Macaristan'da yaşanan felaketten sonra,"Bizim memlekette ne kadar kimyasal çamur havuzu var bilmiyoruz, aslında kapitalizmin yıkıcılığının göstergelerinden olan havuzların bir haritasının çıkarılıp yayınlanmasında büyük yarar olacaktır" demişti bu işi ciddiye alanlar.
Macaristan felaketi yaklaşık sekiz ay önce Ekim 2010 başlarında yaşanmıştı. Kamu erkinin çürümüşlüğü, daha doğrusu idarenin karar verirken vatandaşın çıkarları yerine kapitalist işletme sahiplerinin karlılığını gözetmeleri sebebiyle bu konuda yetkililer tarafından hazırlanmış derli toplu bir araştırma kamuya açık olarak
yayınlanmamaktadır. Tekellerin kaç kimyasal atık havuzu var?, Hangi alanlarda bulunmaktadırlar?, Kaç metre kare alanı kaplamaktadırlar?, Yerleşim alanlarına mesafeleri ne kadardır? Barajların yapım yılları kaçtır?, Yeterince güvenlikli midir?, Kapasite artırımı yapıldığında barajlarda ne gibi önlemler alınmıştır?... Bu soruların hiçbirinin cevabı net değil!
Avrupa'nın orta yerinde yaşanan felaketten bile en küçük bir ders çıkarılamamıştır. Bu konuda sabıkalı bir hükümete ve idareye sahip olduğumuz açıktır. Son yaşanan maden kazaları ve göçükler önceden hazırlanan raporlara rağmen gerçekleşmiştir. Elbistan kömür sahası alanındaki göçükte de benzer mantıklar işlemiştir.
Görüyoruz ki, depreme ve nükleer enerjiye yaklaşımın tıpkısı kimyasal havuzlar için de geçerlidir. çünkü Kütahya'da görüldüğü gibi, bir cinayet olan açık alan madenciliği, gün be gün kapasite artırımı ile hacmini katlayarak üretimine devam etmektedir.
Kimyasal atık havuzları geçmiş nesil bir teknolojiye sahip. Tıpkı 'çılgın' saçma projeleri gibi 19.yüzyıl ve öncesi teknolojisi. Bir farkla, işletmeler kapitalist devlet teşekkülü olmaktan çıkarılıp burjuva egemen sınıflara yeni ek bir sermaye desteğiyle özelleştirilerek devredilmiş durumda.
Çevre Mühendisleri Odası'nın Kütahya'daki siyanür dolu havuzda meydana gelen kaza ile ilgili 9 Mayıs tarihli basın açıklaması şöyle " Eti Gümüş A.Ş.'nin Kütahya'da bulunan maden işletmesinde atık depolama barajı 07.05.2011 tarihinde saat 15:30'da kısmen yıkılmıştır. Atık barajının iki numaralı havuzu ile üç numaralı havuzu arasındaki üç numaralı seddenin bir kısmı yıkılmış ve atık malzeme iki numaralı havuzu doldurmuştur. İki numaralı seddenin üzerinden siyanürlü atık taşarak bir numaralı havuza akmaya başlamıştır. Tüm atık yükü son seddeye yüklenmiş durumdadır. 25 milyon ton siyanürlü atık her an son seddeyi de yıkıp barajı aşabilir. Tesisin bir an evvel faaliyetini durdurulması gerekmektedir. Tesis faaliyetlerini geçici durdurmalarla bu soruna çözüm aranmamalıdır. Siyanür ile yapılan maden faaliyetleri ölümü, açlığı ve sefaleti beraberinde getirmektedir." Devamında Macaristan'daki felaketin 25 katı daha büyük bir felaketin kapıda olduğu belirtiliyor.
Fazla söze gerek yok aslında. Madencilik alanında mühendislik hizmetleri uluslararası standartlarda olmak zorundadır. Üç kuruşluk karlar için bütün doğa ve başta yöredeki insanlar olmak üzere bütün ülke vatandaşları felaketin eşiğine getirilmiştir.
Seçim arifesinde panik olmasın muhabbetiyle kamuoyu kötü senaryoya göre bilgilendirilmemektedir. Riskin azaltılması için bile ciddi önlemler alınmamaktadır Takviye setler yapılana kadar yağmur yağmasın diye, dua edilirken, yetkililer televizyonlara pişkin pişkin beyanatlar vermektedir. Şu anda 'Tehlikenin üst düzeyde olduğu dört köyü boşaltalım' deseniz bile günler alacaktır. Öncelikle atık havuzlarının çevresindeki yöre insanın bilgilendirilmesi gerekmektedir. Evinden, yöresinden, hayvanından ayrılamayan insanlar için, öldüklerinde yetkililer, mesela başbakan, 'Mukadderatta böyle şeylerde var' buyuracaktır.
25 milyon ton siyanürlü atık barajı ne demek? Bunlardan kaç tane var?
Sayabilir miyiz?
Hepimizin felaketlere karşı birlikte hareket edebilmesi, bu kabiliyeti kazanabilmesi siyasal bir varlık olduğumuzun ayırtına varılmasıyla ancak mümkün olacaktır.
