• Sonuç bulunamadı

İlaç Etken Maddelerinin Plazma .

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlaç Etken Maddelerinin Plazma . "

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

F ABAD Farın. Bil. Der.

8, 121 - 131, 1983

F ABAD J. Phamı, ScL

a,

121 - 131, 1983

(]Jili11tfel ' Ua tauud rn

İlaç Etken Maddelerinin Plazma .

Seviyelerini Yansıtan Bir Sıvı: Tükrük

Fatma ÖZAYDIN(•)

Ayşegül ARI - ULUBELEN ( •)

özet : !laç etken maddelerinin plazma ve tükrük seviyeleri ara·

s1:ıdaki ilişki çeşitli çalışmalara konu olmuştur. Son yıllarda hastadan

almışının kolaylığı da göz önüne alınarak, organizmada etken madde

kcıısantrasyonundaki değişimlerin izlenmesinde plazma yerine tükrük·

ten yararlanılması düşünülmektedir. Etken maddenin tükrükte sapta·

n::ın miktarının, plazmada proteine bağlı olmayan serbest etken madde konsantrasyonunu yansıttığı bildirilmektedir. Etken maddenin yalnız·

c1 serbest şeklinin farmakolojik etkinlik gösterdiği göz önüne alındı·

!;n•da tükrük analizinin farmakokinetik çalışmalardaki önemi görül·

mektedlr. Ancak verilerden henüz her etken madde için tükrük anali·

zinin plazma analizinin yerini alamayacağı anlaşılmakta ve daha ileri

çslışmalara gerek duyulmaktadır.

SALIVA : A FLUID WHICH REFLECTS DRUG PLASMA LEVELS Summary : It has been observed that drug concentrations in sa·

liva are often proportional to the contentrations of drug in plasma.

The ease of collection

oi

saliva samples has led to the idea of substi·

tuting saliva for plasma in pharmacokinetic studies and drug monitor·

ing, Since it is known that the active substance which is determined in saliva reflects the unbound fraction of the drug and that only the unbound fraction is able to produce pharmacologic effects, saliva con·

centrations may be of great importance in pharmacoklnetic studies.

Eecause of the discrepancies in saliva to plasma concentration ratios of various drugs, it is evident that there is still need for further inves·

tigations before saliva can be substituted for plasma in pharmacokine·

tic studies.

( *) 1.ü. Eczacılık Fakültesi, Eczacılık Teknolojisi Bölümü, Beyazıt

tstanbul.

121

. -

.

(2)

.: .. ". }~tRtŞ , ..

': · ~ ~ ·Tükrükle:: atılan ilaç konsant-

rasyonunun plazmadaki ilaç ko'.1- santrasyonu ile orantılı (tükrük/.

·p-lazma koniıiiıfrasyoiıları oranı;

T/P) ,olması·, sçın yıllarda pek çol<;

elken maddenin bu yönden incelen-

diği çalışmalara konu olmuştur.

Billn1iği gibi bir etken ma~de~in

plazmadaki konsantrasyonı,ıı; ~ ·d·ğ3.

ıt~~m:ıdajt~ toplam miktarının bir

de, kısmen plazma. protein_lerine

bağlı, kısmen de se:best halde _bu- lunur. Etken maddeiifo. yalnız. pr6- teinlere bağlı olmayan kısmı farma- kolojik aktivite gösterir. Proteine

bağlanma derecesi her etken mad- denin molekül yapısına bağlı ola- rak değişeceği gibi bireyler arasın­

da da farklılıklar gösterebilirler.

au durum bireylere bağlı .özellik- lerden, bazı hastalıklardan veya birlikte kullanılan ilaçların etkileş­

mesinden doğabilir (1, 6- 8). örne-

ğin, antipirin plazma proteinlerine çok az bağlanır. Araştırmalar anti- pirinin plazma ve tükrük konsant·

rasyonlarının eşit olduğunu göster- mektedir. Bu b'ulgµ, tükrükteki ·et- ,gpstergeşldir. 'r\ikrük ise hayret ve- ·•

rici şekilde kan kimyasını yansıtan

bir biy.olo.jik sıvıdır. Organizmada

.cer~yan_ eden biyoki_myasaJ reaksi- yonlara bağh olarak" meydana ge- len ürünler, toksikolojik önemi ·o- lan maddeler· ve organizmaya· gi.

·reıi Üaç etken maddeleri' . tÜkrükte.

'sa~tanabilİ~

.(1).

Orneğ°i~·; _' .ka~<ı.ı:lki

üre:_-ve adrenokortikal ·fonksiyon :ta•

yinin'de gerekli olan kortizoLdüzey-. _

.ıerinh1 sapfanmasnida tükrükten · ···

~ara'r.1a~ıl~bil~ceği

.

bil~iril~e.ktedir

··· : ken madde · miktarının pl~znı.ada

proteine bağlı. olmayan etken mad-

de mil!.larını. yansıttığını göster~

mekte ve bu biyolojik sıvının öne- mi ort2 ya çıkmaktadır ( 7; 8). ·

..

Ti:JKRÜK, BİLEŞİMİ VE

ÖZELLİKLERİ · , Tükrük, 3 çift büyük tükrük

:(2, · 3). Toksİkolojik yönden tükrük

6n~llzi, calışm;ı koşullari.ncia -işçi

~ağıı~;n~ zararlı ·m~dd~lerin

saptan-.

pıasırida kolay ve dogru sonuç ve- lren · bir. yöntem ol~rak görülme!c-

~edfr. R'admly~m

veya civa

İle

ça- fışan işçilerde görülen._"metaı birlki- minin tükrük analizi ile saptanabi-

~eceğ{ bildirilmiştir -(4, 5). · ·'

·. · bezinin ve çok ·sayıda -küçük bez-

.. Organizmaya giren Haç· ,etkell

;maddelerinin bir çoğu plazma ya-

.nında- tükrükte de saptanİD:ıştır.

.Tükrükte saptanan .:.'etkeii ~madde ·

miktarının,_ .. p]az;p.~da. Ptoteine _bağ-_ ....

!anmamış etken madde miktarına eşdeğe.r o~duğli görülmektedir: ; J31·:-

lindlğl üzere plazmada etken mad-

. !erin salgısıdır. Büyük tükrük bez, leri glandula parotis, glandula sub- maxilaris veya mandibularis ve glandula sublingualistir (9).

_ Tük!üğün şalgılannıası sinir sistemi tarafından kontrol edilir ve bir refleks tiyarılı:ı;.ı_as~dır. ,Uyarıcı psişik, mekanik veya' kimyasal kay- ri-akıi olabilir:· TükrüğÜri bileşimi­

.I!!n _%9~:~ -~.7_ si. sud_~r ~ __ Plazm~_.

ya kıyasla qaf.ıa .. ~üşilk _ kons_antras~

xo.n_larda, olmald~ berab~r genelde vilcut sıvılarında bulu.IJ.ırn: f!lektro

(3)

litleri içerir. Bunlar sodyum~:potas­

yum, klorür ve bikarbonat gibi iyon-

lardır .. En -önemli organik. bileşen­

ler! ise m\j.sin ·ve amilaz (ptyalin) dir. Toplam·. ·protein konsantrasyo- nu plazmanınkinin %1

t

kadardır.

pH 5 - 8 arasında değişir. (1, 7-9).

Farklı bezler tarafından salgı­

lanan tükrük salgıları . farkl~.lıklar

gösterdiği gibi. tükr.ük b~Jeşimi bazı etkenlere bağlı olarak ·da .değişir.

. . .

. '

...

Bu etkenler şöyle sıralanabilir : u-

yarım tipl, şiçl.d,et\, süresi, saati, diyet, . yaş, cinsiyet, hastalıklar ve :farmakolojik

(8).

ETKEN MADDENİN.

TÜKRÜGE GEÇİŞ

MEKANİ,ZMASI

günün

çeşitli

ajanlar

!laclarrri 'tü~üğe geçiş · fueka- n!zİnası ilaciff yapısina gör~ değiŞ­

kenlik gösterii. Burada maddenin môlekül oüyüıi:lüğil, yağdaki çözü- hürlÜğü,·

pK."·

ve plazma protei~:­

ieril:ıe ·bağlanma derecesi' önemli rol oynar. Geçiş mekanizması genel

.cılara~ yağda çözünebilen maddele-

riµ pasif .difileyonu ile açıklanabi­

lir.

Bu durumda, etken maddenin .. ..

~ü.krüğe .. geçm~ oranı p~ . partisyon hipotezi ile önceden tahmin edile- bHir .. Yağ_da çözünen asit ve baz kar~kterdeki addelerin . tükrüğe difüzyonu,. bunl.atın tükrük . ve plazmadaki iyonizasy.on dereceleri-

·' .

ne . . bağİıdır. .. . Çünkü etken maddenin .

.

. yalnız iyoni~e olmayan fraksiyon- farı biyolojik membranlar} · ·geçebi:

lir. Yağda çözüne·n nötral bir etken madde için tükrükteki konsantras~

yon, p\azmada,·J~·ı:Qteine ·:P.~ğ).~nma­

mış madde konsantrasyonuna· .eşit­

.tir. Bµ durumda .T /P oranı 1 e ya

kın .. bir .değer olaralt bulunur. T /P

oranının z+ıYıJ asitler;için ı den·kü- çük, ::ı?.yıf-.bazlar için is~ 1 den bil

.yük elması beklenir. Çünkü ortala-

-ma tı.5 olan tükrük pH sı, ortala-

ma 7.5 olan plazma pH sından dü-

_şükt.tir (1, 6•8;·10). Nitekim zayıf

asit bir madde olan fenobarbitalin iyon\zMyort .detece·si, iki sıvı ara-

sındaki pH farkından :dolayı plaz- mada tükrüktekinden daha yük-

s~ktir."

Buna

ba-ğiı

. ..

'oıa:rak

.. ~ tükrüit

kons3.:'lt.rasyonunun ,. plazma kon·

santrasyoiıundan daha düşük

pidii-

·ğu bildiriı~'iŞ,ti~· (S). Bazı ~;aşt1rı­

c;ı~r t~fafıhd~~ b~iİk

·

rı~da~;ı_kuı- 1~nan ii:ast~la~da götÜıeıi ağız

~• 1 -

;İm;~-

M - ·

lÜğuıiun, bu tip ma4delerin tilkrük bezi dokiısundıi y'üksek oranda·

hl·

rikmesi sonuch meydana

i;ldiği

.teorisi: ileri sürülmektedir . (6) :. Ay-

rıca, -sü~fonam~d gnıbu ilaçlarla :Ya-

pılan deneyl~lf~ serbest haldeki et- kel]. mad~eleriıı T/P· tıranlan .ile pK0 değerleri · arpşıı:ıdaki ilişki .in-

celenmiş ,,ve geçişin .~ksek ·ölçüde tükrül:t J>H -sına bağıµılı olduğu· bil-

dirilmiştir (11).

.. .J'olar olmayan maddelerden

ayrı o!arak baz; pqlar m~dllelerin

de tilkrüğe geçtiği bilinmektedir.

o

halde etkek .... maddetıhı tUkruğe .;.

..

membrandan -oldugu kadar memb- randaki su ·dolu porlardan da· geç- tiği düşünülebilir. Hayvanlarda ya~

pılan deiieyief

tse

inicfciei'erın tük~

rÜğe geceoffi:iie "yefenekierı ıie mo~

le'küı · büytikİükleri arasında bağlan~

tı oıiiuğtınu 1iösterı1riştir "'{

8, ·

12ı. 123

(4)

İlaçlar tükrüğe yalnız pasif difüzyonla geçmeyip aktif trans·

port mekanizması ile de geçebilir- ler. Buna ait en iyi örnek lityum- dur. Li.tyumun tükrükteki konsant- rasyonu, plazmadaki konsantras- yonun 2 - 3 katıdır (10). Aktif trans·

port mekanizmasının penisilin ve fenitoinin de tükrüğe geçişinde rol

oynadığı ileri ı:ürülmektedir (13, 14).

TÜKRÜK ÖRNEKLERİNİN 'l'OPLANMASI

Etken maddenin plazma sevi- yelerini izlemek amacıyla hastadan kan alınmasının endişe, ağrı, deri- de lritasyon ve enfeksiyon gibi olumsuz yönleri vardır. Hastanın

çocuk veya yaşlı o·lması ise duru·

mu daha da güçleştirir. Oysa tük rükte bu sınırlayıcı etmenler en

düşük düzeydedir (7, 10).

İnsandan tükrük örneklerinin

alınması için, denekten küçük cam kaplara tükürmesi istenir. örnekler tüm salgı bezlerinin toplamından olabi•eccği gibi, bir beze ait salgıyı

topla:n2k için de değişik yöntem ve aletler geliştirilmişıir. Bileşimi

en .'lz değişken salgının parotid be- zi tarafından salgılandığı bildiril- mektedir (7, 15).

Deneklerde11 örnek alınması esnasında tükrük salgısının uyarıl­

ması amacıyla denekten katı para- fin (paraffin \\'ax), parafilm, tef- lon çiğnemesi istenir veya ağzına

cam bllya verilir. Ayrıca ağıza sit- rik asit püskürtülmesi veya subku·

tan t.larak 8 -12 mg pilokarpin zer·

124

kedilmesi önerilmiştir. Böylece ıo­

sa sürede daha büyük hacimde ör- nek alınabilir. Ancak, kullanılacak

yöntem iyi seçilmelidir. örneğin,

çiğnenecek madde parafilm gibi hidrofobik ise lipofilik. etken mad deleri tutabileceği dikkate alınm-:ı­ lıdır (7, 8).

Tükrüğün uyarılmasının kıs·.ı

sürede büyük hacimde örnek .ıl­

maktan başka yararları da vardır.

örneğin, uyarılmadan salgılanaıı tükrüğün pH s1 uyarılmış i:ükrü-

ğün pH sına nazaran daha geni.5

aralıklarla değişir. Ayrıca, uyarıla·

rak salgılanan tükrük kullanıldı­

ğında, T/P oranının bireyler arası değişkenliğinin digoksinde olduğ..ı

gibi azaldığı görülmüştür (16). Ma- mafih, etken maddelerin tükrükle

atılmasının pasif difüzyonda oldu·

ğu hallerde teorik olarak madde- nin, uyarılmış tükrük salgısıyla

plazma arasında dengeye ulaşama­

yacağı ve sonuç olarak çok küçük 'r /P oranları elde edileceği de ileri

sürülmüştür (8).

Genellikle etken maddenin i- naktive olmaması için alınan tük- rük örneklerinin derhal dondurul~

ması istenir. Özellikle penisilinlerle

yapılan çalışmalarda bu işlem ge- reklidir (13). Oral yolla verilen et- ken maddenin ağız mukozasını kon- tamine edip etmediği diğer bir ö, nemli noktadır. Kontaminasyon, et- ken maddenin ağız mukozasına kıs~

mi adsorpsiyonundan ileri gelir ve TIP C\ranının yüksek bulunmasın-:ı

sebep olur (17).

(5)

TÜKRÜK VE PLAZMADA YAPILAN ÇALIŞMALARA AİT

ÖRNEKLER

Bu bölümde, tükrükte çeşitli araştırıcılar tarafından etken mad.

denin farmakokinetik özelliklerinin

araştırılması veya organizmada iz- lenimi ve denetimi amacıyla üze- rinde en çok çalışılmış 8 örnek se-

çilmiştir. Bunlar sırasıyla fenitoin, fenobarbital, primidon, etosüksimid karbamazepin olmak üzere 5 anti- epileptik madde; digoksin, prokai- namid ve teofilindir.

Fenitoin

Fenitoinin epileptik hastalarda plazma konsantrasyonunun ıo. 20 µg/ml olması istenir (18, 19). pK

değeri 9.2 olduğundan plazma ve •

tükrükte çok az bir kısmı iyonize halde bulunur ve tükrüğe geçiş o-

ranı pH ya bağlı değildir ('20). Tük·

rüğe geçişi pasif difüzyonla olur (21 ). Ancak aktif transport meka-

nizmasının da etkili olduğu ileri sürülmektedir (14). Araştırıcılar,

fenitoinin tükrükte plazma seviyesi- nin hassasiyetle saptanabileceğini

bildirmektedirler (21 . 23). , Ayrıc:ı,

tükrük salgısının uyarılmasının

T /P oranını etkilemediği de bil·

dirilmektedir (21). Bu özelliklerinin sonucu olarak fenitoin için tükrük ve plazma konsantrasyonları ara-

sında sağlıklı bir ilişki olması bek·

!enir. Yinelenen dozla yapılan ça-

lışmalar bunu doğrulamaktadır (20, 22, 24).

Yalnız ağız mukozasının kon- taminasyonuna bağlı olarak yüksek

T /P değerleri saptanabilir (25).

Maddenin aynı anda alınan tükrük ve zerebrospinal sıvı örneklerindeki

konsantrasyonları eşittir (24, .26).

Diğer yandan kan kimyasında·

ki değişimlere bağlı olarak böbrek

bozukluklarında plazmadaki serbest fenitoin miktarı artmakta ve has-

tanın izlenmesi .gerekmektedir. Böy- lece tükrük analizi fenitoin. plazma

miktarının saptanmasına ve özel- likle böbrek bozukluğu olan hasta- larda dozun ayarlanmasına yardım olmaktadır (8).

Fe'1obarbltal

Fenobarbital için önerilen opti- mum plazma konsantrasyonlan 10 ·.ıs µg/ml dir. pK. 7.3 oldu

ğund<ın, tükrükteki konsantrasyo- nu, plazma ve tükrükteki iyonizııs,

yon derecelerine bağlıdır (8). Dola-

yısıyla yinelenen dozla tedavide bi- reyler arasında T/P oranlarında

sapmalar görülmüştür. Genellikle tükrük konsantrasyonları plazma- daki serbest fenobarbital konsant-

rasyonlarından düşüktür (18, 22) Serebrospinal sıvı ile tükrük ara,

sındaki pH farkından dolayı sereb- rospinal sıvı plazma konsantrasyon-

ları oranı T/P oranından büyüktür (24, 26) .. Belirtilen bu nedenlerden

dolayı tükrük konsantrasyonları.

fenobarbital için plazma ve sereb- rospinal sıvı seviyelerini yansıtan sağlıklı neticeler vermez, dolayısıy.

la yöntemin fenobarbital için kul-

lanılması şimdilik uygun değildir.

l"l'imldon

Primidon, organizmada feno-. '125

(6)

barbital ve fenil etil malonamid olmak üzere -iki aktif rnetabolite

dönüşür. Genellikle kararlı durum- da metabolitlerin konsantrasyonla-

primidon konsantrasyonundan oldukça yüksektir. ·Dolayısıyla me- tabolit konsantrasyonu ile antikon- vülsan - etkf ilişkilidir ... -Bundan -

do.

-!-ayı primidon tedavisinde plazma-

daki fenobarbital - konsantrasyonu esas alınır. Aucak -primidonun -an·

tikonvülsan etkisi ihmal edilmeme- lidir (8, 18. 19).

K2rarlı durumda primidonun plazma ve tükrük konsantrasyonla-

rı arasında sağlıklı bir bağlantı var-

dır (23, '24, 26). Madde plazma pro- teinlerine bağlanmadığı için bu oran 1 e yakındır 08, lj}_), Serebros- pinal _ sıvı/plazma konsantrasyonla-

rı or_anı T/P oranı ile aynıdır (26).

Mamafih daha düşük bir serebros_- pinal sıvı/plazma oranı da bildi- ril mişti.r (24). -

Sonuç olar~k, primidonun plaz- ma s_eviyel!!rinin indirekt tayinin- de_ tukrükten yararlanılabilir. Fa- kat, primidon tedavisinde yararlan- ma geniş ölçüde fenobarbitalle il- gili sorunların çözümüne bağlıdır (8).

Etosüksimid

Etosüksimid için istenilen opti- mum plazma konsantrasyonları 40 . 80/100 µg/pıl arasında değişir (18_.

19) .. plazma konsantrasyonu · 11.3. 42.7 µg/ml arasında iken, T/P _ora-

l e yaklaşır. Yani tükrük kon

santrasyonlarınd-an plazma kon-

126

santrasyonu saptanabilir (23). Bu durum pK0 değerü:ı.in 9.5 olmasının

ve plazma proteinierine :bağlanma­

masının_, doğal bi,r sonµcudur (8, 18, 19). Ancak, tedavide plazma seviyesinin izlenme ve denetiminde tükrük analizinden yararlanılabil

mesi _için 40 - 80/100 ;ı,g/ml plazma

k,onşantrasyonların da da _ sağlıkh

bir 'f /P oranı elde edilmelidir (8).

Karbamazepin -

Tedavide jstenilen .etkiyi sağla­

yabilmesi için karbamazepinin plaz- ma konsantrasyonu 4 -.1.2 µg/mı a-

rasında olmalıdır 08, 19). T/P ora-

nının kararlı durumda 0.2 -8 µg/

mı- plazma konsantrasyonları ara-

sında lineer ve tükrük pH ile tükrük salgılanma hızından bağım·

sız· ölduğti bildirilmektedir (27). R arb_ainazepin plazma -protein- _lerine %73_-76 oranında bağlan­

maktadır. Buradan. tükrük -konsant- rasyonlarının plazmada prot~inlere

bağlanmamış serbest karb~mazepin

-miktarlarını y.!nsıttığı sonucu_ çı­

kar. Nitekim serum ye serebrospi- nal sıvıda saptanan_._ miktarın tük- rükte1<i miktarla eşdeğer olması_ bu- nu_ doğrulamaktadır (18, 19, 24). Karbamazepinin aktif _ _ metaboHti olan 10, 11 -epoksikarbamazepinin de ::ı.ntikonvülsan etkisi vardır. Kli- nik bakımdan karbamazepin ve me-

tabolitin~n _toplam konsantrasyon~

!arı bilinmelidir (19). Bu açıdan ,-

tükrük analizinin karbamazepin :- çin geçerliliği 10, 11 - epoksikarba·

maze!)in iCiri geİiştirilecek kantita- Hf -analiz yöntemlerine bağlıdır.

(7)

Digoksin

'Kardiyotonik olarak kullanılan

digo(.sinin, tedavide plazma kon-

santrasyonlarının genellikle 0.5 - 2.0 ng/ml olmasi ve sürekli izlen- mesi istenir. Çünkü digoksinle u.

_zuıi . süre tedavi. gören hastalarda

serum digoksin . düzeylerinde bir

yük~elme görülmektedir. Bu yük- selme tedavi dozunun iki katına

kadar ulaşabilir (8). Çeşitli . araş tırmacılar · digo.ksin için serum ve

_tükr~k konsantrasyonları arasında

ylnelenen dozla tedavide lineer bir

·ilişki_' olduğtİnu. bildirmektedirler

(8, 18, 28). Ancak bildirilen T /P

oranları incelendiğinde bunları~ı 0.77 1.85 arasında değiştiği görül- mektedir (8).

Tükrük salgısının parafilm çiğ­

nenerek artırılması digoksin için T/P oranındaki sapmayı azaltmak- ta fakat tükrük konsantrasyonunun

düşük bulunmasııia sebep olmakta-

dır. Digoksiiıin plazma proteinine

bağlanma derecesindeki değişmele­

rin· T /P oranını etkilemediği bildi· rilmektedir (8, 16). ·

Sonuç olarak digoksiİı için

ıükrü1<: analizinin denek serileriyle

yapılan çalışmalarda iyi sonuç ver-

diği fakat bireysel ölçümler için az önem· taşıdığı · düşünülmektedir ( 8).. Diğer yandan, sağlıklı kişilere

digoksin verildiğinde tükrükteki konsantrasyon

· ne

PTQ indeksleri

ara~ında sağlıklı bir ilişki·· olduğu gözlenmiştir '(29). Bu bulgu digok sin için tükrük analizini yeni ·bir temele oturtabilecek niteliktedir.

Prokainamid ·

Antiaritmik olarak kullanılan

prokainamid 12 µg/ml üzerindeki

plazm::ı. konsantrasyonlarında fok- sik olduğundan hastanın izlenmesi istenir. Yarılanma süresinin kısa

olması hastadan sık sık· kan alııi·

masını gerektiril'. Bu nedenle, tük- tük analizi yönteminin kullanılm~­

sı düşünülmüş ve tükrÜk lle plaz- ma konsantrasyonları araslndaki i·

lişki incelenmiştir.

Prokainamid, pK~ değeri 9.4

lan zayıf baz karaktern ·bir mad·

de old_uğundan, tükrüğe geçişi tük-

rük pH sındaki değişimlerden et- kilenmektedir. T/P oranında, buna

bağlı olarak, hem kararlı durumda hem de tek doz verifmesincien son- ra sapmalar görülür C30; 31). ·Ayrı­

ca, prokainamid için 'İ' /P oranının, tükrüğün salgılaıima hızındaki de-

ğişimlerden de etkilendiği bildiril-

miştir ( 31).

Diğer taraftan prokaina~idin

aktif metaboliti olan N-asetil-pro-

k;ıinaı:nidin (8, 10) . tükrükteki - .du·

rumu henüz incelenmemiştir. Sonuç olarak, T/P oranında görülen sap- malar nedeniyle prokainamid için tükrük analizi yönteminin kullanıl­

ması uygun .değildir. Ancak, · ana madde ve metabolit konsantrasyon·

lan toplamının saptanabilmesi b.ü-

yük "olasılıkla klinik açıdan daha

yararlı bilgiler verecektir.

Teofilin

S0lunum ve dolaşım sistemleri yetersizliklerinde . kullanılan teofi-

127

(8)

linin, tedavide plazma konsantras- yonunun 10 µg/ml olması istenir 20 .µg/ml üzerindeki plazma kon-

santrasyonlarında ise toksik belir- tiler görülür. Ayrıca, yarılanma sü- resi kısa olduğundan plazma sevi- yesinin izlenmesi için hastadan sı!t sık kan alınması gerekir (8, 10, 32).

Birçok araştırıcı tarafından teofi·

Jin için tükrük analizi yönteminin

kullanılabileceği bildirilmiştir ( 8, 33, 34). Ancak, T

/P

oranına ait bul- gular kıyaslandığında bunlar ara-

sında farklılıklar olduğu görülür.

Bu farklılıklar, T/P oranının heJll bireyler arasında hem de aynı bi- rey için sapmalar göstermesinden

doğar (8).

Gerek tek doz verildikten son- ra, gerekse yinelenen dozlarda ilk birkaç saatte saptanan T /P oranla-

rının yüksek olduğu görülmüştür (8, 32 -34). Bunun nedeni ağız mu

kozasının kontaminasyonuna bağ­

lanamaz. Çünkü aynı durum mad- de rektal yolla verildiğinde de gö2·

lenmiştir. Eliminasyon fazında ise nispeten sabit T/P oranları bulun-

muştur. Ancak gene de bireyler ara

ve aynı bireyde saptanan değer

ler arasında farklılıklar görülmek- tedir. Bu sapmaların teofilinin tük rükteki konsantrasyonunun zama- na bağlı olmasından ve tükrüğe ak- tif transport mekanizmasıyla geç- mesinden ileri geldiği düşünülmek­

tedir (8, 32).

Sonuç olarak T/P oranını et- kileyen faktörler açıklığa kavuş­

madan teofilin tedavisinde tükrük 128

ten yararlanma olanakları sınırlı·

dır.

TÜKRÜGÜN PLAZMA

YERİNE KULLANILMASI Hastadan alınışındaki kolaylık

ve et.ken maddenin plazma pro-

teinlerine bağlanmamış konsant-

rasyonlarını yansıtması bakımın-

dan, farmakokinetik çalışmalarda

ve hastanın izlenmesinde tükrük·

ten yararlanılması düşünülmekte­

dir. P. ncak bunun gerçekleşmesi

için maddenin plazma ve tükrük- leki konsantrasyonları oranının

(T/P) belli bir plazma konsantras- yonu aralığında sabit olması gere- kir. Araştırmalar, bu yöntemin he- nüz sınırlı sayıda etken madde için

uygulanabileceğini göstermiştir.

Çün!<ü bir çok etken madde için sapta_nan T/P oranları, bireyler a

rasınfa veya aynı biııey için fark

lı so~ıuçlar vermektedir.

T /P oranı, kararlı durumda veya etken madde tek doz olarak verildikten sonra saptanabilir. Ge nelliklc kararlı durumda yapılan

analizlerden daha iyi sonuçlar alın­

mışt-.r. Etken madde tek doz ola.

rak verildikten sonra yapılan anaı

!izlerde ise T /P oranında eliminas·

yon fazında absorbsiyon fazına na

zara.ı daha az sapma görülmüştür (7). Bu nedenle bir çok etken mad denin T/P· oranının özellikle ab sorpsiyon fazında sapma gösterme·

si gözönüne alınarak analizin teo.

rik olarak absorpsiyon ve elimi nas.

yon hızlarının eşit olduğu karar-

durumda yapılması önerilmekte- dir (17).

(9)

T/P oranlarında görülen bu sapmalar -çeşitli nedenlere bağlan maktadır. T/P oranının fenobarbi talde olduğu gibi pH ya; teofilin- de olduğu gibi zamana bağımlı ol-

ma~ı örnekler arasındadır (8, 32).

Bazı etken maddelerin aktif meta- bolitlerinin tükrükte henüz sap-

tanmamış veya saptanamamış ol-

ma3ı yanında, etken maddelerin

ağız mukozasında kısmi adsorpsiyo- nu, tükrüğe geçişte pasif difüzyon-

ıa birlikte aktif transport mekaniz-

masının rol oynaması, tükrük ör·

neklerinin alınması sırasında kul-

lanıı-ın yöntem de T/P oranında

sapmalara neden olmaktadır (7, 8, 13, 14, 16 -19, 22 - 34).

S0nuç olarak, belirtilen bu sap· ma nedenleri çözümlenmeden tük-

rüğün farmakokinetik çalışmalarda

ve hastanın izlenmesinde kullanıl

ma clanakları sınırlıdır. Gelecek ça·

lışm-;ılardan bu sorunlara açıklık

getirmesi beklenmektedir.

(Geliş Tarihi : 15.9.1982'•

KAYNAKLAR

ı. P!akogiannis, F.M. ve Cutin.

A .• r., «Basic Conc~pts in Bio · pharmaceutics», New Yo.·k, Brooklyn Medical Press, 1977.

2. Okuda, K., Akai, T. ve Tani, A., «The Relationship Betweeıı

Urea Concentration in Blood and Saliva», Rinsho Kagaku, 9, 411 - 419, 1980; C.A., 94, 188127, 1981.

3. Hiramatsu, R., «Direct of Cortisol in Hu·man

Assay Saliv:\

by Solid Phase Immunoassay and Its Clinical Applications», Clin. Chim. Acta, 117, 239 - 249, 1981; C.A., 96, 46362, 1982.

4. Joselow, M.M., Ruiz, R. ve Goldwater, L.J., «Use of Sali- vary Fluid in Biochemical Mo- nitoring», Am. Hyg. Ass. J., 30, 77 -82, 1969.

5. Gervais, L., Lacasse, Y., Bro- deur, J. ve P'An, A., «Presence of Cadmium in the Saliva ol

Aduıt Male Workers», Toxicol Lett., 8, 63 - 66, 1980; C.A., 95 174649, 1981.

6. Curry, S.H, «Drug Disposition and Pharmacokinetics», Lan- don, Blackweıı Scientific Publi-.

cations, 1977.

7. Breimer, D.D. ve Danhof, M.,

«Saliva, A Fluid for Measuring Drug Concentrations», Phar- macy Int., 1. 9 - 11, 1980.

8. Danhof, M. ve Breimer, D.D.,

«Therapeutic Drug MonitorinP, in Saliva», Clin. Pharmacokin., 3, 39 - 57, 1978.

9. Derman, H. ve Emiroğlu, F.,

«Özet Fizyoloji», 1.ü. Yayınla­

rı, No. 1347, 1968.

10. Gibaldi, M., «Biopharmaceutics and Clinical Pharmacokine·

ticsıı, Philadelphia, Lea and Fe- biger, 1977.

11. Gruneisen, A. ve Witzgall, H.,

«Abhangigkeit der Speichelkon- -::entration Korperfremder Stof- fe von der Blutwasserkonzent- ration an dem Model von Funf Sulianomiden», Eur. J. Clin Pharmacol., 7, 77 · 79, 1974.

129

(10)

12.· Bnrgen, · A.SN., «The Secretio.'1 Gf, Non-' electrolytes in Parotid SaJiva», J. Cellular Physiol., 48, 113 - 138, 1956 ..

13. Borzelleca, J.F.; Cherrick, H.M.,

«The Excretion of Drugs in Sa

1.iva : Antibiotics», .J. Oral Ther.

Pharmacolı., '2, 180187, 1965.

14. Allen, M.A., Wrenn, J.M., Put- ney, J.W., Borzelleca, J.F., «A Study of the Mechanism of Transport of Diphenylhydanto- in in the Rat Submaxillary Gland in vitro», J. Phannacol.

Exp. Ther., 197, 408 -· 413, 1976.

15. Oberg, S.d., Izutsu, K.T. ve Truelove, E.L., «Human Parotid Saliva Protein Composition, Dependence on Physiological

Fiıctors», Am. J. Physiol., 242, 6231 -6236, 198'2; C.A., 96, 119672, 1982.

16. Jusko, W.J., Gerbracht, L., Golden, L.H. ve Koup, J.R., :<Digoxin Concentratlons in Se- rum and Saliva», Res: Commun.

Cbeın. Pathol. Pharmacol., 10, 189;, 192, 1975.

17. P0sti, .J., «Saliva/Plasma Con- centration Ratios During Ab-

~orption : Theoretical Conside- rations and Pharmacokinetic Implications», Pharm. Acta Helv., 57, 83 - 92, 1982.

18. Fadic .. M.J .. , «Pla,sma Level M•J-

ııitoring .of Anticonvulsants», Clin. Pharmacokin., 1, 52.-66, 1976.

l!). ·rıvidberg, E.F. ve Dam, M.,

"Clinical Pha:rmacokinetics of

130

l\nticonvulsaııts>~. Clin. Phar- macokin., i, 161 - 188, 1976.

20. Bochner, F., Hooper; W.D., Sut- herland, J.M., Eadie, M.J., ve Tyrer, J.H., «Diphenylhydanfo-

in Concentrations in · Saliva», Arch. Neurol., 31, 57 -59, 1974.

2ı: Paxton, J.W., Whiting, B. ve S+ephan, K.W., «Phenytoin Concentrations in Mixed, Pa- rotid and Submandibular Sali- va; Measured by Radioimmu- noassay», Br. J. Clin. Pharma- coJ., 4, 185 - 191, 1977.

22. Cook, C.E, Amerson, E., Poole, W.K., Lesser, P. ve O'Tuama, L., i<Phenytoin and Phenobar- bital Concentrations in Saliv:ı

and Plasma Measured by R3.- d ;.oimmunoassay», Clin ... Phar- macol. Ther., 18, 742 -747, 1976.

23. Horniiıg, M.G., Brown, L., Mow- lin, J., 'Lertratanangkoon, K., Kellaway, P. ve Zion, T.E.,

«Use of Saliva in Therapeutic Drug Monitoring», Clin. Chem., 23, 157 -164, 1977.

24. Troupin, A.S .. ve Frjel, P., «An- ticonvulsaıit Level in Saliv-oı, Serum and Cerebrospinal Flu- id», Epilepsia'; 16, 223- '227,· 1975.

25. Paxton, J.W. ve Foute, S.,

<:Aberrantly High Phenytoin Concentrations in Saliva:», Br.

.J. Clin. Pharıtıacol.,. 8, 508 -509, 1979.

26. Schmidt,D. ve Kupferberg, H.J.,

«Diphenylhydantoin and Primi- done Concentrations in Saliv<ı,

Plasma and Cerebrospinal Fln- id», Epilepsia, 16, 735 -741, 1975

(11)

27. Westenberg, H.G.M., De Zeeuw, R.A., Van der Kleijn, E. ve Oei, T.T., «Relationship Retween Carbamazepine Concentrations in Plasma and Saliva», Clin Chim. Acta, 79; 155 -161 1977.

28. Huffman, D.H., «Relation Bet- ween Digoxirı Concentrations in Serum and Saliva», Clin.

Pharmacol. Ther., 17, 310 - 312 1975.

29. J"oubert, P.H., Aucamp, B.N. ve Muller, P.O., «Digoxin Concen- . rations in Serum and Saliva · Relationship to ECG Changes.>, Brit. J. Clin. Pharmacol., 3, 1053- 1056; 1976.

30. Koup, J.R., Jusko, W.J. ve Gold- farb, A.L., «PH - dependent Sec- retion of Procainamide into · Saliva», J. Pharm. Sci., 64, 2008 -2010, 1975.

31. G<].leazzi, R.L., Benet, L.Z. \7e

"

Sheiner, L.B , «.Relationship Between the Pharmacokinetics and Pharmacodynamics of Pro- cainamide», Clin. Pharmacol.

Ther.,. ~.O. 278 -289, 1976.

32. Knop, H.J., Kalafusz, R., Knols, A.J.F., Van deı;; ~leijn, E., «Pre- liminary Report on the S/P Ratio of Theophylline After Administration of Theophylline Derivatives in Suppositories», Pharm. Weekblad, 110, 1297 - 1299, 1975.

33, Levy, G., Ellis, E.F. ve Koysoo- ko, R., «Ind.irect Plasma Moni- toring in Asthmatic Childrem, Pediatrics1 53, 873_- 876, 1974.

34. Koysooko, R., Ellis, E.F. ve Levy, G., «Relationship Bet- ween Theophylline Concentra- t.ions in Plasma and Saliva of Man», Clin. Pharmacol. Ther., 15. 454 - 460, 1974.

-131

Referanslar

Benzer Belgeler

Maddenin plazma hali çok yüksek s›cakl›klarda veya güçlü elektrik ve/veya manyetik alanlarla olufl- turulabiliyor.. 10.000 Kelvin’in üzerindeki s›cakl›k- larda

Müzik dünyasında otuz yıl öncesinde ünlü viyolonist Ye- hudı Menuhin ile, piyanoda eş­ lik eden kızkardeşi Yaitah Me- nuhin’in birlikte unutulmaz bir

Eski cumhurbaşkanlanndan Ce­ lâl Bayar ile birlikte şu anda hayat­ taki iki birinci dönem milletvekili olan Yasin Haşimoğlu ise şimdi gö­ revde olan ve daha sonra görev

Bununla beraber Tablo 2’deki ikili korelasyonlar (ilişki katsayıları), Ortodoksi’nin Geleneksellik ile pozitif tarzda bağdaştığını ve Aİ (Aşkınlık-karşılıklı

İşte bu farklardan dolayı yakıt tasarrufunun daha önemli olduğu derin uzay görevlerinde ızgaralı iyon motorları tercih edilir- ken çevik yörünge manevralarının

Gruplardaki vazopressin seviyeleri değerlendirildiğinde; grup 1 ve 2’de; a ve b alt grubu arasında fark bulunamazken, c ve d alt grupları diğer ikisinden de anlamlı yüksek, c ve

Bunların başlıcaları; yakınlarda yapılan şant revizyonu, daha önceden geçirilmiş şant enfeksiyonu, şant giriş yerindeki cildin ayrılması veya şant giriş yerinde

Bu çalışmanın en temel gayesi, IEDF ile MDGM yöntemleri kullanarak elde edilen plazma yoğunluğu, yoğunluğun eksenel dağılımı ve iyon enerji karakteristiklerinin