• Sonuç bulunamadı

HAYATIN GÜZELLİK İKSİRİ ÜÇ KELİME: UMUT-UYUT-UNUT

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "HAYATIN GÜZELLİK İKSİRİ ÜÇ KELİME: UMUT-UYUT-UNUT"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

44

D E N E M E

Hiç yüksek sesle konuşmadı; ileri yaşına rağmen yaşlı muamelesi görmedi, hep genç kaldı, genç bilindi, genç hissetti kendini. Hep bilge, aydınlık yüzü, ışıl ışıl gözleri, pampal elleriyle gönül sıcak- lığını saldığı çevresini sıcacık duygulara boğardı. Yanına gelip aç ayrılanı, çıplak gideni, hoşnut olmayanı görmüşlüğümüz olmadı.

Hayattan kopmayan müthiş bir iradeyle hep mutluydu o. En hü- zünlü günlerini yaşadı kimi zaman, acıların en büyüğünü yaşadı hayatının azımsanmayacak zamanlarında… Ağlama sesini du- yurmamak için ağıtlarını içine attı, gözyaşlarını sakladı.

Kimi zaman bedbince bir ruh hâline bürünmüş olmalı ki kimseye görünmeden ve kimseyi görmeden kendini işe verdi, teselliyi ça- lışmakta buldu. Yaşanılan andan sonraki anı düşünmeden yaşa- nacaklara yelken açtı, koştu. Hep koştu, koştu ve koştu. Koşmak bir şeylerin güzel olacağı, karanlıkların aydınlıklara dönüşeceği zamanların umuduydu. Hep umut derdi; umut ekerdi; umut biç- tirir ve sonralarına umutla sabrı boca ederek umutla bakmayı öğ- retir, öğütlerdi hep…

Hayatın ilk şiarıydı “umut”. Sihirli kelimenin, hayatın sıkıntıları- nın giderilmesinin, iyiliklerin büyülü sözü umut!

İnsanoğlunun düşünce dünyasında geleceği planlamanın, gele- cekte yaşama arzusunun varlık sebebi âdeta umut. Klinik çalış- malarından hayatın en ücra köşesindeki mutluluk kırıntılarına, en karamsar ruh hâlinden felsefi arayışlara kadar insan hayatı- nın her anında varlığını hissettiren umut… Yaşanılan anların problemleri karşısında vaziyet alışı sağlayan, geleceğe dair plan-

HAYATIN GÜZELLİK İKSİRİ

ÜÇ KELİME: UMUT-UYUT-UNUT

İsmet Çetin

TÜRK DİLİ HAZİRAN 2020 Yıl: 69 Sayı: 822

(2)

45 ..İsmet Çetin..

HAZİRAN 2020 TÜRK DİLİ

lar yaptıran, hedefe varabilmek için stratejiler geliştirilmesini sağlayan büyülü kavram umut.

Türkçede kişilere ad olan; barınakları “Umut Apartmanı”, toplumları

”Umut Mahallesi”, ortak yaşama iradesi ve iş birliğini “Umut Kooperati- fi”, maişet temini endişe ve çabasını “Umut Ticarethanesi”, takip edilecek yolu “Umut Caddesi”, açlığı bastıracak aşevini “Umut Lokantası”, sağlık endişelerinde “Umut Hastenesi”ne dönüşen büyülü kelime bizim hayat düsturumuz olmalıydı.

Olmalıydı, zira bilgemiz öyle söylerdi. En bedbin hâlimizde küskünlükleri- miz, kırgınlıklarımız, başarısızlıklarımızda hep “umut” imdadımıza yeti- şecekmiş gibi davranmamız istenirdi bilgemiz tarafından.

Tıp terimi olarak uyku, bilinçsizlik hâli. Bilinçsizlik hâli, beynin aktif ol- masına rağmen dışarıdan gelen bütün uyarılara, telkinlere kapalı; fizyolo- jik olarak kontrolsüz bedenlerin rahatlaması, biyolojik dinginlik; kişi ira- desiyle baş edilmeyen zaruri ihtiyaç. İnsan bedeninin beynin kontrolüyle dinlenmesi, dinginleşmesi; beynin daha az yorulup kendini toparlaması, daha az yorulması ve geleceğe, uyanıklığa hazırlanmasının sağlanması için yaşanılan hayattan bir an da olsa kopulması, çekilinmesi…

Uyku; dışarıdan gelen uyarılara karşı tavır alma, uyanıklık süresinde var olanları geçici süre yoklaştırma, “yarı ölüm” olması dolayısıyla daha iyi- ye, daha güzele, daha doğruya yeniden doğma, yeniden yeniliklere koşma olmalı. Bilgemiz, bu denli uzun uzun anlatmadı uykuyu bize. Uykulara varmadan önce Çocuklardan Kel Oğlan’a, Abdi ile Sapti’den Akkavak’a uza- nan geniş bir masal denizine daldırdı. İlk dualarımızı, yatak dualarımızı öğretti uykudan önce. Dualarla uyuduk, dualarla uyandık. Yollar, dualara uğurlanmak için dualarla süslendi her yanımız uyandığımız hayatımız- da… Uykunun biyolojik, psikolojik veya nörobiyolojik yönü üzerinde dur- madı; bellekte saklanan bilgilerin kalıcılaşmasına etkisini hiç söylemedi.

Bilgemiz bize “Uyut!” talimatı verdi. Uyutabildik mi bilmiyorum ama bil- gemiz hayatın ikinci düsturunu hep söylerdi: “Uyut!”

Hayatın, hayatta olacakların, kişilerin beklentilerinin, hayal kırıklıkları- nın, bedbinliklerin, hastalıkların, çaresizliklerin bir süre uykuya bırakıl- ması gerekirmiş. Bilgemiz öyle söylerdi. Hayatta zamanla alışılacak, yapı- labilecek, fırsatlar olacak, rast gelecek, aydınlık olacak, güzelleşecek, düze- lecek, başarılacak kelimeleri umutla süslenip bir süre uykuya yatırılacak.

Böylece bunların zıddı olan ne varsa beklemeye alınacak ve olumsuzluklar olmaması için uyutulacak. Bilgemiz öyle söylerdi: “Uyut!”

(3)

46 TÜRK DİLİ HAZİRAN 2020

Zihin, beden, beyin uykuya daldığında ikinci bir eden, ikinci bir zihin ve ikinci bir beden varmışçasına uyku hâlini yaşayanlara yaklaşılmaz; uyku hâline yüklenen yük öylece beklemeye alınır ve yeni beden, yeni zihin, yeni beyin dinlenir; hayata daha dinç kalkar, hayatı daha dinç yaşarmış. Kaste- dilen uyutmak; uyuklamaktan uzak, uyutmak ve uyutulmaktan ayrı, bi- yolojik olmaktan öte psikolojik kabul. Bilgemiz öyle der, öyle söyler ve öyle emrederdi: “Uyut!”

İnsanoğlu doğduğu andan itibaren yaşadığı her anın olanlarını belleğine depolar. Kendisi değilse bile başkalarının aktardıklarını veya kendisinin başkalarıyla ilgili olanları kendi belleğine nakşeder ve bir daha silmeye ça- lışmaz. Belleğinin derinliklerine gönderir, orada saklı tutar. Yeri geldiğinde çağırır, hatırlamalar ve hatıralar biçiminde yeniden yaşar. Hatırlamak, ha- tıra veya anımsamak ve anı… Unutmakla taban tabana zıt olan kavram- lar. İyiliklerin, güzelliklerin, olumlulukların bizi mutlu ettiği hatıraları bellekten çağırıp onunla mutlu olmaya çalışırken olumsuzluklar, çirkin- likler, kötülükler hatırlanınca mutsuz oluruz. Bellekte var olanları anmak, hatırlamayı canlandırır ve andan önce ne olmuşsa yeniden yaşanılmasını sağlar. İki zıtlık arasında, olumlu-olumsuz, iyi-kötü, güzel-çirkin arasında insanoğlunu bocalatır artık hatırladıklarımız…

Unutmak!

Bilgemizin üçüncü emri: “Unut!”

Belleğe saklanan, bellekte sakladığımız bilgiler kimi zaman kişinin kendi inisiyatifiyle kimi zaman da inisiyatifi dışında hatırlanmaz. Kim bilir, ha- tırlamamak mutluluk mu yoksa mutsuzluk mu verir insana…

Bellekte saklanan bilgileri zaman zaman bilerek çağırır, zaman zaman iyice beleğimizin derinliklerine hapsetmeye çalışır, prangalara vururuz. Ardın- ca bir yığın söz gelir: unutmak, unutkan, unuttum, unutkanlık, unutmuş, unutulmak, unutulan…

Bilgemizin tek kelimeyle ifade ettiği bir şey, her şeyi ifadede yeterli: “Unut!”

Tıp biliminin çalışma alanına giren unutmak; unutkanlık hastalığıyla ifa- de edilemeyecek kadar geniş anlamı olan, halk irfanında derin anlamla- rı bulunan üç hecelik bir kelime: U-nut-mak veya unutan için kullanılan u-nut-kan ya da kendimiz için kullandığımız u-nut-tum…

Unutmak; problemleri yok saymak, problemlerle birlikte yaşamaktan uzaklaşmaktır aslında. Bilgemiz öyle öğretti bize.

Unutmak; olumsuzluklardan kurtulma, düne dair olanlardan kaçmak, olanları yok saymak, var olanlarla teselli bulmak ve mutlu olmaktır.

(4)

47 ..İsmet Çetin..

HAZİRAN 2020 TÜRK DİLİ

Unutmak; ruhi rahatlama için bir yol, huzura açılan kapı, geleceğe yönlen- diren kılavuz, yarını takip eden izbasardır.

Unutmak; dinginlik, rahatlık, mutluluk, gülebilmek ve güldürebilmektir.

Unutmak; başın dik, alnın açık olması, ne kendine ne başkasına hesap ver- memektir.

Unutmak, için için yanıp göğünüp iç hesaplaşmaya varmamaktır.

Unutmak; yarını kucaklamak, yarını kucaklatmak, bugünden yarını yaşa- yabilme iradesini sergileyebilmektir.

Unutmak; olumsuzlukları, kötülükleri, karaları, çirkinlikleri hafızadan at- mak, hayata katmamaktır.

Unutmak; hayata yeniden başlamak, hayatı yeniden yaşamak, yaşatmak, yaşayabilmektir.

Unutmak; huzurun en görkemli zirvesi, belleğin sükûneti, beynin rahatı- dır.

Unutmak; baş ağrısının emi, güzelliklerin demidir, mutlu olmanın cem’idir.

Unutmak; umudun habercisi, uykunun nişanesidir.

Unutmak, yeniden doğmaktır.

Unutmak, pişman olmamaktır.

Bilgemiz, üç kelime fısıldadı kulağımıza: umut, uyut, unut.

Bu büyülü üç kelimenin özeti: problemle karşılaştığın, üstesinden gelme umuduyla donan; problemlerin çözümünde engel varsa her şeyin ilacı za- mana bırak, olmuyorsa boşa enerji harcama, unut.

Olmadı mı? UNUT GİTSİN!

Bilgemiz, bize üç kelime fısıldıyor: Umut… Uyut… Unut…

Hayatın güzellikleri içinde yüzen insanlık senfonisi alabildiğince haykırıyor:

Olmuyor be anacağım olmuyor işte! Beceriksiz bizler, umudumuzu bitir- dik; bitirdiler; bitti… Biten umudumuzu, uykulara yatırdık ve unutmama- ya çalışıyoruz. Yarının aydınlığına giden yolda hâlâ umutlar kanat çırpıyor.

Hayatın güzellikleri içinde yüzen insanlık senfonisi alabildiğince haykırı- yor:

Umut!.. Umut!.. Umut!..

Bilgemizin fısıltısı, insanlık senfonisinin gür haykırışını bastırıyor: Umut…

Uyut… Unut…

Referanslar

Benzer Belgeler

Dolunay Yeni ay Son dördün İlk dördün.. Hindistan Uzay Ajansı tarafından Ay’ın yapısını incelemek için gönderdiği Chandrayaan-1 uydusu Ay’ın yörüngesine bir

While there was no statistically significant difference between the total mean Sleep Pattern scores of the students in the intervention and control groups at the first and

İkinci titrasyon gecesinde santral apnelerin sadece uyku başlangıcında kısa bir süre ortaya çıktığı, sonrasında santral apne gelişmediği, 7 mBar CPAP basıncı ile

Literatür ilgili ana grupta tıbbi tanıya ihtiyaç duyan tek tanı olan diğer sağlık durumlarını etkileyen ruhsal etkenler tanısının özellikle birinci

1) İlköğretim ikinci kademe öğrencilerinin beden eğitimi dersine ilişkin tutumlarının olumlu olduğu bulunmuştur. 2) İlköğretim ikinci kademe öğrencilerinin

When examining the attitudes related to the course of PE according to the mothers’ educational status, it was observed that the attitude points were generally high and there

Spencer’ın eğitimin zihin, ahlak ve beden boyutlarına ilişkin görüşlerinin ele alındığı bu kitabı günümüz Türkçesi’ne uyarlarken iki hususa dikkat etmeye

Bu çalışm alarda estetik cerrahi ameliyatı olan hastalarda %71 gibi çok yüksek oranda psikiyatrik bozukluk tespit edilmiş 2(1, 750 hastadan oluşan büyük bir seride