• Sonuç bulunamadı

Sosyal Güvenlik Reformu’nu protesto eden Türk-

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sosyal Güvenlik Reformu’nu protesto eden Türk-"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sosyal Güvenlik Reformu’nu protesto eden Türk-İş “İçimize sindiremeyiz” dedi ve engelleme çağrısı yaptı. DİSK de “Hesaplaşmak boynumuzun borcu” diyerek Ankara mitingi önerdi.Sosyal Güvenlik Reformu’na karşı çıkan 14 emek ve meslek örgütü, “Sağlığımızdan ve Geleceğimizden Vazgeçmeyeceğiz” konulu toplantıda biraraya geldi.Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Güzel, İnşaat Mühendisleri Odası Konferans Salonu’nda düzenlenen toplantıda, söz konusu düzenlemeye ilişkin bir tebliğ sundu. Sosyal Güvenlik Reformu’nun diğer yasal düzenlemelere hiç benzemediğini vurgulayan Güzel, diğer düzenlemeler toplumun belli kesimlerini ilgilendirirken sosyal güvenliğin toplumun bütününün sağlığını, emekliliğini ilgilendiren bir konu olduğunu söyledi.

Türkiye’deki sosyal güvenlik sisteminin, diğer Avrupa ülkelerinden farklı olarak hiçbir zaman bir devlet politikasına, ulusal politikaya dönüşemediğini belirten Güzel, “Türkiye’de devlet sosyal güvenliğe sahip çıkmamış, sosyal devlet kağıt üzerinde kalmıştır. Diğer Avrupa ülkelerinde ise bunun tersi kabul görmüştür” dedi. Siyasi iktidarların, Türkiye bütçesinden sonra en yüksek bütçeye sahip sosyal güvenlik kurumlarının kaynaklarını devlet borçlarında kullanıp, eritme yoluna gittiğini savunan Güzel, sosyal güvenlik sisteminin bazı iktidarlarca “oy toplama aracı” haline getirildiğini öne sürdü.

Güzel, sistemin asıl sahibi olan işçi ve işveren sendikalarının bu konuya sahip çıkamadıklarını dile getirerek, sistemin yönetiminde, prim ödeyerek finansmanı sağlayan işçi ve işverenlerin yerine, katkı koymayan devletin ağırlıklı olarak yer aldığını kaydetti.

Sistemin ayakta kalmasının yolunun, istihdamın artması ve kayıt dışının önlenmesinden geçtiğini vurgulayan Güzel, “Ancak hiçbir siyasi iktidar kaçak istihdam ve işsizliği önleyecek politikalar geliştirmemiştir. Bu gelişmeler sistemin çökmesi, içinde bulunulan dar boğazın baş edilemez hale gelmesine yol açmıştır” diye konuştu.

Türkiye’de uygulanmak istenen modelin, “Sosyal güvenlik, sağlık, devletin görevi değildir. Devlet bu alandan elini çekmelidir. Birey kendi geleceğini, sağlık sorumluluğunu kendi üstlenmelidir” anlayışına dayandığını

ifade eden Güzel, bu modelin özellikle sosyal devlete karşı olan Dünya Bankası ve IMF tarafından üretildiğini savundu.

Güzel, ILO’nun bu modelin uygulandığı ülkelere ilişkin raporunda prim oranlarının yükseldiği, emekli aylıklarında ciddi düşüşler yaşandığı, özel emeklilik sigortalarının iflas ettiği, devletin bu sigortaları finanse etmek zorunda kaldığı tespitlerine yer verildiğini anlattı.

REFORM YANILGILARA DAYANMAKTA

Prof. Dr. Ali Güzel, reformun gerekçelerini değerlendirirken de reform gerekçelerinin yanılgılara dayandığını savundu. Ortaya konulan projeksiyonların bilinmezlere dayandığını, gerçekliği ve bilimsel yanı bulunmadığını iddia eden Güzel, “Söylendiği gibi sosyal güvenliğin amacı, yoksulluğu ortadan kaldırmak değildir. Sosyal güvenliğin böylesine dolaylı bir etkisi vardır ama sistemin asıl amacı, sosyal risklere karşı bireye ekonomik güvence sağlamaktır” diye konuştu.

Avrupa ülkelerinde sosyal güvenliğe yapılan devlet katkısının yüzde 30’lar seviyesinde olduğuna dikkati çeken Güzel, Türkiye’de bu oranın yalnızca yüzde 4.5 düzeyinde kaldığını belirtti. Güzel, Türkiye AB’ye üye olmak istiyorsa sosyal haklara ayrılan kaynağın da buradaki düzeye çekilmesinin zorunlu olduğunu ifade etti.

“Hazırlanan sosyal güvenlik reformu daha fazla prim, daha az hak prensibine dayanıyor” diyen Güzel, “Reform, halen sunulan sağlık hakkını daha geriye götürmekte, daha az sağlık hizmeti sunumunu içermekte, daha fazla yoksulluk sonucu doğurmakta, asgari düzeyde hak sağlamaktadır” görüşünü dile getirdi.

Prof. Dr. Ali Güzel, tebliğini, “Bu, sosyal güvenliği piyasa kurallarına feda eden bir modeldir. Bir ulusun yazgısı, bu modelle pazar kurallarına terk edilecek kadar ucuz değildir” diyerek bitirdi.

(2)

Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç da, sosyal güvenlikte yapılmak istenen düzenlemelerin çalışanların, emeğiyle geçinenlerin haklarını daha da geriye götürdüğünü savunarak, bu düzenlemeleri içlerine sindirmelerinin mümkün olmadığını söyledi.

Yapılmak istenen düzenlemelerin, Anayasa Mahkemesi tarafından, Anayasanın “eşitlik ilkesi” doğrultusunda iptal edileceğini iddia eden Kılıç, “Artık tartışma zamanı geride kalmıştır. Esas olan, bundan sonra bu düzenlemelerin nasıl engelleneceğidir. Bu yasayı olumlu etkilemek için neler yapılabileceğini ortaya koymak gerekiyor. Bu yasa çıksa bile, 1 Ocak’ta yürürlüğe girmeyecektir. Biz demokratik reaksiyonu da içerecek şekilde ne yapacağımızı belirlemeliyiz” diye konuştu.

Yasadan ciddi endişe duyduklarını, bu endişelerini Türk-İş Genel Kurulu’nda Başbakan Tayyip Erdoğan’a ileteceklerini bildiren Kılıç, “Bu yasaya karşı yapmamız gereken neyse yapmaya hazırız. Alınacak kararlara her platformda katkı koyacağız” dedi.

DİSK ANKARA MİTİNGİ ÖNERDİ

DİSK Genel Başkanı Süleyman çelebi de, hayali, sanal bir yasayla karşı karşıya olduklarını ve toplumun “aldatılıp, kandırıldığını” iddia etti. Yapılmak istenen düzenlemelerle, emeklilik hakkının ortadan kaldırılacağını, sağlık hizmetlerinin paralı hale getirileceğini savunan çelebi, sosyal devletin ortadan kaldırılmak istendiğini, buna karşı mücadele edilmesi gerektiğini kaydetti. çelebi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Toplumsal tepkimizi alanlarda, Ankara’da vermeliyiz. Aynı tepkiyi bu konuya duyarlı milletvekillerinden de

bekliyoruz. 70 milyonu ilgilendiren bu yasaya karşı tüm toplum kesimleri artık sorumluluk almak zorundadır. Tarihin bizi sorumlu tutmaması için alanlarda mücadelede olmamız gerekiyor. çökertilmesi amaçlanan sosyal güvenliğin acısı bizden çıkarılmak isteniyor. Bununla hesaplaşmak hepimizin boynunun borcu olsun.”

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminde reform öncesinde kurulan Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur, Emekli Sandığı kurumlarının örgütsel ve finansal boyutları

Başka bir ifade ile 2925 ve 2926 sayılı Kanunlar kabul edilene kadar sadece daimi tarım işçileri ile bir ücret karşılığında kamu sektöründe geçici olarak çalışan tarım

belgelerde bulunan bilgilere kadar kamu yönetiminde yer alan unsurların mevzuat dayanaklarıyla birlikte tespit edilerek elektronik ortamda tanımlandığı, geliştirilen e-

• Bilgi toplumu; bilginin sermaye, hammadde, enerji ve insan gücü gibi üretim unsurlarından biri haline dönüştüğü, ekonomide hammadde ve ürün olarak kullanıldığı,

• Bu kapsamda projenin devamı niteliğinde olan Kimlik Paylaşım Sistemi Projesi ile birlikte veri. tabanında yer alan bilgileri kurumların kullanımına açarak güvenilir,

Bu dönemle ilgili genel olarak; 1936 yılında 3008 sayılı İş Kanunu’nun kabul edilmesine karşılık, 1945’li yıllara kadar Türkiye’de çağdaş ve gerçek

Türk sosyal güvenlik sistemi primli rejim olarak bilinen sosyal sigortalar ile devlet ve gönüllü kuruluşlar tarafından finanse edilen primsiz sosyal güvenlik

Bu çalışma, Turkiye’de 2008 yılında gerçekleştirilen sosyal guvenlik reformunun sosyal guvenliğin sosyal adaleti gerçekleştirme idealine ne ölçude hizmet