• Sonuç bulunamadı

Cinsiyet Rollerinin ve Cinsiyet Ayrımcılığının Tarihi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cinsiyet Rollerinin ve Cinsiyet Ayrımcılığının Tarihi"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Cinsiyet

Rollerinin ve Cinsiyet

Ayrımcılığının Tarihi

(2)

Bilinen hemen hemen her toplumda kadın erkekten daha düşük bir statüye sahiptir. Kadınlar daha fazla toplumsal kısıtlamalara bağlı kalırken yaptıkları işler erkeklerinkinden daha az itibar görmektedir. Kadınlar, sadece biyolojik açıdan değil aynı zamanda duygusal, mantıksal ve psikolojik açılardan da erkeklerden farklı değerlendirilmektedir.

İlişkilerde, evlilikte, sosyal ve cinsel davranışlarda çifte standart sıklıkla görülmektedir.

(3)

Çoğu din (Hıristiyanlık, Musevilik,

Hinduizm ve İslamiyet dâhil), geleneksel öğretileri içinde kadına ikinci sınıf bir rol yüklemektedir. Kadınların ibadetlere

daha sık katılmasına, daha koyu dini görüşlere sahip olmalarına, daha sık dua etmelerine ve kilise programlarında

daha aktif olmalarına rağmen bu gelenek yüz yıllardır hala devam

etmektedir.

(4)

Kadının, erkeğe destek olucu ve ikincil bir rolü olduğu düşüncesi çoğu toplumda ilahi kökenli olarak kabul edilmektedir.

Roma Katolik Kilisesi gibi birçok

Hıristiyan mezhebinde kadınlar papaz veya vaiz olamazlar. Bazı Ortodoks Musevi erkekler Tanrı’ya onları erkek olarak yarattığı için teşekkür ettikleri bir

duayı her gün etmektedirler. Neredeyse tüm ibadethanelerde Tanrı “eril” (“he”)

olarak bahsedilmektedir.

(5)

Kadının düşük statüsü ile sonuçlanan süreçler hakkında avcı-toplayı toplumlar iç görü sağlamaktadır. Bu gibi toplumlar genelde çiftleşmiş bir çift ve onlara bağımlı olan kişilerden oluşan küçük topluluklardı. Erkekler genelde avcıydı ve kadınlar bitki, yemiş ve diğer gıdaları toplamaktaydı. Bu rol farklılaşmasının birkaç açıklaması vardır.

(6)

Budizm’e Göre

İdeal Eş

Çoğu geleneksel dine göre

kadınlar, erkeklere karşı itaatkâr ve destekleyici rolde olmalıdır.

Örneğin; Budizm ideal bir eşi şu şekilde tanımlamaktadır:

(7)

İdeal bir eş hizmetçi gibi olmalıdır. Kadın kocasına sadakatle ve iyi bir şekilde hizmet eder. Kocasına saygı duyar, onun emirlerine uyar,

kendine ait istekleri, kötü niyetleri ve küslüğü olmaz ve

onu mutlu etmeye çalışır.

(8)

Kadının toplumdaki bu düşük statüsünü besleyen ve kadınlık rolleri ile ilgili ilk toplumsal beklentileri ortaya koyan gelişmeleri halk anlatılarının temeli olan mitolojide gözlemek mümkün olabilir.

Örneğin; Yunan mitolojisine göre yeryüzünde yaşamış olan ilk kadın PANDORA, yeryüzüne bütün kötülüklerin yayılmasına yol açmıştır.

Bu mite göre Zeus, Prometheus ve kardeşi Epimetheus’u cezalandırmak için kadını yaratmıştır.

(9)

Hint mitolojisine göre de kadının yaratılışı;

‘Tanrı yaprağın hafifliğini, ceylanın bakışını, güneş ışığının kıvancını, sisin gözyaşını aldı; rüzgarın kararsızlığını, tavşanın ürkekliğini buna ekledi. Onların üzerine kıymetli taşların sertliğini ,balın tadını,

kaplanın yırtıcılığını, ateşin yakıcılığını, kışın soğuğunu, saksağanın gevezeliğini, kumrunun sevgisini kattı. Bütün bunları karıştırdı, eritti ve kadın yaptı. Yarattığı kadını sevsin diye erkeğe armağan etti.’

şeklinde anlatılır.

(10)

Kadın, yetişkinlik yıllarının çoğunu hamile olarak, bebek bakarak ve çocuk yetiştirerek geçirir. Çünkü kadınlar evin

yakınlarında kalmaya zorlanmıştır ve ayrıca “ev ile ilgili görevler” olan yemek

pişirme, hizmet etme ve yıkama yine kadına tahsis edilmiştir. Bu cinsiyet

rolleri geleneğin bir parçası haline geldiği zaman bu ayrım sadece pratik

olarak değil aynı zamanda “doğal”

olarak algılanmıştır.

(11)

Sanayi Devrimi öncesinde

neredeyse tüm toplumlar kadınlara ve erkeklere farklı roller atfetmişti.

Kadınlar genellikle ev ile ilgili ve çocuk yetiştirme konusundaki rolleri

gerçekleştirirken erkekler aile için üretici ve koruyu olarak görülen aktiviteler (avlanma ve ekonomik

destek gibi) ile meşguldü.

(12)

19.Yüzyıl Sanayi Devrimi cinsiyet rollerinde önemli değişmelere sebep olmuştur. Erkekler küçük bir çiftlikte yerine çalışmak için evlerini terk edip

fabrika veya diğer ekonomik çıkar sağlayan bölgelere gitmişlerdir.

Kadının ekonomik rolü, artık ekonomik olarak üretici olan görevleri üstelenmedikleri için

azalmıştır.

(13)

Yararlanılan Kaynaklar

Bingöl, O. 2014. Toplumsal Cinsiyet Olgusu ve Türkiye’de Kadınlık. KMÜ Sosyal ve Ekonom k Arastrmalar Derg si, 16 (I): 108-114.ı̇ ı̇

Zastrow, C. 2008. Introduction to Social Work and Social Welfare (Ninth Edition). ThompsonBrooks/Cole, Canada.

Referanslar

Benzer Belgeler

yılında birleşmiş milletler genel kurulunun Kadına Karşı Her türlü Ayrımcılığın

Ders, Toplumsal Cinsiyet, Cinsiyet Rollerinin ve Cinsiyet Ayrımcılığının Tarihi, Kadın Düşmanlığı, Feminizm Kuramları, Kadın Yoksulluğu, Şiddet Döngüsü ve

Bu kılavuz eserin “Türklerin Ata- ları ve İlk Kültür Çevreleri/Proto- Türk- ler” başlıklı birinci bölümünde öncelikle, “Anav (M.Ö. 700-100) kültür dönemleri

Pişirm e süresi suya lim on veya dom ates suyu gibi bir asıt ilâvesi ile azaltılab ilir, çünkü asit, kollojenin jela tin e dönüşm esini h ız la n

Film, yerli komedi filmleri arasından aile ve namus kavramlarına eleştirel yaklaşması ve anlatısını sadece kadın-erkek cinsel kimliği üzerinden kurmayıp LGBTİ cinsel

 Toplumsal cinsiyet rol tutumlarının marka bağlılığına etki eden neden- lerle ilişkisi incelendiği ve bu kapsamda cinsiyet ve toplumsal cinsiyet rollerinin ayrımı,

Erkeklerde gelir düzeyinin düşük olması ile birlikte ketleyici tarza sahip olmak ama besleyici tarzı kullanmamak; buna ek olarak da arkadaş ve aile desteğinin olmaması (ya