• Sonuç bulunamadı

Zararm büyük olmadığını belirtmek ge- rekir.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Zararm büyük olmadığını belirtmek ge- rekir. "

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

V i o I I e t - I « - D u c ü z e r i n e b i r e t ü d ( 1 8 1 4 - 1 8 7 9 ) Y a z a n v e d e f l e y e n : Y . M i m a r H a l û k T o g a y

(Geçen sayıdan devam) Bu suretle, hem onarımın tanıklığını yapmada hemde bazilikanın kör kısmının yükselişini haber vermektedir. Bu kadar kararlı ve makûl bir çözüm düşünülemez- di. Binanın dengesini sağlamak amacıy- le, şahın (nef) ve narteksin 24 sütun baş- lıklarının üçte birini değiştirdiği için, ken- disine vandal denmiştir. Bu değiştirme,

•büyük bir özenle yürütülmüştür, evvelâ her başlığın alçı kalıbı çıkarılmıştır. İç- lerinden on tanesinin aynen kopyası çıka- rılmış, iki tanesinin eksik kısımları bü- tünlenm'iş, yedi tanesi çok hasar gör- müş orijinallerine göne yaratılmış, sade- ce beş tanesi tümüyle uydurulmuştur.

Zararm büyük olmadığını belirtmek ge- rekir.

Sakristi (camegâh) ile bazilika ara- sında, papazların toplantı salonu boyunca yaptırdığı küçük yeni geçit, Fransanin ü- çüncü Cumhuriyet devrinde yapılan lise- lerin, karanlık ve zavallı revaklı dehlizle- ri hatırlatmaktadır.

En yerindeki eleştirmeler, önyüzle- rin restorasyonları üzerinde olmuştur.

Eğer, çan kulesini, kendi buluşu hafif bir trabzan ile taçlandırılması uygun düş- müş isede; arıklık amacıyle XIII. ünoü yüzyılda taslaklanmış yüksek kemerli Go- tik galeri ile onlara refakat eden dörtlü yaprak dizisi başlamalarını kaldırarak ön- yüzü tümüyle roman olarak yerine koy- ması eleştirilmektedir. 1835 de Merimee bu önyüzü biraz soğuk bulduğunu bildir- miştir. Viollet-le-Duc'ün hatalarından biri orta alını (tempan) vasat bir şekilde yon- tulmuş yeni bir alınla değiştirmesi olmuş- tur. Bu talihsiz girişimi, modernlikteki kredisinin düşmesinde büyük rolü olmuş- tur; bütün gerçeklere karşı delil teminini ona medyun olduğumuz anıtı, tahrif et- mekle itham edilmektedir.

.'1844 de bu inanılmaz sonuca gel- mem, istenmiş olmamın inanı İması bir düştür, artık hayallenmiyorum, zekâmın bütün gücünü bir moloz kümesinin yıkıl- masına mani olmıya harcamak, acıklı de- ğil midir?» diyen Viollet-le-Duc'tür.

Nötre Dame da Paris katedralinin res-

torasyonu daha kökten olmakla beraber, çok az eleştirilmiştir. O zaman ancak 29 yaşında olan Viollet-le-Duc'e bu şantiye 1843 de teslim edilmiş ve restorasyon 1864 yılına kadar devam etmiştir. Şantiye başında katedral acıklı bir durumdaydı ve sonuçta devasa bir anıt olmuştur.

V. Hugo şunları yazmıştır « yüzyıllar ve ihtilaller, hiç olmazsa, ulu- lukla tahrip ederlerken; bunlara diploma- lı ve kötü zevki ayırt edemiyen mimarlar toplumu da eklenmiştir bu görkem- li san'atı, akademiler öldürmüştür sonradan yapılmış eklerin tahribinde her- kesin birlik olduğu zan ediliyordu pro- fesörlerin Yunan, Romen ve barbar etki- sinde çalışması » Viollet-le-Duc ile Lassus'ün restorasyon projesi şunları vaad etmişti: bütün 18 ve 19 uncu yüz- yıllara ait unsurların imhası; ilk taşıyıcı yapıların yenilenmesi ve «bulunan baki- yelerin» aynen yapılması, bütün bunlar

«dinî bir disiplin kişisel düşüncelerden azade» esirgemezlikle olumlanması; zira burada bahis konusu bir san^at yapmak değildir, fakat «artık, mevout olmryan bir çağın san'atına» tümiyle arkeolojik, bir girişim içinde kabullenmek Tasfiye der- ken, Viollet-le-Duc gerçek bir döşeme kal- dırımına girişmiştir, « » katedralde bu- lunan bütün san'at eserlerini ve kendisi- nin gerçek gördüğü bir ölçü içinde ve gotik zeVkinde yeni mobilya ve madeni klişe hazinesini gerçekleştirmiştir.

'Kısmen yıkılmış olan sakristi (came- gâh), stil birliği düşüncesini güderek go- tik flamboyan stilinde yapmıştır. 17. ncl yüzyılda Robert de Cotte tarafından ya-

pılan körün payedanlarının alt kısımların- daki mermer kaplamaları çıkarmış, tri- bün pencerelerini yenilemiş, absidin des- teklerini tamamlamış, sivri kuleye alemi '(fleş) dikmiştir. Espri olarak ta bu kule- yi çevrelemekle olan sekiz heykeli, baş- ta mimarların hıristiyanlara göre patronu olan St Thomas ve diğer aziz ve havâri- nin, ortaçağ kıyafetlerine bürünmüşler- dir, fakat yüzleri başta Viollet-le-Duc ol- mak üzere restorasyonda emeği geçmiş enspektör ve 'müteahhitleri canlandır- maktadır.

Bu çalışmaya, tabiatiyfe, 1789 ihtila- linde tümüyle harap efıilmiş olan Amiens Reims ve Bordeaux katedrallerinin de- ğiştirilmiş heykellerini de ilâve etmek ge- rekir.

Jüda ve izraelin 28 kralı yeni büyük galeriye yerleştirilir, mimar Soufflot ta- rafından beyzl (ojiv) olarak açılmış olan orta cümle kapısı (methal), eski de- senlere göre yenilenmiştir. Viollet-le-Dııc zamanla aşınmış çörtenleri restore eder-

ken, onlara hayalî hayvanlar niteliğini ek- lemiştir, koç kafalı şeytanlar, dev kuşlar gibi. Aslında çok oiddi bir restorasyon- cunun hayalinden çıkmış olan bu heykel- ler, ortaçağ Parrsirtin heykelleriymiş gibi, evrensel birer sembol olmuş ve bu şehirde en çok kopyası çıkarılan heykel- ler arasına girmiştir.

Bugün kişi, yarı kadın yarı köpek dü- şünen vampirin, kanatlı boynuzlu ve in- san yüzlü hayvanların Viollet-le-Duc haya- linden doğmuş olduğunu düşünüyor!

Bu kara ve yüz buruşturan, kuruntu- cu. uğursuz Ortaçağ, onun tasarladığı de- ğildi: Sovyet Romantikler, ihtilâlcilerin de yatdımiyle, bu harabelerin sahtelerini inşa edecek kadar seviyorlarsa, bazıları orta- çağ saz şairlerinin gamsız tatlılığını arar- ken; Pugin ve Ruskin ile ingiliz tabiatse- verleri, XIII üncü yüzyılı büyük bir hıris- tiyan sofuluğu olarak görüyorlardı, Viol- let-le-Duc ise Ortaçağı, hürriyet ve gelişi- me bağlı, aydın, toplumcu ve laik bir bir- leşim olarak görüyordu. Merim6e gibi, Hugo ve Chateaubriant'nın düzmece ta- vırları, onu rahatsız ediyordu. Arzusu, or- taçağ fransız san'atına çözümsef bir ba- kış atılmasıydı.

Histen ziyade, ilme dayanan, artistik milliyetçiliği, geçmişin etüdü ile besleni- yordu. Memleket aşkının geleceğine, ta- rihinin bilinmesi sebebiyle kâraydı.

Yapıtının, içinde dağınıklıkları bulun- ca şaşırıyoruz. Bünyesi bakımından bu- gün bizi baştan çıkaran hükümleri, gerçek olgucu (positivist) düşüncesinin kaçı- nılmaz çapaklarıdır. Almanya, İngiltere ve Fransada yapılan yeni etüdlenin ortaya çıkardığı, ırkların değişmez yönlerinin or- taya getirdiği, zekâ çabalarının gelişme- sindeki. bilinen değişik kabiliyetlerin ka- tegorileri şöyle saptanmıştır: Ariler, sa- rılar, göçöbe semitler, kentçi semitler, şâmitler. Böylece Viollet-le-Duc garip bir kimyaya dalar: «Ariler, daha evvelden şa- mitlerle karışmış, fakat semit'lerle te- masta bulununca esas san'at çıkmıştır eSki Yunan san'atı.»!?.... Zamanının tas- nifçi ilimlerinin (ölçüştürmeli anatomi, fi- loloji, etnografi) metodlarını aktarıyordu.

Mimari tarihini, olumlu (pozitif) sıkıdü- zen düzenine yükseltmek amacıyle, Cu- vier gîbl, tip, oins ve nevileri ortaya çı- karmağı arzukıyordu. Böylece, Gibineau'- nun ırklar teorisinde yaptığı gibi «tarihi, tabiî ilimler ailesi içine sokmağa uğraşı- yordu». Bu yönden, Gdbineau ile uzun müddet ve sürekli olarak mektuplaşır.

San'at tarihi ite uğraşan mimarlara

sağlık verilemiyeoek bir etüd olan Gobi-

neau'nun ((Essai sur l'in^galite cles races

humaines) adlı kitabından şayanı dikkat

bir yapıt olarak, çok bahseder.

(2)

Herşeye razmen, Vioilet-fe-Duc tarih etüdleri, vasat olan yapıcılığına göre çok yüksek evsaftadır. Çağından bahs eder- ken, zamanımız gelecek yüzyıllara, sade- ce geçmiş şeyleri etüd etme metodunu, ulaştırabilirse, iyi bir kuşak olmaya hak kazanır.

Düşüncesinde, 19 uncu yüzyıl hiç bir şekilde san'at yüzyılı değil, sadece tarih ve itim yüzyılıydı «... yeni bir san'atın doğması için yeni bir toplum gereklidir, biz ise böyle bir durumda değiliz.»

Bu suretle, devasa bir emek Isfryen iki sözlüğünün, çalışmalarına başlamıştır.

On ciltlik (Diotionnaire raisonnĞ de l'arc- hitecture fraoçaise du XI au XVI siecle) sözlüğünü 1854 ilâ 1868 yıllarında, altı Ciltlik ' (Dictionaire raisonne du mobilier) sözlüğünü 1858 ilâ 1875 yıllarında tamam- lamıştır. Bu sözlükte rdöki kelimeler daha' ziyade makaleler kadar uzun, gerçek doktrin (öğreti) açıklaması olan geniş çözümlemeli bir ansiklopedidir.

Bu sözlükdeki 4000 ne yakın desen, kuru fakat öğretici bir çizgeyle, özellikle tabiî ilimcilerin, derileri yüzülmüş de- senlerinden esinlenerek çizilmiştir. On ciltlik sözlüğün 5000 sabifesiinde ancak 515 terim vardır ve mimari kelimesi 336 sabife, inşaat kelrmesi-ise 279 sahife tut- maktadır. Bu sözlük, karakterli anlatımlar- la doludur ve gerçek izah, neogotikten ziyade neo-lojiktir. iki sayfa tutan (çizgi) kelimesinde, metod kelimesinin on defa, lojikin sekiz, huşunetin altı ayrıca çıka- rım, prensip, sistem, düşünce ve zekânın birkaç defa kullandığı saptanabilir.

Düşüncenin, gizli köşesi üzerinde has- sasiyetle durmuş olduğu öğretici eda, bu yapıta beklenilmiyen bir onurun verilme- siine sebeb olmuştur.

Birkaç yıl evvel bir eleştirici Viollet- le-Duc'ü, modern yapıcılığın öncüsü ola- rak seçmişti, bu sonuç daha sonra di- ğer bir eleştirici yönünden doğrulanmış- tır. Onun, mikroskoptan geçirilmek deyi- mine uygun olarak, yapısalcılığının, kök sökmenin alt Cinsini açıkladığını ve Levi Strauss ile Chomsky'den ayırt edilmesi- nin, gerektiği belirmiştir.

Viollet-te-Duc düşünceleriyle, talbia- tiyle Chomskylden ziyade, kendi çağdaş- farına ve en başta Cuvier'ye dönmektedir.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Cuvier veya eşitinin bu ekolde olmasını, ölçüş- türmen anatomi ile modern arasındaki mukayasede, örnek olarak bir maymun vücuduna tavşan ayaklarının ekteııebllme- simin öğretilmesinin ortaya çıkmasını ar- zuluyordu.

Viollet-lejDuclde, genellikleri yeni- den öğretir, zira gotik inşaatlarda herşey birbirine bağlıdır, uslamlamaları bir Dar- win önpesi, evrimciliği kuşağında çok-

tur. Kesintisiz, zincirleme, tümvarımlara ulaşırlar ve sık sık şu klinik dilinden fay- dalanırlar «itina ite bu yapının anatomi- sini çözüm Üyelim" veya»., diğerini parça, parça açımlayalım».

Eski anıtlar, onun için hasta vücud- lardır, gerçek patolojik teşhis (tanı) den

•geçirilmesi uygundur. Bilhassa, bünyeleri hassas olduğu için, onlara sıhhat kazan- dırmak için Du şekilde hareket etmemiz gerekir.

Fransanın nispeten iyii bir Anıt mi- rasına sahip olması, az da olsa bunlara gözkufak olmuş bir idareye, dolayısiyle Merimde ve Viollet-te-Duc'e borçludur.

Viollet-te-Duc, doğalcılara, nazaran, özel- likle. öz tipleri, belirtmek üzerinde duru- yordu. Fransada, 14 üncü yüzyıla ait, tü- müyle muhafaza edilmiş tek bir dinî mi- marî anıt olmayışına üzülüyordu. Bunun için, sözlüğünde, kendi anlayışına göre .13 üncü yüzyıla ait ideal bir katedral ve- ya Belediye sarayı tipinin desenini, sunu- yordu. Sözlüğünde (restorasyon) kelime- sinin çok geniş kapsamlı bir tanımını ya- par.» Restorasyon sadece bir binanın ba- kımı, tamiri veya yenilenmedi değil, bel- ki biç bir çağda gerçekleşmemiş bir bi- nayı tümlemektir.»

Bu bakımdan, Avignori kentinin, kale duvarlarının taçlandırıFmasını yenilemekle yetinmeyip, kule ve perde hattını örten parazit yapıları, yıkarak temizlemiştir.

Vtollet-le-Duc herşeyden önce, güzeli ve- ya ozansı etkilemeyi değil, fakat birliği arıyordu. Restorasyonuyle, hemen bir ba- şarı kazanan, Carcassonne surları üzeri- ne, 1878 de oğluna şunları yazıyordu: bu- rası askerî mimarinin, bir birleşimi olmuş- tur. Nihayet, restorasyonlarının başyapıtı olan Pierrefonds'da öyle yetkin bir mo- del'yaratmıştır ki, Petit-Larousse sözlüğü, kale bahsinde, onun desenini yayınlar.

Pierrefonds, büyük bir çıraklık okulu ol- muştur, san'at öğretilerinin, rönesansı gerçekleşmiş, restorasyon şantiyesi üçün- cü cumhuriyet devrinde de devam etmiş, Eski anıtlar müdürlüğü restorasyon bütçe sinin bir misli arttırılmasına bile 'zin ver- miştir. •

Artık çağ değişmiştir, modern resto- ratörler, başka kıymetlere bağlanmiştır, bu durumdan 19 uncu yüzyılın restore et- meme, restorasyonu doğar, öncelikte, bu yeni ceryandan Viollet-te-Duc'ün resto- rasyonu doğar. Öncelikle, bu yeni cer- yandan Viollet-le-Duc'ün restorasyonları zarar görür. Örnek olarak, Violtet-le-Duc Toulouse kentindeki St Semin katedrali ü- zarinde yapmış olduğu bütün değişiklik- ler kökünden kazınır ve katedral Vloltet- lc

j

Duc'ün restorasyona- başlamadan önce, ince ince yapmış olduğu durum rölevele- rine dayanılarak,/tümiyle 1860 dan evvel-

ki durumuna getirilir..-Befki bazı, tanıtlar- la restorasyonların restorasyonu doktrini kurulabilir.

Zavallı, Violtet! kütte, ince eleyip sık dokuyanlar ve prensipçi uzmanlar yö- nünden hor görülmüştür, ikinci Ampirin bu büyük zekâsının yaptıklarına karşı, bu kadar çok sıkıntılı kayıtların konması ve ölümünde, üzerinde bazılarının «gelecek Okulun şefi» diye ağlanmasına şaşılmak- tadır.

Viollet-le-Duc, özellikte kaybolmuş olan ortaçağ terminolojisini yerine koy- muş, zanaatlerin kaybolmuş olan el emek- lerini yenilemiş; ortaçağı barbar zaman- lardan, gotik san'atı ise şairane harebe- lerinden kurtararak «salt doğruluğa gi- den düşünceye ve hendese kadar olumlu bir ilim» düzeyine yükseltmiştir.

Modern .mimarinin ağır filizlenen, öğ- retisi içinde, onun bu tarihçi yapıtı e»ı et- kili mayayı teşkil edecektir. Binaların ek- lemli örgeninde ve işlevsel anlamasında, bakışımlı ve dengeli büyük akademik kom- pozisyonları kullanmıyordu. Bir dil gibi düşündüğü mimarî için, sadece kelime bilmek yeterli değildir, grameri de tanı- mak gerelti idi t, diyordu. Böylelikle, ona ancak kadavraların uzuvlarını toplar gö- rünen, bütün stillerden faydalanan eklek- tizme (seçmeci), ilk darbeleri indiriyordu.

Yapı sorunları üzerindeki ısrarı, çok yıllar sonra, jrlimari klasiziminin açık, düsturlarından, kurtulmasına yardımcı o- lacaktır. Paris güzel san'atiar akademi- sinde, san'at tarihi dersi verirken yuha- lanmış, bu bakımdan Akademinin gerici düşüncesini yıkmağa muktedir olamamış, bu yönden modernizmin ilk şehidi sayıla- V i o I I e t l e D u c ' ü n d ü ş ü n c/e e t k i l e r i :

Şayet MĞrimĞe, Viollet-le-Duc ite ekibinin çalışmaları olmasaydı, Ortaçağ Fransız mimarisinden, devrimize ne kal- mış olabileceği sorulabilir. Zooloji ala- nında, Cuvrer'nin, nesili tükenmiş bir hay- vanın bulunmuş olan bir taşıl (fosil) iyle, hayvânın genel biçimini çıkarmak gibi;

yıkı biçimindeki yapıdan devinerek bir mi- marî düştenebil'inir. Kendisi «endüstri»

mimarîsinin gelişini duygulamış, uygula- yamadığı için' restoratörfüğe yönelmiştir.

Çağlarına göre çok ileri düşünceli olan

•çağdaşları Labnouste ve de Baudot gibi

mimarlar öğretime yerleşmiş. Hector Ho-

reau ise tüm imge ve kuramsal araştır-

maya dalmıştı; Viollet-le-Duc ise bütün

hayatını, hayırsız bir çalışma gerektiren

restoratörlüğe adamıştır. Akademi, o de-

virde, usçuluk olarak adlandırılan Işlevsel-

ciliği kodlaştıranı bağışlamıyordu. O za-

man, bu akademinin kudreti öyleydi ki; III

(3)

üncü Napoleon, Viollet-le-Duc'ü Fransız Güzel San'atlar Akademisine, san'at tarihi profesörü olarak atandığı zaman, hemen ressam Ingres ve öğrencileri yönünden bir karşıt kurulmuştur. Öğrencilerin yu- halan karşısında, derslerini veremiyen, Viollet-le-Duc'ün yerine* Taine getirilmiş- tir. Bu derslerini 1863 de «mimarî üzeri- ne sohbetler» ismi altında bir cHtte top- lamıştır. Bu kitabın etkisi öyle olmuştur iki, modern mimarinin bu kitapta bildiri- len kuramlardan doğduğu söylenebilir. Bu kitap XIX uncu yüzyıl sonu yaratıcı mi- marları için, altmış yıl sonra Le Corbu- sier'nin yazmış olduğu (Vers une arChi- tecture) «Bir mimariye doğru» adlı ki ta- ^ bı kadar önemli olmuştur. Zaten, Le Cor

:

busier, Viollet-le-Duc'ün birçok özsözü- nü yinelemekteydi Viollet-le-Duc, yeni güçler olan, buhar, elektrik ve sürati an- latmalı, çelik gibi yeni malzemeleri kul- lanmalı demiyor muydu?. «Geçmişin anıt- ları, yansılanmak ,için değil fakat, özgün ilkesini çıkarmak için etüd edilmelidir;

nedeni açıklanamryan ıher biçim güzel olamaz.»

Bundan önce Viollet-le-Duc, on yıl , Süresince forma halinde -1854 den 1864'e kadar- yayınlanmış bulunan ve yerine ko- nulamıyacak başyapıtı olan «XI den XVI ıncı yüzyıla kadarki, fransız mimarisinin düşünceli sözlüğü» dür. Aynî çağda In- gilterede Viollet-le-Duc'ün rolünü oynı- yan Ruskin, bu sözlük hakkında «Bu ki- tabı benim yazmam gerekirdi» demiştir.

Bu kitap, arkeolojik bir değinmeden çok ileridir. Hernekadar, tarihî belgeler çok lisede, geçmişin mimarî kurallarını, ince- den inceye etüd ederek, geleceğin mima- rî yasalarını bulmak, Viollet-le-Duc un e- rekliliği'dir.

Bu on ciltlik sözlük, bugün ancak büyük kitablıklarda incelenebilir. Hermann yayınevi 1964 ve 1978'de, bu yapıttan özetleri «Düşünülmüş, mimarî» adiyle ya- yınlamıştır. Bu kitabın önsözcüsü, Hubert Damisch, özgünlük olarak ünlü sözlüğün (yapısalcı) konusunu ele alarak, sözlüğün bir gösteri veya hiç olmazsa bugün dil- bilim ile msanbilıimi canlandıran metod, ülkücü, yapısalın varolmasının, erken ve kararlı bir eskizini yapmış olduğunu ya- zacak kadar ileri gitmiştir. Bazılarınca sadece geçmiş ve devrini doldurmuş dü- şünce döküntüsü olarak kabul edilmekte- dir, Fakat Viollet-le-Duc sadece LĞvi- Stauss'u öncelememiştir. Şi'kago okulu- nu, F. L. VVright'ı, modern stflli ve çizgiyi biMirmiş ve öncelemiştir. Bu hususu açık- kyalım. Vtollet-le-Duc'ün, Birleşik Ameri- kada 1875 de yayınlanan «Mimarî üze- rinde sohbet» kitabının, ilk modern Ame- rikan mimarlarına çok etkisi olmuştur.

Minneapofe'li ve kendisi için gökdelenin (1880) ilk bulucusu benim diyen S. Buf- fington (bu husus tartışmalıdır, zira New-York Tribüne gazetesinin gökdeleni 1872-1875 yılları arasında mimar Richard Moris H-unt, tarafından yapılmıştır), bu usun kendisine Viollet-le-Duc tarafından araştırıldığını, bilhassa sözlükteki şu ge- çitlin : « taşıyıcı öğeleri, basit, çelik kaHkas olan ve dışı taş kaplama ile korun- muş yüksek bir yapının projesini çizmek, kılgın bir mimar için yabansı bir çalışma değildir...» çok etki®; olduğunu yazmış- tır.

F.ıL. Wright ise, Sullivan'nın 'dolaysız etkisini almadan önce, iki anamal etki al- tında kaldığını, hiç bir vakit saklamamış- tır. Bunlardan birincisi «Nötre -Dame de Paris» romanının yazarı Victor Hugo di- ğeri Viollet-le-Duc'tür. Henüz 16 yaşın- dayken, çağının büyük modern yazarı ol- muş olan V. Hugo'dan okuyordum diye anılarında yazmıştır.

F. L. VVright daha sonraları, XIX un- ou yüzyıl sonunda mimarînin cançekıişme- sirti gözlemleyerek, düştüğü umutsuzluk- tan, ancak Viollet-le-Duc'ün (Düşünceli sözlüğü) ünü okuyarak, kurtulduğunu an- latmıştır.

ispanyol, Antonio Gaudi ise 1870 den itibaren. Viollet-le-Duc'ün (Mimarî üze- rine sohbetler) ini okur ve kitap Gaudi'- nin kendline has çağcılığını araştırırken, Gotik san'atı üzerinde destek bulmasına 'iteler.

Ruskin ve VVilliam Morris'siz ingilte- re; Viollet-le-Duc'süz Fransanın bir çağ- cıl san'atı var olabilirmiydi. Gulmard, hiç bir an Viollet-le-Duc'e olan hayranlığını saklamamıştır. Çeliğin sadece taşıyıcı öge olarak değilde, aynı zamanda, deko- ratif öge olarak, kullanma usunu, Viollet- le-Duc'te buluyoruz ayrıca «dekoratif» çi- zilerinde çağcıl san'atın bitkiselinin, hat- ta 1925 yıllarının dekoratif san'atlar (Arts döcor) stilinde bulunuşu gibi.

Çağcıl mimarinin bütün öncüleri, Hol- landada Berlage, Fransada Perret, Alman- yada Behrens, Avusturyada Otta Wagner, Viollet-le-Duc'e gerçek bir tapı ile bağlı- dırlar.

Viollet-le-Duc ikinci ampirin düşme- sinden sonra. İsviçrede çocuklara yazıf- mışcasına, basitleştirerek yazdığı «Bir de- slnatörün öyküsü» nde, şehirli Bir kişi yönünden evlât edilen bir köylü çocuğu- nun nasıl perspektif, tersimî hendese, öl- çüştürmeli anatomi gibi bilimleri öğren- diğimi yazar. Bu bilgilerle bir artîst mi el- de, edilecektir? Hayır. Daha doğrusu,

evet, ama başka yeni biçim bir artist, endüstri san'atına dönük; bugün çizgicî (designer) dediğimiz mimar ve mühendis karışımı bir artist. Güzel san'atlar ile Uygulamalı san'atlar

v

arasırt3a bir ayırım, yapmama kuramını, Bauhaus okulunun yaratma asalında olduğu gibi, bu hususu Viollet-le-Duc'te çok belgin olarak bu- luyoruz. Bu amaç ile Fransada 1882 de - Marsan paviyonunda Dekoratif Sanatlar Birliği ile 1887 de Süsleme ""San'atleri Okulu kurulmuştur. Gene bu amaç üze- rine «Çağcıl biçim» zamanında, Nancy Okulunun, mimar ve artistleri yapıtlarını verirler. Şurasını da işaret edelim ki, Nancy okulu devrinde, Paul Sourian bu kentte felsefe profesörüydü. 1904 yayın- lanan (Ussal güzellik) adlı kitabın- da Paul Sourian, endüstriyel este- tik anlamını doğrudan doğruya Viol- -let-leJDuc'ten aldığını hiç saklamamış- tır. Gerçek bir düşünme yükselmesi için, onun sloganlarını alıyordu «Nedeni açık- lanamıyan, her biçim, güzel olamaz. Viol- let-le-Duc'ün ölümünü kovuşturan yıldan (1880) 'den itibaren, ve bunu kovuşturan on yılda, ikıinoi endüstriyel devrim usçu- luğu ile som makinalaşma belirtisi altına sığınacaktır.

Viollet-le-Duc'ün, fonksiyon şekli ya- ratır düşüncesi; yeni mimarî programla- rının büyük çapta oluşu belirecektir : gar- lar, fabrikalar, büyük mağazalar, büro bi- naları gibi.

Bu suretle, Gotik stilinden uzaklaş- tığımız düşünebilinir. Viollet-te-Duc'ün ro- mantizmi (Victor Hugo, Nötre Dame de Paris, romanını yayınladığı zaman, o an cak 17 yaşındaydı) ile XX inöl yüzyılın ilk yarıcının işsevliği arasında bir geçit bağ- lantısı olduğunu anlamak için, şu husu- sun hatırlanması gerekir. XIX uncu yüz- yılın Gotiğe Dönüşü sadece Greko-Romen akademizmi mengenesini kırmak içindi.

Viollet-le-Duc için, geleneksel bir toplumun yıkıldığı ve endüstriyel devrin yeni sosyetesinin gelişmlye başladığı bir devirde. Ortaçağ -san'atı, bir kültür mu- hafazasıydı. Ortaçağ, onun için bir geri- cilik değil, fakat doğmakta olan endüstri çağına erişmek için bir atlama tahtasıydı.

Viollet-le-Duc. Gotik yapısalcılığını etüd ederken, işlevselliğin ilkelerini bulacak- tır.

Mühendislerin, klâsik rasyonalist J. N.

Durand'ın öğrencilerinin düşünceleri ile Gotik mimarî yapısalcılarının düşüncele- ri, XIX uncu yüzyılın ortasında bir neh- rin iki ayrı kolu gibi birleşir.

Bu bakımdan, betonarmeyi bina in-

şaasında kullanan ilk mimarlar kuşağına

çok büyük etkisi olan ve 25 yıl sürekli o-

larak «Fransız Anıtları Müzesi »nde de

(4)

ders veren Anatole de Bourdet, bir yön- den modern yapısalcılığa yönelirken, ay- nı-zamanda Labrouste ile-Viollet-le-Duc'- ün usçuluğuna dayanıyordu.

1905 yılında yayınlanmış bulunan (Modern ütopya) adlı kitabında H. G.

VVells şunları yazmıştır : «... benliğimiz- de mevcut büyüklük hissi, eskiden "taşa yönelmiş olan doğal şevk atiyle, bu kerre çelik ve cam gibi Mayısız yeni yapı mal- zemelerine yönelmiştir Leonardo da Vinci ve Michelamgelo Buonarroti de bul- salardı aynı şekilde bu malzemeleri kul- lanırlardı... bizim çağımızda olduğu gibi onlarda uçurumlar üzerinden köprüleri geçirmeği, tünelleriyle demiryollarını in- şa etmeği isterlerdi Taş ve tuğla ile yapılamayacak hafif bir stülctürün düşseli!

Viollet-le-Duc'ün ölümünden'25 sene sonra, romancı We|ls, aşağı yukarı, ke- limesi kelimesine (Dictıionnaire raisonne) yazarının terimlerini kullanıyordu.

Şu özelliği de ekfıyelim ki; onun dü- şünceleri yirmrbeş yıl sonra yaşlanmadı- ğı gibi; elli sene sonra daibi Gropius ve Le Corbusier tarafından kullanılıyordu.

Y a z a r V i o l l e t - l e - D u c : Eugöne Viollet-le-Duc, Pariste doğ- muş bir fransız mimarıdır (1814-1879).

Pek çok sayıda Ortaçağ anıtlarını, özel- likle Vözelay'deki bir Romen şaheseri o- lan St. Madelsine katedralini, Paristeki gotik sflilindeki Nötre Dame katedralini, Pierrefonds şatosunu ve Carcassonne kentinin iç kalesini restore etmiştir. Mi- mar olan Viollet-le-Duc'ün diğer b'rr yö- nü de ünlü bir yazar olmasıdır, ölümünün yüzyılına dönemi ilkıtisiyle, bütün kitab- ları yeniden yayınlanmıştır. Bu arada ba- zı kitapları biraz özetlendirilmiş ve gü- nümüzün lisanına adapte edilrniştir. Bu ki- taplar şunlardır :

L'Architecture et le mobilier: (Mima- rî ve mobilya) 700 sahifelik (25 x 34) N/e 2 citt olarak, 1978-79 yılında Fransanın Ba- yeux kentindeki (HeimdaD yayınevince basılmıştır. Bu kitap, asal saygınlığınca, büyük kütle az bilinen Viollet-le-Duc'ün düşünoeli sözlüğünün yeni dökümüdür ve anlaşılması daha kolaydır.

L'Architecture raisonnee : 230 sahi- felik (15x21), 1978 yırında Paristeki (Her- rnann) yayınevince basılmıştır. Yazarın Fransız mimarisi sözlüğünden alınmış ö- zetler Hubert Damisoh tarafından toplan- mış ve sunulmuştur. Bu/ kitapta Hubert Danmisoh, 19 uncu yüzyılın en büyük mi- marî kuramcfsının yapıtını sunmaktadır.

Olması gerekliliği düşüncesini, bir orta- çağ binasını örgütünün berfoir öğesinin nedeni ile aynı zamanda bunların bir diz-

geden diğerine biçimbilim ve görevsel çözümleriyle, olduğu kadar gerçek bir örgenelKk içindeki bağlantıları, ayarlıyan ilkeleri açıklaması bakımından (örneği.

Roman stilinden Gotiğe. geçişte) veya aynı dizgenin içindeki mimarî öğeler ve birbirini izliyen yapısal ağanların ilişkile- rine girişir.

Entretiens sur l'architecture : (Mi- marî üzerine sohbetler) 1024 sahifelik, iki cilt, Bruxel!es kentindeki Pierre Mar- daga yayıne/ınce 1979 yılında basılmıştır.

Viollet-le-Duc'ün yaratıları arasında bu kitabin tamamiyle ayrı bir yeri vardır.

Viollet-le-Duc bu kitabında ne öğretisini (doktrinini) ve nede kuramsal modelleri- ni sunmaz. Pratiğin gözlemi sergüvenine girişir, ve böylece ilkelerinin açıklanma- sını bekleyenleri suskun düşler.

Zamanının gerçeğiyle karşılaşmak öğ- retisinin bir bölümüdür ve sonrasız ola- rak mimarinin profesyonel çevresinden uzaklaşmıştır.

Les histoires : (Öyküler) Beş çift o- larak Bruxelles kentindeki Pierre Marda- ga yayınevi tarafından basılmıştır. Bun- lar sırasiyle :

Hîstoire d'une malson (Bir. evin hi- kaye'Sİ) -1873- 304 sahife

Histoire, d'une forteresse (bir kale- nin hikâyesi) -1874- 432 sahife.

Histoire de l'habitation humaine (in- sancıl konutun öyküsü) -1875) 416 sahife

Hisrtdire d'un hotel de ville et d'un cath6drale (Bîr katedral) ile bür belediye sarayının öyküsü) -1877- 336 sahife.

Histoire d'un dessinateur (Bir desl- natörün öyküsü) -1879- 312 sahife.

Viollet-le-Duo'ün düşünceleri, sohbet- lerinde olduğu gibi dizgesel olarak bir örget içinde belirmemektedir. Viollet-le- Duc öykülerini, gerçek öykülerde anlat- mıştır. Bu övküler gerçekte birer baha- nedir. Bu öykülerle, mimarî ve genel ola- rak yapı alanındaki düşüncelerini tanıt- mak istemektedir. Gerçekten, yapı ala- nında düşünce sahibi olmak zorunludur, gerçek toplumun varlık koşullarından bi- rini oluşturur; diğer bir deyimle tarihçe- sinin bir anındaki toplumunu.

Histoire d'un dessinateur : (JJir de- sinatörün öyküsü) Paristeki Berger-Lev- rault yayınevinin 1978 baskısı, 310 sah'I- fedir. Gerçek bir anıkla yazılmış güzel bir öyküdür. Viollet-le-Duc bir desinatörün öyküsünü eni atmak bahanesiyle, plastik öğretimin asalını anlatmrya çalışmıştır.

Histoire -d'ııne- /forteresse : (Bir ka- lenin öyküsü) Paris'teki Berger-Levrault yayınevinin 1978 baskısı, 374 sabifedir.

İlkçağdan ondökuzuncu yüzyıla kadar çe- şitli barınakların ve bir kalenin öyküsü. Bu kalenin geçirdiği yeldi kuşatılması esna-

sında, Viollet-le-Duc bize bütün kale bi- limini ve askerî mimariyi anlatır.

Histoire de l'habitation humaine : (İnsancıl konutun öyküsü) Paris'teki Ber- ger -Levrauit yayınevi tarafından 1978 de basılmıştır (376 sahife).

Çağlar ve yerellerde yapılan gezi ü- zerine, mimarî ve şehircilik yönünden imgesel büyük bir fresktİT. Her toplum kendi mimarisini seçer, yazar bunun na- sıl ve niçinim göstermeğe çalışmaktadır.

Histoire d'un hötel de ville et d'une cathedrale : (Bir. katedral ve bir belediye sarayı öyküsü) Paristeki Berger-Levrault yayınevince 1978 de yayınlanan 290 sahi- felik.

Örnek gösteri lebi lenecek. Belediye sarayı ile katedral yapılarının gelişmesi.

Bir ülkenin ve kent toplumunun bütün ta- rihlini özetler. Her yeni kuşak imgesini, bir öncesi gerçekleşmenin üzerine eklenir.

Histoire d'une maison : (Bir evin öy

•küsü) Paristeki Berger-Levrault yayınevin ce 1978 de yayınlanmıştır, 264 sahifelik.

Viollet-le-Duc romanesk bir bahane altın- da, bir aile ölçüsünde ülküsel bir ev çi- zer. Bu kitap gerçek bir yapı eğitimli ne- denidir. Aynı zamanda, bütün bir çağın örf ve adetlerinin etüdü olduğu kadar,

•mimarî ile kullananın ilişkilerinin kura- Le dictionnaire d'architecture, re- İĞves et observation: (Gözlem, röleveler, mimarî sözlüğü) 384 sahifelik bu kitap, 1980 de Bruxelles'deki Pierre Mardaga yayınevinoe basılmıştır. Viollet-le-Duc 1872 de şöyıo yazıyordu : «Şayet, mimarî çok güç ve çekinceli bir bunalıma girmiş- se, nedeni ona gerekli derecede çağımı- zın özdeksel ve anlıksal devinimini izle- meği düşünmemizdir.» Düşünülmüş söz- lükten alınmış bu özetleri, proje izler.

Bunun ardındaki metin önce uzmanlara (mimar veya mimarî tarihçilerine) hitap etmektedir; diğer yönden metin üzerinde yapılmış olan kesintUer.le herkesin anlı- yabileceği bir ikinci metin bulunmaktadır.

Anlamak istiyenlere, kaçınılmaz olarak, günümüzü ilgilendiren sualler sıradüzeni 'içinde yazılmaktadır.

Voyage en' Italie : (İtalyada gezi) 1836-1837 yıllarında. Paristekli ENSBA ya- yınevince 1980 de basılmıştır. Sunma ya- zarları Michel Vernes ile J. J. Allagon.

Viollet-le-Duc'ün İtalya'da kaldığı yıllarda yapmış olduğu desenler sunulmaktadır : krokiler, röleveler, yenilemeler, restoras- yon varsayımı... Viollet-le-Duc tarafından yazılmış çok sayıdaki mektupları, çok detaylı notları kitabı tümler.

Haluk Togay

Referanslar

Benzer Belgeler

2003- 2005 yılları arasında Yakın Doğu Kolejinde, 2005 den beridir de Yakın Doğu Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı ve İngilizce Öğretmenliği bölümlerinde

Dersin İçeriği This class includes qualitative phenotype management and genetics, quantitative phenotype management and geneics, sex reversed stock breeding, chromosomal

Vezir Utbl'nin Horasan sipehsalarlığına ta- yin ettiği Ebü'l-Abbas'ı bu iki sığınmacının. ülkelerine yeniden hakim

Il com- plesso fu inaugurato nel 1973 e le due torri divennero così gli edifici più alti del mondo e l’emblema della città di New York.. Furono distrutte l’11 set- tembre 2001 da

SDUODPHQWR\D JLUGL %X G|QHP VL\DVL HOLWOHULQLQ \]GH LQL ROXúWXUDQ EX RUDQ G|QHPLQ WRSOXPVDO YH HYUHQVHO NRúXOODUÕ J|] |QQGH EXOXQGXUXOGX÷XQGD YH oR÷X EDWÕOÕ ONH

City symphonies are avant-garde documentaries on modern urban cities and as a genre it has been largely overlooked in both cinema studies and architectural

Müslüman olan Kahramanlar: Hüseyin Efendi, karısı, kızı Fahriye, oğlu Ahmet, Şerif Efendi, karısı, oğlu, Halim Bey, hanımı Mebrure Hanım, oğlu Cemal,

Bu sırada, akıllardan hiç çıkmayan Armory Show’u ve 1929 yılından beri faal olan Museum of Modern Art (MoMA)’ı ikinci sebep olarak göstermek mümkündür;