Anakent Belediye Başkanı Gökçek'in geçen aylarda başkentte yaşanan kesintiler ve yasaklarla çözülmeye çalışılan su sıkıntısını 3 yıldır bildiğini belirten çatak, "Bunu bilmesine karşın, perşembenin gelişi çarşambadan belli olmasına karşın, gerekli önlemleri almadı" dedi.
CHP Ankara İl Başkanı, Anakent Belediye Meclisi CHP Grup Başkanı Yaşar çatak , ağustos ayında birçok semtin 15 gün süreyle susuz kalmasına ve birtakım kullanım yasaklarına neden olan su sıkıntısına ilişkin olarak " 3 yıldır Sayın Melih Gökçek barajlardaki suyun azalmakta olduğunu ve muhtemel bir su kesintisinin gündeme gelebileceğini ısrarla söylemiştir. Ama gereken önlemi almamıştır" dedi.
çatak, geçen aylarda Ankara'da yaşanan su krizi, altyapı sorunu, EGO'nun özelleştirilmesi ve raylı sistem çalışmaları gibi birçok temel konuyu Cumhuriyet Ankara 'ya değerlendirdi. Çatak'a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle: Ağustosta Ankara kesintilerle adeta susuzluğa mahkum edildi. 2. haftasında su kesintisinin yanlış bir karar olduğunu anlayan belediye yönetimi, söz konusu uygulamaya son verdi. Kesintileri ve yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz? Su kesintisinin kararı ASKİ Genel Müdürlüğü tarafından alındı ve yürürlülüğe konuldu. Fakat ASKİ Yönetim Kurulu Başkanı aynı zamanda Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek. Su kesintisi kararını İl Belediye Meclisi hiç
görüşmedi bile. Ankara'da su sıkıntısının yaşanacağı yıllar öncesinden belliydi. Hatta 3 yıldır Sayın Gökçek barajlardaki suyun azalmakta olduğunu ve muhtemel bir su kesintisinin gündeme gelebileceğini ısrarla söylemiştir. Gökçek'in yıllar öncesinden su sıkıntısına ilişkin bilgisi varsa neden uyarıları göz ardı etti, hiçbir önlem almadı? Gökçek, baraj seviyesinin düşüklüğünü gösteren fotoğrafları geçtiğimiz yıllarda İl Belediye Meclisi'ne sunmuştur. Bunu bilmesine karşın, perşembenin gelişi çarşambadan belli olmasına karşın, gerekli önlemleri almadı. Gerekli önlemden kastım; Işıklı-Gerede Sistemi'nin devreye sokulması. Devlet Su İşleri (DSİ) ile olan birtakım yazışmaların dışında başka bir şey yapılmamış. Bu yazın başında kriz gündeme gelince de Kavşakkaya Barajı'na yönelindi. Kavşakkaya da yapılması gereken proje içindeki bir ünitedir. Ama her mevsim yağış alabilecek durumdaki Gerede Havzası için öncelik tanınması gerekirken, daha az yağış alan Kavşakkaya'ya yatırım yapıldı. Sayın Başkan "Bu görevi bana vermediler. Bu görev DSİ'nin görevi" diye açıklama yaptı, ancak bu yeterli bir açıklama değildir. Nasıl ki Kavşakkaya da DSİ'nin görev kapsamında olduğu halde oraya gerekli izinler alınıyorsa Gerede için de bu
yapılabilirdi. Yağış alma olasılığı daha fazla olan bölge daha önce devreye sokulup, bu sıkıntının yaşanması
önlenebilirdi. Yerel yönetimle genel yönetimin dayanışması devam ederken neden Gerede için gerekli izin alınamadı? Bugün Kızılırmak'tan su getirilmesi yönünde çalışmalar devam ediyor. Fakat oradan gelecek suyun ne kadar kaliteli olduğu ve mevcut tesislerde arıtılmasının ne kadar mümkün olduğu hâlâ tartışılıyor...
Evet, şimdi büyük masraflarla Kızılırmak'tan su getirilecek. Kızılırmak suyunun kalitesi konusunda herkesin ifade ettiği gibi bir yetersizlik var. Kızılırmak suyunu ASKİ'nin mevcut tesisleri arıtma kabiliyetine sahip değil. Büyük masraflarla söz konusu arıtma tesisleri geliştirilecek, ondan sonra mevcut suyla harmanlanarak, kalitesi iyi olan suyun da kalitesi azaltılarak yurttaşların kullanımına sunulacaktır.
Kesintilerin yanlış bir karar olduğunun anlaşılmasına karşın, neden söz konusu kararı alanlar ve uygulayanlar hakkında herhangi bir soruşturma başlatılmadı?
Biz CHP olarak bunu Meclis'in gündemine bir önergeyle taşıdık. Fakat önergeye herhangi bir cevap gelmedi. Bugün Ankara'da su kesintisi olmadan da bu yetersizliğin atlatılabileceği anlaşılmıştır. Yani kesintilerin yanlış bir uygulama olduğu da anlaşılmıştır. Bu yanlış uygulama karşısında gereken yapılmalıdır.
İvedik ve Demetevler'de patlayan su boruları da altyapının çürüdüğünü ortaya çıkardı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Altyapı biten bir iş değildir. Altyapı gereksinim duyulan bölgelere, yeni bölgelere götürülmesinin yanı sıra eskiyen sistemin de sürekli değiştirilmesini gerektirir. Kendisi de ifade ediyor, "Sistem eskimiş, yıllar geçmiş" diyor. Bunlar
doğru. 13 yıldır kentin yönetiminin başındasın, neden sistemi yenilemedin? Su kesintisinden sonra basıncın etkisiyle borulardaki çatlaklar patlak haline dönüştü. Şebekenin bir plan dahilinde yenilenmesi gerekir. Hangi boru hattının kaç yıl süreyle dayanacağı bellidir. Hem temiz su borularının, hem de pis su borularının yenilenmesi gerekir.
ASKİ'nin
Çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce altyapı konusunda bir ihmal var mı?
ASKİ'nin iki temel görevi var: İçme suyunu getirmek ve pis suları götürmektir. ASKİ bu görevlerini ihmal ediyor. Bunun yerine üst yapıya yöneliyor. Yol, kavşak ve köprü yapıyor. Eskişehir, Esenboğa yollarında ASKİ'nin araçlarının çalıştığını biliyoruz. Aslında tüm bunlar Fen İşleri Daire Başkanlığı'nın sorumluluğunda bulunuyor. ASKİ'nin altyapı konusunda yetersiz olduğu da yaşanan patlamalarla bir kez daha ortaya çıktı. Biz bunu ısrarlarla söylüyoruz ama, ASKİ'nin hazır parasını yatırımlardan kullanmak belediye'nin işine geliyor. "Benim sağ cebim, sol cebim fark etmez" anlayışı var. AKP döneminde çıkarılan 5216 Sayılı Büyükşehir Yasası'ndaki düzenlemeyle Belediye ASKİ'nin imkanlarını bu gibi işlerde kullanabilme yetkisini de aldı. Bu nedenle altyapı ihmal edildi. EGO'nun doğalgaz ayağının özelleştirilmesinin ilk adımı geçtiğimiz günlerde atıldı. Özelleştirme tamamlandığında doğalgaz dağıtımında ne gibi değişiklikler yaşanabilir?
Özel sektör, doğalgazı Ankaralılara hayır olsun diye dağıtacak değil. Özel sektör kâr etmeye yönelik bir amaç edinecektir. Özel sektör bunu kamu görevi olarak yapmayacak, konuya tamamen ticari bir iş olarak bakacak. Kendi ekonomik çıkarlarına uygun olan bölgelere yatırım yapacak. Az masrafla çok satıp, çok kazanabileceği bölgelere doğalgazı taşıyacak. Ama uç noktalardaki yerleşim bölgelerine Ankara'ya eklenen yeni mahalle ve ilçelere yatırımı karlı olmadığı için yapmayacaktır. Örneğin Ayaş'ın yeni mahalle olan bir köyünün de doğalgaz kullanma hakkı varken, özel sektör bu hakkı kâr elde edemeyeceği için vermeyecektir. Doğalgazın eşit imkanlara sahip bölgelere yaygınlaşma konusunda ciddi sıkıntılar yaşanacaktır.
Başkentte yıllardır yerinde sayan ve biri bitmeden diğeri başlatılan metro projeleri bulunuyor. Fakat raylı sistem için bulunamayan bütçe, her yıl onlarca kavşak yapımı için harcanıyor. Sizce raylı yol yerine karayollarına yatırım yapılması doğru mu?
Kavşak yapmak, kent içi ulaşımı hızlandırmak anlayışı belediye yönetiminin ısrarla uyguladığı bir yöntem. İnsanlar bulunduğu yerden kent merkezine çabuk gelmek ister. Bugün bir milyonun üzerinde araç var Ankara'da. Belediye de buna fazla ayrıntısına girmeden yanıt vermiş oluyor. Böyle bir arz oluşuyor. Teknik ve bilimsel düşünenler, ulaşıma daha farklı bakıyor şüphesiz. Metro çalışmalarının tamamı söz verilen tarihlerde hizmete açılmadı. Özellikle önem ve-rilen Sincan hattı da hâlâ inşaat halinde. Belediyenin yayın organında da görüyoruz "Köstebek çalışıyor" demişler, oysa bugün çalışması gereken vagonlardı. Artık inşaat halinde eskiyen metrolar kente yakışır, uygar bir ulaşım sistemi olarak hizmeti girmeli.
Mahmut LICALI
