• Sonuç bulunamadı

Ferecbad Eş-Şidde'nin Budapeşte Nüshasının Dizini Ve Sözlüğü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ferecbad Eş-Şidde'nin Budapeşte Nüshasının Dizini Ve Sözlüğü"

Copied!
693
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

NİĞDE ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

FERECBAD EŞ-ŞİDDENİN BUDAPEŞTE NÜSHASININ DİZİNİ VE SÖZLÜĞÜ

Hazırlayan:

Tufan APIK

NİĞDE–2013

(2)
(3)

T.C.

NĠĞDE ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANABĠLĠM DALI TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI BĠLĠM DALI

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

FERECBAD Eġ-ġĠDDE‟NĠN BUDAPEġTE NÜSHASININ DĠZĠNĠ VE SÖZLÜĞÜ

Hazırlayan:

Tufan APIK

Tez DanıĢmanı:

Yard. Doç. Dr. Akartürk KARAHAN

NĠĞDE–2013

(4)
(5)

i

ĠÇĠNDEKĠLER

ĠÇĠNDEKĠLER ... i

ÖZET ... ii

ABSTRACT ... iii

ÖN SÖZ ... iv

GENEL KISALTMALAR... vi

GĠRĠġ ... 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM ... 4

1.1. FERECBAD Eġ-ġĠDDE NEDĠR? ... 4

1.2. FERECBAD Eġ-ġĠDDE‟NĠN TÜRKÇE YAZMALARI ... 5

1.3. FERECBAD Eġ-ġĠDDE‟NĠN BUDAPEġTE NÜSHASI ... 7

1.3.1. FERECBAD Eġ-ġĠDDE‟NĠN BUDAPEġTE NÜSHASINDAKĠ HĠKAYELER VE MUHTEVALARI. ... 9

1.3.2 HĠKAYELERĠN BAġLANGIÇ KISIMLARI ... 12

1.3.3. HĠKAYELERĠN BĠTĠġ KISIMLARI ... 12

1.3.4. HĠKAYELERĠN KONULARI VE ÖZETLERĠ ... 14

1.4. FERECBAD Eġ-ġĠDDE ĠLE ĠLGĠLĠ YAYINLAR ... 23

ĠKĠNCĠ BÖLÜM ... 28

FERECBAD Eġ-ġĠDDE‟NĠN BUDAPEġTE NÜSHASININ DĠZĠNĠ VE SÖZLÜĞÜ ... 28

SONUÇ ... 675

KAYNAKÇA ... 678

ÖZGEÇMĠġ ... 681

(6)

ii

ÖZET

Bu çalıĢma, Osmanlı döneminde popüler olan Türkçe Ferecbad EĢ- ġidde‟lerin en eski nüshası olan 1451 tarihli BudapeĢte nüshasının sözlük ve dizinini içeren bir çalıĢmadır. ÇalıĢma György Hazai ve Andreas Tietze tarafından yayınlanan „„Ferec Ba‟deĢ-Ģidde „Freud Nach Leid‟ (Ein frühosmanisches Geschichtenbuch) eseri üzerinden yapılmıĢtır.

Hazırlanan çalıĢmada temel amaç Ferecbad EĢ-ġidde‟nin BudapeĢte nüshasının söz varlığını belirlemek, dönemin söz varlığının zenginliğini ortaya koymaktır.

Hazırlanan çalıĢma üç bölümden oluĢmaktadır.

Birinci bölümde Ferecbad EĢ-ġidde‟lerin konusu, dili, tarihi, bulunduğu kütüphaneler anlatılmıĢtır. Ayrıca BudapeĢte nüshası incelenmiĢ, özellikleri tanıtılmıĢtır.

Ġkinci bölümünde çalıĢmamızın en önemli bölümü olan Ferecbad EĢ- ġidde‟nin dizin ve sözlüğü yapılmıĢtır. Sözlük kısmında, kelimelerin sözlük anlamlarından da hareketle metindeki anlamları verilmiĢtir.

Üçüncü bölüm ise sonuç kısmından oluĢmaktadır, bu bölüm çalıĢmanın genel bir değerlendirilmesinin yapıldığı aĢamadır.

Yapılan çalıĢmanın Ferecbad EĢ-ġidde‟nin BudapeĢte nüshası üzerine

hazırlanan ilk tez çalıĢması olması bakımından bu alanda ve BudapeĢte nüshası

üzerine çalıĢacak araĢtırmacılara yararlı olacağı düĢünülmektedir.

(7)

iii

ABSTRACT

This work is a work that includes the dictionary and index of 1451 dated Budapest copying being the oldest copying of Turkish Ferecbad EĢ-ġiddes that are popular in Ottoman period. The work is completed over the work “Ferecbad EĢ- ġidde „Freud Nach Leid‟ (Ein frühosmanisches Geschichtenbuch) published by György Hazai and Andreas Tietze.

The main objective of the work prepared is to determine the existence of statement of Ferecbad EĢ-ġidde‟s Budapest copying, to contribute even a little bit to the richness of the existence of statement in that period.

The work prepared consists of three parts.

In the first part, Ferecbad EĢ-ġiddes‟ subject, language, history and the libraries in which they exist are explained. In the first part Budapest copying is studied, its features are introduced.

In its second part, Ferecbad EĢ-ġidde‟s dictionary and index that are the most important parts of our work are handled. In dictionary part, the words‟ meanings in the text are given by the help of their meanings in the dictionary.

The third part, as well, consists of conclusion part, this part is a phase that has the general evaluation of the work.

We think that this work will be useful for the researchers who work on that

field and over Budapest copying in respect to its being the first thesis that is written

over Ferecbad EĢ-ġidde‟s Budapest copying.

(8)

iv

ÖN SÖZ

Yaptığımız bu çalıĢma Eski Anadolu Türkçesi döneminin önemli eserlerinden olan Ferecbad EĢ-ġidde adlı eserin BudapeĢte nüshasının tercümesi üzerinedir.

Türkiye kütüphanelerinde bulunan en eski Ferecbad EĢ-ġidde nüshası 1492 yılında istinsah edilen Hamidiye nüshasıdır. Ġncelediğimiz BudapeĢte nüshası ise 1451 tarihinde istinsah edilmiĢtir. Bu bakımdan düĢündüğümüzde eserin değeri bir nebze daha iyi anlaĢılabilir. Nüsha, Macaristan‟ın BudapeĢte Bilimler Akademisi Türk bölümü, numara 71‟de kayıtlıdır.

György Hazai-Andreas Tietze tarafından 2006 yılında Berlin‟de yayınlanan Ferec Ba„deş-Şidde (Ein frühosmanisches Geschichtenbuch) isimli kitabı esas alarak yaptığımız bu çalıĢma sözlük ve dizinden oluĢmaktadır.

Eserin kelime sayısı ve kelime anlamları bakımından değerli olması, söz varlığındaki farklılıkların olması, eser üzerine yapılacak çalıĢmalara ve araĢtırmalara kolaylık sağlaması gibi nedenlerle eserin sözlüğü yapıldı.

Eserin en fazla çalıĢılan bölümü sözlük kısmı oldu. Sözlük kısmını hazırlayabilmek için nüshanın Latin harfli metni üzerinde gerekli çalıĢmalar yapıldı.

Ardından bilgisayar yardımıyla metnin dizini oluĢturuldu.

ÇalıĢmanın birinci bölümünde Ferecbad EĢ-ġidde türü ve BudapeĢte nüshası tanıtılmıĢtır. Ayrıca Türkiye kütüphanelerinde bulunan nüshalara ve Ferecbad EĢ- ġidde türü üzerine yapılan çalıĢmalara değinilmiĢtir.

ÇalıĢmanın sözlük kısmında kelimelerin anlamları ve kökenleri verildi.

Kelimelerin metindeki anlamları bizi en çok uğraĢtıran kısım oldu. ÇalıĢmanın sonuç kısmında ise karĢılaĢılan sorunlar ve çözüm önerileri verilmiĢtir.

BudapeĢte nüshasının dizin ve sözlüğünü tez olarak hazırlamayı sayın hocam Yrd. Doç. Dr. Akartürk Karahan önermiĢtir. Bu tez Niğde Üniversitesi Bilimsel AraĢtırmalar Birimi tarafından 2010/10 proje numarasıyla desteklenmiĢtir.

Yaptığımız bu tezin sözlük çalıĢmaları alanına bir nebzede olsa katkı sağlamasını

umarız.

(9)

v

Tez konusunun seçiminde ve çalıĢmamın her aĢamasında gösterdiği yakın alaka nedeniyle değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Akartürk KARAHAN‟a, tezin dizini için gerekli bilgisayar programının temininde ve dizin oluĢturma aĢamasındaki kıymetli önerileri, katkıları nedeniyle Yrd. Doç. Dr. Ahmet BÜYÜKAKKAġ‟a, lisans ve yüksek lisansta hocam olan ve beni yüksek lisans için yönlendiren Doç. Dr.

Mevlüt GÜLTEKĠN‟e, kaynaklarını benimle paylaĢan Prof. Dr. Emine YILMAZ‟a, Niğde‟de her zaman bana yardım eden arkadaĢım Ali GÜLSOY‟a teĢekkürü borç bilirim.

Tufan APIK

Ocak 2013

(10)

GENEL KISALTMALAR

Doç. Doçent

Dr. Doktor

Et. Eski Türkçe

Ar. Arapça

Fa. Farsça

Moğ. Moğolca

Osm. Osmanlıca

Türkm. Türkmence

Soğd. Soğdca

Süry. Süryanice

Çağ. Çağatayca

Yun. Yunanca

Rum. Rumca

Erm. Ermenice

Ġbr. Ġbranice

Urd. Urduca

Bulg. Bulgarca

Ġt. Ġtalyanca

FBġ Ferecbad EĢ-ġidde

Bk. Bakınız

(11)

1

GĠRĠġ

" Ferecbad EĢ-ġidde" Arap edebiyatında ilk ürünleri verilerek ortaya çıkmıĢ, daha sonra Fars edebiyatı kanalıyla Eski Türk edebiyatında da ilgi görmüĢ olan bir masal türünün adıdır. Ferecbad EĢ-ġidde "sıkıntıdan sonra eriĢilen mutluluk"

anlamına gelmekte ve konu itibariyle Klasik ġark edebiyatlarında yazılmıĢ "Binbir Gece Masalları"na benzemektedir.

Eski Anadolu ve Osmanlı sahalarında yazılmıĢ çok sayıda Ferecbad EĢ-ġidde bulunmaktadır. Türkiye'deki Ferecbad EĢ-ġidde nüshaları üzerine Fahir Ġz (1964), Hasan Kavruk-S. Çaldak-K. YoldaĢ (2000, 2004), Mustafa Koç (1998), ġükrü Kurgan (1945), Bilge Seyidoğlu-Orhan Yavuz (1990) gibi bilim adamlarının çalıĢmaları bulunmaktadır.

Eski Anadolu-Osmanlı sahasına ait Ferecbad EĢ-ġidde‟lerin en eski olanı

istinsah tarihi 1451 olan BudapeĢte nüshasıdır. BudapeĢte nüshası zengin ve eskicil

söz varlığı ile ilim adamlarının dikkatini çekmiĢ ve ilk olarak Armin Vambery

tarafından Altosmanische Sprachstudien, Leiden 1901 adlı çalıĢmada inceleme

konusu edilmiĢtir. Andreas Tietze tarafından da 1957, 1958 yıllarında çeĢitli

makalelerde iĢlenmiĢ ve aynı yazarın Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugatı A-

E maddeleri, İstanbul, 2002 yayınında birincil kaynak olarak kullanılmıĢtır. Son

olarak György Hazai ve Andreas Tietze tarafından Ferec Ba'd eş-Şidde (Ein

Frühosmanisches Geschichtenbuc) 1. Band, Text, Klaus Verlag, Berlin 2006

yayınıyla Ferecbad EĢ-ġiddenin ilmî bir okuması yapılmıĢ ancak bu önemli eser ve

nüshasının dizini ve sözlüğü yapılmamıĢtır. Tarihsel Türkiye Türkçesi söz varlığının

tam olarak ortaya konabilmesi ve bu eser üzerine dilbilgisi çalıĢmaları yapılabilmesi

bakımından çalıĢmanın dizininin ve sözlüğünün hazırlanması önemlidir. Bu

bakımdan bu yüksek lisans tez projesiyle eserin neĢrinde önemli bir eksiklik olan

dizin-sözlük kısmı hazırlanacaktır.

(12)

2 Özgün Değer:

1. Eski Anadolu Türkçesi dönemine ait en eski Ferecbad EĢ-ġidde nüshası olan BudapeĢte nüshasının dizini ve sözlüğü hazırlanmıĢtır.

2. Hazırlanan dizin yardımı ile eser üzerinde dilbilgisi çalıĢmalarının yapılmasında kolaylık sağlanacaktır.

3. Eserin sözlüğüyle, Eski Anadolu Türkçesi söz varlığı araĢtırmalarına katkı sağlanacaktır.

4. Türkiye Türkçesinin Tarihsel sözlüğünün hazırlanmasına katkı sağlanacaktır.

5. Eski Anadolu Türkçesinin eskicil ögeleri tespit edilebilecektir.

Yaygın Etkisi:

Ferecbad EĢ-ġidde BudapeĢte nüshası‟nın sözlük ve dizininin hazırlanmasıyla, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlı Türkçesi sahaları için önemli olan bu eserin söz varlığı bütünüyle ortaya konulacaktır. Böylelikle, daha sonraki yapılacak olan söz varlığı çalıĢmalarına katkı sağlanacaktır. Ayrıca Tarihsel Türkiye Türkçesi sözlüğünün hazırlanmasında, bu çalıĢmanın verileri büyük ölçüde kullanılabilecektir.

Tarihsel Türkiye Türkçesi gramerinde de bu eserdeki veriler kaynak olabilecektir.

Eski Türk Edebiyatı ve Türk Halk Edebiyatı masal araĢtırmalarında ya da eser üzerinde yapılacak olan stilistik çalıĢmalarında da, bu çalıĢma faydalı kaynak durumundadır.

Materyal ve Yöntem:

Ferecbad EĢ-ġidde‟nin BudapeĢte Nüshasının Sözlük ve Dizini adlı tezde

öncelikle dilbilgisi çalıĢmalarında sıklıkla baĢvurulan sözcüklerin fiĢe aktarımı

yapılmıĢ, metnin dizini bilgisayar programı yardımıyla hazırlanmıĢ ve Türkçenin

diğer tarihsel sözlükleri, etimolojik sözlükler yardımı ile ve metindeki ifadeler

(13)

3

dikkate alınarak sözlük anlamları verilmiĢtir. Sözlüklerde anlamları bulunamayan

sözcüklerin karĢılıkları boĢ bırakılmıĢtır.

(14)

4

1. BĠRĠNCĠ BÖLÜM 1.1. FERECBAD Eġ-ġĠDDE NEDĠR?

„ Ferecbad EĢ-ġidde ‟ (El- Ferec Ba‟deĢ-ġidde ) bir hikâye kitabının adı olmayıp bir türün adıdır. Kırk iki hikâyeden oluĢan „ Ferecbad EĢ-ġidde ‟ (FBġ), sıklıkla Arap ve Fars edebiyatlarında görülen ve sıkıntıdan sonra gelen sevinci, mutluluğu anlatan bir masal türünün adıdır.

Ferec kelimesinin sözlük anlamı: 1. Gam, tasa ve sıkıntıdan kurtulma; keder, darlıktan sonra gelen sevinç. 2. Zafer. Bk. (Develioğlu, Meydan Lourose). Bu konuda yaptığı çalıĢmalarla önemli bir baĢvuru kaynağı olan A. Tietze ise ferecin manasını “sevinç” olarak vermiĢtir. El- Ferec Ba‟deĢ-ġidde ‟nin lügat manası ise: Zorluktan sonra gelen kolaylık, kederden sonra gelen sevinçtir (Seyidoğlu 1990: 5). Anabritannica, Ferec Ba‟deĢ-ġidde ‟nin

„‟Arapçada „sıkıntıdan sonraki ferahlama‟, Doğu edebiyatlarında didaktik amaçlı masal ve öykülerden oluĢan derlemelere verilen genel ad.‟‟ Ģeklinde açıklamıĢtır. Tanımlarından da çıkarılacağı gibi, hikâye kahramanları önce bir olumsuzlukla karĢılaĢırlar, sıkıntılar yaĢar ve bu sıkıntılardan sonra mutluluk gelir. Ferecbad EĢ-ġidde belli bir eserin farklı versiyonlarına verilmiĢ bir ad değil, Arap, Fars ve Türk edebiyatlarında, üzüntüden sonra eriĢilen sevinç ve huzurun anlatıldığı bir hikâye türünün adıdır (Yılmaz 2010: 243).

FBġ türü olarak kabul edilen bu hikâyeler araĢtırmacılara göre Doğu edebiyatlarında sıkça görülen bir türdür. Arap Edebiyatında ve Fars Edebiyatında yaygındır. Hemen hemen tüm araĢtırmacılar bu konuda hemfikirdir.

“FBġ‟ler eski Arap Edebiyatından Acem ve bilahare Türk Edebiyatına geçen bir tarz veya bir nevidir. Arap Edebiyatındaki bu tarz eserlerin, bir iki asır yaĢadıktan sonra, Acem müellifleri tarafından Farisi‟ye nakledildiğini, oradan da bizim tahminimize göre 16. asırdan evvel, Türk Edebiyatına geçtiğini söylemek doğru olur sanırız.” (Kurgan 1945: 356).

“FBġ‟ler Arap Edebiyatında ĢekillenmiĢ, Farsçaya yapılmıĢ çeviriler aracılığıyla Türk Edebiyatına geçmiĢtir” (Yılmaz 2010: 243).

“ Ferecbad EĢ-ġidde ler Arap edebiyatında 9. yy de ortaya çıktıktan sonra büyüyüp

geliĢmeye devam etmiĢ, evvela 5-6 yapraktan ibaret iken, Kadı Tanuhi‟nin elinde büyüyüp

(15)

5

büyük bir eser haline gelmiĢ, daha sonra 13. yy de Ġran edebiyatına tercüme edilerek daha geniĢ bir alana yayılma alanı bulmuĢtur.” (Seyidoğlu 1990: 11).

FBġ‟lerin tamamen Arap-Fars kaynaklı olmadığını dile getiren araĢtırmacılar da vardır. Yaptığı doktora çalıĢmasıyla bu alanda önemli bir baĢvuru kaynağı olan Mustafa Koç, FBġ‟lerde bulunan otuz beĢinci hikâyenin Dede Korkut‟ta yer alan Tepe Göz hikâyesi ile benzerliğinden bahseder. Koç, Tepe Göz hikâyesinin yapılan araĢtırmalar sonucu kaynağının Ģüpheye meydan bırakmayacak Ģekilde Türkler olduğunu, bu nedenle FBġ‟lerin tamamen Arap-Fars kaynaklı hikâyeler olmadığını dile getirir. ġükrü Kurgan‟ın “Osmanlı

Devrindeki Hikâyeciliğimize Dair Bir Eser” makalesinde “Bütün bu geçişler, tercümelerde olduğu gibi muayyen bir metnin başka bir dile naklinden ibaret kalmamış ve her defasında yeni ilavelerle eser tanınmaz bir hale gelmiştir.” diyerek hikâyelerin çevrilen dilin

kültüründen de beslendiğini belirtmiĢtir (Kurgan 1945: 356).

“BaĢlangıç tarihi itibarıyla en eski FBġ Medaini‟ye aittir; ancak Medaini‟nin eseri günümüzde mevcut değildir. Yine Arapça olarak yazıldığı çeĢitli kaynaklarda belirtilen Ġbni Ebi‟d-Dünya‟nın FBġ‟si günümüze kadar gelememiĢtir. Ferecbad EĢ-ġidde adındaki eserlerin en eskisi Arapça yazılmıĢ olanıdır. Zamanımıza kadar gelen bu eserlerin müellifi Tanuhi‟dir (938-994)” (Koç 1998: 8).

1.2. FERECBAD Eġ-ġĠDDE‟NĠN TÜRKÇE YAZMALARI:

Sevilen bir tür olduğu, bir dönem çok ilgi gördüğü, birçok yazmasının olmasından anlaĢılan Ferecbad EĢ-ġidde ‟nin Türkçe nüshaları (Koç 1998: 9-10-11, Kavruk 1998: 62- 63, Kurgan 1945: 354-355, Hazai-Tietze 2006: 19-24) Ģunlardır:

1.2.1. BudapeĢte Bilimler Akademisi : Türk bölümü, F. 71. kapağı deridir. Türkçe FġB‟ler

içinde istinsah tarihi en eski olanıdır. 284 yapraktır. Müstensihi Hasan b. Muhammed el- Fumeni‟dir. Eser 1451 tarihinde Edirne‟de istinsah edilmiĢtir. Eser, Macar Bilimler Akademisinde bulunmaktadır. Armin Vambery‟in ilgisini çeken bu nüsha, yine Armin Vambery tarafından tanıtılmıĢtır.

1.2.2. Süleymaniye-Hamidiye Nüshası, 1173: Ġstinsah tarihi en eski ikinci FġB nüshasıdır.

Müstensih bilinmemektedir. 1492‟de istinsah edilmiĢtir. 198 varaktır. Mustafa Koç bu eser

üzerine doktora çalıĢması yapmıĢtır.

(16)

6

1.2.3. Ġstanbul Üniversitesi, 1194: Metnin giriĢ kısmında „Kitabū ferecü Ba‟de‟Ģ-ġidde Li-

Merhum Lamii Çelebi‟ ifadesi yer alır. Harekesiz, aharlı, nesih hatlı, 23 satır, 219 varaktır.

Metnin son kısmı eksik olduğu için müstensih ve istinsah kaydı meçhuldür.

1.2.4. Ġstanbul Üniversitesi, 284: Kimi sayfaları ve son kısmı eksik olan bu nüshanın da

müstensihi ve istinsah tarihi belirsizdir. 376 varak, her bir sayfa 15 satır, nesih hatlı ve harekelidir.

1.2.5. Ġstanbul Üniversitesi, 460: Safer(?) bin Mustafa tarafından 953/1546‟da istinsah

edilen nüsha 226 varak, her bir sayfa 15 satır, tam metindir.

1.2.6. Süleymaniye-Fatih Nüshası 3718: Kalkandeleli Ġbrahim bin Ali tarafından

972/1564‟te istinsah edilmiĢ, harekeli, nesih hatlı nüshadır. 405 varaktır, her bir sayfa 15 satırdır.

1.2.7. Süleymaniye-Fatih Nüshası 3719: Müstensihi belli değildir, 983/1575‟te istinsah

edilmiĢtir. 227 varaktır, her bir sayfa 17 satırdır. Nüsha, nesih hatlı ve harekelidir. Kırk iki Hikayeden oluĢmaktadır.

1.2.8. Süleymaniye-Laleli Nüshası 1698: Kasım bin Muhammed tarafından istinsah

edilmiĢtir. Nüsha, nesih hatlı ve harekelidir. 380 varaktır, her sayfa 17 satırdır. Müstensihin Kasım bin Mehmet olmama ihtimali üzerinde ġükrü Kurgan durmuĢtur. Bk. Kurgan (1945:

355)

1.2.9. Ankara Türk Dil Kurumu Nüshası, yazma A/64: Ġstinsah tarihi 1042/1632‟dir.

Nüsha, kendisini derviĢ olarak tanıtan bir kiĢi tarafından Üsküdar‟da istinsah edilmiĢtir. 273 varaktır, kırk iki hikâyedir ve sayfaları eksik bir nüshadır.

1.2.10. Özege Nüshası: Atatürk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi Agâh Sırrı kitapları

arasında 94 numarayla kayıtlıdır. Müstensihi Muhammed bin Ġbrahim‟dir. Ġstinsah tarihi yoktur, 328 varaktır, her bir sayfa 17 satırdır, rika hatlı ve harekelidir, kırk iki hikâyedir.

1.2.11. Ayasofya Nüshası 3384: Nüsha 933/1526‟da istinsah edilmiĢ, 257 varak, her bir

sayfa 19 satır, nesih hatlı, kırk iki hikâyedir.

1.2.12. Konya-Ġzzet Koyunoğlu nüshası, 11824:

(17)

7

1.2.13. Esad Efendi Nüshası 2356: Hafız Nazım bin Abdullah bin Hüseyin tarafından

1250/1834 tarihinde ġehirköy‟de istinsah edilmiĢtir. 227 yapraktır. Ġlk yarısı harekeli, son yarısı harekesizdir.

1.2.14. Revan KöĢkü nr. 1071‟deki mecmuada bulunanlar: Ġstinsah eden belli değildir,

1064/1653 yılında toplanmıĢ hikâyelerdir. Divani hatla yazılmıĢ ve 15 masaldan oluĢur.

1.2.15. Ankara Milli Kütüphane, A 4932,

1.2.16. Ankara, Türk Dil Kurumu Kütüphanesi, B/ 17, 1.2.17. Bursa, Umumi Kitapsarayı, Nu: 879/300,

1.2.18. Ġstanbul, Ġnkılâp Müzesi, M. Cevdet Kütüphanesi, 104, 1.2.19. Ġstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, T8670,

1.2.20. Ġstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi, Nu: 1536, 1.2.21. Ġstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Nu: 1536, 1.2.22. Nuruosmaniye Kütüphanesi, Nu: 3735

1.3. FERECBAD Eġ-ġĠDDE‟NĠN BUDAPEġTE NÜSHASI:

Ġncelediğimiz FBġ metni Türkçe yazılan en eski nüshadır. BudapeĢte Nüshasının G.

Hazai ve A. Tietze tarafından okuması yapılmıĢ ve 2006 yılında Almanya‟da basımı yapılmıĢtır. Ferec ba‟d eş-şidde,, Freud nach Leiden (Ein frühosmanisches

Geschichtenbuch), György Hazai-Andreas Tietze, Klaus Schwarz Verlag, Berlin, 2006.

G. Hazai ve A. Tietze yayımlarının önsözünde, FBġ‟nin BudapeĢte nüshasının eski Osmanlıca için mükemmel bir kaynak ve aynı zamanda çeviri geleneğinin mükemmel bir örneği olduğunu ifade etmektedir. A. Tietze, 2002 yılında yayınladığı Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lügati‟nde FBġ‟nin BudapeĢte Nüshasından büyük ölçüde yararlanmıĢtır.

FBġ‟nin BudapeĢte Nüshası, Bin Bir Gece Masalları‟na benzeyen kırk iki hikâyeden

oluĢan bir masal koleksiyonudur. Kırk iki hikâyenin birbirinden ayrı bazen de birbiriyle ilgili

olduğu; hikâye içinde hikâye olduğu görülmektedir.

(18)

8

BaĢlıklar, „bir hikâyetname‟ olarak baĢlamakta ve hikâyelerin baĢlığından eserin FBġ olduğu anlaĢılmamaktadır. Ancak on sekizinci hikâye „ġiddetden sonra ferec bulub Tanrıya Ģükrettiler‟ diye bitmesi nedeniyle türü anlaĢılmaktadır. G. Hazai ve A. Tietze kitabın ön sözünde, Türkçe FBġ‟lerin Fars Edebiyatından Türkçeye çevrilmiĢ olduğunu ifade etmektedir. FBġ‟lerin çevirmenlerinin Ömer el-Halebi ve Lütfi et-Tokadi olduğunu da ön sözden öğrenmekteyiz (Yılmaz 2010: 243).

FBġ‟lerde geçen hikâyelerin hemen hemen hepsi yazara, müellife, okuyana, iĢitene, ibret alana Allah‟ın rahmeti olsun diye bitmektedir.

FBġ‟nin Macar Bilimler Akademisinde bulunan yazmasının baĢlangıç tarihi hakkında çok az Ģey söylenmektedir. Ancak bu bölümdeki en ilgi çekici tespit farklı yazı karakterlerinden yola çıkılarak yazmanın birden çok yazıcısının olduğunun ortaya konulmasıdır (Yılmaz 2010: 245). FBġ‟nin BudapeĢte nüshasının yayımında, metin kurulurken mümkün olduğu kadar çok özelliği yansıtabilmek için bu yayına özgü özel iĢaretler kullanılmıĢtır. “Bu bölümde, metin Arap harfli metin yayınları geleneğinde görmeye

alışkın olmadığımız bu işaretler şunlardır: ı harfi Arap harfli metinde yazılmışsa yazıçeviriminde ï ile (ādemïlıķ, ġarïblıġa, ġarïmlıķ vb.), yazılmamışsa ı ile gösterilmiştir (zārı-lıġıla vb.). görmeye Geleneğe göre, imlada gösterilmiş bir uzun į beklendiği durumda bu ses i ile işaretlenmiştir. Satır altı işareti ise, dönemin yazım geleneğinde çok sık rastlanan ünlü eksikliğini gösterir. duvāv-ı ma‟dule için ø; söz sonundaki i sesini karşılayan güzel he+kesre için ĭ; elif-i maksūre için ã; tenvin için ń; te„ merbūta için altında iki nokta bulunan t; ڭ harfinin yazıçevrimi için yine üstünde üç nokta bulunan k, g ve ñ harfleri kullanılmıştır. Budapeşte nüshasında sık rastlandığı belirtilen hareke tutarsızlığı ise yine bu yayına özgü ve son derece özenli bir sistemle gösterilmiştir. Buna göre sözcüğün sonunda, yukarıda bir - varsa harekenin eksik olduğunu, + varsa tam olduğunu, x varsa yanlış veya sorunlu olduğunu gösterir. Hazai-Tietze bu kadar ayrıntılı bir yazı çevrimi sisteminden sonra bile, dönemin ses yapısının tam değil, ancak olabildiği kadar doğru yansıtılabileceği, Türkçe sözcüklerin Arap harfli biçimlerinin sesleri tam yansıtamayacağı ve pek çok sorunun cevabının belki de hiçbir zaman verilemeyeceği yorumunda bulunurlar” (Yılmaz 2010: 245).

Türkiye kütüphanelerinde bulunan " Ferecbad EĢ-ġidde " adlı hikâyelerin yazmalarının en eski tarihi 16. yüzyıl baĢlarındadır. Macar Bilimler Akademisinde bulunan "

Ferecbad EĢ-ġidde yazması 14. yüzyıl (1324) baĢlarında kaleme alınmıĢtır ve bilinen en

(19)

9

eski yazmadır.‟‟ (Parlatır 2009: 238-239). A. Tietze eserin yazı karakterlerine dayanarak birçok yazarının olabileceği görüĢünü ortaya koymuĢtur.

BudapeĢte nüshasını incelendiğinde birisi adına yazılmadığı anlaĢılmaktadır. A.

Tietze ve G. Hazai bu konuda “Osmanlı Ģehzadeleri akla gelebilir” demiĢlerdir. Gerçekten de FBġ‟nin BudapeĢte nüshasında baĢlangıç kısmı tanrıya övgü ve Ģükürle baĢlarken, bu hamd ve övgünün sonunda herhangi bir kiĢinin övgüsüne geçmemiĢtir, bu durum Osmanlı Ģehzadeleri için istinsah edilmiĢ olabileceği düĢüncesini akla getirmektedir. Metin besmele ile baĢlayarak Allah‟a övgüye geçer, Allah‟ın zamanı, zamanları yarattığını, yürüttüğünü, mekânları yarattığından, nimetinin eksik olmadığından bahsederek insanları doyurduğunu vb. özelliklerini sayarak övgüye devam eder. Bu kitabın kırk iki hikâyeden oluĢan bir hikayetname olduğu ve okuyanın, iĢitenin, ondan ibret alacağı söylenir.

1.3.1.

FERECBAD Eġ-ġĠDDE‟NĠN BUDAPEġTE NÜSHASINDAKĠ

HĠKÂYELER VE MUHTEVALARI:

Ferecbad EĢ-ġidde bir hikâye olmayıp bir türün ismidir. Bütün „ Ferecbad EĢ- ġidde ‟ler kırk iki hikâyeden oluĢur. Ferecbad EĢ-ġidde hikâyeleri Ģunlardır:

1. Ḥikāyet-i evvel ez-ān-i Ebūlḳāsim-i Baṣrī ve emīr-i Baṣra ve Ebūlfetḥ-i Vāsiṭī

2. Ḥikāyet-i düvüm ez-ān Fażlullāh-i Mevṣilī ve Ebūlḥasan ve Māhyār ve ḳāżī

3. Ḥikāyet-i sivüm ez-ān-i zen-i bennā-yi Bem ve vezīrān-i bādeĢāh-i KevāĢīr

4. Ḥikāyet-i cehārüm ān ez-ān-ı RiżvānĢād-i Cīnī vü Bānūyi ġehristānī

5. Ḥikāyet-i pencüm ez-ān-I Ferruḫ-Ģād Ferruḫ-rūz Ferruḫ-nāz

6. Ḥikāyet-i ĢeĢüm ez-ān-i vezīr bāduḫter-i meliki ve cādū

7. Ḥikāyet-i heftüm z-ān-i Naṣr-i Ἁyyār u pādeĢāh-zāde-i Ḫorāsān

8. Ḥikāyet-i heĢtüm ez-ān-i PādeĢāhzāde Zeynülaṣnām ve melik-i cinniyān

9. Ḥikāyet-i nühüm ez-ān biserān-i pādeĢāh-i Ḫorasān bā-birāderĢān Ḫüdādād

10. Ḥikāyet-i dehüm ez-ān se cüvān ve bīr ve duḫter-i bādeĢāh ve siyāh

(20)

10

11. Ḥikāyet-i yāzdehüm ez-ān-i pādeĢāh-i bīġam ve vezīr-i ġamnāk

12. Ḥikāyet-i düvazdehüm ez-ān-i zen-i zerger ve faḳīh ve ekābiran-i Ģehr

13. Ḥikāyet-i sīzdehüm ez-ān dürıdger ve ḥīlet kerden bā-cūlāh

14. Ḥikāyet-i cehārdehüm ez-ān-i Ġsḥāḳ-i Mevṣīlī ve küĢk ve zenbīl

15. Ḥikāyet-i pānzdehüm ez-ān e Belḳīs ve māder ve mevlideĢ ve peder

16. Ḥikāyet-i Ģānzdehüm ez-ān Manṣūr bin Ἁbdülʽazīz-i Cevherī

17. Ḥikāyet-i hefdehüm ez-ān ġemse-i Cādū ve Ṭāhir-i Baṣrī

18. Ḥikāyet-i hecdehüm ez-ān düzd ve ḳāżī ve mācerāĢān

19. Ḥikāyet-i nızdehüm ez-ān duḫter-i melik-i KiĢmīr ve bāzirgān-i Ḫorāsān

20. Ḥikāyet-i bīstüm ez-ān ḳāżī-yi Baġdād bā-HārūnurreĢīd

21. Ḥikāyet-i bīst ü yeküm ez-ān ġābūr-i Kāzurınī bā-Ḫvāca Muẓaffer-i Baġdādī

22. Ḥikāyet-i bīst ü düvüm ez-ān se birāder ve mācerāĢān bā-ḳāżī

23. Ḥikāyet-i bīst ü sivüm ez-ān melik ve vezīr ve segān«

24. Ḥikāyet-i bīst ü cehārüm ez-ān Levvāḥa bā-Ḫvāca BeĢer-i Ṣarrāf

25. Ḥikāyet-i bīst ü bencüm ez-ān PādeĢāh-zāde-i Ḫalaf bā-peder ve māder ve mācerāĢān

26. Ḥikāyet-i bīst ü ĢeĢüm ez-ān Bāġ-i Ġrem ve Bedīʽülcemāl ve ġehzāde Seyfülmülūk

27. Ḥikāyet-i bīst ü heftüm ez ān-i Temmīm-i Dārī Anṣārī - rażiyallāhu anhu - bā-cinniyān

28. Ḥikāyet-i bīst ü heĢtüm ez ān-i Dükeyn ve Ḥabīb ve duḫter

29. Ḥikāyet-i bīst ü nühüm ez-ān Yaḥyã-yi Bermekī ve nā-bīnā

30. Ḥikāyet-i sī-üm ez-ān Årābī-yi ṣāliḥ ve Duḫter-i [u] Urviye ve hevāḫāhāneĢ

(21)

11

31. Ḥikāyet-i sī-vüyeküm ez-ān Süleymān ve Sīmürġ ve baḥs-i ḳażā ve ḳader

32. Ḥikāyet-i sī-vüdüvüm ez-ān Kel-i Bāġbān ve duḫter-i ġāh-i Yemen

33. Ḥikāyet-i sī-vüsivüm ez-ān Ḫālid ve Yūsuf-i Ḥaccām-i Fużılī

34. Ḥikāyet-i sī-vücehārüm ez-ān Dalla-i Muḫtāle ve ġuramā-yi vey

35. Ḥikāyet-i sī-vübencüm ez ān Ebūlfevāris-i Mellāḥ ve ġarmiyeĢ

36. Ḥikāyet-i sī-vüĢeĢüm ez-ān Sulṭān Maḥmıd-i Ġaznevī

37. Ḥikāyet-i sī-vüheftüm ez ān Ḥātim-i Ṭāy ve merd-i baḫīl ve kārvān

38. Ḥikāyet-i sī-vüheĢtüm ez-ān Muslim ve Cuhıd ve ḲāżīyiḤamiṣ

39. Ḥikāyet-i sī-vünühüm ez-ān Bānū ve Düstır peser-i Melik-i Cīn

40. Ḥikāyet-i cihilüm ez-ān Sīmcır ve Cīpır

41. Ḥikāyet-i cihil-ü-yeküm ez-ān Bārbāh-i Belīnās ve vezīr-i Buḫtī-naṣr

42. Ḥikāyet-i cihil-ü-düvüm ez-ān Aḫi Ḫurdek ve revende

ġükrü Kurgan, FBġ hikâyelerini konuları bakımından üç kategoriye ayırmıĢtır.

FBġ‟nin hikâye kategorileri Ģöyledir:

1. Konularını hakiki hatta yaĢadıkları tarihçe belli Ģahsiyetlerden alan hikâyeler: (1, 2, 3, 7, 9, 10, 11, 12, 14, 16, 18, 19, 20, 21, 22, 29, 30, 32, 33, 36, 38, 39, 40, 41).

2. Herhangi bir ahlaki prensibin telkini için yazılmıĢ; vakaları cin, peri gibi muhayyel kuvvetler arasında cereyan eden hikâyeler: (4, 5, 6, 8, 15, 17, 23, 25, 26, 34, 35, 37, 42).

3. Dini inançların tesiri altında yazılan hikâyeler: (13, 24, 27, 28) (Kurgan 1945: 357-361).

(22)

12

1.3.2. HĠKÂYELERĠN BAġLANGIÇ KISIMLARI

Hikâyelerin baĢlangıç ve bitiĢ kısımları Seydioğlu‟nun da belirttiği gibi kliĢe Ģeklindedir. F Ferecbad EĢ-ġidde‟de geçen hikâyelerin baĢlangıç kalıp ifadeleri Ģu Ģekildedir:

„rivayettir, raviyan-ı hikayet ve nakilan-ı rivayet böyle beyan eylemişler, rivayet şöyledir, hikayette gelmiştir, nakilan-ı rivayet ve hakiyan-ı hikayet böyle beyan kıldılar, akılan-ı kardan şöyle rivayet ettiler, hikayette getirmişler, erbab-ı hadis ve ashab-ı hikayet böyle rivayet ve isbat ettiler, raviler böyle rivayet etmişler, raviyan-ı ahbar ve kaşifan-ı esrar şöyle dediler, ahbarda şöyle söylemişler, akilan-ı kühün nakilan-ı sahun böyle beyan etmişler, derler ki, raviyan-ı ahbar ve nakilan-ı huşyar böyle rivayet ettiler, nakilan-ı büzürgüvar ve raviyan-ı namdar şöyle getirmişler, hekiman-ı namdar ve nediman-ı ruzigar eyle nakil eylemişler, rivayet olundu, abhariler şöyle nakl ettiler, hudavendan-ı ahbar ve raviyan-ı güftar böyle getirmişler, raviyan-ı ahbar demişler kim, ahbarilar şöyle getirmişler, revat şöyle demişler kim, raviyan-ı ahbar ve nakilan-ı asar şöyle nakl etmişler”. Hikâyelerin bir kaçı kliĢe Ģekilde olan giriĢten ayrı olarak, doğrudan hikâyeyi anlatmaya baĢlamıĢtır.

Hikâyelerin giriĢ Ģekli hemen hemen aynı anlama gelmektedir. Bu giriĢlerin hepsi de

“anlatanlar, aktaranlar” gibi anlama gelmektedir.

1.3.3. HĠKÂYELERĠN BĠTĠġ KISIMLARI

Hikâyelerin giriĢ kısımları kadar bitiĢ kısımları da ilgi çekmektedir, hikâyelerin bitiĢ kısımları aynı anlama gelen sözlerle bitmektedir, “Hakkın rahmeti kitabı yazana, okuyana, dinleyene ve âmin diyene olsun, âmin” anlamında ifadelerle bitmektedir. Hikâyelerdeki bitiĢ kalıp ifadeleri Ģu Ģekildedir:

“sadhezar rahmet-i Hak bu kitabı yazan, işiten üzerine olsun. Amin.” (FBġ- Bud.1).

“Aferin bu kitabı yazana, işitene ve sahibine olsun. Amin ya Rabbil alamin.”

(FBġ-Bud.2).

(23)

13

“Rahmetullah bunun müellifine okuyana işitene yazana issine olsun.” (FBġ- Bud.3).

“Rahmet-i Rabbulalemin bu kitabı düzene yazana, okıyana işidene, andan ibret dutana, dahı issine olsun. Amin.” (FBġ-Bud.4).

Hikâyenin son kısımları dualarla biterken aynı zamanda bazılarında doğrudan

“bu hikâyenin faydası budur” diye hikâyenin mesajı verilmektedir. Hikâyelerdeki doğrudan mesajın aktarıldığı yapılar Ģu Ģekildedir:

“hikayetün faydesi oldur kim: bileler kim, kimse eyülikden ziyan eylemez ve yavuzlıktan assı bulımaz.” (FBġ-Bud. 1).

„ her kişi eyü yavuz nederse gendüye eder.‟ (FBġ-Bud. 2).

„dünya güderandur, kimseye vefasın yoktur. Aferin ol gişiye ki bu hikâyeti gendü halınun ayinesin bula ve elini düniyadan çeke, hürr ola.‟ (FBġ-Bud. 4).

„eylük zayi olmaz ve tuhm eken gişi hasıl götürür.‟ (FBġ-Bud. 7).

„aklı var gişiler ibret aldılar ki eyülikden eyülik doğar, yavuzlıkdan yavuzlık doğar, ve Hakka yönini dutan murad bulur.‟ (FBġ-Bud. 9).

„gişi gişiye yavuzluk sanmasun. Sanarsa, başına ograsun. Hak Taala kamuyı yavuz endişeden saklasun.‟ (FBġ-Bud. 13).

„ mar u mura edilen eylük dahı zayi olmazımış. Ve bir kimseyile ahdı edicek o ahdı beklemek geregimiş, ahdı sımak ziyan getürürimiş. Dahı padeşahlara ihtiyat babında sayi gökçek etmek geregimiş. Düşmen belüricek kimseye itimad gerekmezimiş. Ve işün hakikatın bilmeyince kimseye yavuz güman gerekmezimiş.‟

(FBġ-Bud. 15).

„gişi ahdında kavlında sabit durmak gerek. Şöyle ki pir-i bazirgan sözine

durdu, vech issi oldı.‟ (FBġ-Bud. 19).

(24)

14

„kimse eyülikten ziyan eylemez ve hakk bir kapuyı bağlamaz, illa ayruk kapılar açar. Rahmet ol azize ki işinde evmez, avratına kakıyup talak vermez. Ebgaz- ı mubahat talaktur. Andan imkân oldukça sakınmak vacibdür. (FBġ-Bud. 21).

„sohbetiyle muhakkar nesne-yicün gendüyi vü dostlarını incitmeye.‟ (FBġ- Bud. 23).

„Bu hikayetin fayidesi oldur ki cüstlik, zireklik her halda yohsullıkda bayılıkda gereklüdür.‟ (FBġ-Bud. 24).

„fayidesi budur ki bildürdi, mala mülke, padişahlığa fermanrevanlığa itimad yokdur.‟

„Dahı bir fayide budur ki padeşahlık ve gedayilik, dervişlik ve tüvangerlik, renc ü rahat müstemir kalur nesneler degüldür, kamusı miraz-ı zevaldadur. Anun içün sevinmek, yerinmek yokdur.‟ (FBġ-Bud. 25).

„Bu hikayetin fayidesi malumdur, bu hikâyetün zamnında anlayana çok anlayacak ve danlayana çok danlayacak nesne vardur.‟ (FBġ-Bud. 25).

1.3.4. HĠKÂYELERĠN KONULARI VE ÖZETLERĠ:

1.3.4.1. Ḥikāyet-i evvel ez-ān-i Ebūlḳāsim-i Baṣrī ve emīr-i Baṣra ve Ebūlfetḥ-i Vāsiṭī

Harun ReĢit zamanında geçen bir hikâyedir. Harun ReĢit kendisini çok seven ve öven birisidir, veziri bunun yanlıĢ olduğunu söyler. Bunun üzerine vezir ve Harun ReĢit dünyada kimin daha iyi olduğu üzerine iddiaya girerler. Vezir, Ebu‟l Kasım-ı Basri adında birinin çok iyi olduğunu iddia eder, iddiayı vezir kazanır. Harun ReĢit yaptıklarından piĢman olur. Ebu‟l Kasım-ı Basri sıkıntılara düĢer, Harun ReĢit tarafından kurtarılır.

1.3.4.2. Ḥikāyet-i düvüm ez-ān Fażlullāh-i Mevṣilī ve Ebūlḥasan ve Māhyār ve

ḳāżī

(25)

15

Mısır Ģahının bir oğlu olur, adı Fazlullah‟tır. ġah, oğlunun evlenmesini istediğinde, oğlu dünyayı görmek, kendine uygun birini bulmak için yola çıkar. Çok belaya uğrar, sonunda bir kızı gönlü diler. Fazlullah‟a bir kadı düĢman olur ve Fazlullah‟a bir çok kötülük yapar. Fazlullah‟a acıyan ve onu seven Mahyar adındaki bir zengin Fazlullah‟ı evlat edinir. Fazlullah sevdiği kızla evlenir, bey olur.

1.3.4.3. Ḥikāyet-i sivüm ez-ān-i zen-i bennā-yi Bem ve vezīrān-i bādeĢāh-i KevāĢīr

Bir mimar iĢ bulmak için baĢka bir ülkeye gider, gittiği ülkenin padiĢahı ülkenin bütün mimarlarını, kendisinin istediği sarayı yapamadıkları için hapse atmıĢtır. Bu mimar istenilen iĢi yapar, bunun üzerine padiĢahın baĢ mimarı olur.

Karısından ayrı olan mimar, karısını özler ve bir gün Ģarap içip padiĢahın tahtında uyuyakalır. Mimarı çekemeyenler mimarın, padiĢahın yerinde gözü olduğunu söylerler. PadiĢah bu mimarı hapse atar. Mimarın karısının kötü yolda olduğunu söylerler, hepsi tek tek kadının yanına gider, kadın hepsini hapseder. PadiĢah durumu öğrenir, mimarı serbest bırakır.

1.3.4.4. Ḥikāyet-i cehārüm ān ez-ān-ı RiżvānĢād-i Cīnī vü Bānūyi ġehristānī

Çin imparatorunun bir oğlu olur, adını RızvanĢad koyarlar. RızvanĢad bir peri kızına aĢık olur, peri kızı da RızvanĢad‟ı sever. Periler buna karĢı çıkar ve RızvanĢad‟ı denize atarlar. RızvanĢad çok acı çeker, cadılarla savaĢır, çeĢitli mücadeleler sonunda iki aĢık birbirlerine kavuĢurlar. RızvanĢad Çin ülkesinin padiĢahı olur, mutlu bir hayat sürerler.

1.3.4.5. Ḥikāyet-i pencüm ez-ān-I Ferruḫ-Ģād Ferruḫ-rūz Ferruḫ-nāz

FerruhĢad adında bir melik Ferruhnaz adında bir padiĢah kızına aĢık olur,

hastalanır. Ferruhruz adındaki arkadaĢı bu kızı bununla evlendirmek için yola çıkar,

bir cadı tarafından geyik haline getirilir, kurtulur. Ferruhnaz‟ın ülkesine gider, papaz

gibi hareket eder, yaptığı çeĢitli hilelerle kızı FerruhĢad ile evlendirir. Ülkesi

yabancılar tarafından iĢgal edilmiĢtir, ülkesini kurtarır.

(26)

16

1.3.4.6. Ḥikāyet-i ĢeĢüm ez-ān-i vezīr bāduḫter-i meliki ve cādū

Hikaye bir melikin ağzından anlatılmaktadır. Melik ülkesini, tacını, tahtını kaybeder. Bir kuĢun ayağında uzak bir diyara gider, orada bir melikin ölümüne istemeden sebep olur. Öldürülen melikin babası tarafından denize atılır, denizde bir kızla karĢılaĢır bununla evlenirler. Kız bir padiĢahın kızıdır ve babası öldürülmüĢtür.

Kız ile bir adaya çıkarlar, adada kötü insanlar vardır, bunlara esir düĢerler. Bir zaman sonra buradan kurtulur, kızın ülkesine gider ve padiĢahlığı ele geçirir.

1.3.4.7. Ḥikāyet-i heftüm z-ān-i Naṣr-i Ἁyyār u pādeĢāh-zāde-i Ḫorāsān

Bir melik Hicaz‟a giderken haramilerin saldırısına uğrar, yaralanır. Bunun üzerine babasının bu Ģehirde bulunan Nasr-ı Ayyar adında bir tanıdığına gider. Nasr-ı Ayyar iyilikleriyle tanınmıĢ bir insandır. Melik burada bir kıza aĢık olur, kız Nasr-ı Ayyar‟ın karısıdır, melik durumu bilmez. Nasr durumdan haberdar olunca melike söylemeden karısını boĢar, melik ile evlendirir. Nasr ülkesine dönünce durumu öğrenir, kadına dokunmaz. Nasr sıkıntılara düĢer, malını, mülkünü kaybeder. Melik durumu öğrenir, Nasr‟a mal mülk verir. Kadını boĢar, Nasr ile evlendirir. Nasr‟ı kendine vezir yapar.

1.3.4.8. Ḥikāyet-i heĢtüm ez-ān-i PādeĢāhzāde Zeynülaṣnām ve melik-i cinniyān

Zeynülasnam adındaki bir melik babasından kalan parayı harcar, bitirir.

Babasının vasiyetiyle cin padiĢahı ile iletiĢime geçer. Cin padiĢahı buna çok altın ve mücevher verir; ama melikten isteği vardır. Cin padiĢahı bir cariye ister, melik bu Ģartı yerine getirmez, cinin hıĢmına uğrar. Cin, meliki denize atar ve melik burada çok güçlük çeker. Cinlerin elinde esir olur, sonra kurtulur. Cin padiĢahından özür diler, affedilir, kız ile evlenir ve mutlu olur.

1.3.4.9. Ḥikāyet-i nühüm ez-ān biserān-i pādeĢāh-i Ḫorasān bā-birāderĢān Ḫüdādād

Horasan padiĢahının yüz oğlu vardır. PadiĢah oğullarından birini Mısır‟a

gönderir, çocuk orda büyür. Babasının yanına gelince diğer kardeĢleri bunu

(27)

17

kıskanırlar, av sırasında gencin elini ayağını keserler, bu gence bir kız bakar onunla evlenir. Allah‟a yalvarır, dua eder, eli ve ayağı tekrardan oluĢur. Kızı alıp ülkesine gider, babası durumu öğrenir ve oğullarını cezalandırır. Bu genç ülkenin padiĢahı olur, mutlu bir hayat sürer.

1.3.4.10. Ḥikāyet-i dehüm ez-ān se cüvān ve bīr ve duḫter-i bādeĢāh ve siyāh

Üç genç ve bir yaĢlı arkadaĢ olurlar, sohbet sırasında en ilginç hikâye kimin diye merak ederler ve baĢlarından geçen ilginç olayları sırayla anlatırlar.

1.3.4.11. Ḥikāyet-i yāzdehüm ez-ān-i pādeĢāh-i bīġam ve vezīr-i ġamnāk

Bir padiĢah veziri ile iddiaya girerler. Vezir dünyada gamsız kiĢi yoktur, padiĢah ise vardır, der. PadiĢah vezirine kızar ve onu zindana atar. Dünyayı dolaĢmaya baĢlar, gamsız bir insan bulup vezirine dediğinin doğruluğunu kanıtlayıp veziri öldürecektir. Bir padiĢah ile arkadaĢ olur ve gamsız bir insan buldum diye düĢünür. ArkadaĢlıkları ilerleyince dünyanın en mutsuz insanını bulduğunu anlar.

Onun anlattıklarından o kadar etkilenir ki hemen ülkesine dönüp vezirinden özür diler.

1.3.4.12. Ḥikāyet-i düvazdehüm ez-ān-i zen-i zerger ve faḳīh ve ekābiran-i Ģehr

Bir kiĢi yaĢlılık için para biriktirir ve bu parayı ileride almak için arkadaĢına verir. YaĢlanan adam, karısına gidip bu parayı arkadaĢından almasını ister. Kadın parayı almaya gidince adam bu kadına uygunsuz teklifte bulunur, kadın kabul etmez, adam da parayı vermez. Kadın Ģikâyet için subaĢıya, kadıya, muhtesibe gider, her defasında aynı Ģey baĢına gelir. Kadın bunları tuzağa düĢürür, padiĢah tarafından ceza almalarını sağlar. Kadın parasını alıp hayatına devam eder.

1.3.4.13. Ḥikāyet-i sīzdehüm ez-ān dürıdger ve ḥīlet kerden bā-cūlāh

Dürıdger ve cūlāh adlarında iki arkadaĢ aynı kadını severler. Dürıdger, cūlāhı

kandırır. Onu büyülü bir sandığa bindirip uçurur. Büyülü sandık bir padiĢahın

sarayına konar, burada padiĢahın kızı kalmaktadır ve padiĢah kızını sadece Cebrail‟e

(28)

18

vereceğini söylemiĢtir. Culah kendini Cebrail olarak tanıtır ve kızla evlenir. Ülkeye kızı isteyen bir padiĢah saldırır. Culah talihinin yardımı ile bunları yener. PadiĢaha gerçeği anlatır, padiĢah konunun sır olarak saklı kalmasını ister. Culah, o ülkeye padiĢah olur.

1.3.4.14. Ḥikāyet-i cehārdehüm ez-ān-i Ġsḥāḳ-i Mevṣīlī ve küĢk ve zenbīl

Harun-u ReĢit‟in veziri bir yerde bir zenbil görür ve zenbile tutunup yukarı çıkar. KarĢısına bir sürü güzel kız çıkar. Bu olay bir zaman devam edince padiĢaha anlatır padiĢahla beraber giderler, kızlar gelen kiĢinin padiĢah olduğunu anlayınca mahcup olurlar. Harun ReĢit kızların baĢını vezirle evlendirir.

1.3.4.15. Ḥikāyet-i pānzdehüm ez-ān e Belḳīs ve māder ve mevlideĢ ve peder

Bir melik biri ak biri kara iki yılan görür. Yılanlar kavga ermektedirler, melik ak yılana acır siyahı öldürür, ak olan peridir. TeĢekkür için kız kardeĢiyle meliki evlendirir. Peri âdetine göre perinin yaptığı iĢin sebebi sorulmamalıdır, sorulursa peri kendi ülkesine gider. Melikin periden bir oğlu olur; bu oğlanı peri ateĢe atar. Melikin kızı olur ve peri kızı da köpeğe verir. Ülkeyi düĢman basar, peri kendi yiyeceklerini döker. Melik dayanamaz sebep sorar. Peri hepsine mantıklı açıklamalarda bulunur ve meliki bırakıp gider.

1.3.4.16. Ḥikāyet-i Ģānzdehüm ez-ān Manṣūr bin Ἁbdülʽazīz-i Cevherī

Bir zengin kiĢinin oğlu olur, adını Mansur koyar. Baba ölünce Mansur paraları yer bitirir. Çok sıkıntılar çeker, Mısır‟a gider orada iki haraminin bulduğu hazineyi ele geçirir. Bu hazine bitmez tükenmezdir. Durumu anlayanlara; kadıdan vezire, vezirden padiĢaha kadar herkese rüĢvet vererek hayatını devam ettirir.

Hazinenin yerini öğrenmek isteyen kıza âĢık olur ve onunla evlenir. Mutlu bir hayat yaĢar.

1.3.4.17. Ḥikāyet-i hefdehüm ez-ān ġemse-i Cādū ve Ṭāhir-i Baṣrī

(29)

19

Tahir isimli kiĢi hikâyesini anlatır. Tahir zengindir, kardeĢleri bunu çekemez ve parasına el koyup Tahir‟i öldürmeye çalıĢırlar. Tahir bir padiĢahın kızıyla evlenir, bu kızı seven bir baĢka padiĢah kızı Tahir‟in elinden alır. Tahir‟in yapabileceği tek Ģey bir cadıdan yardım almaktır ve onun sayesinde hem karısını alır hem de bir ülkeye padiĢah olur. Yine cadının yardımı ile kardeĢlerini köpeğe çevirir, onlardan da intikam almıĢ olur.

1.3.4.18. Ḥikāyet-i hecdehüm ez-ān düzd ve ḳāżī ve mācerāĢān

Bir gün bir kadı sabah namazı için bağa gidecek ve orada namazını kılacaktır.

Kadı‟nın karĢısına bir hırsız çıkar, bunu soyar giysisini bile elinden alır. Kadı eve dönünce kapı çalar gelen hırsızdır ve kadı‟nın söylediği Ģeylere dayanarak kadıya sen benim malımsın der. Kadı sonunda buna bin dinar verir, hırsızdan kurtulur, sıkıntıları biter.

1.3.4.19. Ḥikāyet-i nızdehüm ez-ān duḫter-i melik-i KiĢmīr ve bāzirgān-i Ḫorāsān

Bir prenses kendisiyle evlenmek isteyen bir meliki istemez. Prenses bu melikin öldüğünü duyar, düĢündükçe melike karĢı duyguları değiĢir. Prenses meliki son defa görmek için erkek kılığına girerek melikin cenazesine gider. Ölü soyucu diye yakalanır, zindana atılır. Zindancının karısı buna acır, prensese yardım eder, zindancı tarafından erkek sanıldığı için öldürülmeye çalıĢılır, durum anlaĢılır.

Prenses iyileĢir, köle olarak satılır, sevdiği prense benzeyen bir genç bunu satın alır, evlenir ve mutlu olurlar.

1.3.4.20. Ḥikāyet-i bīstüm ez-ān ḳāżī-yi Baġdād bā-HārūnurreĢīd

Bir kadı baĢından geçen ilginç olayları anlatır. Kadı çapkınlık için gittiği

yerde baĢına gelen ilginç olayları anlatır. Bir cariye almak ister, saray gibi bir yere

gelir, orada baĢından garip garip olaylar geçer. Çok güzel kızlar görmüĢtür, sonunda

çıplak olarak çarĢının ortasına düĢer, insanlardan çok dayak yer, kaçıp canını

kurtarır. Anlatıcı canını kurtardığı için çapkınlığa tövbe eder.

(30)

20

1.3.4.21. Ḥikāyet-i bīst ü yeküm ez-ān ġābūr-i Kāzurınī bā-Ḫvāca Muẓaffer-i Baġdādī

ġabar adında birisi Bağdat‟ta Muzaffer adında bir zenginin evine konuk olur.

ġabar önceleri zenginken sonradan fakir hale gelmiĢtir. Muzaffer‟in damadı bir kızgınlıkla karısına üç defa boĢ ol, demiĢtir. Muzaffer, ġabar‟a hülleci olmasını teklif eder, para verir. ġabar hülleyi yapar, ama kız ile birbirlerine âĢık olurlar. ġabar kızı boĢamaz, kızın eski kocası, ġabar‟dan çeyiz olarak verdiği parayı ister, kızın babası çeyiz ister. ġabar fakirdir, veremez, bir gün dertlenip türkü söylerken halife gelir ve durumu öğrenir. Sonunda halife ġabar‟ı kurtarır.

1.3.4.22. Ḥikāyet-i bīst ü düvüm ez-ān se birāder ve mācerāĢān bā-ḳāżī

Üç kardeĢ babalarının kendilerine miras bıraktığı iki bin dinarın bininin kaybolduğunu, bunu aralarından birinin aldığını iddia ederek kadıya giderler.

Kadıyla aralarında garip konuĢmalar geçer. Gelen ekmeğin buğdayının mezarlıkta ekildiğini, yenen etin mundar olduğunu, kadı‟nın nikâhsız bir iliĢkinin çocuğu olduğunu söylerler ve bunlar doğru çıkar. Kadı bunlara hürmet gösterir, bin dinarın aslında kaybolmadığını babalarının onları sınadığını anlatır.

1.3.4.23. Ḥikāyet-i bīst ü sivüm ez-ān melik ve vezīr ve segān

Bir padiĢah vezirini her yılbaĢında köpeklere yedirirmiĢ, bir yaĢlı kiĢi bunun nedenini merak eder ve vezirliğine talip olur. PadiĢah durumu anlatır, yeni yılda onu köpeklere yedireceğini söylemesine rağmen yaĢlı adam kabul eder ve vezir olur.

Herkes tarafından beğenilir, sevilir ama zaman gelince padiĢah veziri köpeklere yedirecektir. Vezir köpeklere her gün yemek verir, köpekler vezire alıĢır. Zaman gelince padiĢah veziri bağlar, köpeklere verir, köpekler veziri yemezler. PadiĢah duruma ĢaĢırır, veziri bırakır, durumun sebebini öğrenir, bir daha böyle iĢ yapmaz.

1.3.4.24. Ḥikāyet-i bīst ü cehārüm ez-ān Levvāḥa bā-Ḫvāca BeĢer-i Ṣarrāf

Levvah‟a adında biri yolda soyulur, Bağdat‟ta zengin birinden alacağı

olduğunu söyler, kadıya Ģikâyet eder. Parayı alır, kadı ile iddiaya girerler, kadı her

(31)

21

seferinde kadı kaybeder. Kadı sonunda Levvah‟ı gönderir, Levvah kendine bir sermaye edinmiĢtir.

1.3.4.25. Ḥikāyet-i bīst ü bencüm ez-ān PādeĢāh-zāde-i Ḫalaf bā-peder ve māder ve mācerāĢān

Bir melik fakir düĢer, anne ve babasını esir olarak satar. Para kazanmak için yola çıkar ve Çin‟e gelince Çin prensesinin evleneceği erkeği sorular sorarak test ettiğini kazananla evleneceğini, kaybedenleri öldürdüğünü öğrenir. Kızın karĢısına çıkar, sorulara doğru cevap verir ve kızla evlenir. Çin kralı olur, anne ve babasını kurtarır.

1.3.4.26. Ḥikāyet-i bīst ü ĢeĢüm ez-ān Bāġ-i Ġrem ve Bedīʽülcemāl ve ġehzāde Seyfülmülūk

Bir padiĢahın oğlu olur adını Seyfülmülük koyar. Seyfülmülük hazinede bulunan bir perinin resmine âĢık olur. Periyi aramaya çıktığında gemisi batar, devlerin eline düĢer. Devlerin elinden kaçar sonrasında bir cinin elinden bir prensesi kurtarır. Prensesin yardımıyla periyle evlenir.

1.3.4.27. Ḥikāyet-i bīst ü heftüm ez ān-i Temmīm-i Dārī Anṣārī - rażiyallāhu anhu - bā-cinniyān

Hz. Ömer zamanında Temmım isimli biri cinler tarafından kaçırılır, köle olarak kullanılır. Müslüman cinler tarafından kurtarılır, dünyaya dönmeye çalıĢır, baĢından garip olaylar geçer. Dünyaya döndüğünde yedi yıl geçmiĢtir ve karısı baĢka birisiyle evlendirilmiĢtir, durumu Hz. Ömer‟e anlatır ve karısını geri alır.

1.3.4.28. Ḥikāyet-i bīst ü heĢtüm ez ān-i Dükeyn ve Ḥabīb ve duḫter

Bir deveci bir kadını ölümden kurtarır, kadınla evlenir ve kadının daha önce

evli olduğunu, kocasını bir cadıya tercih ettiğini öğrenir. Kadının kocasının kız

kardeĢi durumu öğrenince kendi eĢinden yani Salih‟ten yardım alır. Salih cadıyı bin

(32)

22

bir güçlük ile öldürür, adamı kurtarır. Deveci bu kadınla evlidir ve böyle kadınlardan uzak durun diye nasihat verir.

1.3.4.29. Ḥikāyet-i bīst ü nühüm ez-ān Yaḥyã-yi Bermekī ve nā-bīnā

Yahya-yı Bermeki adındaki vezir padiĢah tarafından verilen okkayı kaybeder, çalındığını zanneder. Kaybolan Ģeyleri bulan kör birinin yardımı ile okkayı bulur, kör kiĢi bunları tahmin üzerine yapmıĢtır.

1.3.4.30. Ḥikāyet-i sī-üm ez-ān Årābī-yi ṣāliḥ ve Duḫter-i [u] Urviye ve hevāḫāhāneĢ

Urviye adında dindar bir kadın iftiraya uğrar, kocasından ayrılır. BaĢından bir sürü musibet geçer. Köle olarak satılır, çocuk öldürmekle suçlanır ve sonunda bir ülkeye kraliçe olur. Allah‟ın izni ile iyileĢtirme gücüne sahip olmuĢtur. Kötülük edenler kendisinden yardım istemeye gelir. Kendisine atılan iftiraları bunlara tek tek anlattırır ve temiz olduğunu kocasına kanıtlar. Ülkeyi eĢiyle beraber yönetir, mutlu olurlar.

1.3.4.31. Ḥikāyet-i sī-vüyeküm ez-ān Süleymān ve Sīmürġ ve baḥs-i ḳażā ve ḳader

Simürg adındaki kuĢla Hz. Süleyman iddiaya girer. Simürg kadere ve kazaya inanmadığını söyleyince Hz. Süleyman “bugün iki kiĢi doğdu, bunlar tam on beĢ yıl sonra evlenmeden bir çocuk dünyaya getirecekler, bunu engelle” der. Simürg engel olmak için kızı kaçırır, oğlan büyüyünce dünyayı gezmeye çıkar. Birçok garip olayın anlatıldığı hikâyede Simürg kadere engel olamaz, oğlan bir Ģekilde kızı bulur ve nikâhsız bir çocuk dünyaya gelir.

1.3.4.32. Ḥikāyet-i sī-vüdüvüm ez-ān Kel-i Bāġbān ve duḫter-i ġāh-i Yemen

Fars ülkesinin meliki, yemen Ģahının kızının güzelliğini duyar ve buna âĢık

olur. Yemen‟e gelir, kızı görmek için kendini kel haline getirir, bağcı olarak iĢe

baĢlar. Melikin hünerleri herkesi hayran bırakır, prenses kele âĢık olur; ama kel

(33)

23

olması sorundur. Yemen‟e saldırı olur, prens savaĢ sırasında çok baĢarı gösterir, kel olmadığı da anlaĢılır. ġah kızıyla bunu evlendirir.

1.3.4.33. Ḥikāyet-i sī-vüsivüm ez-ān Ḫālid ve Yūsuf-i Ḥaccām-i Fużılī

Halid adında bir zengin babasından kalanları harcar, fakir düĢer. Bir cariye buna her gün para verir, Halid‟i beğenmiĢtir. BuluĢmak ister, Halit kıza güzel görünmek için bir berber çağırır, tıraĢ olacaktır. Gelen berber Halit‟e bela olur, onun yüzünden çok belaya uğrar. Halit‟in durumu halifeye duyulur, halife, Halit‟i berberin elinden kurtarır, cariye ile evlendirir.

1.3.4.34. Ḥikāyet-i sī-vücehārüm ez-ān Dalla-i Muḫtāle ve ġuramā-yi vey

Dalla adında bir kadın ve kızları Bağdat Ģehrini soyup soğana çevirirler, bir türlü yakalanamazlar. Bunlar tarafından soyulmayan kimse kalmaz, sonunda akıllı birisi bunları yakalar ve halifeye teslim eder. Halife çalınan malları sahiplerine geri verir, hırsızları astırır.

1.3.4.35. Ḥikāyet-i sī-vübencüm ez ān Ebūlfevāris-i Mellāḥ ve ġarmiyeĢ

Ebul fevaris adında bir gemici gemisini yaĢlı bir adama kiraya verir. YaĢlı adamla beraber bir adaya gelir. Adada içi zümrüt dolu kuyular vardır, kuyulardan zümrüt çıkarırlar, yaĢlı adam gemiciyi kuyuların birinde bırakır, dıĢarı çıkarmaz.

Gemici buradan kurtulur, insan yiyenlerin eline düĢer, kaçar baĢka belalara uğrar, kurtulur. Evine ulaĢır, yaĢlı adam yine gelir, bunu tanımaz ve gemiyi kiralar. Gemici yaĢlı adamı kandırır, kuyularda bırakıp intikamını alır. Çıkardıkları zümrütlerle zengin olur.

1.3.4.36. Ḥikāyet-i sī-vüĢeĢüm ez-ān Sulṭān Maḥmıd-i Ġaznevī

Sultan Mahmut gezerken elma satan yaĢlı bir adamla konuĢur, yaĢlı adam

sultana elma verir, sultan elmaları saraya getirmesini ister, elma getiren adam

yanlıĢlıkla zindana atılır bir yıl kalır. Sultan olayı anlar serbest bırakarak özürler

(34)

24

diler, para pul verir, kendini affettirir. Hikâyeler Sultan Mahmut‟un baĢından geçen bunun gibi küçük hikayelerden oluĢmaktadır.

1.3.4.37. Ḥikāyet-i sī-vüheftüm ez ān Ḥātim-i Ṭāy ve merd-i baḫīl ve kārvān

Hikâyeye göre, Hatim-i Tay adında ulu bir insan varmıĢ, bu ulu kiĢinin yanından geçenler ona bir kurban kesermiĢ. Bir kervan geçerken Hatim-i Tay bir deve kesmelerini ister, deve sahibi kesmez. Hatim-i Tay kervancıların rüyasına girer, rüyada bir deveyi kurban eder, kervancılar kalkar bakar, develeri kesilmiĢtir. Bu arada kervan saldırıya uğrar. Hatim-i Tay‟ın oğlu gelir ve babasını rüyasında gördüğünü, durumu bildiğini söyleyip bunlara bir yerine on deve verir, gidecekleri yere kadar güven içinde götürür.

1.3.4.38. Ḥikāyet-i sī-vüheĢtüm ez-ān Muslim ve Cuhıd ve Ḳāżī-yi Ḥamiṣ

Bir Müslüman komĢusu olan Yahudi‟den yüz dinar borç alır. ġart koyarlar ya zamanında parayı ödeyecek ya da vücudundan el kadar et kesilmesine izin verilecektir. Zamanında para ödenmez, kadıya giderler. Giderken Müslüman bir kaç kiĢiye daha istemeden zarar verir, onlar da Ģikâyetçi olurlar. Kadı garip garip çözümlerle Ģikâyetçi olanlardan para alır, Müslüman‟ı kurtarır, parayı paylaĢırlar.

1.3.4.39. Ḥikāyet-i sī-vünühüm ez-ān Bānū ve Düstır peser-i Melik-i Cīn

Banu adında bir kız bağda gezerken Çin meliki ile karĢılaĢır, birbirlerine âĢık olurlar. Melik savaĢa gider, kızın babası kızı birine verir. Kız evlenir, damadı bir Ģekilde kendinden uzaklaĢtırır. Melik durumu öğrenir, kız kendini sevmiyor diye düĢünüp kızı döver. Kız Bağdat‟a gider. Melik hastalanır, iĢin iç yüzünü öğrenince kızdan özür diler, evlenirler.

1.3.4.40. Ḥikāyet-i cihilüm ez-ān Sīmcır ve Cīpır

Cipur adında bir melik bir gün yolunu kaybeder. Çölde ölümlerden kurtulan

Cipur, bir sabuncunun eline düĢer. Bu sabuncu onu sabun yapmak ister ama Cipur

kurtulur. Bulunduğu ülkenin prensesi “beni satrançta yenenle evlenirim, yenileni

(35)

25

öldürürüm” dermiĢ. Kızla satranç oynar, kızı yener. Çeyiz parası lazımdır, eline kumaĢ verirler, satmak için baĢka bir ülkeye gider. KumaĢlarını hırsızlar çalar, bunlardan kumaĢları geri alır, satar kızla evlenip memleketine döner.

1.3.4.41. Ḥikāyet-i cihil-ü-yeküm ez-ān Bārbāh-i Belīnās ve vezīr-i Buḫtī-naṣr

Ġran Ģahının kızı, Mısırlı cadılar tarafından geceleri kaçırılıp geri getirilirmiĢ.

Bunun üzerine Ġran Ģahı Mısır‟a saldırır, orayı mahveder, cadıları öldürmek ister ama öldüremez. Sonunda Mısır‟a insanla yılan arasında garip yaratıklar bırakır, Mısır‟da insan kalmaz. Ġran Ģahı ülkesini oğullarına paylaĢtırır, küçük oğlu Mısır‟ı ister, alır ve burayı mamur hale getirir. Mısır, sıkıntıdan sonra mutluluğa eriĢir.

1.3.4.42. Ḥikāyet-i cihil-ü-düvüm ez-ān Aḫi Ḫurdek ve revende

Hurdek adında birinin baĢından geçenleri anlatır. Hurdek yolculuk yaparken bir ülkenin padiĢahı olur. Ülkenin kraliçesi ölünce Hurdek‟i de kraliçenin tabutuyla beraber bir deliğe bırakırlar, orada eski kralın karısı bulunmaktadır, evlenirler, iki oğulları olur. Bir Ģekilde o delikten çıkarlar. Kadını denizciler kaçırır, oğlanın biri suya düĢer, birini kurt kapar. Hurdek tek baĢına dolanır, karısını köle pazarında görür, alamaz. Elinde bir zümrüt vardır, bu zümrüt suya düĢer, balık yutar, gider.

Kadın kölelikten kurtulur, zengin olur. Hurdek bu kadından nimet istemeye gider, bir balık tutar, götürür, görür ki karısı. Kadının yanına vezir ve kadı gelmiĢtir. Bunlar da onların oğullarıdır, hikâyelerinden anlaĢılır. Balığın içinden zümrüt çıkar ve Hurdek refaha eriĢir.

Kısa bir Ģekilde özetlerini incelediğimiz bu hikâyelerin hepsinin ortak

yönünün kiĢilerin önce zengin, varlıklı olduğu, refah içinde yaĢadığı baĢlarına kötü

durumların geldiği ve bu durumdan bir Ģekilde kurtuldukları anlaĢılmaktadır. Yani

refaha, mutluluğa, sevince eriĢmektedirler.

(36)

26

1.4. FERECBAD Eġ-ġĠDDE ĠLE ĠLGĠLĠ YAYINLAR:

1.4.1 György Hazai-Andreas Tietze, Ferec Ba‘deş-Şidde (Ein frühosmanisches Geschichtenbuch), Klaus Schwarz Verlag, Berlin, 2006.

Eserin giriĢ kısmı Almancadır. Eser BudapeĢte Bilimler Akademisi‟nde bulunan 1451 tarihli Türkçe FBġ‟yi kısaca tanıtır, konusunu, tarihini, müstensihinin kim olduğu gibi konuları verir. Bu alanda yapılmıĢ önemli bir çalıĢmadır. FBġ‟lerin nüshalarının özelliklerini, hangi kütüphanelerde bulunduklarını anlatır. Eserin dil özelliği gibi konuları anlatır. Çeviri metinle ilgili tablolar ve çeviri metni vermiĢtir.

1.4.2. ġükrü Kurgan, Osmanlı Devrinde Mensur Hikâyeciliğimize Ait Bir Eser, Türk Dili Belleten, seri 3, sayı: 4-5, 357-382, Ankara, 1945.

Makale 1945 yılında Türk Dili Belleten, seri 3 III, sayı 4-5‟de yayınlanmıĢtır.

Eser FBġ‟lerin nüshalarından bahseder, nüshaların bir listesini tablo olarak verir.

Eser Hamidiye nüshasını tanıtır. Eser FBġ‟lerin kısaca tarihinden, konusundan bahseder daha sonra nüshalardaki hikâyeleri konularına göre kategorilere ayırır ve bu hikâyelerin kısaca tarihlerini verir. Eser Türkçe FBġ‟lerin müstensihlerinin kimler olduğunu tartıĢır ve müstensihlerin „Mehmed bin Ömerü‟l-Halebî, Lutfullah bin Hasanü‟t-Tokadi, Kasım bin Mehmed‟ olacağını, Lami Çelebi‟nin olamayacağını belirtir. ġükrü Kurgan makalesini Hamidiye nüshasının bir örnek metnini vererek sonlandırır.

1.4.3. Mustafa Koç, El-Ferecü Ba’de’ş-Şidde Dil İncelemesi-Metin ve Sözlük (YayınlanmamıĢ Doktora Tezi), Ġstanbul, 1998.

Eser Süleymaniye-Hamidiye nüshasını konu alan bir doktora tezidir. FBġ‟ler

hakkında tarih, konu, nüshalar, gibi konularda bilgi verdikten sonra ayrıntılı olarak

dil incelemesine geçer. Dil konusunda birçok hususiyeti anlatır ardından nüshanın

çeviri yazısını verir. Eser Süleymaniye-Hamidiye nüshasında geçen kelimelerin

sözlüğü ile son bulur.

(37)

27

1.4.4. Hasan Kavruk, Eski Türk Edebiyatında Mensur Hikâyeler, MEB yayınları, Ġstanbul, 1998.

Eser FBġ‟lerin ne olduğunu kısaca anlatır, FBġ‟lerin kısaca ortaya çıkıĢını anlatır, tarihi hakkında bilgi verir. Türkçe FBġ‟lerin müstensihlerinin kimler olduğunu belirlemeye çalıĢır ve üç müstensihin adını vererek (Mehmed bin Ömerü‟l- Halebî, Lutfullah bin Hasanü‟t-Tokadi, Kasım bin Mehmed) bu kiĢilerin Türkçe FBġ‟lerin müstensihi olduğunu belirtir. FBġ‟lerin konusunu kısaca belirtir, Binbir gece, Binbir gündüz gibi masallarla benzerliğinden söz eder. Dil ve üslup hakkında bilgi verir, Türkçe nüshaları sayarak makaleyi bitirir.

1.4.5. Bilge Seyidoğlu, Orhan Yavuz, Güçlükten Kolaylığa Kederden Sevince, Kültür Bakanlığı Hagem yayınları, Ankara, 1990.

Eser kısaca FBġ‟lerin konusundan bahsetmiĢ, Türkçe nüshaları tanıtmıĢ, bunlardan Özege nüshasını inceledikleri için biraz daha ayrıntılı tanıtmıĢtır.

FBġ‟lerin tarihini, yazarlarını kısaca anlatır. FBġ‟lerdeki hikâyelerin bir listesini vermiĢ ve bunlardan on iki hikâyeyi seçer ve günümüz Türkçesine çevirerek verir.

1.4.6. Hasan Kavruk, Süleyman Çaldak, Kazım YoldaĢ, El-Ferec Ba’de’ş-Şidde (Karşılaştırmalı Metin) I, Malatya, 2000.

Süleymaniye-Hamidiye ile Süleymaniye-Fatih nüshalarının karĢılaĢtırmasını içeren bir eserdir. FBġ‟lerin konusunun ne olduğundan bahseden eser, FBġ‟lerin tarihini, müstensihlerini anlatır, Türkçe FBġ nüshaları, müstensihleri, istinsah tarihleri, nüshaların hangi kütüphanelerde bulunduğu gibi bilgileri verir. Eser Süleymaniye-Hamidiye ile Süleymaniye-Fatih nüshalarında bulunan 1-20 arasında yer alan hikâyelerin çeviri yazısını verir.

1.4.7. Hasan Kavruk-Süleyman Çaldak, Kazım YoldaĢ, El-Ferec Ba’de’ş-Şidde (Karşılaştırmalı Metin) II, Malatya, 2004.

Eser Süleymaniye-Hamidiye ile Süleymaniye-Fatih nüshalarında bulunan 21-

42 arasında yer alan hikâyelerin çeviri yazısını verir, birinci cildin devamıdır.

(38)

28

1.4.8. Emine Yılmaz, “György Hazai, Andreas Tietze, (2006), Ferec ba„deĢ-Ģidde (Ein frühosmanisches Geschichtenbuch) 1. Band, Tex, Klaus Schwarz Verlag, Berlin, 650 s.” Bilig, S. 52, KıĢ, 2010, (243-248)

Makale FBġ‟lerin konusunu, tarihini, yazarlarını ve bu alanda yapılan çalıĢmaları kısaca tanıtmıĢtır. Makale bir tanıtım yazısıdır. G. Hazai ve A. Tietze‟nin yaptığı çalıĢmayı adım adım tanıtır bunu yaparken de eserin konusu, dil özellikleri gibi birçok konuyu anlatmıĢtır.

1.4.9. Hermann Wambery, Alt-Osmanische Sprachstudien, 1901

Eser en erken tarihli FBġ‟nin tanıtımını, ikinci hikâyenin Arap harfli ve Latin harfli metnini, Almanca çevirisini ve FBġ‟nin bütününde tespit ettiği Türkçe kökenli kelimelerin sözlüğünü verir.(Koç, 1998: 5)

1.4.10. Ali Akyol, Ferec Ba’de’ş-Şidde (Abdü’l-aziz Cevri, Fazlu’llah, Benna Hikâyeleri) Giriş, Dilbilgisi, Metin, Dizin, (yüksek lisans tezi), Erzurum, 2008.

Eser bir yüksek lisans tezidir. FBġ‟lerin Özeğe nüshasının üç hikâyesini dilbilgisi açısından incelemiĢtir. Üç hikâyenin metinlerin çeviri yazısını vermiĢ, bu hikâyelerin dizin ve sözlüğünü vermiĢtir.

1.4.11. MenĢure Deveci, Ferec Ba’de’ş-Şidde (1b-54a) Metin, Gramer, Sözlük, (yüksek lisans tezi), Konya, 2007.

Eser yüksek lisans tezidir. Süleymaniye-Hamidiye nüshasının sekiz hikâyesinin çeviri yazısı verilmiĢ, dilbilgisi incelemesi yapılmıĢ ve sözlüğü hazırlanmıĢtır.

1.4.12. Çetin Yıldız, El-Ferec Ba’de’ş-şidde’de Motif İncelemesi (İlk Yirmi Hikâye), (yüksek lisans tezi), Adıyaman, 2011.

Yüksek lisans tezi olarak hazırlanan çalıĢma iki bölümden oluĢmaktadır.

Birinci bölümde FBġ‟lerin genel özellikleri ve ilk yirmi hikâyenin özeti verilmiĢtir.

Ġkinci bölüm de FBġ‟lerin motif özelliklerinin incelendiği bir çalıĢmadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Participants’ financial management behaviors differed by experience, income and education level, suggesting that the higher the experience, income and education level,

THOMAS, Unboundedfamilies and the cofinality of the infinite symmetric group, Archive for Mathematical Logic (to appear). [4] , Uniformization problems and the cofinality of

Program, kurumun amacını belirlemesini ve belirlenen amaçlara ulaşmasını sağlar. Eğitimde de programın önemli bir yeri vardır. Eğitim sistemi içindeki amaca ne kadar

Diyarbakır, Kayseri, M alat­ ya, Sivas, Erzincan, Elazığ gibi illerde yaşayan Ermeni- lerin büyük kısmının önünde belki de tek seçenek var: İs­

Tarihî kaynaklarda sadece Korkut, bazan da Korkut Ata Ģeklinde geçmesi bunu açıkça göstermektedir” (Ergin, 2008: 1). Korkut kelimesine gelince bu adla ilgili pek çok

Baş kafiye/son kafiye konusu, Türk şiirinin doğuşu meselesi ve DLT’de geçen şiirle ilgili kelimeler de yine bu bölümde ele alınan konulardan- dır.. Bu noktada, koşug

www.edebiyatogretmeni.org Türk Edebiyatı – Dil ve Anlatım Dersleri İçin Kaynak Site Sayfa 6. Bekir Sıtkı Erdoğan Bir Yağmur Başladı

Đbrahim DELĐCE, Eski Anadolu Türkçesiyle Yazılmış Satırlar Arası Bir Kur’an Çevirisi(Metin-Gramer-Sözlük) 105b-170b Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler