• Sonuç bulunamadı

«Mimar Kemâlettin ve dördüncü vakıf

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "«Mimar Kemâlettin ve dördüncü vakıf"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

« M i m a r K e m â l e t t i n v e d ö r d ü n c ü v a k ı f h a n ı » ö l ü m ü n ü n 5 0. y ı l ı m ü n a s e b e t i l e Y a z a n : P r o f . m i m a r H. K e m a l i S ö y l e m e z o ğ l u

Yirminci yüzyıl'ın üçüncü çeyreğini de arkada bırakarak yaşamımızı sürdürür-ken Türkiyemizde «Mimarlık» mesleğinde yetişmiş ve yetişmekte olanların sayısı birkaç binleri aşmış durumda,

Yüzyılımızın ilk çeyreğinde yurdun tüm köşe bucaklarını yoklayınca meslek-taş sayrsı (ikiyüz) kişiyi geçemezdi,

Bugün yurdumuzda, doğrudan «mi-mar» yetiştirmek üzere açılmış olan öğ-retim kuruluşlarından hiçbiri (yüz yaşına) basmış değil.

Sayıları binleri aşmış olan meslektaş-larımız arasında doğum tarihleri (ondo-kuzuncu yüzyılj'a bağlı olarak yaşamları-nı sürdürmekte olanların sayısı beşi ge-çemez.

Ondokuzuncu yüzyıl'ın üçüncü çeyre-ğinden sonra doğmuş ve yirminoi yüzyıl' da «mimar» olarak ürün vermiş olanların sayısı da yirmiyi geçemiyor.

Ondokuzuncu yüzyılın üçüncü çeyre ğinden evvel 1869 yılında (İstanbul-Üskü-dar)da doğmuş ve yukarda sözü geçen gurubun en yaşlısı olan Mimar Kemâlet tinin 1977 yazında ellinci ölüm yıldönü mü dolmuş oldu. Mimar Kemâlettin 1927 yazının ortalarında Ankara'da bir kalp kri-zi sonunda uygulanmaya başlanmış bina-larının yapımını bitiremeden ellisekiz ya-şında göçüp gitti. Mimar Kemâlettin'in Bakırköylü olan ilk eşi Behire hanım'dan Mehlikâ ve Sinan adlarında bir kızı ve bir de oğlu vardı. Onlar da hayatta değiller.

Mimar Kemâlettin Cumhuriyet öncesi okulları olan Şemsülmaarif (Maarifin gü-neşi) ve Nümunei Terakki (ilerlemenin örneği) adlı okullardaki öğreniminden son-ra Deniz ve Kason-ra orduları subaylarının teknik öğretimini sağlayan «Mühendisha-nei-Bahrii-Humayun» ve Mühendishanei-Berrii-Hümayun»dan başka sivil teknik hiz-metler için (Nâfia nezareti) ne bağlı 1883 de açılmış olan (Hendese-i Mülkiye) yi 1891'de bitirdi.

Dört yıllık bir öğretim plânı ile açı-lan (Hendesei Mülkiyejden Kemâlettin bey okulun 1891'deki beşinci devre mezu-nu olarak okula 1887'de başlamış olduğu kabul edilebilir.

(Hendesi Müfkiye)de bir müddet ho-cası olduğu tahmin edilen (1) Alman mi-mar Jachmund'un yardımcılığını yaptıktan sonra Devlet hesabına (Berlin Technische Hochschule) sinde de mimarlık öğrenimi

mimar Kemâlettin yaptıktan sonra 1894'de yurda dönüşünd

henüz yirmibeş yaşında İken (Hendesei mülkiye)ye (Mimarlık ve yapı) hocası ola-rak atandı.

Mimar Kemâlettin 1908 Meşrutiyet' inden sonra Evkaf Nezareti inşaat ve ta mirat Müdürlüğü Başmimarlığına getirildi ve 1927 tarihine kadar bu görevde kala-rak mimarlık tarihimizin özellikle yirminci yüzyılın ilk çeyreğine bağlı halkalarını oluşturan birçok güzel ve önemli bina yaptı.

Mimar Kemâlettin'in yaptığı binalar-daki mimari karakter için: «Otuz sene ha-yatını mimarf eserlerinde Türke has zev-kin yaşamasını hasrettim... şimdi bu üs-lûba türbe, câmi mimarisi diyorlar, hakir görüyorlar» (2) şeklindeki üzüntüsünü M. Emin Erişingil'in 1927'de yayınlanan (Ha-yat) dergisinde yayınlanmış bir yazısından duyuyoruz.

• Onları seçmeci geleneksel mimarlık biçimlerine bağlı bir düşünce olan ulu-sal mimarlık düşüncesine yönelten nede-nin, eğitimlerinin ve zamanlarının modası-nın etkileri yanısıra. O zamanki toplumsal koşullardan da ileri geldiğini düşünmemiz gerekmektedir.

Osmanlı imparatorluğu dağılmak üze-re idi, bunu önleyebilmek için çözümler aranıyordu.

Ziya Gökalp Türkçülük hakkındaki dü-şüncelerini yaymaya başlamıştı. Bu ey-lemlerin bir parçası olarak Türk mimarla-rı da yeni bir mimarlık dili. Bir ulusal sen-tez arıyorlar, bunu da eski mimarlık sem-bollerinin yeniden canlanmasında bularak soruna kendi açılarından bir çözüm getir-meye çalışıyorlardı.» diyor.

Kanımca Üstün Alsaç'ın bu şekildeki açıklaması yirminci yüzyıl'ın ilk çeyreğin-deki sayısız mimari uygulamalar için ge-çerli bir görüştür. Ancak meydana geti-rilmiş olan binaların tümünü böylece ge-nel bir karakter İçinde topladıktan sonra teker teker ele almak ve her birinde in-celemeyi derinleştirerek değişik binala-rı birbirinden ayıran karakterleri sapta-mak zamanı artık gelmiştir. Ben bu ya-zımla, bu tür bir incelemeyi, Mimar Ke-mâlettin'in ellinci ölüm yıldönümü nedeni ile yazmak istedim ve Birinci Dünya Sa-vaşı yıllarından evvel (1914-1918) projesini ve uygulamasını yapmış olduğu istanbul Bahçekapı'daki (Dördüncü Vakıf Hanı)nı konu olarak ele aldım.

Bu hususta Dr. Müh. (Mimar) Üstün Alsaç: (3)

(2)

a) Şehir bünyesi içinde yerleştirilme durumu ve arsa seçilmesi.

Bina arsası olarak Haliç'in ağzında bir yarıdan (Galata ve Eminönü) arasında yerleşmiş bulunan istanbul Deniz Limanı öte yandan Avrupa ile Kara'dan bağlantıyı sağlayan Demiryolu'nun başlangıç noktası olan (SİRKECİ) istasyonu arasındaki (tica-ret ve küçük sanayi) bölgesi içinde lima-na ve denize çok yakın bir yer arandığı anlaşılmaktadır. Seçilen bu yer boş bir arsa değildir. Burası aynı zamanda Yeni Câmi külliyesi'nin bir bakıma uzantısı olan (Sultan I, Abdülhamit'in türbesi, Medre-sesi, imareti ve sebili)ni kapsayan bir bölge içinde (Hamidiye imaret ve sebili) nin yerleşmiş olduğu arsadır. Buradaki Hamidiye İmâret ve sebiline ait fotoğra-fik bir belge elimizde bulunmamakla be-raber genellikle tek katlı kitle görünüşü ile adı geçen binanın Doğu-Kuzey-Batı yön-lerinde mevcut çok katlı komşu yeni Han binaları kitleleri arasında sıkışmış bir du-rumda bulunduğu anlaşılabilir.

Aynı zamanda yine XIX. yüzyıl'a ait şehir plânında Galata kıyısını Eminönü kı-yısına bağlayan (Yeniköprü) nün (Bugün-kü Galata köprüsü) trafiğinin de Eminö-nü meydanı, Bahçekapı caddesi, Hamidiye İmareti ve medresesi arasından geçen Hamidiye caddesi ile (Aziziye caddesi-Mahmudiye caddesi) ana arterine bağlan-dığını görüyoruz.

Yirminoi yüzyıl başlarında İstanbul'da şehir içinde şehir toplu trafiğini sağla-mak üzere (Atlı Tramvay) kullanılmaya başlanmış ve böylece de şehir içinde bel-li yolların genişletilmesi gerekbel-li olmuştur. Bu genişletilen yollar arasında (Hamidiye Külliyesi) arasındaki kısa yol parçasının da Hamidiye iımâreti arasından alınarak sağlandığı ve böylece imâretin yıktırıldı-ğı ve genişleyen cadde üzerinde imâret-ten arta kalan (Vakıf arsası) üzerine (Dördüncü Vakıf Hanı) nın yapılması ka-bul edilmiş olduğunu anlıyoruz.

b) Tüm mimari karakteri (özellikle dış görünüş düzeni ve mimari elemanların şekillendirilişindeki davranış.)

19. yüzyıl şehir planındaki bu incele-meden sonra 1930'larda düzenlenmiş olan (yangın sigorta) haritalarından da yine (Dördüncü Vakıf Hanı) binasının özellik-le Doğu ve Batı sınırlarında daha evvel-den yapılmış iş hanlarının bulunduğunu ve (Vakıf Hanı plânının bu komşuları gözönünde tutarak düzenlenmesi gerekti-ğini ve (Vakıf hanı) nın görüşe açık Ha-midiye caddesine bakan uzun (ön yüzü) tle Doğu ve Batı köşelerinde de birer kı-sa (yan yüzleri) olabildiğini görüyoruz. (4).

(3)

Böylece mevcut komşu binalar ara-sında kendim tek yüzlü bir yapı olma du-rumundan kurtarmak üzere binanın sağ ve col yan yüzleri kabil olduğu kadar meydana çıkarılmaya çalışılmış iki köşe üzerinde yükselen kubbe elemanları ile binaya kitlevî tesiır sağlanmıştır. Binanın yaklaşık olarak yetmişsekiz metre uzunlu-ğu bulan esas yüzü onbeş aksa bölün-müş bunlardan sağ ve soldan beşinci aks-lara birer esas kapı elemanı yerleştirilmiş ve bina yüzü=(4-1-5-1-4) veya (4-5-4) gibi (çift - tek - çift) bir aks armonisine bağ-lanmıştır.

Bina boyu üzerinde alınan bu karar yanında çok katlı binanın kitlesi kendi içinde ikişer kat elemanlı üst üste boy-ları gittikçe kısalan ve perspektif etkisini kuvvetlendiren yatay üç esas alan ile ta-mamlanmıştır.

Binanın bu uzun yüzünün sağ ve sol köşelerinin zeminden başlayıp keskin bi-rer çizgi ile (ön ve yan) yüzleri

birleşti-rerek yükselmeleri ve her seferinde etki-li birer köşe kubbesi ile taçlandırılmaları, binanın kitle etkisinin arsanın ve mevcut komşu binaların olumsuz durumlarına kar-şı mimarın sanatına olan hâkimiyetini meydana koymaktadır.

Bu köşelerin etkisi ayrıca her iki yüzde birer konsolla dışa taşan bina kit lesl ile de ayrıca kuvvetlendirilmiştir.

Bina kitlesi bu köşe elemanları ile gökyüzüne mürtesem düşerken, esas yü-zünün geri kalan onüç aksını kapsayan alanı ise uzun ve sürekli bir saçakla âde-ta keskin bir gölge gölgesi yardımı ile, sınırlandırılmış ve binanın burada bittiği gösterilmiştir.

Binanın sağ ve sol köşelerinden son-ra gelen beşinci akslarında tespit edilmiş olan «Giriş» noktaları. Yine burada zemin kattan sonra bina kitlesinin konsollar üze-rinde dışarı taşırılması İle çok ustaca meydana çıkarılmış ve binaya girmek Is-teyenlerce kolayca görülmeleri, farkedil meleri sağlanmıştır.

Binanın esas yüzünü teşkil eden aks-ların plândaki genişliği eşit olmakla be-raber akslar arasındaki, pencere boşluğu sayıları zemin kattan üst katlara yükse-lirken (1-1-3) tertibinde düzenlenmiş ve tek geniş pencere boşlukları İle aşağıdan yıfkarı yükselmede dördüncü kattan son-ra son iki katta üçlü dar pencere boşluk-larına yer verilmiştir.

Burada zemin kattan başlayarak dör-düncü kata kadar seyrek ve geniş adım-lar halindeki «ağır adımlı ritmik hareket» son İki katta sık hızlı «hafif adımlar ha-linde bir ritme» ulaşmıştır.

Böyle bir düzeyde ayrıca büyük İç hacimlerin aşağıdan yukarı doğru yüksel-dikçe yerlerini küçük hacimlere bıraktık-ları kolayca anlaşılmakta ve anıtsal kitle etkisi son iki katta dizi halinde pencere boşlukları ile çok hafifletilmiş ve saçak mimari elemanının hafifliği ile bağlanmış-tır. Bina yüzünde mimari elemanlar ze-minden yükseldikçe zenginleşmekte ve artmaktadır. Yüzyıllarca denenmiş ve ml-marlarca nitelikleri kesinlikle bilinen «kü-feki» ve «mermer» taşı burada binanın yüzlerinin örtülmesinde kullanılmıştır. Tüm mimari elemanlar büyük bir ustalık-la düşünülmüş ve uyguustalık-lanmıştır. Bina ya-pılışından bu yana yarım yüzyılı aşan sü-re içinde hemen hemen hiçbir özel bakı-ma gereksinme göstermeden, soylu bir şekilde yaşlanmaktadır.

Betonarme iskelet olarak düşünül-müş olan binada yatay ve dikey taşıyıcı elemanlar mermer ve küfeki taşı ile kap-lanmıştır. Bu davranış yirminci yüzyıl içinde betonarmenin taşıyıcı iskelet

ola-rak kullanılmaya başlanmasından sonra çok yaygın bir şekilde süregelmiş ve an-cak yüzyılın ortalarına doğru ve daha son-raları yeni denemeler ile evvelâ betonar-me iskelet'in bina yüzlerinde taş veya tuğla yerine sıva İle örtülmesi ve gide-rek de çıplak olarak gösterilmesi yolu açılmıştır. Fakat betonarme'nin, taşın da-yanıklılık bakımından olan garantisini aş-tığı halen söylenemez. Buna göre de. uzun yıllar dayanması istenilen anıtsal yapılarda ustalıkla ve bilgili bir şekilde bina yüzlerinin betonarme taşıyıcı iskelet yanısıra taşla kaplanması kanımca gerek-li ve yaşama süresi bakımından da eko-nomiktir de.

c) Bir (işhanı) olarak işleme ve kul-lanılma yönlerinden kabul edilen plân dü-Bina bir işhanı, bugünkü yaygın de-yimle «büro» binası olarak plânlanırken Hamidiye caddesi üzerindeki esas yüzü beşer metre aralığı olan onbeş aksa bö-lünmüş ve bu sistem otuz metre derinli-ğe kadar arsanın (boyu) içinde kabul edi-lirken arsanın büyük kısmı iJe otuz met-reyi bulan (eni) içinde bu sistem bina esas yüzüne paralel genişler altı, darlar İki buçuk metre olarak geniş-dar-geniş-ge-niş-geniş-dar gibi, altı aralıkla kesilmiştir.

Böylece meydana gelen, dört geniş aralık işhanı çalışma hacimleri ile ortada yerleşen ve zeminden birinci kat hizası-na kadar üstü cam çatılı uzun bîr orta hol görevini yaptıktan sonra işhanının üst katlardaki avlu odalarına gün ışığı veren büyük aydınlık alanına, iki dar aralık da işhanı iç trafiğine ayrılmıştır. Binanın ya-tay iç trafiği ortadaki büyük aydınlığın uçlarına Hamidiye caddesi üzerindeki bi-na yüzünün her iki köşeden üçüncü aks aralığına ve birbirlerine 45 metre uzak-lıkta yerleştirilmiş birer esas merdiven ve asansörlerle düşey trafik sistemine bağlanmıştır. Zemin kat ile birlikte altı kattan oluşan iş hanında, beş büro katın-da çalışanların İki esas merdivene uzak-lıkları otuz metreyi geçmemekte ve böy-lece yapı polisi koşullarına uymaktadır. Binanın arka yüzünde ve esas yüz-deki orta aks hizasında zemin kattan başlayarak normal katlara uğrayarak çatı arasına ulaşan üçüncü bir merdiven (asansörsüz) olarak, servisi için, tertip-lenmiştir.

Binanın zemin katında Hamidiye cad-desi üzerinde mevcut iki esas giriş dışın-da kalan akslar arasındışın-da küçük mağaza-lar yer almıştır. Zemin katta orta holü çevreleyen akslar arası da hole açılan bü-ro veya mağaza şeklinde kullanılmak üze-re düşünülmüştür.

(4)

e v i ç i y a ş a n t ı s ı n d a e s n e k ( F I e x i b I e ) p l â n

d ü z e n l e m e s i B_ EV KADINI ÇALIŞMA

«iyi bir plân tarzı aile yaşantısında-ki konfilikte mani olamaz, fakat her şeyaşantısında-kil- şekil-de azaltır, diyor pisikologlar. 69 prosen Alman halkı bugünkü ev içindeki yaşan-tısından memnun değil. Bozuk ev plânla rı insan yaşantısını da tahdit ediyor. Sa-bit duvarlar ve küçük raumlar, kötü sir-külâsyonlu araştırma yapılmadan şablon-lardan plân tipleri ev kadınının işini zor-laştırmamaktadrr.

Bu yazımda Alman imar ve şehirci-lik bakanlığının her yıl açtığı yarışmadan (Flexibl), esnek plân tarzı araştırmaların-dan örnekler vermeğe çalışacağım.

Yarışmada üç Flexibilite şart koşul-muştu:

1) Teklif 2) Fonksiyon 3) Konstruksiyon

Teklif: Mutfak, banyo, Wc. üniteleri sabit kalmak şartı ile evi tutacak kiracı ve alıcıya raum bölmelerinde teklif hak-kı tanımak.

Fonksiyon: Artacak ve eksilecek in-san sayısına göre, ilerdeki yaşama sitilin deki değişikliğe ve dekorasyonda yapıla-cak değişOklik yüzünden iç sirkülasyonda değişiklik. Konstruksiyon: Hafif duvarlar île, elektrik ve ısıtma sistemini zorlama-dan değişiklik.

Yarışmada derece alan örneklerde en azından 10 çeşit plân değişikliğine imkân veren plân tiplerine dereceler da-ğıtılmıştır.

ALMANYADAN ÖRNEKLER Bekâr bir insanın kiraladığı 75-95 m2

ilk saha problem olmadan aile sayısının artması ile (Evii-1 çocuklu-2 çocuklu) ha-reketli duvarlar ile istenilen plân tipleri gerçekleştirilmektedir. Bahçe içinde bir villâ yahut k ü ç ü k h I b i a k b u i n ç ş a I I e TEKLİF * ;;

W !

m-. A HAZIR DURUM

o l m u ş t u r . Şehir içinde de olsa çok katlı ev tiplerinde bu plân tipleri İle insanları memnun etmek mümkündür.

Faydalarının zorluklarına göre çok ağır bastığı plân araştırmalarından 3 ayrı örnek vererek, Türk inşaat sektöründe de bu gibi araştırmalara yer verilmesini te-menni ediyoruz. Ayrı yaşayış karakterine sahip aile fertlerine altemativ yaşama im-kânı veren bu plân tiplerinin çıkardığı zorlukları da sıralamakta fayda

görüyo-Zorlukları: 1) Dış duvarların bı problemimin iyi hal edilmesi.

(Büyük raum kullanma hali) 2) Elektrik ve ısıtma tesisatının dö-şeme yahut tavandan geçirilmesi.

3) Değiştirilecek (demontabl) bölme duvarlarının çıkarılıp takılma sisteminin ev personeli tarafından kolayca yapılabıi-linmesi.

Yukarıda saydığımız fayda ve zorluk-ların iyi ve ekonomik bir tarzda hal edil-diği takdirde, alıcı ve satıcı arasında da anlaşmayı kolaylaştıran bu yaşama ünite-lerinin inşaat malzeme pazarında da yeni araştırmalara yol açacağı bir gerçektir.

I I I I I

*

i

i

oj

p

>u w -o

=0

T

fil

TEKLİF • U KİŞİLİK AİLE

(5)

(Baştarafı 19. ncu Sayfada) Binanın tuvaletleri ise her katta iki esas merdiven civarında yer almıştır.

SONUÇ : 1

Mimar Kemâlettin «Dördüncü Vakıf Hanı» binasını uygularken henüz kırkbeş yaşına basmamış genç bir usta idi. Bir yandan İstanbul'da «Hendesi Mülkiye»de daha sonra Berlin'de «Technische Hochsc-hule»de öğrendikleri ve ilk diplomasını aldığı 1891 yılından beri görmüş ve in-celemiş olduğu tüm uygulamalar ve ken-disi üzerindeki etkileri, öte yandan da yirminci yüzyıl'ın ilk çeyreği içinde Os-manlı İmparatorluğunun sosyopolıitik geli-şimi gözönünde tutulunca Mimar Kemâ-lettin'in, mimarisinin Avrupa eklektisizmi dışında kalmış, orijinal ve sağlıklı bir yo-la girmekte olduğu görülür.

SONUÇ : 2

Yirminci yüzyıl'ın ancak ilk çeyreğini yaşayabilmiş olan bu büyük ustanın uy-gulamak olanağını bulmuş olduğu tüm

ya-pılarının bilimsel bir yöntemle incelene-rek «Mimarlık tarihimiz»e gereği gibi mal edilmesi genç sanat ve mimarlık tarih-çilerimize düşen bir görevdir.

DİP NOTLARI :

1 — 50. yılın Tüılk Mimarisi (M. Sö-zen, M. Tapan)

iş Bankası Kültür yayınları 1973 sayfa: 100

2 — Arkitekt dergisi. 1977/3 - S. 367 Sayfa: 129 ve

Hayat dergisi: 1927 Sayı 34 Sayfa: 141'

3 — İ.T.Ü. Fak. Yayınları Türkiye'deki Mimarlık düşüncesinin cumhuriyet dönemindeki evrimi üstün Al saç (Doktora tezi 1976) Sayfa: 16

4 — Harita E.H. Ayvendi Şehir Plânı Sigorta Haritası Pervltich

(Baştarafı 10. ncu Sayfada) kazıklarla çözümlenmiştir. Her kazığa (ser-vis yüklerinde) yaklaşık 110 ton düşey, 9 ton yatay yük taşıttırılmıştır. ü s t y a p ı :

Üst yapı plânda benzer iki blokla çö-zümlenmiştir. Üst yapıyı uzun kenarına paralel dilatasyonla ayırmak fonksiyonel davranışı belirginleştirdiği gibi, taşıyıcı sistemde dengeli yük dağılımı ile ekono-mik çözüme ulaşılmasına da olanak sağ-lanmıştır. Taşıyıcı sistemin statik ve mu-kavemet hesaplarında; zati ve hareketli yüklenin yanında; uniform suhunet deği-şimi, rüzgâr etkisi, depremde oluşan kit-le kuvvetkit-leri, vasıtaların fren ve dinamik yük tesirleri de gözetilmiştir.

Yapının alt katındaki hacimleri ısıt-mak üzere alt katta bir ısı santralı plân-lanmıştır. Asansör dairesi, servis çekir-deği üzerinde projelendirilmiştir. (x) Bu yazı I.A.B.S.E. STRUCTURES

Ağus-tos 1977 sayısından Türkçeleştirilerek sunulmaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

2) Değişken Mil Çapı Kullanımı: Ortasından bir kuvvete maruz kalan milde en büyük eğilme momenti milin ortasında oluşur. Uçlarda ise eğilme momenti sıfıra yaklaşır.

Bahçede, kuyunun suyu içmeğe salih oldu- ğundan eve ayrıca terkos suyu alınmamış, bir elektrik motörü ile kuyudan alınan su çatı ara- sında bir depoya sevkedilerek evin

yardımcı olan bu kapalı akslar, dışta mer- mer (54 cm.lik mermer elemanlarının, çelik bağlama detayları ile üst üste bindirilerek elde edilmiştir.) içte ise ahşap lambri ile

Kalite bahsine gelince,'bunu, bahusus memleketimizde teslim etmiyen kal- mamıştır Filhakika memleketimizin muhtelif resmî ve hususi müessesele- rinde 25 sene evvel kurulduğu halde

Özellikle diz protezi cerrahisinde ameliyat sonras› diz fleksiyonunun k›s›tlanaca¤› düflü- nülen olgularda belli protokoller çerçevesinde yap›lan sandalyeye ç›kma

kullanılaca k MUNE tekniği kantitatif elektrofi zyolojik yöntemler arasından seçildi 7,1 4 En güve nilir elektrofizyolojik MUNE yöntemlerinden, modifiye Mc Comas yöntemi

Dinamik büyütme faktörünün zemin sınıfına göre optimum dağılımı Yapının rijit durumu ile gevşek, orta sıkı ve sıkı kumlu zeminler için AKS’nin

Kutup bölgeleri de (Antarktika ve Arktik) ildim değişikkğinin sebep olduğu etkilere maruz kalmaktadır. İldim değişikliği kutuplarda direkt olarak ekosisteme, deniz