• Sonuç bulunamadı

EBELİK ve RUH SAĞLIĞI DERSİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "EBELİK ve RUH SAĞLIĞI DERSİ"

Copied!
43
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EBELİK ve RUH SAĞLIĞI DERSİ

Dr. Songül KAMIŞLI

Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Prevantif Onkoloji ABD

Psikososyal Destek Birimi 2018

(2)

KONULAR

MADDE BAĞIMLILIĞI KAVRAMLARI

ALKOL BAĞIMLILIĞI, TEDAVİ ve KORUNMA SİGARA BAĞIMLILIĞI, TEDAVİ ve KORUNMA

S.K. 2018

(3)

Madde kullanım bozukluğu;

Maddeye başlama, bırakma, iyileşme ve eskisi gibi tekrar

başlama ile seyreden kronik bir

hastalıktır.

(4)

Ruhsal hastalıklar tanı sınıflamasında madde kullanım bozuklukları iki alt gruba ayrılmıştır

1. Bağımlılık ve madde kötüye kullanımı ile ilgili bozukluklar.

2. Uyku bozukluğu, seksüel disfonksiyon, anksiyete, mood bozukluğu,

psikoz, madde, demans, deliryum, çekilme belirtileri gibi madde

kullanımının yol açtığı bozukluklar.

(5)

DSM-IV TR Listesine Göre Kötüye Kullanılan Maddeler

• Alkol

• Amfetamin

• Kafein

• Esrar(marihuana, haşhaş)

• Kokain

• Hallüsinojenler (LSD)

• İnhalanlar

• Nikotin

• Opioidler (morfin, kodein, eroin, metadon)

• Fensiklidin (PCP)

• Sedadifler, hipnotikler (benzodiyazepinler, barbitüratlar)

(6)

Bağımlılığa İlişkin Bazı Tanımlar

Madde Kötü Kullanımı:

• Hasta kullandığı maddeyi aile, iş ve diğer sosyal sorumlulukları yerine getiremeyecek kadar yineleyici bir biçimde ve fiziksel

tehlikelerine karşın her gün alır.

(7)

Bağımlılığa İlişkin Bazı Tanımlar

Madde Bağımlılığı:

Psikolojik ve fizyolojik bağımlılık diye ikiye ayrılır.

Psikolojik Bağımlılık:

Bir ilaç ya da maddeyi yineleyen bir biçimde Kullanmak için yoğun istek ve gereksinim

duymaktır.

(8)

Bağımlılığa İlişkin Bazı Tanımlar

• Fiziksel Bağımlılık:

Hücresel düzeyde fizyolojik bir değişiklik olmasıdır. Buna bağlı olarak ilacın ani ya da bazen yavaş olarak bile kesilmesi tipik

yoksunluk sendromunun çıkmasına neden

olur.

(9)

Bağımlılığa İlişkin Bazı Tanımlar

• Tolerans:

İstenen etkiye ulaşmak için gittikçe artan miktarlarda maddeye gereksinim duyma ve aynı dozun sürekli alınmasına rağmen

istenilen etkinin giderek azalmasıdır.

(10)

Bağımlılığa İlişkin Bazı Tanımlar

• Yoksunluk:

Çok fazla ve uzun süreli madde kullanımından sonra, maddenin azaltılmasına ya da sonlandırılmasına bağlı olarak ortaya çıkan bir sendromdur.

Ruhsal ve fiziksel belirtiler ortaya çıkar. Kullanılan maddenin tipine göre şiddeti ve süresi değişir.

(11)

Bağımlılığa İlişkin Bazı Tanımlar

• Madde entoksikasyonu:

Bir ya da birkaç maddenin yüksek dozda kullanımı sırasında ya da hemen sonra gelişen,

maddenin merkezi sinir sistemi üzerindeki etkisine bağlı olarak gelişen, uygunsuz davranışsal ya da psikolojik değişikliklerin olduğu zehirlenme durumudur.

Belirtiler, maddenin türüne göre değişir ve geçicidir.

(12)

Bağımlılığa İlişkin Bazı Tanımlar

• Abstinens:

Madde kullanan kişinin maddeyi bırakıp,

yaşam boyu bir daha kullanmamasına

verilen addır.

(13)

Madde Bağımlılığı Tanı Ölçütleri (12 aylık bir

dönem içinde herhangi bir zamanda ortaya çıkan en az üçü).

• Maddeyi arzulama, başarısız bırakma girişimleri

• Maddeyi elde etmek için çok çabalama,

• Maddenin kesilmesi ile yoksunluk belirtilerinin olması

• Yoksunluk esnasında maddenin alınması ile belirtilerin düzelmesi

• Sosyal rollerini yerine getirememe

• Sosyal sorumluluk gerektiren işlerden kaçınma

• Maddeye tolerans gelişmesi ve dozu arttırma

• Fiziksel, sosyal, psikolojik yönden kötü sonuçlara yol açacağını bildiği halde maddeyi kullanmayı sürdürme.

(14)

Bağımlılığın Evreleri

1-Hazırlık evresi: Herhangi bir uyuşturucu madde kullanabileceğine ilişkin bir

yargısının ve düşüncesinin geliştiği dönem.

2-İlk madde kullanımı: Sorun çözme(etkisiz yöntem), madde kullanılan bir ortamda bulunmak ya da sunulan maddeyi reddedememek gibi çeşitli nedenlerden dolayı, kişi ilk kez maddeyi kullanır. Bu evrede korku ve merak vardır.

(15)

Bağımlılığın Evreleri

3-Madde kullanmayı sürdürme: ’Ben bağımlı olmam’, ‘kontrol edebilirim’,’ bu son

olacak’ gibi yanlış inançlar taşımaktadır.

4-İlerleme evresi: Sık ve yoğun biçimde madde kullanımı vardır. Birey bağımlı hale gelmiştir ancak bağımlı olduğunun farkında değildir.

(16)

Bağımlılığın Evreleri

5-Bırakma evresi: Maddenin zararları üst düzeye çıkmıştır.

Maddenin zarar vericiliğinin farkına varmıştır. Ambivalans vardır. Ancak artık, maddeden kurtulma isteği, maddeye karşı duyduğu istekten daha fazladır.

6-Tekrar madde kullanmayı düşünme(prolapse): Madde ile ilgili olumlu anılarını düşünür.

(17)

Bağımlılığın Evreleri

7-Tekrar madde kullanımı(lapse): Bir kez deneme vardır.

“Bir kez kullanmaktan bir şey çıkmaz’ düşüncesi hakimdir.

8-Tekrar başlama(relapse): Madde yoğun biçimde tekrar kullanılmaya başlanmıştır. Bağımlılığın tüm belirtileri ortaya çıkmıştır.

(18)

Madde Bağımlılığının Oluş Nedenleri

• Psikolojik etkenler ve kişilik

• Genetik, biyolojik etkenler

• Sosyal ve çevresel etkenler

• Kültürel etkenler

• Psikiyatrik hastalıklar

(19)

Madde Bağımlılığının belirtileri

• Problemleri inkar etme, mantığa bürüme

• Madde kullanımını önemsememe

• Problemlerinden dolayı diğerlerini suçlama

• Anksiyete

• Dürtü kontrolsüzlüğü, irritabilite

• Kızgınlık, öfke, suçluluk duygusu

• Yargılamada bozulma

• Olaylara bakış açısında daralma

• Kendilik değerinde düşme

• Etkisiz baş etme yöntemleri

• Duyguları doğal bir şekilde ifade etmede zorlanma

• Kişiler arası ilişkilerde zorlanma

• Uyku bozukluğu ve yetersiz beslenme gibi fiziksel sorunlar yaşama

(20)

Bağımlılığın Olumsuz Sonuçları

• Trafik kazaları ve ölümlerde artma

• Doğum anomalileri

• Fizyolojik sağlıkta bozulma ve enfeksiyonlar (AIDS, hepatit, siroz)

• Şiddete, suç işlemeye, intiharlara eğilimde artış

• Aile bütünlüğünde bozulma ve ekonomik kayıplar

(21)

ALKOLİZM

• Bireyin beden ve ruh sağlığını, aile toplum ve iş

uyumunu bozacak derecede sık ve fazla alkol alma;

alkol alma isteğini durduramama ile belirli çoğunlukla

22-35 yaşlarında görülen bir beyin hastalığıdır.

(22)

Kronik alkolizm sonucunda karaciğerde siroz, hepatit, malnütrisyon, deliryum

tremens görülür.

(23)

Deliryum Tremens

• Kronik alkolizmde alkolü bırakmaya bağlı olarak gelişen, akut bir beyin sendromudur. Alkolü bıraktıktan ya da azalttıktan sonraki 2-4 gün

içinde ortaya çıkar ve 7-10 günde yatışır. Ancak alkolü bırakmamış bir alkolikte de enfeksiyon, beslenme eksikliği, kafa travmasına bağlı

olarak deliriyum tremens görülebilir. Belirtileri organik bozukluklarda

görülen deliryum belirtileri aynıdır.

(24)

Çekilme (Withdrawal) Sendromu

• Uzun süre düzenli alkol kullanan kişiler alkolü bırakınca yaklaşık bir hafta süren, değişik düzeylerde bırakma belirtileri gösterirler. En sık görülen belirtiler

şunlardır:

• Nörolojik Belirtiler: Ellerde titreme, gözkapaklarında titreme, dizartrik konuşma, derin tendon reflekslerinde artma, kaslarda miyoklonik kasılmalar, kollarda

bacaklarda spazmodik atmalar, Grand mal epilepsi nöbetleri, başağrısı

• Nöro-vejetatif Belirtiler: Taşikardi, terleme, kan basıncının yükselmesi ya da düşmesi bulantı, kusma, ağzkuruluğu, ateş, halsizlik.

• Ruhsal belirtiler: Bunaltı, ağır tedirginlik, uyku bozukluğu, korkulu rüyalar, kısa süreli görme, işitme ve dokunma varsanıları.

(25)

Alkolizmin Tedavisi

• Farmakolojik: Antabus(disulfuram):

Disulfiram alkolizmi iyileştirmez, ancak şiddetli içme tutkusu başlayınca hasta

içemeyeceğini, içtiğinde bir zehirlenme ve ağır içtiğinde bir ölüm tehlikesi olduğunu

bilir. Böylece bir erteleme olanağı bulur. Disulfiram alkolün yıkımını aset aldehit düzeyinde durdurur.

Bu nedenle bu ilacı alanlarda kanda aset aldehit

düzeyi ani olarak yükselir. Aset aldehit zehirlenme

belirtileri ortaya çıkar.

(26)

Alkolizmin Tedavisi

• Psikoterapi ile etkili başetme yöntemleri kazandırma

• Bilişsel davranışçı teknikler; ceza ya da ilaçla tiksindirme, davranış ve düşünce örüntülerini değiştirmeyi destekleme

• Antidepresan kullanımı

• Adsız alkolikler: Diğer yöntemlere göre başarısı oldukça yüksektir.

(27)

Alkolizmden Korunma

• Bağımlılık için risk düzeylerini saptamak

• Riskli gruplarla önleyici çalışmalar yapma

• Alkolün elde edilebilirliğini kısıtlamak

• Alkole karşı isteği azaltmak (halkı zararlarına karşı eğitmek, alkolü teşvik eden toplumsal değerleri değiştirmek, medyayı karşıt kampanyalarla kullanmak)

• Alkoliklerin aileleri ile aile danışmanlığı çalışmaları yapmak

(28)

Kadının madde kullanımına neden olan risk faktörleri

• Kadınlar fiziksel açıdan kullanılan maddelerin etkilerine daha açıktır, bu nedenle bağımlılığa daha yatkındırlar.

• Bazı gelişimsel faktörler (liseden üniversiteye geçiş, evlenmek vb.) kadınların madde kullanımı açısından risk taşıdığı zamanlardır.

• Kadınlar güvenlerini arttırmak, gerilimi azaltmak, sorunları ile başa çıkmak, baskıları azaltmak veya kilo kaybetmek gibi nedenlerle sigara, alkol veya diğer ilaçları kullanmaya eğilimlidirler.

• Kadınların seksüel ve fiziksel kötüye kullanıma erkeklerden daha fazla maruz kalması ile kadının madde kullanımı arasında güçlü bir ilişki vardır. Seksüel olarak kötüye kullanım yaşayan kadınlar madde kullanımına daha yatkındır.

• Kadının travma yaşaması ile madde kullanımı arasında güçlü bir ilişki vardır.

S.K. 2018

(29)

Kadında madde kullanımı

• Literatürde kadının madde kullanımı ile ilgili verilerin az olması, bildirim azlığına bağlanmaktadır.

• Bildirim azlığının nedeni olarak da damgalanmadan (stigma)

bahsedilmektedir. Çünkü kadın, toplumda ahlaki değerleri koruyan bir nesne olarak görülmektedir.

• Damgalanmanın etkisi hamile kadınlar için de önemli bir sorundur

S.K. 2018

(30)

Gebelikte madde kullanımı sorununu saptamak için tarama yapma

• Anne babada alkol, ilaç hikayesinin varlığı

• Eşin ilaç ya da madde kulanım öyküsü

• Geçmiş öykü: Geçmişte alkol, madde kullanım öyküsünün olup olmadığı

• Hamilelik dönemi: Hamile olduğunuzu öğrenmeden önce sigara, alkol, madde kullanıp kullanmadığı

• Bu sorularla kadının madde bağımlılığı yönünden risk düzeyi (düşük, orta, yüksek) belirlenir. Kokain eroin gibi madde bağımlısı olan

kadınlar hamilelik döneminde alkol almayı sürdürürler.

S.K. 2018

(31)

Gebelik döneminde sigara kullanımının sonuçları

• Sigaranın içerdiği karbonmonoksit, hemoglobinle birleşerek karboksi hemoglobini oluşturur.

• Karboksihemoglobin hem anne, hem de fetüsün oksijenlenmesini

bozar ve fetal hipoksiye neden olur. Sigaranın içindeki nikotin suda ve yağda çözülebildiği için plesentadan fetüse kolayca geçer.

• Nikotin plesenta damarlarında vazokonstrüksiyon yaparak fetal oksijenlenmenin azalmasına katkıda bulunur.

S.K. 2018

(32)

Gebelik döneminde sigara kullanımının sonuçları

• Vazokonstrüksiyon nedeniyle fetüse geçen besin maddeleri de azaldığı için fetüste intra uterin büyüme geriliği görülür. Anne ne kadar fazla sigara içiyorsa, intrauterin büyüme geriliği o kadar fazla olur.

• Sigara içen annelerin bebeklerinde boy, kilo ve baş çevresi persentilleri düşüktür.

• Spontan abortus, plasenta previa, prematüre bebek, obstetrik

komplikasyonlar, santral sinir sistemi malformasyonları, hipospadias, ingünal herni, polikistik böbrek, kalple ilgili defektler, göz, kulak

malformasyonları, riskini artırabildiği belirtiImektedir.

S.K. 2018

(33)

Gebelik döneminde sigara kullanımının sonuçları

• Aktif ya da pasif sigara içicisi gebelerin bebekleri düşük doğum ağırlıklı olmaktadır.

• Ani bebek ölümü sendromu, sigara içen annelerin bebeklerinde daha fazla görülmektedir

• Gebelikteki sigara kullanımı, çocuklarda gelişim geriliği ve zeka geriliğine de yol açmaktadır.

S.K. 2018

(34)

Gebelikte Alkol Kullanımı ve zararları

• Gebelikte alkol kullanımının konjenital defektIere yol açar.

• Ethanol ve onun meteboliti olan asetaldehit, alkolün kritik maddeleridir.

• Ethanol ve asetaldehit hücre büyümesini bozarak, fetal gelişimi engeller.

• Ethanol fetüse plasantadan diffüzyon yoluyla geçer. Geçiş miktarı ve hızı, kandaki konsantrasyonuyla orantılıdır. Fetüsün karaciğeri ve

böbrekleri anneden geçen alkolü metebolize edemediği için, birikime bağlı hücre hasarları oluşur.

S.K. 2018

(35)

Gebelikte alkol kullanımı ve zararları

• Alınan alkol miktarı, kullanım sıklığı, gestasyon haftası ve fetal dokuların duyarlılığı ortaya çıkacak zararların belirleyicisidir.

• Alkol alımı nedeniyle, fetal alkol sendromu, malformasyonlar ve gelişim geriliği görülür.

• Gebeliğin iIk haftalarında alınan fazla miktardaki alkol, organogenezisi bozar. Son trimestirde alınan alkol ise, fetüsün beyin hücrelerindeki gelişimi yavaşlatır

S.K. 2018

(36)

Gebelikte alkol kullanımı

• Alkolün gebelikteki diğer etkileri, spontan abortus, makat presentasyon, plasentanın erken ayrılmasıdır.

• Gebeliğinde alkol alan annelerin bebeklerinde, mikrosefali, kalp anomalileri ve eklem defektIeri görülebilir.

S.K. 2018

(37)

Reçete edilen ilaçlar

• Reçete edilen ilaçlar kadınlar tarafından en çok kullanılan madde grubudur ve kadınlarda önemli fiziksel sorunlara neden olmaktadır.

• Bu ilaçlarla ilgili olarak kadınların yaşadığı asıl sorun bağımlılık riski ve kesilme döneminde yaşanan yoksunluk belirtileridir. Bu ilaçların dereceli olarak azaltılması önemlidir.

• Ani olarak kesildiğinde anksiyetede artma, panik atak, ışığa hassasiyet, depresyon, yorgunluk, hafızada zayıflama, konsantrasyonda azalma, baş dönmesi, güçsüzlük, titreme, kalp çarpıntısı, terleme, bulantı, hazımsızlık ve vücut ağrıları ortaya çıkabilir

S.K. 2018

(38)

Yasa dışı ilaçlar

• Yasa dışı ilaç kullanımı ise etkileri açısından erkek ve kadında farklılık gösterir. Örneğin ecstasy’nin, kadını erkekten farklı şekilde etkilediği bildirilmiştir. Kadınlarda algısal değişiklikler daha yoğun olup, karar vermede bozulma, uzun süreli etki olarak da depresyon, paranoya ve anksiyete bildirilmiştir. Yasa dışı ilaç kullanımının en zararlı biçimi ise ilacı enjeksiyon biçiminde almaktır. Bu durum kanla taşınan

hastalıkların geçmesinde temel risk faktörüdür

S.K. 2018

(39)

Sağlık çalışanı ne yapmalı?

• Koruyucu bir bakış açısından bakıldığında, hamile kadını yalnızca teşvik etmek yetmez.

• Özellikle hamile olma olasılığı olan birisi üzerinde de içmemesi için bir plan yapmak önemlidir.

S.K. 2018

(40)

Madde Bağımlılığının önlenmesinde Ebe ve hemşirelerin rolü

• Madde kullanımı ve adolesan dönemde güvensiz cinsel ilişkiyi önleyici toplum eğitim programlarına katılma,

• Gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemde anne ve bebeğin uygun bakımını sürdürme,

• Kriz potansiyelli aileye destek olmak yönünde etkinlik gösterme,

• Mevcut başetme yetenekleri ile çözümlenemeyen stres deneyiminde, bireyin başetme yeteneği artırılarak, profesyonel destek sağlanarak ve sosyal destek sistemleri harekete geçirilerek, madde kullanımına

yönelmesi ve bunun getireceği diğer stresIi yaşam olayları ile karşılaşması engellenebilir.

S.K. 2018

(41)

Madde Kullanımını Önleyici Çalışmalar

• Toplumun ruh sağlığının korunmasında önemli bir sağlık çalışanı olan ebe ve hemşireler, topluma yönelik eğitim ve danışmanlık hizmeti

vererek bu sorumluluğu alabilirler.

• Özellikle yeni çıkan hemşirelik yönetmeliğinde görev tanımı yapılmış olan «Alkol ve madde bağımlılığı merkezi hemşireleri» bu konuda etkin görev alabilirler.

S.K. 2018

(42)

Sigara Bırakma Danışmanlığı

• Birçok sigara bağımlısı kadın hamileliğinde sigara bırakmayı çok ister.

Buna rağmen nikotin bağımlılığı ciddi bir bağımlılıktır ve kadın bırakmada zorlanır.

• Tüm sağlık bakım profesyonelleri, gebe ve doğurma yaşında olan tüm kadınları sigara içme yönünden değerlendirmesi gerekir.

• Araştırmalar 10 dakikalık bir sigara bırakma müdahalesinin bile etkili olduğunu göstermişlerdir. Bunun için önerilen 5 A yöntemi basit bir yoldur.

S.K. 2018

(43)

Sigara Bırakma Danışmanlığı: 5 A Yöntemi

• Ask/Sor: Hastaya sigara içme durumunu sor

• Advice/Tavsiye et: Hamilelik dönemi boyunca sağlık mesajları verin ve bırakmasını teşvik edin

• Assess/Değerlendir: Değişime hazırla

• Assist/Yardım et: Kısaca sigara bırakma yöntemleri ve problem çözme yöntemlerini açıkla

• Arrange/Plan yap: kadının her ziyarette bu konuda konuşması için plan yap.

Bırakma çabasını onayla ve destekle

• Günde 20 taneden az içen kadına 15-20 dakika kişiselleştirilmiş sağlıkla ilgili mesajları verilebilir. Bu konuda eğitim broşürleri de verilebilir.

S.K. 2018

Referanslar

Benzer Belgeler

The research was conducted using evaluation instruments to collect socio-demographic and clinical information, the Body Shape Questionnaire (BSQ-34) and the female genital

Seksüel istek dışında iki grup arasında seksüel fonksiyon- lar (ilişki sayısı, ejakülasyon ve ereksiyon fonksiyonları), uykusuzluk düzeyi, SF-36 ve FOSQ yaşam

Bu çalışmada hastaların %79’unda uyku bozukluğu saptanmıştır, ortalama PSQI skoru seksüel disfonksiyonu olan kadınlarda, olmayanlara göre anlamlı olarak yüksek

Ayrıca, konstipasyonu olan kadınlarda daha az uyarılma skorları, nefes alma ile ilgili şikâyetleri olanlarda daha az istek, lub- rikasyon, orgazm ve ağrı skorları,

Metabolik sendrom komponentlerinden DM ile kadın seksüel fonksiyon bozukluğu arasındaki ilişki obeziteye oranla daha nettir ve kadın cinsel işlev bozukluğu için risk

Ek olarak orgazmik disfonk- siyonun eğitim düzeyi ve ırk (Çinlilerin Malezyaylılardan daha düşük risk altında olduğu) ile istatistik anlamlı olarak ilişkili olduğu

Bu oran ciddi psoriasiste, Gupta ve Gupta’nın artan hastalık ciddiyetiyle seksüel etkinin daha yaygın olduğunu rapor etmesi ile aynı görüşte olarak, far- kın

Klinisyenler, menopoz tedavilerine kişiselleştirme ça- lışmaları yapmaktadırlar. Genel olarak tedavi seçenekle- ri değerlendirilirken kadınların seksüel