• Sonuç bulunamadı

ZEKERİYYA ER-RAZÎ’DE AKLA ÖVGÜ VE AŞK LOVE AND PRAİSE TO REASON IN PHILOSOPHER ER-RAZÎ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ZEKERİYYA ER-RAZÎ’DE AKLA ÖVGÜ VE AŞK LOVE AND PRAİSE TO REASON IN PHILOSOPHER ER-RAZÎ"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Müfit Selim Saruhan

GİRİŞ : Zekeriyya er-Razî 250/854-313/935

İslâm Felsefesi Tarihi kaynaklarında Deist ve Naturalist1 olduğu ortak kabulle dile getirilen Ebû Bekir Zekeriyya er-Razî’yi ,Meyerhof, Legacy of Islam adlı eserinde bütün zamanların en büyük tabiplerinden biri olarak takdim eder2. Rey şehrinde dünyaya gelmiştir. Yunan bilim ve felsefesiyle ilk tanışıklığı burada oldu.İslâm düşünce tarihinin erken dönem bibliyografyacıları olan İbn Ebî Usaybia, Uyûnu’l-Enbâ fî Tabakâti’l-Etıbbâ adlı eserinde İbn Hallikan, Vefeyâtu’l-A’yân’da İbn Nedim de Fihrist’inde, onun tıp ilmi başta olmak üzere çok sayıda eser verdiğini aktarırlar.İbn Usaybia, ona ait 232,İbn Nedim ise 148 eser adı vermektedir3. Paul Kraus tarafından neşredilen ve Birunî’ye ait olan Razî bibliyografyası da Razî’nin çok çeşitli sahalardaki eserlerine işaret etmektedir4.

Bütün kaynaklar, Razî’nin tıp, fizik, metafizik, ilâhiyat, psikoloji, optik, kimya, astronomi ve matematik gibi ilimlerde eserler ortaya koyduğunda hemfikirdirler. Tıp dalında klinik çalışmalar ve deneye dayalı bir araştırma yöntemi izlemiştir. Deist bir filozof olan Zekeriyya er-Razî, İslâm düşüncesi tarihinde fikir hürriyetinin ne denli rahat bir çalışma

1 Macit Fahri, İslâm Felsefesi Tarihi, çev. Kasım Turhan, İstanbul 1992, s. 110; Cum’a, Lûtfi, Tarih Felsefeti’l-İslâm fi’l-Meşrık ve’l-Mağrib, Kahire 1927; Boer, T.J., The History of Philosophy in Islam, Londra 1933 ;Hüveydi, Yahya, Tarihu Felsefeti’l İslâm, Kahire 1965, s. 5,15. ; Fahuri, Hanna, Elcerr, Halil, Tarihu’l Felsefeti’l Arabiyye, (I-II), Beyrut 1982, c. I, s. 10;

Abdurrazık, Mustafa, Temhid li Tarihi’l Felsefeti’l İslâmiyye, Kahire 1966, s. 7 vd.,

2 Latinler onu Rhazes olarak isimlendirirler.M. Meyerhof, Legacy of Islam, 323.;Bedevi, , “Muhammad Ibn Zekeriya er-Razî, A History of Muslim Philosophy içinde, Türkçe’ye çeviren O. Bilen, c. 2, 54-55, İstanbul 1990.

3 İbn Useybia, Uyûnu’l-Enbâ fî Tabakâti’l-Etıbbâ, şerh-tahk.: Dr..Nizar Ruza, Beyrut trhs.; İbn Hallikan, Vefeyâtu’l-A’yân,tahk. İhsan Abbas, Beyrut 1977. c. 5, 158; İbn Nedim, el-Fihrist, neşr.

Gustaw Flügel, Beyrut 1964 416-419.

4 Eserlerinden günümüze ulaşanları şunlardır;et Tıbbu’r Ruhani, es Siretü’l Felsefiye,Kitabü’l Lezze,Kitab el İlme’l İlahi, ve birde İstanbul Ragıp Paşa Kütüphanesinde 1463 tarihli varak (90a-90b) kayıtlı ona atfedilen ama Ferruh’un tespitiyle sahte olan Makale Fi Ma ba’de’t Tabia adlı bir çalışmada bulunmaktadır. Epitre de Birunî, Contenant le reportoire des ouvrysed Muhammed Ibn Zekeriya ar-Razî, Publiee par Paul Kraus, Paris 1936.

(2)

olanağı sağladığının örneklerinden biridir. X.yüzyılda yaşayan Razi, peygamberlik ve din karşıtı görüşlerine rağmen İslam kültür ve coğrafyasında çalışmalarına özgürce devam edebilmiştir.

A) Razi’de Aklın Kusursuzluğu ve Akla Övgü

Razî, akılcı bir filozoftur. Tıp ve fen bilimlerinde ne denli deney ve gözleme önem verdiyse, aynı şekilde felsefî ve dinî meselelerde de o denli akılcı bir yaklaşım sergiler.

Sistematik bir felsefî sistem kurmamakla beraber, aklı biricik otorite görmekle İslâm düşünce tarihinde akılcılığın öncüsü olmuştur.

Onun felsefe, ahlâk ve özellikle din hakkındaki görüşlerini değerlendirebilmek için mevcut olan et-Tıbbu’r-Ruhanî, es-Sîret el- Felsefiyye ve parçalar halinde Kraus tarafından yayımlanan, Kitab el- Lezze, Kitab el-İlme’l-İlâhî gibi eserler yanında Fahreddin er-Razî’nin el- Mebâhise’l-Meşrıkîyye Muhassal’ı ve Ebû Hatim er-Razî’nin A’lâm el- Nübüvve5si bize fikir verecek kaynaklığı yapmaktadırlar.

Zekeriyya er-Razî’nin akla verdiği büyük önemi ve izlediği akılcılığı en iyi şekilde et-Tıb er-Ruhanî’nin ilk bölümü olan “Aklın Kusursuzluğu ve Akla Övgü”de buluyoruz. O, bu bölümde aklın, şimdi ve gelecekte elde edeceğimiz menfaatlerinin biricik vasıtası olduğunu vurgulayarak,

aklın bir ilâhî armağan olduğunu,

aklın hayatı güzelleştirdiğini, kolaylaştırdığını, bilimleri oluşturduğunu,

ilkel devlet yönetimlerinden kurtardığını dile getirerek aklı rehber almamız gerektiğini,

ona göre davranmamızın bizim biricik kurtuluşumuz olduğunu söyler6.

Razi,aklın pratik değerinden hareketle sisteminde aklın önemini vurgulamaktadır. Akıl,kurtarıcı ve yol gösterici olması yönünden uygarlıkların sanatın ve bilimin kaynağıdır.Akıl,tanrısal bir armağan

5 Fahreddin er-Razî, el-Mebâhis el-Meşrıkîyye, Haydarabad 1343/1924; Muhassal, thk. Hüseyin Atay, Ankara.

6 er-Razî, al-Tıbb al-Ruhanî (The Spiritual Physics), ed. P. Kraus, In Rakariyya al-Razi, Cairo 1939, Beyrut 1973, Trans. A. Arberry, The Spiritual Physics of Rhazes, London, John Murray 1950.

(3)

olması cihetiyle insanlığa yapılan en büyük yardım niteliğini taşımaktadır.

Bedevî’nin ifadesiyle “en akılcı zekâ bile, aklı bu kadar açıkça ve yüksek sesle göklere çıkaramaz. er-Razî’de vahiy ya da mistik sezgiye yer yoktur. Bilgi ve davranışın tek ölçütü yalnızca mantıkî akıl yürütmedir. O, peygamberliğe, vahye ve akıl dışı düşünce eğilimlerine karşıdır.”7

Razî, peygamberliği inkâr etmekle birlikte bir yaratıcı olduğuna inanır. “Akla Övgü” bölümünde “akılla, biz sahip olabileceğimiz en yüce bilgiye Tanrı’nın bilgisine varis olduk”8 diyerek, Tanrı inancı hakkında aklın rolüne değinir.

“Allah,bize sayesinde şimdi ve gelecekte elde edeceğimiz en kıymetli faydayı temin etmemiz için aklı vermiştir;O, Tanrının en güzel hediyesidir.Akıl yoluyla bizim için faydalı olan ve hayatımızı güzelleştiren bütün her şeyi elde ederiz.Onun aracılığıyla,muğlak ve gizlenmiş olanları biliyoruz.Biz ,onunla sahip olabileceğimiz en yüce bilgiye,Tanrının bilgisine varis olduk.Madem ki akla bu denli önem verildi ve bu kadar mevkii var,onun derecesini düşürmemeliyiz; o yargılayıcı iken,biz onu yargılamamalıyız.Denetleyici o iken,biz onu denetim altına almayalım,ya da emreden o iken,biz ona amir olmayalım; tam tersine her şeyde ona başvurmalıyız ve bütün meselelerde onunla hüküm vermeliyiz.O bize nasıl yapmamızı emrediyorsa öyle davranmalıyız.9

Razî, akılcı metodu içinde beş ezelî prensip sunar. Bunlar ; Tanrı, Küllî Ruh, İlk Madde, Mutlak Mekân ve Mutlak Zaman’dır.Birunî’ye göre er-Razî’nin bu görüşünün kaynağında eski Yunanlılar vardır10.

B) er-Razî’nin Akılcı Sisteminde Tanrı’nın Kural Koyuculuğu Er-Razî’nin Tanrı anlayışına göre, Tanrı, beş ezelî prensipten ilkidir.

Beşli bir ezelî birliğin birincisidir. Razî, Tanrı’nın hikmetini mükemmel olarak tavsif eder. Bu mükemmel Tanrı, eksiklikten münezzehtir. Saf ve

7 Bedevî, a.g.e C. 2, 54-55

8 Arberry çevirisi “by it we have achieved even the knowledge of the Almighty, our Creator, the most profitable atteinment”, 20. Ayrıca bkz. Bedevî, a.g.e., Türkçesi, 54.

9 Opera Philosophica C.I,s.17-18; , The Spiritual Physics of Rhazess.20

10 Goodman, L., “Al Razi, Abu Bakr Muhammed b. Zakeriya”, Encyclopedia of Islam, VIII, 474-77, 1994.

(4)

yetkin akıldır. Hayat ondan, güneşten ışığın çıkışı gibi taşar. Her şey onun kudretinin sınırları içindedir.

Razî’nin ikinci varlık olarak gördüğü Ruh, hayat sahibidir, fakat ilmi yoktur. Ruh, bilgisizliği sebebiyle bir başka ezelî varlık olan maddeye tutkun olur, maddî hazlar elde etmek için maddeden suretler teşkil eder.

Buna karşın madde, şekillere karşı çıkar, Tanrı, madde karşısında ruha yardımcı olur, Tanrı’nın insana yardımcı oluşuna er-Razî’nin sistemine göre en önemli örnek, Allah’ın insan aklını yaratmasıdır. İnsan aklı, ruhu uyandıracak ve ruha madde karşısında bağımsızlık kazandıracak yegâne vasıtadır. Ruh, akıl ve idrakle gerçek dünyasını hatırlar Beş ezeliden sadece Tanrı ve Ruh canlı ve faildir. Madde pasif ve cansızdır.11

Razi’nin sisteminde, üçüncü sıradaki ezel olan maddedir. Madde ezelden beri vardır. Bir şeyin yoktan meydana geldiğini kabul etmek mümkün değildir.12

Dördüncü sıradaki ezeli olan mekandır. Ezeli olan madde bir mekan işgal ettiğine göre,ezeli mekan var demektir.Boşluk mekanın iç yüzünde ve bunun sonucu olarak da maddenin iç yüzündedir.Mekan,mekanla birleşmiş şeyler için bir zarftan başka bir şey değildir.Boşluğun cisimleri çekme gücü vardır;Bundan dolayı ağzı açık olarak baş aşağı suya daldırılan bir şişeye su dolar.13

Beşinci ezeli, zamandır. Zaman akan bir cevherdir.(Cevherün Yecri) zamanı cisimlerin hareketlerinin sayısı olarak görenlere karşı çıkar.Mutlak zaman ezelidir ve işlemektedir.Sınırlı zaman ise,feleklerin,güneşin ve yıldızların hareketindendir.14

Razî’ye göre akıl, iyiyi ve kötüyü tespit edebilecek güçtedir. Ona göre akıl, bize Tanrı’yı bildirdiği için peygambere ihtiyaç duymayız.

İnsanlar, akıl yönünden eşit doğarlar. Farklılıkların kökeninde, çevre ve eğitim koşulları yer alır.

Razî, sosyolojik olaylardan hareketle, nübüvvete ve nübüvvetin değer belirleyiciliğine inanmaz, ona göre peygamberlerin aynı Tanrı’dan

11 Goodman, L., “Razi’s Myth of the Faal of the Soul: Its Function in His Philosophy”, in G. Hourani (ed.), Essays in Islamic Philosophy and Science, Albany, New York 1975, 125-40.

12 Nasır-ı Hüsrev,Zad el-Musafirin,Kaviyani neşri,Berlin 1922,s.114-16 aktaran Bedevi.a.g.e. s.58

13 Fahreddin er Razi,el Mebahis el Meşrikiyye,Haydarbad,1343/1924,C.1.s.246.

14 Ebu Hatim er Razi,A’lam en Nübüvve,Opera Philosophica içinde C.1, s.304

(5)

gelme iddialarına rağmen, farklılıkları birbirleriyle çekişmeleri ve mensuplarının da hakikati sadece kendi çatıları altında görecek kadar tekelci bir kurtuluş anlayışına gitmelerini şiddetle tenkit eder15.

Razî, aklı temelde ilâhî bir lütuf görmekle beraber kural ve değer belirleyicilik açısından biricik kaynak olarak belirlemekte, vahyî bilgiyi kabul etmemektedir.

C) Akılcı Razî’nin Aşk Hakkındaki Görüşleri

Razî’nin aşk hakkındaki düşüncelerinin anlaşılmasında lezzet ve elem görüşünün bilinmesi önem arz etmektedir.

Razî, et-Tıbbu’r-Ruhanî’de lezzet hakkında müstakil bir eser kaleme aldığını kaydeder16. Bu eser elimizde mevcut değildir. Parçalar halinde bulunmaktadır17. ed-Dırâsat en-Nefsâniyye inde’l-Ulemâi’l- Muslimîn adlı kitabında M. Osman Necati, er-Razî’nin lezzet konusundaki görüşlerinin kaynağında Plato’nun Timaeus’un etkisi olduğunu ve bu etkinin de, doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki yolla olduğunu ifade eder. Buna göre er-Razî, Plato’yu doğrudan okumakla birlikte Calinus’un özetini okuyarak dolaylı yoldan öğrenmiştir.

Razî’ye göre lezzet, elemden rahatta bulunma durumudur. “Lezzet rahatlatıcı bir histir. Acı ise, sıkıntı veren bir histir. His, hisseden kimse için duyulur bir etkidir. Etki ise etkilenende bir etki fiilidir. Etkilenme, etkilenenin durumunun değişmesi ile ilgili bir ibaredir. Böylesi bir durum ya doğaldır ya da doğal olanın dışındadır. Etki, etkileneni doğal durumundan hareket ettirirse elem ve ezâ meydana getirir. Etki, etkileneni doğal durumuna döndürdüğünde lezzetler ortaya çıkar.”18

Razî, lezzeti doğal olanla, elemi ise doğal durumdan sapma ile nitelemektedir. Razî, elem ve lezzet hakkındaki görüşlerini, aşk hakkındaki değerlendirmelerine basamak yapmaktadır.

Razî, âşıkların tutumundan hareketle aşk hakkında değerlendirmelerde bulunur. Lezzet, elemin ardı sıra gelen bir şeydir.

Âşıklar gayelerine ulaştıkları zaman elde edecekleri lezzeti, kalplerine bir

15 Goddman, a.g.m., 215; Bedevî, a.g.e., 60-61.

16 et-Tıbbu’r-Ruhanî, takdim ve tahkik Abdullatif A., Kahire 1978.

17 Nâsır Husrev (ö. H. 481) “Zâdu’l-Misafîr” adlı Farsça kitapta seçmeler halinde zikreder. Ayrıca Paul Kraus da “Resâil Felsefiyye” adlı eserde iktibaslarda bulunur.“Resâil Felsefiyye lî Ebî Bekr er-Razî”, 139- 140.

18 A.g.e., 148-149.

(6)

ezâ ve elem ulaşmaksızın tahayyül ederler. Âşık, aşktan dolayı kendisine isabet eden etkiyi, aklını kullandığı zaman azaltabilir. Âşıklar mutlu olduklarını sandıkları noktada üzüntüye, lezzetlendiklerini düşündükleri noktada da eleme duçar olabiliyorlar. Her lezzete bir çaba ve uğraşı ile ulaşıyorlar. Çoğu kimse açlığa, mecnunluğa ve kuruntulara kapılmaktadır. Bu elemin kaynağında ise şehvet vardır. Şehvet, daima sonuç olarak elemi hazırlamaktadır. er-Razî, üzüntünün temelinde sevilen şeylerin kaybedilişini bulur.İnsan aklı sayesinde kâinatın bir kevn ve fesad âlemi olduğunu devamlı düşünecek, üzüntüye yol açan sebepleri bilecek ve irade melekesi ve bilerek iş yapmak ile uzak duracaktır19.

Razî, aklı aşk karşısında bir kontrol edici ve dengeleyici unsur olarak görmektedir. Aklî melekelerini devreye sokan âşık, aşkın kendisinde açtığı duygusal tahripleri önleyebilir. Dikkat edilmesi gereken husus Razî’nin elimizde mevcut bulunan eserinin ismidir. et-Tıbbu’r- Ruhanî, ruhanî, manevî tıp anlamına gelmektedir. Razî, el-Hâvî isimli tıp eseri ile bedensel hastalıklar üzerinde durduğu gibi, Ruhanî Tıp adlı kitabında da psikolojik hastalıkları gidermeyi hedefler20. el-Hâvî fiziksel hastalıkların teşhis ve tedavisini ihtiva eden bir eser, et-Tıbbu’r-Ruhanî ise ahlâkî hastalıklardan korunmaya ve erdemli bir kişi olmaya rehberlik eden bir eserdir.

et-Tıbbu’r-Ruhanî’nin içeriği incelenecek olursa, yirmi konunun incelendiği görülür. Bu yirmi konunun hepsinde de akıl kriter alınarak meselelere ışık tutulmuştur .İlk incelenen konuda aklın yüceliği ve övgüye değer oluşu hakkındadır.

“Aklı yüceltmek ve akla övgü;

Tutkuları yenmek ve Plato ve filozofların görüşlerinin özeti;

Nefsin kusurları; Kişinin kendi kusurlarını bilmesi;

Cinsel aşk; Kendini beğenme; Kıskançlık; Öfke; Yalan, Cimrilik; Zararlı düşünce;

Üzüntü; Hayâsızlık; Sarhoşluk; Şehvet düşkünlüğü;

Taassup,Kazanma ve Harcama,

19 et-Tıbbu’r-Ruhanî, 36, 40; Resâil Felsefiyye, 15.

20 Çağrıcı, Mustafa, İslâm Düşüncesindeki Ahlâk, İstanbul 1989, 45.

(7)

Dünyasal mertebeleri arayış;

Erdemli hayat;

Ölüm korkusu

Razî’ye göre, erdemli bir hayatın temelinde bilgi ve adalet bulunur. Bedensel tutkulara insanın kendini kaptırmaması gerekir.

Bununla birlikte Razî, aşırı bir zühd hayatını izleyen sûfilere de karşı çıkar. Adalet kişinin aynı zamanda aklın rehberliğinde aşırılıklardan uzak durmasıdır.

Razî’ye göre akıl, tüm işlerimizde biricik rehber olduğundan aklın sağlıklı işletilmesine engel olan tutkulara karşı koymak gerekir. Tutkulara karşı koymak için de iradeye ve bilgiye sahip olmak önem arz eder.

D) Razî’nin Akılcı Sisteminde Bilmek Değişmektir

Razî, ahlâkî eğitim için iki aşamanın gerekli olduğunu söyler.

Bunlar, tutkular üzerinde aklı egemen kılmak ve şehvet ile tutkuları dizginlemektir. Akıl, davranışlarımızda egemen olursa, davranışlarımız güzelleşir, gelişir, öte yandan akıl davranışlarımızın mahkûmu olursa biz bu kez kötü davranışların mahkûmu oluruz. Tutku ve şehveti dizginlemekle, davranışlarımızı güzel ahlâkın öngördüğü noktaya çekebiliriz. İradenin öncülüğünde bilgi ve eylem bizi kötü davranışlardan alıkoyacaktır.

Razî’ye göre tutku ve şehvetin saptırıcı kötü fiillerinden kurtulmak zor bir iştir. Fakat eğitim açısından “aşamalı”, “tedricî” bir yaklaşımla insanın kendisini alıştıracak “nefs-i nâtıka” “düşünen nefsin”

boyunduruğuna vermesi gerekir. O ahlâkî eğitimle insanların iyi gidişat üzerine yaptıkları övgülerde olumlu rol oynar21.

Razî “tedricîlik” metodunun yanı sıra “Ted’îm” pekiştirme ve ödül metotlarına da önem verir. Bir deist olup vahyi ve peygamberliği kabullenmeyen Razî’nin tedricîlik metodunu Kur’an’dan aldığını söyleyen Necati Osman, bu metodun modern psikologlarca ancak yirminci yüzyılda gereğince uygulanmaya başlanıldığını söylemektedir22.

21 A.g.e., 32.

22 Necati, ed-Dırâsat en-Nefsâniyye inde’l-Muslimîn, Kahire 1953.s.44

(8)

Razî, ahlâkî eğitimde önemli bir konuya da temas etmektedir. Kişi kendi eksikliklerini bizzat bildiği ve farkında olduğu ölçüde değişim açısından başarıya ulaşabilecektir. Çoğu insan, bu bilişten uzaktır.

Böylesi bir biliş ve farkındalık sürecinde yetersizlik gösteren kişilerin kendilerine iyi ve aklî olanı hatırlatacak birine dayanmaları ve böylesi bir uyarı imkânı karşısında kızgınlıktan çok teşekkür etmeleri gerektiğini söylemektedir.

Razî, insanın kendini düzeltmesi hususunda çok ilginç bir metot daha önerir. Calinus’un “iyi insanlar düşmanlarından da yararlanır”

başlıklı bir kitap yazdığını kaydeder. Kendisi de bu görüşü eserinde işler.

İnsan kendisi hakkında sevsin sevmesin herkesin sesine kulak vermelidir.

Calinus’un adı geçen eserinden olduğu kadar “Kişinin kendi kusurlarını bilmesi” başlıklı yazısından da etkilenen Razî, bu görüşleri ile Gazzâlî ve İbn Miskeveyh’i de etkilemiştir23.

Razî, kibir ve kıskançlık gibi kötü duyguların hem bedene hem de ruha zarar verdiğini söyleyerek, fiziksel hastalıkların da kökeninde kötü duyguların olabileceğine dikkat çekmektedir. Örneğin kıskançlık, uykusuzluk, kötü beslenme ve mizaç bozukluğuna yol açmaktadır. Kişi, bu ve benzeri duygulardan kurtulabilmek için öncelikle bu kötü duyguları taşıdığının farkında olmalıdır. Bu farkındalığın ardından bu duyguları kontrol altına alarak dizginlemeye çalışmalıdır. Razî’nin akılcı sisteminde, ahlâkî eğitim açısından akıl birinci derecede önem kazanmaktadır. Kişi, duygularını aklıyla dizginleyip kontrol altına alarak, sebep ve sonuç bağlarını düşünerek, tabiî olanı isteyecek ve kendini geliştirmekle meşgul olacaktır.

Razî’nin eğitim sisteminde ortaya çıkan önemli bir özellik de onun

“bilmeyi değişmek” olarak görmesidir. Kişi, kendi eksikliklerini bildiği ölçüde erdemli bir yaşayışa adım atabilmektedir. Öyleyse bilmek, değişimin kendisidir. Bilmek demek değişme sürecine adım atmak demektir.

23 Gazzâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, Kahire 1962. c. 3, 64; İbn Miskeveyh, Tehzîbu’l- Ahlâk, Beyrut

1985,157-8; Necati, a.g.e., 45.

Referanslar

Benzer Belgeler

Okulu bir hapishane, fabrika, ofis gibi gören araştırmacıya göre bu yerlerde öğrenciler beklemeyi, sabrı ve gecikme, inkâr, kesinti ile kendi istek ve arzularını

Bu konuda AİHS’nin genel kurallar dışında özel bir duru- mu yoktur ama örneğin, işkence yasağı (m. 3) gibi uluslararası huku- kun buyurucu kuralları (jus cogens)

ROLE OF HEPATIC CYTOCHROME P450 2B1/2 IN PROPOFOL METABOLISM 中文摘要 Propofol

Y-12 ve gaz diffüzyonu tesisle- rindeki gecikmeler karfl›s›nda, Philip Abel- son, do¤al uranyumun termal diffüzyonla biraz, %0,71’den %0,89 düzeyine zengileflti- rilmesini,

Şimdilik Italia , « diktateur » ü sayesinde , Famsa da olduğu gibi , muhtelif siyasî fırka - ların memleketin refahini artırmak için değil ınevki‘i

Ünlü şair Orhan Velinin kardeşi olan Ad­ nan Veli, bir ara basın teşekküllerinde de görevler üstlenerek Gazeteciler Sendikası­ nın yönetim kurulu

The proposed use of MSCs in the treatment of pulmonary diseases, such as acute lung injury, pulmonary fibrosis, and COPD is based on the capacity of these cells to modulate

Bass ve Avolio (1994), dönüşümcü liderlik, etkileşimci liderlik ve tam serbesti tanıyan liderliğin özelliklerini birleştirerek, etkin liderin özelliklerini ölçmeye