Musiki âlemimizden...
ŞARK MUSİKİ CEMİYETİ azalan toplu halete. Oturanlar (sağdan): Gazi Osman Paşa'nın oğlu Cemal Bey, Emine Fulya Akaydın, Kanunî Nezihe hanım, Tamburi Faize Hanım, Ali Rıfat Çağatay, Enise Can, Kemani Ruhsar Hanım, Udi Hayriye Hanım, Tamburi Hikmet Bey. Ayaktakiler (sağdan): Kemani Nuri Duyguer, Münir Nureddin Selçuk. Mu-ti^ hiddin Sadak, Tamburi Atıf Bey, Tamburi Hatif Bey, Kemani Faik Bey, Hafız Yusuf Bey, Hanende Arap Cemal Bey. Yazan: Cem ATABEYOĞLU
a ir O rhan Seyfi Orhon'un güzel bir şiiri vardır. A n cak bu şiir, ona müzik veren bestekârın m alı olm uştur â- deta. Bu nedenle ünlü bestekâr Ali R ıfat Bey. Türk m usiki tarihinde «Te reddüt bestekârı» adıyla da tan ın m ıştır. A li R ıfat Bey, geçtiğim iz y ü z yılın sonuyla y aşa d ığ ım ız yüzyılın ba şında Türk m usikisinde doruk nok tasına yükselm iş bir bestekârdır. Kaym akam (Yarbay) Haşan Rıfat bey'in büyük oğlu olarak 1867 y ılın da İstanbul'da doğm uştur. Üç erkek kardeşi vardır. Kardeşlerinden Sam ih Rıfat ünlü bir şair, Cevat Rıfat (Atil- han) da M illî M ücadelem izin ünlü ku- m andanlarındandır.
İyi bir öğrenim gören A li Rıfat Bey, küçük yaşta m usikiye b aşlam ış ve bu alanda kısa zam anda büyük a şa ma kaydetm işti. Ç o k iyi kem ence ve ud ça ld ığ ı gibi se si de pek güzeldi. M usiki dünyam ızda «Udi Rıfat Bey» a d ıyla tanınm ış, daha sonra semti o- lan K a d ık ö y ’de, «Şark M usiki C em i y e t in i kurm uş ve bu cem iyette bir çok öğrenci yetiştirm işti. M ıs ır P ren seslerinden Zehra Hanrm ile evli o l duğundan, m usiki çevrelerim izde «Prens» a d ıyla da anılm ıştı.
B ir ara P a ris'e giden A li R ıfat Bey orada batı m usikisini de yakından tanım ak im kânını bulmuş, yurda dö nüşünde bu kez «Türk M u sik isi O c a ğını» kurduğu gibi «Üsküdar M usiki C e m iy e tin d e d e h oca lık yapm ış ve pek çok öğrenci yetiştirm işti.
A li R ıfat Bey, P a ris ’te batı m üziğini iyice etüd ettikten sonra batı tekni ğini Türk m usikisine adapte etme yo lunda ilk büyük adım ı atan kişi o l muştu. Viyolonsel, piyano, flüt ve kontrbas gibi batı sa zların ı Türk m u sik isin e ilk sokan o olm uş ve bu en s trüm anların yerald ığ ı konserlerle hal kın huzuruna çık a rd ığ ı öğrencileri a- ra cılığ ı ile büyük ıtcraatını tanıtm a ve yaym a im kân ve fırsa tın ı bulm uş tu. Bu arada bazı eserleri batı tek niğiyle çok se sli hâle getirirken gü nüm üzde yeniden tatbik edilm ekte olan bir sistem in Türk m usikisindeki ilk ta tb ikcisi olm uştu. Hem d e en az yarım yüzyıl önce...
İstanbul K o nservatuarı’nın kurulm a sıyla bu sanat ocağ ınd a da görev alan A li R ıfat Bey, uzun y ılla r K o n servatuar T asnif Heyeti’nde de görev görm üş ve a rka d a şla rıy la birlikte bir kısım k lâ sik eserleri yayınlam ak im kânını bulm uştu ve 3 M art 1935 gü nü bu görevdeyken bir kalp krizi s o nucu hayata gözlerini yum arken a r kasında unutulm az bir isim le b irbirin den güzel elliyi aşkın eser bırakm ıştı. iyi bir bestekâr olan A li Rıfat B e y’in m edhalleri, saz sem aileri, şa rkıla rı, çeşitli fa s ılla rı vardır. F a sılla rın ın en ünlüleri nihavend, rast ve Sûz-i Dil m akam ında olanlarıdır. Bu arada M ehm et A k if E rso y’un «Köse İmam»
ını operet halinde bestelem iş, yine ayni şairin «Bülbül» adlı eserini de bestelem iştir. Eserleri ara sın d a en çok tutulanı ve günüm üzde dahi zevkle ça lın ıp söylenen ve dinlenilen biri «T ereddüttür.
Üç oğlu olan A li R ıfat Ç a ğ atay ’ ın küçük oğlu C afer Ç ağatay uzun y ıl lar Fenerbahçe takım ında futbol oy nadığı gibi 1923 yılın d a k i İlk m illî m açım ızda da A y-Y ıld ızlı form a a ltın da yeralm ıştı. Futboluyla 1920'li y ıl ların en yam an defans oyu n cu ların dan biri olarak tanınan E cza cı C afer Ç ağatay ayni zam anda ço k iyi viyo lonsel çalm akla da A li R ıfat Bey gibi m usiki üstadı bir babanın oğlu old u ğunu kan ıtlam ış bulunm aktadır. Sad râzam Prens S aid Halim P a ş a ’- nın kızkard eşi olan eşi Prens Zehra Hanım ının vefatından sonra bir kez daha evlenen A li Rıfat Bey, bestekâr- lıktaki b a şa rısın ın yan ısıra h o ca lık ta da pek büyük başarı gösterm iş ve herbiri Türk m usikisnde tanınm ış bi rer isim olan nice öğrenci yetiştir m işti. Onun kurduğu hem b a şka n lı ğını, hem de h oca lığ ını yaptığı «Ka dıköy Ş ark M usiki Cemiyeti» ile «Türk m usikisi ocağı», Türk m u siki sinde gerçek birer okul olm uş iki büyük kuruluş olarak ta nınm akta ve anılm aktadır. Kem ani Enise Can, piyanist Fulya Akaydın, tam buri Faize Ergin, viyolonist Mu- hiddin Sadak, büyük ses sanatkârı ve bestekâr M ünir Nureddin Selçuk, «Şark M usiki C e m iy e tin d e n yetişen ünlü isim ler arasındadır.
A li Rıfat Bey ayni zam anda «İstiklâl M a r ş ım ız ın ilk bestekârı olm akla da ölüm süz bir üne sahiptir. Onun bes telediği «İstiklâl M arşı» sekiz ay sü reyle m illî m arş olarak ç a lın ıp söy lenmişti.
«Zülfün görenlerin hep bahtı siyâh olurmuş», «Gördüm yine bir âfet-i nâdide edâyı», «Meyledip bir gülizâ- re». «Edâlı bir yosm a kararım aldı» onun unutulm az eserleri arasındadır.
21
Güfte : Orhan Seyfi OrhonBeste : Ali Rıfat Çağatay Bûselik Fantezi
TEREDDÜT
Sarahaten aceba söylesem darılmaz mı?
Darılmak âdeti bilmem ki çapkının naz mı?
Desem ki ben seni; yok dinlemez ki, hiddet eder
Niçin, bu sözde ne var sanki, hiddet etse ne der?
*
* *
Desem ki ben seni pek... Ya kızar, konuşmazsa?
Derim bu çektiğim insaf edin eğer azsa.
Desem ki ben seni pek çok... Hayır, kızar bilirim.
Tereddüdüm aceba hiddetinden az mı elim?
* * *
Desem ki ben seni pek çok... Sakın gücenme emi?
Sakın gücenme eğer anladınsa sevdiğimi...
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi