• Sonuç bulunamadı

KARAKARGA YAYINLARI 380

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KARAKARGA YAYINLARI 380"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

KARAKARGA YAYINLARI 380

Her hakkı saklıdır. Bu eserin aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, telif hakkı sahibinin yazılı izni alınmadan kullanılamaz.

LEONARD COHEN Teldeki Kuş PHILIPPE GIRARD

Genel Yayın Yönetmeni: Mustafa Kutlukhan Perker Üretim Koordinatörü: Semran Karaçayır

Editör: Neslihan Perker Çeviri: Mahir Ünsal Eriş Dizgi: Emirhan Perker

Sosyal Medya-Grafik: Tuğçe Budak-Mesud Topal-Meltem Kökboyun Orijinal Adı: LEONARD COHEN - SUR UN FIL

© EDITIONS CASTERMAN S. A.

Bütün hakları saklıdır. Akan Ajans aracılığıyla alınmıştır.

1. Baskı: Mart 2022

ISBN: 978-625-7217-97-2

İmtiyaz Sahipleri: Yelda Cumalıoğlu, Mustafa Kutlukhan Perker KaraKarga Yayınları, Destek Yayınları’nın alt kuruluşudur.

Yayıncı Sertifika No. 13226 Adres: Abdi İpekçi Cad. No. 31/5

Nişantaşı / İstanbul Tel. (0 212) 252 22 42 Faks: (0 212) 252 22 43

karakarga.com info@karakarga.com karakargayayinlari karakargayayinlari

karakargayayin Baskı: Deniz Matbaa Mücellit Adres: Maltepe Mahallesi, Hastane Yolu Sokak

No. 1/6 Zeytinburnu - İstanbul Tel. (0 212) 613 30 06 Matbaa Sertifika No. 48625

(3)
(4)
(5)

“Ben, Rock ‘n’ Roll’un geleceğini gördüm... ve adı Leonard Cohen değil.”

Şarkıcının, 1974’te eleştirmen Jon Landau’nun o meşhur formülünü kendine karşı çevirecek mazoşist bir sapıklığa sahip olduğunu bilmezdim:

“Ben, Rock’n’Roll’un geleceğini gördüm... adı Bruce Springsteen.”

Cohen, 2008’de ünlü “Rock and Roll Hall of Frame”e girdiğinde, çaktırmadan bunu ima ediyordu. Bu alıntıyı seçmek ve sahnede dile getirmek için yetenek gerek.

Leonard Cohen’in hayatını çizgilerle anlatmanın prensipte imkansız olduğuna inanıyordum. Ancak, Phi- lippe Girard bu meydan okumayı kendince ele aldı: O bir şairdi. Leonard Cohen’in hayatının parçaları Girard’a, bazen mutlu, bazen habis bir dizi işaret ve kehanet olarak görünüyordu. Bir şairin kaderi göz önüne alındığında, bu hiç de saçma sayılmaz, o hayat, yaşanır yaşanmaz efsaneleşir.

Leonard Cohen her zaman yaşlıydı. İlk albümü Songs of Leonard Cohen, 1967’de, “Flower Power”la dolu olarak, coşkun bir gençliğin, dünyayı kafası karışık arzuları suretinde yeniden şekillendirme gü- cünü kutladığı sırada piyasaya sürüldü. Kapakta 1923’te, Viyana’da bir fotoğrafçı dükkânında çekilmiş olabilecek bir tür vesikalık fotoğraf, sepya tonlu bir portre vardı. Cohen düpedüz somurtuyordu. O zamanlar gençlerin hayallerini süsleyen her şeye kayıtsız, hatta düşmanmış gibi görünüyordu. Sevilme- yen bir öğretmeni andırıyordu. Bize şunu söylüyor gibiydi: “Bu yıl benimle eğlenmiyor olabilirsiniz ama hayatta işinize yarayacak şeyler öğreneceksiniz.” Ama yorgun yüzünde hafif bir gülümseme belirdiğinde, ağzından taş gibi bir istihza döküldüğü anda büyülendik, kesinlikle bu kadar komik ya da zekice bir şey duymamıştık.

Gençliklerinde bir gün Leonard Cohen’in sesini dinleyenler, mevcudiyetlerinin bir noktasında, yeni bir aşka, ya da şişeye başlamadan veya terk edilmeden önce illa ki üşüyeceklerini, başkalarının arasında kendilerini çok yalnız hissetmekten korkacaklarını, bazen dünyaya hiç gelmemenin belki de daha iyi olduğunu düşüneceklerini çok erken öğrendiler. 1967’de her şey artık yerindeydi, “Dress Rehearsal Rag”da, çoktan yaşlanmış bir genç adam, ölü gibi görünüyor… Boynunda bir jilet gezdirerek aynanın önünde intihar komedyası oynuyor. Aynı genç adam, Suzanne’i da söyleyen adam. Garip bir şekilde hippiler arasında çok popüler olduğu ortaya çıkan, onu arzudan öldüren ama asla sahip olamadığı bir kadınla geçirdiği o saate dair şarkıyı…Ve bunu düşündüğünde kendi kendine bunun belki de hayatın ona sunduğu en iyi şey olduğunu söylüyor. Bu arada, bunu dediğinde Cohen birkaç hayat yaşamış, birkaç kez ölümden dönmüş, saçını, sesini, prestijini, akıl sağlığını, parasını ve eşlerini kaybetmiş olacak, ama her zaman bize şu hakikati hatırlatacak: “Hayat çoğunlukla ümitsizdir ama tam da bu yüzden ilgi çekicidir.”

2013’te Cohen’in son konserlerinden birine, Olympia’dakine, katılma şansım oldu: bu onu ilk ve son görüşümdü. Aşırı bol bir takım elbise içinde yüzen bir figür, etrafında oluşturduğumuz dairenin içinde yanan kırılgan bir alev gibiydi. O olmadan biraz daha üşüyoruz.

Mishka Assayas

(6)
(7)

LOS ANGELES, 7 KASIM 2016

GÜMMM!

S.KTİR!! İMDAT!

S.KTİR!, KİMSENİN DUYDUĞU YOK…

BURADA BÖYLE BİR KÖPEK GİBİ TEK

BAŞIMA ÖLÜP GİDECEĞİM.

UMALIM DA ÇOK ZOR OLMASIN.

7

(8)

MONTREAL, 1947.

TİNKİE!

TİNKİE!

YETER, LEONARD!

TİNKİE GİDELİ AYLAR OLUYOR. GERİ DÖNMEYECEK!

BOŞ VER ANNE. O KÖPEĞİ NE KADAR SEVDİĞİNİ BİLİRSİN.

BABAMIN ÖLÜMÜNDEN BU YANA EN YAKIN DOSTU HEP O OLDU.

BANA KAPIYI AÇTIRDIĞINDA,

BAK İŞTE NİSAN GELDİ. MUHAKKAK BİR

YERLERDE OLMALI…

ZAVALLI HAYVANCIK… BU KIŞIN SOĞUĞUNDA, UMARIM

KOMŞULARDAN BİRİ BULMUŞTUR ONU.

8

(9)

TİNKİE!

!?!

HEY, LEONARD!

BIRAK ŞUNU DA GEL PARKTA

OYNAYALIM!

İKİ DAKİKALIĞINA ŞU HOKEYİ UNUT DA BANA

YARDIM ET, MORT; ŞU KÖPEĞİ NEREDEYSE

BULACAĞIM!

BU KARDA? BOL ŞANS!

BİRKAÇ HAFTA BEKLE.

HİÇ EĞLENECEK HAVADA DEĞİLİM! MORAL BOZACAĞINA

KENDİ İŞİNE BAK! BUHARLAŞIP

UÇMADI YA.

TİNKİE!

NEREYE KAY- BOLDUYSAN ÇIK HADİ AP- TAL HAYVAN!

OH!

9

(10)

KÖPEĞİM, OLAMAZ!

NEDEN BU VE- RANDADA BÖYLE YAPAYALNIZ ÖL-

MEYE GELDİN?

BÖYLE ELVEDA MI DENİR?!

ASLA TOPARLAYAMAYA- CAK, ZAVALLI…

BİZE DE TUHAF BİR RİTÜEL YAPTIRACAK, BABAMIN ÖLÜMÜNDE OLDUĞU GİBİ.

YA DA O LANET DAKTİLOYLA ODASINA

KAPANACAK!

10

(11)

BİRKAÇ AY SONRA…

TİKA-TAKA-TİKA-TAKA

TAKA TİKA TİKA TAKA

TİKA-TAK TİKA-TAKA-TİKA-TAKA

TİKA-TAKA-TİKA-TAKA

GERÇEK BİR İŞKENCE!

SALOMON DEDE YANIMIZA TA- ŞINDIĞINDAN BERİ SANKİ ONU TAKLİT ETMEYE ÇALIŞIYORSUN.

DALGA GEÇME ESTHER. DEDEM BİR BAŞ HAHAM VE BİR TALMUD

SÖZLÜĞÜ HAZIRLIYOR. BEN DE ONUN GİBİ BİR HOCA OLMAK

İSTİYORUM.

11

(12)

HEVESİNİ KIRMAYIN! YAZMAK, AKLIN ARİSTOKRASİSİNE

ERİŞİM SAĞLAR!

PEH! KONFEKSİYON İŞİNİ DEVRALSAYDI ASIL O ZAMAN

İSTİKBALİ GARANTİYDİ!

O İŞLER BENİM İLGİMİ ÇEKMİYOR.

BEN BİR GRAMER ÜSTADI OLMAK İSTİYORUM, TIPKI

DEDEM GİBİ!

ÜSTAT DEDİĞİN ŞIK OLUR.

GÖMLEĞİNLE PAPYONUNU ÜTÜLEDİM!

PAPYON İSTEMEZ! SEN DE BİLİ- YORSUN, BABAMIN ÖLÜMÜNDEN

BERİ KRAVAT FALAN TAKMIYORUM!

ÖF! İHTİYAR DELİ ONUN KAFASINI SAÇMALIKLARLA

DOLDURUYOR!

TİK TAK TİK TAK TİKİ TİKİ TAKA TAKA

12

(13)

ÇLİNK!

LANET OLSUN GRAMER ÜSTATLIĞINA! BEN GARCİA LORCA GİBİ BİR YAZAR OL-

MAK İSTİYORUM!

ÖLÜLERİNE SADIK BİR YAZAR!

ÇLİNK!

13

(14)

TAKA TİK TİKİ TİKİ

TİKATAK TAKA TİK

TAK TAK

İÇİMDE ŞARKILAR VAR, AMA SANKİ GİTARA TAKILIP

KALMIŞ GİBİLER!

ROMANCI, BESTEKAR, İCRACI VE ŞAİR! BİRAZ FAZLA DEĞİL

Mİ? NEDEN DERS ALMIYORSUN HEM?

KENDİ YAŞIMDAKİ KIZLARLA NASIL KONUŞACAĞIMI ÖĞRENMEK İÇİN BİR İHTİYARA İHTİYACIM YOK ANNE!

SADECE BASİT ŞAİRLİK BECERİLE- RİMİ GELİŞTİRMEK İSTİYORUM.

14

(15)

WESTMOUNT PARKI HİÇ BU TARZ BİR MELODİ DUYMAMIŞ- TIM. NEDİR BU?

FLAMENKO, ÜLKEMİN

MÜZİĞİ.

İSPANYOL MUSUNUZ?

EN SEVDİĞİM ŞAİR FEDERİCO GARCİA

LORCA’DIR.

BİR GİTAR HOCASI ARI- YORUM KENDİME. BANA

DERS VERMEYİ DÜŞÜNMEZ MİSİNİZ?

NEDEN OLMASIN…

GÖRÜYOR MUSUN, BU PARMAK- LARI ŞÖYLE KOYARAK ÇALINAN

BİR ALTILI AKOR DİZİSİDİR.

AA, EVET..

ÇOK ZOR DOĞRUSU.

15

Referanslar

Benzer Belgeler

Mevcut eşitsizliğin çok daha sert bir şekilde görünür olduğu bugünlerde sadece ötekini duymak, sadece onun anlatacağı hikâyeyi dinlemek ve döne- min belleğini tutmak

Umut yüklü bulutlar misali oradan oraya gezinen yazarla birlikte aynı gün içerisinde üç farklı ülkenin dört havaalanında bulduğumuz da oluyor kendimizi. Biz de

Bazen üzerinde sadece milyonlarca Erman Çağlar’ın yaşadığı, başka da kimsenin yaşamadığı bir dünya düşlüyorum?. Naber

* Harari, Y.V. E.Genç), İstanbul: Kolektif Kitap -7-.. ve şaşırtıcı gerçeklerle bezeli...” derken, Forbes yazarı Calum Chace ise “En çok satanlar listesine giren yanlış

Jacques Derrida, adı beş kıtaya yayılan, uluslara- rası düzeyde çoğu kişi tarafından “yenilikçi” olarak tanınan, çağdaş filozoflara ilham kaynağı olan Fran-

Dedektiften çok bilim insanı gibi görünmeye çalışan iki uz- manın mesafe kat edemeyeceklerini hisseden Bay Burge, içini çe- kerek “Gördüğünüz gibi, resimdeki şu üç

Babam, daha sonra bahsedeceğim, ölmeden birkaç ay önce annemle yatakları ayırmışlar.. Aşksızlıktan

Birinci Dünya Savaşı sonrası İtalya’da, öncelikle sosyalizme karşı bir mücadele grubu, bir “kavga dayanışması” olarak kurulan faşist hareket, geniş halk