• Sonuç bulunamadı

Ancak bu iki gökcismi çok soluk ve birbirlerine çok yakın oldukların- dan tayflarında gözlenen buz, metan gibi moleküllerin aslında hangisinin üzerinde olduğu şimdiye değin anla- şılamıyordu.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ancak bu iki gökcismi çok soluk ve birbirlerine çok yakın oldukların- dan tayflarında gözlenen buz, metan gibi moleküllerin aslında hangisinin üzerinde olduğu şimdiye değin anla- şılamıyordu."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bilim ve Teknik

36

Plüton üzerinde bilim adamları- nın yeni organik moleküller bulması, Güneş Sistemi’nin bu en uzak geze- geninin uydusuyla Dünya’mızın Ay’ı arasında bir ortak geçmişin habercisi olabilir. Japon gökbilimciler, yeryü- zündeki bir teleskopla yapılması çok zor olan bir şeyi başardılar; Plüton ve ayı Charon’dan yansıyan Güneş ışığı- nın ayrı ayrı tayflarını elde ettiler.

1978 yılında keşfedilen Charon, Plü- ton’un yarısı büyüklüğünde ve geze- geninin çevresinde yedi günde bir dönüyor. Bu yakınlık gökbilimcilere uzun süredir Charon’un da Ay gibi bir çarpışma ürünü olabileceğini dü- ş ü n d ü r ü y o rdu. Bunun için gere k l i kanıt, gezegen ve uydunun farklı kimyasal yapılara ve dolayısıyla farklı tayflara sahip olmaları.

Ancak bu iki gökcismi çok soluk ve birbirlerine çok yakın oldukların- dan tayflarında gözlenen buz, metan gibi moleküllerin aslında hangisinin üzerinde olduğu şimdiye değin anla- şılamıyordu.

Hawaii Adası’ndaki Mauna Kea’da bulunan 8,3 metrelik Subaru telesko- punu kullanan Japon gökbilimciler, olağanüstü uygun hava koşullarının da yardımıyla elde ettikleri iki gökcismi- nin ayrı görüntülerinde, Plüton üzerin- de etan molekülüne rastladılar. Charon üzerindeyse aynı organik molekül göz- lenemedi. Ayrıca Plüton’un azot bu- zuyla kaplı olmasına karşılık, Cha- ron’un yüzeyini kaplayan tabaka don-

muş sudan oluşuyor. Buluş, Plüton ve Charon’un çok farklı bir kimyasal yapı- da olduğunu gösteriyor. Bu da, gökbi- limcilere göre Charon’un büyük bir gezegen çarpışmasının ürünü olabile- ceği görüşünü doğrular nitelikte. An- cak araştırmacılar, kesin bir sonuca va- rabilmek için yeni gözlemlerin gereke- ceği uyarısında da bulunuyorlar.

Pek çok gökbilimci, bizim uydu- muz Ay’ın da, Güneş sistemi’nin ilk oluşum evrelerinde Mars kütlesinde, hatta daha büyük bir "öngezegen"in Dünya’ya çarpmasıyla oluştuğuna i n a n ı y o r. Geliştirdikleri varsayıma göre gezegenimizin yüzeyinden ko- pan kaya parçaları, daha sonra yeni- den birleştiler ve Ay ortaya çıktı. Ay’ı oluşturan yüzey kayaları, gezegeni- mizin diğer bölgeleriyle farklı bir ya- pıya sahip olduklarından, kurama gö- re Dünya ile Ay’daki element bile- şimlerinde de belirgin bir farklılık ol- malı. Bu da, jeokimyacıların gözlem- leriyle tam bir uyum içinde.

Science, 30 Temmuz 1999

Ay ve Charon İçin Ortak Geçmiş

NASA araştırmacıları, 11 Ağus- tos’taki tam Güneş tutulması sırasında Dünya’nın kütleçekiminde değişiklik olup olmadığını belirlemek için yapı- lan bir deneyin ilk sonuçlarının "heye- can verici" sonuçlar sağladığını söylü- yorlar. NASA’nın Marshall Uzay Uçuş Merkezi araştırmacılarından David Noever’ bununla birlikte, ABD ve Av- rupa’daki 20 üniversiteyle işbirliği içinde gerçekleştirilen deneyin tam olarak değerlendirilmesinin haftalar alacağını vurguluyor ve bu konuda ay- rıntıya girmekten kaçınıyor.

Deney, amatör bir Fransız gökbi- limci olan, Maurice Allais’in, 1954 ve 1959 yılındaki tam tutulmalar sırasın- da Dünya’nın kütleçekiminde çok küçük değişimler olduğu yolundaki savını sınamak için yapılmıştı. NASA araştırmacısına göre, kütleçekiminin bir tam tutulma sırasında değişmesi;

ama Güneş, Ay ve Dünya’nın gene neredeyse bir hizaya geldiği yeni ay sırasında herhangi bir değişim görül- memesi düşüncesi pek çok gökbilim- ciye "saçma" geldiği için Allais’in 1959 yılındaki makalesi pek ilgi uyandırmadı. Ama NASA araştırmacısına göre 1970 ve 1980 yıllarında yapılan üç ayrı ölçüm, Dünya’nın kütleçekiminde tutul- mayla ilgili birtakım anor- malliklerin varlığını doğ- rulayabilecek nitelikte sonuçlar verdi. Allais, de- neylerinde bir Foucault (Fuko) sarkacından yarar- lanmıştı. Bu, Dünya’nın kendi çevresinde döndü- ğünü kanıtlamak için

1851 yılında geliştirilmiş bir araç. 11 Ağustos deneyindeyse araştırmacılar, Foucault sarkaçlarının yanı sıra, "sü- periletken gravimetre" denen duyarlı aygıtlar da kullanarak Dünya’nın kütleçekimini hem tutulma hattı içinde, hem de dışında ölçtüler. No- ever, “tutulma hattı içindeki cesa- retlendirici ölçümlerden başka, yer- yüzünün öte tarafındaki gravimetre- lerden de “çok ilgi çekici” ölçümler elde ettik” diyor. Araştırma ekibi, bulgularını birkaç hafta içinde ha- kemli bir bilimsel dergide yayınlama- yı planlıyor.

http://www.discovery.com./news/archive/news990817/bri- ef3.html?ct=37beb9bc

NASA Tutulma Deneyinde ‘Heyecan Verici’ Sonuçlar

Kütleçekimini hassas biçimde ölçen bir gravimetre

Referanslar

Benzer Belgeler

reddettiklerini bildirincc, Zufer, düşmanlarının Rıkka'daıı ayrılarak Aynu'l-Verde'ye doğru gelmektc olduklarını; orada kalmadıklarıIla göre hiç değilse onlardan Önce

derece SİT alanı olan Baradan Koyu, 7 kilometrelik sahil şeridiyle Yonca Köy, yine deniz şeridi olan Seferihisar, Gümüldür ve son dönemin en çok ilgi gören tatil

Aralık ayıyla biirlikte bundan sonra her ay toplam 4 film gösterilecek ve Aralık ayında "Doğadan Kopuş" olarak belirlenen tema her ay değişecek, toplum ve

Ayrıca küresel ısınmanın tüm dünyada sıcaklığın sistematik bir biçimde artması anlamına geldiği belirtilerek "Küresel ısınma, insanlık için değişik

savunurken, TOKİ ise hazırladığı raporda "plan notu değişikliğinin Gül-Keleşoğlu konsorsiyumunun satın aldığı parseller için geçerliyken Bahçe şehir

‹flte, 18 Haziran’da örtülme- nin hemen öncesinde ve sonras›nda, gezegen Ay’a çok yak›n görünür ko- numda oldu¤u için Venüs gökyüzünde çok

2 Kasım Jüpiter ile Ay yakın görünümde 27 Kasım Venüs ile Satürn çok yakın görünümde (sabah).. 29 Kasım Jüpiter ve Ay çok

Bunu bir örnekle açıklayalım: Kaçırılan, araba kazası geçiren ya· da cinsel saldırıya uğrayan bir çocuk, çeşitli korkular ve bunalımlar geliştirir.