• Sonuç bulunamadı

İstanbul'da B

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul'da B"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İstanbul'da, Ankara'da ve Türkiye'nin diğer bölgelerinde yaşanan su sıkıntısının nedeninin, atmosferdeki

karbondioksit miktarının artmasının yarattığı sera etkisinden kaynaklanan küresel ısınma olduğu ileri sürülüyor. Bu görüş bilimsel gerçeklerle ne ölçüde uyuşuyor? İçinde bulunduğumuz kurak dönemi açıklamak için küresel ısınmayı göz önüne almak gerekli mi?

2007 yılında yaşamakta olduğumuz kuraklık önümüzdeki yıllarda da sürecek mi? Bunu önceden kestirmek mümkün değil, ama olasılık tahminleri yapılabilir. İstanbul yöresinde Karadeniz'e bitişik havzalarda ardışık yılların yağışları arasında istatistik bir ilişki var, kurak bu kurak yılı diğer bir kurak yılın izlemesi olasılığı daha büyük.

İstanbul'da B. Melen projesi hızlandırılmalı. Kısa dönemde ise, su kesintilerinin Ankara'da neden olduğu büyük sorunlardan ders alarak, deniz suyunu arıtarak kullanmak, yapay yağmur oluşturmak, baraj göllerindeki buharlaşmayı su yüzeyine film sererek önlemek gibi teknikleri küçümsemeden, bilimsel bir yaklaşımla kullanmak için hazırlıklı olunmalı.

Küresel ısınmanın yerküresinin çeşitli bölgelerinde iklimi ne şekilde değiştireceği henüz açıklığa kavuşturulmuş değil. Bu konuda çeşitli senaryolar ileri sürülmekte ise de, küresel ısınmanın ülkemizde yağış rejimini nasıl etkileyeceğini bilemiyoruz. Ne var ki, son yılın kuraklığını küresel ısınmaya bağlamaya gerek olmadan, hidrometeorolojik olayların rastgele karakteri ile açıklayabiliriz.

Diğer hidrometeorolojik değişkenler gibi yağış da gerek noktadan noktaya, gerekse zaman içinde büyük değişiklikler gösterir. Özellikle ülkemiz gibi yarı kurak bölgelerde bu değişmeler daha da büyük olur. İstanbul yöresindeki yağışlara bakarsak, çeşitli noktalarda ölçülen yıllık yağışların uzun zaman ortalamalarının 65 cm. ile 110 cm. arasında

değiştiğini görürüz.

İstanbul'a su sağlayan havzaların yıllık ortalama yağışlarında bu kadar büyük farklar bulunması dikkat çekicidir.

Kuraklıkları açıklamak bakımından daha önemli olan, yağışların yıldan yıla gösterdiği değişikliklerdir. İstanbul yöresindeki ölçüm istasyonlarında yağışların ortalamaya oranla yıldan yıla değişimini gösteren değişim katsayısı 0,20 dolayındadır. Olasılık teorisine göre yağışların normal dağıldığı kabul edildiğinde, ortalama çevresinde iki yana doğru her iki yönde ortalamanın %60'ı (3x0,20=0,60) genişlikte bir aralıkta değerler alabilmesi beklenir.

2007 yılının Ocak-Temmuz döneminde ölçülen yağış 16 cm'dir (www.iski.gov.tr). Bu dönem için uzun zaman

ortalaması 36 cm'dir. 16 cm değeri değişme aralığının alt sınırı olan 36-0,6x36=15,6 cm'den büyük olduğuna göre ilk bakışta çok küçük görülen bu değer, küresel ısınmaya gerek kalmadan, yağışların yıldan yıla doğal rastgele değişimi ile açıklanabilmektedir.

Bu yıl ölçülen 16 cm'lik yağışın alt sınıra çok yakın olması çok şiddetli bir kuraklık yaşadığımızı gösterir (7 aylık yağışların değişim katsayısı yıllık yağışlarınkinden daha büyük olduğundan alt sınır gerçekte biraz daha küçüktür, bu katsayı 0,30 alınırsa alt sınır 14,4 cm olur.).

İSTANBUL VE KURAK YILLAR

İstanbul'da geçmiş yıllarda da uzun süreli kuraklıklar yaşanmıştır. Özellikle ardışık yılların yağışları arasındaki istatistik ilişkiyi gösteren otokorelasyon katsayısının 0,25 gibi oldukça yüksek bir değer aldığı Karadeniz kıyılarındaki istasyonlarda uzun kurak dönemler gözlenmiştir. İstanbul'a sağlanan suyun önemli bir kısmı Karadeniz'e bitişik havzalardan geldiği için bu su sisteminde de uzun süreli eksikliklere yol açmaktadır.

1941-1950 arasında 10 yıl boyunca Sarıyer'de ölçülen yağışlar ortalamanın altında kaldı. Bu dönemde Sarıyer'de 6 yıl boyunca yıllık yağış ortalamanın %90'ından az oldu. _ile'de 1960-1966 arasında 7 yıl süren bir kurak dönem görüldü.

Görüldüğü gibi geçmişte de İstanbul'da küresel ısınmadan söz edilmeyen yıllarda da uzun süreli ve şiddetli

kuraklıklar görülmüş, ancak o yıllarda nüfus ve su gereksinimi çok daha az olduğundan büyük sıkıntılar yaşanmadı.

İstanbul'un son yıllardaki kurak dönemlerinden 1971-1977 ve 1988-1990'da yağışlarda ortalamaya göre %10, 1998-

(2)

1990'da %15, 1992-1994'Te %20 azalma görüldü. Yağışlardaki toplam eksiklik 1971-1977 arasında 57 cm, 1988- 1990'da 24 cm. gibi büyük değerlere ulaştı. Hatırlarda olan 1980'li yılların sonundaki kurak dönemde barajlardaki su stoku hızla azaldı, bir yıldan uzun bir süre su kesintisi yapıldığı halde 1990

yazının sonunda barajlar neredeyse boşaldı.

1980'lerin sonunda yaşanan su sıkıntısı 1988-1990 yıllarında görülen 3 yıllık kuraklıktan kaynaklandı. Kuraklık özellikle 1989 ve 1990 yıllarında şiddetli oldu, yıllık yağış ortalamanın 2/3'ünün altına düştü. Bu örnekte de görüldüğü gibi kuraklıkların su sistemleri üzerindeki etkilerini artıran önemli bir faktör, genellikle uzun süreli olmalarıdır.

KURAKLIK SÜRER Mİ?

2007 yılında yaşamakta olduğumuz kuraklık önümüzdeki yıllarda da sürecek mi? Bunu önceden kestirmek mümkün olmamakla birlikte olasılık tahminleri yapılabilir. İstanbul yöresinde Karadeniz'e bitişik havzalarda ardışık yılların yağışları arasında istatistik bir ilişki olduğundan kurak bir yılı diğer bir kurak yılın izlemesi olasılığı da geçmişteki gözlemlere göre 2/3 gibi oldukça büyük değerler almaktadır. 2/3'ün 1/2'den büyük olması 2007'yi izleyen yılın da kurak geçmesi olasılığının, yağışlı olması olasılığından daha büyük olduğunu gösteriyor.

Su kaynakları sistemlerinin kuraklıklardan etkilenmemeleri mümkün değil. Önemli olan bu sistemlerin kurak dönemleri büyük bir sıkıntı olmadan geçebilecek şekilde planlanmaları, inşa edilmeleri ve işletilmeleridir.

1990'ların başında İstanbul su sistemi şehre kurak olmayan yıllarda yılda 560 milyon m3 su sağlıyordu. Bu kapasite sonraki yıllarda nüfusun ve kişi başına su tüketiminin hızla artması sonunda yetersiz kalacağından sistemin yeni elemanlar eklenerek büyütülmesi planlanmıştı.

Bugün bu elemanların ancak bir kısmı gerçekleştirilebildi ve yıllık kapasite (Yeşilçay regülatörü de hesaba katılırsa) 1165 milyon m3'e çıktı. 2001 yılında bitirilmesi planlanan 145 milyon m3'lük Yeşilçay regülAtörü kısmen devreye girmiş, 2004 için planlanan 268 m3'lük B. Melen 1. aşaması ve 2007'de bitirilmesi gereken 307 milyon m3'lük B.

Melen 2. aşaması ise tamamlanamadı. Bu projeler bitirilebilse idi, bugün İstanbul su sistemi yılda 1400 milyon m3 kadar da su sağlayabilecek ve bu kurak dönem büyük bir sıkıntı olmadan atlatılabilecekti.

BÜYÜKMELEN HAVZASI

İstanbul'un uzun sürede su gereksiniminin karşılanması için B. Melen projesi büyük önem taşıyor. Gelecekte İstanbul su sisteminde ağırlığı 0,50'ye kadar yükselecek olan bu proje ile şehrin 2040 yılına kadar su gereksiniminin 4 aşamada karşılanması planlandı. İstanbul'un 170 km. kadar doğusunda kalan B. Melen havzası, İstanbul yöresinden daha fazla yağış alması yanında İstanbul havzaları ile aynı yağış rejiminde bulunmadığı için, kuraklıklardan etkilenmesi de farklıdır.

İstatistik ilişkiyi gösteren korelasyon katsayısı İstanbul havzalarının yıllık yağışları arasında 0,7-0,9'a varan büyük değerler aldığı halde, B. Melen havzasının yağışlarıyla İstanbul yağışları arasında korelasyon katsayıları 0,2-0,4 gibi daha küçük değerlerdedir. Bu İstanbul'da yaşanan kurak dönemlerde B. Melen'de kuraklık olması olasılığının daha küçük olduğunu gösterir.

B. Melen projesinin 2004 yılında bitirilmesi planlanan 1. aşaması ile 268 milyon m3 ve 2007 yılında bitirilecek 2.

aşaması ile yılda 307 milyon m3 su sağlanması planlanmıştı. Bunların çeşitli nedenlerle gecikmesi sıkıntılara yol açtı.

Bugün Ekim 2007 sonunda İstanbul'a B. Melen projesinin 1. aşaması tamamlanarak yılda 268 milyon m3 su getirileceği açıklanıyor.

İstanbul su sisteminin B. Melen projesinden önceki ve B. Melen projesi gerçekleştirildikten sonraki durumlarının kurak dönemlerde davranışının analiz edildiği bir çalışmada (Bayazıt, v.d., 1994), B. Melen projesi ortalama 100 yılda bir görülecek bir kuraklıkta bile yılda 840 milyon m3 su sağlayabilecektir, bu durumda sistemin geriye kalanının sağlayacağı su bunun ancak % 15'i kadardır. (IMC,1999).

(3)

Görüldüğü gibi, küresel ısınmaya gerek kalmadan yağışların doğal değişkenliği ile açıklanabilen içinde

bulunduğumuz kurak dönem, mühendisler tarafından çok önceden planlanan tesisler siyasetçiler tarafından zamanında tamamlanabilse idi, su sıkıntısı olmadan atlatılabilecekti.

Prof. Dr. Mehmetçik Bayazıt,

İTÜ İnşaat Fakültesi Hidrolik Anabilim Dalı, mbayazit@itu.edu.tr KAYNAKLAR

BAYAZIT, M., OĞUZ, B., DURANYILDIZ, İ., Dry Period Analysis of the Water Supply System of Istanbul, Tr.J. of Engineering and Environmental Sciences, 18, 225-232, 1994.

IMC, İstanbul Su Temini, Kanalizasyon ve Drenaj, Atık Su Arıtma ve Uzaklaştırma Master Planı, 1999.

Cumhuriyet Bilim Teknik 14.09.2007

Referanslar

Benzer Belgeler

Ardışık bağımlılık yok.. Ardışık bağımlılığın bazı nedenleri aşağıdaki gibidir. i) Zaman serilerinde, özellikle trend içermeleri durumunda hata terimleri

Peyzaj mimarlığının temel amacı; flora ve fauna gibi canlı yüzey formları ve su yüzeyleri gibi doğal formlar, binalar, yollar gibi insan yapımı yapay elemanlar arasında

Dağların denize doğru dik olarak uzandığı sahalarda enine yapılı olan ve yerine göre çok girintili-çıkıntılı olan kıyılar hakimdir.. Burada tektonik çukur veya

Zaman geçtikçe ve başka tür feminizmleri keşfettikçe Duygu Asena ile feminizme yaklaşımım örtüşmemeye başladıysa da hep onun kadınların bugün

Koca Yaşar, seni elbette çok seven, yere göğe koya­ mayan çok sayıda dostların, milyonlarca okuyucun ve ardında koca bir halk var.. Ama gel gör ki onların

Akdeniz ve Ege bölgelerinin geniş bir bölümü ise, yüksek ve parçalı yeryüzü şekilleri, tarım arazilerinin yaklaşık son 40 yıldaki tarım dışı ve sürdürülebilir

DSİ'nin yayın organı Su Dünyası dergisinden derlenen bilgilere göre, sera gazı salınımını kontrol etmek için bireysel bazda yapılan küçük davranış şekilleri ile

Konya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Tahir Nalbantçılar, “Niteliksiz suların kent yerleşim alanındaki içme kullanma kuyularına doğru gelmesi, zaman