Bir antiviral ajanı kullanabilmek için
• Virusun sahip olduğu bir yapıyı ya da kullandığı bir metabolik yolu etkilemeli
• Viral hedefe hücresel hedeften daha fazla affinite göstermeli
• Sadece enfekte hücrelerde aktif hale gelebilmeli
*Bu tip bileşikler antiviral ajan olarak etkili olabilirler
Antiviral ajan için ideal olan Antiviral ajan için ideal olan
• Virusun üremesini baskılarken hücresel fonksiyonları en düşük oranda baskılamalı
• Terapötik indeks: Antiviral ilacın hücresel fonksiyonları baskılama derecesi
-Temel olarak ilacın hedef virusa karşı inhibitör düzeylerinin, hücresel
fonksiyonlara olan toksik düzeylerine oranıdır.
-Bu oran efektif ilaçlar için 100-1000 düzeyinde olmalı
PRATİKTE KULLANILABİLECEK ETKİN BİR ANTİVİRAL PRATİKTE KULLANILABİLECEK ETKİN BİR ANTİVİRAL
AJANIN SAHİP OLMASI GEREKEN ÖZELLİKLER AJANIN SAHİP OLMASI GEREKEN ÖZELLİKLER
• İnfekte bölgeye yapı değişikliğine uğramadan veya aktivitesini kaybetmeden ulaşabilmeli
• İnfekte hücreye kolay penetre olabilmelidir
• Hücresel makromolekül sentezini bozmadan, virusun üremesini özgül olarak inhibe
edebilmelidir (Selektif toksik etki)
• Serum düzeyi uzun süre sabit kalabilmelidir
• Tedavi dozlarında istenmeyen yan etki göstermemelidir. Bu dozlarda antijenik,
toksik, mutajenik veya teratojenik olmamalıdır
Antiviral ilaçların hedefi Antiviral ilaçların hedefi
• virus replikasyonunu herhangi bir aşamasına etki göstererek
durdurabilmektir
(adsorbsiyon, penetrasyon, kapsid soyulması, erken transkripsiyon, erken translasyon, replikasyon, geç transkripsiyon, geç translasyon, assembly, salınma)
• Antiviral ilaçlar virus replikasyonu için gerekli olan viral enzimleri veya yapıları hedef alırlar.
• Virusun kendi replikasyonunda kullandığı özelleşmiş yapı ve enzimlerin sayısı
arttıkça, ilaç hedefi olabilecek
moleküller de artmaktadır.
Antiviral ajanlar için hedefler Antiviral ajanlar için hedefler
Bağlanma (adsorbsiyon):
Virusun hücreye tutunması, viryona bağlanan nötralizan antikorlarla veya reseptör antagonistleriyle önlenebilir.
Reseptör antagonistlerinde hücre reseptörünün veya viral bağlanma
proteininin peptid veya şeker analogları bulunur, bu da virusun hücreyle
etkileşimini kompetitif olarak bloke eder
Giriş ve soyunma:
Giriş ve soyunma:
• Arildone, disoxaril, plecoranil:
Picornavirusların kapsidindeki kanyon yapılarına affinite gösterirler. Buraya
bağlanmaları sonucunda kapsid proteinleri viral RNA’dan ayrılamaz ve replikasyon
işlemine geçilemez
• Amantadin ve rimantadin influenza A’ya
karşı etkili ancak influenza B ve diğer viruslara etkisizdir.
• Bir amantadin türevi olan tromantadine HSV’un girişini önlemektedir.
• T20 (enfuvirtide, fuseon) HIV’ın viral
RNA sentezi:
RNA sentezi:
• mRNA sentezi virusun üremesi için gerekli olmasına rağmen bu molekül
antiviraller için iyi bir hedef değildir.
Çünkü viral mRNA sentezini hücresel mRNA sentezinden ayırmak kolay
değildir
Genom replikasyonu:
Genom replikasyonu:
• Günümüzde klinikte kullanılan antiviral
ajanların çoğunun hedefi virusların nükleik asitlerinin replikasyonu aşamasıdır
• Nükleozid analogları bazda, şekerde veya her ikisinde değişiklikler yapılmış nükleozidlerdir
• Nükleozid analogları viral polimerazları selektif olarak inhibe eder
• Herpesvirusların DNA polimerazları, HIV ve hepatit B virusunun revers transkriptazları virus replikasyonu için gerekli olup konak enzimlerinden farklıdırlar.
• Nükleozid analoglarının viral enzimlere
bağlanması hücresel enzimlere bağlanmasından
• Polimerazlar tarafından kullanılmadan önce nükleozid analoglarının, viral
enzimler (örn, HSV timidin kinazı), hücresel enzimler veya her ikisi
tarafından trifosfat şekline
fosforillenmesi gereklidir
• Modifiye şeker parçalarından dolayı DNA zincirinin uzamasını önleyen
antiviral ilaçlar içinde asiklovir,
gansiklovir, valasiklovir, pensiklovir, famsiklovir, adefovir, sidofovir,
adenozin arabinozid (vidarabin, ara- A), zidovidin, lamivudin (3TC),
dideoksitidin ve dideoksiinozin
bulunmaktadır
• Viral genoma katılıp değişmiş nükleozid bazlarından ötürü replikasyon
(mutasyon) ve transkripsiyon (mRNA ve protein inaktivasyonu) hatalarına sebep olan antiviral ilaçlar içinde
ribavirin, 5-iododeoksiüridin
(idoksüridin) ve triflorotimidin
(trifluridin) bulunmaktadır
• Polimeraz reaksiyonunun ikincil ürününü taklit eden fosfonoformik asit
(foskarnet, PFA) ve fosfonoasetik asit gibi pirofosfat analogları herpes virus polimerazlarını inhibe etmek için
kullanılan klasik ilaçlardır. Nevirapin, delavirdin ve diğer nonnükleozid revers transkriptaz inhibitörleri, nonkompetitif enzim inhibitörleri olarak substrat
bölgesinden ziyade enzim üzerindeki
bölgelere bağlanırlar.
Protein Sentezi:
Protein Sentezi:
• Bakteriyel protein sentezi bazı
antibakteriyel bileşikler için hedef oluştururken, viral protein sentezi
antiviral ilaçlar için zayıf bir hedeftir.
• Viruslar replikasyon için hücrenin
ribozomlarını kullandığından selektif olarak inhibisyonları mümkün değildir.
• IFN α ve IFN β enfekte hücrede viral protein sentezi inhibisyonuyla virusu
durdurur
Virion toplanması ve salınması:
Virion toplanması ve salınması:
• HIV proteazı viryon toplanması ve enfeksiyöz virusların üretilmesi için benzersiz ve temel bir enzimdir
• Sakinavir, ritonavir ve indinavir gibi HIV proteaz inhibitörleri
geliştirilmiştir
• Diğer virusların proteazları da
antiviral ilaçlar için hedef oluşturur
(örnek; nöraminidaz inhibitörleri)
Herpesvirus enfeksiyonlarının Herpesvirus enfeksiyonlarının
tedavisinde kullanılan antiviral ilaçlar:
tedavisinde kullanılan antiviral ilaçlar:
• Dokozanol dışındaki tüm ajanlar viral DNA
polimerazı hedef alır ve viral DNA sentezinde zincir sonlanmasına neden olarak etkinlik
gösterirler
• Bu bileşiklerin bir kısmı virus tarafından kodlanan Timidin Kinaz enzimi tarafından fosforile edildikten sonra antiviral aktivite
kazanırken, diğerleri bu fosforilasyona ihtiyaç göstermeksizin viral DNA polimeraz inhibisyonu yaparlar.
• Bu farklılık, ilaçların toksisite özellikleri ve direnç gelişimi mekanizmalarında etkili
olmaktadır
Asiklovir:
Asiklovir:
• Bir guanozin
[riboz veya deoksiriboz şekeri yerine asiklik (hidroksietoksimetil) bir yan zincirin bulunmasıyla guanozinden farklılık gösterir]analoğudur
• HSV ve VZV enfeksiyonlarında etkili
• Düşük toksisitesi ile en geniş kullanımı
olan antiherpes ilaçtır
• İlaç hücreye girişinin ardından HSV-
1, HSV-2 ve VZV tarafından kodlanan timidin kinaz enzimi ile fosforile
edilerek asiklovir monofosfat bileşiğine dönüştürülür.
• Bu bileşik de hücresel kinazlar
aracılığı ile difosfat ve ilacın aktif formu olan trifosfat formuna
dönüştürülerek, viral DNA polimeraz
enzimini inaktive eder
• Enfekte olmamış hücrelerde ilk
aktivasyon yapılamayacağı için hücresel DNA sentezini inhibe edecek veya
toksisiteye neden olabilecek aktif ilaç da bulunmayacaktır
• HSV tip 1 ve 2, asiklovir’in etkilerine VZV’dan daha duyarlıdır
(VZV timidin kinazıasiklovir’i daha zayıf fosforillediği için)
• Bu yüzden VZV enfeksiyonlarında daha
yüksek doz asiklovir kullanılmalıdır
Valasiklovir:
Valasiklovir:
• Asiklovir’in L-valin esteridir
• Valasiklovir bir ön ilaçtır. Oral yolla alındıktan sonra %50 düzeyinde
absorbsiyona uğrar (asiklovir’in oral biyoyararlanımı
%10-20 düzeyindedir) ve karaciğerde asiklovir’e metabolize edilir
• Dolayısıyla etki spektrumu ve yan etkileri asiklovir’e benzerdir. Asiklovir’e dirençli suşlar valasiklovir’e de dirençlidir. Ağır karaciğer yetmezliğinde valasiklovir’in asiklovir’e dönüşümü azalmaktadır
Famsiklovir ve pensiklovir:
Famsiklovir ve pensiklovir:
• Famsiklovir oral alınan bir ön ilaç olup, GI kanaldan hızla emildikten sonra
deasetilasyon ve oksidasyon yoluyla karaciğerde pensiklovir’e dönüşür
(pensiklovir’in yalnız %1’lik topikal formu olmasına karşılık, famsiklovir GI biyoyararlanımı %70 düzeyinde olan ve oral kullanıma uygun bir ön ilaçtır)
• HSV ve VZV’a etkili bir ilaçtır. EBV ve CMV’a karşı da etkinliği vardır.
Pensiklovir bir guanozin analoğudur
• Viral kinazlar aracılığı ile monofosfat,
hücresel kinazlar aracılığı ile aktif trifosfat formuna dönüşür. Viraz DNA polimerazı
inaktive ederek DNA sentezini inhibe eder
• DNA polimerazı inhibisyon potansiyeli
asiklovir’den 100 kat düşük olmasına karşın, daha yüksek hücre içi konsantrasyonlara
erişebilmesi ve enfekte hücrelerde yarı ömrünün daha uzun olması nedeniyle
tedavide etkin olarak kullanılmaktadır
Vidarabin:
Vidarabin:
• Hücresel kinazlarla fosforilasyon sonucu aktif trifosfat formuna dönüştürülen bir adenin analoğudur
• Etkinliği için timidin kinaz ile aktivasyona gerek yoktur
• Herpesvirus ailesinden tüm viruslara
karşı etkilidir
Gansiklovir:
Gansiklovir:
• Asiklik bir guanozin analoğudur.
• HSV ve VZV ile enfekte hücrelerde viral timidin kinaz enzimleri, CMV ile enfekte hücrelerde virusun UL 97
geninin ürünü olan viral protein kinazlarla monofosfat formuna dönüştürülür
• Bu daha sonra hücresel kinazlarca
aktif trifosfat haline dönüşür
Gansiklovir:
Gansiklovir:
• Hücre içi aktif gansiklovir CMV ile
enfekte hücrelerde asiklovir’e göre 10 kat yüksek düzeydedir.
• Bu nedenle CMV enfeksiyonlarında
asiklovir’den 8-20 kat daha etkindir.
• Bu yüzden de özellikle immünitesi baskılanmış kişilerdeki CMV
enfeksiyonlarının profilaksi ve
tedavisinde kullanılmaktadır.
• Direnç ilacın hücre içi fosforilasyonunu sağlayan UL 97 protein kinaz geninde değişiklik sonucu veya UL 54 geninde nokta mutasyon sonucu viral DNA
polimeraz enziminde değişikliğe bağlıdır.
• Gansiklovir’in oral emilimi azdır.
• Valgansiklovir, gansiklovir’in L-valin
esteri olup oral biyoyararlanımı daha
iyidir
Foskarnet:
Foskarnet:
• Nükleozid yapısında olmayan bir pirofosfat analoğudur.
• DNA polimerazın pirofosfat bağlayan
bölgesine bağlanarak nükleotid bağlanmasını ve dolayısıyla viral replikasyonu inhibe eder
• Bu nedenle viral timidin kinaz tarafından fosforilasyona ihtiyaç duymadan direkt olarak viral polimerazı inhibe edebilme özelliğine sahiptir.
• Herpesvirusların (HSV, CMV, VZV, EBV ve HHV6) DNA polimerazını, HIV
reverse transkriptaz enzimini ve
influenza A RNA polimerazını inhibe eder.
• Oral biyoyararlanımı düşüktür, bu nedenle IV uygulanır.
• Direnç viral DNA polimeraz genindeki
mutasyona bağlıdır
Sidofovir:
Sidofovir:
• Asiklik nükleosid 5’ monofosfat yapısındadır
• Şeker analoğuna bir fosfat tutturulmuş nükleozid analoğudur
• Böylece ilk fosfatlama zorunluluğu
önlenmiş olmaktadır ve hücresel kinazlarla aktif trifosfat formuna dönüşür.
• Viral DNA polimeraz enzimini inhibe eder
• CMV, HSV, VZV, HHV6, HHV8 ve EBV’a karşı aktivitesi olan bir ilaçtır (papillomavirus,
polyomavirus, poxvirus ve adenovirus gibi başka DNA viruslarına da etkilidir)
• Viral timidin kinaz tarafından fosforilasyona gerek olmaması nedeniyle timidin kinaz mutantları ile oluşan enfeksiyonlarda kullanılabilir.
• Genellikle asiklovir ve foskarnet’e dirençli HSV
suşlarının tedavisinde kullanılması önerilen bu ilaca karşı direnç, viral polimerazda oluşan mutasyonlarla ortaya çıkmaktadır
Ribavirin:
Ribavirin:
• Bir çok değişik virusa, özellikle de negatif polariteli RNA viruslarına karşı etkin olan geniş spektrumlu bir antiviral ajandır
• Bir guanozin analoğudur
• Oral, IV ve inhalasyon yoluyla uygulanmaktadır
• Özellikle HCV ve bebeklerin RSV
enfeksiyonlarında olmak üzere kızamık, kabakulak, lassa ateşi gibi
enfeksiyonlarda kullanılmaktadır
• İlacın etki mekanizması kesin olarak bilinmemekle beraber farklı hedeflere
etkilerinin antiviral etkinliğine katkısı olduğu düşünülmektedir.
• Bu çok yönlü etkileri nedeniyle ilaca direnç gelişimi zordur.
• Ribavirin hücreye alındıktan sonra enzimlerle monofosfat formuna dönüşür
• Diğer nükleozid analogları gibi ribavirin’in de fosforlanması gerekmektedir
İlacın monofosfat formu:
İlacın monofosfat formu:
• İnozin monofosfat dehidrogenaz enzimini inhibe ederek hücresel GTP (guanozin)
havuzunu boşaltır,
• Guanil transferaz enzimini inhibe eder,
• mRNA’ların capping işlemini (başlıklanmasını) baskılar,
• RNA polimerazların polimerizasyona
başlamasını ve elongasyonu etkiler
İlacın trifosfat formu İlacın trifosfat formu
• RNA polimerazların sentezi sırasında
GTP yerine geçerek yeni sentezlenen
zincire katılır ve virusun çoğalmasını
baskılar
Amantadin ve Rimantadin:
Amantadin ve Rimantadin:
• Amantadin simetrik bir trisiklik amindir
Rimantadin, amantadin’in alfa metil derivesidir
• İnfluenza A virusunun M2 proteinini hedef alırlar
• Viral M2 proteininin oluşturduğu H+ kanallarını bloke ederler ve içeriye H+ girişi olmaz.
• Bu proton deliklerinin blokajı sonucunda viral M2 proteini tarafından kontrol edilen
endozomal vezikülün pH’sı düşmez
• Sonuçta bu ilaçlar hücre zarıyla virus zarfının birleşmesini inhibe ederler
• Böylece nükleokapsidin sitoplazmaya geçişi ve dolayısıyla da replikasyonu önlenmiş olur.
• Bu ilaçların M2 proteini sentezlemeyen influenza B virusuna karşı etkinliği yoktur
• Enfeksiyon başladıktan sonra ilk 2 gün içerisinde etkin olabilmeleri nedeniyle
tedaviden çok profilaksi amacıyla kullanılırlar
• Dirençte, oluşan M2 mutantları rol oynar
Nöraminidaz inhibitörleri:
Nöraminidaz inhibitörleri:
• İnfluenza viruslarının yüzeyinde yer alan nöraminidaz’ın inhibisyonu virusun hücreden tomurcuklanarak ayrılmasını ve ayrılan
virusların yeni hücreleri enfekte etmesini engeller.
• Nöraminidaz (sialidaz) aktivitesini
inhibe eden sialik asit analoğu iki ilaç mevcuttur:
• Zanamivir (aerosol olarak kullanılır)
• Oseltamivir (oral olarak kullanılır)
• Bu grup ilaçlar M2 inhibitörlerinden farklı olarak influenza A yanısıra
nöraminidaz taşıyan influenza B’ye de etkilidirler
• Amantadin ve rimantadin gibi
profilakside etkindirler
Antiretroviral ilaçlar:
Antiretroviral ilaçlar:
• HIV’in yaşam döngüsünde yer alan birçok enzim, antiviral ilaç hedefi olarak karşımıza çıkmaktadır.
• Bunlardan en önde geleni, viral genomik RNA’nın DNA’ya dönüşümünü gerçekleştiren revers transkriptaz enzimidir. Bu enzimi inhibe eden nükleozid analoğu revers transkriptaz inhibitörleri ve nükleozid analoğu olmayan (non nükleozid) revers transkriptaz inhibitörleri klinikte sık olarak kullanılmaktadır.
• Bunların dışında proteaz inhibitörleri ve füzyon inhibitörleri de vardır.
Nonnükleozid RT inhibitörleri Nonnükleozid RT inhibitörleri
(NNRTİ):
(NNRTİ):
• Aktif olabilmeleri için hücre içi
fosforilasyona gereksinim göstermezler.
• RT enziminin değişik bölgelerine bağlanarak DNA polimeraz aktivitesini bloke ederler.
• NNRTİ, tek başına kullanıldığında çok çabuk direnç geliştirmeleri nedeniyle kombine olarak kullanılırlar.
• NRTİ ve proteaz inhibitörlerine çapraz direnç görülmemektedir
Proteaz inhibitörleri:
• Bazı virusların yaşam döngüsünde bir kısım viral proteinlerin poliprotein yapısından parçalanarak ayrılması ve fonksiyonel hale gelebilmesi için virus tarafından kodlanan özel proteaz
enzimlerine ihtiyaç duyulmaktadır.
• Hücresel proteazlardan farklılıklar gösteren viral proteazlar, antiviral tedavi için spesifik bir hedef oluştururlar. Virusa ait proteazları inhibe ederek olgun viral proteinlerin oluşmasını önleyen ilaçlar “proteaz inhibitörleri” olarak
adlandırılır.
• Proteaz enzimi gag ve gag-pol gen ürünü viral proteinlerin fonksiyonel kor proteinleri ve
enzimlere dönüşümünü sağlar.
• İnhibisyonu ile enfeksiyöz olmayan virus partikülleri sentezlenir.
• HIV proteaz inhibitörleri viral proteaza
bağlanarak fonksiyonunu baskılayan substrat analoglarıdır.
• HIV proteaz inhibitörlerine karşı oluşan dirençte, viral proteazda oluşan mutasyonlar etkili
olmaktadır.
• Proteaz enzimini inhibe eden ilaçlar HIV-1 ve HIV- 2’ye etkilidir. Aktif hale dönüşebilmesi için hücre içi fosforilasyon gerekmemektedir.
• Bu antiviral ilaçlara direnç problemi, tedavi başlangıcında çoklu ilaç verilerek çözülmeye çalışılmaktadır
• RT inhibitörleri ve proteaz inhibitörlerinin kombinasyonundan oluşan “Highly Active Anti
Retroviral Therapy-Yüksek aktivitede antiretroviral tedavi- (HAART), HIV virus yükünü belirgin şekilde düşürmekte ve hastalığın ilerleyişini
durdurabilmektedir