• Sonuç bulunamadı

Tekirdağ Kıyı Sularından Toplanan Karideslerin Ağır Metal Seviyelerinin Belirlenmesi Ve İnsan Sağlığına Olan Toksit Etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Tekirdağ Kıyı Sularından Toplanan Karideslerin Ağır Metal Seviyelerinin Belirlenmesi Ve İnsan Sağlığına Olan Toksit Etkileri"

Copied!
32
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

NKÜBAP.00.Y1.AR.10.16 ARAġTIRMA PROJESĠ N.K.Ü. SAĞLIK YÜKSEKOKULU

TEKĠRDAĞ KIYI SULARINDAN TOPLANAN KARĠDESLERDE AĞIR METAL SEVĠYESĠNĠN BELĠRLENMESĠ VE ĠNSAN SAĞLIĞINA OLAN TOKSĠK ETKĠLERĠ

Proje No: NKÜBAP.00.Y1.AR.10.16 Yürütücü: Yrd.Doç.Dr. A.Handan DÖKMECĠ

AraĢtırmacılar: Yrd. Doç. Dr. Tülin YILDIZ Doç.Dr.Nükhet SĠVRĠ Öğr.Gör.Dr.Atakan ÖNGEN

2012

(2)

NKÜBAP.00.Y1.AR.10.16

no‟lu “N.K.Ü. SAĞLIK YÜKSEKOKULU

TEKĠRDAĞ KIYI SULARINDAN TOPLANAN KARĠDESLERDE AĞIR METAL SEVĠYESĠNĠN BELĠRLENMESĠ VE ĠNSAN SAĞLIĞINA OLAN TOKSĠK ETKĠLERĠ

” adlı proje Namık Kemal Üniversitesi Bilimsel Araştırma Proje Birimi tarafından desteklenmiştir.

(3)

T.C.

Namık Kemal Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projesi

TEKĠRDAĞ KIYI SULARINDAN TOPLANAN KARĠDESLERDE AĞIR METAL SEVĠYESĠNĠN BELĠRLENMESĠ VE ĠNSAN SAĞLIĞINA OLAN TOKSĠK ETKĠLERĠ

(Proje No: NKÜBAP.00.Y1.AR.10.16)

Proje Yürütücüsü:

Yrd.Doç.Dr. A.Handan DÖKMECĠ

AraĢtırmacılar:

Yrd. Doç. Dr. Tülin YILDIZ Doç.Dr.Nükhet SĠVRĠ

Öğr.Gör.Dr.Atakan ÖNGEN

TEKĠRDAĞ Her Hakkı Saklıdır.

(4)

i ÖZET

TEKĠRDAĞ KIYI SULARINDAN TOPLANAN KARĠDESLERDE AĞIR METAL SEVĠYESĠNĠN BELĠRLENMESĠ VE ĠNSAN SAĞLIĞINA OLAN TOKSĠK ETKĠLERĠ

Su ortamında kirliliği izlerken organizmaların kullanılması, günümüzde en çok tercih edilen hem su kirliliği hem de biyolojik etkiler üzerine su kirliliğini değerlendirmede önemli rol oynar. Her ne kadar organizmaların bünyelerinde biriktirdikleri konsantrasyonlar önemli derecede toksik olmasa da besinlerle birlikte düşük düzeylerde ama sürekli olarak alınan bu metal kalıntıları çevre ve insan sağlığını önemli derecede etkilemektedir. Çalışmamızda Marmara Denizi Tekirdağ kıyı şeridinden, deniz suyundan önemli miktarda bünyelerinde kirletici biriktirdiklerinden dolayı, kirlilik düzeyinin belirlenmeside “indikatör organizma”

olarak kabul edilen karidesin (Parapenaeus longirostris) yenebilir etinde Zn, Cd, Cr, Hg, As, Cu, Pb ve Ni ölçümleri mevsimsel olarak yapılmıştır. Tespit edilen konsantrasyonlar ulusal ve uluslararası limitlerle karşılaştırılmıştır.

Anahtar kelimeler: Karides, ağır metal, Marmara Denizi, halk sağlığı.

(5)

ii ABSTRACT

DETERMINATION OF HEAVY METAL LEVEL IN SHRIMP MEAT AND EVALUATION OF TOXIC EFFECT ON PUBLIC HEALTH : TEKIRDAĞ CASE

The use of aquatic organisms to monitor the level of water pollution is one of the methods often preferred. Continuous exposure to heavy metals by food chain may cause environmental and health problems, even the toxicity potential of a pollutant accumulated in the living organism (food material) is relatively low.

The shrimps are found in any water bodies in the world and have thousands of different varieties. Approximately, 300 of them have commercial importance. It is reported that 61 types of those species were found in seas of Turkey and 7 shrimp types (Penaeus japonicus, Penaeus semisulcatus, Metapenaeus monoceros, Metapenaeus stebbingi, Trachypenaeus curvirostris, Penaeus kerathurus ve Parapenaeus longirostris) of those are commercially valuable.

In the study, Zn, Cd, Cr, Hg, As, Cu, Pb and Ni levels accumulated in the shrimp meat, which was accepted as indicator organism, were analysed seasonally in order to monitor the level of pollution in aquatic environment. The shrimps were collected from Tekirdag sea coast at Marmara Region. The results of heavy metal analysis were compared to both national and international standarts.

Key words: Shrimp, heavy metal, The Marmara Sea, public health.

(6)

iii ĠÇĠNDEKĠLER

ÖZET ……… i

ABSTRACT ………. ii

İÇİNDEKİLER ………..….. iii

ŞEKİLLER DİZİNİ ………...…... iv

RESİMLER DİZİNİ ……...……….iv

TABLOLAR DİZİNİ ……… iv

1. GİRİŞ ………... 1

2. LİTERATÜR ÇALIŞMASI ……….3

3. MATERYAL VE YÖNTEM………10

3.1. Çalışmanın Anlam ve Önemi………9

3.2. Çalışmanın Amaç ve Kapsamı………11

3.3. Materyal ve Metod……….………..12

4. BULGULAR VE TARTIŞMA………..15

5. SONUÇ VE ÖNERİLER……….……….19

6. KAYNAKLAR ………..21

7.EKLER………26

(7)

iv ġEKĠLLER DĠZĠNĠ

Şekil 1. Metallerin su ortamında izlediği yol 4

RESĠMLER DĠZĠNĠ

Resim 1. Numune alma noktası 13

Resim 2. Karides Numunesi(Parapenaeus longirostris) 14 TABLOLAR DĠZĠNĠ

Tablo 1. Karides numunelerinin analiz sonuçları 16

(8)

1 1.GĠRĠġ

Kıyısal sularda ve körfezlerde oluşan ağır metal kirliliği dünyanın çeşitli bölgelerinde önemli halk sağlığı sorunları yaratmıştır. Ülkemiz, üç tarafı denizlerle çevrili olmasının yanı sıra, sayısız iç su kaynaklarına sahip olup, toplam su ürünleri üretimi bakımından, 1997 verilerine göre 500.260 ton ile dünya su ürünleri üretim sıralamasında orta sıralarda yer almaktadır. Deniz ve iç sularımızda canlı yaşamın sayıca ve türce giderek azalması, kirliliğin, yanlış yapılaşmanın, aşırı avlanmanın, yanlış teknoloji kullanmanın en önemli belirtileridir.

Çeşitli yollardan meydana gelen deniz kirliliği, toplumların korunması ve insanlığın geleceği bakımından büyük önem arz etmektedir. Belli bir sistem içinde yerleşmiş toplumlar,' üretim teknolojisi sonucu ekolojik dengeyi tahrip etmekte, kısa dönemde geçimlerini sağlama endişesi içinde, uzun dönemin birçok imkanlarını yok etmektedir.

Kirliliğin en yoğun olduğu sucul kaynaklar, gelecekteki gıda deposu olma özelliğini hızla yitirmektedir. Bu kirlilik, besin zinciri boyunca giderek artmakta ve sonuçta tüm canlı sistemler bu kirlenmeden payına düşeni almaktadır. Deniz ve iç sularımız yanlış yapılaşma, endüstriyel, evsel, komşu ülke akarsuların taşıdıkları atıklarla ve yaşanan kazalarla sürekli kirlenmektedir. İster sucul kaynaklı olsun, isterse karasal kaynaklı olsun, kirlenmelerin araştırılmasında tek amaç vardır; o da kirliliğin canlılar veya canlı kaynaklar üzerinde doğrudan ya da dolaylı etkilerinin incelenmesi ve elde edilen sonuçlara göre gerekli önlemleri almaktır. İç sularımızda kirlilik, uluslararası standartların çok üzerindedir. Bunların önlenebilmesi için Arıtma sistemlerinden ödün verilmemelidir. Deniz ve içsulardaki kirlilik envanterlerinin en kısa sürede çıkartılarak, kamuoyuna ve ilgili kuruşlara ulaşması sağlanmalı ve bu konudaki projelere mali destek sağlanmalıdır.

Sucul canlı kaynakları, suyu süzerek beslendikleri veya süzerek beslenen canlılarla beslendikleri için, kirlilik etkenleri bu canlıların bünyelerinde birikmektedir (Zehirli kimyasallar-ağır metaller- kanserojenler-). Bu içsularda ve denizlerimizden elde edilen canlı kaynaklardaki kirlenme sınırları sürekli takip edilmeli ve bu sınırların aşması halinde, ihracatçı ve tüketiciler uyarılmalıdır, (mesela yengeç, karides, ıstakoz gibi bazı bentik organizmalarda 1-10 ppm, midye gibi çift kabuklularda ve balıklarda 5-50 ppm, gastropoda'lar da, 10-100 ppm 'e kadar duyarlıdır)1.

(9)

2 Tekirdağ kıyıları tarımsal, evsel ve endüstriyel atıkların tasfiye edildiği, özellikle yaz aylarında antropojenik ve turizm aktivitelerinin yoğun olduğu bölgelerdendir. Bu çalışmada Tekirdağ kıyılarından toplanan, ekonomik öneme sahip olan ve çok tüketilen karidesin yenebilen etinde Cu, Cd, Ni, Cr, Pb, Hg, As, Zn düzeyleri ve mevsimsel değişimlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.

(10)

3 2.LĠTERATÜR ÇALIġMASI

Su ortamları günümüzde pek çok kimyasal için ideal deşarj yeri olmuştur. Bu durum ise suyun birçok özelliğini etkilemektedir. Su ortamında kirliliğin izlenmesi için ortamda yaşayan organizmalar kullanılmaktadır. Ekosistemi oluşturan bu canlı grupları birbirine besin zinciri ile bağlıdırlar ve bünyelerinde depoladıkları kirleticileri bir üst halkasındaki canlıya taşıyarak insana kadar ulaşan bu döngüde rol alırlar.

Genel olarak çevreye verilen bu kimyasallar EDC (Endokrin sistemi baskılayıcı kimyasallar) olarak adlandırılırlar. A.B.D. Çevre Koruma Ajansı (EPA) EDC‟leri şu şekilde tanımlamaktadır: “Organizmaya harici olarak alınan, doğal veya insan kaynaklı, bireysel veya populasyon seviyelerinde geri dönüşümlü veya dönüşümsüz etkiler yapan kimyasallardır”2,3. Besin zinciri ile vücuda alındığında doğal hormonları taklit edip, üreme sistemini bozan EDC‟lerin doğada birçok hayvan türünde de (bazı balıklarda, kuşlarda, memelilerde ve timsahlarda) cinsiyet bozuklukları, cinsiyetsiz doğumlar, sperm sayılarında azalmalar, erkek organizmalarda dişilik, dişi organizmalarda da erkeklik özelliklerini arttırdığı tespit edilmiştir4.

Metaller deniz kirliliğine neden olan kirleticiler arasında önemli paya sahiptirler.

Bazı metaller canlılar için önemli olmalarına rağmen belirli bir derişimden sonra canlı bünyesinde birikip toksik etki oluşturmaktadırlar. Özellikle midye, istiridye, istakoz yada karides gibi deniz ürünleri metal kirliliğinin tespitinde biyoindikatör olarak öneme sahiptirler. Bu organizmalar akuatik sistemlerde metalleri bünyelerinde biriktirirler.

Toksikoloji çalışmalarında çoğunlukla bivalvia, gastropoda ve cephalopoda sınıfının üyeleri kullanılmaktadır. Bivalvia; istiridye, midye, deniztarağı gibi ortamdan kolay toplanan canlıları içerirler. Bu organizmalardan Mytilus galloprovincialis, Patella caerulea en çok kullanılan türlerdendirler. Sürünerek hareket eden Gastropoda üyeleri ağır metal kirliliği ve radyoaktivite çalışmalarında önem arz etmektedirler. Bir su ortamının Zn ve Cd açısından kirlilik düzeyini belirlemede ise cephalopoda sınıfına giren ahtapot, sübye, kalamar ve karidesin indikatör canlılar olabileceği düşünülmektedir5. Noktasal olan ve olmayan kaynaklardan gelen atık sularda bazen eser miktarlarda bazen de yüksek miktarlarda ağır metaller bulunabilir. Bu metaller desarjın yapıldığı noktadan itibaren akarsu, nehir, göl ve haliçlerden deniz ve okyanuslara kadar ulasabilirler. Deniz ortamına giren kirletici maddelerin çoğu

(11)

4 karasal kaynaklıdır. Bunlar karadan denizlere; akarsular, yağmur ve kıyı bölgelerdeki atıklar ile tasınır. Organik kirleticiler su ortamında biyolojik ve kimyasal olarak parçalanabilirken ağır metaller parçalanamadıklarından bulundukları ortamlarda konsantrasyonları değişmeden kalıcı olurlar ve organizmada birikirler. Ağır metallerin biyota da birikimi, sahil ortamındaki canlılara ve insan sağlığına olan etkileri hakkında pek çok araştırmacıya yol gösterir. Bu nedenle su ortamlarında izleme çalışmalarının yapılması metallerin geçici ve kalıcı biyokullanabilirliklerini belirlemek için gereklidir.

İndikatör olarak seçtiğimiz karides türü ağır metallerin alınması, atılması ve biyokullanılabilirliğinin izlenmesi ve toksik etkilerinin belirlenmesinde yol gösterecektir6.

Şekil 1. Metallerin su ortamında izlediği yol 6

Geçtiğimiz yıllarda Macaristan‟da alüminyum fabrikasında yaşanan ve

“Çernobil faciasının ardından Avrupa'da yaşanan en büyük çevre felaketi" olarak nitelenen kaza sonucunda da Tuna Nehri'nin taşıdığı kirlilik ve potansiyel tehlike Karadeniz, İstanbul Boğazı ve Marmara Denizini tehdit etmektedir. Tuna Nehri, tüm Orta ve Doğu Avrupa ile Balkanlar'ın endüstri ve evsel atık sularının boşaltıldığı bir yüzeysel su olup son derece kirlidir. Bu kirlilik Karadeniz ve Boğazlar yoluyla Marmara Denizi'ne taşınmaktadır. Tuna nehrine karışan kimyasal atık kurşun, krom, arsenik, kadmiyum gibi ağır metaller içermekte ve suya karıştığında çok tehlikeli olabilmektedir7. Bu sebepler göz önüne alındığında, Tekirdağ kıyı şeridinde yapılmasını planladığımız bu çalışma sonucunda çevresel riskler ve insan sağlığına

(12)

5 olan etkileri değerlendirilecektir. Deniz kirliliğinde kıyı sedimanı ve karides birer indikatör niteliğinde olduklarından metal kirliliğinin değerlendirilmesinde araştırma materyali olarak seçilmişlerdir.

Yirmibirinci yüzyıl birçok teknolojik imkanları insanlığın hizmetine sunarken, insanoğlu da bilim ve teknololojik olanakları kullanarak doğaya egemen olmaya çalışmakta ve var olan dengeyi değiştirmektedir. Çağımızda sağlığı tehdit eden en önemli tehlikelerin başında bozulan doğal denge ve bunun sonucu olarak da oluşan çevre sorunları gelmektedir. Çeşitli kanserlerin çevreye bağlı olarak oluşum oranı da günümüzde giderek artmaktadır 8,9.

Çevresel etkiler sonucu ağır metallerle karşı karşıya kalma kanser oluşumu için bir risk faktörüdür 8. Sanayileşen toplumda endüstriyel kullanımların artmasıyla metaller ve ağır metaller öncelikle meslek hastalıkları ile gündeme gelmiş, ancak günümüzde toprak ve su kaynaklarının kirliliği sonucu çevresel sorunların oluşumunda da önemli yer tutmaya başlamıştır. Deniz besinleri, sucul yaşamın bir sonucu olarak her zaman belirli miktarlarda ağır metal içermektedirler. Birçok iz element, besin zincirinin ilk basamağında (deniz suyu, fitoplankton) en yüksek konsantrasyona yükselebilmektedir. Zooplanktonda, sadece Cd, Cu ve Zn konsantrasyonları artmaktadır. Planktonla beslenen balıklar ve kabuklular diğerlerine göre daha fazla miktarlarda Cu ve Zn içerirler. Cd, Cu ve Zn konsantrasyonları besin zinciri boyunca artar ve kabuklularda maksimum seviyeye ulaşır ve daha sonra balıklarda düşer (Lall, 1995).Ağır metallerin ortaya çıkardığı sağlık sorunlarına bakıldığında da kanser oluşma riskinin her geçen gün arttığı gerçeği karşımıza çıkmaktadır. Ağır metallerin en belirgin özelliği vücuttan atılmaması ve çeşitli dokularda birikmesi, sonuç olarak da toplum sağlığını tehdit eden durumlara yol açmasıdır. Arsenik, kurşun, civa, kadmiyum, nikel, çinko, bakır, krom gibi metallerin çevre ve besin kirletici özelliklerine göre ilk sıralarda yer aldıkları görülmektedir 10,11.

Bu metallere bakıldığında;

Arsenik; yer kabuğunun doğal oluşumuna katılan bir elementtir. Elementel halde toksik olmamakla birlikte, bileşikleri toksik etki oluşturmaktadır. Arseniğe maruz kalma hem ahşap koruma, pestisitler, sigara, kontamine yiyecekler gibi insana bağlı

(13)

6 nedenlerle, hem de volkanik faaliyetler ve yer altı suları gibi doğaya bağlı nedenlerle gerçekleşmektedir. Canlılarda ki yoğunlukları; endüstriyel etkinliklere, canlının beslenme koşuluna ve biçimine göre farklılık göstermektedir. Akut toksik etkilerine bakıldığında, insan tarafından yüksek dozda alındığında öldürücü olabilmektedir.

Kronik toksik etkilerinde ise, karaciğer tahribatı belirgindir. Anawar ve arkadaşları tarafından yapılan araştırmada (2002), içme suları ile alınan arseniğin (0.20 mg/l üzerinde) deri, böbrek, akciğer, karaciğer ve mesane kanserlerinde rol oynadığı belirtilmiştir 8,9,10,11 .

KurĢun; vücuda sindirim ve solunum yolu ile alınmaktadır. Hava, su ve toprak yoluyla solunum ve besinlerle karışarak biyolojik sistemlere giren son derece zehirleyici özelliklere sahip bir metaldir. Atmosferde katı ve gaz halde bulunan kurşunun %90‟ı akciğerler tarafından absorbe edilir. Karsinojenik etkisi incelendiğinde genellikle solunum ve sindirim sisteminde tümör oluşumlarına ve böbreklerde adenokarsinomlara neden olduğu bilinmektedir 9,10,11,12 .

Civa; yer kabuğunun oluşumuna katılan ana elementlerdendir. Genellikle yüzeyel katmanlarda bulunan civa, günümüzde birçok alanda kullanılmaktadır. Ancak oluşturduğu riskler nedeniyle kullanım alanları giderek daralmaktadır. Civa ile kirlilik, kapalı denizler ve iç sularda açık denizlere oranla daha fazla görülmektedir. Bu nedenle de kirlenmiş sularda yaşayan canlılarda civa birikimi daha hızlı ortaya çıkmaktadır. Tarımda da organik civa bileşenlerinin kullanımı çevre ve besin kirlenmesi açısından risk oluşturmaktadır. Sağlık üzerine etkileri göz önüne alındığında, bazı meslek gruplarında çalışanların civa zehirlenmesi yönünden özellikle takibi gerekmektedir. Organik civa toksikasyonlarında en önemli bulgular nörolojik bulgulardır. Civa zehirlenmelerinde görme bozuklukları, psikolojik semptomlar, sinir sistemi bozuklukları, zihinsel bozukluklar, kas titremesi ve ölümler de görülebilmektedir. 8,9,10,11,12,13

Kadmiyum; endüstriyel kullanımı 50 yıl öncesine dayanır. Endüstriyel atık ve artık maddeler yoluyla su ve toprağa geçmekte, böylece suyu ve toprağı kirletmektedir. Özellikle pil imalathanelerinin bulunduğu yerlerin havasında da kadmiyum yoğunluğu yüksek düzeylere ulaşabilmektedir. Vücuda solunum ve

(14)

7 sindirim yolu ile girmektedir. Kadmiyumun vücuttan atılımının az olması ve birikim yapması nedeni ile sağlık üzerine olumsuz etkileri zamanla ortaya çıkmaktadır.

Sigara da en önemli kadmiyum kaynağıdır. Kadmiyumun prostat ve akciğer kanserlerinde etkili olduğu bilinmektedir 11,12,13,14

.

Nikel; gümüşümsü beyaz renkli sert bir metaldir. Nikel bileşikleri pratik olarak suda çözünmez. Suda çözünebilir tuzları; klorür, sülfat ve nitrattır. Havadaki nikel bileşiklerinin solunması sonucunda, solunum savunma sistemi ile ilgili olarak;

solunum borusu irritasyonu, immunolojik değişim, alveoler makrofaj hücre sayısında artış, silia aktivitesi ve immünite baskısında azalma gibi anormal fonksiyonlar meydana gelir. Deri absorbsiyonu sonucunda allerjik deri hastalıkları ortaya çıkar.

Havada bulunan nikele uzun süreli maruziyetin insan sağlığına etkileri hakkında güvenilir kanıtlar tesbit edilememişsede; nikel işinde çalışanlarda astım gibi olumsuz sağlık etkilerinin yanı sıra, burun ve gırtlak kanserlerine neden olduğu kanıtlanmıştır

9,11,12

.

Çinko; pek çok besinde, suda, havada ve kısacası tüm çevrede bulunan bir metaldir. Galvanize demir, bronz, beyaz boya, cam, kağıt yapımı, akü ve kauçuk lastik sanayinde kullanılmakta olan çinko, tıp biliminde de antiseptiklerde, dermal ürünlerde kullanılmaktadır. Çinko galvanize kaplardaki içeceklerle ve asidik besinlerle alınarak insanlarda zararlı hale gelebildiği gibi, çevresel kirlenmenin bir sonucu olarak deniz ürünlerinden alınma sonucu da insanlara zarar verebilmektedir. Deniz ürünlerinden önemli düzeyde çinko insana geçebilmektedir. Toksikolojik belirtileri;

mide krampları ve diyare biçiminde görülebilmekte, hayvanlar üzerinde yapılan deneylerle de karsinojenik etkisinin olduğu bilinmektedir 13.

Bakır ve bileĢikleri; doğada yaygın bir şekilde bulunan endüstriyel ve tarımsal alanda, insan ve hayvan hastalıklarının tedavisinde ve günlük yaşamda fazla kullanılan bir metaldir. Başta insanlar olmak üzere çeşitli hayvanlarda sık sık zehirlenmelere yol açar. Ancak bakır, çeşitli canlı türlerinin dokularında iz element olarak bulunması bakımından büyük bir öneme sahiptir. Bakır, içme suyu, besin maddeleri toprak ve hava gibi kaynaklar aracılığı ile sürekli insan ve hayvanlara yansımaktadır. Karaciğer, böbrek ve dalak gibi dokularda birikirler. Doku ve

(15)

8 organlarda yüksek oranlarda bakır birikmesi akut ve subakut zehirlenmelere yol açarak karaciğer, böbrek ve dalakta şiddetli konjesyon ile gastroenterite, subakut zehirlenmelerde ise karaciğer hasarı, karın ve akciğerlerde sıvı toplanması ile sindirim sisteminde hemoraji gibi olumsuz etkilere neden olabileceği bildirilmiştir

11,12,13

.

Krom; vücutta insulin hareketini sağlayarak karbonhidrat, su ve protein metabolizmasını etkiler. Suda, havada ve toprakta bulunan bir metaldir. Günümüzde özellikle alaşım elementi olarak kullanılmaktadır. Krom, metal alaşımlandırmada ve boyalar, çimento, kağıt, kauçuk ve diğer malzemeler için pigment olarak kullanılmaktadır. Düşük seviyelerde kroma maruz kalındığında, deride iritasyon ve ülser meydana gelir. Uzun süreli maruz kalındığında böbreklerde ve karaciğerde hasara yol açabildiği gibi, kan dolaşım sistemini ve sinir dokularını tahrip edebilir.

Krom daha çok suda birikerek çoğalır. Dolayısıyla yüksek seviyelerde kroma maruz kalmış balık yemek oldukça tehlikelidir 13,14,15,16,17

.

Araştırma konusu ile ilgili daha önce yapılmış olan çalışmalar incelendiğinde ise, aşağıdaki literatür bilgilerine ulaşılmaktadır.

Widdows (1985) ve Nikinmaa (1992), kirliliği belirlemede kullanılabilecek herhangi bir fizyolojik yanıt için, belirlenen organizmanın üreme periyodunun göz önüne alınmasını ve bu tip çalışmaların iki veya üçer aylık dönemler (mevsimsel) halinde gerçekleştirilmesini önermektedir18,19. Uluturhan (2004), Ege Denizi‟nde Kırma Mercan (Pagellus erythrinus) balığının bazı organlarında ağır metal seviyelerini 20, Egemen ve Sunlu (2003)Teke karidesi (Palaemon serratus) türünde ağır metal birikimİ21, Kınacıgil (1985), Gölmarmara ve Gölcük Göllerinden subat-mayıs periyotları arasında yakalanan istakozların doku ve organlarındaki Zn, Cu, Pb, Cd ve Hg miktarlarını 22, İnan (1991), Batı Anadolu‟daki Apolyont, Manyas, Çivril, Egirdir ve Marmara Gölleri‟nde yasayan tatlısu istakozunun kas ve karapaksında bazı agır metallerin (Fe, Zn, Cu, Pb, Mn, Cd, Hg) birikimini 23,Yarsan vd. (2000), Van Gölü‟nden toplanan midye örneklerinde Cu, Cd, Zn, As ve Pb birikimini 24, Mariño-Balsa vd. (2000), İstakoz ve karides türlerinin larval dönemlerindeki Hg, Cd ve Cu birikimlerini 25, Chindah vd. (2004), Calabar Nehri‟nin karides ve sedimentinde hidrokarbon, Cr, Cd, Pb, Zn ve Cu birikimini 26, Yazkan vd.

(16)

9 (2004), Antalya Körfezi‟nde yasayan bazı yumusakça türlerinde ve karidesin yumusak dokularında Cu, Zn, Pb ve Cd birikimini 27, Yusof vd. (2004), Malaysian Yarımadası‟nda yasayan iki midye türü ve sedimentinin As, Cd, Cr, Cu, Pb, Se ve Zn için bioindikatör olup olmadıklarını28, Sunlu (2006), Ege denizi kıyılarında Mytilus galloprovincialis‟de mevsimsel degisikliklere baglı olarak Cd, Pb, Zn ve Cu agır metallerini 29, Al-Saadi vd.

(2002), Habbaniya Gölü‟nün su ve sedimentinde Cd, Pb, Ni, Mn ve Zn birikimini 30, Gey ve Mordoğan, İzmir Körfezi‟ndeki bazı deniz organizmalarında ve iç körfezin sahil kenarı sedimentlerinde çeşitli ağır metal miktarlarını31, Yaramaz Ö., İzmir Körfezi‟nde kurşun ve kadmiyum elementlerinin dağılımını ve kaynaklarını32, Salanki, J., Balaton gölünde su, sediment, zooplankton ve balıkların karaciğer ve kasında Hg, Cd, Pb, Cu, Zn ve Ni elementlerinin derişimini ve miktarlarını33, Dökmeci,A. H., Gala gölü su, sediment ve çevresindeki topraklarda bazı ağır metallerin derişimlerini ve miktarlarını34, Kalfakakou, V., Loannina gölünde su, bitki, izorganizmalarda Ca, Mg, Fe, Zn, Cu ve Pb derişimlerini ve miktarlarını35, Peltier vd., Chicago‟daki sulak alanda su, bitki ve sediment örneklerinde Pb ve Zn derişimlerini ve miktarlarını36 , Örgün, Y.vd., İstanbul-Çatalca- Muratbey çevresindeki dere, kuyu ve kaynaklarda iyon ve ağır metal derişimlerini37, Çalta M vd., Hazar denizindeki balıklarda ve suda Cu, Fe, Mn, Cd, Co, Cr, Pb ve Zn elementlerinin derişimlerini38, K. Ahundov , Şahmurova ve diğerleri Azerbaycan Cumhuriyetindeki yüzey suları, yeraltı suları, toprak, Hazar denizi, gıdalar ve çocukların günlük tükettikleri gıda porsiyonlarında iyot, flor, mangan, kobalt, bakır, çinko, molibden, stronsiyum iz element konsantrasyonlarını39, Neal, C., Neal, M., vd araştırmışlardır.

(17)

10 3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. ÇalıĢmanın Anlam ve Önemi

Tekirdağ, Ergene havzasında yer almakla birlikte, bitki örtüsü, yağış, jeolojik yapının yetersizliği nedeniyle seyrek ve az akarsu ağına sahiptir. Akarsuların debi ve rejimleri düzensiz olup, yağış miktarı ve rejimiyle orantılıdır. İl akarsuları Saroz Körfezi, Marmara Denizi ve Karadeniz'e dökülür. İlin önemli akarsuları Ergene Irmağı ile Çorlu, Hayrabolu, Işıklar, Olukbaşı ve Gölcük dereleridir. Bu bölgede yer alan en önemli kirletici kaynağı olan bölge Çorlu ve civarıdır. Çorlu ve çevresinde yer alan bölgede sanayinin çevre üzerindeki olumsuz etkisi diğer faktörlerden çok daha fazladır. Sanayi kuruluşlarının sıvı atıkları ile su kirliliğine ve dolaylı olarak da yine su kirliliğine bağlı, toprak ve bitki örtüsü üzerinde aşırı kirlenmelere neden olduğu ve doğa tahribine yol açtığı bilinmektedir. Ayrıca sanayileşme hareketleri ile kente göç olayı da başlamış ve bu durum yine hızlı ve düzensiz yapılaşmaya sebep olmaktadır.

Bölgede evsel arıtma tesisinin bulunmaması nedeniyle atıksuların tamamı yüzey sularına ve denize deşarj edilerek ekosisteme taşınmaktadır. Zirai mücadele için kullanılan ilaçlamalarda havadaki ilaç zerrelerinin rüzgarla sulara taşınması veya pestisit üretimi yapan fabrika atıklarının durgun veya akarsulara boşaltılması sonucunda su kaynaklarımız, toprak ve bitkiler pestisitlerle kirlenmektedir. Diğer yandan, kimyasal gübrelerin bilinçsizce ve aşırı kullanımı da zaman içinde toprağı çoraklaştırmakta ve yine doğal çevrim ile gerek su kirlenmesi ve gerekse diğer etkileri ile olumsuzluklar yaratmaktadır. Önemli stratejik değeri olan su kaynaklarımız ve kıyılarımız ve bunların ekosistemleri giderek kullanılamaz hale gelmekte veya her yıl bir kısmı tamamen yitirilmektedir.

Tekirdağ ili kıyısı boyunca kentleşme, hem sahil şehri olması hem de 2006 yılında kurulmuş olan Namık Kemal Üniversitesinin hızla büyümesinden dolayı artmaya devam etmektedir. Yaz ayında ise yazlıkçılarında gelmesiyle kıyı şeridinin nüfusu iki katına çıkmaktadır. Bölgede bulunan yerleşim birimlerinden çıkan evsel atıklar doğrudan ya da dolaylı olarak denize verilmektedir.

Tekirdağ kıyı şeridinde yaşayan karideslerde Cu, Cd, Ni, Cr, Pb, Hg, As ve Zn konsantrasyonları mevsimsel olarak ölçülmüştür. Elde edilen sonuçlar ulusal ve

(18)

11 uluslararası standartlarla ve literatürle karşılaştırılmıştır. Projenin ortaya koyacağı sonuçlar ile bölgedeki olası sağlık riskleri değerlendirilmiştir.

3.2. ÇalıĢmanın Amaç ve Kapsamı

Evsel, endüstriyel ve zirai uygulamalar sonucu çevreye verilen atıklar, sucul ve karasal canlılarda üreme, gelişme ve diğer yaşamsal faaliyetlerin olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır. Tekirdağ ilinde bulunan sanayileşme ve hızlı nufus artışı sonucu bölgede deniz kirliliği artmıştır. Büyük ve önemli stratejik değeri olan su kaynaklarımız ve kıyılarımız ve bunların ekosistemleri giderek kullanılamaz hale gelmekte veya her yıl bir kısmı tamamen yitirilmektedir. Olası iklim değişikliklerinin bu kötü gidişatı daha da hızlandıracağı beklenmektedir. Tekirdağ bölgesinde artan çevre kirliliğine paralel kanser vakalarında da artış gözlenmektedir. Deniz ürünlerininde sık tüketildiği ilimizde, besin zinciri ile insana kadar ulaşan toksik maddeler çeşitli hastalıklara da neden olmaktadır. Genel olarak çevreye verilen bu atıklar EDC (Endokrin sistemi baskılayıcı kimyasallar) olarak adlandırılırlar. EDC‟ler fenolikler, alkoller, aldehitler, steroller, poliaromatik hidrokarbonlar, pestisitler, dioksinler, alkilfenolik bileşikler, farmosötik kaynaklı hormonal veya anti-hormonal ilaçlar, deterjanlar, ağır metaller vb. gibi kimyasallardır. Birçok metal, düşük konsantrasyonlarda insan yaşamı için gereklidir ve bununla birlikte bu metaller yüksek konsantrasyonlarda toksik olabilirler. Bu metaller Fe, Mg, Zn, Cu, Mn gibi esansiyel metallerdir. Bunlar biyokimyasal olayların tam olarak yürütülebilmesi için temel elementlerdir40. Hg, Cd, Pb ve As ise esansiyel olmayan metallerdir. Bunların herhangi bir biyolojik fonksiyonu belirlenemediği gibi su ortamında belirli limitlerin dışına çıktığında toksik etki yapıp organizmaların canlılığına son veren maddelerdir41. Bu çalışmada Tekirdağ ili kıyı şeridinde su ortamındaki potansiyel ağır metal kirlilik seviyesini biyolojik açıdan temsil edebilen karides türü kullanılarak, besin zinciri yoluyla insanda olusabilecek birikim ve görülebilecek etkiler hakkında değerlendirmeler yapılabilecektir. Elde edilen sonuçlar, diğer ülkeler tarafından belirlenen kabul edilebilir üst limitlerle karşılaştırarak Karides türünde tespit edilecek ağır metal konsantrasyonlarının sağlık açısından tehlikeli olup olmadıklarını saptamak ve böylece, ülkemizde henüz belirlenmemiş olan “sağlık açısından kabul

(19)

12 edilebilir üst limitler‟in” belirlenmesinde bölgesel veri tabanı oluşturmada kaynak olarak kullanılabilecektir.

3.3. Materyal ve Metod

Materyal

Tekirdağ, Türkiye'nin Kuzeybatısında, Marmara Denizinin kuzeyinde tamamı Trakya topraklarında yer alan üç ilden biri, ayrıca Türkiye‟de iki denize kıyısı olan altı ilden biridir. 6.313 km² yüzölçümüne sahip İI doğudan İstanbul, kuzeyden Kırklareli, batıdan Edirne, güney-batıdan Çanakkale, güneyden Marmara Denizi ile çevrilidir.

Kuzeydoğudan Karadeniz 'e 2,5 km‟lik bir kıyısı vardır. Ergene Havzasının güney kesimindeki en büyük kent olan Tekirdağ, Güney Ergene yöresinden ve kuzeyden gelen yolların Marmara denizine ulaştıkları yerde, geniş bir körfezin kıyısına kurulmuştur. Tekirdağ körfezi derinliği 100 m'yi geçmez. Self denilen sığ bir denizdir.

Deniz bitkileri ve hayvanları bakımından zengindir. Bölgede balıkçılık gelişmiştir.

Evsel atıksu tesisi bulunmadığından atıksular denize deşarj edilmektedir.

Metod

Çalışmamızda Tekirdağ ili kıyısı boyunca Parapenaeus longirostris karides türü kullanarak As, Hg, Cu, Cd, Cr, Ni, Zn ve Pb ölçümleri yapılacaktır.

Çalışmada ilk olarak, literatür araştırması tamamlanmış, örneklerin alınacağı istasyonlar tespit edilmiş ve uygulanacak örnek alma ve analiz metodları tayin edilmiştir. Proje kapsamında ağır metal ölçümlerini yaptırmak amacı ıle çevre laboratuarları ile görüşülmüş ve teklifler alınmıştır. Tekirdağ İl Özel İdaresinden temin edilecek balıkçı teknesi ve sediment alma aracı (grab-sampler) maddi olanaksızlıklar nedeni ile desteklenememiştir. Bu nedenle projede ağır metal ölçümü planlanan sediment örnekleri alınamamıştır. Karides örnekleri ise İstanbul Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü kapsamında yürütülen bir proje vasıtası ile belirlenen noktalardan temin edilmiştir.

(20)

13 Örneklerin alınacağı yerlerin tespiti amacıyla Tekirdağ kıyısının haritaları incelenmiş, Tekirdağ ve çevresindeki kritik noktalar belirlenmiştir.

Resim 1. Numune alma noktası.

Marmara Ereğlisi ile Tekirdağ ili kıyısında 40o 56‟18,98 “K, 27o 55‟ 34,88 “E noktasından numuneler mevsimsel olarak alınmıştır. Widdows, 1985, Nikinmaa, 1992., kirliliği belirlemede kullanılabilecek herhangi bir fizyolojik yanıt için, belirlenen organizmanın üreme periyodunun göz önüne alınmasını ve bu tip çalışmaların iki veya üçer aylık dönemler (mevsimsel) halinde gerçekleştirilmesini önermektedir42,43.Çalışmamızda Haziran ayında Bahar, Eylül ayında Sonbahar, Aralık ayında ise kış dönemini temsilen karides örneklerinin alımı yapılmıştır.

Karides örneklerinin toplanması “UNEP/FAO/IOC/IAEA: Sampling of selected marine organisms and sample preparation for trace metal analysis. Ref. Method No. 7‟ye göre yapılmıştır. Ortalama boyları ve ağırlıkları 13.1±2.15 cm ve 35.9±2.20 g. olarak belirlenmiştir. Aynı boyut sınıfından en az 3-5 paralel kompozit örnek (her bir Karides numunesi en az 15-20 birey olacak şekilde) alınmıştır. Örnekler destile su ile yıkanarak kirleticilerden temizlenmiştir. Ağır metal (Cu, Cd, Ni, Cr, Pb, Hg, As, Zn) analizleri için alınan karides örnekleri plastik torbalara konarak ve hemen dondurulmuştur. Analiz zamanına kadar -20 0C‟de derin dondurucuda saklanmıştır.

Analizi yapılacak örnekleri temsil eden bireyler rasgele 2 gruba ayrılarak ve her grubu

(21)

14 oluşturan bireylerden 10‟ar gram alınarak homojen hale getirilmiştir. Ölçümlerin yapılması amacıyla korunaklı bir şekilde laboratuara ulaştırılmıştır. Bu ölçümler sonucunda Tekirdağ kıyısındaki karides türünün yenilebilir etinde (yumuşak dokusunda) biriken ağır metal konsantrasyonları Standard Methods For The Examination of Water and Wastewater, 21 th Edition (2005)‟e göre tespit edilmiştir.

Projenin ilk altı aylık döneminde, Marmara Denizi Tekirdağ kıyı şeridinde, deniz suyundan önemli miktarda bünyelerinde kirletici biriktirdiklerinden dolayı kirlilik düzeyinin belirlenmesi için “indikatör organizma” olarak kabul edilen karides (Parapenaeus longirostris) örneklerinde Zn, Cd, Cr, Hg, As, Cu, Pb ve Ni ölçümleri yapılmıştır.

Resim 2. Karides Numunesi(Parapenaeus longirostris)

(22)

15 4. BULGULAR VE TARTIġMA

4.1. Karides numunelerinin analiz sonuçlarının değerlendirilmesi Tablo 1. Karides numunelerinin analiz sonuçları

PARAMETRE BĠRĠM KULLANILAN METOD ANALĠZ SONUÇLARI

Yaz dönemi

(n:30)

Sonbahar dönemi (n:30)

KıĢ dönemi (n:30)

SU ÜRÜNLERİ YÖNETMELİĞİ

EK-8

KABUKLULAR VE YUMUSAKÇALARDA

(KAFADAN BACAKLILAR,

KARINDAN BACAKLILAR)

KIMYASAL, MIKROBIYOLOJIK VE ORGANOLEPTIK KABUL EDILEBILIR

DEGERLER

Zn mg/kg SM21.Baskı 3111 B Direkt Hava Asetilen Alev Metodu 12,16 22,42 16,17 50

Cd mg/kg SM21.Baskı 3113 B Atomik Absorbsiyon Spektrometrik Metot <0,025 <0,05 0,106 0,5

Cr mg/kg SM21.Baskı 3113 B Atomik Absorbsiyon Spektrometrik Metot 0,13 0,77 0,37 -

Hg mg/kg SM21.Baskı Baskı Soğuk Buhar Atomik Absorbsiyon Spektrometrik Metot

0,18 <0,02 <0,17 0,5

As mg/kg SM21.Baskı 3113 B Atomik Absorbsiyon Spektrometrik Metot 0,86 2,33 9,93 1,0

Cu mg/kg SM21.Baskı 3113 B Atomik Absorbsiyon Spektrometrik Metot 4,16 25,48 3,98 20

Pb mg/kg SM21.Baskı 3113 B Atomik Absorbsiyon Spektrometrik Metot 1,84 <0,51 2,12 0,5

Ni mg/kg SM21.Baskı 3113 B Atomik Absorbsiyon Spektrometrik Metot 0,22 2,23 19,25 -

(23)

16 Antalya Körfezinde 2000 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarında avlanan karidesin (Parapenaeus longirostris) yumuşak dokularında Cu, Zn, Pb ve Cd içeriği belirlenmiştir. Cu içeriği karideste ise 4,24-7,40 mg/kg, Zn içeriği karideste 11,73- 14,27 mg/kg arasında değişmiştir. Karideste ise Pb tespit edilemezken Cd 0,26-0,28 mg/kg olarak saptanmıştır44. Bizim çalışmamız da ise karideste Cu içeriği 3,98-25,48 mg/kg, Zn içeriği 12,16-22,42 mg/kg arasında, Pb içeriği 1,84-2,12 mg/kg arasında, Cd içeriği 0,106 mg/kg olarak tespit edilmiştir. Kurşun kabul edilir limitlerin üzerinde tespit edildiğinden halk sağlığı açısından risk oluşturabilmektedir. Özellikle karidesle beslenen balıklarda da bu birikimin olacağını düşünürsek Marmara denizinden avlanılan deniz ürünlerini tüken kişilerin sağlıklarında bozuklukların görülme ihtimali oldukça yüksek olacaktır. Kurşunun karsinojenik etkisi incelendiğinde genellikle solunum ve sindirim sisteminde tümör oluşumlarına ve böbreklerde adenokarsinomlara neden olduğu bilinmektedir. Kurşun insan aktiviteleri ya da antropojenik kaynaklardan, Pb koruyucu boyaları içeren diğer metallerin kullanıldığı gemi ve liman aktivitelerinden kaynaklanmaktadır. Tüm bu sebeplerin kıyısal alanlarda ve canlı organizmalarda ağır metal konsantrasyonunu etkilediği söylenebilir.

Bakır ve çinko organizmanın bünyesinde yetersiz miktarlarda bulunduğunda büyümeyi sınırlandırırken, yüksek miktarları ise toksik olabilmektedir. Ağır metaller bir organizmanın dokularında biriktiği zaman, gelişen metabolik olaylar bu ağır metalleri toksik potansiyellerine ve yararlılık oranlarına bağlı olarak kullanmak, elimine etmek veya dışarıya atmak zorundadır45,46,47,48,49. Çalışmamızda bakır sonbahar döneminde limitin biraz üstünde, diğer dönemlerde ise kabul edilebilir değerlerin oldukça altında tespit edildiğinden sağlık açısından ciddi risk oluşturmamaktadır. Çinko ise kabul edilebilir limitlerin altında tespit edildiğinden halk sağlığı açısından risk taşımamaktadır.

Teke karidesi (Palaemon serratus) türünde yapılan ağır metal birikim deneyleri sonucunda küçük bireylerin hem doku hem de kabuklu kısımlarında biriktirdikleri kadmiyum miktarının büyük bireylere göre daha fazla olduğu gözlenmiştir. Bunun nedeni küçük bireylerin metabolik aktivitelerinin büyüklere göre daha fazla

(24)

17 olmasıdır. Ayrıca hem küçük hem de büyük bireylerin kabuklarında, dokulara göre daha fazla metal biriktirmeleri söz konusudur. Bunun nedeni ise, vücudun dış yüzeyinin ortamdaki metal ile doğrudan etkileşimi olabilir50. Bu nedenle karideslerin ortalama boyları ve ağırlıkları 13.1±2.15 cm ve 35.9±2.20 g. olarak seçilerek tüm bireylerde ağır metal birikiminin yakın olması sağlanmıştır.

Galveston körfezinden yakalanan C. sapidus türünün kas dokusundaki Zn konsantrasyonu 45 mg/kg, Cu konsantrasyonu 16 mg/kg ve Cd konsantrasyonu 0,02 mg/kg olarak bulunmuştur. Ayrıca diğer organizmalarla yapılan kıyaslamada ağır metal konsantrasyonları genellikle midye > istakoz > yengeç > karides > balık olarak tespit edilmiştir51.

Dodoo ve ark. (1998), farklı kabuklu ve balık türlerinde Cu, Pb, Cd konsantrasyonlarını çalışmışlardır. Crustacea‟larda biriken metal miktarları arasında istatistiki farklar bulmuşlardır ve mavi yengeç en fazla metal depolayıcı olarak bulunurken karides en düşük olmuştur. Depolanan metaller ve kirliliğin artması arasında pozitif bir ilişki olduğunu ayrıca deniz sularının kirliliğinin karasal aktivitelerin kirliliğinin azalması ile minimize edilebileceğini ifade etmişlerdir52.

Krishnamurti ve Nair (1999), Thane-Bassein koyundan yakaladıkları yengeç ve karideslerde Cu, Zn, Cd, Pb ve Ni konsantrasyonlarını tespit etmişlerdir.

Zn>Cu>Cd>Ni>Pb sıralamasını kaydetmişler53. Çalışmamızda tespit ettiğimiz konsantrasyonlara baktığımızda ise Zn> Cu> Ni> As> Pb> Cr> Hg> Cd olarak sıralandırılmıştır. Çalışmalara bakıldığında karideste ağır metallerin birikimi benzer sıralamada tespit edilmiştir, ancak Marmara bölgesinde endüstriyel faaliyetlerin hızla gelişmesi, antropojenik atıklar, yoğun zirai aktiviteler, gemilerin aktiviteleri ve populasyonun artmasından dolayı Pb ve As gibi toksik metallerin birikimi söz konusudur. Arsenik içeriği 2,33-9,93 mg/kg olarak tespit edilmiştir. Ulusal ve Uluslararası kabul edilebilir değelere bakıldığında 2 ila 10 kat fazla olduğu görülmektedir. Arseniğin çevreye başlıca yayılma ve taşınma yolu sulardır. Arseniğin su aracılığıyla ekolojik sistemde dağılımı, canlı yapılarda birikimine neden olmaktadır.

Canlılarda ki yoğunlukları; endüstriyel etkinliklere, canlının beslenme koşuluna ve biçimine göre farklılık göstermektedir. Akut toksik etkilerine bakıldığında, insan

(25)

18 tarafından yüksek dozda alındığında öldürücü olabilmektedir. Kronik toksik etkilerinde ise, karaciğer tahribatı belirgindir.

Gıda güvenliği için, yasalar, dünya genelinde besinlerdeki ağır metal konsantrasyonları için standartları belirlemişlerdir. Türkiye‟de Tarım ve Köyişleri Bakanlığının insan sağlığı açısından bazı ağır metallerin karideslerdeki kabul edilebilir değerleri EK-1„de gösterilmiştir. Sonuçlar hem Türkiye‟deki hem de Amerika ve Kanada gibi ülkeledeki US FDA, 1993; T&T Food and Drug Regulation, 2007 ve CFIA,200954,55,56 v.b kurumların izin verdiği değerler ile kıyaslandığında Zn, Cd, Cr, Ni ve Hg kabul edilebilir değerlerin altında; As, Cu ve Pb ise kabul edilebilir değerlerin üzerinde olduğu görülmektedir.

(26)

19 5. SONUÇ VE ÖNERĠLER

Marmara Denizi Marmara Ereğlisi kıyılarından avlanan karides türünün yenilebilir etinde ağır metallerden Hg, Cd, Pb, As,Ni, Fe, Cu ve Zn tespit edilmiştir. Karidesin dokularındaki metal konsantrasyonları metalin cinsine göre değişim göstermiştir.

Sonuç olarak, büyük oranda iç pazara sunulan ekonomik öneme sahip karidesin yenilebilir dokularındaki metal konsantrasyonları, arsenik ve kurşun dışında ulusal ve uluslar arası kabul edilebilir limitlerin altında olduğu (Ek 1), arsenik ve kurşun için tespit edilen konsantrasyonların insan tüketimi için tehlikeli boyutlarda olduğu belirlenmiştir.

Çevre kirliliğinin bir göstergesi olarak canlılarda ölçülen metalik kirleticiler özellikle su ürünlerinde sıklıkla yüksek seviyelere ulaşabilir. Bu şekilde besinlerle birlikte düşük düzeylerde ama sürekli olarak alınan civa, arsenik, kadmiyum ve kurşun gibi metal kalıntıları çevre ve insan sağlığını önemli derecede etkilemektedir. İncelenen karides türünde analiz edilen ağır metallere bakıldığında arsenik ve kurşun dışında henüz ciddi bir tehlike olmadığı göstermiştir. Ancak her iki metalde oldukça toksik olup halk sağlığı açısından oldukça önemlidir. İç sularımızda kirlilik, uluslararası standartların çok üzerindedir. Bunların önlenebilmesi için Arıtma sistemlerinden ödün verilmemelidir. Trakya bölgesi endüstriyel ve tarımsal faaliyetler oldukça yoğun bir bölgedir. Bu nedenle su kaynakları her zaman kirliliğe maruz kalmaktadır.

Deniz ve iç sulardaki kirlilik envanterlerinin en kısa sürede çıkartılarak, kamuoyuna ve ilgili kuruşlara ulaşması sağlanmalı ve bu konudaki projelere mali destek sağlanmalıdır. Özellikle canlı bünyesinde birikime uğrayan ağır metallerin kontrolü için bu tür çalışmaların periyodik olarak devam etmesi gereklidir.

(27)

20 6. KAYNAKLAR

1- Atilla Kaya, Biyologlar Derneği, Kaynakça: Deniz Kaynakları T.C. Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Yayını.

2-U.S. Environmental Protection Agency (USEPA), (1997), Special Report on Environmental Endocrine Disruption: An Effect Assessment and Analysis, Office of Research and Development, Risk Assessment Forum, Washington, D.C.

3-U.S. Environmental Protection Agency (USEPA), (2001), Welcome to the Global Endocrine Disruptor Research Inventory, www.epa.gov, Washington, D.C.

4-Kıtıs, M., Yıgıt, N.O., Cıvelekoglu, G., Kaplan, S.S., 2004. Doğal sularda ve İçme Suyu Kaynaklarında Canlılarda Endokrin-Üreme Sistemini Bozabilecek Kimyasallar.

1. Ulusal Çevre Kongresi 13-15 Ekim.

5- BaĢçınar N.S., 2009. Bentik canlılar ve biyoindikatör tür. Sümae Yunus Araştırma Bülteni 9, 1.

6- Rainbow, P.S., “Biomonitoring of Heavy Metal Availability in the Marine Environment”, Marine Pollution Bulletin, Vol.31, pp.183-192, (1995).

7- http://www.muhendisforum.net/index.php?topic=59.0 (11.11.2010)

8-BaĢ L., Demet Ö. (1992). Çevresel toksikoloji yönünden bazı ağır metaller. Çevre Dergisi 5 42-46.

9-Bakar C., Baba A. (2009). Metaller ve insan sağlığı: yirminci yüzyıldan bugüne ve geleceğe miras kalan çevre sağlığı sorunu. 1.Tıbbi Jeoloji Çalıştayı, 30 Ekim–1 Kasım ,162-183.

10-Türkdoğan MK., Kilicel F., Kara K., Tuncer Ġ., Uygan Ġ. (2002). Heavy metals in soil, vegetables and fruits in the endemic upper gastrointestinal cancer region of Turkey. Environmetal Toxicology and Pharmacology 13 ;175-79.

11-Dökmeci Ġ., Dökmeci AH. 2005.Zehirlenmelerde Tanı ve Tedavi, 4.Baskı, Nobel Tıp Kitabevi, s.449-96.

12-Bal W., Kasprzak KS. (2002). Induction of oxidative DNA damage by carcinogenic metals, Toxicology Letters 127; 55–62.

13-Kueh CSW., Lam JYC. (2008). Monitoring of toxic substances in the Hong Kong marine environment. Marine Pollution Bulletin 57 ;744-57.

14-Çağlarırmak N. (2007). Gıda güvenliğinin çevre kirliliği yönünden irdelenmesi.

7.Ulusal Çevre Mühendisliği Kongresi Yaşam Çevre Teknolojisi, 24-27 Ekim, 781-85.

(28)

21 15-Joshi TK.(2010). Environmental Pollution.Asian Pacific Organization for Cancer Prevention Cancer Report, 67-70.

16-Zhuang P., McBride MB., Xia H., Li N., Li Z. (2009). Health risk from heavy metals via concumption of food crops in the vicinity of Dabaoshan mine, South China. Science of The Total Environment 407; 1551-61.

17-Zheng N., Wang Q., Zhang X., Zheng D., Zhang Z., Zhang S. (2007).

Population health risk due to dietary intake of heavy metals in the industrial area of Huludao city, China, Science of the Total Environment 387; 96–104.

18-Widdows, J., (1985), Physiological responses to pollution. Marine Pollution Bulletin, 16: 129-134.

19-Nikinmaa, M., (1992), How does environmental pollution effect red cell function in fish? Aquatic Toxicology, 22: 227-238.

20-Uluturhan, E., (2004), Levels of Heavy Metals in Different organs of Pagellus erythrinus (Red Pandora) with Environmental Parameters in the Aegean Sea, Doktora tezi, Danışman Cirik, Ş., Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İzmir.

21-Egemen, Ö., Sunlu, U., (2003), Su Kalitesi. Ege Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi Yayınları 14, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir.

22- Kınacıgil, H, T., 1985. Gölmarmara ve Gölcük Gölleri Kerevitlerindeki (A.leptodactylus salinus Nordmann, 1842) Agır Metal Birikimleri. Ege Üniv. Su Ürünleri Yüksek Okulu, Yüksek Lisans Tezi, 20s, Bornova- İzmir.

23-Ġnan, V., 1991. Batı Anadolu Göllerinde (Apolyont-Manyas-Egirdir-Çivril ve Marmara) Yasayan Tatlısu İstakozunda (A. leptodactylus Esch. 1823) Bazı Agır Metal Birikimleri ve Bu Elementlerin Toksik Etkilerinin Arastırılması. Ege Üniv. Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı, Doktora Tezi, 82s. Bornova-İzmir.

24-Yarsan, E., Bilgili, A., Türel, Ġ., 2000. Van Gölü‟nden Toplanan Midye (Unio Stevenianus Krynicki) Örneklerindeki Agır Metal Düzeyleri. Turk. J. Vet.Anim. Sci. 24, 93-96.

25-Mariño-Balsa, J, C., Poza, E., Vázquez, E., Beiras, R., 2000. Comparative Toxicity of Dissolved Metals to Early Larval Stages of Palaemon serratus, Maja squinado, and Homarus gammarus (Crustacea: Decapoda). Arch. Environ. Contam.

Toxicol. 39, 345-351.

26-Chindah, A, C., Braide, A, S., Sibeudu, O, C., 2004. Distribution of

Hydrocarbons and Heavy Metals in Sediment and a Crustacean (Shrimps-Penaeus notialis)from the Bony/New Calabar River Estuary, Niger Delta. Ajeam-Ragee. 9, 1- 17.

(29)

22 27-Yazkan, M., Özdemir, F., Gölükcü, M., 2004. Antalya Körfezinde Avlanan Bazı Yumusakçalar ve Karideste Cu, Zn, Pb ve Cd _çerigi. Turk. J. Vet. Anim. Sci. 28, 95- 100.

28-Yusof, A, M., Yanta, N, F., Wood, A, K, H., 2004. The Use of Bivalves As Bio- İndicators in the Assessment of Marine Pollution Along a Coastal Area. Journal of Radioanalytical and Nuclear Chemistry. 259(1), 119-127.

29-Sunlu, U., 2006. Trace Metals Levels in Mussels (Mytilus galloprovincialis L.

1758) from Turkish Aegean Sea Coast. Environmental Monitoring and Assessment.

114 (1-3), 273-286.

30-Al-Saadi, H, A., Al-Lami, A, A., Hassan, F, A., Al-Dulymi, A, A., 2002. Heavy Metals in Water, Suspended Particles, Sediments and Aquatics Plants of Habbaniya Lake, Iraq. Intern. J. Environ. Studies. 59(5), 589-598.

31-Gey, H. ve Mordoğan, H., 1988. İzmir Körfezi‟ndeki Bazı Deniz Organizmalarında Ve İç Körfezin Sahil Kenarı Sedimentlerinde Çeşitli Ağır Metallerin Derişimleri. Doğa TU Zooloji Dergisi, 12, 3, Ankara, 1998.

32-Yaramaz,Ö., La distributionet la concentration des metaux lourds (Pb et Cd) dans la bail d‟İzmir. Ege University, Facuty of Science Journal, Series B, VI (1):1-7,1983.

33-Salanki, J., Licsko. I., Heavy metals in lake Balaton, Case Study, Budapest, 1990.

34-Dökmeci, A.H., Gala gölü ve gölü besleyen su kaynaklarında ağır metal kirliliğinin araştırılması,Trakya Üniversitesi, yüksek lisans tezi, Edirne, 2005.

35-Kalfakakou, V., Transfer factors of heavy metals in aquatic organism of different trophic levels.Biopolitics Vol.I, Greece, 1983.

36-Peltier, F.E., Webb, S.M., Gaillard, J., Zinc and Lead Sequestration in an Impacted Wetland System, Advances in Environmental Research, Volume 8, Issue 1, Pages 103-112, October 2003.

37-Örgün,Y., Yalçın,T., v.d., İstanbul-Çatalca-Muratbey Civarında Yapılan Madencilik Faaliyetlerinin Büyükçekmece Göl Havzasında YeralanYeraltı Yüzey Sularında ve Çevreye Olan Etkisi. İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü,Kuvaterner Çalıştayı IV, 2003.

38-Çalta, M., Canpolat, Ö., Hazar Gölü‟nden Yakalanan Capoeta Capoeta Umbla (Heckel, 1843)‟da Bazı Ağır Metal Miktarlarının Tespiti Fırat Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü, Elazığ.Journal of Hazardous Materials 106B (2004) 85–97.

39-Ahundov,K., ġahmurova, A., “Azerb. Cumh. Çevre bileşenlerinde iz elementler ve Doğal radyoaktivitenin belirlenmesi” ( monografi ), s. 90-95, Bakü, 2005.

(30)

23 40- Oehlenschläger, J., 2002: Identifying heavy metals in fish. In: H.A.Bremner (ed.): Safety and quality issues in fi sh processing. 95-11

41- Oehlenschläger, J., 2000. Identifying Heavy Metals in Fish. In: Safety and Quality Issues in Fish Processing (Ed. Bremmer, H.A.) pp. 95-108. Woodhead Publishing Limited. Cambridge, England.

42-Nikinmaa, M., (1992), How does environmental pollution effect red cell function in fish? Aquatic Toxicology, 22: 227-238

43-Widdows, J., (1985), Physiological responses to pollution. Marine Pollution Bulletin, 16: 129-134.

44- Meltem YAZKAN, Feramuz ÖZDEMĠR ve Muharrem GÖLÜKCÜ, 2004. Antalya Körfezinde Avlanan Bazı Yumuşakçalar ve Karideste Cu, Zn, Pb ve Cd içeriği. Turk.

J. Vet.Anim. 28: 95-100.

45- Margoshes, M., Vallee, B. L., (1957), A cadmium binding protein from equine renal cortex. Journal of the American Chemical Society, 79: 4813-4814.

46-George, S. G., Todd, K., Wright, J., (1996), Regulations of MT in teleosts:

Induction of MT mRNA and protein by Cadmium in hapatic and extrahepatic tissues of marine flatfish, the turbot (Scophthalmus maximus). Comparative Biochemistry and Physiology, 113: 109-115.

47-Pavicic, J., Skreblin, M. Kregar, I. TursekZnidaric M., Stegnar P., (1989), Determination of Cd binding proteins similar to metallothionein in the digestive gland of Mytilus galloprovincialis in the relation to the preliminary treatment of the sample.

Periodical Biology, 91: 213-224

48-Roesijadi, G., Hall, R.E., (1981), Characterization of mercury-binding proteins from the gills of marine mussels exposed to mercury. Comparative Biochemistry and Physiology, 70: 59-64.

49-Fowler, B.A., Carmichael, N.G. Squibb, S.K. Engel D.W. Brouwer, M., (1986), Purification and Characterization Studies of Cadmium-Binding Proteins from the American Oyster (Crassostrea virginica). Environmental Health Perspective. 65: 63- 69.

50-Egemen, Ö., Sunlu, U., (2003), Su Kalitesi. Ege Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi Yayınları14, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir.

51- PARK, J. and PRESLEY, B.J., 1997. Trace metal contamination of sediments and organisms from the Swan Lake area of Galveston Bay. Environ. Pollut.,

98(2):209-221.

(31)

24 52- DODOO, D.K., TABBICCA, S.A. and ARYEE-SACKEY, P., 1998. Trace metals in fish and crustaceans-Identifying heavier polluted areas in the Ghanaian continental shelf. Chemistry and Ecology, 14-15 (1-4): 405-415.

53-KRISHNAMURTI, A.J. and NAIR, V.R., 1999. Concentrations of metals in shrimp and crabs from Thane-Bassein creek system, Maharashtra. International Journal of Marine Sciences, 28 (1): 92-95.

54-United States Food and Drug Adminstration (US FDA). (1993). Guideline for toxic elements. Chapter 23: Environmental chemical contaminants and pesticides. In Seafood Network Information Center, Sea Grant Extension Program. — Sea Grant, Carlifornia. 2007, July 18.

55-Trinidad and Tobago. Ministry of Legal Affairs. 2007. Food and Drugs Act 8 of 1960 – Chapter 30.01. , 243. Regulation 62(18) (a) -Accepted levels of trace metals, pesticides and chemical for fish and fishery products.

56-Canadian Food Inspection Agency (CFIA). (2011). Fish products standards and methods manual. Appendix 3: Amend. Number 11 dated 2011, July 20. Canadian guidelines for chemical contaminants and toxins in fish and fish products.

(32)

25 EK-1

TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI, SU ÜRÜNLERİ YÖNETMELİĞİ Bu Yönetmelik, 10 Mart 1995 tarih ve 22223 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

EK-8

KABUKLULAR VE YUMUSAKÇALARDA (KAFADAN BACAKLILAR, KARINDAN BACAKLILAR) KIMYASAL, MIKROBIYOLOJIK VE ORGANOLEPTIK KABUL EDILEBILIR DEGERLER

A.CANLI

YAPILACAK ANALIZLER VE KABUL EDILEBILIR ( Tolere ) DEGERLER ÜRÜN GRUBU KIMYASAL (X1) KABUL EDILEBILIR DEGER

Ağır Metaller

-Civa 0,5 mg / kg

-Kadmiyum (X2) (X3) 0,5 mg / kg

-Kursun (X2) 0,5 mg / kg

-Bakir 20,0 mg / kg

-Çinko 50,0 mg / kg

-Arsenik 1,0 mg / kg

Heavy metal contaminant International and local action level/ μg g−1 wet wt.52,53,54

Cd Cr Ni Hg Cu Zn

3 12 70 0.5 20 50

Referanslar

Benzer Belgeler

Koltuk durumu x salkım sayısı interaksiyonunun bitki başına toplam meyve verimi üzerine etkisi incelendiğinde; koltuk sürgünleri alınarak 5 salkım üzerinden

Umami lezzet sağlayan gıda katkıları bir lezzet arttırıcı olarak sınıflandırıldığında; glutamatın tuzları olan, yani, monosodyum glutamat, monoamonyum

Kırklareli Ġzole bölgesinde meĢe sporlarından elde edilen salgı balları ile Tekirdağ Ġlinden toplanan ayçiçeği ballarının fruktoz+glukoz değerlerinin salgı

Biyoteknolojik süreçlerde bu atıkların substrat olarak kullanımına; meyve ve sebze atıklarından etil alkol, metan, laktik asit, sitrik asit, sürfektan, mantarlar, enzimler, gıda

Yalnızca otel yöneticisinin kriz anındaki yaklaşımı faktöründeki “Krizi bütünüyle görmezden gelme (p=0,019)” ve “Kriz ekibi oluşturmak (p=0,001)” ifadeleri

The primary objective of this study is to investigate whether the price of commodities in the class of precious metals (gold, silver, platinum and palladium) is deviated from

In addition, the drug release rate, based on the percentage of the released drug in a period of time, is faster in the higher drug load/mass ratio as seen in the Figure 6. On the

Genel olarak bakıldığında HTEA yönteminde olası hatalar tanımlanır; her bir olası hatanın nedenleri belirlenir, müşteri üzerindeki etkileri değerlendirilir, uygulanan