• Sonuç bulunamadı

Kızıldere devrimci geleneği yaşıyor GERİLLALAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Kızıldere devrimci geleneği yaşıyor GERİLLALAR"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Hem partizan hem kumandan Doğan günde MAHİR ÇAYAN Kızıldere duman duman Yanar devrim diye diye Gerillalar vurdu dağa Dağ yarıldı boydan boya Faşist cellat girdi köye Dayan İLKER AKMAN dayan Gökte uçan faşist kazlar Beylerderesini izler Nişan nişan hedef gözler Dayan ZİYA GÜNEŞ dayan Malatya'dan kalkan ordu Beylerderesi'ne kondu Kuru dere kana kandı

Dayan HASAN BASRİ dayan Evin önü bahçe bağlar Arkasında sıra dağlar Gerillalar fitil bağlar

Dayan YÜKSEL ERİŞ dayan”

İnsan belki devrimci doğmaz ama, isterse bir devrimci olarak ölebilir. Devrimciliği kendine yaşam biçimi edinenler, bir devrimci gibi ölmesini de becerebilirler.

Bundan tam 43 yıl önce, 30 Mart 1972’de THKP-C önderi ve 9 yoldaşı, 12 Mart faşizminin azgın saldırılarına karşı devrimci duruşun somut örneğini sergileyerek, idam edilmeyi bekleyen Deniz ve yoldaşlarını kurtarmak için kendi yaşamlarını hiçe sayarak, ülkemiz devrimi için devrimci çıkış yolunu gösterdiler. Birer devrimci gibi ölmesini de bildiler. Başkaca bir çıkar yoktu, ya teslim olunacak  ve burjuvazinin zafer çığlıklarına razı olacaklardı. Ya da direnecek, fiziken yok olsalar da manevi olarak devrimcilere rehberlik etmeye devam edecek halkların yüreğinde

(2)

Yine Kızıldere direnişi ile Mahirler, eylem birliği ile başlayarak örgütsel birlik yolunun

açılabileceğine can bedeli bir duruşla örnek oldular. Ancak ne yazık ki, onların ardılları bunu devam ettiremediler, bırakalım birliği bir amip gibi bölünme yolunu seçtiler. Bugün hala aynı duruşta inat ederek solun bir güç olamamasının sebebi oldular.

Biliniyor,Türkiye egemenlerinin devrim mücadelesine verdikleri en büyük zararların başında bellek silme operasyonları gelmektedir.  Amaç, gelecek kuşaklar ile, geçmiş kuşaklar arasındaki bağı koparma, gerçeği ters yüz etmedir. 12 Mart zulmünü bilmeyenler, 12 Eylül mezalimini yaşamayanlar, elbette bugün ; Tayyip gibi, Fetullah gibi gerici yobazları, CHP, MHP, İP gibi ulusalcı ırkçı hareketleri tanımakta zorlanırlar.

Geçmişle bağını koparan bir hareketin, geleceğe yönelme ve geleceği kazanma şansının

olmadığı ise ortadadır. Her geçmişe yöneliş, geleceğe açılma eğilimini de içinde taşır. Geçmişin araştırılıp iyi ve kötü yönleri ile değerlendirilmesi, geleceğin kazanılmasının anahtarıdır.

 Ülkemiz halklarının kurtuluşu için bugün yola çıkanların da, tarihi kendinden başlatma

hastalığına düşmeden, devrimci hareketin geçmişini göz önünde bulundurarak hareket etmeleri, onları zafere taşıyabilir. Geçmişin yeniden araştırılıp, o dönemde yazılanların ve yapılanların gözönünde bulundurulması, şimdinin aldatıcı görünümlerinin acımasız bir eleştirisine yönelmeyi sağlamak içindir.

(3)

yeniden ve yeniden diriltmeye çalışmalıdır. Ancak geçmişe ilgi, devrimden kaçışçı ve gerici bir biçimde olmamalıdır.

« Geçmişi incelemek, yaşama bağlı kalarak ölümü incelemektir » diyor Lucien Febvre ve

ekliyor ; « Geçmişin

insanın omuzlarına tüm ağırlığıyla çökmesini engelleyen ve düzenleyen tarihtir. » İşte ülkemiz devrimi için yola çıkanlar da geçmişe böyle bakabilmeli ve Kızıldere sonrasında yaşanan gelişmeleri de göz önünde bulundurarak, belleklerimizin silinmemesi için üzerlerine düşen tarihsel arınma ve araştırma görevlerini de yerine getirmelidirler.

 1 Mart 1971’de THKP-C’nin ilanını açıklayan Mahir Çayan şöyle diyor : “ Bu örgüt, Türkiye’de karşı devrim cephesinin tüm baskı ve şiddet ve cebrini göğüsleyerek, kırsal alanlardan

fabrikalara, üniversitelere kadar bütün kesimlerdeki devrimci mücadeleyi yönlendirme gayreti içinde olanların örgütüdür. »

Bu anlayışla yola çıkış bugünün devrimcilerinin de önünde duruyor.  68 kuşağı görkemli bir direniş sergiledi. Onların devamcıları 78’liler  olarak yeniden başlangıç yapanlar , anti-faşist mücadelede 3 bin yoldaşını kaybetmelerine karşın, işkencelere ve hapislere rağmen devrim için, eşit ve özgür bir dünya için savaşa devam dediler. Öldüler, zindanlara girdiler,

işkencelerden geçtiler. Pratik mücadelenin yoğunluğu , Mahirlerin yarım bıraktığı ideolojik,

(4)

71 sonrasında yeniden örgütlenen devrimci hareket, 71’e göre nicel olarak Mahirlerin, Denizlerin örgütlerinden kat be kat güçlü olmasına karşın, yine yeterli olmasa da 12 Eylül faşizmine karşı girişilen ve 12 Mart sonrası eylemleri nicel ve nitel olarak kat be kat aşan onlarca kahramanca eylem bile, Mahirlerin Kızıldere eylemi kadar etkili olamadı ve iz  bırakmadı. Gerek 12 Eylül öncesi, gerek 12 Eylül sonrası yapılan bunca eyleme, ödenen bunca bedele karşı  Mahirlerin, Denizlerin, İboların, devrimci duruşlarıyla ve tek başlarına çıplak bedenleriyle yarattığı etkiyi aşan bir gelenek de yaratamadık.

Belki Kızıldere de devrimci hareket fiziki olarak bir yenilgiyi yaşamıştır. Ancak 12 Eylül

karşısındaki tutumu ile devrimci hareket, esas olarak fiziki yenilginin yanında siyasal bir yenilgiyi de yaşadı. Mahirlerin, Denizlerin ve İboların çizgisinin savunucu olmakta yarışanlar, bireysel çıkışları aşan örgütlü bir devrimci direnişi örgütleyemedikleri gibi, mücadeleyi sürdürmekte kararlı kadroları saf dışına iterek devrimci hareketi tasfiye etmede tereddüt etmediler.

Ancak bütün bu olumsuzluklara karşın Kızıldere’de yaratılan devrimci gelenek bugün özellikle gençliğin mücadele pratiğinde yaşatılıyor. Ülkemizin birleşik devrimci hareketi olmaya aday HDP’de yaşıyor.  Birbiri için ölmeyi göze alan siper yoldaşlığı anlayışı, örgütlenme sahasında da siper yoldaşlığına evrilerek, ayrı örgütlenmede olmanın birleşerek ortak düşmana karşı ortak bir cephede yer almaya engel olmadığının pratik uygulaması HDP’de hayat buluyor. Artık sadece direnen ve bu uğurda ölenler, şimdi bu ülkeyi yönetmeye aday oluyorlar. Bu umudu büyütmek, ayrılıklarımızı değil, birlik noktalarımızı öne çıkarmak, ülkenin içinde bulunduğu kaostan halklar lehine bir çözüm yaratmamıza zemin sunabilir ancak.

(5)

Bir üçüncü seçeneğin yaratılması gerektiği inancına sahip olamayanların devrimciliği sadece laftan ibarettir. CHP eğer gerçekten iktidar istiyor olsaydı, biraz soldan nasiplenen bir yapı olsaydı HDP’nin ittifak önerisine cevap olurdu. Bugün Kılıçdaroğlu bunu itiraf ediyor ve HDP’nin ittifak önerisini kabul etmediklerini söylüyor. Ve tutumuyla, söylemiyle de kimlerle ittifak yaptığını hiç gizlemiyor. Bir devrimci Faşist Mansur Yavaş’ı destekleyelim diyebilir mi? Bir devrimci

Cemaatçi olduğu ayan beyan ortada olan Sarıgül’ü destekleyelim diyebilir mi? Bir devrimci AKP gitsin de kim gelirse gelsin anlayışını devrimci taktik olarak sunabilir mi?

Bize göre bunları önerenler devrimci değil, kendileri bir bölendirler. İstanbul’da Sarıgül’ü

destekleyelim diyen solcularımız Dersimde niye BDP’yi desteklemezler ve seçilemeyeceklerini bile bile niye bağımsız aday gösterirler ve ardından el altından niye CHP’yi desteklerler anlayan beri gelsin.

Mahirlerin, Denizlerin, İboların gerçek ardılları bugün bize dayatılan bu iki seçeneği de elinin tersiyle itmesini bilenlerdir. Bir üçüncü seçenek mümkündür ve bu seçenek Türkiye’nin tüm devrimci-demokratik güçleri ile Kürt özgürlük hareketi bileşenlerini bir araya  getirme

potansiyelini içinde taşıyan HDP’dir.  Kızıldere katliamının yıl dönümünde en iyi anma, egemenlere karşı halkların devrimci-demokratik seçeneğini gerçekleşebilir hale getirmektir.

Bunun için oyumuz HDP’ye olmalıdır.  Barajı aşacak bir güce ulaşacak HDP egemenlerin

(6)

Referanslar

Benzer Belgeler

Organized by the Eastern Mediterranean University (EMU) Graduate Relations and Career Research Directorate (MIKA), in collaboration with academicians and experts at EMU as well

Girişim “İstanbul’dan Hakkari’ye köprü ol… Barış’a köprü ol” şiarıyla 30 Ekim’de Bostancı Gösteri Merkezi’nde konser düzenleyecek. Geceden elde edilecek

Yıllar önce devrimci öğrenciler tarafından Zap Suyu üzerinde kurulan, ancak 1999 yılında havaya uçurulan Deniz Gezmiş Köprüsü olarak da bilinen Devrimci

Yüksek hızlı bulutlar diye adlandırılan bu hidrojen bulutları, milyonlarca Güneş kütlesinde.. Uzak- lıkları da birkaç milyonla, birkaç yüz bin ışık yılı

On the other hand, the revolutionaries in France planned to maintain the revolutionary principles and to spread all over Europe.. France fought with the

D İSK Genel Başkanı Süleyman çelebi yaptığı konuşmada, DİSK'in özellikle 12 Eylül 1980 tarihine kadar gelen arşivini koruyup günümüze kadar taşımanın zorluğuna

küçüğünden en büyüğüne devrimci hareketler hemen her ezilen toplumsal kesim içinde kendine taraftar bulabiliyordu.  Böylesi bir ortamda devrimci hareketler,  ne 12 Mart

Envanter planlaması, kat hizmetleri departmanının sorumluluk alanında yer alan bölümlerin, istenilen kalitede ve zamanda düzenlenmesini sağlayacak temizlik malzemelerinin