• Sonuç bulunamadı

İCRA DAİRELERİNCE KARŞI TARAF AVUKATINA ÖDENEN VEKALET ÜCRETİNİN BELGELENDİRİLMESİ VERGİLENDİRİLMESİ VE DANIŞTAY KARARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İCRA DAİRELERİNCE KARŞI TARAF AVUKATINA ÖDENEN VEKALET ÜCRETİNİN BELGELENDİRİLMESİ VERGİLENDİRİLMESİ VE DANIŞTAY KARARI"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İCRA DAİRELERİNCE KARŞI TARAF AVUKATINA ÖDENEN VEKALET ÜCRETİNİN BELGELENDİRİLMESİ

VERGİLENDİRİLMESİ VE DANIŞTAY KARARI

Talha Apak

Yeminli Mali Müşavir

1. GİRİŞ

Bir kuruma hizmet akdi ile ücretli olarak (sözleşmeli) çalışan bir avukat serbest meslek kazancı yerine ücret geliri elde etmiş sayılmaktadır. Karşı taraftan alınan bir vekalet ücretinin, işveren tarafından ücretlisi durumunda olan avukatına intikal ettirilmesi durumunda, ilgili olduğu ayın ücret matrahına dahil edilerek Gelir Vergisi Kanunu'nun ücret ile ilgili hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, ilgili avukat bağlı olduğu kurumdan ücret dışında, mahkemelerce hükmolunan avukatlık ücreti elde etmesi halinde ücret geliri elde etmiş sayılmaktadır.

Ancak, avukat Gelir Vergisi Kanunu'nun 2'nci maddesi kapsamında mükellefiyet kaydı bulunan bir serbest meslek erbabı ise, mahkemelerce hükmolunan avukatlık ücreti elde etmesi halinde serbest meslek kazancı elde etmiş sayılmakta ve elde ettiği bu tür gelirleri için de serbest meslek makbuzu düzenlemek zorundadır.

Gelir Vergisi ve Vergi Usul Kanunu'nun ilgili maddeleri; kimlerin serbest meslek erbabı sayılacağımı, hangi kazançların serbest meslek kazancı sayılacağını, serbest meslek kazançlarının nasıl belgelendirileceğini ve vergilendirileceğini belirlemiş bulunmaktadır.

Buna rağmen, mahkemelerce hükmolunan avukatlık ücreti elde eden avukatların gelirlerinin belgelendirilmesi ve beyanı konusunda bazı tereddütler ve hatalı işlemler ile karşılaşılmaktadır.

2. AVUKATLIK ÜCRETİNİN KDV VE STOPAJ KARŞISINDAKİ DURUMU

3065 sayılı KDV Kanunu'nun 20. maddesinin 1. fıkrasında, "teslim ve hizmet işlemlerinde KDV matrahının bu işlemlerin karşılığını oluşturan bedel" olduğu, 4. fıkrasında ise "belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile bedelin biletle tahsil edildiği hallerde tarife ve bilet bedelinin KDV dahil edilerek tespit edileceği ve verginin müşterilere ayrıca intikal ettirilmeyeceği" hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 1. maddesinde, "bütün hukuki yardımlarda avukat ile iş sahipleri arasında yazılı ücret sözleşmesi yapılmamış olan veya avukatlık ücretinin kanun gereği karşı tarafa yükletilmesi gereken durumlarda, Avukatlık Kanunu ve Tarife hükümlerinin uygulanacağı, bu tarife'de belirlenen ücretlerin altında avukatlık ücreti kararlaştırılamayacağı aksine yapılan sözleşmelerin ücrete ilişkin hükümlerinin geçersiz olacağı, ücrete ilişkin olarak bu tarife hükümlerinin uygulanacağı" belirtilmiştir. Aynı Tarife'nin 2. maddesinde ise, "bu Tarife'de yazılı avukatlık ücretinin kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ile uzlaştırıcılık ücreti karşılığı olduğu, avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemlerin ayrı ücreti gerektirmeyeceği, hükümlerin tavzihine ilişkin istemlerin ret veya kabulü halinde de avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği" öngörülmüştür.

(2)

Yukarıda da ifade edildiği üzere, belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işlerde fiyatın KDV dahil olarak tespit edilmesi zorunluluğu, KDV Kanunu'nun 20/4. maddesinin bir gereğidir.

Dolayısıyla, belli bir tarifeye göre fiyat tespiti halinde, tarifede yer alan bedel içerisinde KDV'nin de bulunması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, tarife bedellerinin KDV dahil olarak tespit edilmesi gerekmektedir. (1)

Bu açıklamalara göre, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile belirlenen ücretlerin KDV dahil olarak tespit edilmesi gerekmektedir. Bu husus, KDV Kanunu'nun 20/4. maddesi hükmünden ileri gelen bir zorunluluktur. Tarifelere bunun aksine ayrıca KDV ekleneceğine dair konulan hükümler geçersizdir. Dolayısıyla, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre alınan avukatlık ücretlerine (mahkemelerce karşı taraf avukatına ödenmesine hükmolunan vekalet ücretleri dahil) KDV dahil olup, ayrıca KDV hesaplanmaması ve alınmaması gerekmektedir.(2)

Nitekim, Yargıtay tarafından verilen bir Karar'da da, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre alınan avukatlık ücretlerine ayrıca KDV eklenmemesi gerektiği belirtilmiş olup Kararın metni aynen aşağıdadır.

"Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin maddesinde; "bu tarifede yer alan ücretlere 3065 sayılı Yasa hükümleri gereği Katma Değer Vergisi ayrıca ilave edilir.) denilmekte ise de, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Yasası'nın 20/4. maddesinde, "belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile biletle tahsil edilen hallerde tarife ve bilet bedeli, katma değer vergisi dahil edilerek tespit olunur ve vergi müşteriye ayrıca intikal ettirilmez." Hükmü ile Anayasa'nın 73.

maddesinde belirtilen "vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır." Şeklinde yasa maddelerinin bu düzenlenmiş biçimine karşın, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 21. maddesindeki düzenleme biçiminin yer almış bulunması, normlar arasındaki aykırılık yaratmıştır. Bu gibi durumlarda ve Yargılama Hukuku bakımından öncelikle göz önünde tutulacak hüküm, Anayasa kuralıdır. Yukarıda yazılı olan Anayasa kuralına dayanılarak çıkarılan 3065 sayılı Yasa'nın 20/4. maddesinde, yukarıda açıklandığı üzere, bu nitelikteki tarifelerde öngörülen miktarın içinde Katma Değer Vergisinin de bulunduğu, diğer bir ifade ile Katma Değer Vergisinin tarifede belirlenen miktar içinde yer aldığı belirtilmiştir. Şu durumda, Yasa hükmü gözetildiğinde, tarifedeki ücrete ayrıca Katma Değer Vergisinin eklenmemesi gerektiği kabul edilmek gerekir.

Mahkemenin yukarıda yazılı olan bu yasal düzenlemeleri gözetmeden, Tarife'de belirlenen ücrete ayrıca Katma Değer Vergisi eklenmesi biçiminde vardığı sonuç usul ve Yasa'ya aykırı olup karar bu nedenle bozulmalıdır. Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle (BOZULMASINA) oybirliğiyle karar verildi."

Öte yandan, 3065 sayılı KDV Kanunu'nun 241 b maddesinde, "vergi, resim, harç, pay, fon karşılığı gibi unsurların KDV matrahına dahil olduğu" hükme bağlanmıştır. Buna göre, gelir vergisi stopajına tabi ödemelerde, yapılması gereken kesinti tutarı KDV matrahına dahil bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle, KDV gelir vergisi stopaj matrahına değil, gelir vergisi stopajı KDV matrahına dahil bulunmaktadır. Bu çerçevede, Gel ir Vergisi Kanunu'nun 94.

maddesi gereğince Avukatlık Asgari gereğince Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre ödenecek avukatlık ücretlerinden gelir vergisi stopajının yapılması gerektiği durumlarda, vekalet ücretinden öncelikle KDV'nin iç yüzde oranıyla hesaplanarak indirilmesi, gelir vergisi stopajının ise kalan tutar üzerinden yapılması gerekmektedir.

3. VUK GENEL TEBLİĞİ İLE GETİRİLEN (ELEŞTİRİLERE KONU OLAN) DÜZENLEME

(3)

Son zamanlarda, serbest meslek erbabı avukatlar nezdinde yapılan inceleme ve vergi denetimleri sonucu; "icra dairelerince alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen vekalet ücretlerinin belgelendirilmesi ve vergilendirilmesi" konusunda bazı tereddütler ve hatalı işlemler ile karşılaşılmış bulunulduğundan, Maliye Bakanlı'ğınca 23 Şubat 2006 tarih, 26089 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 356 Seri No’lu Vergi Usul Kanunu Genel tebliği'nin (B) bölümünde aşağıdaki düzenleme yapılmış bulunmaktadır.

"Bakanlığımıza intikal eden olaylardan, icra dairelerince borçludan alınarak, müvekkili adına takibat yapan alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen avukatlık (vekalet) ücretlerinin belgelendirilmesi hususunda tereddüde düşüldüğü anlaşılmıştır.

Vergi Usul Kanununun Mükerrer 257'nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak bundan böyle söz konusu avukatlık ücretlerinin belgelendirilmesinde aşağıdaki hususlara uyulması zorunluluğu getirilmiştir.

İcra dairelerince borçludan alınarak müvekkili adına takibat yapan alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen avukatlık (vekalet) ücretinin avukata ödendiği anda, avukat tarafından borçlu adına en az 2 nüsha serbest meslek makbuzu düzenlenecek ve makbuzun avukatta kalan nüshasına da icra dairesince ödemenin yapılmış olduğuna dair bir şerh düşülerek ödemeyi yapan memur tarafından (sicil numarası da yazılarak) imzalanacaktır.

Yukarıda belirtilen şekilde yetkili memura imzalattırılmadığı tespit edilen her bir serbest meslek makbuzu için ayrı ayrı Vergi Usul Kanunu'nun 352-II/7'nci maddesine göre söz konusu avukat adına usulsüzlük cezası kesilecektir."

Son düzenlemenin, önceki düzenlemeleri destekler mahiyette olduğu görülmektedir.

4. GELİR İDARESİNİN, BAŞSAVCILIKLARA GÖNDERDİĞİ (ELEŞTİRİ KONUSU OLAN) YAZISI

23.02.2006 tarih ve 26089 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 356 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinden sonra, Gelir İdaresi Başkanlığı, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın Adalet Komisyonu Başkanlığı ve Başsavcılıklara göndermiş bulunduğu, 23.03.2006 tarih, 4994 sayılı yazıları aşağıdaki gibidir.

"Bilindiği üzere, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 10.05.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 4667 sayılı Kanunla değişik 164. maddesinin son fıkrasında "Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez. ; aynı Kanun'un 168.

maddesinin 3. fıkrasında "Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır." ", 169.

maddesinde ise "Yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz." hükümleri yer almaktadır. Dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı/alacaklı taraf avukatına ödenen vekalet ücreti. Mahkeme veya icra veznesinin düzenlediği makbuz imzalanarak nakden tahsil edilebilmektedir.

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesinin 1. fıkrasında °Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu

(4)

yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabi esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada istihkak sahiplerinin Gelir Vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar"

hükmü yer almakta olup, 2/b bendinde, yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemeler tevkifat yapılacak ödemeler arasında sayılmıştır.

23.02.2006 tarih ve 26089 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 356 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nin (B) bölümünde, İcra Dairelerince alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen vekalet ücretlerinin belgelendirilmesine ilişkin olarak;

İcra dairelerince borçludan alınarak mü müvekkili adına takibat yapan alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen avukatlık (vekalet) ücretinin avukata ödendiği anda avukat tarafından borçlu adına en az 2 nüsha serbest meslek makbuzu düzenlenecek ve makbuzun avukatta kalan nüshasına da icra dairesince ödemenin yapılmış olduğuna dair bir şerh düşülerek ödemeyi yapan memur tarafından (sicil numarası da yazılarak imzalanacaktır.

Yukarıda belirtilen şekilde yetkili memura imzalattırılmadığı tespit edilen her bir serbest meslek makbuzu için ayrı ayrı Vergi Usul Kanunu'nun 352-II/7'nci maddesine göre söz konusu avukat adına usulsüzlük cezası kesilecektir." açıklamasına yer verilmiştir.

Buna göre, Avukatlık Kanunu'nun yukarıda belirtilen hükümlerinde yer verilen vekalet ücretinin, dava sonunda mahkeme kararına göre tarifeye dayanılarak, icra dairelerince borçludan alınarak müvekkili adına takibat yapan alacaklı taraf avukatına ödenmesi halinde Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesi ve 2003/6577 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca

% 22 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekir.

Diğer taraftan Komisyon Başkanlığı'nıza bağlı icra dairelerinin bu sorumluluklarını yerine getirmemeleri halinde, Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince yaptıkları bu ödemeler üzerinden haklarında cezalı vergi tarhiyatı yapılmaktır."

Şeklinde vermiş bulunulan görüş eleştirileri daha da artırmış bulunmaktadır.

5. DÜZENLEMELERE YAPILAN ELEŞTİRİLER VE DANIŞTAY'IN YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI

Uzun zamandır tartışmalı olan; icra dairelerince borçludan alınarak müvekkili adına takibat yapan alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen avukatlık (vekalet) ücreti konusunda, VUK'nun 356 Seri No.lu Genel Tebliğinde, belge düzeni ile ilgili düzenleme yapılmış bulunmaktadır. KDV Kanunu'nun 15 Seri No.lu Genel Tebliğindeki düzenleme ise yeterli değildir. Dolayısıyla, KDV açısından da, Avukatlık Kanunu'nun ilgili ücret maddesine ve günün koşullarına göre tebliğ düzeyinde yeni bir düzenleme yapılmasında fayda görülmektedir(3).

İcra daireleri aracılığı ile davayı kaybeden tarafından karşı tarafın avukatına ödenen vekalet ücretleri üzerinden tevkifat yapılırken, vekalet ücretini ödemek durumunda kalan şahsın Gelir Vergisi Kanunu'nun 94'üncü maddesi uyarınca tevkifat yapmak durumunda olup olmadığı araştırılmalıdır. Bu işlemde, icra dairelerinin durumu ancak nezaret veya aracılık eden konumundadır ve tevkif edilen vergi tutarını sorumlu sıfatıyla maliye hazinesine aktarmaktır.

Aksine, icra dairelerini avukatlara ödenen vekalet ücretlerini 94'üncü madde kapsamında ödeyen konumunda görmek hatalı bir yaklaşım olacaktır. (4)

(5)

Karşı taraf avukatına yapılan ödeme bir hizmet karşılığı değildir. Dolaysıyla karşı taraf ya da ödemeyi yapan icra dairesi tarafından stopaj yapılması kanuni düzenlemelerle uyumluluk

göstermemektedir. Diğer yandan KDV açısından da hizmet ifası olayı gerçekleşmediğinden, karşı tarafa ödenen bedellerin KDV'ye tabi tutulması söz konusu olamayacaktır. (5)

Avukatların dava veya icra takiplerinde haklı çıkmaları dolayısıyla ihtilafın karşı taraftan yasalar uyarınca tahsil ettikleri meblağların gelir vergisi ve katma değer vergisi karşısındaki durumu zaten tartışmalı iken çıkartılan bu genel tebliğ ile getirilen düzenleme, uygulamada pek çok sıkıntı ve duraksamalara yol açmıştır. Gerek bu duraksama ve sıkıntılar gerekse icra dairelerinin farklı farklı uygulamalar yapması, aynı zamanda pek çok tartışmalı özelgelere de konu olmuştur. Nihayet Danıştay 4. Dairesi, E. 2006/2026 sayılı dosya kapsamında 20.6.2006 tarihli ara karan ile 356 sayılı genel tebliğin konumuza ilişkin (B) maddesinin yürütülmesini durdurmuştur. (6)

Söz konusu yürütmeyi durdurma karan gerekçesi ile birlikte aşağıdaki gibidir;

“Mükerrer 257. maddede verilen yetkinin kapsamının maddede sayılmış olan kanunlarla sınırlı olduğu, açıkça yetki verilmemiş bir konuda idarenin düzenleme yetkisi bulunduğundan söz edilemeyeceği, yarıca yasada düzenlenmiş olan bir konuda idari düzenleyici işlemle yasadaki düzenlemeye ters düşen farklı bir uygulama getirilemeyeceği, bunun verginin kanuniliği ilkesi ile de bağdaşmayacağı açıktır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun makbuz mecburiyeti başlıklı 238. maddesinde, serbest meslek erbabının mesleki faaliyetlerine ilişkin her tür tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, mü de müşterinin makbuzu istemek ve almak mecburiyetinde olduğu, makbuz muhteviyatı başlıklı 237. maddede, serbest meslek makbuzlarına; 1. makbuzu verenin adi soyadı veya ünvanı ve adresi; 2. müşterinin adı soyadı veya unvanı ve adresi; 3. alınan paranın miktarı; 4. paranın alındığı tarihin yazılacağı ve bu makbuzların serbest meslek erbabı tarafından imzalanacağı, serbest meslek makbuzlarının seri ve sıra numarası dahilinde teselsül ettirileceği belirtilmiştir.

213 sayılı kanunun 238 ve 237. maddelerinde serbest meslek makbuzlarına ilişkin ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiş, serbest meslek makbuzunun hangi şartlarda kime ve nasıl düzenleneceği açıkça gösterilmiş ihtiva etmesi gereken bilgiler tek tek sayılmıştır. Buna göre serbest meslek makbuzu, ancak müşteri adına düzenlenebilecek ve sadece avukat tarafından imzalanması yeterli olacaktır. Maliye Bakanlığına kanunla açıkça düzenlenmiş olan bu konuda yeni bir düzenleme yapması konusunda yetki verilmiş olduğu düşünülemez.

Bu durumda, serbest meslek makbuzuna ilişkin yasal düzen düzenlemeler arasında yer alamayan ve kanunda belirtildiği şekilde avukatın müşterisi olmayan karşı taraftan icra kanalı ile tahsil ettiği paralar için serbest meslek makbuzu düzenlemesi ve bunun icra memuru tarafından imzalanması zorunluluğu getirilmesi ve bu uygulamanın yaptırımı olarak usulsuzlük cezası öngörülmesi, kanunla idareye tanınan yetkinin aşılması anlamına geldiğinden, 356 sıra no'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ'nin dava konusu edilen bölümünde yasaya uyarlık görülmemiştir."

6. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

(6)

356 No.lu VUK Genel Tebliği ile yapılan düzenlemeler belgelendirme açısından yerinde görünmekle beraber, serbest meslek makbuzunun borçlu taraf yani davalı adına düzenlenmesi, KDV açısından tartışmalı, stopaj uygulanması açısından ise ilgili mevzuata uygun değildir. Ortada, taraflar için net olarak bir hizmet veya fayda bulunmamaktadır. Karşı taraf avukatlarına icra dairelerince yapılan ödemelerin KDV'ye tabi tutulması ve gelir vergisi kesintisine tabi tutulması yasalar kapsamında tartışmalı ve dayanıksız kalmaktadır.

dayanaksız kalmaktadır.

Tartışma özellikle KDV ve stopaj konularında öne çıkmıştır. Söz konusu kazanç (tahsilat) serbest meslek kazancı olmasına karşılık, serbest meslek hizmeti verilmesi karşılığı elde edilen bir kazanç değildir. Karşı taraftan sağlanan bu kazanç hizmet karşılığı değil, farklı bir kişiye verilen hizmet dolayısıyla doğmaktadır. Zira ödeyenin, karşı tarafın avukatından aldığı herhangi bir hizmet yoktur. Bazı görüşlere göre de; karşı taraf avukatına ödenen ücret mahkeme masrafı niteliğindedir.

Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesinde, 1. fıkrada sayılan kişi, kurum ve kuruluşlara, serbest meslek icra edenlere yapacakları ödemelerde stopaj mecburiyeti getirilmiştir. Gelir Stopajın söz konusu olabilmesi için ödemenin, ödemeyi yapana serbest meslek hizmetinin verilmesi karşılığı yapılmış olması gerekir. Ödeme yapanın bir stopaj zorunluluğundan söz edilemez. Dolayısıyla mahkeme kararı uyarınca ödeme yapan kişinin, karşı tarafa ödediği vekalet ücretinin gelir vergisi stopajına tabi olmaması gerekir. Aynı görüş, KDV için de geçerlidir. Katma Değer Vergisi Kanunu'na göre, verginin konusu serbest meslek faaliyeti olmakla beraber, vergiyi doğuran olay konuya giren hizmet"in ifa edilmesidir. Burada avukat, karşı tarafa bir hizmet vermemektedir. Dolayısıyla KDV de doğmamaktadır.

Ancak bu tur bir tahsilatın (hasılatın) karşı taraf avukatı tarafından ilgili dönem gelir hesaplarına (serbest meslek defterine) intikal ettirilmesi ise tartışmasızdır. Avukatların haklı çıktıkları davada veya icra takiplerinde dolayısıyla dava veya takibin karşı tarafından tahsil ettikleri avukatlık ücretinin, onlar açısından serbest meslek kazancı niteliğindedir. Çünkü bu kazanç gerçekleştirilmiş bir serbest meslek faaliyetinin sonucu ve uzantısı olarak elde edilmektedir. Zaten bu konuda bir tartışma da bulunmamaktadır. Konunun stopaj ve KDV 'ye tabi olmamasını savunmak, belge düzenlenmemesi anlamına gelmemelidir.

Bize göre;

Genel olarak; avukatlık ücret tarifesine KDV dahil bulunduğundan, Gelir Vergisi Stopajının KDV ayrıldıktan sonra hesaplanması gerekmektedir. Şayet avukat, bir kurumda sözleşmeli (ücretli) olarak çalışıyor ise aldığı ücretlerin tamamı, ücretlerin vergilendirilmesi esasına göre vergilendirilmeli, gelirin tamamı ise geliri elde eden kurum açısından kazancı sayılarak KDV'ye tabi tutulmalı ancak stopaja tabi tutulmamalıdır.

Danıştay 4. Dairesi, VUK'nun 356 Seri No.lu Genel Tebliği ile getirilen "Serbest Meslek Makbuzu" düzenleme uygulamasına yönelik düzenlemeyi durdurmuş bulunmaktadır. Oysa•

ki, belge düzeni dışında stopaj ve KDV konusu da tartışma konusudur. Şayet, konu stopaj veya KDV'ye tabi değil ise bu gelirler nasıl bir belge ile tahsil edilecektir. Kaldık ki, serbest meslek makbuzu üzerinde her hangi bir KDV veya stopaj uygulanmadan da, belge düzeni ve denetimi açısından düzenlenebilir. Zaten, VUK Kanununun 356 Seri No.lu Genel Tebliği ile getirilen düzenlemenin esas amacı da, icra yoluyla karşı taraf avukatına ödenen ücretlerin (gelirin) kayıt dışına çıkmasını önlemek idi. Fakat düzenleme, stopaj ve KDV'yi de

(7)

kapsayınca haklı tartışmalara ve Danıştay 4.Dairesinin verdiği olumlu ve yerinde bir karar ile bu güne gelinmiş bulunmaktadır.

Bu karar ile, söz konusu genel tebliğin uygulamada yol açtığı karmaşayı ortadan kaldırmak için önemli bir ortam yaratılmış olup, meydana gelen boşluğu dolduracak ve bazı tartışmalı konulan çözüme kavuşturacak olması, Mali- ye Bakanlığı'nın bundan böyle yapacağı düzenlemelere de yardımcı olacaktır.

Maliye Bakanlığı'nın da konu ile ilgili, yasalar çerçevesinde yeni bir görüş oluşturarak meydana gelen boşluğu doldurmak ve uygulamadaki karmaşayı önlemek için kısa zamanda;

a) Belge düzeni b) Stopaj c) KDV

konularında net bir açıklamada bulunarak; yeni bir düzenleme (tebliğ) yapmasında fayda- bulunmaktadır.

(1) Şükrü KIZILOT, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Uygulaması (Föy-Volant), Yaklaşım Yayınları, Cilt: 3,

(2) Veysi SEVİĞ, Avukatların Asgari Ücret Tarifesine KDV'nin Dahil Olduğu, Yaklaşım Dergisi, Sayı: 135, Mart 2004.

(3) Talha APAK, İcra Dairelerince Alacaklı Taraf Avukatına Ödenmesine Karar Verilen Vekalet Ücretlerinin Vergilendirilmesi ve Belgelendirilmesi, www.alomaliye.com, 01 Mart 2006

(4) Mustafa ATMACA, Avukatlara Ödenen Vekalet Ücretleri konusundaki Yaşanan Belirsizlik, Vergici Ve Muhasebeci İle Diyalog Dergisi, Sayı 218, Haziran 2006

(5) Özgür BİYAN, Karşı Taraf Avukatına Ödenen Bedellerin Gelir Vergisi ve KDV Karşısındaki Durumu, Mali Pusulsa Dergisi Sap 18, Haziran 2006

(6) A.Bumin DOĞRUSÖZ, Avukatlara Müjde ve Avukatın Karşı taraftan Aldığı Tutar, Dünya Gazetesi 01.08.2006 ve 03.08.2006

Referanslar

Benzer Belgeler

nin “ vergi ,resim , harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur,değiştirilir veya kaldırılır “ düzenlemesi gereği vergiyi doğuran olay yasada

memur tarafından (sicil numarası da yazılarak) imzalanacağı, belirtilen şe- kilde memura imzalattırılmadığı tespit edilen her bir serbest meslek makbuzu için ayrı ayrı

Türkiye, taraf olduğu Stockholm Sözleşmesi çerçevesinde genetik bozukluk, kanser ve ölüme neden olduğu için “kirli düzine” olarak bilinen 12 kal ıcı organik

Kübalı lider; 5'inci Latin Amerika ve Karayipler - Avrupa Birliği Zirvesi'ndeki "Sürdürülebilir Kalkınma: çevre, İklim Değişikliği, Enerji" başlıklı yuvarlak

RedHack tarafından e-postaları ele geçirilen TOBB Başkan Vekili, Ankara Ticaret Borsası başkanı ve Kredi Garanti Fonu Ba şkanı Faik Yavuz'un araziler için Melih

Ġmren GÖREN tarafından hazırlanan “YaĢlıların Kullanımına Yönelik Tekstil Ürünlerinin AraĢtırılması” adlı tez çalışmasının savunma sınavı 06.08.2015

1982 Anayasasına göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla Yüce Diva- na verilen bir bakan bakanlıktan düĢer. Hakkında Meclis soruĢturması açılan BaĢbakanın

Ilgide kayitli yazida , Suc Gelirlerinin Aklanmasinin ve Terorun Finansmaninin Onlenmesine Ili$kin Yukumluluklere Uyum Programi Hakkinda Yonetmeligin (Uyum Yonetmeligi) 20