• Sonuç bulunamadı

Su Fazlası. Birikmiş Su

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Su Fazlası. Birikmiş Su"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1963 yılında Yelki köyünün güneyinde geniş parseller olarak yer alan tarım arazileri 1995 yılında az eğimli arazilerde maki vejetasyonunun temizlenmesiyle yeni tarım arazileri açılmış ve % 9.46’ dan % 17.28’ e yükselmiştir. Tarım arazilerinin oranı, parsel sayısı artmış, ortalama parsel büyüklüğü azalmış ve dağınık bir yapı almıştır. 2005 yılında ise tarım arazilerinin oranı % 15.76’ ya düşmüş ve bu süreç içinde parçalar arasındaki bağlantılılık giderek azalmıştır. 1963 yılında Yelki’ nin

batısında ve güneyinde geniş zeytinlik alanlar bulunur iken 1995 ve 2005 yıllarında Yelki’ nin batısındaki az eğimli arazilerde ve ilçenin doğusundaki orta eğimli yamaçlarda zeytinlikler oluşturulmuştur. Alçak boylu maki-frigana türleriyle temsil edilen maki vejetasyonunun 1963 yılında peyzajdaki oranı %66’ iken maki örtüsü baskınlığını zaman içerisinde de korusa da konut, ticaret alanları, taş ocakları gibi kullanımların oluşturulması, tarım alanlarının açılması gibi nedenlerle maki vejetasyonlarıyla kaplı alanların oranı azalmış, dağınık, parçalı ve izole bir yapıya dönüşmüştür.

Tarım arazileri 1963 te % 9.46, 1995 te % 17.28, 2005 te % 15.76 Orman alanı 1963 te % 13.74, 1995 te % 14.11, 2005 te % 13.85 Maki alanı: 1963 te % 66.67, 1995 te % 43.77, 2005 te % 43.82

2012 yılında çıkan 6360 Sayılı Kanun birlikte ülkemizde sınırları il mülki sınırları ile eşitlenen büyükşehir belediyeleri kurulurken, İl Özel İdareleri ve köylerin yanı sıra belde belediyelerinin tüzel kişilikleri kaldırılmış ve 2014 yılı

Nisan ayı ile birlikte, köyler aynı adla mahalleye, beldeler de beldenin adıyla tek mahalle olarak köyler gibi ilçeye bağlı mahallelere dönüştürülmüştür. Çevredeki yöre halkı da bu tarihten önce köye ait olan bu alanda tarımsal faaliyetlerini sürdürürken bu tarihten itibaren, zaman zaman toplayıcı olarak ziyaret dışında alandan tamamen çekilmiştir. Alanın

çevresinde yer alan tapulu zeytinlikler o tarihe kadar sınırlarını belirleyen tel örgüleri yokken bu tarihten itibaren alanda tel örgüler, çit duvarlar konulmuştur. Yöre halkının toplayıcı olarak alanı ziyaretleri mantar, ahlat ve ot toplama gibi faaliyetler ile sınırlıdır. Bu çevrede yaşayan yerli halk artık tarımla ancak bahçesinde kendine kadar uğraşıyor. Doğal alanlarda sadece toplayıcı durumunda. İlk yağmurlardan sonra mantar, kasımda ahlat, bu tarihlerde zeytin, ocakta kocayemiş, baharda

yemeklik otlar, mayısta defne yaprağı, haziran- temmuzda kekik vb. şeklinde.

Bahar aylarında yenilebilen otların sayısı daha da artmaktadır. Yöre halkı tarafından alandan toplanıp tüketilen otlar Şevketi bostan, arapsaçı, cibez, ısırgan, çam ağaçlarının olduğu küçük alandan toplanan kuzukulağı ve filizdir. Yöre halkının tanımıyla keçinin yediği her otu onlar da sofralarına getiriyorlar. Yenebilir bitkilerin çevredeki yöresel pazarlarda satılması da ek bir gelir kaynağıdır. Alanın çevresinde çit ve kilitli bir kapısı olması bu faaliyetleri kısıtlamaktadır.

Alanda ve yakın çevresinde tarımsal faaliyetler açısından tanımlanan sorunlar demeti birkaç başlık altında özetlenebilir.

Bunlardan ilki SU NOKSANI İklim verileri incelendiğinde sahada yaz aylarında su kısıtı yaşandığı, özellikle haziran ayından başlayarak zeytin için kritik su eşiğinin altına düştüğü görülmektedir.

15

Permakültür ile yeniden gündeme gelen su tutmada eş yükselti eğrisine göre TERASLAMA/ BENT OLUŞTURMA yöntemi Anadolu halkı tarafından bilinen en eski tarım tekniklerinden biridir. Bunun dışında yine yöreye özgü kadim bir bilgi olan

Yağış

Düzeltilmiş PE Gerçek E

Su Fazlası

Birikmiş Su

Sarfedilen Su

Su Noksanı

(2)

TESTİ GÖMME YÖNTEMİ yaz dönemindeki su sıkıntısını özellikle zeytin acısından atlatmakta kullanılabilir. Yörede zeytin ve bağcılıkta büyük toprak testiler bitkinin kuzeyinde taç izdüşümüne 450 eğimle gömülerek yaz döneminde geniş alanlarda ve ağaçlarda damlama sulama yerine kullanılan kadim bir bilgidir.

Urla genelinde bağlarda eskiden uygulanan zamanla kaybolmuş olan kömür gömmek şimdiki bilimsel adıyla

BİYOKÖMÜR/ BİOCHAR tekniği ile toprağın kaybettiği karbon miktarını artırmak ve bu tekniğin yöre halkına yeniden hatırlatılması için dal budama zamanında alanda atölyeler düzenleyerek yöre halkının da kendi arazilerinde bunu

uygulamasına katkıda bulunmak, bu çevre için, toprak için yapılacak en büyük katkı olacaktır. Alan içerisinde de yapılacak su tutma setlerine biochar hazırlayarak hem su tutma kapasitesi artırılır hem de KARBON MİKTARI toprakta yeniden

artırılarak, topraklar verimli hale getirilebilir.

İkinci önemli sorun TOPRAK KAYBI’ dır. Küresel iklim değişikliğinin etkisiyle yağış rejimindeki farklılıklar (kısa süreli ani ve yoğun yağışlar vb) arazide yürütülen otlatma faaliyetlerinin de etkisiyle erezyon önleyici otsu vejetasyonun azalmasıyla yağmur mevsiminde alanda OYUNTU’ lara ve toprak kaybına yol açmakta, su akış havzalarına yakın zeytin ve diğer

ağaçların köklerini açığa çıkarmaktadır. Su noksanını aşmak için önerilen bent ve teraslar aynı zamanda yağmur akış hızını azaltmak, suyu toplama hendeklerine yönlendirmek ve depolamak gibi işlevleriyle toprak kaybını azaltmakta önemli rol oynayacaktır.

Ege zeytin meraları, iklim değişikliğine uyum konusunda önemli bir yer tutan yağmura dayalı üretim yöntemlerine iyi bir örnektir. Sadece toprağa düşen yağmur suyu ile yetişen bu zeytinlerin etrafında daha fazla su tutabilmek için yarım ay şeklinde geçirgen kuru taş duvarlar gibi özel mimari öğeler geliştirilmiştir. Alandaki su kısıtı göz önünde bulundurularak su tutmak amacıyla izdüşüm eğrileri baz alınarak yağmur su toplanma alanları oluşturulmalıdır. Teraslar su açığı olan kurak yörelerde, yüzeysel akışı minimuma indirerek suyu depolayabilmek, yağışlı bölgelerde de fazla suyu zararsız hale getirmek ve her iki durumda da yüzeysel akışın neden olduğu toprak taşınmalarını önlemek için tesis edilirler. Teraslar eğimin % 5-60 arasında olduğu yerlerde yapılır. Genel olarak yamaç eğimi %5’ in üzerinde olması durumunda erozyonun başladığı kabul edilmektedir. %5 hatta bazen %12-15 eğime kadar olan arazilerin, teraslanmadan eş yükselti eğrilerine paralel olarak işlenmesi durumunda yapılacak ağaçlandırma çalışmalarında, saha erozyona karşı korunabilmektedir.

Zeytinliklerde ve özellikle eğimli arazilerde tarımsal uygulamalarda toprak koruma önlemleri, her zaman öncelikli konu olmalıdır. Toprak erozyonu konusunda çalışan araştırıcıların çoğu, bu sorunun çözümünde ortak görüşe varmıştır. Buradaki hedef, toprağın otsu bir vejetasyonla örtülü tutulmasıdır. Bu örtünün; yağmur damlalarının toprak üzerindeki etki sayısını ve şiddetini azaltmak, suyun toprağa süzülme hızını arttırmak, fotosentez yoluyla ve sonrasında humus ya da kararlı organik madde oluşumuyla toprakta karbon tutulumunu arttırmak olmak üzere üç temel işlevi vardır.

Üst toprak taşınmasının önlenmesinde en etkili bitki faktörü mera bitkileridir. Mera bitkileri ekimden sonra kısa sürede toprak yüzeyini kapatarak yağışın şiddetini ve yüzeysel akışı azaltıp erozyonu önemli ölçüde azaltmaktadır. Diğer türlerden adaçayı, İzmir kekiği ve melisanın; bitki artıkları oluşturmaları, birim alandaki fidan sayısının fazla ve tepe taçlarının toprağa yakın olması gibi nedenlerle toprağın taşınmasının azaltılmasında önemli rolü vardır. Asma ve kapari gibi bitkiler

16

(3)

HAREKETLİLİK BİÇİMLERİ

Belediyeden alana gelen tarım ile ilgili işçiler ulaşımlarını bisiklet ile sağlarlar ise, araçlara olan bağlılığı azaltma ile daha az yakıt daha az karbon salınımı gerçekleşir.

KARBON YAKALAMA

Havadaki karbonu yakalama oranı yüksek otsu C4 bitkilerine önceklik verilmiştir. İzmir şartlarına uygun ve kolay temin edilebilen İmperata cylindrica, Panicum virganum, Pennisetum purpureum C4 performansları sebebiyle önerilmiştir. Cyperus papyrus riparyan

floraya karbon performansı ile entegre edilmiştir.

SU DEPOLAMA

Yağış ve yüzey akış suları yeraltı Bölgenin kadim zeytin kültüründe yer alan su testilerinin modüler su ünitelerinde zeytin ağaçlarının dibine

gömülerek toprağın uzun depolanacak ve filtrelemeden

süreli nemli kalmasının sağlanması, atölyelerde üretilen geçerek kurak yaz aylarında sensörlü su testileri ile yeniden sağlanacaktır. sulama amaçlı kullanılacaktır.

(4)

Toprağa biyolojik kömür ilavesi yapılmıştır. Biochar, toprakta karbonu Önerilen Biochar

hapsederken, çoraklaşma problemi olan toprakta aynı zamanda su Üretim Merkezi tutma kapasitesinin artmasını da sağlayacaktır. Biochar kendi hacminin 6 misli kadar yüksek su tutma kapasitesine sahiptir.

17

toprak yüzeyinde yaprak, dal gibi bitkisel artık oluşturabilmesi nedeniyle erozyon üzerinde kısmen de olsa etkilidir. Ayrıca toprakta azot sabitleyebilen baklagil türleri (yonca, fiğ, üçgül, bakla, vb.), örtüleme işlevinin yanı sıra ürün de veren tatlı patates, çilek, balkabağı gibi bitkiler, iklim koşullarına ve toprak tipine göre kullanılabilir. Toprağı iyileştirmek için güneşin zararlı etkisini kesmek büyük önem taşmaktadır. Canlı malç, özellikle büyük tarlalarda ve meyve bahçelerinde, dışarıdan örtü malzemesi taşımak mümkün olmayacağından, canlı örtüleme için kullanılabilir. Yer örtücü bitkilerin büyük bir kısmı, yukarıda belirtilen etkileri sağlamakta kullanılabilir.

Verilen toprak etüt raporu ve arazide yapılan gözlemler değerlendirildiğinde alanda hâkim toprak tipinin genellikle ağır tekstürlü (özellikle B horizonu) topraklar olduğu görülmektedir. Bu nedenle tür seçerken bu hususa çok dikkat edilmeli.

Sahada halihazırda doğal olarak bulunan Kızılçam, Zeytin Delice ya da Kültür olabilir), Anadolu Palamut Meşesi, Kermes Meşesi (ve yörede doğal bulunan diğer meşe türleri), Menengiç, Ahlat, Zakkum, Çitlenbik, Hayıt, Laden gibi türler yeni bitkilendirmeler içinde sorunsuz olarak kullanılabilir. Bunların dışında servi, yalancı akasya, sakız, gibi türler de bu sahaya uyumlu türlerdir. Sadece Kollüviyal alanlarda fıstıkçamı, su toplama hendeği çevresinde ise yöreye defne, keçiboynuzu ve kıyıda ise riparyan flora uygun olacaktır.

Yukarıda belirtilen önlemler bütünü alanın su kısıtını ve toprak kaybını önlerken aynı zamanda toprak verimliliğini de arttırmayı hedeflemektedir.

Doğada ‘ atık’ diye bir şey yoktur. Bir canlının atığı, başka bir canlının besinidir. Toprağın oluşum sürecinde sürekli devinim halindeki döngüler vardır. Çok karmaşık bir ağı basit ve doğrusal bir şekilde tanımlamak gerekirse; bitkiler topraktan besin maddeleri çekerek gelişir, bunlar otobur hayvanlar tarafından tüketilir, otobur hayvanlar etoburlar tarafından avlanır ve sonunda etoburların vücudu ayrıştırıcılar sayesinde yeniden toprağa karışarak bitkileri besler. İnsan kaynaklı organik atıkların doğadakine benzer döngülerle dönüştürülmemesi ve bu atıkların ne yapılacağının bilinmemesi ciddi sorunlar doğurur. KISACA, ATIK, KULLANILMAMIŞ BİR KAYNAKTIR VE KİRLİLİK, BU KULLANILMAMIŞ KAYNAKLARIN BİRİKMESİYLE OLUŞUR. Bunu önlemenin ilk adımı insanları bilinçlendirmek, artından da kompost üretimini öğretmektir.

Bu alan atölye çalışmaları ile ücretsiz olarak halka kompost üretimini öğreten ve bu kompostu sahada kullanarak toprağın iyileştirilip tarımsal üretime başlanması sağlanmalıdır. Araştırmalar, Türkiye’ deki atıklarda organik madde oranının yüksek olduğunu gösteriyor. Örneğin, İstanbul’ daki kentsel katı atıklarda, organik madde oranı yüzde 54,09 düzeyinde. Bunu yüzde 15,57 ile kâğıt/karton grubu takip ediyor. Bu atıkların küçük bir kısmının bile katı atık depolama alanlarına gitmesini engelleyerek komposta dönüşmesi, çevrenin korunması ve küresel iklim değişikliği üzerinde etkisi büyük olacaktır. TÜİK verilerine göre 2013 yılında Türkiye’ deki metan gazı salımlarının en büyük bölümü (yüzde 58) atıkların bertarafından kaynaklandı. Türkiye’ de 2015 yılında yürürlüğe giren Kompost Tebliği (2015- 29286), biyo-atıkların katı atık depolama alanlarına gönderilmesi yerine kaynağında ayrıştırılmasını tüm belediyeler için zorunlu kılıyor. Ancak, kompost işlemi hakkında lojistik, operasyon ve mali sürdürülebilirlik konularında büyük ölçüde bilgi eksikliği var. Eğer sürdürülebilir bir yaşamdan söz ediyorsak, insanın besin zincirinde yer alan bitki ve hayvanların üretiminde doğanın prensiplerini göz önüne alan yöntemleri hayata geçirmek kaçınılmazdır. Doğal gübre olarak kompost yapmak, hayvan gübresi ya da yararlı

mikroorganizmaları kullanmak toprak sağlığı kadar bizim sağlığımız için de gerekli. Sonuç olarak organik, inorganik, katı veya sıvı, ne kadar atığın doğaya olduğu gibi bırakıldığından çok, ürettiğimiz atıkları nasıl azaltabileceğimize odaklanmamız gerekiyor.

(5)

KOMPOST UYGULAMALARININ da hem atık azaltılması/dönüştürülmesi ve karbon tutulumunu arttırması hem de toprak verimliliğinin arttırılması için EĞİTİM / ATÖLYE BOYUTUNU DA İÇERECEK ŞEKİLDE ALANDA SÜREKLİ BİR ETKİNLİK olarak yer alması önemli bir katkı sağlayacaktır.

Tarımsal süreçler açısından önemli bir sorun da toplayıcılık ve avcılık şeklinde sürdürülen faaliyetlerin bazılarının ekosistem açısından hassas türler açısından tehlike içerecek boyutlara ulaşmasıdır (salep için orkide yumrularının aşırı toplanması, kirpi ve oklu kirpi avlanması gibi). İzmir Büyükşehir Belediyesi MESLEK FABRİKASI tarafından bazı ilçelerde yürütülen kurs/

eğitim çalışmalarının (örneğin “ TIBBİ VE AROMATİK BİTKİ YETİŞTİRİCİLİĞİ” ) bir uzantısının alanda da yürütülmesi hem bu türlerin doğadan toplanmasını azaltarak korunmasına katkı sağlayacak hem de yerel halk için önemli bir gelir olanağı sağlayacaktır. Olası türler kekik (T. Vulgaris) ve defne (Laurus nobilis) gibi aromatik bitkiler, salep için orkide türleri (Anacamptis, Himantaglossum, Ophrys, Orchis, Serapias), TÜRKİYE’ NİN 1930’ LU YILLARDA İLK PATENTLİ İLAÇLARINDAN olan lityazin hammaddesi ve önemli bir yöresel yenebilir bitki türü olan şevketi bostan (Scolymus hispanicus L.) olabilir.

Çamlıçay deresi su kalitesi ölçümlerinde gözlenen kurşun ve nitrit kirliliği alan yakın çevresindeki tarım alanlarında da özellikle kimyasal gübrelemenin yoğun ve kontrolsüz yapıldığına ilişkin ip uçlarını barındırmaktadır. Bu nedenle alanda sürdürülecek tarıma yönelik eğitsel çalışmalar içinde bu konunun yer alması önemli görülmektedir.

18

Referanslar

Benzer Belgeler

• Basınç yükünün yüksek olduğu noktadan basınç yükünün düşük olduğu noktaya doğru. • Doymamış

yarayışlı Se içermeyen topraklara toksik olmayan seleniferus topraklar denir.. Düşük

Büyümeyi uyaran fakat gerekli olmayan veya sadece belli bitki çeşitleri için veya belli koşullar altında gerekli olan mineral elementler, genellikle"yararlı

Bu topraklar kumlu, tınlı veya killi bünyede olabilecekleri gibi yöresel koşullara bağlı olarak, çok farklı renklere de sahip olabilirler.  Bir kural olarak bu

Bu kitap; 1 Nisan 2002 tarihinde Güzelyurt İlçesini Geliştirme ve Kalkındırma Derneği'nin daveti üzerine, Güzelyurt Konferans Merkezinde,

Engil Çayı/Van noktasının mansabından alınan toprak örneklerinde bulunan bazı ağır metallerin mevsimsel karşılaştırılması (ppm).. Van Gölü’ne dökülen Engil

Aşağıdaki ifadelerin doğru veya yanlışlığını belirtiniz. Alüvyal topraklarda genellikle tarım yapılmaktadır. Kahverengi orman toprakları ülkemizin her tarafında

Yüzey sıcaklığı grafiğindeki ölçüm değerlerinin, anlık sıcaklık ölçüm değerlerine yakın olduğu ve yüzeyin en fazla 46,5 o C’ ye çıktığı görülmektedir..