S a n a t
1 7 A S I R v e B A R O K
Yazan: Samim Oktay G. S. Akademisi Y. Mimarlık şubesi asistanı
Büyük akılcı Descartes barok asrının felsefesini k u r a r ve onu Aristonun ve kilisesinin elinden kurtarır hakikati araştırmak hususunda mantığın ve aklın kullanılmasına baş larken evvelâ peşin hükümleri yıkar. Fakat o bilmeden ta- biatçı mektebe karşı gelmektedir. Çünkü mantiki iddiacı- ların tabiatçı mektebin öz sanat hakkındaki fikirlerini yo- lundan saptırır.
Bu asra barok denmesi sebebini araştırmak lüzumsuz- dur. Çünkü her isim muhakkak bir iddialı manaya tekabül etmez barok kelimesi acaip ve yuvarlak kelimeler mana- sına gelmektedir.
Bu asrın onaltıncı asırla açık ve a y « bir hududu yok- tur. Yani on yedinci asır on altıncıasırla biraz karışmıştır.
Cichel-ange'ın son seneleri bilhassa Capitol ve capitol mey- danı baroka yol gösteriyordu. Büyük sanatkârın ölümün- den sonra sanat ne yapacağını bilmeden, bir çok yolların birleştiği bir meydanda durakladı. Üstadın talebeleri onu acemice taklide koyuldular. Şüphe yok ki Michel-Ange'ın ruhunu anlamadan tarzını tefsire yeltenenler sadece şekil- ci idiler. Bu asrın sanatkârlarının faaliyeti baroktur deyip geçmekle anlatılamaz. Şu halde onu biraz daha'deşmelidir.
Resim san'atı üç tip gösterir.
1 — On altıncı asrın büyük üstadlannın eserlerini her şeyin ve san'atın son hududu kabul edip yalnız onların şeklini tefsir eden üslûpçudur.
2 — On yedi asırda ilk defa Venedikte ortaya konaıı ve köklerini Titien'den ve renklerinden alan tabiatçı mek- tep.
3 — Her iki mektebi karıştıran Eclectique'ler. Birin- ciler Greko -romen şekli kabul ediyorlar. Araştırmaların da mücerret plastik şekli yani dokunmakla idrak edilen lıey- kelleşmişcesine yapılan şekli öne sürüyor'.ardr. Onlarca güzellik üstadların desenlerinde mevcuddu. Onları ala-
kadar eden dış görünüş olduğundan eserleri tiyatro sah- neleri gibi bir çok iyi çizilmiş şekilleri üst üste yığarak meydana geliyordu.
Ikinciıer mücerret plâstik f o r m u rehber almağı doğ- ru bu;uyorlardı. Şeklin izahınr yapan gölge ve ışıktan baş- ka renktir diyorlardr. Bunun için renk en önplâna alındı.
Bu gün herkesin barok resim dediği işte bu natüralist mektebin eserleridir. En çok inkişaf sahası Hollanda ol- muştur. Vermer Rembrandt bu sırada sayılabilir.
. Ecletique'lerin nazariyesi çok daha geniştir. Oııiar her büyük san'atkârda gördükleri güzel şeyleri eserlerine kabul ediyorlardı. Bu mektebin en iyi temsilcisi şüphe yok ki Carraçhe lardı. Onların p r o g r a m l a r ı resmi mükem- meliyete koşturan her şeydi. Bir taraftan Corregenin renk- leri Venedik mektebinin gölge ışığı Michel-Angenin dese- ni hararetle o n l a r t a r a f m d a n tefsire uğrar. Bu asrı çok parlak san'at eserlerine boğan bu te'lifçi mektep Poussin vasıtasiyle daha dramatik bir şekil a'.dr.
Asrın büyük tabiatçısı Galilleyi 1633 te açılan davada kilise hakikatle beraber mahkiim etti. Fakat sonradan kli- şenin bu mahkûmiyeti kaldırması tabiî ve ilmî araştır- mayı hararetlendirdi. Bu son hadise tabiatçı mektebi çok kuvvetlendirdi.
On yedinci asır muhteşem bir mimarî devridir. Bu ihtişamın asrın devlet şekilleri ile yakından alakası vardı.
Zira barok asrı merkeziyetçi ve müstemlekeci bir devlet şekli gösterir. Bu b i r ü k fikri mimarî plâna da sirayet et- miştir. Birlik san'atın umumî parolasıdır. Barok resim barok mimari, barok müzik doğarken bu birlik eserin te- masında hakim bulunmaktadır. M i m a r l a r artık Vitravüsii bırakırlar öz iradelerine dönerler, yaratmayı düşünürler.
Grek Romen kopyacılığı bilhassa mimaride yol almaya yüz tutar. Barok kiliselerde barok resimler ve barok mü- zik yepyeni olarak şaşaa ile yükselir.
S