• Sonuç bulunamadı

Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik: Bankacılık Uygulamaları Açısından Değerlendirme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik: Bankacılık Uygulamaları Açısından Değerlendirme"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik:

Bankacılık Uygulamaları Açısından Değerlendirme

Alpaslan ÇAKIR*

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) tarafından 11 Şubat 2008 tarihinde İstanbul’da düzenlenen “Suç Gelirlerinin Aklanması ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Yeni Düzenlemeler ve Uygulamaya İlişkin Tereddüt- ler” konulu konferansta TBB Çalışma Grubu tarafından bankacılık uygulamaları açısından “Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik” kapsamında hazırlanan değerlendirmeler hakkında Çalışma Grubu Başkanı Alpaslan Çakır tarafından yapılan sunum aşağıda yer almaktadır.

Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin1 amacı, 11 Ekim 2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklan- masının Önlenmesi Hakkında Kanunun uygulanmasına yönelik olarak; suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi amacıyla yükümlüler, yükümlülükler, yükümlülüklere uyumun denetimi, gümrük idaresine açıklama yapılması ve diğer tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Yönetmelik, 1 Nisan 2008 tarihinde yürürlüğe girecek olup, yükümlülerin yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sürekli iş ilişkisi içinde oldukları müşterilerinin kimlik tespiti kapsamındaki bilgilerini, Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde Yönetmeliğe uygun hale getirmesi esası benimsenmiştir.

Yönetmelik, eski düzenlemelere göre müşterilerin kimlik tespiti, adresi teyit eden abo- nelik gerektiren fatura veya resmi belgelerin temini, iletişim bilgilerinin müşteri ile temas kurularak teyit edilmesi, meslek ve iş bilgilerinin alınması, gerçek faydalanıcının tespit edilmesi, tüzel kişilerde yüzde yirmibeşten fazla hisseye sahip ortakların kimliklerinin tespit edilmesi şeklinde ilave belge ve bilgi alınmasına ve bu bilgilerin teyit edilmesine dair önemli yükümlülükler getirmektedir.

Bankacılık işlemleri açısından değerlendirildiğinde; “müşterini tanı”’ prosedür ve politi- kaları, basit hesap açılması ve kayıt tutulmasının ötesine giderek bankaların müşteri kabul politikaları oluşturmalarını, müşterilerin kimlik tespiti yanında iş ve meslek, gelir düzeyi gibi bilgileri almaları, müşteri risk profilini çıkarmaları ve müşteri tanımlama programlarını yüksek riskli hesaplar için daha kapsamlı inceleme yapacak ve şüpheli faaliyetler için proaktif hesap incelemesini içerecek şekilde formüle etmelerini gerektirmektedir.

Bu işlemler bankalar için ilave bilgi işlem uygulamalarının geliştirilmesi yanında iş akış- larının yeniden düzenlenmesi, ayrıca sürekli iş ilişkisi tesisinde başkası hesabına hareket edilip edilmediğine ilişkin müşterinin yazılı beyanının alınması, bu beyanın müşteri sözleş- mesinde ilave bir madde veya uygun formlar kullanılarak alınması, personelin uyum için eğitilmesi gibi bir dizi tedbirleri gerektirmektedir.

Fakat Yönetmeliğin detaylı düzenlenmekle birlikte; bazı maddelerinin uygulamaya geçi- rilmesi için ilave düzenlemelere ve kılavuzlara ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. Örneğin Yönetmeliğin 21. maddesinde üçüncü tarafın riskli ülkelerde yerleşik olması durumunda

* Türk Ekonomi Bankası A.Ş., Yönetici.

(2)

üçüncü tarafa güven ilkesi uygulanmaz ifadesi bulunmasına rağmen riskli ülkelerin hangileri olduğuna dair bir duyuru veya bilgi yükümlülere verilmemiş, basitleştirilmiş tedbirler ile ilgili 26 ıncı madde için yöntem belirtilmemiştir.

Yönetmeliğin maddeleri gözden geçirildiğinde aşağıda belirtilen hususlarda tereddütler oluştuğu görülmektedir:

Kimlik tespitine ilişkin 5. maddede; işlem tutarı ya da birbiriyle bağlantılı birden fazla işlemin toplam tutarı yirmibin YTL veya üzerinde olduğunda, elektronik transferlerde işlem tutarı ya da birbiriyle bağlantılı birden fazla işlemin toplam tutarı ikibin YTL veya üzerinde olduğunda, kimliğe ilişkin bilgileri almak ve bu bilgilerin doğruluğunu teyit etmek suretiyle müşterilerinin ve müşterileri adına veya hesabına hareket edenlerin kimliğini tespit etmek zorundadır hükmü bulunmasına rağmen; bağlantılı olarak değerlendirilecek işlemlerin neler olduğuna dair net açıklamalar getirilmemesi, bu işlemlere yönelik; eğitim, kontrol ve bilgi işlem uygulamalarında kimlik tespit yükümlülüğü açısından tedbir alınması ve yükümlülük denetimi açısından uygulamada sorunlara yol açabileceği düşünülmektedir.

Yönetmelikte tanımlar bölümünde; “sürekli iş ilişkisi”, yükümlü ile müşteri arasında he- sap açılması, kredi veya kredi kartı verilmesi, kiralık kasa, finansman, faktoring, finansal kiralama gibi hizmetler nedeniyle kurulan, niteliği itibarıyla devamlılık unsuru taşıyan iş ilişkisi olarak tanımlanmış olup, sayılan işlem türleri arasında sigortalama işlemleri sayılmadığı gibi, kimlik tespitine ilişkin 5 inci maddede Hayat sigortası sözleşmelerine ilişkin işlemlerde bir yıl içinde ödenecek prim tutarı toplamı iki bin veya tek primli olup prim tutarı beşbin YTL veya üzerinde olduğunda kimlik tespiti yapılması öngörülmüştür. Yürürlükten kalkan 4208 Sayılı Kanun’un Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesinde; “Sigortalama, işlemleri, … yapılmadan önce herhangi bir parasal sınır olmaksızın kimlik tespiti yapılır.” ifadesi bulun- maktadır. Yeni Yönetmelikte tanım kısmında veya ilgili başlık altında sigortalama işlemlerinin sürekli müşteri işlemleri kapsamında değerlendirileceğine dair bir ifade bulunmaz iken para aklama işlemlerinde batı ülkelerinde en sık suistimal edilen ve özel önlem alınması istenilen hayat sigortası işlemlerinde parasal limit getirilmiştir. Yönetmelikte, özellikle ana yükümlüler arasında yer alan sigorta şirketleri ve onların acentesi olarak kimlik tespitini yapan banka şubeleri için belirtilen sigortalama işlemleri dışında kalan örneğin trafik sigortası işlemlerinde limit gözetmeksizin ya da yimibin YTL veya üzerinde kimlik tespiti yapılacağına dair net bir bilgi bulunmamaktadır.

Gerçek kişilerde kimlik tespiti ile ilgili 6 ıncı maddede; sürekli iş ilişkisi tesisinde beyan edilen adresin doğruluğu; yerleşim yeri belgesi, ilgili adına düzenlenmiş elektrik, su, doğal- gaz, telefon gibi abonelik gerektiren bir hizmete ilişkin olan ve işlem tarihinden önceki üç ay içinde düzenlenmiş fatura, herhangi bir kamu kurumu tarafından verilen belge veya Başkan- lıkça uygun görülen diğer belge ve yöntemlerle teyit edilmesi esası getirilmiştir. Teyide esas belgelerin okunabilir fotokopisi veya elektronik görüntüsü alınır yahut belgeye ait ayırt edici bilgiler kaydedilir denilmektedir. Bankaların Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sürekli iş ilişkisi içinde oldukları müşterilerinin adres ve iletişim bilgilerinin teyidinde teyide esas belgelerin tamamlanması örneğin müşterinin yurtdışında işçi olması, belirtilen süre içinde yüzyüze işlem yaptırmaması halinde, ilk yüzyüze işleminde yanında adresini teyit eden belge bulunmaması, müşterinin inaktif olması ve kendisine ulaşılamaması durumunda altı aylık uyumlaştırma süresinin milyonlara varan müşteri portföyü olan bankalar için yetersiz kalacağına dair ciddi endişeler bulunmaktadır.

Bankalar için; müşteri adres bilgilerinin teyidinde, adrese dayalı nüfus sayımı ile ilgili kamu kayıtlarından faydalanılması, kira kontratının da belgelere eklenmesi, müşteriye kredi kartlarının adresinde teslim edildiği durumlarda veya ekstreleri düzenli olarak adresine gönderilen mevcut müşteriler için ayrıca adres teyidi için bir belgenin teminine gerek görülmemesi gibi çözümlerin geliştirilmesi faydalı olacaktır.

(3)

Özellikle maaş ödemesi anlaşması kapsamında toplu müşteri edinimi gibi kayıtdışı is- tihdamın, vergi ve prim kaçaklarının önlenmesine büyük katkıda bulunacak bir üründe binlerce müşteriye çok kısa sürede hesap açılması, elektron kartlarının basılarak kendilerine ulaştırılması ve maaşlarının gecikmeden ödenmesinin gerektiği durumlarda hem kamu hem özel sektör çalışanları için basitleştirilmiş tedbirlerin uygulanması büyük önem arz etmektedir.

Çünkü bu kapsamda edinilen müşterilerin meslek ve iş bilgileri, gelir düzeyi net olarak banka tarafından bilinmekte olup, suçtan kaynaklanan bir büyük tutarlı fon akışına dair işlemlerin kolaylıkla farkedilmesi mümkündür. Yönetmelikte, yurtdışı yerleşik kişilerde adres teyidinin nasıl yapılacağına dair bilgi bulunmamaktadır.

Yönetmeliğin 7. maddesinde; tüzel kişiyi temsile yetkili kişilerin kimlik bilgilerinin doğru- luğu, 6. maddede belirtilen kimlik belgeleri; temsil yetkileri ise tescile dair belgeler üzerinden teyit edilir, hükmü bulunmaktadır. İfadenin bir önceki düzenlemelerde olduğu üzere sadece hesap açılış işlemini gerçekleştiren veya adına işlem yapan temsile yetkili kişiler için geçerli olması gerektiği düşünmekle birlikte, Yönetmelikteki ifadeden tüm temsile yetkili kişilerin kimlik tespitinin yapılacağına dair bir izlenim vermektedir. Bu şekilde yorum yapılması durumunda; çok sayıda kişinin çeşitli düzeylerde yetkilendirildiği ve bu nedenle imza sirküsünün kitapçık halinde bastırıldığı kurumsal firmalarda kimlik tespit ve teyit işleminin çok ağır bir operasyonel yük getireceği açıktır.

Yönetmeliğin 17. maddesinde finansal kuruluşların, ayrıca sürekli iş ilişkisi tesisinde başkası hesabına hareket edilip edilmediğine ilişkin müşterinin yazılı beyanını alır. Bu beyan müşteri sözleşmesinde belirtilebilir veya uygun formlar kullanılarak alınabilir, ifadesi ile ilgili olarak; sürekli iş ilişkisi tesisinde, başkası hesabına hareket edilip edilmediğine ilişkin müşterinin yazılı beyanının alınması uygulamasının, yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sürekli iş ilişkisi içinde oldukları müşteriler için de uygulanıp uygulanmayacağı belli değildir. Uygulanması gerektiği şeklinde yorumlanması durumunda, milyonlarca müşteri portfoyüne sahip bankaların tüm müşteri sözleşmelerini altı ay gibi kısa bir sürede yenileme- leri bu bankalarımıza önemli ölçüde mali külfet ve operasyonel iş yükü getirebilir.

Günümüzde, müşteri işlemlerinin büyük bir bölümünün internet ve ATM’ler üzerinden yapıldığı, bunun hem ülke ekonomisi, hem müşteri memnuniyeti hem de bankalarımız açısından önemli bir tasarruf olmasının yanında kağıt kullanımını azaltmakta dolayısıyla çevreye ve doğaya da olumlu katkıları olmaktadır. Bu hususlar düşünüldüğünde mevcut müşteriler için bu beyanın yazılı alınmak yerine örneğin internet işlemlerinden önce elektronik formların müşteriye onaylatılması gibi bir çözüm getirilebilir.

Ayrıca kendi adına ve fakat başkası hesabına hareket eden kimselere sorumluluklarını hatırlatmak amacıyla yükümlülerin, gerekli duyuruları hizmet verdikleri tüm işyerlerine müşterilerin rahatça görebileceği şekilde asması veya internet, ATM ekranlarında bilgilendir- me notu olarak konulmasının yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sürekli iş ilişkisi içinde oldukları müşteriler için de yeterli olduğu kabul edilmesi bankaları önemli bir işyükü ve mali külfeti önleyecektir.

Yine 17. maddede finansal kuruluşlar ticaret siciline kayıtlı tüzel kişilerle sürekli iş ilişki- si tesisinde, tüzel kişiliğin yüzde yirmibeşi aşan hisseye sahip gerçek ve tüzel kişi ortaklarının kimliğini 6 ve 7. maddelere göre tespit edilmesi öngörülmüş olup, tüzel kişi ortakların kimliğinin tespitinde, bu tüzel kişiliği temsile yetkili kişilerin 7(1)’e göre kimlik belgelerinin alınmasının gerekli olup olmadığına dair bir açıklamaya gerek duyulmaktadır.

Yönetmeliğin, muhabirlik ilişkisine ilişkin tedbirlerin açıklandığı 23. maddesi ile ilgili ola- rak; muhabir ilişkisi kapsamında üçüncü tarafa güven kapsamında mı sözleşme yapılıp yapılmayacağı, muhabirlik ilişkisinden ne tür işlemlerin anlaşılacağı (bankaların yurtdışında açtığı hesaplar mı, yoksa yurtdışı bankaların ülkemizde açtıkları mı, sadece ihracat bedeli

(4)

iskontosu yapılan gayrinakdiredi ilişkisinin de dahil olup olmadığı, garanti, akreditif teyidi vb işlemlerin muhabirlik ilişkisi kapsamında mı değerlendirileceği) konusunda bir netlik bulun- mamaktadır. Yurtdışı uygulamalar dikkate alındığında muhabirlik ilişkisinden yabancı finansal kurumların ülkemizdeki bankalarda kendi adlarına hesap açmak yolu ile sürekli müşteri ilişkisine girdiği durumlar olduğu bilinmektedir.

Yönetmeliğin 18. maddesine göre; yükümlüler karmaşık ve olağandışı büyüklükteki iş- lemler ile görünürde makul hukuki ve ekonomik amacı bulunmayan işlemlere özel dikkat göstermek, talep edilen işlemin amacı hakkında yeterli bilgi edinmek için gerekli tedbirleri almak ve bu kapsamda elde edilen bilgi, belge ve kayıtları istenildiğinde yetkililere sunmak üzere muhafaza etmek zorundadır. Bankaların bu madde kapsamında olağanüstü işlemleri raporlayan ve bunların ekonomik amacını araştıran ve alınan yanıtları elektronik olarak işlem üzerine kaydeden alanlar açması veya yazılımlar kullanması gerekmektedir. Bu işlemlerde sınırlı açıklama alanları yetmeyebilir.

Yönetmeliğin 21. maddesinde yeralan üçüncü tarafa güven ilkesinin; Üçüncü tarafın riskli ülkelerde yerleşik olması durumunda, finansal kuruluşların kendi aralarında müşterileri adına yaptıkları işlemlerde, finansal kuruluşların acente ve benzeri birimleri ile ana hizmet birimlerinin uzantısı veya tamamlayıcısı niteliğindeki hizmetleri yaptırdıkları kişilerle olan ilişkilerinde uygulanmaz hükümleri ilave açıklama ve kılavuzlara ihtiyaç gerektirmektedir.

Üçüncü tarafa güven ilkesi ile ilgili FATF (Financial Action Task Force) kaynaklarına dönüldüğünde; karşı tarafın riskli bölgelerde yer alması durumunda üçüncü tarafa güven ilkesi yerine FATF’in 8 inci tavsiyesi ve açıklama notlarındaki yüzyüze görüşülmeyen (non- face to face) müşterilerle ilgili ilave tedbirlerin alınması ve güven ilkesi koşullarının sağlan- ması anlaşılmaktadır.

Yine finansal kuruluşların acente ve benzeri hizmet birimleri olan ilişkilerde kimlik tespi- tinin bu organlarca yapıldığı durumlarda (örneğin bankaların müşterilerinin kredi kartı teslimi ile adreslerinde kimlik bilgi veya belgelerinin alınmasında kullandıkları kargo şirketlerinden veya tüketici finansman şirketlerinin bayileri aracılığı ile kredi satışları) üçüncü tarafa güven ilkesi uygulanmayacağı, FATF açıklamalarına göre bu aracıların bankanın bir uzvu gibi değerlendirildiği ve bu aracıların elde ettikleri kimlik belge veya dökümlerini yükümlülere gecikmeksizin aktarmasının esas olduğu anlaşılmaktadır. Üçüncü tarafa güvenildiği durum- larda karşı taraftan kimlik belgesinin temin edilmesine gerek olmayıp, istenilmesi halinde karşı tarafın ibraz edebilmesi gerekir.

Üçüncü tarafa güven ilkesinin finansal kuruluşların kendi aralarında müşterileri adına yaptıkları işlemlerde uygulanmaz ifadesi ise, bu ilke ile getirilmesi gereken kolaylıkların uygulanamaz olduğu gibi maddeyi inkar eden bir ifade olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü üçüncü tarafa güven ilkesi güvenilir ülkelerin finansal kurumlarının müşterileri için yaptıkları hizmetlerde müşterinin diğer finansal kurumdaki bilgilerine güvenilerek bu müşteri adına hesap açılması, yatırım işlemleri yapılması gibi işlem tesis edilmesidir.2

Yönetmeliğin işlemin reddi ve iş ilişkisinin sona erdirilmesi başlıklı 22. maddesinde da- ha önce elde edilen müşteri kimlik bilgilerinin yeterliliği ve doğruluğu konusunda şüphe duyulması nedeniyle yapılması gereken kimlik tespit ve teyidinin yapılamadığı durumda iş ilişkisi sona erdirilmesi istenmektedir. Diğer Kanun ve sair mevzuattan kaynaklanan neden- lerle, her durumda müşteri ilişkisinin derhal sona erdirilmesi mümkün olmayabilir. Örneğin, hesap üzerinde ibraz edilmemiş çek yaprağının tanımlı olması, nakit kredi riski, süresiz teminat mektubu, otomatik ödeme talimatı, haciz, kanuni takip gibi durumlar müşteri ilişkisinin sona erdirilmesini engelleyen durumlardır.

Yönetmeliğin 24. maddesinde “Bankaların kendi nam ve hesaplarına aralarında ger- çekleştirdikleri transferler ile kart numaralarının mesajlarda kullanılması kaydıyla, kredi ve

(5)

banka kartları kullanılarak gerçekleştirilen transferlerde yurtiçi ve dışı transferlere ilişkin mesajlarda yer alacak zorunlu bilgiler açısından birinci ve ikinci fıkra kapsamı dışındadır.”

ifadesinin, “Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu”nun 8. maddesinde yer alan; “Kart çıkaran kuruluşlar, kartların kullanılması bir kod numarası, şifre ya da kimliği belirleyici başka bir yöntemin kullanılmasını gerektiriyorsa, bu tür bilgilerin gizli kalması amacıyla gerekli önlemleri almak ve harcama ve alacak belgesinin müşteri nüshası üzerinde ve yazışmalarda kart numarasının açıkça yer almasını engellemekle yükümlüdür” ifadeyle çelişip çelişmediği konusunda tereddüt oluşmuştur.

5549 sayılı Kanuna göre yapılan soruşturmalarda, inceleme makamından haklarında inceleme yapılan kişi ve kurumlar hakkında işlemlerine ilişkin bilgi istenilmesinin yanında şüpheli işlem bildirimi yapılıp yapılmadığına dair bilgiler de talep edilmektedir. Yönetmeliğin 29. maddesinde Yükümlüler, Başkanlığa şüpheli işlem bildiriminde bulunulduğuna veya bulunulacağına dair, yükümlülük denetimi ile görevlendirilen denetim elemanlarına ve yargılama sırasında mahkemelere verilen bilgiler dışında, özel kanunlarda hüküm bulunsa dahi işleme taraf olanlar dâhil olmak üzere hiç kimseye bilgi veremezler hükmü kapsamında bu kanun kapsamında inceleme yapan mercilerin taleplerinin yerine getirilip getirilmeyeceği- nin bankalara ve ilgili kurumlara Başkanlıkça duyurulması ihtiyacı vardır.

Yönetmeliğe göre; yükümlüler her türlü ortamdaki, yükümlülüklerine ve işlemlerine iliş- kin belgeleri düzenleme tarihinden, defter ve kayıtları ise son kayıt tarihinden; kimlik tespitine ilişkin belge ve kayıtları son işlem tarihinden itibaren sekiz yıl süre ile muhafaza etmek ve istenmesi halinde yetkililere ibraz etmek zorundadır. Yükümlü nezdindeki hesaplarla ilgili kimlik tespitine ilişkin belgelerin muhafaza süresinin başlangıç tarihi hesabın kapatıldığı tarihtir denilmektedir. Maddede yer alan “yükümlü nezdindeki hesaplarla ilgili kimlik tespitine ilişkin belgelerin muhafaza süresinin başlangıç tarihi hesabın kapatıldığı tarihtir.” hükmü bankaların arşiv uygulamalarında önemli karışıklıklara neden olabilecektir. Bu maddedeki hükmün diğer resmi kurumların düzenlemelerinde olan hesapta zaman aşımını kesen veya kesmeyen işlemler açısından değerlendirildiğinde kendisine ulaşılmayan ve bakiyesi TMSF’ye devredilecek hesapların bankalarca kapatılması işlem olarak kabul edilmesi ve bu durumunda bu işlemden sonra bankanın ilave sekiz yıllık kayıt saklama süresinin başlayaca- ğı gibi bir sonuca veya yoruma yol açabilecektir.3

Sonuç olarak, Bankaların yeni yönetmelik kapsamında uygulamaların geliştirilmesi ve uyum anlamında MASAK’la yakın işbirliği içinde başlangıçta yaşanacak sancılar olsa da zamanla aksaklıkların giderileceği, ülkemizin para aklama suçu ile mücadelede uluslararası standartlara yanıt veren bir sistem oluşturması sektörün güvenilirliği ve itibarı açısından da çok olumlu etkilere neden olacaktır.

Dipnotlar

1 Yönetmelik 9 Ocak 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

2 FATF methodology: “Where there is a contract to outsource CDD, R.9 does not apply because, the outsource or agent is to be regarded as synonymous with the financial institution i.e the process and documentation are those of the financial institution itself.”

3 Bankaların Kuruluş ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik, Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Emanet Ve Alacaklar, Madde 35 - 1. Bankalar nezdindeki her türlü mevduat, emanet ve alacaklardan, son talep, işlem veya mudiin herhangi bir şekilde yazılı bir talimatı tarihinden başlayarak on yıl geçtiği halde hak sahiplerince aranılmamış olanlar zamanaşımına uğrar. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan, Resmi Gazete Tarih: 27/06/2001, Sayı: 24445.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yönetmeliğin 17’inci maddesi, yükümlülerin, bir başkası hesabına hareket edilip edilmediğini ve işlemin gerçek faydalanıcısının kimliğini tespit etmek için

Şirket; müşterinin, müşteri adına hareket eden kişinin ve gerçek faydalanıcının kimliğinin tespiti ve iş ilişkisinin veya işlemin amacı hakkında bilgi elde

(1) Yurt dışında yerleşik tüzel kişilerin kimlik tespiti; Türkiye’de yerleşik tüzel kişiler için aranan belgelere ilgili ülkede tekabül eden belgelerin Türkiye

Şirket, Suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi kapsamında müşteri kabulü ile ilgili olarak aşağıda belirtilen ilkeleri

Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan ve 01/04/2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olan “Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine

Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan ve 01/04/2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olan “Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine

çalışanlarının suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi konusundaki 5549 sayılı “Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun”

(2) Yönetim kurulu, birinci fıkra kapsamında; uyum görevlisi atamak, uyum görevlisinin ve uyum biriminin yetki ve sorumluluklarını açık bir şekilde ve yazılı