• Sonuç bulunamadı

harita ve kadastro mühendisliği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "harita ve kadastro mühendisliği"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

harita ve kadastro

mühendisliği

Dört ayda bir Ocak, Mayıs, Eylül aylarında yayınlanır, yayın Sayı : 4i$

JüyliH 1978 Sahibi : Harita ve Kadastro Mühendisleri adına Başkan : Celâl BEŞİK-TEPE, Sorumlu Müdür : Nejdet U- ĞUREL, Yayın Kurulu : Servet KA- RAMAN, Feyza PlRSELİMOĞLU, Ziya SÖNMEZ, Osman YANIÇOĞLU Yönetim ve Başvurma Yeri : Konur Sokak 4/3 Yenişehir - ANKARA Tel. : 17 46 52

İLÂN TARİFESİ

Arka dış kapak = 5000 TL.

Ön iç kapak = 4500 »

Arka iç kapak = 4000 »

İç sahifeler = 3000 »

Yarım sahifeler = 2000 »

1/4 sayife = 1000 »

Devamlı ilân verenlere % 20 indirim yapılır.

?Yayınlanan bütün yazılara telif ve tercüme hakkı ödenir.

?Gönderilen yazılar yayınlansın yayınlanmasın geri verilmez.

?Yazı ve ilânlardaki fikirler yazarlarına aittir. Odayı ve Dergiyi sorumlu kılmaz.

?Çevirilerden doğacak her türlü sorumluluk çevirene aittir.

?Dergide yayınlanmak üzere gönderilen yazılar daktilo ile seyrek satır olarak yazılması, sekilerin aydıngere çini mürekkeple çizilmesi, şekil yerlerinin belirtilmesi ve yazıların imzalanmış olarak iki nüsha gön derilmesi lazımdır. Kısa yazılar tercih edilir.

Fiatı : 20 TL. Yıllık abone : 50 TL.

(2)
(3)

A&.ve A^. ler Âı veya Bj, açılarının 1 birim için örneğin A için Logaritmadaki değişme miktarlarıdır.

Örneğin A, = 59s, 0250 için AA/( = 0,00000051 = 0,51x10-6 dır. Şu halde formüldeki bütün A katsayılarındaki 10-6 çarpanı bulunmaktadır. Aynı çarpan w değerinde de bulunduğundan bütün terimlerin 106 ile çarpılması ile bu katsayılar uygun bir büyüklüğe getirilir. Logaritma cetvellerinde açıların sinüs logaritmalarının bulunduğu sütunun yanında ayrı bir sütunda bu değerler verilmiştir.

Buradaki değerler 1° için olduğudan bunların 100 e bölünmesi gerekir. Ayrıca 2. bölgedeki açılar için A değerlerinin eksi olduğuna da dikkat etmek gerekir. 6 basamaklı Logaritma cetvellerinde 20g a kadar olan açıların sinüs logaritmaları her 10 cc için direkt verildiğinden buradaki farkların 10 a bölünmesi gerekir. Bu farkların sıfır olduğu yerlerde, örneğin A = 92,g 7685 için bazı uygulamalarda A

= o alındığı gibi bazı uygulamalarda daha geniş bir aralıktan (bu örnekte 1 ° için) hesaplanarak A

= 0,08 alınmaktadır. Bu farklılık yuvarlatma hatası içerisinde kalmaktadır.

Şekil 1 de 4 üçgenli santral ağ doğrul- tu yönteminde dengelenecektir. 4 ad- et üçgen kapanma koşulundan başka E santral noktası etrafında yazılacak bir kenar koşulu vardır. Bu koşul Bu fark 10s ile çarpılırsa

wtog = + 11, 7

elde edilir. Bu duruma göre doğrultu farkları sütunundaki indislerin işaretine göre ve paydadaki terimlerin hepsinin başında bir eksi işareti olduğu da dikkate alınarak

0,51 V2-0,51 v,+l,4S v, ,-1,48 v10+0,50 v8-O,5O v,+0,73 v5-0,73 vı-0,20 v,2+0,20 v,,-1,10 v9+l,10 vr0,55 v6+0,55 vrl,29 v3+l,29 v2+11,7=0

yazılır. Bu denklem düzenlenirse:

-0,51 v,+l,80 V2-l,29 v3-0,73 V4+l,28 vs-0,55 vc-0,50 vr+l,60 v8-l510 vrl,48 v,0+l,68 vir0,20

v,2+11,7=0 (7)

elde edilir.

İşlem kontrolü için son yazılan denklemde bir noktadaki ışınlara ait A katsayılarının cebrik toplamı sıfır olmalıdır.

__

2 —

(4)
(5)

yazdır. Yukarıdaki örneği bu yöntemde hesaplayabilmek için önce Wd kapanma hatası hesaplanır _ sin 59,0250 sin 27,4366 sin 59,9063 sin 48,0788

Wd ~" sin 82,3062 sin 35,3651 sin 56,8240 sin 31,0579 "

wd = 1,0000269 — 1 = 0,0000269 w i6g = p"/Wd olduğundan w !og = 636620x0,0000269 = 17,12

elde edilir. Buradaki 0,03 farklılık yuvarlatmalardan meydana gelmektedir ve sonucu etkilemez. Wd değerini hesapladıktan sonra katsayıların cot değerleri de cep elektroknik hesaplayıcılarmdan alınarak koşul denklemi yazılır. Grad açılı çalışan hesaplayıcılarla Wa değeri kolayca hesaplanabilir. Aşağıda buna ait işlem sırasını gösteren bir program verilmiştir :

Eğer sadece derece ile çalışan bir makina varsa bu durumda grad olarak verilmiş açıların 0,9 la çarpı- lıp sinüsleri alınarak bir kesir oluşturulur ve daha sonra bu kesrin değeri hesaplanır. Ya da eğer maki- nada parentez tuşları varsa bu işlem doğrudan doğruya yapılır. Hesap inceliği yönünden bu ikinci yol izlenmelidir. Çünkü makinanm içerisinde göstergede verdiği basamaktan daha fazla basamakta işlem yapılmaktadır. Bazı makina tiplerinde bulunan exp (exponent) tuşlarından da bu konuda ya- rarlanılabilir. Açı yazılarak sin tuşuna basılır ve arkasından exp tuşuna basılırsa göstergeden daha fazla basamakta sin değeri elde edilir. Aşağıda parentez tuşu olan ve derece ile cali ş in bir makinada Wd değerinin hesaplanmasındaki işlem sırası gösterilmektedir.

__

A _

(6)

Çok bellekli makinalarda bu işlemler daha da kolaylaşır. Belleklere yerleştirilen açılar (derece ile ça- lışan makinalarda 0,9 la çarpılmış değerler) den birtaraftan katsayılar için cot değerleri alınır ve diğer taraftan wa değeri için sin değerleri çarpılıp bölünerek hesaplama yapılır.

1 : 2500 ve daha büyük ölçekli Harita ve planların yapımına ait teknik yönetmeliğin 98. maddesinde kenar koşullarının kapanma hatasını logaritmanın 6. basamağı cinsinden vermiştir. Gelişen olanaklarla bir elektronik makina ile kenar koşulunun doğrusallaştırılması yapılıyorsa ilgili madde değiştirilmeli veya en azından aşağıdaki gibi bir ifadenin eklenmesi gerekir :

Madde 98 — ...doğal değerlerle yapılan hesaplamalarda kenar koşulu kesrinin 1 den farkı 6. basa- makta I. grup yerlerde 31, II. grup yerlerde 383III. grup yerlerde 44, IV. grup yerlerde 55 ve V. grup yerlerde 69'u geçinemelidir.

Yukarıdaki örnekte Wd değeri 6. basamakta 26,9 olduğundan I. grup için geçerli olmaktadır.

ÎL AN

Harita Mühendisinin İhtiyacı Yeni " TAKEOMETRE CETVELİ „ Kitabı 100 Sayfa 200 metreye kadar Ederi : 200 TL.

ödemeli İsteme Adresi : Bedri Cemal KOÇ Uncular Caddesi No. 55

Üsküdar ÎSTANBUL

ÎST. Tel. : 33 36 31 ANK. Tel. : 25 22 09

- 5 -

(7)

. JEODEZİ ÂLETLERİ

« FOTOGRAMETEİ ÂLETLERİ . MİKROSKOPLAR

. LÂBORATUVAR CİHAZLARI

. EIM (ELEKTRONİK MESAFE ÖLÇÜ) ÂLETLERİ 1 m - 2 km »den 60 ton 'ye kadar ve ötesi

» J

EODEZİK PROGRAMLI ELEKTRONİK HESAP MAKİMALAPI

.

OTOKATİK TERSİMAT SİSTEMLERİ

.(REMOTE SEKSİMİ)» VİDEO - DİJİTAL GÖRÜNTÜ İŞLEU SİS'İ'KÎ.İLERİ

Türkiye Umumi Mümessilliği

MAKİNA - OPTİK

TİCARET

L

İMİTEDŞİRKETİ

Merkez: üüSSLî Şube:

İstiklâl Cad. 186/8 İzmir Cad. 31/H Altmkalb Pasajz 25/10 Beyoğlu - İSTANBUL Yenişehir - AMKAJBA Bornova - İZMİR

Tel:44 01 16 - 44 17 88 Tel: 17 57 47 Tel s 18 15 88

- 6 _

(8)

GÜNCEL YERKABUĞU DEFORMASYONLARININ JEODEZİK YÖNTEMLERLE ÖLÇÜLMESİ ;

MTA Enstitüsü

Temel Araştırmalar Dairesi jeodezi Grubu.

Son 50 yıl içinde Türkiyede'oluşan dep t ıK d» y'' ı'jJk 100 <V) ı<- hay I tını ka/lrtmı di.

2 000 yıl öncesine değin uzanan tarihsel kayıtlat atı1 u > b yua<" t H dep <. ılıt Jıne olduğunu göstermekledir, (Ambraseys, 1971). C ı » ı ' , „ «-1 "*u Jkı' r < L bir olmuş ve her kezinde 30 ÖÖO kişi can vermrı >) A- i" ı. n bil ds oh un c pwaJt, yaklaşık 50 000 kişi hayatlarım kaybetmiştir. Dıı v ı ı )Vı ı iç » ^ı ı u* yıl olaıak yinelenmesinde Türkiye 0.9 değeri ile biriaci riwum bc1^.

Türkiyede dünyaca tanınan, son yüzyıl içinde büyük etkinlik gösteren fayları kapsayan, Tür- kiyenin kuzey kesimini D-B doğrultusunda kateden yaldaşık 1600 km. uzunluğunda (Ketin, 1976) Kuzey Anadolu Fay Zonu ve son birkaç yüzyıldır aldatıcı bir durgunluk içinde gözüken Doğu Ana- dolu Fay Zonu yeralmaktadır (A fit, Ç& oğlu 1^75 A>pjl, *r77).

Türkiyeniıı yoğun }c L>rae ve önemli "imy mt ezlff "^ vık tt1 uoı yu' s k olrn ah -larda yeralmaktadır. ömeğîp, Ady a^d ı», f u . 1İ İ' , J İ» m bii t r' r ı ,! vı ı u aak risk altındadır. Türkiyenin ca^'j , <. l / ı c ı o ı o ir nîı oku 1P î a1y ı y <ft ' « f i ' J al t <.j ııiı gövdesi 7-8 büyüklüğünde dcui. 'un t Jjııa tc'cUj' R^ı ı A d lu " 11 '' >ı u î Lkı^dır (Arpat, 1977).

Bu koşullarda depre »İİUJİ in îdje ,>n . dt ı'ı bayı k ' ıı oa ı oL ifjı oıtd<du Atıak bugüne değin Türkiye'de depxunleı«" j »îıl. çalı^rî Jt ı y^ı^sı/dj nn f IK 'la t auşmf vı otjjditrı »h™

çoğunlukla zamanın işlevidi vz çe ulı dv plıolaı ksp «ıma^tadu. Dcparle tcnmıa v o x^dt_n kestirme Konusunda her ülke kendi tektoniğini ve depremselliğini değerlendirmek zorundadır.

Depremleri tanımak ve önceden kestirmek konusunda tek bir alet ve yöntem yeterli değildir.

Çeşitli disiplinlerdeki yöntemlerin ortak uygulamasıyla yaklaşık bir sonuca varılabilir. Bu yöntemler arasında yerkabuğu deformasyonlarmm izlenmesi depremler ve faylarla ilgili önemli veriler sağlamak- tadır. Bu verilerin hemen hemen tümü günümüzde jeodezik yöntemlerle elde edilmektedir.

GÜNCEL YERKABUĞU DEFORMASYONLARI VE JEODEZÎK YÖNTEMLER

Yerkabuğu sürekli bir devinim içindedir. Bu devinim tektonik olarak diri olan alanlarda gerilme birikimini oluşturmaktadır. Bu gerilmeler yerkabuğunun direnç gösteremeyeceği bir düzeye ulaştığında yerkabuğunda mevcut olan yada o sırada oluşan çatlama yüzeylerinin iki tarafındaki bloklar göreceli olarak devinerek denge durumuna ulaşırlar. Böylece serbestleyen enerji sismik dalgalarla heryana dağılarak deprem olayım oluşturur.

Günümüzde Jeodezik yöntemlerin uygulama alanlarının boyutları ülkelerin tektonik koşul- larına bağlıdır. Örneğin karışık bir Jeolojik yapıya sahip Japonya da tüm ülkeyi kapsayan deformasyon ölçümleri yapılmaktadır. Deformasyonun ortaya çıktığı alanlarda depremlerin önceden kestirilmesinde kullanılan tüm yöntemler yoğun pir biçimde uygulanmaktadır. Diğer bir seçenek ise fay zonlarında bu çalışmaların yoğunlaştırılmasıdır. Örneğin bu tür çalışmalar Amerikada San Andreas Fayı boyunca yoğun olarak sürdürülmektedir.

Yerkabuğu deformasyönlarınm ölçümü iki ayrı bileşende yapılmaktadır, 1)Yatay yerkabuğu deformasyon ölçmeleri,

2)Düşey yerkabuğu deformasyon ölçmeleri,

Yatay yerkabuğu deformasyonlarmın ölçümü yer üzerinde kurulan durak noktalan arasında yapılan doğrultu açı yada uzunluk ölçümlerinin belirli zaman aralıkları ile yinelenmesidir. Ölçüm sonuçlarının gösterdiği aykırılıklardan yararlanarak söz konusu bölgedeki, ölçüm hatalarının dışına taşan verilerden yatay devinim bileşenleri elde ediliı-. Bu veriler o bölgedeki belirli zaman arahğmdaki gerilme hızını verir. Bu ölçmelerin daha geniş alanlara da uyarlanmasıyla yerkabuğu devinimlerinin dağılım kuralları belirlenebilir.

- 7 -

(9)

Düşey yerkabuğu deformasyonlarnun ölçümü ise yaygın olarak geometrik nivelman yöntemiyle gerçekleştirilir. Sağlam yereylere inşaa edilen Nivelman noktalarının oluşturduğu güzergahlarda bu noktalar arasındaki düzey farkları saptanır. Belirli zaman aralıkları ile yinelenen ölçümler sonunda bu aykırılıklar yardımıyla düşey kabuk deformasyonlan ortaya çıkarılır.

Günümüzde duyarlı nivolarla yapılan ölçü yinelemeleriyle yaklaşık 1 mm/Km, ye kadar olan düşey kabuk deformasyonlan belirlenebilmektedir. Son yıllarda Elektro - Optik uzaklık ölçerlerin kullanım alanına girmesiyle de yatay yer kabuğu devinimlerinin daha duyarlı, kolay ve ekonomik bir biçimde ölçümü olanak kazanmıştır. Bu aletlerle yer üzerindeki iki durak noktası arasında ışık ışınının gidiş dönüş zamanı ölçülmektedir. Bu yolla 50-60 Km. ye kadar olan uzaklıklar ölçülebilmektedir. Bu aletler ışık ışınının modülasyonu ile çalışmaktadır. (Genlik modülasyonu: Jeodimetre3 Polarizasyon doğrultu- sunda modülasyon: Mekometre). Bu tür aletlerde ölçme doğrulukları atmosferik koşullarla önemli ölçüde kısıtlanmıştır. Bugün, atmosferik koşullardan en az etkilenen Laser ışınının bu aletlerde kulla- nımıyla ölçme incelikleri >oldukca artırılmıştır. (10-6 oransal hata). Ancak iki veya daha fazla dalganın ölçmelerde kullanılmasıyla daha yüksek doğruluk elde etmek olanaklıdır (10-? oransal hata). Çeşitli ülkelerde bu aletler prototip olarak kullanılmaktadır (Hugget ve Siater. 1975).

Jeodezik çalışmalar son 10 yıldır çeşitli ülkelerin depremleri önceden kestirms programlarında önemli bir yer tutmaktadır. Örneğin Japonya'da 1965 1975 yılları arasında depremlerin önceden kes- tilmesine yönelik çalışmalar için yaklaşık yarım milyar TL. harcanmıştır. Bu çalışmalar içinde Jeodezik yöntemler ağırlıktadır. Ülkeyi kaplayan 6000 durak noktalı ülke nirengi ağının bütünü Laserli Elektro-Optik uzunluk ölçerlerle her beş yılda bir ölçülmektedir. Ayrıca 20030 Knı.yi aşan birinci derece nivelman ağının ölçümleri de beş yıllık zaman aralıklarıyla yinelenmektedir (Rikitake, 1975)

Amerika da ise on yıllık bir süreci kapsayan depremleri önceden kestirme programında Jeo- dezik yöntemler daha geniş ve değişik uygulamalarıyla yeralmaktadır. Sovyetler Birliğinde düşey kabuk devinimlerinin ölçümü ağırlık kazanmıştır. Bu ülkelerin yanı sıra Çin5 Avustralya vb. birçok ülkede Jeodezik yöntemler uygulana gelmektedir. Ancak bugüne değin Türkiyede yerkabuğu deformasyon- Iarmın ölçülmesi doğrultusunda gerekli çalışmalar yapılmamıştır.

ÜLKEMİZDE ÖNEMLİ DEPREM ALANLARI VE YAPILABİLECEK ÇALIŞMALAR Çalışmaların başlıca amacı depremlerin önceden kestirilmesine katkıda bulunacak ve söz konusu bölgelerde yeralan diri fayların tanınmasına olanak verecektir. Belirli zaman aralıklarında yinelenen ölçümlerle bu bölgelerdeki olası kabuk deformasyonlarının yıllık sayısal değerlerinin ortaya çıkarılması, değişimlerinin izlenmesi mümkün olacaktır.

Jeodezik çalışmaların Türkiye'de fay zonlarınm bütününü kapsamasının yaran büyüktür. Önce- likle kabuk deformasyonlarınm yoğunlaştığı alanları saptamak ve bu bölgelerde daha sonra diğer yön- temlerle beraber yoğun bir araştırmanın başlatılması ile depremlerin önceden kestirilmesi olanak kaza- nacaktır. Ayrıca bu tür çalışmalarla önemli Jeodinamik sorunlara ışık tutabilecek veriler de elde edi- lebileceketir. Bu denli geniş çalışmalar çeşitli ülkelerde yalmzca bu amaca yönelik kuruluşlar tarafından yürütülmektedir. Türkiyede fay zonlarınm geniş alanlara yayıldığı ve bu tür çalışmaların bugüne değin uygulanmadığı gözönüne alınarak, çalışmalara başlangıç olarak nüfus yoğunluğu, endüstriyel alanlar, tarihsel depremsellik gibi etmenler gözetilerek Jeolojik ve jeomorfolojik gözlemlerle yer kabuğu deformasyonunun belirgin olarak saptanabildiği alanlar seçilmelidir.

Jeodezik yöntemler, diğer yöntemlerle karşılaştırıldığında az bir giderle yürütülebilecek bir yöntem olarak görünmektedir. Ancak, Türkiyedeki güncel kabuk deformasyonlanna ilişkin sayısal hiç bir veri olmadığından bu çalışmalar sürekli olarak yürütülmelidir. Kısa sürede sonuç almamıya- cağı unutulmamalıdır.

DOĞU ANADOLU FAY ZONU VE ÇALIŞMALAR

Karlıova ilçesi ile Hazar gölü arasında bir fay zonunun varlığı geçmiş senelerde bilim adamları tarafından konu edilmiştir. Fayın Karlıova ilçesi ile Bingöl arasındaki bölümünün bir parçası MTA tarafından yayımlanmış 1:500 000 ölçekli jeoloji haritasında gösterilmiştir. Ketin (1966) tarafından düzenlenmiş olan 1:2 500 000 ölçekli Türkiye Tektonik haritasında Göynük vadisinde aynı fay parçası gösterilmiştir. Ketin ve Güçlü (1968) tarafından hazırlanmış Türkiye Sismotektonik haritasında da aynı fay parçası işaretlenmiştir. Seymen ve Aydın (1972) sol yanal doğrultu atımlı bir fayın zonal gelişmesinden sözetmiş, 22 Mayıs 1971 Bingöl depremi ile bu fay zonu arasında bir ilişki kurmaya

__

(10)

cJı.iiıi.*'1 lu ^ ı p ı ı ve SIK-;'n(W7?)ıyn dedene, i!i',km çalı rooLu nida hv favı ve bölgemi tektoniğini i rc'ı ini ktoij. > vihrında fr.ym bulıı<i'Ui"u rrgıafı bolj/cdctı cnnlrnuek fjydın "Doğu Anadolu f'yı ol > * / ınu'lerdn. K,)t!ıov-Biti';ol aia'mdılı ftylua cL uUtat IaIu-1Ia.a< ata'indaH fay- ları vt '»I ]' iı riojtuiaı atmık oldakh ıru oıtıya çıkaiDsısldidıı. Kıtlıova-Palu ırasında uzanan fay zoııunnn Öiu Deniz iıy i,:jtpmi ile IrglonrT1 olorılığı iminde duımuıhıiıt Daha sonra (19/5) ilk ke7 Arprt ıc c > (»İ,1U Palu ile Antakya atasında v rolan ve sozu cdıkıi bağlantıyı ıt'layan bolümü ele a'tırU çplı-ıi'i'Jaıdır. BÜ çalişmolaaıfl di Uofiu Amdolu Fay Sı t ••mı adını kulldiunr ididir. Doğu Aınıolu Pa-j ,onunun dif r uslenıleıle Jitfeitu incelemişler yaıattijı çcvıc »o;unlan ve gctcklı rîf'^'lç'ji'i'iıl ı h m "unda onciieı jyîifnujlerdu. T)o/v At< «tlolu 1 av borumun/ıtıiaiı/aman duiguit- l'ı ^ ı 'i » * (if Oıîiidûii < lu tu ı nü, bu alın'irda < »I buyu1' ı l r j ı ı eminin mı , hm gtlJipuıı ve

" irb ' <" ^ım 'JI' ('■y r ııiıpr A1 p bln^mni 1'n/ıy-loyi1, j Inv i» ti ılc (;th?meVıe olduğunu \e OI

> D »ji C" " Kiıiit.' Lr,' s b i l ıdu ',11'ıu onı/a Jo/mujlaiüic

Î* t» A< tflolu t>{ r 7<>ıi" >u u miiyMii vıl ı,ıu îr "ı/ip 1" b i'.ınıu >ıllıl 1 / ı t n fVıoc 1966) floki)indt'l'j dev'ti nünden et1 ılenHiil^uıt. if>71 I'mpol ve 197J de Lıtcdt 'ilu in dtprenıleı bu devini 'ii kımt'an"!i"d!.-. (\rpat ve 'J »top-lıı, 197? A pt>t 1977). Dn<nı Anadolu I'ayınınban kesimleri ' vvvı ıj7de y<An İtici bu rHupunhık irinde i'eleı de germişte çok buyuL dcpiemlere sahne olduğu büiıuıieVtedir. (Ambıasseys, 1970, 1971).

Alcf el 1. lyıtl'jin yfteısiz'ıği, «on 70 yıl içinde oluşjn depıcmlemı a/lıgı, tanfaseJ depıemlere ûı k ı ' i } . it' 'in dıp'cıııkıiı i eır-1'- ^ıK"m b^lnleyenıme&j gibi n-dttılı ılc bu fay /onu gınumuze dıpıu , ı t f i i ı i r!(',' Icodınlt «n an Lir AİK *<k üoyı Anıdolu F.ıyıum çol. etkin olduğu; morfolojik (huunı ii-ırüiH'nj \>ıv\> 'i,ı r;-nplı; ı, fayhtid dof'U'al ve u'nn olu(İ4u, i»y bo}unra sualanan haıa- LıLı ,rjbı vı ı) ı 1»n î o' * rj aul^ılmıkudu (Aıpat, 19/7;

f m v A i ) ı't '■! Y\y Yom) i] ünde ,,p 40 yıl ı^ut'lo oluşan dqıiemlerin yer şekilleri ile b 4 ı ılı' ı'i c ypn'l >ı «ı ı jıirlctsi ■ thl it j,o'n>ldığmdt. ıc Dıyu AnadıOu I ayı ılc kuşılaştmldıgında 7-o bj/ul 'u<"ı İWU 'lıpjoiü'eiıü oluşabileni ouloşıtonkıadır (Aıpıi, J977).

/ ym zdipandı Do5" Aiudolu Fay 7onu yeıleşme ıncti.c/lcrinin yoğunluk kazandığı bir zon- dnr. Binini1 /ni'~i/ < T)ç*'lcı K'tıajollan ve Demiroyollaıı jer yeı fay zotnıııu Demektedir. Kaılalkaya ve Sürgü barajlaıı fay zonu içinde kalmaktadır. Türkiyenin en büyük barajlarından biri olacak Karakaya barajı da faydan 14 Km. uzaktadır.

Doğu Anadolu Fay zonunun bütününün Jeodezik ağlar ile kaplanması, özellikle bu bölgedeki gerilim birikimini, Arap levhasının göreceli deviniminin dağılım kurallarım, elastik deformasyonların yoğunlaştığı alanların ortaya çıkarılmasına olanak verecektir. Başlangıç olarak Karakaya bölgesi seçile- bilir. Bu bölgede, Fayın yaklaşık 20 Km. lik bir bölümünün baraj rezervuarı içinde kalması ile yerey- deki gözenek basıncının artarak uzun süreli elastik deformasyon birikimi ile oluşmuş olması ihtimali bu bölgede, kayaçların karşı dirençlerinin zayıflamasına yol açacağı, oluşabilecek ani yada yavaş gerilim serbestlemelerinin belirgin olarak izlenebileceği bir bölge olması gözönüne alınmalıdır.

Yapılacak çalışma bölgedeki yerkabuğu deformasyonlanmn özellikle rezervuarın dolma süresi içinde yoğun bir biçimde ölçülmesini amaçlamalıdır.

Ölçme koşullarına uygun olarak rezervuarın kaplıyacağı alandan geçen fay boyunca, kısa kenarlı aralıklı ölçüm ağlan kurulmalı ve bölgede deformasyonun dağılım özelliğim daha iyi belirleye- bilecek uzun kenarlı bir ölçüm ağına da yer verilmelidir.

EGE BÖLGESİ ÇALIŞMALARI

Ege Bölgesi tarih boyunca iklimsel koşullan, coğrafi konumu gibi çeşitli etmenlerle önem kazanmış, yoğun yerleşme alanlarının yer aldığı, önemli sanayi merkezlerinin bulunduğu bölgelerden biridir. Bu nedenlerle bu bölgede oluşabilecek büyük bir deprem çok sayıda can kaybına ve büyük ekonomik yıkımlara yol açacaktır. Geçmiş depremler bölgenin tektonik yapısı da gözönüne alınırsa, gerekli araştırmalara başlanmaz ve önlemler alınmazsa bu gelecek kaçınılmaz olacaktır.

Ege Bölgesinin tektoniği depremlere yönelik doğrultuda yeterince ayrıntılı olarak değerlendiril- memiştir. Yalnızca 1970 de Arpat ve Bingöl 1975 de Arpat ve Şaroğlubu bölgenin tektoniğini inceleyerek Ege Bölgesinin orta bölümlerinin yükseldiğine dair önemli veriler bulmuşlardır. Bu verilere göre Salihli-Alaşehir grabeni kabaca bu yükselmenin eksenini oluşturmaktadır.

_ y _

(11)

Araştırmacılar (Arpat ve Şaroğiu) 1969 Bingöl depreminden sonra yaptıkları çalışmalarda Alaşehir vadisinin bir graben olduğunu kanıtlayan deliller bulmuşlardır. Ege Bölgesinin grabenlerini oluşturan nedenin yerkabuğundaki bir kabartı olma olasılığı doğrultusunda deliller bulmuşlardır.

Yapılması gerekli çalışmalar için öneriler getirmişlerdir. Çöküntü havzalarının yerkabuğunun bölgesel kabarmasıyîa oluşan gerilim serbestleme bölgeleri olduklarını aşağıdaki olası kanıtlara dayandırmışlardır:

Çöküntü havzaları gerilim serbestlemelerine işaret eden havzalardır.

Bölge bütünüyle yükselmektedir.

Bölgede jeotermal gradyan olağanüstü yüksektir, Bölgenin sismik etkinliği fazladır.

Bu kabartının varlığının araştırılmasında getirdikleri öneriler arasında dönemsel ölçmelerle bölgenin genel olarak yükselip yükselmediğinin bölgenin genel olarak genişleyip genişlemediğinin bu ölçmelerde hedef olması gereğine işaret etmişlerdir. Bu ölçmelerle bölgede oluşacak depremlerin oluşum mekanizmasına ilişkin önemli veriler elde edileceğini belirtmişlerdir.

Daha sonra yine araştırmacılar Büyük Menderes vadisiaia günümüzdeki özelliklerini değer- lendermişlerdir. Bölgenin çarpılmakta olduğunu ve bağıl olarak yükselen kısmm kuzey ve kuzeybatı olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Bölgedeki diğer grabenlere oranla depremseîliğin daha az olmasına karşın önemli yıkıcı büyüklükte depremlere sahne olabileceğini belirtmişlerdir. Büyük Menderes vadisini enine kesen yüksek duyarlıkta nivelman hatlarının kurulmasını önermişler, gerekli güzergahları belirtmişlerdir, (Söke ile Bafa gölü arasında : Söke Milas yolu boyunca, încirliova kuzeyinden Ko- çarlı'ya, Nazilli'den Güneye yol boyunca.)

Yukarıda sözü edilen görüşler gözetilerek bölgede yapılması gerekli çalışmalar iki bölümde toplanabilir : 1) Bölgenin bütününü kaplayan bir duyarlı nivelman ağını 5-10 yıllık dönemlerle ölç- mek 2) Kısa nivelman güzergahîanyla 6 ay - 1 yıllık zaman aralıklarıyla sürekli ölçmeler yapmak.

Bölgenin yükselmesini saptamak, deformasyonlarm evrelerini ve hızlarını belirlemek amacıyla Ege Bölgesinin batısını kuzey güney doğrultusunda örten duyarlı nivelman ağı kurulmalıdır. Bu ağ kıyılara kurulacak birkaç mareograf istasyonuna bağlanmalıdır. Böylece bölgenin bütünü denetim altına alınabileceği gibi elde edilen sonuçîaı mutlak değerler olacaktır. Aynca enetilen Mareograf istasyonları uzun süreli kayıtların değerlendirilmesiyle kıyıların deniz düzeyine olan düşey devinimle- rini de ortaya çıkaracaktır. Böyle bir çalışmanın yürütülebilmesi için bu amaca yönelik bir kuruluşa gerek vardır. Bu çalışmalarda amaçlanan kısa sürelerde derlenebilecek, depremlerin önceden kestiril- mesine katkıda bulunabilecek ölçmeleri yapmaktır. Bu nedenle kısa ve olurunca yatay nivelman gü- zergahları ile ( sistematik hatalardan kaçınmak için ) tektonik verilerin yoğun düşey devinimler gös- terdiği ve bek lenmesi olası bölgelerde duyarlı nivelman ölçümleri yıllık yada aylık zaman aralıkları ile yinelenmelidir. Bu arada bölgede Harita Genel Mürdüriüğünün kurduğu Ülke Birinci Derece Nivelman Ağının yinelenen ölçümleri de geçmiş düşey devinimleri ortaya çıkarmak amacıyla değerlendirilmelidir.

KUZEY ANADOLU FAY ZONU ÇALIŞMALARI

Yaklaşık uzunluğu 1600 lan. yi bulan Kuzey Anadolu Fay Zonu güncel sismisitesi ile Türki- ye'nin en önemli fay zonlarrndan birisidir. 1900 yılından bu yana değin oluşan^54 büyük depremden (büyüklüğü 5.5 den büyük) 34 tanesi bu zon üzerinde oluşmuştur. Zon. üzerinde kalabalık yerleşme birimlerinin yeralması büyük endüstri merkezlerinin bulunması fay zonun önemini arttırmaktadır.

Fay zomında yapılan çeşitli çalışmalar, fay üzerindeki sağ yönlü atımın günümüze dek sap- tanan en büyük değerini 85-90 km. olarak vermektedir (Seymen, 1975). Yerkabuğu hareketi ile ilgili olarak 0.5 cm/ yıl 1-2 cm/ yıl'a kadar değişen veriler, çeşitli araştırmacılar tarafından öne sürülmek- teysede bu yerdeğiştirmelerin günümüzdeki hızı aletsel olarak saptanmamıştır. Yalnızca Gerede-Çerkeş arasında bir krip hareketi izlenmiştir (Aytun,1972). Yine aynı bölgede yapılan 1. derece Nivelman, Triîaterasyon ve Triangülasyon yineleme ölçülerinin sonuçlan (Uğur, 1974) devinimin varlığını kanıtlamaktadır.

Bu nedenle fay zonundaki güncel kabuk hareketlerini ortaya çıkarmak amacıyla çalışmalara başlangıç olarak Akyazı3 Karlıova ve Gerede - Çerkeş arasında Triangülasyon - Triîaterasyon çalış- maları ile başlanabilir.

- 1 0 -

(12)

a.) Akyazı (Dokurcun Vadisi) çalışmaları

Son 40 yıl içindeki aletsel kayıtlar bölgenin sismik etkinliğini kanıtlamaktadır. Bu süre içinde Adapazarı-Mudurnu bölgesinde (39°K-4i°K ve 29°D-32°D arasında) büyüklüğü 4.5 ile 7.9 arasında değişen 20 den fazla sayıda deprem oluşmuştur (ÎTÜ arz fiziği Enstitüsü Yay., 1967) 22 Temmuz 1967 depreminde oluşan ve yüzeyde görülen 80 km. uzunluğundaki kırıkta 190 cm. sağ yanal ve 120 cm.ye ulaşan düşey yer değiştirmeler saptanmıştır (Ambrasseys31967) Tarihsel kayıtlar, Kuzey Anadolu Fay zonunun bu bölümünün geçmişte önemli depremlere sahne olduğunu göstermektedir (Ambrasseys ve diğerleri, 1967).

Bu bölgede, Dokurcun Vadisini doğu-batı doğrultusunda kateden ve yüzeyde izlenebilen Ku- zey Anadolu Fayının bu bölümünde yatay devinim kurallarını ortaya çıkarmak amacıyla, vadinin Kuzey ve güney yamaçlarında, kenar uzunlukları 5-10 km. arasında değişen durak noktalarının oluşturduğu bir triangülasyon-trilaterasyon ağı MTA Enstitiitüsü tarafından kurulmuştur. Fay zonunun bu bölümünde düşey atım fazla ise de vadinin topoğrafik yapısı duyarlı niveîman ölçmeleri için elveriş- sizdir. Ancak bu bölgeye yerleştirilecek tiltmetreler fayın düşey devimine ilişkin önemli veriler sağla- yacaktır.

b.) Karlıova çalışmaları

Sağ yanal atımlı Kuzey Anadolu Fayı ile sol yanal atımlı Doğu Anadolu Fayı Karlıova yakınla- rında 40oîik bir açı ile kesişmektedir (Ketin,1976). Bu özelliği ile bu bölgede karmaşık kabuk hareketle- rinin beklenebileceği düşünülebilmektedir. Yakın geçmişinde bölge ve çevresinde önemli depremlerin oluşmuş olması (Varto,Bingöl depremleri) bölgede sürekli gerilim birikimlerinin oluştuğunu göstermek- tedir. Bölgenin tektoniğinin karmaşık olması3 çok sayıda fay gözlenmesi iki sistemin birleştiği bu alanda önemli tektonik olayların beklenebileceğinin kamadır. Bu bölgede geniş bir alam örtecek şekilde sık noktalı bir trilaterasyon ağı bölgenin devingenliğine ilişkin önemli veriler sağlayacaktır. Özellikle iki fay zonunun kesiştiği bu bölgedeki deformasyon dağılım özellikleri birçok jeodinamik soruna ışık tutacaktır. Bu nedenle bu bölgede Kuzey Anadolu, Doğu Andolu Faylarını kapsayan uzun kenarlı (yakl.lOkm.) bir trilaterasyon-triangüîasyon ağı kurulabilir.

c.) Gerede-Çerkeş arası çalışmaları

Söz konusu bölgede İ969 yılında bir krip hareketinin varlığı saptanmıştır. 1972 yılında yapılan ölçmelerden anlaşıldığına göre yatay Meşende 15 mm/yıl; düşey bileşende 6 mm/yıi'lık ortalama hızla Ismetpaşa bölgesinde bir deformasyon oluşmaktadır(Alnm,1972). Aym bölgede yer alan Harita Genel Müdürlüğünün ülke Nirengi ve Niveîman ağının bu bölümünde yinelenen ölçümleri değerlendirilerek 1972 de yapılan niveiman ölçümleri ile 1949 ve 1966 yıllarında yapılan ölçüler karşıîaşürılmıştır. Ancak, geçmiş yıllardaki ölçmelerde hata sınırı yorumunun eksik alınması sonucu,sistematik hataların birikimi ölçülerde görülen aykırılıkları herhangi, bir kriter olarak vermemiştir. Gerede-Çerkeş arasını örten bir ülke nirengi ağınm 1942-1943 ve 1946 ölçümleri de karşılaştırılarak 4mm.ye ulaşan göreceli yer de- ğiştirmeler saptanmışın- (Uğur, 1972). Yine aynı tarihte Gerede ve îsmetpaşa'da iki krip araştırma ağı kurulmuş ve ilk ölçümleri yapılmıştır.

Devinimin varlığım kamtlayan bu verilerin ışığı altında bu bölgede niveîman ve trilater- asyon çalışmaları yapılmalıdır. Öncelikle eski niveîman, krip ve triîaterasyon ağlarının ölçümü yinele- nerek ve elde edilen sonuçlara göre eski ağlar ya yeniden düzenlenmeli yada gereksinilen ölçüde sıklaştmlıp genişletilmelidir.

- 1 1 -

Referanslar

Benzer Belgeler

KADASTRO HARİTA (PLAN)

Ancak yer kontrol noktası ile diğer sabit tesislerin tamamının tahrip edildiği yerlerde; pafta ölçeği, ölçü yöntemi, yapım şartları, kadastrodan sonra yapılmış

Kadastro müdürlüğünce birleştirme işlemi teknik olarak tamamlanır, tescil bildirimi üç nüsha olarak düzenlenir ve ekleriyle birlikte bir üst yazıyla tapu sicil

C) Yüzden ve kuzey batıdan başlanarak D) Birden ve batıdan doğuya doğru başlanarak.. Ölçülerde kullanılan nirengi ve poligon noktaları ile düzenleme sahasına giren eski imar

Hışır, 2B işgalcilerinin belirlenmesi sürecine sadece İstanbul’da 12 bin civarında dava açılmasının nedenlerini şöyle s ıraladı: “2B alanlarında oturanların

TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası (HKMO) İstanbul Şubesi’ne TOKİ tarafından gönderilen ‘tehdit mektubu’nun yank ıları sürüyor.. TOKİ hakkında yasal

SUMMARY: In this study, an ELISA with Toxocara canis antigen was used for the determination of sero-epidemiological survey of Toxocara canis infection in urban and rural areas

Figure 5a ; Low pass filtered map (Sanver, 1974) Buraya değin bu çalışmadan elde edilen bulgular ise Batı Anadolu'da D-B doğrultulu çöküntü alanlarının oluşumu için