• Sonuç bulunamadı

I. DTÖ Genel A. Tarım, Tarım Dışı Ürünlerde Pazara Giriş (NAMA) ve Hizmetler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "I. DTÖ Genel A. Tarım, Tarım Dışı Ürünlerde Pazara Giriş (NAMA) ve Hizmetler"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

28/08/2006 TS/DIS/2006-29 DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ (DTÖ) GELİŞMELER

(Mayıs-Ağustos dönemi) I. DTÖ Genel

A. Tarım, Tarım Dışı Ürünlerde Pazara Giriş (NAMA) ve Hizmetler DTÖ Doha Kalkınma Gündemi müzakere sürecinde, ülkelerin pozisyonlarındaki farklılıklara bağlı olarak oluşan tıkanıklık sonucunda;

24 Temmuz 2006 tarihinde, DTÖ Genel Direktörü Pascal Lamy başkanlığında gerçekleştirilen gayrıresmi Ticaret Müzakereleri Komitesi toplantısında, tüm müzakere sürecinin askıya alınması kabul edilmiştir.

Müzakere sürecine ilişkin gelişmeler şu şekildedir;

Doha Kalkınma Müzakere Süreci askıya alınmıştır.

DTÖ Doha Kalkınma Gündemi müzakerenin temel alanlarını teşkil eden Tarım, Tarım Dışı Ürünlerde Pazara Giriş (NAMA) ve Hizmetler ile ilgili olarak, DTÖ’ye üye ülkelerin, gümrük tarifelerini daha fazla yükseltmeyeceklerini taahhüt ettikleri maddeleri ve taahhüt edilen tarife oranlarını içeren listeleri 31 Temmuz 2006 tarihine kadar belirlemeleri öngörülmüştür. Ancak, DTÖ üyeleri arasında Gelişme Yolundaki Ülkeler’in (GYÜ) ve özellikle küresel ekonomide gitgide artan ağırlıklarıyla öne çıkan Çin, Hindistan ve Brezilya’nın temsil edildiği G- 20 ülkeleri ile Gelişmiş Ülkeler’in (GÜ) temsilcisi konumundaki Avrupa Birliği (AB) ve ABD grupları arasındaki anlaşmazlık çözülememiştir.

Buna göre, AB ve G-20 ülkeleri, ABD’den tarımda uyguladığı desteği çekmesini talep ederken, ABD ve G-20 ülkeleri AB’den tarımda uyguladıkları vergide daha fazla indirime gitmelerini istemiştir. AB ve ABD’nin liderliğini üstlendiği GÜ’ler ise G-20 ülkelerinden sanayi ve hizmet sektörlerinde uyguladıkları gümrük vergilerini indirmelerini ve ayrımcı kısıtlamalarını kaldırmalarını talep etmiştir.

21 Haziran 2006 tarihinde Viyana’da gerçekleşen AB-ABD Zirvesi’nde, ABD tarım desteğini çekme konusunda daha olumlu yaklaşmıştır. AB, ABD’nin bu yönde bir adım atması halinde ve G-20 ülkelerinin de sanayi ve hizmet sektörlerinde uyguladıkları gümrük vergilerini indirmeleri durumunda, daha önce taahhüt ettiği tarımda

%39’luk indirimden daha da ileriye giderek, G-20 ülkelerinin beklentisi olan %56’lık bir indirime gidebileceğini belirtmiştir. Gerek AB gerekse ABD, G-20 ülkeleri ve özellikle Çin, Hindistan ve Brezilya’nın sanayi ve hizmet alanlarında yeterli pazar açılımına gitmemesi durumunda, bu taahhütlerini yerine getirmeyeceklerini bildirmiştir.1

AB ve ABD tarım teşviklerinden vazgeçmemiştir.

Konuyla ilgili olarak, DTÖ Genel Direktörü Pascal Lamy ise, “mucize sayı 20” önerisini getirmiştir2. Buna göre özellikle AB’nin, G-20

1 http://www.euractiv.com/en/trade/looming-deadlines-wto-development-round/article-156343 &

http://www.ustr.gov/Document_Library/Transcripts/2006/July/Transcript_of_Ambassador_Susan_C_Schwab_R emarks_on_the_Doha_Development_Agenda.html

2 http://www.wto.org/english/news_e/news06_e/mod06_summary_28june_e.htm

1

(2)

ülkelerinin talep ettiği gibi, vergi oranında %56’lık bir indirime gitmesi, GYÜ’lerin sanayi ürünleri gümrük vergileri için uygulanacak olan İsviçre Formülü kapsamında 20 katsayısında uzlaşmaları, ve ABD’nin tarım desteğini 20 milyar dolarla sınırlandırması gerekmektedir. Ancak bu öneri Cenevre’deki gayri resmi toplantılarda tepki görmüştür. Buna göre, AB ve ABD, 20 katsayısının, GYÜ’lere tanınacak olan esnekliklerle birlikte ele alındığında, bir pazar açılımı için yeterli olmayacağını iddia etmişlerdir. Bununla birlikte, AB, ABD’nin 20 milyar dolarlık iç tarım desteği sınırlamasını yeterli bulmazken, ABD AB’nin %56 oranındaki vergi indirimini çok düşük bulmakta ve bunun için en az %66’lık bir oranı önermektedir.

Süreçteki bu tıkanmaya karşılık olarak, 28 Haziran-1 Temmuz tarihlerinde, ABD, AB, Avustralya, Brezilya, Hindistan ve Japonya’dan oluşan G-6 ülkeleri başta olmak üzere, DTÖ’ye üye ülke temsilcileri arasında ikili ve/veya çoklu gayrı resmi toplantılar gerçekleşmiştir.3 Son olarak, henüz DTÖ üyesi olmamış Rusya’nın da dahil olduğu, en gelişmiş sekiz ülkenin oluşturduğu G-8 Grubu’nun (ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada, Rusya), 15- 17 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirdikleri zirve toplantısında, DTÖ Tarım ve NAMA müzakerelerinde indirim taahhütlerine temel oluşturacak modalitelerin belirlenmesi için nihai tarih, Ağustos’un ikinci yarısına kadar uzatılmış, ancak Temmuz ayı boyunca da anahtar üye ülkeler arasında gerçekleşen ara toplantılara rağmen bir uzlaşı sağlanamamıştır.

Anlaşmazlığın arkasında siyasi

nedenler bulunmaktadır.

Gözlemciler, bu grupların esnek olmayan yapılarını, bu ülkelerdeki yaklaşmakta olan genel seçimlere bağlamaktadır. Bunların arasında, Ekim ayında Brezilya’daki başkanlık seçimi, Kasım ayında ABD’deki yasama meclisi seçimleri ve 2007’de Fransa’daki Cumhurbaşkanlığı seçimleri yer almaktadır. Ayrıca, ABD’de Bush Yönetimi’ne DTÖ’de Kongre adına müzakereleri yürütme yetkisi (Fast-Track Negotiating Authority) tanıyan izin Haziran 2007 tarihinde sona erecektir. Bunun anlamı, Doha Kalkınma müzakere sürecinde bu tarihe kadar bir sonuç alınamaması durumunda ABD’nin çekileceğidir.

Ülke pozisyonları arasında yakınlaşma sağlanamaması nedeniyle, 24 Temmuz 2006 tarihi itibariyle askıya alınan Doha Kalkınma Turu’nun geleceği ise belirsizliğini korumaktadır. Müzakerelerin tekrar ne zaman başlatılacağı konusunda, DTÖ Genel Direktörü Pascal Lamy tarafından, üyelerin müzakere pozisyonlarını gözden geçirerek değişiklik yapmaya hazır oldukları zamana kadar tüm müzakere konularının ve halihazırda elde edilmiş tüm sonuçların askıya alındığı ifade edilmiştir.

Doha Kalkınma Turu’nun geleceği

belirsizdir.

Bu çerçevede, pamuk sübvansiyonlarının 2006, tarımda ihracat sübvansiyonlarının ise 2013 yılı sonuna kadar kaldırılması, En Az Gelişmiş Ülkeler’e (EAGÜ) tarife ve kotadan muaf bir pazara giriş olanağı sağlanması, ve ticarete yönelik yardım programı gibi konularda

3 http://www.wto.org/english/tratop_e/dda_e/modalities06_e.htm

2

(3)

elde edilen sonuçların askıya alınmasının, özellikle GYÜ açısından olumsuz olduğu değerlendirilmektedir.

Dünyanın ileri gelen ekonomi ve finans dergisi The Economist,

“Küreselleşme’nin Geleceği” konulu 29 Temmuz 2006 tarihli sayısında, bu başarısızlığın sebeplerini yorumlamış ve dünya ekonomisi ve ticareti ile ilgili geleceğe yönelik öngörülerde bulunmuştur. The Economist, Doha sürecinin çöküşünün, büyük ekonomilerin uzlaşmaktansa sürecin başarısız olmasını tercih etmelerinden kaynaklandığını vurgulamaktadır.

Bununla ilgili olarak şu görüşler belirtilmiştir;4 The Economist

Dergisi’nin dünya ekonomisi ve ticareti ile ilgili geleceğe yönelik

öngörüleri

Çin’in DTÖ’ye üye olması, sürecin kötüye gidişinin başlangıcını oluşturmuştur. Çin, küreselleşme bağlamında dünya ekonomisine verdiği yükle, piyasanın arz-talep dengelerini, özellikle GÜ aleyhine, bozmuştur.

Bir başka gelişme de, küreselleşme süreci içinde bölgesel ticaretin giderek artan ağırlığıdır. Buna göre; özellikle 1990’lardan itibaren yükselen küreselleşme süreci aslında fiilen bölgesel ekonomik ilişkilerin artması şeklinde gerçekleşmiştir. ABD, bu sürecin öncülüğünü yaparak bu dönemde, 14 bölgesel Serbest Ticaret Anlaşması’na (STA) imza atmıştır. Halen de benzer 11 anlaşmanın müzakeresini sürdürmektedir.

ABD en son, 25 Ağustos 2006 tarihinde, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ile Ticaret ve Yatırım Çerçeve Anlaşması (TIFA) imzalamıştır.5

Bununla birlikte, ikili anlaşmalar da artış göstermiştir. Özellikle, ASEAN üyesi ülkeler arasında çoklu ilişkilerin yanı sıra ikili anlaşmalarda belirgin bir artış gözlemlenmiştir. 2006 sonu itibariyle sadece Doğu Asya’da 70’den fazla STA imzalanması beklenmektedir.

Diğer taraftan, Pascal Lamy, 27 Temmuz 2006 tarihli açıklamasında siyasi hareketliliğin devam etmesi için baskı yapmayı sürdüreceğini belirtmiştir. 27-29 Temmuz 2006 tarihleri arasında Brezilya’da Amerika Ticaret Temsilcisi Susan Schwab ve Brezilya Ticaret Bakanı Celso Amorim arasında gerçekleşen görüşme sonrasında da taraflar çok taraflı sisteme ve Doha Raunduna bağlılıklarını teyit eden açıklamalarda bulunmuştur. Bu kapsamda, Amerika Ticaret Temsilcisi, 2007’nin ilk aylarında bir Çerçeve Metin oluşturulması amacıyla önümüzdeki aylarda meslektaşları ile görüşmelere devam edeceğini ifade etmiştir.6

B. Kalkınma

DTÖ üyeleri arasındaki tartışmalar ağırlıklı olarak tarım ve sanayi ürünlerindeki serbestleşmeye yönelik gerçekleşse de, son dönemde yayımlanan pek çok çalışmada, en çok hizmetler ve ticaretin

4 Dünya Gazetesi, 3 Ağustos 2006

5

http://www.ustr.gov/Document_Library/Press_Releases/2006/August/US_Trade_Representative_Susan_C_Sch wab_Meets_with_ASEAN_Economic_Ministers_Signs_TIFA.html

6 http://www.dtm.gov.tr/anl/DTO/Doha_Son%20.doc

3

(4)

kolaylaştırılması alanlarındaki serbestleşme sonucunda GYÜ’lerin bu süreçten kazançlı çıkacakları ileri sürülmüştür. Bunların başlıcaları şu şekildedir;

Doha Kalkınma Gündemi müzakere sürecine

ilişkin son dönemde yayımlanan çalışmaların özet

bulguları

1. Carnegie Institute: Mart ayında yayımlanan, “Winners and Losers:

Impact of the Doha Round on Developing Countries” başlıklı çalışmasında, müzakere sonucunda korumacı önlemlerin kaldırılmasının dünyaya katkısının yıllık 40-60 milyar dolar civarında olacağı ileri sürülmüştür. Ticaretin serbestleştirilmesine paralel olarak, DTÖ üyesi çoğu ülkenin farklı derecelerde de olsa kazançlı çıkacağı belirtilmiştir.7 2. OECD: “After the WTO Hong Kong Ministerial Meeting: What is at

stake?” başlıklı 2006 yılının 27 no.lu çalışmasında, pazar açılımının, güçlü makroekonomik politikalar, esnek işgücü pazarları, rekabet ve güçlü kurumsal yapılanma bilinci ile desteklendiği ortamlarda daha sağlıklı işleyeceği belirtilmiştir. OECD, Dünya Bankası’nın Şubat ayında yayımlanan “Doha Merchandise Trade Reform: What’s At Stake for Developing Countries?” başlıklı raporundaki verilerini kullanarak, DTÖ çatısı altında çok taraflı anlaşma sağlanamaması durumunda, önemli fırsatların kaçırılacağını ve başta GYÜ’ler olmak üzere, üye ülkelerin sistematik zorluklar yaşayacağını ileri sürmüştür. Çalışma, mevcut pazar bozulmarının derinleşmesi, ikili anlaşmalarda yaşanan olumsuzluklar ve Anlaşmazlıkların Çözümü Mekanizması üzerinde artan baskıları, yaşanacak sistematik zorluklar olarak belirtmiştir. OECD, ticarette engellerin yarı yarıya kaldırılması halinde bunun kürsel ekonomiye 44 milyar dolarlık bir katkı sağlayacağı öngörüsünde bulunmuştur. OECD ayrıca, DTÖ müzakerelerinin başarıyla sonuçlanması durumunda, ticari tarifelerin %30 ile %50 aralığında azalacağını ve bunun başta yoksul ülkeler olmak üzere dünya ekonomisine katkısının büyük olacağını ileri sürmüştür. 8

3. Oxfam International: Direktör Jeremy Hobbs imzasıyla, 16 Haziran tarihinde DTÖ üyesi ülkelerin ticaret bakanlarına gönderilen mektupta, AB ve ABD tarafından tarımda uygulanan ticareti bozucu iç desteklerde bir değişiklik yapılmayacağını veya “kutu”lar arasında kalacağını ileri sürmüştür. Bununla birlikte, gerek tarımda gerekse sanayi ürünlerinde uygulanan vergilerde bir değişiklik yapılmayacağını, yapılsa da bunun anti-damping ve diğer korunma mekanizmalarıyla sınırlandıracağını ve ürünlere getirilen standartlarla GYÜ’lerin bu ülkelerin pazarlarına girişimi engelleyeceğini iddia etmiştir. Ayrıca, dünyanın en yoksul 50 ülkesine vergisiz ve kotasız pazar erişiminin engellendiği ve hizmetler alanında pazara girişte bir gelişmenin olmadığı vurgulanmıştır. (Ek 1) 4. World Bank: Şubat ayında yayımlanan, “Doha Merchandise Trade

Reform: What’s At Stake for Developing Countries?” başlıklı çalışmasında, çok taraflı ticaret reformunun getirisi ve bunun GYÜ ülkelerine ne ölçüde yansıdığı hususu değerlendirilmektedir. Çalışmada, 2015 yılına kadar, küresel mal ticaretindeki serbestleşme sonucunda, 287 milyar dolarlık bir kazanım elde edileceğini ve bunun sonucunda GÜ’lerde 0.6 oranında bir gelir artışı beklenirken, GYÜ’lerdeki milli gelirin bunun iki katı bir kazanım elde edeceği iddia edilmiştir.

7 TÜSİAD Dış İlişkiler Bölümü, DTÖ Gelişmeler, Mart-Nisan bülteni

8 http://www.oecd.org/dataoecd/51/40/35984888.pdf

4

(5)

GYÜ’lerdeki kazanım, GÜ’lerin pazarlarına sınırsız erişimin yanı sıra, Güney-Güney ticaretinde tarımsal alanda yapılacak reformlar sonucunda olacaktır.9

II. Avrupa Birliği (AB)

A. Bölgesel ve İkili Ticaret Anlaşmaları

AB, Doha Kalkınma Gündemi konuları üzerinde sürdürülen çok taraflı müzakere sürecine paralel olarak, bölgesel ve ikili anlaşmaların imzalanması yönünde çalışmalarını sürdürmektedir. Bununla ilgili olarak Komisyon, 3 Temmuz 2006 tarihinde, Aralık 2007 tarihinde yürürlükten kalkacak olan AB-Rusya Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması’nın yerine geçecek olan yeni bir AB-Rusya Anlaşması için taslak müzakere direktifleri üzerinde anlaşmıştır. Önerilen bu anlaşma ile özellikle, AB ve Rusya arasındaki mevcut ticari işbirliğinin derinleştirilmesi, geliştirilmesi ve iki ülke arasında adil bir enerji işbirliğinin kurulması öngörülmektedir.10 Avrupa Komisyonu, Rusya’nın DTÖ’ye üyeliğini kabulüyle birlikte bu anlaşmanın bir STA’ya dönüştürülmesini hedeflemektedir.

İkili anlaşmalar kapsamında, 21 Haziran 2006 tarihinde gerçekleştirilen AB-ABD Zirvesi’nde, transatlantik işbirliğindeki yakınlaşmanın bu iki ülkenin yanı sıra EAGÜ’lere de olumlu etkisinin olacağı ifade edilmiştir.

Zirve’de ayrıca, sanayi ürünleri ve hizmetler ticaretindeki serbestleşmenin AB ve ABD’nin ortak çıkarları olduğu, Doha Kalkınma Turu’nun başarısızlıkla sonuçlanmasının ise büyük ekonomik maliyetinin olacağı ve bununla birlikte önemli fırsatların da kaçırılacağı açıklanmıştır.11

İleriye yönelik projelerle ilgili olarak Komisyon, 10 ASEAN, Afrika, Karayip ve Pasifik Ülkeleri (ACP), Körfez Bölgesi Ülkeleri (GCC), Güney Amerika ülkeleri Ortak Pazarı (MERCOSUR) bölgeleri12 ve Ukrayna, Güney Kore ve Hindistan ülkeleriyle ikili ticaret anlaşması imzalanması yönündeki çalışma ve faaliyetlerini sürdürmektedir.

10 Mayıs 2006 tarihinde, Avrupa Parlamentosu Uluslararası Ticaret Komitesi tarafından, Ticaret ve Yoksulluk (On Trade and Poverty:

Designing Trade Policies to Maximise Trade’s Contrito Poverty Relief)13 başlıklı bir rapor hazırlanmıştır. Rapor özetle, AB’nin En Az Gelişmiş Ülkelerin (EAGÜ) kalkınmalarına yönelik yaptığı çalışma ve katkıları AB, bölgesel ve

ikili anlaşmalara ağırlık vermiştir.

9 http://www-

wds.worldbank.org/external/default/WDSContentServer/IW3P/IB/2006/02/15/000016406_20060215164859/Re ndered/PDF/wps3848.pdf &

http://www.ustr.gov/assets/Document_Library/Fact_Sheets/2006/asset_upload_file346_9610.pdf

10

http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=IP/06/910&format=HTML&aged=0&language=EN&g uiLanguage=en & http://www.euractiv.com/en/trade/eu-discuss-free-trade-agreement-russia/article-156531

11 http://ec.europa.eu/comm/trade/issues/bilateral/countries/usa/pr210606_en.htm

12 http://ec.europa.eu/comm/trade/issues/global/sia/studies_geo.htm#chile

13 http://www.europarl.europa.eu/omk/sipade3?PUBREF=-//EP//NONSGML+REPORT+A6-2006- 0179+0+DOC+PDF+V0//EN&L=EN&LEVEL=2&NAV=S&LSTDOC=Y

5

(6)

belirtmekte ve diğer DTÖ üyesi büyük ülkeler için de bu yönde öneriler getirmektedir. Buna göre AB’nin, EAGÜ’lerin kalkınmaları yönünde oluşturulan dünya çapındaki Ticaret Bağlantılı Katkı fonunun %50’sinden fazlasını karşıladığını ve 2008-2013 yıllarını kapsayan dönem için de 24 milyar euro’luk bir fon ayrılacağı ifade edilmektedir. Diğer ülkeler için getirilen önerilerde ise, AB’nin “Silah Dışında Her şey” mekanizması paralelinde, EAGÜ’lere vergisiz ve kotasız ticaret uygulamasına geçilmesi ve AB’nin DTÖ’deki taahhütlerine benzer şekilde ihracat desteklerini elimine etmeleri ve sübvansiyonlarında indirime gitmeleri tavsiye edilmektedir.

B. Hizmetler

27 Haziran 2006 tarihinde, Avrupa Komisyonu Ticaretten Sorumlu Üyesi Peter Mandelson, Avrupa’daki hizmet sektörü temsilcilerinin çatı örgütü olan Avrupa Hizmetler Forumu (ESF) temsilcileriyle bir toplantı gerçekleştirmiştir. ESF üyeleri, Doha müzakere sürecinde hizmetler için iddialı bir yaklaşımın belirlenmesi yönünde çaba gösterilmesini talep etmiştir. Mandelson, Doha Kalkınma Turu müzakere sürecinde hizmetler konusunun tarım ve NAMA’ya kıyasla arka planda kaldığını ancak hizmet ticaretinin gerek AB ekonomisi ve gerekse de Doha Kalkınma Turu için önemli olduğunu belirtmiştir.

Hizmetler sektörü, Avrupa ekonomisinin en hızlı gelişen sektörü olarak

%75’den fazlasını oluşturmaktadır. Dünya ticaretinin ise %20’sini oluşturan hizmet sektöründe, AB dünya hizmet ticaretinin ¼’ünü oluşturarak uluslararası hizmet ticaretinin en büyük aktörü konumuna ulaşmıştır. Fransa’daki CEPII Araştırma Merkezi’nin 2006 yılı verilerine göre, hizmetler ticaretinde olacak bir açılımın, tarım ve NAMA’ya kıyasla dünya gelirine hizmetlerde %43, NAMA’da %32 ve tarımda %25’lik oranlarda daha fazla bir artış sağlayacağı ileri sürülmüştür.14

III. ABD

¾ 21 Haziran 2006 tarihinde Viyana’da gerçekleştirilen AB-ABD Zirvesi’nde, ABD Başkanı George W. Bush’un yaptığı konuşmada, Doha Kalkınma Turu çerçevesinde başta AB ve G-20 ülkelerinin ABD’den beklediği ihracat sübvansiyonlarını azaltması hususunda, ABD’nin iç politikadaki hassasiyetleri de göz önünde tutarak, herkes için adil bir çözümün oluşturulması yönünde çalıştığını belirtmiştir.15

ABD, tekstil ve şeker sektörünü korumayı ve tercihli ticaret anlaşması yaptığı bazı ülkelerden gelen ihracat ürünlerinden elde ettiği ayrıcalıklı kazanımları kaybetmemeyi amaçlamaktadır. Bununla ilgili olarak Washington D.C.’de bulunan Uluslararası Gıda Politikaları Araştırma Enstitüsü (IFPRI) tarafından yapılan bir çalışmada, ABD tekstil sektörünün EAGÜ’lere açılması durumunda, bu ülkelerin kazanımlarının mevcut 1 milyar dolardan 7 milyar dolara ulaşacağı belirtilmiştir. Yine ABD Yönetimi,

Kongre’nin baskısı altında

14 http://ec.europa.eu/comm/trade/issues/sectoral/services/pr270606_en.htm

15 http://www.whitehouse.gov/news/releases/2006/06/20060621-6.html

6

(7)

Washington DC’de bulunan Carnegie Endowment isimli düşünce kuruluşunun yakın bir zamanda yayımlanması beklenen çalışmasında, ABD Yönetimi’nin güçlü bir kampanyayla Kongre’deki şeker ve tekstil lobisinin baskılarını bastırabileceği ileri sürülmektedir.16

¾ 5 Temmuz 2006 tarihinde açıklanan ABD’nin Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi’ndeki gümrük vergisiz uygulamalarında yapılan değişikliğe ilişkin bildirge yayımlanmıştır. Uyumlaştırılmış Vergi Listesi’nde (HTS) yapılan değişiklikte, Türkiye’ye ilişkin olarak, 2515.12.20 ve 7413.00.90 alt kalemlerinde ekleme yapılmıştır.17 Bununla birlikte, 31 Aralık 2006 tarihinde süresi dolacak olan Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GSP) ABD Kongresi tarafından gözden geçirilecek olup, programdan yararlanacak ülkeler yeniden belirlenecek ve “Rekabet İhtiyacı Limiti”

uygulamasına ilişkin karara varılacaktır. 8 Ağustos 2006 tarihinde ABD Ticaret Temsilciliği (USTR) tarafından yapılan bildiride, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 13 ülkenin, mevcut GSP kapsamında gerçekleştirdiği ihracatının, Dünya Bankası’nın gelir seviyesi sınıflandırması ve dünya ihracatından alınan pay gibi kriterler göz önüne alınarak, önümüzdeki dönemde GSP’den yararlandırılmaya devam edip etmeyeceği hususunda bir inceleme başlatılacağı ifade edilmektedir.

Ayrıca, ülkemizden GSP kapsamında ABD’ye ihraç edilen altın kolye ve zincirler (GTİP 7113.19.29) ile diğer metalden mücevherler (GTİP 7113.19.50) için kaldırılmış olan “Rekabet İhtiyacı Limiti” uygulamasının da değerlendirmeye alınacağı belirtilmektedir.18 Konuyla ilgili olarak, ABD Ticaret Temsilcisi Susan Schwab ise, Kongre’den gelen talepler doğrultusunda, söz konusu 13 ülkenin GSP çerçevesindeki durumunun yeniden gözden geçirileceğini ve 5 Eylül 2006 tarihine kadar bu konuda kamuoyunun görüşlerinin toplanacağını ifade etmiştir.19

ABD, ikili ticari ilişkilerini gözden

geçiriyor:

Türkiye’ye muhtemel etkisi

¾ 29 Haziran 2006 tarihinde, ABD Ulusal İmalatçılar Birliği (NAM) tarafından, DTÖ Genel Direktörü Pascal Lamy, “mucize sayı 20”

açıklamasına ilişkin olarak getirilen eleştiride, Doha Kalkınma müzakerelerinin başarıyla sonuçlandırılmasının ancak karşılıklılık esasına dayalı bir pazar açılımı ile söz konusu olabileceği belirtilmiştir. Bu itibarla, özellikle Çin, Brezilya ve Hindistan gibi daha gelişmiş bir seviyeye ulaşmış ve sanayi ürünleri ticaretinde büyük rol oynayan GYÜ’lerin yüksek tarifelerini düşürmeleri gerekmektedir. NAM bunun gerçekleşmesi için de UNICE’nin de öne sürdüğü 15 katsayılı İsviçre Formülü’nü desteklediğini belirtmiştir. (Ek 2)

16 http://www.ft.com/cms/s/37ce96c8-103f-11db-8f6f-0000779e2340.html

17

http://www.ustr.gov/assets/Document_Library/Federal_Register_Notices/2006/July/asset_upload_file714_9621.

pdf 18

http://www.ustr.gov/Trade_Development/Preference_Programs/GSP/Federal_Register_Notices/Section_Index.ht ml 19 Dünya Gazetesi, 9 Ağustos 2006

7

(8)

IV. UNICE

Doha Kalkınma Gündemi müzakere sürecinin başarıyla sonuçlanması için önemli derecede çaba sarfeden UNICE, gelişmelerle ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulunmuştur:

25 Temmuz tarihinde yayınlanan basın bildirisinde; Doha Kalkınma Gündemi müzakere sürecinde karşılaşılan bu durum kabul edilemez olarak nitelendirilmiştir. Ekonominin küreselleştiği bir sistemde, çoktaraflı anlaşmaların, tarım, sanayi ve hizmetler başta olmak üzere, uluslararası ticaretin bel kemiğini oluşturduğu belirtilmiştir. Bu durumun en çok, gelişmiş ülkelerin pazara giriş ve tarımda sağladığı avantajlar ve teknik desteklerden yararlanan yoksul ülkeleri etkileyeceği vurgulanmıştır. Bildiride ayrıca, UNICE Başkanı Ernest-Antoine Seilliére’nin sözlerine de yer verilerek, tüm müzakere sürecinin yeni baştan gözden geçirilmesi önerisi getirilmiştir. (Ek 3)

26 Temmuz 2006 tarihinde ise, UNICE’nin de dahil olduğu, sanayi ve hizmet sektörü temsilcisi 10 kuruluş, ortak bir bildiri yayımlayarak, Doha Kalkınma Gündemi müzakerelerinin başarıyla sonuçlandırılmasının global ekonomik büyümedeki önemi belirtilmiş, G-8 toplantısında alınan olumlu karara rağmen, 23-24 Temmuz 2006 tarihlerinde gerçekleşen G-6 toplantısında benimsenen müzakerelerin askıya alınmasına yönelik kararı üzüntüyle karşıladıklarını belirtmiştir. Bunun, Doha Kalkınma Turu’nu başarısızlığa sürükleyebileceği, bunun dünya ekonomik gelişimini baltalayabileceği ve ticaretin serbestleşmesiyle ülkelerin sağlayacağı avantajların kaybına neden olacağı vurgulanmıştır. Bu sebeple, müzakerelerin mümkün olan en kısa zamanda yeniden başlatılması arzusu ifade edilmiştir. (Ek 4)

A. NAMA

26 Haziran 2006 tarihinde, DTÖ Pazara Giriş Müzakere Grubu tarafından açıklanan, DTÖ üyelerinin mevcut NAMA modalitelerini derleyen taslak metine20 ilişkin olarak UNICE şu değerlendirmelerde bulunmuştur; (Ek 5)

UNICE: Tüm müzakere süreci yeni baştan gözden

geçirilmeli

1. UNICE’nin Doha Kalkınma Gündemi müzakere konuları arasında öncelik taşıyan NAMA ve bunun altında ele alınan tarife ve tarife dışı engeller konularında, Temmuz sonunda belirlenmesi öngörülen modaliteler çerçevesinde yeterli ilerlemenin sağlanmaması hususundaki hayal kırıklığı ifade edilmiştir.

2. Tarife indirimiyle ilgili olarak, belirli bir formül üzerinde uzlaşılamadığı belirtilmiştir. UNICE, GÜ’ler için 10 ve GYÜ’ler için 5 katsayı olarak, 15 katsayısını geçmeyen basit İsviçre Formülü’nü desteklediğini belirtmiş ve Arjantin-Brezilya ve Hindistan’ın modalitelerinin belirlenmesi için

20 http://www.wto.org/english/tratop_e/markacc_e/mod_nama_26jun_e.doc

8

(9)

kullanılan formülün DTÖ tarafından dikkate alınmasını hayal kırıklığı olarak nitelendirmiştir. UNICE, GYÜ’lere tanınacak olan istisna ve esnekliklerin formül belirlenmeden tartışılmasının risklerini belirtmiş, bu istisna ve esnekliklerin GYÜ’lerin anahtar sektörlerdeki pazar açılımı taahhütlerini etkilememesinin önemi vurgulanmıştır. UNICE ayrıca, DTÖ’nün GYÜ tanımını yeniden gözden geçirmesi ve Çin veya Suudi Arabistan gibi ülkelerin bu kapsamda değerlendirilmemesi gerektiğini ifade etmiştir. Uygulamada ise, OECD ülkeleri ve GYÜ’ler arasında tarife indiriminin uygulanması sürecinde GYÜ’ler lehine en fazla 5 yıllık bir farkın kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir.

UNICE’nin Avrupa sanayicileri için

öncelik taşıyan

‘NAMA’ ve

‘Ticaretin Kolaylaştırılması’

konularına ilişkin görüşleri

3. Tarife dışı engeller ile ilgili olarak, çok taraflı ticaret anlaşması kapsamında, ortak disiplin ve kuralların belirlenmesi gerektiğini ifade etmiştir. Özellikle ihracattaki kısıtlama ve vergilerin bu başlık altında değerlendirilmesi ve tarife dışı engellerin eliminasyonu yönünde DTÖ çatısı altında yeni bir arabuluculuk mekanizmasının oluşturulması gerektiği belirtilmiştir.

B. Ticaretin Kolaylaştırılması

UNICE’nin Doha Kalkınma Gündemi müzakere konularından biri olan Ticaretin Kolaylaştırılması hakkında hazırladığı görüşte, çok taraflı ticaret anlaşmalarında hukuki bağlayıcılığı olan ve ticaretin yönetiminde önem taşıyan temel standartların belirlenmesinin önemi vurgulanmıştır. Bu çerçevede UNICE’nin özellikle, aşağıdaki beş başlıkta bir düzenlemeye gidilmesini gerekli gördüğü ifade edilmiştir. Bunlar şu şekildedir; (Ek 6) 1. Sınır giriş ücretlerinin azaltılması ve/veya elimine edilmesi

2. Gümrüklerde olası yaşanacak anlaşmazlıkta, yasal yargı sürecinin işletilmesi veya uzlaştırma hizmetlerinin sağlanması

3. “Tek Pencere” uygulamasının hayata geçirilmesi 4. Ticari düzenlemelerin kamuoyu ile paylaşılması

5. Gümrüklerde ürün geçişlerinin hızlandırılması ve basitleştirilmesi V. Türkiye

A. Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM)

5 Mayıs ve 19 Haziran 2006 tarihlerinde, Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) DTÖ İle Koordinasyon Kurulu tarafından, ilgili kamu ve özel sektör temsilcilerinin katılımında, NAMA Sektörel İnisiyatif Önerileri ve Tarife Dışı Engeller konulu bilgilendirme ve değerlendirme toplantıları yapılmıştır. Bu konular üzerindeki TÜSİAD’ın görüşü için, 11 Ekim 2005 tarihli “DTÖ Altıncı Bakanlar Konferansı’na Yönelik TÜSİAD Çalışmaları” başlıklı çalışmadaki aynı görüş ve öneriler belirtilmiştir. Bu çerçevede, düşük kaliteli ürünlerin ithalatının ülkemize girişinin engellenmesi amacıyla ithalatta teknik düzenlemelerin AB ile uyumlu hale getirilmesinin önemi, ülkelerinde devlet yardımları gibi teşviklerden yararlanarak rekabet düzeyi artan sektörlere yönelik ülkemiz tarafından yapılacak liberalizasyonun sınırlı tutulması, hammadde ve enerji ihtiyaçlarının yüksek olduğu sektörler ile trafik sapması görülen ürünlere DTM DTÖ ile

Koordinasyon Kurulu bünyesindeki

çalışma ve faaliyetlere TÜSİAD’ın

katkısı

9

(10)

ilişkin olarak geliştirilen serbestleşme politikalarına dikkat edilmesi gereği ile değerlendirme yapılırken birbirine bağımlı sektörlerin belirlenmesi ve ihtisas gümrüklerinin etkin hale getirilmesi ihtiyacına değinilmiştir. (Ek 7)

19 Haziran 2006 tarihinde gerçekleştirilen toplantıda, ilgili kamu kurum/kuruluşları ve özel sektör temsilcileri nihai görüş ve önerilerini belirtmiştir. İsviçre formülüyle yapılacak gümrük tarife indiriminden daha fazla indirime tabi tutulacak olan inisiyatif kapsamında ele alınması öngörülen sektörlere ilişkin değerlendirme yaparken, daha hızlı vergi indiriminin o sektörde ülkemizi daha rekabetçi hale getirip getirmeyeceğinin, ithalatımıza ve üretimimize zarar verip vermeyeceğinin, ülkemize yeni pazar açılımları sağlayıp sağlamayacağı analizinin yapılmasının önemi vurgulanmıştır. (Ek 8)

DTM İhracat Genel Müdürlüğü tarafından, 15 Mayıs 2006 tarihinde,

‘DTÖ NAMA müzakereleri kapsamında tekstil ve konfeksiyon sektörel inisiyatif’ konulu bir toplantı gerçekleşmiştir. Toplantıda, NAMA konusunda tekstil ve konfeksiyon sektörüne ilişkin olarak Türkiye tarafından 22 Mart tarih ve JOB(06)/60 kodlu belge ile önerilen inisiyatif hakkında bilgi verilmiş ve bu sektöre ilişkin önerilen inisiyatifler hakkında ilgili kurumların görüş ve önerileri alınmıştır. Türkiye’nin bu sektördeki inisiyatifi, müzakere neticesinde hedeflenen indirim formülünden daha ileri liberalizasyon öngören geleneksel sektörel inisiyatif önerilerinin dışında geliştirilmiştir. Bu modelle, uyumlaştırma yaklaşımı çerçevesinde tekstil ve konfeksiyon sektörünün çeşitli fasıllar altında farklı olarak ele alınması ve bu yolla hassas ürünlerin korunması amaçlanmaktadır. (Ek 9-11)

10

Referanslar

Benzer Belgeler

DTÖ’nün bakanlar düzeyinde en uzun süren toplant ısı olduğu belirtilen son görüşmelerin, 2001’de başlayan ve “Doha Turu” olarak adland ırılan müzakere sürecine

ve/veya bağlı kuruluşları veya çalışanları, burada belirtilen senetleri ihraç edenlere ai t menkul kıymetlerle ilgili olarak bir pozisyon almış olabilir veya alabilir;

Whether through internal administrative actions to withhold, withdraw, or suspend environmentally- protective rules and regulations of the previous administration, to budgetary

Patient’s statistical risk factor features such as age, race, having/not having children, breast feeding, using drugs, family and personal history, genetic risk factors,

Burada naiplerin sık sık değiştirilmesinin halka zarar verdiği, şikayetlere sebep olduğu, bundan vazgeçilmesi, şikayet ve istifa ile naip azledilmemesi, mahkemelerde

Eğer öğrenci yanlış tepki verirse ya da belirlenen süre içerisinde tepkisiz kalırsa uygulamacı hiçbir tepki vermeden aynı araç setiyle tekrar öğretim yapar

Başarılarına Etkisi” adlı yüksek lisans tezinde, buluş yoluyla öğretim stratejisine uygun olarak ders anlatılan grubun geleneksel sunuş yoluyla öğretim

Evli bireylerin sahip oldukları değerler, evli bireylerin yılmazlık düzeylerine ve çatışma çözme stillerine göre farklılaşacağından evli bireylere yönelik