K a y ı p l a r ı m ı z
Rüknettin G Ü N E Y mimar D.P.L.G.
3 Ekim 1970 Cumartesi günü dünya-ya gözlerini kapadünya-yan değerli Mimar Rükned-din Güney 1904'de istanbul'da doğmuştu. Galatasaray Lisesinden sonra Paris'e gide-rek Ecole National des Beaux Arts'dan me-zun oldu. Bir müddet Fransa'da çalıştıktan sonra memlekete dönerek Maarif Vekâleti Yapı işleri Bürosunda ve Anadolu'nun muhtelif yerlerinde görev aldı. ikinci Dün-ya Harbinin patlaması ile yeniden silâh al-tına alınan Rükneddin, Çakmak hattı ve Boğazlar tahkimatında vatanî görevini yaptıktan sonra belediyeye döndü. Bu de-fa, bir süre imar Müdürlüğü de yaptı ve üçüncü defa askerliğini izmit'te ifa etti. Tekrar Belediye'ye gelerek 1951 senesine kadar çalıştıktan sonra serbest hayata , atı-larak çeşitli eserlerini verdi. 1960 yılında hükümetin ısrarı ile tekrar imar Müdürlü-ğü görevini deruhte etti ise de, kısa bir müddet sonra ayrılarak serbest çalışmala-rına devam etti. 1964 senesinde istanbul Üniversitesinin davetini kabul ederek Yapı İşleri Başkanlığına geldi. 1966 yılında tek-rar serbest çalışmalarına devam etmek üze-re ayrıldı.
Bütün intisap ettiği müesseselere aza-mi derecede faydalı olmuş, sade proje ve eserler ile değil, vermiş olduğu fikirler, mü-talaalar, hiçbir tesir altında kalmaksızın yalnız meslekî vukufunun ibramı ile izhar ettiği kanaatlerin hepsi birer kıymetli irşat ve ikaz olmuş, bunlar bidayette iltifat gör-meseler bile daha sonraları onun fikirleri-nin doğruluğunu zaman ve hadiseler gös-termiştir. Meselâ Üniversite yangınından sonra kendisine müracaat edildiğinde verdiği rapor revaç görmemişse de aradan 25 sene geçtikten sonra Üniversite onu çağırarak baştacı yapmış bilgi ve mesleğinden fayda-lanmak istemiştir.
istanbul'un imarı konusunda çok sev-diği iyi tanıdığı ve kalben merbut olduğu bu şehre hakikaten hizmetler etmiştir. Ber-rak ve derin görüşlüğü ile birçok mesele-lerde etrafını aydınlatmıştır.
Klasik mimarinin bütün ekollerine vâ-kıf olan Rükneddin Güney dünyadaki bü-tün san'at cereyanlarını yakınen takip et-miş ve inşa ettiği her binada yenilikler ge-tirmiştir. Mimaride hafifliği sevmezdi ve «mimaride hüner marifet göstermek değil güzeli arayıp bulmaktır» derdi. Kompozis-yonlarında ciddiyet ve ağırbaşlılıkla bera-ber yerine göre oynaklık, ve nivo oyunları ile sempatik solüsyonlar bulmuş, hacimlerin
ve kitlelerin birleştirilmesinde büyük maharet göstermiştir. Eserlerinde bariz b i f ' ö z e l -lik ferahlıktır. Hiçbir eserinde fakir-lik, cı-lızlık ve sıkıntı yoktur. Hiçbir işinde ve davranışında da şahsi menfaat ve endişe-lerin zebunu olmamış ve kendini kaprislere kaptırmamıştır. Yenilik yapacağım diye ek-santrik şeylere iltifat etmemiştir.
Her eserinde asil şahsiyetinin izlerini görmek mümkündür. Şahsiyeti ise olgun, fakat masumiyetini ve safiyetini muhafaza eden bir olgunluktur. Engin ruhunun derin-liklerinden fışkıran ilhamlar ile san'at ka-biliyetini harekete getirmiştir.
Ona lâyuntî demek mürailik ve cahil-lik olur, fakat hataları asla kasdî değildir. Zamanla hatasını görmüş ve itiraf edecek kadar mertlik göstermiştir. Bu da onun ay-rı bir meziyetidir. Her zaman tekrar ettiği bir vecize vardı: «Mimari cemiyetin ayna-sıdır» derdi. Bu düstüra rağmen o eserle-rin esas hatlarını çizmiş ve kendi damgası-nı vurmuştur. Bir insan mimar olabilmek için herşeyden evvel ahlâk sahibi olmalıdır kanaatini daima taşımıştı ve kendisi bü-yük bir ahlâk ve fazilet abidesi idi. Cereyanlar, tazyikler, teklifler ne olur-, sa olsun onun bu metanetini yıka-mamıştır. Hiçbir zaman küçük hesaplar pe-şinde koşmamıştır. Mükemmel bir insandı o. Toprağa düşünceye • kadar küçülmedi ve yıkılmadı. Sevimli nasiyesi, vakur fakat mü-tebessim çehresi, sükutu ve sabrı ile mua-rızlarını kendi görüşlerine getirmesini bil-miştir. Maalesef şiddetli bir rekaketi de onu konuşmaktan men ederdi. Fakat esa-sen konuşmayı sevmez. Eserlerini konuştu-rurdu. Dört başı mamur bir mimardı o.
Son olarak Taksim'de eski istanbul Kulübü ve Ankara Pazarının bulunduğu yerde Turizm ve Otelcilik A. Ş. tarafından inşa ettirilecek Intercontinental otolinin pro-jelerini Mimar Fatin U R A N ile yapmakta idi.
Hiçbir zaafı ve iptilası yoktu. Onun kuvvet, huzur ve neş'e aldığı yer ailesi ef-radı idi. Onların akşam sofraları muhab-bet, şefkat ve kendine has bir san'at tablo-su idi.
Her kıymet gibi o da hayatında anla-şılamadı. Ona birçoklarımız borçluyuz, is-tanbul Belediyesi, Üniversitesi, Osmanlı Bankası, Darüşşafaka, Balıkesir.
Son olarak bir meziyetini daha söyli-yelim, hakiki bir dosttu o.
ihsan BİNGÜLER Mühendis I.T.Ü.
1904-1970
Eserlerinden belli başlıcaları şunlardır: Taksim Belediye Gazinosu, Florya Bele-diye Gazinosu, Kadıköy Halkevi, Divan Oteli, Emlâk ve Kredi Bankası Kalamış O-teli projesi, Taksim Tenis ve Dağcılık Kiü-bü, Kervansaray apartımanı, Ünver apartı-manı (şimdi oteldir), Nişantaşında Eczacı Hüsnü Bayer apartımanı, Şişlide Çukurova apartımanı, Şişlide Çiftçiler apartımanı, Şişlide Desoto, Volkswagen servis istasyonu, Ayazpaşada Ongan apartımanı, Maçkada inönü villası, Izmirde ikbal villası, Cadde-bostan'da Çiftçiler villası, Mersin'de Eliye-şil villası, Beyrut'ta izzettin villâsı, Galata-saray'da Santral hanı, Tepebaşmda Başar Işhanı, ittihadı Millî Türk Sigorta Şirketi işhanı ve pasajı, Nişantaşında Konak Si-neması, Izmirde İkbal Sineması ve çarşısı, Balıkesir çarşısı, Ege spor sitesi proje ya-rışması birinci ödülü, Tarabya Yapı Koo-peratifi proje müsabakası 1 nci mükafat ve tatbikat projeleri, istatistik Umum Müdür-lüğü Proje Yarışması 1 nci ödülü ve tatbi-kat projeleri, Tıp Fakültesi Göz Hastaha-nesi, Eczacılık Fakültesi, Çemberlitaş Da-rüşşafaka sitesi, Şişlide Kent sineması blo-ku.