• Sonuç bulunamadı

Genetik Mühendisliği (GM) hala emekleme aşmasında olan devrimsel bir teknolojidir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Genetik Mühendisliği (GM) hala emekleme aşmasında olan devrimsel bir teknolojidir"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Giriş

Monsanto ve Novartis gibi "yaşam bilimleri" şirketlerinin elinde bulundurduğu Genetik Mühendislik (GM)

Teknolojisi, yaşayan canlıların -bitki, hayvan, insan, mikroorganizma- genetik kodlarını değiştirme ya da daha iyi tabiriyle "bozma", patentleme ve sonuçta elde edilen genetik mühendisliği ürünü gıdaları, tohumları ve diğer ürünleri kâr amaçlı satması uygulamasıdır. Bu şirketler büyük bir reklamla yeni ürünlerinin tarımı sürdürülebilir kılacağı, dünyadaki açlığa çözüm olacağı, hastalıkları iyileştireceği ve halk sağlığını geniş çapta iyileştireceğini iddia ederler.

Gerçekte ise ticari faaliyetleri ve siyasi lobicilikleri aracılığı ile Genetik Mühendisliğini küresel tohum, gıda, lif ve tıbbi ürün pazarını ele geçirmek ve tekelleştirmek için kullanmayı hedeflediklerini açıkça ortaya koydular.

Genetik Mühendisliği (GM) hala emekleme aşmasında olan devrimsel bir teknolojidir. Bu teknoloji yalnızca türler değil -insanlar, hayvanlar, ve bitkiler- arasındaki temel genetik sınırları yıkma gücüne sahiptir. Virüsler, antibiyotik- dirençli genler ve bakterileri vektör, işaretçi ve promotör olarak kullanmak suretiyle genetik kodlarını kalıcı şekilde değiştireren ve bu genetik değişiklikleri daha sonraki nesillere aktaran, birbiriyle ilişkili olmayan türlerin genlerini rasgele ve daimi olarak birbirine ekleyerek genetiği değiştirilmiş organizmalar yaratır. Tüm dünyadaki gen

mühdensileri şu anda genetik materyali kesiyor, ekliyor, yeniden birleştiriyor, yeniden düzenliyor ve yeniden programlıyor. Hayvan genleri ve hatta insan genleri resgele bitkilerin, balıkların ve hayvanların kromozomlarına eklenerek hayal bile edilemeyn transgenik yaşam formları türetiliyor. Tarihte ilk kez uluslarötesi biyoteknoloji şirketleri hayatın mimarları ve "sahipleri" haline geliyor.

Biyomühendisler çok az ya da hiçbir düzenleyici kısıtlama, etiketleme gerekliliği ya da bilimsel protokol olmaksızın yeni GM "Frankeştayngıdalar"ı ve mahsülleri, insan ve çevre sağlığına ya da dünyadaki milyonlarca çiftçi ve yerel çiftçiye olumsuz sosyoekonomik etkilerine duyarsız bir şekilde türetmeye başladılar. _u an artan sayıdaki bilim insanının gen kesme yöntemlerinin ilkel, belirsiz ve tahmin edilemez -bu nedenle de tehlikeli- olduğuna dair uyarılarına rağmen ABD'nin yönettiği biyotek destekçisi hükümetler ve düzenleyici kurumlar GM gıdaların geleneksel gıdalarla eş değer olduğunu ve bu nedenle de ne zorunlu etiketlemeye ne de pazarlama öncesi güvenlik testlerine ihtiyaç duyulmadığını ileri sürdüler. Frankeştayn gıdaların bu cesur çıkışı ürkütücüdür.

Şu anda ABD'de kırktan fazla genetik mühendisliği ürünü gıda ve mahsül satılmakta ya da yetiştirilmektedir. Bu gıda ve mahsüller gıda zincirine ve çevreye geniş çapta dağıtılmaktadır. ABD'de 70 milyondan fazla GM mahsül

yetiştirilmekteyken, 500,000'e yaklaşan sayıda ineğe düzenli olarak Monsanto'nun rekombine Bovine Büyüme Hormonu (rBGH) enjekte edilmekte. Süpermarketlerdeki birçok işlenmiş gıda artık GM içeriyor. Buna ek olarak birkaç düzine daha GM mahsül geliştirilmenin son aşamalarında ve yakın zamanda çevreye salınacak ve marketlerde satılacak. Biyoteknoloji endüstrisine göre ABD'nin gıda ve lif ihtiyacının %100'ü 5-10 yıl içinde genetik mühendisliği yöntemleri ile elde edilecek. ABD'deki genetik mühendisliği ürünü ve etiketlenmemiş gıda ve gıda katkıları arasında artık soyafasulyesi, soya yağı, mısır, patates, kanola yağı, pamuk tohumu yağı, papaya, domates ve mandıra ürünleri yer almakta.

Transgenik gıda ve lif ürünlerinin doğası gereği insanlar, hayvanlar, doğa ve sürdürülebilir/organik tarıma neler getireceği tahmin edilemez ve tehlikelidir. İngiliz moleküler bilimci Dr. Michael Antoniou'nun dediği gibi "gen aktarımı daha şimdiden transgenik bakteri, maya, bitki ve hayvanlarda toksik maddelerin beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmasına neden olmuştur ve büyük bir sağlık sorunu ile kendini göstermeden de bu problem önceden tahmin edilememektedir." GM gıdaların ve mahsüllerin zararları temel olarak üç kategoride toplanır: insan sağlığına olan zararları, çevreye olan zararları, sosyoekonomik zararları. GM ürünlerin halihazırda kanıtlanmış zararlarına kısa bir bakış neden tüm GM gıda ve mahsüllerde küresel bir ertelemeye (moratoryuma) gerek duyduğumuza dair ikna edici bir argüman getirir.

Toksinler & Zehirler

Genetik mühendisliği ürünlerin belirgin olarak zehirli (toksik) olma olasılıkları (potansiyelleri) ve insan sağlığına getirdiği tehditler bulunmaktadır. 1989'da genetik mühendisiliği yöntemleriyle elde edilmiş yaygın bir gıda takviyesi

(2)

olan bir L-triptofan markası Amerikan Gıda ve İlaç Örgütü (FDA) tarafından toplatılmadan önce 37 Amerikalıyı öldürürüken 5000 kişiyi de ölümcül ve ıstırap verici bir kan hastalığı olan ösinofilya miyalji sendromu (eosinophilia myalgia syndrome-EMS) ile etkiledi ya da kalıcı olarak sakat bıraktı. Japonya'nın üçüncü büyük kimya şirketi olan üretici firma Showa Denko, 1988-89'da ilk kez eczanelerde kullanılan bu gıda takviyesini üretmek için GM bakterileri kullandı. Bakterinin DNA'ya yeniden şekil verilirken (rekombine edilirken) bir şekilde kontamine olduğuna inanılıyor.

Showa Denko daha şimdiden EMS kurbanlarına verdiği zarardan ötürü $2 milyar dolar ödedi.

1999'da, İngiliz basını Rowett Enstitüsü Bilim insanı Dr. Arfpad Pusztai'nin GM patateslerle ilgili hayret verici araştırmasının bulgularını yayınladı. Bu araştırma ve yaygın olarak kullanılan viral bir promotör olan Cauliflower Mozaik Virüsü (CaMv) aracılığıyla kardamlası (snowdrop) bitkisinin DNA'sının eklendiği GM patateslerin insanlar için zehirli olduğunu gösteriyordu. Kimyasal bileşenleri normal patateslerden çok farklı olan GM-kar damlası patatesler, bu genetik modifiye patateslerle beslenen laboratuvar farelerinin hayati organlarını ve bağışıklık

sistemlerini çökertmişti. Aslında en tehlikelisi farelerin mide zarına zarar veren öldürücü viral enfeksiyona CaMv adlı bir viral promotör neden olmuştu ve bu promotör neredeyse tüm GM gıda ve mahsüllere eklenmekteydi.

Dr. Pusztai'nin çarpıcı araştırması ne yazıkki tamamlanamadı çünkü basına yaptığı açıklamadan sonra hükümet desteği kesildi ve kovuldu. Ama dünya da sayıları gittikçe artan bilim insanı genetik değişikliklerin zehir üreten genlerin açılması suretiyle hiç beklenmedik şekilde gıdalardaki bitkisel zehirlerin düzeyini artırabileceğini ve hatta tamamen yeni zehirler yaratabileceği konusunda uyarıyorlar. Şu anda kadar düzenleyici kurumlar Dr.Pusztai'nin yaptığı ayrıntılı kimya ve beslenme testlerini gerekli kılmadıkları için tüketiciler büyük bir genetik deneyin kobayları konumundalar. Dr. Pusztai şu şekilde uyarıyor: "genetik mühendisliğinin gen aktarımı kör bir okçunun hedefi vurmaya çalışmasına benziyor."

Artan Kanser Riski

1994'te, Amerikan Gıda ve İlaç Örgütü (FDA) Monsanto'nun ineklere daha fazla süt vermeleri için enjekte edilen tartışmalı GM rekombine Bovin Büyüme Hormonunun (rBGH) satışını onayladı. Bu onay, bilim adamlarının rBGH enjekte edilen ineklerin sütünde dikkat çekici derecede yüksek oranlarda (% 400-500 daha fazla) bulunan kimyasal İnsülin benzeri Büyüme Faktörü IGF-1 hormonunun meme, prostat ve bağırsak kanseri oluşturma riski bulunduğu konusunda yaptıkları uyarılara rağmen verildi. Bir dizi araştırma IGF-1 düzeyleri yüksek olan kişilerin kanser olma riskinin daha fazla olduğunu göstermişti. Ayrıca ABD Kongre Gözlem Ajansı, GAO, FDA'yı rBGH'yi onaylamaması konusunda uyarmıştı. Bunun nedeni ise rBGH enjekte edilen ineklerin memelerinde daha fazla enfeksiyon görülmesi nedeniyle kullanılan antibiyotiklerin sütte artan oranlarda kalıntı bırakmak suretiyle halk sağlığı için kabul edilemez bir risk teşkil etmesiydi. 1998'de, o güne kadar saklanan ve rBGH verilen laboratvuar farelerinin zarar gördüğünü gösteren Monsanto/FDA dökümanları Kanada'daki devlet bilim insanlarınca teşhir edildi. rBGH'nin önemli oranlarda prostata sızması ile birlikte tiroid kistleri, bu ilacın potansiyel olarak kanser riski taşıdığını gösteriyordu. Sonuç olarak Kanada hükümeti 1999'un başlarında rBGH'yi yasakladı. Avrupa Birliği ise 1994'te zaten yasaklamıştı. Her ne kadar rBGH ABD'deki tüm ineklerin %4-5'ine enjekte edilmeye devam etse de sanayileşmiş diğer hiçbir ülke kullanımını yasallaştırmadı. Birleşmiş Milletler Gıda Standartlarının bir organı olan GATT Codex Alimentarius bile rBGH'nin güvenilir olduğunu onaylamayı reddetti. (Bu konuyla ilgili olarak "Monsanto ve Fox TV Genetik Mühendislik Ürünü rBGH'nin Zararları Hakkında Gazetecilerin İfade Özgürlüğünü Kısıtlamak İçin Güçbirliği Yapıyor" başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz)

Gıda Alerjileri

1996'da Nebraskalı araştırmacılar Brezilya fındığı geninin soyaya eklenmesinin Brezilya fındığına alerjisi olan insanlarda ölümcül alerjilere neden olabileceğini bulduklarında büyük bir GM gıda felaketinden kılpayı kurtulundu.

Brezilya fındığı geni eklenmiş soya ile hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar negatif sonuçlar vermişti. Gıda alerjisi (ki bu ABD'deki tüm çocukların şu anda % 8'ini etkiliyor) olan kişiler yaygın olarak tüketilen gıda ürünlerine eklenen yabancı proteinlerden zarar görmüş olabilirler. Bu alerjilerin semptomları hafif nahoşluk olabileceği gibi ölüm de olabiliyor. İnsanlar gen aktarımı yöntemleriyle gıdalara eklenen yabancı proteinleri daha önce hiç yemediğinden, gelecekte oluşabilecek bir halk sağlığı felaketini önlemek için pazarlama öncesi çok ciddi güvenlik testleri

gerekmektedir. Uzun dönem hayvan beslenme ve gönüllü insan beslenme testleri bu testler arasında yer almalıdır.

Etiketleme de zorunlu olmalıdır ki böylece gıda alerjilerinden mustarip olan insanlar zararlı GM gıdalardan kendilerini

(3)

koruyabilsinler. Etiketleme sayesinde GM kaynaklı gıda alerjileri ortaya çıktığında halk sağlığı memurları alerjenlerin kaynağını da bulabilirler.

Ne yazık ki FDA ve küresel gıda düzenleme kurumları, genetik mühendisliği ürünü gıdalarda yeni alerjenler, toksinler bulunup bulunmadığını ya da halihazırda bildiğimiz toksinlerde artış olup olmadığını gösterebilecek pazarlama öncesi insan ve hayvan beslenme testlerini gerekli görmüyor. İngiliz bilim insanı Dr. Dr. Mae-Wan Ho şöyle diyor: "GM gıdaların alerjenik potansiyelini tahmin edebilmenin bir yolu yok. Alerjenik reaksiyonlar kişi alerjene bir süre tabi olup duyarlı hale geldikten sonra ancak kendini gösteriyor."

Gıda Kalitesi ve Beslenmeye Zararları

Dr. Marc Lappe'nin 1999'da Tıbbi Gıda Jurnali (Journal of Medicinal Food) ‘nde yayınlanan bir araştırması kalp hastalıkları ve kansere karşı koruma sağladığı düşünülen faydalı fitoestrojen düzeylerinin geleneksel türlere göre genetik modifiye soyalarda daha düşük olduğunu gösterdi. Bu ve Dr.Pusztai'ninkini de içeren diğer çalışmalar genetik mühendislik ürünü gıdaların kalite ve beslenme değerlerinin büyük olasılıkla daha düşük olacağını gösteriyor. Örneğin rBGH (rekombine-transgenik Bovin Büyüme hormonu enjekte edilen ineklerin sütleri daha fazla iltihap, bakteri ve yağ içeriyor.

Antibiyotiğe Karşı Direnç

Gen mühendisleri yabancı bir geni bir bitki ya da mikroba aktardıklarında bunu genellikle başka bir gene yapıştırırlar.

Bu gen'e antibiyotik dirençli işaretleyici gen (ARM) denir. Bu gen, ilk genin konukçu oraganizmaya başarılı bir şekilde yapışıp yapışmadığını belirlemeye yardım eder. Bazı araştırmacılar bu işaretleyici (ARM) genin çevredeki ya da GM gıda yiyen hayvan ya da insanların bağırsaklarındaki hastalığa yol açan bakteri ve mikroplarla beklenmedik şekilde birleşebileceği ve bunun da bu bakteri ve mikropları antibiyotiğe dirençli hale getirerek halk sağlığı tehlikesin artışına katkıda bulunacağı konusunda uyarıyorlar. Böylece geleneksel antibiyotiklerle tedavi edilemeyen enfeksiyon türleri ortaya çıkacak. Örneğin yeni salmonella, e-koli, kamplobakter, enterokokki türleri gibi. AB (Avrupa Birliği) otoriteleri şu anda antibiyotik dirençli işaretleyici gen taşıyan tüm gıdaları yasaklamayı düşünüyor.

Toprak ve Mahsülde Artan Ot İlacı (Pestisit) Kullanımı

Biyotek sanayinin yaptığı propagandaların aksine son araştırmalar GM mahsul yetiştiren ABD çiftçileri geleneksel tarım yapan çiftçiler kadar ve hatta daha fazla pestisit (böcek ilacı) ve herbisit (ot ilacı) kullandığını gösterdi. Ot ilacına dirençli mahsüller 1998'de yetiştirilen tüm GM mahsüllerin %70'ini oluşturuyor. Ot ilacı dirençli mahsüllerin sözde "faydaları" şudur: çiftçiler mahsüllerine belli bir ot ilacını istedikleri kadar atabilecek ve yabancı-istenmeyen otları kandi mahsüllerine zarar vermeden öldürebileceklerdir. Bilim insanlarının tahminine göre tüm dünyada ekilen ot ilacı dirençli mahsüller tarımda kullanılan geniş spektrumlu ot ilacı miktarını üç kat artıracaktır. Bu geniş spektrumlu ot ilaçları yeşil ne varsa yok etmek için tasarlanmıştır. Biyoteknolojideki liderler zehirli ot ilacı satan büyük kimya şirketlerinin ta kendisidir -Monsanto, DuPont, AgrEvo, Novartis ve Rhone-Poulenc. Bu şirketler bitkileri kendi sattıkları ot ilaçlarına karşı dirençli olacak şekilde değiştiriyorlar ki çiftçilere daha fazla ot ilacı satabilsinler ve böylece çiftçiler de istenmeyen otları öldürmek için daha fazla zehirli ot ilacı kullansınlar.

Genetik Kirlilik

"Genetik kirlilik" ve GM tarlalardaki mahsüllerin yarattığı yıkım daha şimdiden çevresel bir felaketin çanlarını çalmaya başladı. Rüzar, yağmur, kuşlar, arılar ve böcekler genetiği değiştirilmiş polenleri komşu tarlalara taşıyarak organik ve GM olmayan ürün yetiştiren çiftçilerin mahsüllerinin DNA'sını kirletmeye başladılar. Teksastaki bir organik çiftlik yakınlardaki bir çiftlikten gelen genlerle kirlendi. AB yasa koyucuları GM olmayan gıdalarda genetik kirliliğe "izin verilen bir sınır" koymayı düşünüyorlar çünkü genetik kirliliğin kontrol edilemeyeceğini düşünüyorlar.

Canlı oldukları için genetiği değiştirilmiş mahsüller doğaları gereği kimyasal kirleticilerden daha tahmin edilemez bir konumdalar -çoğalabilirler, göç edebilirler, mutasyona (değişime) uğrayabilirler. Bir kez salındılar mı transgenik organizmaları laboratuara ya da tarlaya geri toplamak tam anlamıyla imkansızdır.

Faydalı Böceklere ve Toprak Bereketine Zararları

(4)

Bu senenin başlarında Cornell (Kornel) Üniversitesi araştırmacıları çok çarpıcı bir keşifte bulundular. Transgenik Bt mısırının Kral kelebeklerini zehirlediğini buldular. Bu araştırma GM mahsüllerin uğur böceği ve neuroptera gibi bir dizi müttefik (faydalı) böceği ve toprak mikroorganizmalarını, arıları ve olasılıkla kuşları olumsuz şekilde eklediğini gösteren ve sayıları artmakta olan birçok bilimsel delile eklenmiş oldu. .

Genetik Modifiye "Süperotlar" ve "Süperböcekler"

Ot ilacına karşı dirençli ya da kendi ot ilacını üreten genetiği değiştirilmiş mahsüller ortaya çıkarmak ciddi tehlikeler arz ediyor. İstenmeyen böcekler ve istenmeyen otlar kaçınılmaz olarak bu zehirlere bağışıklık kazanacaklardır ki bu da bu zararlıları ortadan kaldırmak için daha güçlü, daha zehirli kimyasallara ihtiyacı ortaya çıkaracaktır. Kanola gibi genetik modifiye ot ilacı dirençli mahsüller bu ot ilacına dayanıklı olma özelliklerini yabani hardal bitkisi gibi otlara aktardakları için daha şimdiden bu "süperotların" ortaya çıkışına tanık oluyoruz. Laboratruvar ve alan araştırmaları pamuk kurdu gibi sürekli GM mahsül baskısı altında yaşayan zararlı böceklerin çok yakın zamanda Bt ve diğer doğayla dost sürdürülebilir biyolojik ot ilaçlarına karşı dirençli "süperböceklere" dönüşeceğini gösteriyor. Bu ise biyolojik mücadele yapan organik ve sürdürülebilir tarım çiftçisinin artan sayıdaki süper ot ve böcekle mücadele etmesini imkansız hale getirerek ciddi bir risk teşkil edecektir.

Yeni Virüs ve Bakterilerin Oluşması

Gen yapıştırma tekniği bitkilere ve çevreye zarar veren beklenmedik ve tehlikeli sürprizlere kaçınılmaz olarak neden olacaktır. Michigan Eyalet Üniversitesinde deney yapan araştırmacılar bitkilerin genlerinin virüslere dirençli olacak şekilde değiştirildiğinde virüslerin değişime (mutasyona) uğrayarak daha zararlı formlara dönüşeceğini buldular.

Oregon'daki bilim insanları genetik mühendisliği ürünü toprak mikroorganizması Klebsiella planticola'nın hayati toprak besleyicilerini yok ettiğini buldular. çevre Koruma Ajnası genetik mühdensiliği ürünü bir toprak bakterisi olan Rhizobium melitoli ‘nin hükümet tarafından onaylanmasını protesto etmek için 1997'de benzer uyarılar yayınladı.

Genetik "Biyo-İstila"

Kuzey Amerikada sorunlara yol açana kudzu sarmaşığı ve Hollanda karaağaç hastalığında olduğu gibi "Üstün" genleri sayesinde bazı transgenik bitkiler ve hayvanlar kaçınılmaz bir şekilde yayılacak ve yabani türleri yok edecek.

Bilimciler yabani akranlarından iki kat daha büyük olan ve daha çok yiyen sazan, som balığı ve alabalığı doğaya saldıklarında yabani balıkların ve diğer deniz canlılarının hali ne olacak?

Sosyoekonomik Zararlar

Genetiği değiştirilmiş gıdaların patentlenmesi ve yaygın biyoteknolojik gıda üretimi, tarımın bundan 12,000 yıl önce yapılan halini tehdit ediyor. Terminatör Teknolojisi gibi GM patentleri, tohumların filizlenme yeteneğini ortadan kaldıracak ve şu anda kendi tohumlarını saklayan ve paylaşan yüzmilyonlarca çiftçiyi birkaç küresel biyotek/tohum tekelinden gittikçe pahalılaşan GM tohum ve kimyasal girdi almaya zorlayacak. Bu eğilime bir dur denilmezse transgenik bitkilerin ve gıda üreten hayvanların patentlenmesi küresel bir "biyokölelik"e yol açacak. çok yakın bir zamanda çiftçiler Monsanto gibi tekellerden bitki ve hayvanlarını kiralayacaklar ve tohum ve yavru için telif hakkı ödeyecekler. Aile çiftlikleri ve yerel çiftçiler topraklarından sürülecek ve tüketicilerin gıda seçme hakları ulus ötesi bir şirketler tekeli tarafından yönetilecek. Kırsal yaşam yıkıma uğrayacak. Yüzmilyonlarca çiftçi ve tarım işçisi geçim kaynaklarını kaybedecek.

Etik Zararlar

Genetik mühendisliği ve patentleme hayvanları birer ürün konumuna düşürecek ve bu daha fazla acıya neden olacak.

Ocak 1994, Amerikan Tarım Departmanı (USDA) bilimcileri büyük baş hayvanlar ve domuzların genetik

"haritalarını" çıkardıklarını ilan etti ki bu, canlı hayavanlar üstünde daha fazla deney yapılmasına yolun açılacağının habercisdir. Bu tür deneylerin doğasındaki acımasızlığa ek olarak bu "üretilen" yaratıklar "yaratıcıları" için mekanik birer icattan öte bir şey değildir (acı verici deformasyonlarla, sakatlıklarla, körlükle, vs doğan bebekler). Laboratuarda kullanılmak üzere genetik mühendisliği yoluyla acı çekmek üzere tasarlanan ünlü "Harvard Faresi" kansere neden olan

(5)

bir insan geni taşımaktadır ki bu gen tüm yavrulara aktarılacaktır. Tamamıyla indirgemeci bir bilim olan biyoteknoloji tüm hayatı istenilen şekilde düzenlenebilen bilgi parçalarına (genetik koda) indirgemektedir. Kaşifleri için sadece bir

"meta" konumuna indirgenen, bütünlükten ve kutsal niteliklerinden uzaklaştırılan hayvanlar buna göre muamale görecektir. Şu anda genetik mühendisliği ürünü yüzlerce "ucubeleştirilmiş" hayvan federal hükümetten patent onayı bekliyor. Kişi merak etmeden duramıyor: Genetik değişimlerin ve patentli hayvanların toptan satışından sonra genetiği değiştirilmiş bebeklere mi sıra gelecek?

Ronnie Cummins

Little Marais, Minnesota Çeviri:Levent KARTAL

Motion Dergisi yayınlanmıştır 29 Ağustos, 1999.

İlgili Yazılar:

Dr. Vandana Shiva ile Röportaj- www.inmotionmagazine.com/shiva.html

"Canlı organizmaları ne kadar değiştirirseniz gıda ve tıbbı da o kadar denetim altına alırsınız" St. Louis, Missouri Genetik Mühendisliği Hakkında Diğer Makaleler İçin: www.inmotionmagazine.com/rumn.html#Anchor-Genetic- 24959

Ronnie Cummins Gıda Güvenliği Kampanyasında çalışmaktadır: http://www.purefood.org/

Gıda Güvenliği Kampanyası sağlıklı, güvenli ve sürdürülebilir bir gıda üretim ve tüketim sistemi yaratmaya adanmış kamu yararı güden bir kuruluştur. Doğru bilginin uluslar arası düzeyde yayılması ve kamuya teknik destek vermek için kurulduk. Ayda bir yayınlanan elektronik Gıda Güvenliği haberlerine üye olmak için: majordomo@mr.net subscribe pure-food-action yazarak üye olabilirsiniz.

Kuruluşumuz Organik Tüketiciler Briliği üyesidir http://www.organicconsumers.org/

Referanslar

Benzer Belgeler

CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker'e, Türkiye'ye girişine izin verilen 32 çe şit GDO'lu üründen bugüne kadar ne kadar

İnsanın vejetaryen olduğuna dair görüş ve kanıt bildirilirken en büyük yanılma biyolojik sınıflandırma bilimi (taxonomy) ile beslenme tipine göre yapılan

Yavaş Şehir hareketi, küçük kentlerin geleneksel yapılarını, sıkı kuralları dikkatle uygulayarak korumaları gerektiğini savunuyor: Arabalar şehir

Erdoğan, "Fıstık çamlarının kesilmesinin ardından sincapların otellere daha çok yönelmesi kadar doğal bir şey olamaz.. Ağaçkakanlar, diğer kuş türleri için de

Erdoğan, "Fıstık çamlarının kesilmesinin ardından sincapların otellere daha çok yönelmesi kadar doğal bir şey olamaz.. Ağaçkakanlar, diğer kuş türleri için de

Biyoteknoloji: Biyosistemler aracılığı ile mal ve hizmet üretimi Genetik Mühendisliği; ilişkili ya da farklı organizmalar arasında Genetik materyalin değişimi ve

• Kantitatif yapı veya bitki birliğindeki her türün bolluk derecesi.. • Bu sınıflandırma Shimwell tarafından da kabul edilmiş ve bu araştırıcı vejetasyon

Laboratuvarımızda Yapılan Çalışmalar – Tuza Toleranslı Yeni