• ETKİN DİNLEME İÇİN NELER GEREKLİDİR?
• Öğretmen, öğrencinin kendi sorunlarını çözebileceğine kesinlikle inanmalıdır.
• Öğretmen, öğrencinin dile getirdiği duygu ve
düşüncelerini, bir öğrencide olması gereken düşünceler saysa bile gerçekten kabul edilmelidir.
• Öğretmen, duyguların genelde geçici ve anlık olduğunu bilmelidir.
• Öğretmenler, öğrenciye sorunlarında yardımcı olmayı istemeli ve bunun için zaman ayırmalı.
• Öğretmen, sorunu olan öğrenci ile birlikte olmalı ama kendi kimliğini korumalıdır.
• Öğretmenler, öğrencilerin sorunlarını paylaşmak ve konuya başlamak için zorlanabileceklerini
bilmelidir.
• Öğretmenler, öğrencilerin sorunlarının gizliliğine saygı duymalıdır.
• Etkin Dinleme (E.D.) öğrenmeyi kolaylaştırmada, yüreklendirmede, öğrencilerin düşünme,
tartışma, soru sorma ve araştırmada kendilerini
özgür hissedecekleri ortamı oluşturmada güçlü
bir araçtır.
•
ETKİN DİNLEMEDE ZAMAN KAZANMA NEDENLERİ:
• E.D. öğrencilerin sorunları ile başa
çıkabilmelerine ve onları çözümlemelerine yardım eder.
• E.D. öğrencilerin duygularından korkmamalarına ve duygularını kötü olmamalarını anlamalarına yardım eder.
• E.D. sorunu çözmesine yardımcı olur.
• E.D. sorunu çözümleme ve çözme sorumluluğunu öğrencide bırakır.
• Öğretmen kendilerini dinlerken düşünce, görüş ve duygularını ve kabul ettiğini görür, bu nedenle görüşlerini almaya hazır olurlar.
• E.D. Öğrenci ile öğretmen arasında da yakın
ve anlamlı bir ilişkinin kurulmasını sağlar.
“SEN İLETİLERİ”NE
KARŞI “BEN İLETİLERİ”
• Sınıf içi iletişimde “sen iletileri” yerine “ben iletilerini” kullanmak öğrencileri yaptıkları davranış üzerinde düşünmeye iter.
• sen iletileri öğrenciyi yargılar ve öğrencide kızgınlığa sebep olur.
• Sen iletileri yükümlülüğü karşıdakine verir.
Ben iletisi sorumluluğu karşıdakine yükler. Öğrenci öğretmeni değerlendirir.
Sen iletisi öğrencisi öğrenciyi olumsuz etkiler. Öğrenci kendisini değerlendirir.
_______________________________________
• Ancak en iyi kurgulanmış ben iletileri bile öğrencilerin incinmesine sebep olabilir.
Öğrencinin mesajındaki kodlamayı iyi anlayıp
uygun ben iletisi kullanmak gerekir.
ÖZGÜVEN GELİŞTİRME
TAKTİKLERİ
Şu bir gerçek ki hayatta elde ettiğimiz başarıların hiçbiri tesadüfler sonucu kazanılmamıştır. Yani burada önemli olan nokta bizim başarılı olmak ve kazanmak için kadercilik oyunu oynamayıp bu kaderi oluşturabilmemiz için bir ön hazırlık
yapmamız, çabalamamız, başarma
içgüdüsüyle harekete geçmemizdir.
Denediğimiz her yeni şey için kendinize şans tanımalıyız. Önemli olan elde edilen sonuç değil, bu yolda harcanan
çabalardır. Bu yüzden kendimizi takdir
etmeyi bilmeliyiz.
“Özgüven nedir?” sorusuna şöyle cevap verebiliriz:
Özgüven; kendine güven, kendini tanıma, kendine
inanma ve öz saygı çerçevesinde inançlarına ve hayat felsefesine göre hareket etme cesaretidir. Kendine
güven tanımı, kendine ve dünyaya karşı, kendine saygı duymaktan doğan cesur eylemlere yol açan olumlu bir duygudur.
Yaptığımız hatalardan, yaptığımız veya yapmadığımız işlerden vb.
bağımsız olarak kendimize değer vermek demektir.
Kendimizi iyi hissetmek; kusurlarımızın farkında olarak kendimizi hayata değer katan biri olarak hissetmek demektir.
Sosyal hayatta geriye çekmek isteyen kör duygulara karşı koyarak cesur olmak ve cesur bakmak demektir.
Başkalarının saygı ve dostluğuna layık olduğumuzu bilmek demektir.
Hem güçlü ve hem zayıf yönlerimizi bilmek ve kabul etmek demektir.
ŞU BELİRTİLER İNSANDA ÖZGÜVENİN EKSİK OLDUĞUNU GÖSTERİR:
Depresyon, sosyal fobi gibi kaygı bozuklukları, madde bağımlılığı, yeme ve kişilik bozukluğu olan kişilerde özgüven eksikliği var demektir.
Özgüven eksikliğinin belirtilerini şunlardır:
• Hayır diyememe, ilişkilerinde sınır koyamama, diğerleri tarafından kullanılma.
• Eleştirilere karşı hassas olma.
• Sosyal ortamdan kaçınma, başkalarının önünde sunum veya konuşma yapmaktan çekinme.
• Sürekli kıyaslama.
• Kendini değersiz, yetersiz ve başarısız olarak değerlendirme.
• Hızla umutsuzluğa kapılma.
• Diğer insanlar tarafından reddedileceğini önemsenmediğini düşünmek.
• Karar almakta zorlanmak.
• Düşük beklentilere sahip olma.
• Fiziksel görünüşünü beğenmeme, olumlu yanlarını görmezden gelme.
• Sevilmeme, suçluluk ve utanç hissi.
• Fikrini söyleyememe, söylerse onaylanmayacağına veya küçük düşeceğine inanma.
• Çok fazla başkalarına ihtiyaç duyma.
• Risk alamama.
ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİNDEN KURTULMAK İÇİN…
1‐ İlk önce kendinize merhamet gösterin: Kendinizi eleştirmekten, şikâyetçi olmaktan, mükemmel olma isteğinizden vazgeçin.
2‐ Olumsuz iç konuşmanızı keşfedin ve daha olumlu düşüncelerle değiştirin: Örneğin: ‘Zaman zaman bir şeyleri başaramazsam bile değerli bir insanım’ veya ‘Başkalarından takdir almasam bile
değerliyim’ düşüncesini artırın.
3‐ Olumlu yanlarınızı keşfedin: Hayatta başardığınız şeylerin listesini yapın.
4‐ Görünüşünüze giyiminize dikkat edin: Dik oturun.
5‐ Hobiler edinin: Sevdiğiniz ilgi duyduğunuz mutlaka bir şeyler vardır.
6‐ Sizin için önemli olan hedefler belirleyin: Amaçlarınıza ulaşmak için süreci küçük adımlara bölerek başlayın.
7‐ Kendinize iyi bir arkadaş olun: En yakın arkadaşınıza ve sevdiklerinize gösterdiğiniz anlayışı, saygıyı ve merhameti kendinize de gösterin. Unutmayın: Ait olduğunuz en
değerli hazineniz kendinize duyduğunuz saygıdır.
Peki Bunun İçin
Neler
Yapmalıyız?
Risk almalıyız!
Her yeni deneyime yeni bir öğrenme fırsatı olarak bakabilmeliyiz. Asıl olan kazanmak yahut kaybetmek değil! Ancak bu şekilde yeni fırsatlarla karşılaşabiliriz ve kendimizi olduğumuz gibi kabul edebiliriz. Aksi taktirde, her fırsat açılmamış bir kutu olarak içimizde kalacak;
dolayısıyla doğrudan başarısızlıkla sonuçlanıp, kişisel gelişimimizi engelleyecektir.
İç konuşma yapmalıyız!
İç konuşma yaparak olumsuz varsayımlarımızla başa çıkabiliriz. Kendimize haksızlık ettiğimiz bu
durumlarda, “Dur bakalım, o kadar da değil?”
diyerek daha olumlu varsayımlar üretmeliyiz.
Örneğin, herhangi bir şeyin mükemmel olmasını beklediğimiz bir durumda, her şeyi mükemmel yapamayacağımızı, önemli olanın elimizden geldiği kadarını en iyi şekilde yapmaya çalışmak olduğunu
kendimize hatırlamak harika bir fikirdir.
Kişisel değerlendirme yapmalıyız!
Kendimizi her şeyden ve herkesten bağımsız olarak değerlendirebilmeliyiz. İçsel olarak
kendimiz kendi davranışımız hakkında ne
düşünüyoruz? Bu tarz bir bakış açısı içsel olarak
daha güçlü hissetmemizi sağlayacak ve kişisel
gücümüzü başkalarının ellerine teslim etmemizi
engelleyecektir.
Kendimizi sevmeliyiz!
İnsanlar kendilerini sevdiklerinde hem
duygusal hem de fiziksel olarak kendilerini
güvende hissederler ve kendileriyle barışık
yaşarlar.
Kendimizi tanımalıyız!
Kendilerini tanıyan insanlar kendi güçlü ve güçsüz yönlerini iyi bilirler. Bir topluluğa
girdiklerinde kendilerini ifade ederken kendi potansiyellerinin farkında olarak harekete
geçerler.
Hedef Koymalıyız!
Tabi burada kastedilen hedef açık bir şekilde
.belirlediğimiz hedeflerdir.Elbette ki çok büyük genel hedeflerimiz olabilir.Ama
bunlara ulaşmamız için mutlaka planlı ve
daha gerçek hedeflerimiz de olmalı.
Pozitif Düşünmeliyiz!
Pozitif düşünce özgüveni harekete geçirmeye zorlayan belki de en önemli etkenlerden biridir. Olumsuz bir
düşünceyle herhangi bir başarı elde etmek çok güç. Bu bizi ancak karamsarlığa götürür. O yüzden kendimizi
pozitif düşünmeye alıştırmamız ve bunu bir yaşam biçimi haline getirmemiz bize hayatımızda çok şeyler
kazandıracak.
İyi bir iletişim kurmalıyız!
Sağlıklı bir iletişim yeteneğimiz olması bizlerin
çevremizde sevilen saygı duyulan güvenilen insanlar olmamızı sağlar. Çevremizde olumlu bir imaja sahip olduğumuzda kendimize güvenimiz artacaktır.
İyi bir ifade yeteneğine sahip olmalıyız!
Toplum içinde konuşmak için bol bol okumamız konuşma tekrarları yapmamız ve hatta zaman zaman iyi birer
hatip olabilmek için evde çalışmamız ve sonucunda da konuşma yeteneğimizi artırmamız bize topluluk içinde daha çok söz söyleme imkanı tanıyabilir. Bu da bizi yine özgüven konusunda olumlu destekleyebilir.
Duygularımızı kontrol etmeliyiz!
Duyguları ile başa çıkabilen çocuklar duygularının esiri olmazlar. Beklenmedik davranışlar göstermezler. Korkuları ve endişeleri ile başa çıkabildikleri için riskleri göze
alabilirler. Mutsuzluklarının kendilerini sürekli
engellemesine izin vermedikleri için sıkıntılı dönemlerini kısa sürede atlatabilirler. Anlaşmazlık olduğunda
kendilerini iyi savunurlar. Kıskançlık, öfke gibi doğal olan duyguları yaşadıklarında suçluluğa kapılmazlar. İlişkilerinde neşe, sevgi ve mutluluk ararlar. Kimseye körü körüne
kapılmazlar.