• Sonuç bulunamadı

Doku Mühendisliği ve Ürünleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Doku Mühendisliği ve Ürünleri"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Doku

Mühendisliği

ve Ürünleri

İnsanın yaşamı boyunca karşılaşacağı sağlık sorunlarının

en önemlisi hiç şüphesiz bir dokusunun ya da organının kaybı

veya ciddi bir biçimde hasar görmesidir.

Günümüzde böyle bir durumda çeşitli tedavi

yöntemleri uygulanıyor.

(3)

T

edavi yöntemlerinin ilki, hastanın sağlıklı bir bölgesinden alınan bir doku parçasının, doku kaybının veya hasarının olduğu böl-geye yerleştirilmesi. “Otogreft uygulaması” olarak adlandırılan bu yöntemin çok sayıda sorunu var. Örneğin, her doku için alternatif bir doku mevcut değil (örneğin kalp kası için). Ayrıca yaşlı bireyler-de bu uygulama için yeterli miktarda sağlıklı doku bulunmuyor. Doku alımı sırasında hastanın sağlık-lı bölgesine yapılacak cerrahi müdahalenin yarata-cağı rahatsızlık da bir diğer sorun.

İkinci tedavi yönteminde, başka bir canlıdan alınan sağlıklı doku veya organın hastaya nakle-dilmesi (transplantasyon) söz konusu. Hayvan-dan (örneğin domuzHayvan-dan) alınan doku ile tedavi “zenogreft”, başka bir insandan alınan doku ile te-davi ise “allogreft” uygulaması olarak adlandırılı-yor. Ancak bu uygulamalarda da uygun vericinin az bulunması veya hiç bulunamaması ve bağışıklık sistemi reddi gibi çeşitli sorunlarla karşılaşılıyor.

Bir diğer tedavi yöntemi, biyomalzemelerin kul-lanımına dayanıyor. Metal, seramik veya polimer-lerden üretilen yapay malzemelerin hasarlı bölgeye yerleştirilmesi (implante edilmesi) şeklinde uygu-lanan bu yöntemin çok sayıda örneği mevcut: me-tal kalça, eklem protezleri, porselen dişler, polime-rik damar protezleri vb. Bu uygulamada karşılaşı-lan sorunlar ise malzemenin fizyolojik ortam ya-ni vücut ortamı koşullarına uyum göstermemesi, bakteri enfeksiyonu görülmesi ve büyüme çağın-daki bireylerde kullanılan malzemenin boyutları-nın zaman içinde yetersiz kalması.

Yaygın olarak kullanılan bir başka tedavi yönte-mi ise doku/organ hasarı veya kaybına bağlı olarak ortaya çıkan fizyolojik işlev eksikliğinin vücut dışı-na yerleştirilen bir cihaz ile giderilmesi. Bu uygu-lamaya örnek olarak böbrek yetersizliği durumun-da, vücut dışına alınan kanın diyaliz cihazları ile temizlenmesi verilebilir. Ancak bu cihazlar kayıp doku veya organın tüm işlevlerini değil, yalnızca belirli işlevlerini yerine getirirler.

Tedavide en yeni ve çarpıcı olan “doku mühen-disliği yaklaşımı”, canlı hücrelerin uygun laboratu-var koşullarında bir araya gelerek doku

oluşturma-Gerçek anlamda doku mühendisliği yaklaşımı ise Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) kimya mühendisi Prof. Robert Langer ve Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden cerrah Prof. James Vacanti’nin ortak çalışmalarıyla tanımlanmış ve 1990’ların başından itibaren bu konudaki bilim-sel araştırmalar başlamış. Doku mühendisliğinin Avrupa Komisyonu tarafından yapılan tanımı ise şöyle: “Doku mühendisliği, canlı hücrelerin, destek malzemeleri ve/veya biyolojik moleküllerin yardı-mıyla biyolojik dokuları oluşturmalarıdır.” (2001)

Bu tanıma uygun olarak öncelikle vücut içeri-sindeki gerçek doku mikroçevresini taklit etmek amacıyla, biyouyumlu ve biyobozunur yapıdaki polimer, seramik veya bunların birleşimi kompo-zit malzemeden üç boyutlu doku iskeleleri hazırla-nır. Biyolojik moleküller, diğer bir deyişle “biyosin-yal moleküller” ise, doku oluşumu süresince çeşit-li hücresel işlevleri (yapışma, yayılma, üreme, fark-lılaşma vb.) desteklemek amacıyla kullanılır. Uy-gun bir kaynaktan (hastanın kendisinden, yakının-dan veya bir başka vericiden) alınan hücreler, do-ku hasarına uygun olarak tasarlanmış dodo-ku iske-lesine ekilir. Gerekli besin maddeleri ve biyosinyal moleküller ile oluşturulan laboratuvar ortamında (hücre kültürü) hücreler doku iskelesine yapışır, çoğalır ve kendi hücre dışı matrislerini sentezleye-rek doku oluşturmaya başlarlar. Bu arada doku is-kelesi de bozunmaya başlar. İdeali, yeterli miktar-da hücre dışı matris oluştuğunmiktar-da doku iskelesinin tamamen yok olmasıdır. Elde edilen ve yabancı bir malzeme içermeyen “doku parçası” hasarlı bölge-ye bölge-yerleştirilerek tedavi başlatılır. Bu aşamaya ka-dar olan işlemler vücut dışındaki laboratuvar ko-şullarında gerçekleştirilebileceği gibi (in-vitro do-ku mühendisliği), vücut içerisinde de gerçekleşti-rilebilir (in-vivo doku mühendisliği).

Laboratuvar koşullarında, gerçek doku mikro-çevresindeki mekanik kuvvetlere benzer etkilerin sağlanabilmesi için çeşitli biyoreaktörler kullanı-lır. Dolayısıyla gerçek anlamdaki doku mühendis-liği için dört temel bileşenin gerekli olduğu söyle-nebilir. Bunlar doku iskelesi, işlevselliğe sahip hüc-reler, biyosinyal moleküller ve biyoreaktörlerdir.

Bilim ve Teknik Kasım 2010

(4)

Doku mühendisliğinden beklentiler, mevcut tedavi yöntemlerine göre iyileş-me sürecinin geliştiriliyileş-mesi, yaşam kali-tesinin yükseltilmesi ve uzun dönemli tedavilerde maliyetin düşürülmesi ola-rak sıralanabilir. Doku mühendisliğinin ortaya çıkışı 1990’lı yılların başı olarak düşünüldüğünde, acaba günümüze ka-dar olan süreçte beklentilere uygun ola-rak ne tür gelişmeler olmuştur ve şu an-da gelinen noktaan-da neler vardır?

Doku Mühendisliği Ürünleri

Ortaya çıkışından günümüze kadar olan dönemde doku mühendisliğindeki araştırma faaliyetleri büyük bir ivme ka-zanmıştır. Ancak, klinik aşamaya gelmiş çalışmaların ve ticari boyut kazanmış ürünlerin sayısı halen çok azdır. Doku mühendisliğinin ilk ticari ürünü, 1996 yılında Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onay alınarak ABD’de pazara sürülen ve kıkırdak doku hasar-larının tedavisinde kullanılan bir yön-tem. Diğer ticari ürünler ise deri doku-su ve kemik dokudoku-su hasarları için geliş-tirilmiş. Şu anda piyasada yer alan “in-san doku mühendisliği” ürünlerinin or-tak özellikleri, basit yapıda olmaları, az

sayıda hücre türünden oluşmaları ve bü-yüme sırasında damarlaşma (vaskülari-zasyon) ihtiyacı duymamaları.

Doku Mühendisliğinin Deri Doku-su Ürünleri: “Yara iyileşmesi”nde

kulla-nılmak üzere son otuz yılda çok sayıda çalışma yapılmış ve deri dokusu yerine kullanılabilecek çeşitli ürünler geliştiril-miştir. Bu ürünler yaranın türüne bağ-lı olarak farkbağ-lı özeliklerde hazırlanıyor-lar. Yanıklar, kronik yaralar (ülser), plas-tik ve esteplas-tik ameliyatlarda kullanım ve ağız mukozasındaki hasarlarda kulla-nım için çeşitli ticari ürünler mevcut. Bu ürünler, kollajen, hiyalüronik asit veya çeşitli biyobozunur sentetik polimerler-den hazırlanan bir zar ve bunun üzeri-ne ekilmiş çeşitli deri hücrelerinden (ke-ratinositler ve/veya fibroblastlar ve/ve-ya melanositler) oluşuyorlar. ABD’deki firmalar allojenik hücreleri yani başka bir insandan alınan hücreleri kullanır-ken Avrupa’daki firmalar otolog hücre-leri yani hastanın kendisine ait hücrele-ri kullanıyor. Piyasada ciddi yanıklarda kullanılmak üzere üretilmiş deri doku-su ürünlerini bulmak mümkün. Kronik yaralar için daha fazla sayıda ürün mev-cut. Doku mühendisliğinin deri dokusu

ürünleri, toksikoloji, farmokoloji ve koz-metik ürünlerin biyouyumluluk testleri-nin yapılmasında “hayvan modeli” yeri-ne de kullanılıyor. Öryeri-neğin bir koz-metik firması tüm ürün testlerini bu modeller üzerinde gerçekleşti-riyor.

Doku Mühendisliğinin dak Dokusu Ürünleri:

Kıkır-dak dokusunun kendini yenile-me kapasitesi çok sınırlı oldu-ğundan kıkırdak hasarları-nın kendiliğinden iyileş-mesi zordur. İnsan vü-cudundaki kıkırdak, stres altında olmayan kıkırdak (burun ve kulakta) ve stres altındaki kıkırdak (eklemlerde) olmak üzere ikiye ayrılır. Şu ana kadar geliştirilen kıkırdak doku mühendisli-ği ürünleri stres altındaki kıkırdak uy-gulamalarını hedef almıştır. Hastanın kendisinden alınan sağlıklı hücrele-rin hasarlı bölgeye yerleştirilmesi (oto-log kondrosit transplantasyonu, ACT), klinikte diz eklemindeki kıkırdak doku hasarlarının onarılmasında uygulanan doku mühendisliği yaklaşımlarından biridir. İlk kez 1994’te klinikte

uygu-Kalp ve damar hastalıkları Kıkırdak rejenerazasyonu Nörodejeneratif hastalıklar

(5)

Bilim ve Teknik Kasım 2010

>>>

lanan bu yöntem, 1996 yılında FDA ta-rafından onaylanmıştır. Bugüne kadar yaklaşık 15.000 hasta bu yöntemle

teda-vi edilmiştir. Birinci nesil ACT ola-rak bilinen uygulamada öncelikle hasarlı bölge kıkırdaktan çıkartılır, daha sonra kemik zarından alınan parça hasarlı bölgeyi örtecek

bi-çimde şekillendirilir ve ardından bu parça hasarlı bölgeye

yapış-tırılır. Son aşama olarak, üze-rine hastadan alınan ve kül-tür ortamında belirli bir sa-yıya çoğaltılmış olan

sağlıklı hücreler ekilir. İkinci nesil ACT’de ke-mik zarı yerine çift ta-bakalı kollajen zarlar kul-lanılır. Üçüncü nesil ACT’de ise hasarlı bölgeye üç boyutlu doku is-kelesi yerleştirilir ve otolog kondrosit

(kıkırdak hücresi) transplantasyonu bu doku iskelesi üzerinden gerçekleştiri-lir. Bu yöntem, “matris destekli otolog kondrosit implantasyonu” olarak ad-landırılmıştır.

Doku Mühendisliğinin Kemik Do-kusu Ürünleri: Kemik kırıkları, çene

kemiği ameliyatları, osteoporoz,

ke-mik tümörleri ve diş eti ameliyatlarında kullanılmak üzere çeşitli ürünler gelişti-rilmiştir. Küçük hasarlarda bu ürünler başarıyla kullanılıyor, ancak büyük ke-mik hasarları için geliştirilmiş bir ürün halen mevcut değil. Az sayıdaki kemik doku mühendisliği ürününün pek çoğu da hücre içermiyor, yalnızca biyomalze-me veya doku iskelesi+biyosinyal mole-kül şeklinde oluyor. Kemik hasarları ço-ğunlukla kazalar sonrası ortaya çıktık-larından acil müdahale gerekir. Ancak, hastanın kendisinden alınacak sağlıklı kemik hücrelerinin çoğaltılması için çok uzun zaman gerektiğinden şu ana kadar hücre içermeyen ürünler geliştirilmiştir. Örneğin FDA’dan 2002 yılında onay alan bir ürün, kollajen süngere emdirilmiş kemik morfojenik proteininden (BMP) oluşmuştur ve kemik hasarının olduğu bölgeye yerleştirildiğinde bu proteini sa-larak çevredeki hücrelerin hasarlı bölge-ye göç etmesini sağlar. Böylelikle o böl-gedeki doku yeniden yapılanabilir.

Doku mühendisliğinin piyasaya su-nulma aşamasındaki ürünleri arasında yukarıda sözü edilenlerden daha karma-şık yapıdaki deri, kıkırdak ve kemik do-kusu, kalp damar hastalıkları için ürün-ler (kalp kapakçıkları, kan

damarla-rı, kalp kası dokusu), merkezi ve çevre-sel sinir sistemi ve çeşitli yapay organ-lar (pankreas, biyoyapay karaciğer) sa-yılabilir.

Ürünlerin Pazar Durumu

ve Maliyetler

Doku mühendisliği ürünlerinin pa-zar potansiyeli, tedavisi hedeflenen has-talığın veya hasarın yaygınlığına ve et-kilerine, halen uygulanmakta olan te-davi yöntemlerinin maliyetine ve ürün-lerin uygulanmasındaki kolaylık ve ba-şarıya bağlı olarak tahmin ediliyor. Da-ha önce de belirtildiği gibi klinik uygu-lamalar için onay alan ve ticari olarak üretilen deri ve kıkırdak dokusu ürünle-ri var. Üretimleürünle-rinin yapıldığı ülkelerde bu ürünlere olan talep çok yüksek. Ame-rikan Sağlık Örgütü verilerine göre do-ku mühendisliği ürünlerinin dünya pa-zarındaki hacmi 2005 yılında 300 milyar doların üstündeydi, bu değerin 2010 yı-lında 500 milyar doların üzerinde olaca-ğı tahmin ediliyor.

Deri doku mühendisliği ürünlerinin bir santimetre karesinin fiyatı 10-20 do-lar arasında değişiyor. Bu rakamdo-lar ka-davradan alınan deri dokusu

maliyetle-Göğüs kanseri ve kozmetik amaçlar Boşaltım sistemi hastalıkları Pankreas: Diyabet

(6)

rinin (0,4-8,5 dolar) üstündedir. Ancak, doku mü-hendisliği ürünlerinin kullanımı, ilaç gereksinimi-ni, hemşire yardımını ve operasyon sayısını azalta-rak maliyeti düşürüyor.

İstatistiklere göre tüm dünyada yaklaşık 20 mil-yon insan kıkırdak hasarı nedeniyle tedavi görü-yor. Yaygın olarak karşılaşılan diz kıkırdak hasar-larının klasik yöntemlerle tedavi masrafı (hastane-deki bakım masrafları hariç) 2000-6000 dolar ara-sında değişirken ACT tedavisinin masrafı 7000-10.000 dolar arasında değişiyor.

Kemik doku mühendisliği ürünlerinin hedefle-nen pazarının %10’unu standart yöntemlerle iyi-leştirilemeyen kemik kırıkları (tüm dünyada her yıl 1,5 milyon vaka) oluşturuyor. Bunu yüz ve diş kemik hasarları (4,5 milyon vaka) ile kemik erime-si ve kemik tümörleri (300 milyon vaka) izliyor.

Avrupa ve ABD’de her yıl 900.000 civarında ko-roner arter baypas ameliyatı yapılıyor. Bu

ameli-yatların % 30’unda hastadan alınabilecek uygun bir damar bulunamadığından yapay damar kulla-nılıyor. Bu protezlerin de ancak yarısı en fazla 5 yıl süresince sorunsuz bir biçimde kullanılıyor. Doku mühendisliği ile üretilen damarların işte bu nokta-da çözüm olacağı ve yıllık pazar hacimlerinin 1,5 milyar dolar civarında olacağı tahmin ediliyor.

Yayımlanan raporlara göre dünyadaki diyabet hastası sayısı 2000 yılında 170 milyondu, bu raka-mın 2030’da 360 milyona ulaşacağı tahmin edili-yor. Doku mühendisliği ürünlerinin diyabet kont-rolünde etkin olacağı ve hastalığın yaratacağı ha-sarları ve ölümleri azaltacağı düşünülüyor. Bu ürünlerde insülin salgılayan pankreas adacık hüc-releri kullanılıyor ve klinik deneme süreci halen devam ediyor.

Karaciğer işlevini yerine getirebilecek doku mü-hendisliği ürünleri için yıllık pazar hacminin bir milyon dolar civarında olacağı tahmin ediliyor. Bu

(7)

Bilim ve Teknik Kasım 2010

ürünlerin hastayı birkaç gün içinde ölüme götüren akut karaciğer rahatsızlıklarında kullanılması he-defleniyor. Klinik denemeleri sürdürülen bu ürün-ler vücut dışına yerleştirilen diyaliz makinesi ben-zeri cihazlar şeklinde tasarlandılar.

Üretici Firmalar ve

Üretim Planları

Doku mühendisliği ürünleri, çoğunluğu ABD ve Avrupa’da bulunan çeşitli firmalarca üretiliyor. Üretimlere 1998 yılında başlanmış olup şu anda Avrupa’da yaklaşık 250 civarında firma bulunuyor. Almanya, İngiltere ve Fransa üretimde başı çeken ülkeler. ABD ile Avrupa’daki doku mühendisliği sektörü birbirine çok benziyor; iki sektör de küçük, yeni, araştırma ağırlıklı ve teknolojiyi yönlendiren firmalardan oluşuyor. 1997-2002 yılları arasında hücrelerden oluşan doku mühendisliği ürünleri-nin pazar payı 20 milyon doların altında kalırken 2007 yılında bu rakam 1,5 milyar dolara ulaşmıştır.

ABD’de doku mühendisliği ürünlerinin kontro-lü ve onayı FDA tarafından yapılıyor. FDA, 1997 yılında “Doku Eylem Planı” (Tissue Action Plan) ismiyle bir program başlatmıştır. Bu programın amacı doku mühendisliği ürünleri için gerekli dü-zenlemeleri yapmaktır.

Ülkemizde doku mühendisliğinin gelişmesine ve desteklenmesine yönelik ulusal bir plan bulun-muyor. Aktif üretici firmalar ve geliştirilmiş ticari ürünler de bulunmuyor. Ancak çeşitli üniversite-lerde (özellikle Hacettepe Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Ege Üni-versitesi, Yeditepe Üniversitesi) doku mühendisli-ği konularında araştırma faaliyetleri yoğun biçim-de sürdürülüyor ve uluslararası biçim-dergilerbiçim-de Türkiye adresli çok sayıda bilimsel makale yer alıyor.

Doku mühendisliğinin başarılı ürünleri, hüc-re bilimi, biyosinyal moleküller, biyomalzemeler, üretim teknolojileri, biyomekanik ve informatik alanlarındaki ilerlemeler sonucu ortaya çıkacak-tır. Üretici firmaların pek çoğu doku mühendisli-ği alanındaki çalışmalarına, yalnızca hücre ve do-ku kültürü konularındaki bilgi ve tecrübelerine

da-yönelik olarak planlanamaması da bir diğer önem-li sorun. Ekonomistlerin ve ticaret erbabı kişilerin bu sorunları giderecek yönde konuya müdahale et-meleri gerekiyor.

Geleceğe Yönelik Planlar

Doku mühendisliğinin ticari ürünleri henüz çok az sayıda, ancak pek çok ürün, kontrollerinin tamamlanmasının ardından piyasaya sunulmayı bekliyor. Bu arada araştırma faaliyetleri de olanca hızıyla devam ediyor.

Gelecekte, yetişkin kök hücrelerin, bağışıklık sistemince reddedilmeme avantajına sahip olma-ları nedeniyle doku mühendisliğinin en önemli hücre kaynakları olacakları düşünülüyor. Bir yan-dan yeni malzemelerin ve görüntüleme teknikle-rinin kullanılmasıyla doku hasarına uygun şekil-de ve akıllı doku iskeleleri üretilirken diğer yandan doku iskelelerinde hücresel işlevlerin ve farklılaş-manın kontrolü konusundaki bilgilerin netlik ka-zanması için çalışılıyor. Ayrıca doku mühendisli-ği ürünlerinin test edilmesi için etkin yöntemler ve üç boyutlu doku üretimi için uygun fiziksel etkiyi sağlayacak biyoreaktörler geliştiriliyor. Diğer yan-dan büyüyen dokularda damarlaşmanın

gerçekleş-<<<

Hacettepe Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nden 1982 yılında mezun olan Menemşe Gümüşderelioğlu, yüksek lisans ve doktora eğitimlerini de aynı bölümde tamamladı. Fulbright bursiyeri olarak 1994-1995 yıllarında Tufts Üniversitesi ve Harvard Medical School, Blood Research Center’da araştırmalar yapan Gümüşderelioğlu, 1997 yılında TÜBİTAK Teşvik Ödülü’nü aldı. 1998’den bu yana Hacettepe Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü’nde profesör olarak görev yapıyor. Polimerik biyomalzemeler, hayvansal hücre biyoteknolojisi ve doku mühendisliği konularında çalışmalar yapıyor. SCI kapsamındaki dergilerde yayımlanmış 80 civarında makalesi ve bir kitabı var.

Referanslar

Benzer Belgeler

- Değişici (Transizyonel) Epitel: Bu hücreler organın işleyişine göre yassı ve kübik epitel arasında şekil değiştirebilir.. Uriner

 Eritrositlerin yapısında demir bir protein olan Hemoglobin bulunur....  Eritrositler hemoglobin yardımı ile oksijen ve

- Biotin, folik asit, askorbit asit, pantotenik asit (B5), tokoferol (E vitamini), riboflavin (B2) ve p- aminobenzoik asit de besin ortamlarında kullanılan

Bazal katmanda hem kök hücreler hem de geçici amplifiye olan hücreler bulunur.. Geçici amplifiye

Hücrele- rin doğal yaşam ortamını oluşturan hüc- reler arası matristen gerekli olan bilgiler öğrenilmeli ve yapay matrisler için uygu- lanmalıdır.. Doğal hücreler

“In vitro” and multicolor phenotypic characterization of cell sub- populations identified in fresh human adipose tissue stromal vascular fraction and in the derived

Orijin olarak prokambiyum, kambiyum temel meristem, hatta Gramineae ve Cyperaceae de olduğu gibi protoderm gibi çok değişik meristematik h ücrelerden oluşurlar....

Ödem terimi, daha çok doku ve hücreler arasında normalden fazla sıvı toplanması durumunu ifade eder.. Vücut boşluklarında (karın, göğüs boşluğu) sıvı artışını