to understand by tapping their children, %30.0 (n=45) did a reading with thermometer. First application of mothers is warm application when they faced fever with their children %52.6 (n=79). %19.3 (n=29) used a drug to reduce the fever,

%62 (n=93) mothers believe that fever is an illness. %97.4 (n=146) believe that high fever is the cause of convulsion and %57.3 (n=86) used a drug without doctor permission to reduce the fever. The knowledge and practice of mothers with scores of fever a significant relationship between mother's work status and family type (p <0.05).

CONCLUSION: According to findings, mothers haven’t enough knowledge about high fever and they have faults when they try to do therapy to their children and they have traditional applications.

Hatice Bebiş1 Sabahat Coşkun1 Cengizhan Açıkel2 Serpil Özdemir1

1GATA Hemşirelik Yüksek Okul ,Halk Sağlığı Hemşireliği B.D.Ankara

2GATA Biyoistatistik BD.

Ankara

Anahtar Kelimeler:

Yüksek ateş, 0-6 yaş çocuk, annelerin bilgi ve

uygulamaları

Key Words:

High fever, children (0-6 years), knowledge and practices of mothers

Sorumlu yazar/

Corresponding author:

Hatice Bebiş,

GATA Hemşirelik Yüksek Okul ,Halk Sağlığı Hemşireliği B.D.Ankara, Türkiye

hbebis@gata.edu.tr

Gönderme Tarihi/Date of Submission: 17.01.2013, Kabul Tarihi/Date of Acceptance: 12.06.2013 DOI:10.5455/pmb. 1-1358492791

GİRİŞ

Ateş, bebeklik ve çocukluk dönemlerinde sık karşılaşılan, çocukta sekel bırakabilen, hastalığın ilk belirtilerinden biri olan ve aileleri tedirgin eden önemli bir sağlık sorunudur (1,2). Vücudun doğal savunma mekanizması olan ateş, enfeksiyonla mücadelede mikroorganizmaların oluşturduğu uygun üreme ortamını değiştirerek, mikroorganizmaların protein sentezini bozmaktadır (2,3). Literatürde farklılıklar olmakla birlikle vücut ısısının; rektal

38°C, oral 37,8°C, aksiler 37,2°C'nin üzerindeki ölçümü, ateş olarak tanımlanmaktadır (4,5,6,7).

Özellikle, 6 ay ile 5 yaş arasında basit febril konvülsiyonlar açısından risk yaratan ateş, acil servise başvuru nedenleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır (8,9). Literatürde, dünyada acil servise getirilen ateşli çocuk oranının %20-30 olduğu, bu oranın ülkemizde %71’e kadar yükseldiği belirtilmektedir (10,11).

(2)

Yüksek ateş, bebeklik ve erken çocukluk döneminde çocuklarda, yaşamı tehdit edebilen ve/veya sonraki dönemlerde yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyerek ciddi komplikasyonlara neden olabilmektedir (12,13). Fransız fizyolog Claude Bernard, 19. yüzyılda vücut sıcaklığının 5-6°C’lik ani yükselmesinin deney hayvanlarında ölüme yol açtığını göstermiştir. Bu deney sonrası ateş, vücut için zararlı kabul edilmiş ve kesinlikle ateş düşürücü ilaçlar ile tedavi edilmesi gerektiğine inanılmıştır (12). Bu inanışın getirdiği ateş fobisi günümüzde de sürmektedir.

Çocuğunun vücut ısısında meydana gelen küçük değişiklikler dahi, ateşin hemen düşürülmesi gerektiği fikrini tetiklemekte, hem annede hem de tüm ailede paniğe yol açmaktadır (2,14,15). Ebeveynlerin birçoğu çocuklarının ateşi düşürülmediğinde vücut sıcaklığının giderek artacağını, ateşin nöbete neden olacağını ve beyinde zarar oluşturacağını düşünmektedir. Bu düşünce, ailede ciddi bir tedirginliğe neden olmakta yalnızca ateşin düşürülmesi ile azalmaktadır. Yapılan araştırmalarda, vücut sıcaklığının 41°C’nin üzerine çıkmadığı, ancak sıcak çarpması, bazı nörolojik hastalıklar ve zehirli madde alımı gibi hipertermiye yol açan durumların vücuda zararlı olabileceği belirtilmektedir. Bu durumlarda ateş, derhal düşürülmelidir (2,16). Ayrıca çocukta, ağır kalp/akciğer hastalığı ve ateşe bağlı tekrarlayan nöbet öyküsü varsa, tabloya huzursuzluk, halsizlik, baş ağrısı gibi fiziksel rahatsızlıklar ekleniyorsa, ateşe hemen müdahale edilmelidir (3).

Ateşli çocuğa yapılacak müdahale çocuğun yaşına, genel durumuna, vücut ısısının yükseklik derecesine göre değişir (17).

Ateşin varlığını objektif olarak ortaya konulmasını sağlayan en önemli yöntem, kuşkusuz güvenilir bir araç ile uygun şekilde ölçülmesidir. Ateş ölçümü; oral, aksillar, rektal, özefageal, deri, timpanik, intratorasik, pulmoner arter gibi birçok vücut bölgesinden, civalı-cam, elektronik, dijital, transtimpanik termometreler ve termal kameralar ile yapılabilir. En kesin ölçüm sonucu rektal termometrelerle elde edilir (5). Ancak rektal termometreler, anatomiyi ve kas fonksiyonunu bozma ihtimali, bulaş riski ve rahatsızlık hissi nedeniyle daha az tercih edilen bir yöntemdir (2,18).

Çocuğun primer bakımını üstlenen ve ateşe müdahale etmek zorunda kalan bireyler, genellikle annelerdir (19). Özer ve arkadaşlarının (2009) yaptıkları bir çalışmada, annelerin büyük bir kısmının vücut ısısının normal değerini bilmediğini, evinde termometre olmadığını ve termometre kullanmayı bilmediğini belirtmektedir (4). Literatürde, ailelerin

ateşli çocuğa yaklaşımını etkileyen faktörler; ateş ve tedavisi ile ilgili yeterli bilgi sahibi olunmaması, anne eğitim düzeyinin düşük olması, ailedeki çocuk sayısı ve yaşanılan çevrenin özellikleri olarak sıralanmaktadır (6,20).

Çocuklarının vücut ısısını uygun yöntemle ölçme ve ateşli çocuğa yaklaşım konusunda, ailelerin bilinçlendirilmesinde hemşirelerin önemli rol ve sorumlulukları bulunmaktadır (21). Ateş ölçümü ve ateşe doğru müdahale hakkında aileler ve çocuk bakımını üstlenen kişiler bilinçlendirilmeli, doğru davranış geliştirmeleri sağlanmalıdır. Doğru sağlık davranışı geliştirmede, planlı ve sistematik olarak yapılan sağlık eğitimleri önemli bir yere sahiptir. 0-6 yaş grubu çocuğa sahip ailelerin öncelikle ateş konusundaki mevcut bilgi ve uygulamalarının belirlenmesi; gereksinimlerin saptanması ve bunlara yönelik sağlık eğitimlerinin planlanmasında anahtar rol oynamaktadır. Bu çalışma, 0-6 yaş grubu çocuğu olan annelerin yüksek ateşe ilişkin bilgi ve uygulamalarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.

YÖNTEM

Bu çalışma, kesitsel tipte bir araştırma olarak yürütülmüştür. Araştırmanın evrenini, Nisan-Mayıs 2012 tarihleri arasında, Gülhane Askeri Tıp Fakültesi (GATF) Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğine herhangi bir nedenle başvuran ve 0-6 yaş grubu çocuğu olan anneler oluşturmaktadır.

Araştırmanın örneklemini ise, belirtilen tarihler arasında polikliniğe başvuran araştırmaya katılmaya gönüllü, 0-6 yaş grubunda çocuğu olan 150 anne oluşturmaktadır. Örnek büyüklüğü; “Power and Sample Size” paket programı yardımıyla, annelerin yüksek ateş konusundaki bilgi ve uygulama düzeyi başarıları %60 olduğu tahmin edilerek, ± (artı-eksi)

%6 hata payı ve %95 güven aralığında 157 katılımcı olarak belirlenmiştir. Annelerden 7’si görüşme sırasında çeşitli nedenlerle (çocuğun huysuzlanması, tıbbi işlem zamanının gelmesi vs.) soru formunu tamamlayamadığı için araştırma dışında bırakılmıştır.

Veriler, literatür incelemesini takiben araştırmacılar tarafından oluşturulan soru formu ile toplanmıştır. Anket formu; iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; anne ve çocuğa ilişkin tanıtıcı özellikler ile annelerin yüksek ateş konusunda bilgi ve uygulamalarını (çocuğunun ateşini nasıl fark ettiği, evde derece bulundurup bulundurmadığı, ateş ölçüm yeri, normal ve yüksek ateş bilgisi, ateş hakkında bilgi kaynağı, ateş yönetimi bilgisi, ateş düşürücü ilaç kullanımı ve kullanılan ateş

(3)

düşürücünün dozu, sıklığı, temin şekli vs.) belirlemeye yönelik olarak geliştirilen 28 soru bulunmaktadır.

İkinci bölümde annelerin yüksek ateş konusundaki bilgileri ile geleneksel uygulamaları nasıl değerlendirdikleri sorgulanmıştır (30 soru). Bu bölümdeki soruları, anneler “doğru, yanlış ve bilmiyorum” şeklinde cevaplamıştır. Doğru cevaplar 1 puan, yanlış ve bilmiyorum yanıtı verenler 0 puan üzerinden değerlendirilmiştir. Annelerin yüksek ateş konusundaki bilgi ve uygulama puanları; yetersiz seviyede (0-10 puan), orta seviyede (11-20), iyi seviyede (21-30) şeklinde sınıflandırılmıştır.

Hazırlanan soru formları uygulanmadan önce ifadelerin anlaşılabilirliğini belirlemek amacıyla rastgele belirlenen 0-6 yaş grubunda çocuğu olan 10 anneye ön uygulama yapılarak soru formunda gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Daha sonra polikliniğe başvuran 0-6 yaş grubunda çocuğu bulunan annelere araştırmanın amacı açıklanarak, çalışmaya gönüllü katılmak isteyen annelere anket formu uygulanmıştır.

Soru formları, bir araştırmacı tarafından yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak ortalama 20 dakikada doldurulmuştur.

Araştırma, uygulanmaya başlanmadan önce araştırmanın yürütüleceği klinikten kurum izni ve GATA Yerel Etik Kuruldan, etik onay alınmıştır.

Katılımcılara bilgilendirilmiş onam formu okutulmuş ve imzalatılmıştır.

Elde edilen veriler, SPSS for Windows 10.0 paket programı ile değerlendirilmiştir. Bulgular; tanımlayıcı istatistikler frekans, yüzde, aritmetik ortalama “±”

standart sapma halinde sunulmuştur. Bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki ilişki Pearson Chi- Square testi ile analiz edilmiştir ve p<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.

BULGULAR

Araştırmaya dâhil edilen annelerin %92’si (n=138), 21 ile 40 yaş arasındadır. Annelerin,

%30,7’si (n=46) gelir getiren bir işte çalışmakta olup,

%48’i (n=72) yüksekokul/üniversite mezunudur.

Çocukların %67,3’ü (n=101) 0 ile 36 ay arasındadır (Tablo 1).

Annelerin, ateş konusundaki bilgi ve uygulama puanları incelendiğinde; %37,3’ü (n=56) iyi,

%58’inin (n=87) orta seviyede iken, %4,7’si (n=7) ise yetersiz seviyede olduğu saptanmıştır. Annelerin puan ortalamalarının; 18,87±4,278 (en az=4, en çok=28) olduğu tespit edilmiştir. Annelere, “Ateşli çocuğun vücudunu sirkeli su ile silme” uygulamasını nasıl değerlendirdikleri sorulduğunda, annelerin

%70,0’ı (n=105) ateşi düşürmek için doğru bir yöntem olduğunu belirtmiştir. Benzer olarak, annelerin %40,0’ı (n=60) “Ateşli çocuğun üşümesini engellemek için hafif yünlü giysiler giydirilmelidir”

ifadesinin doğru olduğunu bildirmiştir (Tablo 2).

Tablo 1. Anne ve çocuklarının sosyodemografik özelliklerine göre dağılımları (n=150)

Özellikler Sayı %

Çocuğun yaşı 0-36 aylık 101 67,3

37-72 aylık 49 32,7

Cinsiyet Kız 76 50,7

Erkek 74 49,3

Annenin yaşı

20 yaş ve altı 3 2,0

21 yaş ve 40 yaş 138 92,0

41 yaş ve üstü 9 6,0

Aile tipi Çekirdek aile 137 91,3

Geniş aile 13 8,7

Ailenin gelir düzeyi

Gelir giderden fazla 35 23,3

Gelir gidere eşit 95 63,3

Gelir giderden az 20 13,3

Annenin eğitim durumu

Okuryazar 4 2,7

İlköğretim mezunu 15 10,0

Ortaöğretim mezunu 59 39,3

Yüksekokul /üniversite 72 48,0

Sahip olunan çocuk sayısı

1 çocuk 64 42,7

2 çocuklu 62 41,3

3 çocuklu 24 16,0

Çalışma durumu Çalışıyor 46 30,7

Çalışmıyor 104 69,3

(4)

Tablo 2. Annelerin ateş konusundaki bilgi ve uygulamaları değerlendirmeleri

Bilgi ve uygulamalar Doğru Yanlış

Sayı % Sayı %

Çocuğun vücudunu sirkeli su ile silmek ateşin düşmesini sağlar. 45 30,0 105 70,0 Ateş yükselmeye başlar başlamaz, ateş dürücü ilaç verilmelidir. 47 31,3 103 68,7

Ateş bir hastalıktır. 57 38,0 93 62,0

Çocuğun ateşi elle dokunularak da ölçülebilir. 60 40,0 90 60,0

Çocuğun bir günden fazla ateşi yüksek devam etmişse düşürmek için

doktor reçetesi olmadan da ateş düşürücü ilaç verilebilir. 86 57,3 64 42,7 Ateşli çocuğun üşümesini engellemek için hafif yünlü giysiler

giydirilmelidir. 90 60,0 60 40,0

Çocuğun ateşi yükseldiğinde bir süre emzirmeye ara verilmelidir. 99 66,0 51 34,0 Havale geçirmekte olan çocuğu soğuk suya sokmak ayıltmak için

sarsmak veya tokatlamak gerekmektedir. 107 71,3 43 28,7

Çocuğun hareketlerini artırıp, terleterek ateşi düşürülebilir. 112 74,7 38 25,3 Ilık duş yaptırmak çocuğun daha çok üşümesine neden olur. 117 78,0 33 22,0

Annelerin %97,4’ü (n=146) çocuklarında yüksek ateş olması durumunda havale gelişeceğinden endişe ettiğini ifade etmiştir. Annelerin %59,4’ü (n=89) çocuğunun ateşini dokunarak belirlediğini, %30’u (n=45) dereceyle ölçtüğünü belirtmiştir. Ateş ölçme yöntemi olarak annelerin %70’i (n=105) koltuk altını,

%2,7’si (n=4) ise rektal yolu tercih ettiğini belirtmiştir. Annelerin %94,0’ı (n=141) ateş hakkında bilgi sahibi olduğunu ve bu bilgileri çoğunlukla doktor ve hemşireden (%62, n=93) aldıklarını ifade etmiştir (Tablo 3).

Çocuğunun ateşi yükseldiğinde ilk müdahale olarak; annelerin %29,3’ü (n=44) çocuğuna ılık duş yaptırdığını, %23,3’ü (n=35) ılık kompres uyguladığını, %19,3’ü (n=29) ise ateş düşürücü ilaç verdiğini belirtmiştir (Tablo 4). Ateş düşürücü ilacı annelerin %42,0’ı (n=63) doktor önerisi ile verdiğini,

%28,7’si (n=43) ateşin yükselmesinden korktuğu için, %22,7’si (n=34) önceki tecrübelerine dayanarak ve %6,7’si (n=10) evde ateş düşürücü bulundurduğu için verdiğini belirtmiştir (Tablo 4). Annelerin tamamı çocuğuna ateş düşürücü ilaç verirken ilaç dozuna dikkat ettiklerini ifade etmişlerdir. Ateş düşürücü ilacın dozunu annelerin %26,0’ı (n=39) doktor reçetesine göre ayarlarken, %16,7’si (n=25) ateşin yüksekliğine göre belirlediğini ifade etmiştir (Tablo 4).

Ateş konusunda annelerin bilgi ve uygulama puanları ile bazı sosyodemografik özellikleri karşılaştırıldığında; annelerin ateş konusundaki bilgi ve uygulama puanları ile annenin çalışma durumu ve aile tipi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır (p<0.05). Annenin yaşı ve eğitim

durumu ile bilgi ve uygulama puanı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır (p>0.05) (Tablo 5). Ayrıca annelerin ateş konusundaki bilgi ve uygulama puanları ile çocuğa ait özellikler açısından (yaşı, cinsiyeti ve kronik hastalık) istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır (p>0.05) (Tablo 5).

TARTIŞMA

Bebeklik ve çocukluk çağında özellikle ilk üç yaşta ateş çok sık görülmekte ve bu dönemde yüksek ateş çocukta istenmeyen durumlara neden olabilmektedir (8,22,23). Bu nedenle çocuk bakımı ile daha fazla ilgilenen annelerin ateşli çocuğa yaklaşımda çocuğun yaşını göz önünde bulundurması önem taşımaktadır. Bu çalışmada yer alan annelerin yarısından fazlası 0-36 aylık yaş grubunda bulunan çocuğa sahiptir (Tablo 1). Bu çalışmaya katılan annelerin çoğunluğu, çocuklarının yaşları dikkate alındığında yüksek ateş açısından riskli grupta yer aldıkları değerlendirilmektedir. Bununla birlikte annelerin %62,7’sinin ateş ile ilgili bilgi ve uygulama puanının “orta” ve “yetersiz” düzeyde olmasının bu konudaki riski daha da artırdığını düşündürmektedir.

Bu araştırmada, annelerin yarısından fazlası ateşi hastalıkların bir sonucu olarak tanımlarken, tamamına yakını havaleye neden olan bir durum olduğunu belirtmiştir (Tablo 3). Bu çalışmada elde edilen bulgulara paralel olarak Dalkıran ve arkadaşları (2007) çalışmalarında; annelerin %82,5’inin çocuklarının ateş nedeniyle havale geçirmesinden ve

%72,5’i ateşli havalenin zekâ geriliği, felç, zekâ özrü,

(5)

yürüme bozukluğu gibi oldukça ciddi hasarlara yol açacağı yönünde endişeleri olduğu bildirmiştir (19).

Bu çalışmada elde edilen bulgulara benzer şekilde, Yiğit ve arkadaşlarının (2003) yaptıkları bir çalışmada, katılımcıların %86,6’sı ateşin havale ya da beyin hasarına neden olabileceğini ifade etmişlerdir (1). Elde edilen bulgulara ışığında, annelerin ateşin neden olacağı tehlikeli durumlar açısından

farkındalıklarının yüksek olduğu

değerlendirilmektedir.

Bu çalışmada elde edilen bulgulara göre, annelerin yarısından fazlası çocuğunun ateşinin olup olmadığını dokunarak anladığını belirtmiştir. Bunun yanı sıra annelerin, büyük çoğunluğun evinde derece bulunmasına rağmen, annelerin yalnız üçte birinin çocuğun ateşini dereceyle ölçtüğü saptanmıştır (Tablo 3). Ateşin dokunma yolu ile tespit edilmesi, yanlış algılamalara yol açabilmesi ve objektif bir sonuç

yansıtmaması nedeniyle güvenli bir yol olarak kabul edilmemektedir (7). Bu çalışmada elde edilen bulgulara benzer olarak Demir ve Bayat’ın (2005) çalışmasında, annelerin %82,2’sinin dokunma,

%16,1’inin derece ile ateşi ölçtüğü, Esenay ve arkadaşlarının (2003) çalışmasında ise annelerin

%65,9’unun çocuğun ateşini dokunarak ve %20,1’i derece kullanarak ölçtüğünü belirtmişlerdir (1).

Literatürde bildirilen sonuçlara paralel olarak bu çalışmada da annelerin büyük çoğunluğunun ateşi belirlemek için öncelikle etkili olmayan yöntemlere başvurduğu değerlendirilmektedir. Çocuğun ateşinin doğru bir şekilde takip edilmesi hastalığın seyrini belirlemek, tedavinin planlanmasını sağlamak için yön gösterici olduğundan, annelerin bu konuda sağlık

eğitimine gereksinim duydukları

değerlendirilmektedir.

Tablo 3. Annelerin ateş konusunda bilgi düzeyine ilişkin bulguların dağılımı (N=150)

Özellikler Sayı %

Annelerin ateş hakkındaki bilgileri Evet, bilgili 141 94,0

Hayır, bilgisi yok 9 6,0

Bilgi edinme yolları

Doktor, hemşire 93 62,0

Gazete, TV, radyo, internet 42 28,0

Aile 15 10,0

Normal vücut ısısı Biliyor 140 94,0

Bilmiyor 10 6,0

Yüksek ateş Biliyor 129 86,0

Bilmiyor 21 14,0

Yüksek ateş riskleri

Havale 146 97,4

Enfeksiyon 2 1,3

Felç 1 0,7

Menenjit 1 0,7

Annenin ateşi anlama durumu

Dokunarak 89 59,4

Dereceyle 45 30,0

Huzursuz ağlama, üşüme 14 9,3

Ateşi fark etmem 2 1,3

Evde derecenin bulunma durumu Evet 143 95,3

Hayır 7 4,7

Annelerin kullandıkları ateş belirleme yöntemleri

Koltuk altı 105 70,0

Ağız 5 3,3

Makat 4 2,7

Kulak 31 20,7

Alnına ya da yüzüne

dokunarak 5 3,3

(6)

Vücuttan ateş ölçülen yer ve ölçümde kullanılan araçlara göre belirgin ısı farkları saptanabilmektedir.

Rektal dereceler ateşin belirlenmesinde altın standart olarak kabul edilmesine rağmen toplum tarafından çok fazla tercih edilen bir yöntem değildir (5).

Karwowska ve arkadaşlarının (2002), yaptıkları bir çalışmada, ebeveynlerin %84,2’si çocuklarının ateşini derece ile ölçtüğünü ve sıklıkla da koltuk altını kullandıklarını belirtmişlerdir (20). Yaramış ve arkadaşları (2005) yaptıkları bir çalışmada ise, annelerin %56’sının derece okumayı bildiğini, derece okumayı bilen annelerin %89,8’inin koltuk altından ateş ölçtüğünü ortaya koymuştur (24). Celasin ve arkadaşlarının (2008) yaptıkları bir çalışmada, annelerin yalnız yarısının derece okumayı bildiği ve dereceyi okumayı bilen annelerin büyük bir çoğunluğunun (%84,2) koltuk altından ateş ölçtüğü bildirmektedir (7). Literatürde bildirilen sonuçlara paralel olarak, bu çalışmada da annelerin büyük çoğunluğunun ateş ölçümünde koltuk altını ve yalnız

%2,7’sinin rektal bölgeyi tercih ettiği saptamıştır (Tablo 3).

0-6 yaş grubu çocuğa sahip annelerin ateş konusunda güvenilir bilgi sahibi olmalarının ateşe doğru müdahale etmelerine yardımcı olacağı değerlendirilmektedir. Celasin ve arkadaşları (2008) yaptıkları bir çalışmada, annelerin %80,6’sının daha önce yüksek ateş konusunda bilgi aldığını ve bilgi kaynağının %53,1 oranında sağlık personeli olduğunu bildirmektedir (7). Demir ve arkadaşların (2007) yaptıkları çalışmada, annelerin yüksek ateş konusunda bilgi alma kaynakları arasında ilk sırada sağlık personeli olduğu ve daha sonra kitle iletişim araçlarının geldiği belirtilmektedir (14). Bu çalışmada, annelerin tamamına yakını (%94) ateş konusunda bilgi sahibi olduğunu ifade etmiştir.

Annelerin yarısından fazlası bilgi kaynağı olarak sağlık personelini (doktor, hemşire) göstermiştir (Tablo 3). Bu çalışmaya katılan annelerin hiçbiri ateş konusundaki bilgiyi planlı bir sağlık eğitimi şeklinde almamıştır. Sahip oldukları bilgileri, annelerin çeşitli nedenlerle sağlık personeliyle karşılaşması ve fırsat eğitimi yoluyla edindikleri düşünülmektedir. Yüksek ateş konusunda çocuğun bakımında primer rol oynayan annenin doğru bilgiye sahip olması endişesini azaltarak ateş yönetiminde doğru yol almasını sağlayacaktır. Çocuklarda ateşli havalenin primer nedeni yüksek ateştir. Yaklaşık olarak görülme sıklığının %4-5 olması, iyi seyirli olması ve kalıcı hasara yol açmamasına rağmen tekrarlayabilme ve afebril nöbetlere yol açabilme gibi sonuçları sebebiyle oldukça önem taşımaktadır (25,26). İlk kez

ateşli havale geçiren bir çocuğun ailesi, çocuğun öleceğinden korkar ve aşırı kaygılanır (11). Bu yüzden ateş, küçük çocuğu olan aileler için önemli bir korku nedeni haline gelebilir ve gereksiz yaşanan korkular da hatalı uygulamaların yapılmasına neden olabilir (27,28,29). Literatürlerde anneler tarafından en çok tercih edilen ateş düşürme uygulamasının; ılık su ile banyo yaptırma, ılık kompres uygulama ve ateş düşürücü ilaç kullanma olarak bildirilmiştir (12,27,30). Dalkıran’ın (2007) yaptığı çalışmada en sık başvurulan müdahale yönteminin %65,6 ile periferik soğutma olduğu ve bunu %31,2 ile ateş düşürücü vermenin izlediği bildirilmiştir (19).

Ülkemizde yapılan diğer çalışmalarda da periferik soğutmanın en çok tercih edilen yöntem olduğu görülmüştür (9,28). Crocetti ve arkadaşlarının (2001) yaptıkları bir çalışmada, annelerin %73’ünün ateş düşürücü yöntem olarak ılık su ile uygulama yaptığı, ancak üçte ikisinin alkol ve soğuk su ile kompres uygulama, sık aralıklarla yüksek dozda ateş düşürücü ilaç kullanma gibi yanlış uygulamalarda bulundukları bildirilmektedir (12). Bu çalışmada, annelerin yarısının çocuğunun ateşi çıktığında, ilk olarak periferik soğutma yaptığı ancak, her beş anneden birinin ateş düşürücü ilaca başvurduğu saptanmıştır (Tablo 4). Annelerin ılık su ile periferik soğutma yapması olumlu bir davranış olarak kabul edilmesine rağmen, %70’inin halen geleneksel bir uygulama olan sirkeli suyun doğru bir uygulama olduğunu ifade etmesi ve yaklaşık dört anneden birinin “ılık duş yaptırmanın çocuğun daha çok üşümesine neden olacağı” fikrini onaylaması, geleneksel öğreti, inanç ve uygulamaların toplumuzdaki yerini ve yaygınlığını gösterdiği düşünülmektedir (Tablo 2).

Bu çalışmada, annelerin büyük çoğunluğunun evde ateş düşürücü ilaç bulundurduğu, yarısından fazlasının da çocuğuna doktor önerisi olmadan ateş düşürücü ilaç verdiği saptanmıştır (Tablo 4). Bu çalışmada elde edilen bulguların aksine, Demir ve Bayat’ın (2005) çalışmasında, annelerin %34,8’inin doktor önerisi dışında ateş düşürücü ilaç kullandığı, Esenay ve arkadaşlarının (2007) çalışmasında bu oranın, %28,9 olduğu belirtilmektedir (27). Walsh ve Edwards’ın (2006) çalışmasında annelerin %99’unun çok yüksek oranda doktora danışmadan ateş düşürücü ilaç kullandığı görülmektedir (31). Bu çalışmada doktor önerisi dışında ateş düşürücü ilaç kullanımının yaygın olarak kullanılmasının nedeni olarak annelerin ateşin yükselmesinden korkması (%28,7), önceki tecrübeleri (%22,7) ve evde ateş düşürücü olması (%6,7) gibi faktörlerin olduğu tespit edilmiştir (Tablo 4).

(7)

Tablo 4. Annelerin ateş konusundaki uygulamalarına ilişkin yanıtlarının dağılımı (n=150)

Özellikler Sayı %

Çocuğun ateşi yükselince yapılan ilk uygulama

Ilık duş aldırılmalı 44 29,3

Ilık kompres uygulanmalı 35 23,3

Ateş düşürücü verilmeli 29 19,3

Giysileri çıkarılmalı 25 16,7

Hemen doktora götürmeli 17 11,3

Evde ateş düşürücü bulundurma Evet 145 96,7

Hayır 5 3,3

Ateş düşürücü vermede etkili olan durum

Doktorun önerisi 63 42,0

Ateşin yükselmesinden korkma 43 28,7

Önceki tecrübeler 34 22,7

Evde ateş düşürücü olması 10 6,7

Ateş düşürücü ilaç dozunu ayarlama

Çocuğun yaş ve kilosu 86 57,3

Doktor reçetesi 39 26,0

Ateşin yüksek olması 25 16,7

Ateş düşürücü ilacı verme saati

Doktor reçetesi 96 64,0

Ateşin yüksek olması 42 28,0

Önceki tecrübeler 12 8,0

İnatçı düşmeyen ateş durumunda Zaman kaybetmeden doktora götürme 148 98,7

Kendiliğinden düşmesini bekleme 2 1,4

Ateş düşürücü ilacı temin etme Doktor reçetesi ile eczaneden 117 78,0

Reçetesiz olarak eczaneden 33 22,0

Ateş düşürücü ilaç olarak ilk tercih Parasetamol 103 68,7

İbuprofen 47 31,3

Ateş düşürücü ilaç kullanımında doz ayarlamasından kaynaklanan hatalarla karşılaşılabilmektedir. Ateş düşürücülerin uygun dozda verilip verilmediğini araştıran bir çalışmada annelerin yarısı; verilmesi gereken ateş düşürücüyü yanlış dozda verdiği, küçük çocuklarda (2 yaş altında) yanlış dozda ateş düşürücü verilme sıklığının daha fazla olduğu, çocukların ağırlıkları temel alınarak hesaplanan ilaç dozlarının ise daha doğru olduğu bildirilmektedir (32). Arıkan ve arkadaşları (2012) yaptıkları bir çalışmada yaş büyüdükçe, ağırlık arttıkça yanlış dozda ilaç verilme sıklığının arttığını belirtmişlerdir. Literatürde, çocuğa doğru doz ve sıklıkta ateş düşürücü ilaç verilmesine yönelik yazılı bilgilendirme yanında, grafik kullanımının doz hatalarını büyük oranda önleyebileceği, ancak tamamen engellemediği bildirilmiştir (33). Bu

çalışmada, annelerin tamamı çocuğuna ateş düşürücü ilaç verirken ilaç dozuna dikkat ettiğini bildirmiştir.

Annelerin yarısından fazlası ilaç dozunu, ilaç prospektüsünde belirtilen çocuğun yaşına ve kilosuna göre; dört anneden biri doktor reçetesine göre; beş anneden biri ise ateş ölçümünde elde ettiği ateş yüksekliğine göre ilaç dozunu belirlediğini ifade etmiştir. Bunun yanı sıra annelerin, ilaç verme zamanı ve sıklığını doktor reçetesi dışında önceki deneyimlerine göre düzenlendikleri de belirlenmiştir (Tablo 4). Katılımcılar doktor önerisi ve çocuğun yaş, kilo özelliğine uygun şekilde ateş düşürücü ilaç verilmesi gerektiği bilgisine sahip olsalar da uygulamada bu doz ayarlamasına dikkat etmedikleri belirlenmiştir.

(8)

Tablo 5. Ateş konusunda annelerin bilgi ve uygulama puanlarına ile bazı sosyodemografik özelliklerinin karşılaştırılması (n=150)

Annelerin ateş konusundaki bilgi ve uygulama puanları

Anne ile ilgili tanıtıcı özellikler Yetersiz Orta İyi

2 p

Sayı % Sayı % Sayı %

Yaşı

20 yaş ve altı 1 33,3 2 66,7 - -

7,027 0,134

21 ve 40 yaş 6 - 28 57,1 21 42,9

40 yaş ve üstü - - 5 55,6 4 44,4

Eğitim durumu

Okuryazar - - 2 50,0 2 50,0

10,434 0,108 İlköğretim mezunu 2 13,3 10 66,7 3 20,0

Ortaöğretim mezunu 4 6,8 38 64,4 17 28,8 Yüksekokul/üniversite 1 1,4 37 51,4 34 47,2

Aile tipi

Çekirdek aile 4 2,9 81 59,1 52 38,0

10,846 0,004*

Geniş aile 3 23,1 6 46,2 4 30,8

Çalışma durumu Çalışıyor 2 4,3 19 41,3 25 54,3

8,348 0,015*

Çalışmıyor 5 4,8 68 65,4 31 29,8

*p<0.05

Ateş konusunda annelerin bilgi ve uygulama puanları ile bazı sosyodemografik özellikleri karşılaştırıldığında; annelerin puanları ile çalışma durumu ve aile tipi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır (p<0.05).

Annenin yaşı ve eğitim durumu ile bilgi ve uygulama puanı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır (p>0.05) (Tablo 5). Ayrıca annelerin ateş konusundaki bilgi ve uygulama puanları ile çocuğa ait özellikler açısından (yaşı, cinsiyeti ve kronik hastalık) istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır (p>0.05) (Tablo5). Literatürde, aile yapısı ile ateş yönetimi arasındaki ilişkiden söz edilmektedir (7,11). Bu araştırmada ailelerin büyük çoğunluğunun çekirdek aile (%91,3) yapısına sahip olduğu ve annelerin ateş konusundaki bilgi ve uygulama puanları ile aile tipi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır (p<0.05) (Tablo 5). Literatüre bezer olarak, bu çalışmada geniş aile yapısında olan annelerin ateş konusunda bilgi ve uygulama puanlarının daha düşük olduğu değerlendirilmektedir. Demir ve Bayat’ın (2005) yaptığı çalışmada geniş aile yapısına sahip olan annelerin bilgi ve uygulamalarının yeterli düzeyde olmadığı bildirilmektedir. Celasin ve arkadaşlarının

(2008) çalışmasında, geniş ailelerde hatalı ve geleneksel uygulamaların çekirdek ailede yaşayan annelere göre daha yaygın olduğu rapor edilmiştir (7).

Geniş ailede yaşayan annelerin bilgi ve uygulamalarının yetersiz olması; eğitim eksikliğine, ateşe yönelik uygulamaların aile büyüklerinin sorumluluğunda olmasına ve geleneksel tedavi yöntemlerinin sürdürülmesine bağlanmaktadır.

Bu çalışmada, annenin çalışma durumunun, ateş konusuna ilişkin bilgi ve uygulama puanı üzerinde etkili olduğu saptanmıştır. Çalışan kadının, dış dünyaya daha açık olduğu, sosyal öğrenme yolu, çocuk bakımı ve eğitimi konusunda bilgilendiği düşünülmektedir.

SONUÇ

Bu çalışmada, annelerin büyük çoğunluğunun çocukluk çağında görülen ateş konusunda bilgi sahibi olduğu, ancak bu bilgilerin ve uygulamalarının istenen düzeyde olmadığı belirlenmiştir. Ateşli çocuğa müdahale ederken, öncelikle etkisiz yöntemlerin uygulanması; ateş düşürücü ilaçların doktor istemi olmadan reçetesiz olarak kullanılması, ilaç dozu ve verilme sıklığına dikkat edilmemesi,

(9)

hastalığın tedavisini ve seyrini olumsuz etkileyebilmektedir.

Hemşirelerin aileleri ateş ve nedenleri, ateşli çocuğun evde bakımı, ateş düşürücü ilaç kullanma vs.

konularında bilinçlendirmesi, annelerin ateş korkularını azaltarak hatalı uygulamaların önlenmesine katkı sağlayacaktır. Halk sağlığı hemşireleri; hem toplum içinde hem de birinci ve ikinci basamak sağlık hizmetlerinde, planlı sağlık eğitimleri ile aileleri çocukluk çağında görülen yüksek ateş ile ilgili doğru davranış geliştirmelerini desteklemeli ve danışmanlık yapmalıdır. Planlı ve sürekli yapılacak sağlık eğitimleri; ateşin nedenleri, ateşli çocuğun evde bakımı, ateş düşürücü kullanma gibi konuları içermelidir. Bu girişimlerin, annelerin ateş korkularını azaltacak, hatalı uygulamaların önlenmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

KAYNAKLAR

1. Yiğit R, Esenay F, Şen E, Serinol Z. Annelerin yüksek ateş konusunda bilgi ve uygulamaları. A.Ü.

Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi. 2003; 6(3): 48-56.

2. Kara B. Çocuklukta ateşle ilgili bilgilerin gözden geçirilmesi. Sürekli Tıp Eğitim Dergisi (Sted).

2003; 12(1): 10-14.

3. Koçoğlu Barlas Ü. Çocuk acil servisine ateş şikayeti ile başvuran hastaların kısa dönem sonuçları. İstanbul Sağlık Müdürlüğü, 2009,

Uzmanlık tezi.

http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/cocuk_sa gligi/dr_ulkem_kocoglu_barlas.pdf Erişim tarihi;

14.04.2012

4. Özer A, Darendeli R, Ekerbiçer HÇ. Knowledge and behavior of mothers about body temperatures of their children and associated factors. Turkish Journal of Public Health. 2009; 7(2): 45-52.

5. İlçe A, Karabay O. Ateş ölçümünde dört farklı vücut bölgesinin karşılaştırılması ve hasta tercihinin incelenmesi. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi. 2009; 1(3): 5-10.

6. Halıcıoğlu O, Koc F, Akman AS, Teyin A. Ateşli çocuklarda; annelerin evde ateşe yaklaşımı, bilgileri ve sosyodemografik özellikler ile ilişkisi.

İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hast. Dergisi. 2011;

1(1): 13-19.

7. Celasin NŞ, Ergin D, Atman Ü. Yüksek ateş şikayeti ile hastaneye yatırılan 0-6 yaş grubu çocukları olan annelerin yüksek ateşe ilişkin bilgi ve tutumları. F.Ü. Sağ. Bil. Derg. 2008; 22(6): 315- 322.

8. Betz MG, Grunfeld AF. “Fever phobia” in the emergency department: A survey of childrens’caregivers. European Journal of Emergency Medicine. 2006; 13(3): 129-133.

9. Sünter AT, Ağaç R, Uysal S, Dündar C, Gürses N.

Annelerin ateş hakkında bilgi ve davranışları. On Dokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Dergisi. 1997; 14(2):

106-111.

10. Murphy KA. Acetaminophen and Ibuprofen: Fever Control and Overdose. Pediatric Nursıng. 1992;

18(4): 428- 433.

11. Demir M, Bayat M. Tokat Karşıyaka doğum ve çocuk hastanesi acil servisine yüksek ateş şikayetiyle getirilen 0-5 yaş grubu çocukların annelerinin yüksek ateşle ilgili bilgi ve tutumları.

Sağlık Bilimleri Dergisi. 2005;14 (Ek sayı:

Hemşirelik Özel Sayısı): 22-29.

12. Crocetti M, Moghbeli N, Serwint J. Fever phobia revisited: have parental isconceptions about fever changed in 20 years? Pediatrics. 2001; 107(6):

1240-1247.

13. Taştan Y. Ateşli çocuklar ve sepsis. İ.Ü.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi sürekli tıp eğitimi etkinlikleri. Sempozyum Dizisi, 2001; Yayın No:

26, 57-68.

14. Demir F, Torun SD, Cebe E, Aydın Y, Gümüşlü B.

Ümraniye Kazım Karabekir Mahallesinde ateş konusunda bilgi tutum ve inanışlar. TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni. 2007; 6(1): 69-76.

15. Kramer MS, Naimark L, Leduc DG. Parental fever phobia and it’s correlates. Pediatrics. 1985; 75(6):

1110-1113.

16. Finkelstein JA, Christiansen CL, Platt R. Fever in pediatric primary care: occurrence, management, and outcomes. Pediatrics. 2000; 105(Supplement 2-1): 260-266.

17. Bakır M. Çocuk hastalarda ateşe yaklaşım: tanı ve tedavi. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi sürekli tıp eğitimi etkinlikleri. Sempozyum Dizisi, 2006; Yayın No: 53, 37-56.

18. Şahin S. Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma hastanesinde 2007 yılında ateş sebebiyle yatırılan 2-24 aylık çocukların etiyolojik değerlendirilmesi.

Uzmanlık tezi, 2009; İstanbul.

19. Dalkıran YA. Annelerin ateş ve ateşli havale ile ilgili bilgi düzeyleri. Aile Hekimliği Uzmanlık Tezi, 2007, İstanbul

20. Karwowska A, Nijssen-Jordan C, Johnson D, Davies HD. Parental and health care provider understanding of childhood fever: a Canadian perspective. (Pediatrics) CJEM. 2002; 4(6): 394- 400.

21. Baysoy G, Aydoğmuş T, Akın D, Uyan AP.

Annelerin çocuklarındaki ateşle ilgili bilgi, tutum ve davranışları. Türk Pediatri Arşivi. 2005; 40(4): 282- 287.

22. Luszczak M. Evaluation and management of infants and young children with fever. Am Fam Physician. 2001; 64(7): 1219-1226.

(10)

23. Yaman Ş. Çocuklarda yüksek ateş ve tedavisi.

Medikal Network Actuel Medicine Aylık Tıp Dergisi. 2000; 8(9): 40-42.

24. Yaramış N, Arıtan S, Işık H ve ark. 0-6 yaş grubu çocuğa sahip annelerin yüksek ateşe ilişkin uygulamaları. 29th UMEMPS Congress Union of Middle Eastern and Meditterranean Pediatric Societies, 49. Milli Pediatri Kongresi, İstanbul.5.

Milli Çocuk Hemşireliği Kongresi Özet Kitabı.

2005; 431-432.

25. Yakut A. Febril konvülziyon. Turkiye Klinikleri J Pediatr. 2003;1(2): 119-127.

26. Çavuşoğlu H. Çocuk Sağlığı Hemşireliği. Cilt 1, Genişletilmiş 5. Baskı, Bizim Büro Basımevi, Ankara, 2001; 5-11, 323-325.

27. Esenay FI, İşler A, Kurugöl Z, Conk Z, Koturoğlu G. Annelerin ateşli çocuğa yaklaşımı ve ateş korkusu. Pediatri Arşivi 2007; 42(2): 57-60.

28. Taştan Y, Yapıcı G, Alikaşifoğlu M ve ark. Ateş ve tedavisi: Anneler ne biliyor, nasıl davranıyorlar?

Türk Pediatri Arşivi. 1998; 33(2): 85-91.

29. Rosti L. Fever phobia. Pediatrics, 2002; 109(3):

555-556.

30. Oyman G, Rastgel H, Eliaçık K, Güngör S, Anıl M, Bakiler AR. Ateşe Yönelik Yanlış Uygulama ve İnanışlar. J Pediatr Inf. 2011; 5 (Suppl 1): 295-342.

31. Walsh A, Edwards H. Management of childhood fever by parents: review. Journal of Advanced Nursing. 2006; 54(2): 217-227.

32. Li FS, Lacher B, Crain FE. Acetaminophen and ibuprofen dosing by parents. Pediatr Emerg Care.

2000; 16(6): 394-397.

33. Arıkan Z, Tekşam Ö, Kara A, Kale G. Ateş yakınması ile çocuk acile başvuran hastalarda uygunsuz dozda ateş düşürücü kullanma sıklığının ve nedenlerinin belirlenmesi. Türk Ped Arş. 2012;

47(2): 114-118.

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalışmamızda aile tipi ile bebeklerin yalnızca anne sütüyle beslenme süreleri arasında anlamlı bir ilişki saptanmamasıyla birlikte çekirdek ailede yaşayan annelerin 3-6 ay

Ek gıda başlama zamanını etkileyebilecek faktörler araştırıldığında geniş aile yapısı, babanın eğitim düzeyi, emzirme kararının erken dönemde verilmesinin ve

Tüm yaş grubundaki annelerin çoğunluğu ishalin öldürebileceğini belirtmiştir.Annelerin eğitim durumu ve çalışma durumu ile annelerin ishalin ölüme neden olup

Bebek Dostu Hastane olan Etlik Zübeyde Hanım Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki çalışma sonucuna göre, verilen eğitimler neticesinde bebekler anne sütüyle erken

Ayrıca çalıĢmamızda annelerin eğitim seviyesi arttıkça ateĢ kabul edilen vucut ısısı değerlerini daha doğru tespit ettikleri, bir veya iki çocuğu olan annelerde de

Çalışma sonucunda ise annenin eğitim düzeyi arttıkça “0-6 Yaş Çocuğu Olan Annelerin Ev Kazalarına Yönelik Güvenlik Önlemlerini Tanılama Ölçeği” puanının

Bu çalışmanın verileri, gerekli izinler alındıktan sonra Ege Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Nisan

Bu araştırmada akılcı antibiyotik kullanımı hakkında bilgi alan ebeveynlerin tutum puanlarının almayanlara göre daha yüksek olduğu belirlenmiş olup fark