• Sonuç bulunamadı

Koroner Arter Hastalığında Q! Dispersiyonu ile Koroner Anjiyografi Bulguları Ilişkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Koroner Arter Hastalığında Q! Dispersiyonu ile Koroner Anjiyografi Bulguları Ilişkisi "

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türk Kardiyol Dem Arş 2000; 28: 489-494

Koroner Arter Hastalığında Q! Dispersiyonu ile Koroner Anjiyografi Bulguları Ilişkisi

Uz. Dr. Mehmet KANADAŞI, Uz. Dr. Şenol DEMİRCAN, Uz. Dr. Mesut DEMİR, Y. Doç. Dr. Ferit AKGÜL*, Prof. Dr. Esmeray ACA RTÜRK

Çukurova Üniversitesi

Tıp

Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim

Dalı, Balcalı,

Adana *Sütçii

imanı

Üniversitesi

Tıp

Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim

Dalı, K.Maraş

ÖZET

Bu

çalışmada,

iskemik kalp

lıastalannda

koroner arter

tezyon şidderi

ve sol ventrikiil duvar hareket

bozukluğu­

nun QT dispersiyonu ile

ilişkisinin

incelenmesi amaç/an-

dı. Yaşlan

33-73 arasmda olan (ortalama 52.9±9.9), 2/8 ( /44 erkek, 74 kadm) hasta

çalışmaya a/mdı.

Koroner ar-

ter hastalığı

ön

tamsı

ile biitiin hastalara koroner

aııji­

yografi

yapıldı. Hastalardan 50mmlsn hızında

12 derivas- yon/u elektrokardiyografi (EKG) kayalan

alındı.

QT ara-

lığı lıer

derivasyanda QT'nin

başlangıç

ve

bitiş

noktalan el ile

işaret/enerek hesaplandı.

QT dispersiyonu, en uwn QT

aralığı değerinden

en

kısa

QT

aralığımn çıkam/ması

ile

hesaplandı.

Bazeli formii/ii kullamlarak

düzeltilmiş

QT (QTc) ve /m

değerlerden

de hesaplanarak

diizeltilmiş

QTd (QTcd)

bulımdu.

Koroner anjiyograji

sonrası

koroneriez- yon derecesine ve sol ventrikül duvar hareketlerine göre alt gruplar belirlendi. Koroner stenoz derecesi %50 ve fizerinde olan hastalar ko

roner lezyonlu grup içine alindı.

Sol ventrikiilografide

Ilkalı

damar ile

ilişkili

duvar seg- mentinin kontraktifile derecesi ve anormal segment

sayısı

dikkate

alınarak

her hasta için duvar hareket skom (DHS) belirlenip kaydedildi. QTcd, tek koroner tezyon/u gruptan sol ön inen arter (LAD)

llkamklığı

olan hastalar- da normal koroner

grubıma

göre

anlamlı

olarak

uzanuş saptandı

(p<O.OOJ ).

iki ve iiç koroner lezyonu olan grupta

da QTcd normal gruba göre

anlamlı

olarak

fazlayc/ı

(p<O.OOI ). Ancak izole sirkumjleks (CX),

sağ

koroner ar- ter (RCA) ve her ikisinin birlikte

olduğu

koroner tezyon/u grupta

anlamlı

bir fark

bulunmadı.

Koroner patolojisi olan grup kendi içerisinde duvar hareket

bowkluğu

olan ve olmayan iki alt grup olarak

karşılaştmldı.

Duvar hare- ket

bozukluğu

olan grupta QTcd

anlamlı

olarak yiiksek bulundu.

Sonuçta, LAD arter lezyonu ve/veya ona

eşlik

eden koro- ner patolojilerinde, özellikle birlikte iskemi veya nekroz sonucu sol ventrikiil duvar hareket

bozukluğu

olan hasta- larda, QTcd'nin anlam/i olarak

arllığı

kamsma

van/dı.

A

nahtar kelime/er:

Koroner arter

hastalığı,

koroner anji- yografi, QT dispersiyon u

Aterosk

leroz sonucu oluşan iskemik kalp hastalığı yetişkinlerde

en

sık

görül

en

mortalite sebebidir

(1

>.

Prospektif

çalışmalar,

koroner arter

hastalarının Alındığı tarih: 22 Ekim 1999, revizyon 27 Haziran 2000 Yazışma adresi: Uzm. Dr. Mehıneı Kanadaşı, Çukurova Üniversi- tesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı, Balcalı, Adana Tlf: (0322) 338 6060 1 3191 E-mail: kanadasi@mailroom.com

%25-30'undan fazlasında ilk belirtinin semptomların başlamasından itibaren bir saat içerisinde gelişen

ani kalp ölümü

olduğunu göstermiştir ( 1,2).

Geç

dönenı­

de iskemik kalp

hastalığı sonucu gelişen sol

ventri - kül

fon

ksiyon

bozukluğu

ve ventriküler

aritmiler mortalite nedeni

olara

k suçlanmaktadır (3-5).

A

ni

kalp ölümünün

oluşumunda

malign

ventriküler arit-

miler,

özellikle

de

ventrikül fibrilasyonu (VF) so- rumlu tutulmaktadır.

Yentri küle

r kaynaklı

aritm iie-

rin

büyük bölümü

komşu ınİyokard segmetleri ara-

sındaki

asenkron repolarizasyon

nedeni ile oluşan

reentriden kaynaklanmaktadır (6,7). Yüzeyel elektro-

kard

iyografide (EKG) değişik

derivasyonlardaki QT intervalleri

arasındaki farklılık olarak tanımlanan

QT dispersiyonundaki

artış,

YF'na yol açan

reentri olu-

şumunda

rol

oynamaktadır (8).

Bu

çalışmada iskemik kalp hastalığı olanlarda, koro-

ner arter

lezyonlarının şiddeti ve ventrikülografi ile

belirlenen sol ventri k

ül duvar hareket bozukluğunun

QT dispers

iyonu

ile

ilişkisi araştırıldı.

GEREÇ ve YÖNT EM

Kliniğimize göğüs ağrısı yakınması ile başvuran ve iske- mik kalp hastalığı ön tanısı ile koroner anjiyografi yapılan

251 hasta çalışına için incelemeye alındı. İntraventrikliler iletim defekti olup QRS süresi 120 ınilisaniyeyi (ıns) ge- çen sol veya sağ dal bloklu, EKG'de T dalgasının bitiş noktası belirlenemeyen, atriyal fibrilasyonlu, kalp kapak

hastalığı ve kardiyomiyopatisi olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Bu şartlara uygun olan 218 hasta çalışınaya dahil edildi. Çalışmaya alınan olguların hiçbirisinde semptoına­

tik kalp yetersizliği, elektrolit bozukluğu, uzun QT sendro- mu ve QT'yi etkileyecek ilaç kullanım öyküsü yoktu. Yaş,

cinsiyet, koroner arter risk faktörlerinden hipertansiyon, diyabetes nıellitus ve sigara kullanımı anamnezden kayde- dildi. Tüm hastalardan koroner anjiyografi sonrası 50 mm/sn hızında 12 derivasyonlu EKG kayıtları alındı. QT dispersiyonu için EKG kaydında QT aralığının başlama noktası olarak PR aralığının sonu, Q dalgasının başlama noktası kabul edildi. T dalgasının izoelektirik TP çizgisine

dönüş noktası QT mesafesinin bitiş noktası olarak alındı

ve eğer U dalgası mevcut ise T dalgası ile U dalgalarının birleşme kısmının en alt noktası T dalgasının bitişi olarak

(2)

Tiirk Kardiyol Dem Arş 2000; 28: 489-494

kabul edildi. Tüm hastalarda QT'nin başlangıç ve bitiş noktası belirlenemeyen derivasyonlar çalışma dışı bırakıl­

dı. QT aralığı, her derivasyanda QT'nin başlangıç ve bitiş noktaları el ile işaretlenerek hesaplandı. En az üç tanesi

göğüs derivasyonu olmak üzere yedi derivasyanda ölçüm

yapılabilen olgular çalışmaya alındı. QT dispcrsiyonu, en uzun QT aralığı değerinden en sa QT aralığının çıkartıl­

ması ilc hesaplandı. Bazett formülü kullanılarak düzeltil-

miş QT süreleri bulundu ve bu değerlerden de düzeltilmiş

QT dispcrsiyonu (QTcd) değerleri hesaplandı.

Koroner anjiyografi: Koroner anjiyografi Judkins tekniği ilc rutin açılar kullanılarak gerçekleştirildi (General Elect- ric, Advantx 125 KY, 1000 MA, tck plan DSA C kollu 1993 model). Anjiyografide sol ana koronerde %50 ve da- ha fazla, diğer epikardiyal koroner arterlerde bir pozisyon- da %70, iki pozisyonda %50 ve daha fazla darlık var ise o damarda kritik lezyon olduğuna karar verildi. Sol ventrikül duvar hareketleri kontrası ventrikülografi ile değerlendiril­

di. Sol ventrikül bir bütün halinde kuvvetli ve konsantrik

kasılma göstcriyorsa normal ventrikül, tıkalı artere ilişkin

segmentte kasılma azalmış ise hipokinetik, ilgili segnıentte konıraksiyon yok ise akinetik, paradoksal bombcleşıne

varsa diskinetik, sistol sırasında bombelcşme gösteriyor ve nonnal kasılma gösteren bölgelerden keskin bir sınırla ay-

rılıyorsa ancvrizınatik vcntrikül olarak değerlendirildi. Her hasta için anormal scgıncntlerin kontraktİlite derecesini ve

sayısını gösteren sol ventrikül duvar hareket skoru (DHS) belirlendi. Buna göre nonnal ventrikül için O, her hipaki- netik segment için 1 puan, diskinetik veya akinetik seg- ment için 2 puan ve anevriznıatik segment için de 3 puan verildi.

İstatistiksel Yön te m

Tüm parametrelerin ortalama değerleri ve standart sapına­

ları belirlendikten sonra ortalama değerler arası farkın öne- mi için ı-testi yapıldı. Ayrıca DHS ile QT dispersiyonu

arasındaki ilişki için korelasyon analizi yapılve p<0.05

anlamlı olarak kabul edildi.

BULGULAR

Çalışmaya 218 (144 erkek, 74 kadın,ortalama yaş 52.9±9.9) hasta kabul edildi. Hastaların QT dispersi-

yonu ile ilgili bulguları, koroner anjiyografi, sol ventrikül duvar hareketi, EKG ve klinik özelliklerine göre maddeler halinde aşağıda özetlenmiştir.

I) Tüm grup kendi içerisinde incelendi. Grup içinde 134 (%6l.5) hastada koroner tezyon saptanırken, 84 (%38.5) hastada lezyon saptanmadı. Koroner arterle- ri normal olan olgularda QTcd değeri 44.8±30.3 ms olarak bulundu. Koroner arter lezyonu saptanan üç farklı koroner arter grubu tek olarak, iki ve üç damar hastaları ile normal koroner arter grubu tek tek karşı­

laştırıldı.

a) Tek koroner lezyona sahip hastalar: Sol ön inen arter (LAD) lezyonu saptanan 31 (%23.1) hastada QTcd 75.9±26.8 ms idi (p<O.OO 1 ), bu değer normal koroner arterleri olan grubun QTcd değerinden an-

lamlı derecede uzun olarak tespit edildi. Sağ koroner

arter (RCA) tezyon u bulunan 15 (% l 1 .2) hastada QTcd 51.2±14.9 ms ve sirkumfleks (CX) lezyonu olan 9 (%6.7) hastada QTcd 49.3±17.0 ms hesaplan-

dı. RCA ve CX lezyonu olan hasta grubu normal grup ile karşılaştırıldığında anlamlı fark bulunmadı (p>0.05, Tablo 1, Şekil 1 ).

b) Birden fazla koroner lezyonu saptanan hastalar:

İki koroner lezyonu saptanan 36 (%26.9) hastada [LAD+RCA=21 (%58.3), LAD+CX= 1 1 (%30.6) ve RCA+CX=4 (%1 1.1) hasta] QTcd 87.3±27.4ms, üç koroner lezyonu saptanan 43 hastada QTcd 83.5±27.9 ms idi (her grup için, p<O.OOl).

Il)

Koroner arter lezyonu saptanan 134 hasta ( 103 erkek, 31 kadın, ortalama yaş 54.2±1 0.0) kendi içe- risinde değerlendirildi. EKG bulgusu olarak Q dal- galı miyokard infarktüsü (Mİ) geçirmiş olan 53 Tablo 1. Koroner lezyon -QTcd arasındaki ilişki ve tüm gruptaki hasta özclliklel'i

Koroner lezyon sayı E/K HT+/- DM+/-

Nomıal 84 41 /43 17176 lO /74

IDH

LAD 31 16/ 15 18/13 4/24

cx

9 6/3 4/5 ı /8

RCA 15 13/2 6/9 1/14

2DH 36 30/6 21/ 15 7/29

3DH 43 3815 19/24 lO /33

Toplanı 218 144/74 85/133 33/185

*=

istatistiksel karşılaştırma koroner !ez yon/u gmp ile normal koroner gm bu arasında yapılmıştir.

QTcd (ıııs)

44.8±30.3

75.9±26.8 49.3±17.0 51.2±14.9 87.3±27.4 83.5±27.9

p

0.001* AD*

AD*

0.001* 0.001*

DH= Damar lıastalığı, E= Erkek. K= Kadın, HT= Hipertausiyon, DM= Diyabetes mellitus, AD= Anlamlı değil, LAD= Sol ön inen arter, CX

=

Sirkiimjleks arter, RCA

=

Sağ koroner arter, m s= milisaniye

490

(3)

M. Kanadaşı ve ark.: Koroner Arrer Nasralığında QT Dispersiyon// ile Koroner Anjiyografi Blllgulan ilişkisi

DH= Damar hasralığı, LA D= Sol ön inen arrer, CX= Sirkiimfleks arTer, RCA=Sağ koroner arTer, ms= milisaniye

Şekil!. Tüm grup içerisindeki damar tutulumuna ve sayısına göre QTcd dağılımı

(%40.0) hastada ö

ülen QTcd (93.

1±28.8

ms), EKG'si normal ol an 8

1

(%60

.0) hastanın

QTcd (67 .6±23.0 ms)

değerinden anlamlı

olara k

fazlaydı

(p<O.O

ı).

Lok alizas yon

farkı

o

larak QTcd, 2

4

(o/o 17.9)

inf e riyor

Mİ'lü has

tada 82. I ±26.1 m s, 17 (% 12.7)

yaygın

anteriyor

Mİ hastasında

95.0±23 .5 ms, 8 (%6.0) anteroseptal

Mİ'ünde

92.9±3 1.8 ms ve 4 (%3 .0) a nterolateral

Mİ hastasında

82.2±27.7 ms o

larak

ölç

üldü. Farklı lokalizasyondaki tüm Mİ gruplarında

be

lirlenen QT dis

pers iyonu tek tek kar-

şılaştırıldığında

norma

l

gruptan

fazlaydı

(p<O.O 1 ).

Farklı

in

farktüs lokalizasyonları kendi aralarında karşılaştırıldığında

QT

dispersiyonları arasında

an-

lamlı

fark

saptanmadı

(p>0.05, T ablo 2).

Sol ventrik

ül duvar hareke

t

bozukluğu

olan 80 (%59.7) hastadaki QTcd, duvar hareketl eri

normal Tablo 2. Koroner lezyon olan hastaların EKG'deki Q dalgası

ile QTcd arasındaki ilişkisi

Grup Sayı(n) QTcd (ms)

Noımal EKG 81 67.6±23.0 *, :j:

Q dalgaEKG 53 93.1±28.8

*

Yaygın Anıeriyor Mi 17 95.0±23.5

t. +

Aıııerosepıal Mi 8 92.9±31.8

t. +

Anıerolateral Mi 4 82.2±27.7

t.

:j:

inferiyor Mi 24 82.1±26.1

t.+

Normal ile Q dalgalı EKG'si olan hasra/ar karşılaştırıldığında;

*p<O.OI

Farklı Mi örneği olan hasra/ar birbirleriyle karşılaşflnldığuıda;

fp>0.05

Fork/ı Mi örneği olan hasra/ar normal grupla

karşılaşflnldığında; :f:p<O.OI

olan 54 (%40.3) hastadan daha f az la idi (85.3±24.9 ms'ye

karşın

64.4±24.9 ms, p<O.OOJ, Tablo 3). Du- var hareket

bozukluğu

olan

farklı

koroner lezyonlu

hastalarda,

hare ket

bozukluğu

olmayanla

ra göre

QTcd

artmış

olara k

saptandı

(LAD için p<O

.OO 1,

RCA ve CX için p<0.05,

Şekil

2).

Ayrıca, sol ventri-

kül duvar

hare

ket

bozukluğu şiddetinin

göstergesi olarak DHS ile QT dispers iyonu

arasındaki ilişki in-

celendi. Buna gö re; 24 (% 17 .9 ) hastada

1, 28

(%20.9) hastad a 2 ve 2 (%1.5) hastada 3 olarak

tes-

pit edildi. Otuz

altı

(%26.9) hastada ise kontrak tilite

bozukluğu kanşık

tipteydi. DHS-2 olan hastalardaki QTcd (91.4±22.6 ms), DHS -1 olan has

talardan

(74.8±22.0 ms)

fazlaydı

(p<O .O 1, Tablo 4). Anevriz-

Tablo 3. Sol venlrikül duvar hareket bozukluğu ile QTcd

arasındaki ilişki

DHB QTcd msn

Koroner !ez yon + 1- (DHB+/-)

P *

Tüm grup 80154 85.3±24.9 1 64.4±24.9 0.001 LAD 121 19 9 ı .5±26.4 1 66.1 ±22.6 0.001

cx

1/8 45.0 1 49.9± 18.1

RCA 6/9 54.8± ı 1.6 1 48.8± 17

.o

AD

2DH 2818 90.2±29.3 1 77.4±17.5 0.05 3DH 331 10 85.6±26.2 1 76.6±33.5 0.05

*=

israrisriksel karşi/aşfirma DHB olan (+) ve olmayan (-) gruplar arasında yapılmışTır.

DH= Damar hasTalığı, DHB= Duvar hareket boz11kluğıt, AD=

Anlamlı değil

LAD= Sol ön inen arrer, CX= Sirkunıfleks arrer, RCA= Sağ

koroner arrer

+

=

D11var hareker bozukluğu olan grup. -

=

Duvar hareker

bozukl11ğu olmayan grup

(4)

Tiirk Kareliyol Dem Arş 2000; 28: 489-494

% 100

c

80

C/)

~ E c: 60

o >-

-~ 40

a. C/)

f-

o

20

LAD cx

ı D

DHB(+)

D

DHB(-)

ı

RCA 2DH 3DH

DH= Damar hasralığı, LAD= Sol ön inen arrer, CX= Sirkiimfleks arrer, RCA=Sağ koroner arrer, ms= milisaniye

DHB= Duvar hareker bozukluu olan(+}, olmayan(-). LAD için p<O.OO/, 2DH ve 3DH için p<0.05, CX ve RCA için p>0.05

Şekil 2. Duvar hareket bozukluğu olan ve alınayan hastalarda damar tutulumuna ve sayısına göre QTd dağılımı

Tablo 4. Sol vcntrikül duvar hareket bozukluğu olan hastalarda DHS ile QTcd arasındaki ilişki

Grup Sayı (n) QTcd (ıns)

DI-IS-I 24 74.8±22.0

DHS-2 28 9 ı .4±22.6

DHS-1= Duvar hareker skoru olan grup. DHS-2= Duvar

lıareker skoru 2 olan grup

*=

DHS-1 ile DHS-2 grupları karşılaşrmldığuıda; p<O.OI

malı

hasta

sayısı

istatistiksel

işlem

için yeterli olma-

masından dolayı

bu grup

karşılaştırılmadı.

Sonuçta, DHS

arttıkça

QTcd s üres

inin arttığı

be

lirlendi

(p<0. 001).

III) Sol ventrikül duvar hareket

bozukluğu

olmayan, koro

ner arter lezyonuna sahip

54 (%24

.8) hastanın

QTcd

değeri,

normal korone

r ve

normal sol ventri- kül duvar hareketi olan 84 (%38.5)

hastanınkinden fazlaydı

(64.4±24.9 ms'ye

karşın

44.8±30.3 ms, p<O.OO I).

IV) Tüm gru pta

olguların

%39'unda (84) hipertansi- yon ve %

lS'

inde (33) diyabetes me

llitus

mevcuttu.

Olguların %66'sını

(133) erkek cins iyet

oluşturmak­

taydı

ve

%60'ı

(13 1) s

igara

içmekteydi. Hipertansi- yon, diyabetes mellitus, erkek c ins iyet ve sigara ile QT dispersiyonu

arasında istatistiksel olarak anlamlı

bir

ilişki bulunamadı (sırasıyla

p=0.48

I,

p=0.432, p=0.830, ve p=0.815)

492

TARTIŞMA

Korone

r bakım

ünitelerinde

uygulanan trombolitik ilaçlar

ve

riskli hastalard

a

uygulanan

erken

invazif

yöntemler miyokard infarktüsünün erken evresi nde- ki mortali te

oranını azaltmıştır.

Bununla birlikte has- taneden taburcu olan

hastalarda, geç

dönemdeki mortalite

oranı

yüksek seyretmeye devam etmekte- dir. Ko roner arter

hastalarında

görül en ani ölüm, mortalite içinde önemli yer

tutmaktadır.

Ani ölümle-

rin

en önemli etiyolajik nedeni VF'd

ur.

VF'nun pato- fizyolojisinde

ıniyokardın

repolarizasyon

heterojeni-

tesi rol

oynamaktadır (6,9).

QT dispers

iyo

nu ilk kez Day ve

ark.'nın

ventrikü

l re-

polarizasyonunun asenkron

isini 12

derivasyonlu EKG'de QT

aralığının

he terojenilesi olarak

tanımla­

ması

ile k

linikde kullanılmaya başlanınıştır

(tO) . Konjenital

uzaınış

QT

sendromlarında

ventriküler aritmi riskini belirlemede QT

dispersiyontın

uygun bir yöntem

olduğu

ileri

sürülmüştür (ll).

Akut koro- ner

iskemide,

akut m

iyokard infarktüs

ü

anında

ve

sonrasında,

kalp

yetersizliğinde,

diyabetes me llitus

hastalarında,

hip ertra fi k kardiyom

iyopatili hastalar-

da QT

dispersiyonunarttığı gösterilmiştir (12). Ayrı­

ca

bazı antiaritnıik ilaçların (sınıf

lA) QT dispersiyo- nunu

arttırdıkları

bilinmektedir. Amiodarone gibi

bazı antiaritnıik ilaçların

da QT dispersiyonunu azal-

tarak ventriküler aritmi sıklığını azalttığı bildirilmiş­

tiı· (13),

Zareba ve ark.C14) ko

roner arter hastalarında, sağlıklı

(5)

M. Kanadaşı ve ark.: Koroner Arter Hastalığında QT Dispersiyomı ile Koroner Anjiyografi Bulguları ilişkisi

bireylere gö

re QT d

is

pers iyonunun

arttığını

göster-

mişlerdir.

Bu hastalardaki ölümc ül aritm

i ve mortali-

te

artışı

ile QT dispersiyonu

arasında

bir

ilişki

old u-

ğunu bildirmişlerdir.

Batur ve

ark.(ı5)

günboyu de-

ğişkenlik

ve QT dispe rs iyonu

arasındaki ilşikiyi in-

celedikleri bi r

çalışmada,

iki-üç dama r

hastaları

ile normal koroner anjiyogra ma sahip

sağlıklı olguları karşılaştırmışlardır.

Sabah ,

öğle, akşam

ve gece, QT dispersiyonu ölçümle ri

yapılmıştır.

Tü m ölçüml erde

has

ta grupta QT dispe

rs

iyonu

artışı saptanmış,

a ncak günboyu

değişkenlikle uyumlu olarak sabah

(07-09) ve

öğle (ı ı-ı3)

sa atlerinde ölçülen

değerler

istatistik- sel olarak

anlamlı bulunmuştur.

Tsai ve

ark.(ı6)

ko-

roner anjiyografide

%50'n

in üzerinde koroner lezyon

olan aort

darlıldı

hastalarda, %50'nin

altında

koro ner

lezyo

n olan aort

darlıklı

hasta lara göre QT dispersi- yonunun

arttığını bildirmişlerdir.

Klinik

değerlendir­

mede, indüklenen kalp

hızı artışı ile oluşturulan

akut iskemi

sırasında

QT d

ispers

iyonu

artışının

istirahate göre daha büyük öneme sahip

olduğu

ileri

sürülmüş­

tür.

Stierle ve

ark.(ı7)

atri yal pacing

ile oluşturulan taşikardi

ile üç dama

r lezyonu ola

n hastalarda, geli-

şen

iskemi sonucu koroner s inüs laktat ekstraks iya- nu ile parale

l

olara k QT

d

ispersiyonunun

arttığını belirlemişlerdir.

Korone r arter

hastalarında

egzersiz

sonrası oluşturulan

iskem

i ile

QT dis persiyonun art-

tığı saptanmış tu·( ı

8).

Çalışmamız

sonuc unda daha önce

Mİ geçirmemiş

ko

roner lezyonu

olan grupta, normal koroner

aıtere

sahip gruba göre QT dispersiyonunun

arttığı

saptan-

dı.

Bu

artış

tek damar

hastalarından

L AD a rterde is- tatis

tiksel

olarak

anlamlı

(p<O.OOl ) iken , CX ve RCA'de

anlamlı değildi

(p=0.6 ve p=0.4).

İki

damar

hastalarında

(R CA+CX hariç) LAD 'nin birlik te

lik

gösterdiği

tüm hastalarda QT d is persiyonunun

arttığı

görüldü. C X ve RC A

lezyonu bulunan hasta grubun-

da, ventrikül duvar hareket

bozukluğu

L AD grubuna göre daha az

sıklıktaydı. LAD lezyonlu hastala

rda, QT dispers

iyonunun artmış olması

bu

damarın

bes-

lediği

miyokard kitlesinin

genişliği ile ilişkili

o

labi-

lir. Bu nedenle LAD lezyonu olan

grupta QT disper-

siyon

unun

daha

fazla artmış olabileceğini düşün­

mekteyiz. Üç damar

hastalarında

QT d

is

persiyonu- nundaki

artış anlamlı

bulundu. Mulcahy ve ark.09) kronik stabi

l

ang

i

na pekta

risli hastaların

%5 1

'

inde sess

iz

iske mi

olduğunu saptamıştır.

Koroner a

rter

hastalarında

miyokard is kemisinin günboyu

değiş­

ke

nlikle ilişkili

o

larak s

abah saatlerinde

arttığı

bilin-

mektedir (20) .

Çalışmamızda

EKG

kayıtları

bir kez olmak üzere, sabah veya

öğle

saatlerinde (09- l 2), is- tirahat

anında alındı.

B u neden lerle koroner arter

lezy

onu ile QT dispers

iyonu arasındaki ilişkiyi

gös- teren

sonuçlarımız

Batur ve

ark.'nın çalışması

ile uyu mlu görünmektedir.

Q

dalgalı Mİ'ünde

QT dispersiyon unu n

arttığı

beli r-

lenmiştir (ı2).

T am ura ve

ark.(2ı)

anteriyor Mi geçi-

re

n has

talarda

akut dönem ve 1 ay sonraki kontrolde QT dis pers

iyonu ile

in farkt

alanın genişliği arasın­

daki

ilişkiyi incelemişlerdir.

B ir ay sonundaki QT di spers iyonu ile duvar hareket

bozukluğu,

ejeksiyon fraks iyonu ve kre atinin fosfok

inaz

düzeyi

arasında anlamlı

bir

ilişki saptanmamıştır.

Moreno ve ark.(22) LAD

tıkanınası

son ucu

oluşan

ak ut infarktüs

sıra­

sında, sağ

veya

sirkuınfleks

arter

tıkanınası

ile o

lu-

şan

infa rktüse göre da ha fazla QT dispe rs iyonu

geliştiğini belirtmişler,

QT d is persiyonun un

infarkt lokalizasyo

nu ile

ilişkili olabileceğine işaret

et-

mişlerdir.

Buna

karşın Highaın

ve ark.(23) anteriyor ve inferiyor duvar infar ktüsü geçiren hastalarda QT di spersiyonl an

arasında anlamlı

bir fark

bulmamış­

lardır.

Kendi hasta grubumuzda da anteriyor ve infe- ri yor duvar infarktüs lerinde QT dispersiyonu bi r- birine benzer

şekilde,

normal koronere sahip hasta la- ra göre

artmış

olarak bulundu. Bununla birlikte dik- katimizi çeken bir özellik, hasta seri lerimizde inferi- yor

geçiren

hastaların

pek

çoğunda

iki veya üç koroner arter lezyo nu mevcut

olmasıdır.

Tehdit a

l-

tındaki

mi yokard bölgesinin benzer

olması

nedeni ile iki hasta grubunda QT dis persiyonunun benzer

olduğu kanısındayız.

Sol ventrikül duva

r hareket bo-

zukluğu

ile QT dispersiyon u

arasındaki ilişki araştı­ rıldığında,

duvar hareket skoru

arttıkça

QT di spersi- yonunu n

arttığı

görüldü. Hasta grubumuzda, hasta

daınar sayısı arttıkça

buna para

lel duvar ha

reket skorunun

arttığı

tesbit edildi. Koro ne r arter lezyonu olan grup kendi

arasında

duvar hareket

bozukluğu

olan ve olmayan iki gruba

ayrılarak karşılaştırıldı.

Duvar hareket

bozukluğu

olan grupta QT dispersiyo - nu, hareket

bozukluğu

o

lmayan gruba oranla anlamlı

olarak

artmış

bulundu.

Hastalarımııda

belirgi n kalp

yetersizliği semptomları

olmasa da, özellikle duvar hareke t skoru a rtan

hastalarda, asemptomatik

kalp

yetersizliği olduğu kanısındayız.

Sol ventrikül dis-

fonksiyonu

ve kalp

yetersizliği olgularında artmış

QT dis pers iyonu, bu sonu cumuzu desteklemektedir

(ı2).

(6)

Tiirk Kordiyat Dem Arş 2000: 28: 489-494

Çalışmamızda ambulatuvar ritim analizi yapılmama­

sından dolayı, hastalarımızda QT dispersiyonu ile fa- tal ventriküler aritmiler arasında kesin bir ilişki kur- mamız mümkün olmamaktadır. Bu metodotojik ek- siklik çalışmamız sonucunda ortaya çıkan varsayı­ mın bir kısmı için bazı kısıtlamalara yol açabilir, an- cak fatal aritmiler için sonuçlarımızın daha önceki çalışmalarla desteklendiği düşüncesindeyiz (4,11, 14)_

Sonuçta,

LAD

arter lezyonu ve/veya ona eşlik eden koroner lezyonların da, özellikle sol ventrikül duvar hareket bozukluğu olan hastalarda QT dispersiyonu- nun arttığı kanısına varıldı.

KAYNAKLAR

1. Who-Monica Project: Myocardial infaretion and coro- nary deaths in the World Health Organization Monica Pro- ject: Registration procedures in four continents. Circulati- on 1994; 90: 583-612

2. Kannci WB, Doyle JT, MacNamara PM, et al: Pre- cursors of sudden coronary death: Factors related to the in- cidence of sudden death. Circulation 1 975; 5 ı: 606-ı 3 3. Multicenter Postinfarction Research Group: Risk strati- fication and survival after myocardial infarction. N Engl 1 Med 1983; 309:331-6

4. Sanz G, Castaner A, Betriv A, et al: Detenninants of prognosis in survivors of myocardial infarction: A pros- pective elinical angiographic study. N Engl 1 Med ı982;

306: ı 065-70

S. Hull SS, Evans AR, Vanoli E et, al: Heart rate variabi- lity before and after myocardiaı infaretion in conseious dogs at high and low risk of sudden death. 1 Am Co ll Car- diol ı990; 16:977-85

6. Merx W, Yoon MS, Han J: The role of local dispariıy

in conduction and recovery time on ventricular vulnerabi- lity to fibrillaıion. Am Hearı 1 1997; 39: 919-24

7. Restivo M, Gough WB, El-sherif N: Ventricular arrh-

ytnıias in the subacute myocardial infaretion period. High resolution activaıion and refractory patterns of reenıran rhytıns. Circ Res 1990; 66 : 1320-7

8. Satters DJ, Malik M, Ward DE, et al: QT Dispersion:

Problems of methodology and elinical significance. J Car- diovasc Electrophsiol ı 994; 5: 672-85

9. Osswald S, Trouton TG, O'Nunain S, et al: Patienıs with cardiac arresı and docuınented ventricular fibrillation.

in: Akiltar M, Myerburg RJ, Ruskin NJ,eds. Sudden cardi- ac death. Prevalence, mechanisnı and approachcs to diag-

494

nosis and managemenı. Malvern: Williams and Wilkins,

ı 9911:465-85

10. Day CP, McComb JM, Campell RWF: QT dispersi- on: an indieaıion of arrhythnıia risk in paıienıs with long QT intervals. Br Heart 1 1990; 63: 342-8

ll. Maison-Blanche P, Coumel P: Changes in repolari-

zaıion dynamicity and the assessment of the arrhythmic risk. Pace 1997;20 (Pt. I): 2614-24

12. Vloaka ME, Steinberg JS: QT Dispersion: Current and fuıure elinical role. 1 In vas Cardiol 1 996; 8: 363-9 13. John TY, Hii BMBS, D George Wyse, Anne M. Gil- lis, et al: Precordial QT interval dispersion as a marker of

ıorsade de pointes. Disparate effects of class la anıiarrh­

yınıic drugs and amiodarone. Circulation 1992: 86: 1376- 82

14. Zareba W, Moss AJ, Cessie S: Dispersion of ventri- cular repolarization and arrhythmic death in coronary ar- tery disease. Am J Cardiol 1994; 74: 550-3

lS. Batur MK, Aksöyek S, Oto A, et al: Circadian varia- tions of QTc Dispersion: ls it a clue ıo nıorning incrcase of sudden cardiac death? Cl in Cardiol 1999; 22: 103-6 16. Tsai CH, Su SF, Lee TM: Association of increased QT dispersion with coronary atherosclerosis in patients with aortic stenosis. Inı J Cardiol 1998; 66: 267-74 17. Stierle U, Giannitis E, Sheilhzadeh A, et al: Relation

beıween QT dispersion and the extent of myocardial ische- mia in patients with three vessel coronary arıery disease.

Am J Cardiol 1 998; 81: 564-8

18. Musha H, Kunishima T, Awaya T, et al: lnfluence of exercise on QT dispersion in ischemic heart disease.

Jpn Heaı·t J 1997; 38: 219-26

19. Mulcahy D, Keegan

J,

Crean P, et al: Silenı ınyocar­

dial ischemia in clıronic sıable angi na: a study of i ts frequ- ency and characteristies in 150 patienıs. Br Heart J 1988;

60:417-23

20. Rocco MB, Barry J, Campbell S, et al: Circadian va-

riaıion of transient myocardial ischcnıia in patients with coronary artery disease. Circulation 1987; 75: 395-400 21. Tamura A, Nagase K, Mikuriya Y, Nasu M: Relati- on of QT dispersion to infarcı size and left ventricular wall

ınotion in anterior wall acute ınyocardial infarction.Aın J Cardiol 1 999; 83: 1423-6

22. Moreno FL, Vilanueva T, Karagounis LA, Ander- son JL: Reduction in QT iııterval dispersion by succesful tlırombolytic therapy in acute myocardial infarctioıı. Cir- culation l 994; 90: 94-LOO

23. Highaın PO, Furniss SS, Campbell RWF: QT dis- persion and components of the QT interval in ischaemia and infarction. Br Hearı J 1995; 73: 32-6

Referanslar

Benzer Belgeler

Tek koroner arter (TKA) koroner arterierin aortadaki tek bir koroner ostiumdan Ç ikarak tüm kalbi besledik/eri nadir bir konjenital anamali olarak tammlanabilir.. Ani ölüm

hastane dosya kayıtlarından demografik ve klinik özellikleri, koroner ri sk faktörleri, yarış öncesi ve ta- burcu olurken verile n tedavi , miyokard infarktüsü ve

bulu nmadığı, sol koroner arterin sol koroner ostiyuından çıktığı, sol ön inen dal ve sirkuın fleks arterin normal trajc- lerinde ilerlediği, sirkumfleks arterin

Radriguez A, Boullon F, Perez Balino N, Paviotti C, Liprandi MI, Palacios IF: Argentine randoınized trial of percutaneous transluminal coronary angioplasty versus co-

dalgası olu şması durumu nda transmüral miyokard in- farktüsü (Mİ), yeni Q dalgası olu şmaksızın CPK-MB litre- de 30 U'den daha fazla yükseldiğinde non Q Mİ

egzersiz testinden sonra önemli derecelerde duvar hareket bozuklukları tesbit etmiş ve bu sol ventrikül fonksiyon bozukluğunun egzersizden 2:30 dakika sonra devam

EKG değişiklikleri V2-4 prekordiyal derivasyonlarda derin, simetrik veya bifazik T dalgaları olarak tariflenir.. Bu sendromda T dalga değişiklikleri genellikle

Acute Coronary Syndrome Caused by Myocardial Bridging of Left Anterior Descending Coronary Artery.. Şeref Alpsoy 1 , Aydın Akyüz 1 , Dursun Çayan Akkoyun 1 , Özcan Gür 2 ,