tiği takdirde, bir mühendisin mutlaka bir üniversite- de tahsil görmüş olması hususunda ısrar etmemekte- dir. Bir çok kimselerin, fabrikada senelerce çalışarak pratik tecrübe sahibi olurken, bir yandan da gün- düzleri bir kaç saat yahut geceleri mesai saati hari- cinde kurslara devam etmek suretile nazarî kısmını
öğrenerek neticede mühendis olup ehliyetlerinin tanınmış olduğu çok kere vakidir. Büyük Britanyada
«tahsil kademesi» tâ|biri sık sık işitilir, ve bu sis- tem, ekserya ebeveyni işçi olan, nispeten genç yaşta iken çalışmağa başlayarak kendi hayatını kendi ka- zanmak mecburiyetinde olan müstesna kimselere, nazarî bilgisini, tedricen, gereken imtihanları vere- bilecek bir seviyeye yükseltmek imkânlarını bahşet- mektedir. Bu gibi kroşelerin mühendislik hakkını ka- zanmalarına hiç bir mâni yoktur. Bunlar ekseriya fa-
brika teşkilât ve idare işlerinde son derece muvaffak olurlar, mamafi daha yüksek mevkilere de eriştik- leri vâkidir.
Bir asırdan fazla bir zamandan beri Glasgovv ünivrsitesi, Londra Üniversitesinin King's Kollej i ve bahriyede teknik mevzuların nazarî öğretimi yapıl-
mış olmakla beraber, bilhassa daima işin pratik ci- heyetine ehemmiyet verilmiştir. Son kırk sene zarfın- da, Büyük Britanya fennî saihada yapılan terakkile- rin hepsi de biez, pratik cihet ihmal edilmemek şartile mühendisleriın tahsilinde güdülen gayenin nazariyat âlem'nde yapılan araştırmaların tatbikat sahasına konmasını temin edecek liyakat ve kabiliyette mü- hendisler yetiştirilmesi olduğunu göstermektedir.
Harpten sonra bu ist'kamette yeni tekâmüller bekla nebilir.
r
R e s i m l e hadiseler :