DİN, DEGERLER · ve SAGLIK
Editör
Prof. Dr. Hayati HÖKELEKLİ
İstanbul2017
Engelliliğin Getirdiği
Sorunlarla
BaşaçıkmadaDini
İnanç
ve
DeğerlerinEtkileri*
Naci Kula**
Giriş
İnsan biyo-psiko-sosyal ve manevi yönleri olan bir varlı.ktır. İnsa
nın bu özellikleri günlük yaşamını sürdürmede de etkili olmaktadır.
Bireyin bedeninde veya ruhsal yapısı ile sosyal ve manevi hayatında
meydana gelebilecek olumlu veya olumsuz değişikler hem bu yön- lerindeki yapıyı hem de günlük yaşamını etkileyebilmekteclir. Zira bedende meydana gelen bir hastalık veya ruhsal bir sık.ınh ya da manevi açıdan bir yetersizlik durumu sadece mevcut yapıyla sınırlı
kalmamakta, aynı zamanda insanın diğer yonlerinde de etkisini gös- terebilmekte ve günlük yaşamı da altüst olabilmektedir. İnsanın ha- yahnda karşılaşabileceği durumlardan biri olan engellilik; doğuştan
· genetik bozukluk veya sonradan fiziksel hastalık ve psikolojik açıdan engelliliğin kabullenilememesi, sosyal yönüyle de olumsuz tutum ve
davranışlara maruz kalma ve manevi desteğin yoksuniuğu nedenle- riyle bireyin yaşanunda birçok sorunun oluşmasına, günlük hayah-
nın zorlaşmasına neden olabilecek durumlardan biridir.
• Bu çalışmanın, engellilik ile ilgili kısmı; K ula'nın 2006' da yayımlanan "Eııgellilere Yö- nelik Tebliğ ve İrşad Hizmeti" isimli tebliğinden, engellilerin ve ailelerinin yaşadıklan sorunlar kısmı ise 2012' de yayımlanan "Eııgelli Birey ve Ailesinin Psiko-sosyal Sorımiarı
ve Mnııevi Destek" isimli tebliğinden yararlarularak oluştı.uulmuştur. · Yrd. Doç. Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi.
118 DİN, DEGERLER ve SA(;LIK
Ülkemizde yaklaşık olarak 8.5 milyon kişiyi oluşturan engelli- lerin3 bireysel farklılıkları; bazen doğuştan gelen özelliklerle -kalı
tımsal hastalıklar la- meydana gelirken bazen de hastalık, kaza, sa- vaş, çevresel imkansızlıklar gibi nedenlerle daha sonra ortaya çıkar.
Engelliğe neden olan bir sebepten dolayı yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak oynanması gereken rollerin yeter- sizlikten dolayı yerine getirilememesi şeklinde yaşanan özür-engel hali (Özsoy; Özyürek ve Eripek, 1998, s. S; Özürlüler Şurası, 1999, s. 74) bireyin yaşanunda istenmeyen beklenmedik bir durumdur .. Böyle bir durumla karşılaşan birey ve ailesi engel haline karşı deği
şik tepkilerde bulunabilir.4 Özellikle doğumla ilgili beklentinin ak- sine doğan çocuğun özürlü olması, aile içinde çok karmaşık psiko- lojik duyguların yaşanmasına neden olabilir. Yapılan çalışmalarda yaşanan bu duyguların doğal ve evrensel olduğu belirtilmektedir
(Bıyıklı, 1989, s.S).
Çocuk özürlü olarak dünyaya gelmiş veya beklenmedik bir du- rumla engellilik haliyle karşılaşılrmş ise önce şok yaşanır. Bu aşa
mada anne-baba veya özürlü birey; inançsızlık ve çaresizlik duygu- lan içerisinde olayı bir türlü kabullenemez, ne yapacağını bilemez bir durumla karşı karşıya kalır. Şok halinin akabinde çocukta veya
yetişkinde meydana gelen bu farklılık ve yetersizliği kabul etme- yerek uzmandan uzmana dolaşma ve çare arama safhası olan red duygusu yaşanabilir. Bunu aşırı üzüntü, depresyon, karşıt duygular
yaşama, suçluluk, kızgınlık, utanma, sıkılma, uzlaşma, uyum, yeni- den düzenleme ve kabul aşamaları izleyebilir. Ulaşılması çok güç olan, fakat engelli birey üzerinde en olumlu etkiyi bırakan son aşa
ma kabul aşamasıchr. Bu aşamaya gelen anne-babalar çocuklarını 3 Aralık 200~'de dev le~ planlama teşkilah koorclinasyonluğunda Devlet İstatistik Ens-
titüsü ve Ozürliller Idaresi Başkanlıgtnca yürütülen Türkiye özürlüler araşhnnası
sonuçlan özürlülerden sorumlu devlet bakanı tarafından açıklanmış ve ülkemizd!!
toplam 8 milyon 431 bin 937 özürlü olduğu ve bu oranın nüfusun %12.29 nu oluş
turduğu belirtilmiştir. Özüriilierin %1.25 ini de ortopedik, binde 60'nı görme, binde 37'sini işibne, binde 38'ini dil ve konuşma, binde 48'ini zihinsel özür grup~an oluş
turmaktadır. {http: sabah.com.tr/2003/12/03/god 122html)
4 Akkök' e (1997, s. 17-18) engeliilik durumuyla ilgili ailelerin tepkilerini açıklayan mo- deller, aşama, sürekli üzüntü, kişisel yapılarıma modeli ve çaresizlik, güçsüzlük ve anlamsızlık modeli olmak üzere dört kategoride toplanabilir.
DİN, DEGERLER ve SACLIK 119
olduğu gibi kabul etmeye ve onları ailenin bir ferdi olarak görmeye
hazırdırlar (Akkök, 1997, s. 17; Bıyıklı, 1989, s. 5). Aynı zamanda bu
aşamayı yaşayan aileler ev dışı sosyal etkinliklerini sürdürmekte ve normal çocuklanrun ihtiyaçlanyla da engelli çocuğunun ihtiyaçlan kadar ilgilenebilmektedir. Engelli yetişkin birey de kabul aşamasın
da kendini olduğu gibi görme ve ev dışına çıkarak sosyal yaşama katılma cesaretini kendinde daha rahat hissedebilmekte ve toplum- sal ilişkilerini sürdürebilmektedir (Bıyıklı, 1989, s. 6).
Engelli bireyin bu şekilde yaşamını sürdürebilmesinde, kendi durumunu algılamasında; başta ailesinin ve toplumun tutum ve dav-
ranışlan önemli ölçüde rol oynar. Olumlu benlik kavraJ!ll geliştirme
ve kendini kabul düzeyinin yüksek olması, önce~ olarak bireyin engel durumuyla ilgili sağlıklı tutum ve davranışlar gerçekleştirebil
mesiyle mümkün olabilecektir. Bunun için de aile ve toplumun en- gelli bireye olumlu katkılannın olması gerekir (Erkan, 1990, s. 18-19).
Engelli birey ve ailesi açısından engel durumunu kabul etme, olumlu benlik kavramı oluşturİna ve engel durumundan kaynakla- nabilecek sorunlan aşmada olumlu katkıda bulunabilecek kaynak- lardan biri de din olabilir. Çünkü din; bireyin kendini ve dış dün-
yasını tanıma, anlama ve buna bağlı olarak da bir yaşam felsefesi
oluşturması açısından ona birtakım bilgiler sunar (Mardin, 1982, s. 24). Engelli bireyin de engel durumunu anlama, kavrama ve ya-
şadıklarını makul bir şekilde anlarnlandırmaya çalışarak engellilik halini kabul etmesine katkı sağlayacak bir takım bilgileri eld~ etme- sinde dinden yararlanması mümkün olabilir. Bu itibarla biz bu ma- kalede; engelli bireyin durumunu kabul etme ve mevcut durumun- dan kaynaklanabilecek sorunlarını aşmada, dini inanç ve değerlerin
hangi yönleri ile engelliğin getirdiği sorunlarla başa çıkmada etkile- rinin olabileceği üzerinde durmak istiyoruz. Konunun bu noktasını
ele alırken önce engelli bireylerin yaşadıklan sorunlar ve çevrelerin- den karşılaştıkları tepkilerle ailelerinin yaşadıklan sorunlan konu ile ilgili nitel yöntemle gerçekleştirilen araş!J.rma sonuçlan çerçeve- sinde ele alacağız. Daha sonra engellikten kaynaklanan sorunlarla
başa çıkmada dini inancın engellilik durumunu kabullenmeyi kolay-
120 DİN, DEGERLER ve SAGLIK
laştıncı anlamlanduma ve sorunlan aşma da umudu sağlayıcı ve Al-
lah'ın yardımını isteme noktasında duanın etkisi üzerinde konuyla ilgili yapılan araştırma verileri ışığında duracağız. Ayrıca engeliilik- ten kaynaklanabilecek psiko-sosyal nitelikli sorunlarla başa çıkma
da da bazı dini değerlerin etkisine değinilecektir.
1. Engelli Bireylerin Yaşadıkları Sorunlar ve Karşılaştıkları
Tepkiler
Hastalık, kaza ya da doğuştan gelen kahtımsal etkilerle meyda- na gelen engeliilikle karşılaşan bireyin günlük yaşamı önemli ölçü- de farklılaşmaktadır. Yaşanılan duruma bağlı olarak öncelikle bazı
ihtiyaçlar, aktiviteler yeterince yerine getirilememekte ve kişi mev- cut durumunun kendi yaşamı açısından anlamını kavrama yönüyle de birtakım soru ve sorunlarla karşılaşabilmektedir.
Engellilik durumunun niteliği ve çeşitliliği, sorunun ağırlaş
masına ya da belli bir zaman sonra tedavi edilebilecek bir duruma gelmesine de neden olmaktadır. Eğer sorun kısa sürede aşılabilecek
ise, ameliyat vb. durumla düzelebilecek bir özellik taşıyorsa; bire~
sorunun çözülebileceği düşüncesiyle büyük ölçüde rahatlamakta-
dır. Ancak sorun, kişinin yaşamını olumsuz yönde etkileyecek bir özellik gösteriyorsa; bu durum,biyo-psiko-sosyal birtakım sorunla-
rın oluşmasını beraberinde getirmektedir
Engelliliğe dayalı yaşanan engellenme durumu insanda birta-
kım yılgınlıklara, çeşitli üzüntülere ve kaygılara yol açar. Bireyin iç dünyası gergin bir duruma girer. Bu tür engellenmelerin sınırlı
bir şekli insanı daha çok çalışıp başarı yollarını araştırmaya sevk etmesi bakımından bazen faydalı olabilir ama bazen de bu engel- lenmelerin uyardığı öfke, kaygı ve aşırı gerginlik halini yenerneyen insanlarda birtakım kompleksler gelişebilir. Kişide nefret, kin, kıs
kançlık, peşin hüküm, kendini değersiz, yetersiz görmeler olabilir.
Böylece kişi yaşadığı engellenme durumuyla, engel duygusuyla baş
ederek çevresiyle uyum sağlamaya çalışır ve hayatıru sürdürür, ya da uyum bozukluğu yaşayabilir. Bazı zorlanmalarla karşılaşabili!
DİN, DEGERLER ve SAGLIK 121
(Köknel, 1993, s. 41). Aktiviteler yeterince yerine getirilememekte ve kişi mevcut durumunun kendi yaşamı açısından anlamını kav-
raına yönüyle de birtakım soru ve sorunl~la karşılaşabilmektedir.
Nitekim aşağıdaki olay engellenme duygusunun bireyde oluştur
duğu sıkınh ve zorlukları ve bunları aşmada takınılan tavrı anlatan örneklerdendir.
Yakalandığı Multiple skleroz hastalığı sebebiyle hareket kabi- liyeti engellenen ve hastalığına bağlı yaşadığı zorluk ve sıkıntılarla baş etme becerisi göstererek hastalıkla yaşamayı öğrenen bir bayan;
yaşadığı sıkınh ve zorlukları ve bunları aşarak hastalıkla yaşamayı nasıl öğrendiğini şöyle dile getirmiştir:
"MS olduğımııı öğrendikten sonra ilk zamanlar duygularımı ve içimde- ki lıüznü payla~acak bir arayış içindeı;dinı. Belirsizlikler içindeı;ken beni anlayan, yaşadıklarımı bilen bir dost, bir arkadaş aradım dıırdımı._ .. Ya-
şanıımdaki her şeı; belirsizdi; Ne olacakhm? İyi olma ilitimalim var mıy
dı? Altüst olm~ıştımı. Beni neler bekliyordu?" Ayaklarımda hareketimi engelleı;en ağır ptangalar var gibiydi. İstediğim gibi hareket ettiremiyor- dum. Denge problemi yaşıy~rdum. Mücadele edecek giicüm, enerjim de yoktu, öyle lıissediyordımı. .. MS tüm hayatımı olumsuz e tkiledi yaşam
kalitenıi smırladı, zaman zaman kendime olan güvenimi sarstı, hatta
pasifleştirdi beni (Erdinç, 2008, s.7-9)." "Kendi kendime soruyordımı;
neden ben? Bımıı siz de sormuş, farkında olmadan kendinizi bile suçla-
nıışsımzdır. Kaygaıı bir zeminde ayakta durmaya çalışır gibi, hassas bir fay Jıattı üzerinde ya da patlamaya hazır bir volkamn içinde hissettiğimiz
güvensiz, huzursuz kuşkıt içindeki giiıılerimiz ... (Erdinç, 2008, s.13)"
"Rahatsız dönemlerindeki yürüyüşleriinde yüksek kaldırımlar hep sorun
olmuştur. Hele o 40 santimi aşan kaldırım/ar ... Özüriiileri n de en bü- yük derdi. (Erdinç, 2008, s.22)" "Bu maratanda olumlu düşünme, sevgi, inanç ve yüksek moralle ne kadar zor dönemeçlerin aşıldığıııı biliyorum, hepsini yaşadım ... (Erdinç, 2008, s. ll)"
Kula tarafından 2012' de yayımlanan çalışmasındaki araştın;na
lara katılan engelli bireyler, yaşadıkları bazı sıkınh ve zorlukları ve çevrelerindekilerin olumsuz tutum ve davraruşlarını şöyle dile ge-
tirmişlerdir:
122 DİN, DEGERLER ve SAGLIK
"Spastik engelli olduğıınıdan herkes sokakta bana bakıyor ve bazı gülü-
yordıı. Biı· keresinde yaşlı bir kadın 'Va/ı va/ı evladım! Allah kurtarsın'
diye halime acıdığım söylemişti. O anda çok utandım. Kendi kendime neden ben böyleyim. Ne hata yaptım diye düşündiim ... İnsanların bana
acıyarak baktığını düşünüyorum. Bana kimsenin acımasını istemiyo- rum ... " (36 yaşmda spastik engelli erkek)
"Tekerlekli sandalyede olmam sebebiyle sokağa çıkınca çok sıkılıyordımı.
İnsanlar bana acıy~rak bakıyordu. İlk zamanlarda utanıyor sıkılıyordum.
Yanımda sürekli birisinin olmasını istiyordum." (32 yaşında ilkokul mezunu ortopedik engelli kadın) (Kula, 2012, s.78).
Bu örneklerde de görüldüğü gibi bireyin doğuştan veya son- radan çeşitli nedenlerle beden yapısında ve görünüşünde bir orga-
nın ya da sistemin işleyişindeki anormallik sonucu bir engellenme durumuyla karşılaşmasına bağlı yaşadığı bedensel engellilik (Hal- lahan ve Kauffrnan, 1994, s. 386), bireyde bazı sırurlanrnalara ve zorlanrnal~la karşılaşabilrnesine yol açmaktadır. Örneğin bir kaza sonucu bir hacağını yitiren bireyin yürüme yeteneği azalmakta,
hoşlandığı spor ve etkinliklere katılmaya zorlanabilrnektedir. Dola-
yısıyla yeni durumuna uyum sorunu da yaşamaktadır.
Engelli bir birey, öncelikle içinde bulunduğu durumu kavra- maya, yaşadığı olayın hayabndaki anlamını belirlerneye ve karşı
İaşhğı bazı sorunları çözmeye çalışır. Özellikle "niçin ben", "neden böyle bir durumla karşıla~hrn", "Tanrı bana yaphğırn hataların be- delini -mi ödetiyor?" vb. soruların cevabını arar. Dini veya felsefi
bazı izahlarla soruların cevabını bulmaya çalışır; yeterli ve tatmin edici cevaplara ulaşhğinda engelliliği kabulleurnesi kolaylaşabilir.
Bazen de ulaşhğı izahlar kendini tatmin etmeyebilir; isyan, öfke,
saldırganlık vb davranışları gerçekleştirebilir. Engelli bireyin yaşa
dığı durumu anlama ve anlarnlandırrna çabası yarunda ihtiyaçlarını
giderrnede zorlanması, yetersiz çevre düzenlenmesine bağlı olarak fiziki bazı engellerle karşılaşması, tedavi ve bakımı ile ilgili bazı zorlukları yaşaması, ailesinde ve çevresinde bulunanların olumsuz tutum ve davranışıarına m uhatap olması, eğitim ve istihdarnla ilgili
bazı sıkıntılarla karşılaşması da mümkündür (Efe, 2008, s. 228-243).
DiN, DEGERLER ve SAGLIK 123
Engelli bireylerin engelliliği anlamlandırma çabalan ile yaşadık
ıarı bazı sıkınb. ve zorluklan ifade etme açısından araştırmaİruza kah- lan bir görme engellinin aşağıdaki sözleri örnek ofarak zikredilebilir.
"Bir kaza sonucu sonradan görme engelli oldum. Kapkaranlık bir ortam,
yürürken, bi1· şeı; yerken, içerken zorlanıyorwn. Hele sonradan kör olmak
ııe kadar kötü bir şey; Allalı kimseı;e vermesin. Etrafınıdaki lıerkes beni
sııçladı. Daha dikkatli olsaymışmı bu başıma gelmezdi diye, ben de kendi kendime sanıyorum; bu başıma neden geldi diye, doğru diiriist cevabını blllaııııyonmı. Benim kusurımı yoktu arkadaşmıııı dikkatsizliğinin kur- bam oldum. Dışarı çıktığımda kaldırımlarm yüksekliği ve merdivenler beni korkııtuyor; onun için yammda birisinin olmasını istiyorum ... "(38
yaşında ilkokul mezunu görme engelli erkek). (Kula, 2012, s. 79) Bedensel engelli bireylerin yaşadıkları önemli sıkınb.lardan biri de; özellikle çevresindekilerin olumsuz tutum ve davranışlan sebe- biyle fiziki görünümlerinden rahatsız olma ve durumlarından utanç duymarun yaşanabilmesidir. Nitekim Kula (2000, s. 187) tarafından,
16-25 yaş grubu 50 ortopedik ve görme engelli üzerinde yapılan bir
araştırmada; gençlerin %64'ünün genelde fiziki görünümünden ra-
hatsız olmama durumunu ifade etmelerine karşın ortopedik engelli gençlerden; sonradan engelli olanların %33'ünün görünümünden
rahatsızlık duyma noktasında kararsız olduğunu belirtınesi dikkat çekici bir bulgudur. Bu durum, araştırmacı tarafından da gençlik döneminde yaşanan değişim ve gelişmeler çerçevesinde kimlik ara-
yışını etkisiyle oluşan beden imgesi algısının ve çevresindekilerin
davranışlan ile de yaşanan kıyaslamaların etkisiyle yaşanabilecek
bir durum olduğuna dikkat çekilmiştir (Kula, 2000, s. 188).
2. Engelli Çocuğa Sahip Ailelerin Yaşadığı Bazı Sıkıntı ve Zorluklar
Ailede engelli bir çocuğun ·varlığı, aile üyelerinin hayatlarını, duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını olumsuz yönde etki- leyen bir durur'ndur. Çocuğun engeli nedeniyle suçluluk ve keder duymak (Hallahan ve Kauffman, 1994, s. 496) özrün çeşitli yönle- riyle baş etmede yetersizlik duygusu yaşamak, uzmanların yön-
124 DİN, DEGERLER ve SAGLIK
lendirmelerine aşırı derecede bağımlı olmak, çocuğu aşın koruyup kollamak ya da özrü inkar etmek gibi olı.unsuz yaşantılar ailenin
alışılmış gelişimini bozabilir (Küçiiker, 1993, s.23). Aileler için en- gelli bir çocuğa sahip olmak yaşamlarnun en zorlu deneyimidir.
Engelli bir çocuğa sahip olduklarında anne babalar ilk olarak hayal
k.ınklığına uğramakta ve büyük bir endişe içerisine girmektedirler (Gökcan, 2005, s. 56). Aşağıda yer alan örnekler engelli çocuğa sahip ailelerin neler hissettiklerini ve ilk anda verdikleri tepkileri kendi ifadeleri ile ortaya koyucu niteliktedir.
"Doktor çocuğumda zeka geriliği olabileceğini söyletjip bir takım testler
yaptımzak üzere bize doktor adresi verdiğinde hayatımın ilk şokunu yaşa
dım ... Daha ilk günden çok sarsıldım, büyük bir panik yaşadım. Durumu sadece aııneme anlattım. Büyük bir ayzpnıış gibi bütün akrabalarınıdan sakladım ... Daha sonraki günlerde tek çözüm yolunun çocuğun ölme- si olduğunu düşündüm.Bımun için dualar ettim. Ancak yine de çocuk
ağladıkça emzirmet;i ihmal ebniyordum. Eşim bu konuda daha kötüydü.
Çocuğu emzirmenıemi istiyordu. Bu olayı kabul ebnesi çok zordu ve be- nim de durumu kabullenmemi zorlaştırzyordu ... " şeklindeki ifadeler- de zihinsel engelli çocuğu olan bir annenin durumu kabullenmede zorlanma, şok ve çocuğa ilişkin olumsuz tutumunu yansıtan bazı davranışları görmek mümkündür.
Aynı şekilde araşbrmarruza katılan ailelerin de çocuklarnun en-
gelliliği sebebiyle üzüntü, acı, endişe vb. şekilde birtakım duygu ve
düşünceleri yaşadıkları ve çocuklarnun engelliliğini kabullenmede
zorlandıkları görülmektedir:
"Bımu öğrenince dünyamız yıkıldı, çok üzüldük, ama o benim bir pat-
çamdı, ne yapabilirdim. Bir anne olarak onunla yaşamak zorundaydım."
(45 yaşında zihinsel engelli çocuğu olan ortaokul mezunu anne).
"Ben çocuğımıım engelli olduğıımı bir yaşındayken öğrendim. O zamana kadar bir şeı;lerin eksikliğini hissediyordımı. Ama kesin olarak bir yaşın
da öğrendim, ilk olarak çok üzüldüm. Çevremdeki engellileri jtJrk etmeye
başladım. O zamana kadar lıiç fark ebnemiştim. Önce kabııllenemedim.
Belli bir süre sonra kabullendim. Bu engelle yaşamayı da öğrendim. "
DiN, DEGERLER ve SAGLIK 125
(E~tilebilir ve öğretilebilir zihinsel engelli çocuğu olan 43 yaşında
ortaokul·mezunu anne).
"Gzüldüm ama isyan etmedim. Allah'ın takdiridir deı;ip elimden geldiği
kadar eğitim aldımıaya çalıştım. 2001 yılmdan beri eğitim aldınyorum
(Kula, 2000, s. 81)." (Eğitilebilir ve öğretilebilir zihinsel engeli i çocuğu
olan 46 yaşmda fakülte mezunu anne).
Engelli çocuğa sahip anne babaların yaşadıkları duygulardan biri de bu durumu yaptıkları bir hatanın ya da günahın bedeli ola- rak yaşadıklarını düşünerek, kendilerinin cezalandırılrruş olabilece-
ğini hissetmeleridir.
Araştırmamıza katılan 41 yaşındaki öğretilebilir zihinsel engelli
çocuğa sahip olan annenin şu sözleri de çocuğunun ·durum~u ce-
zalandırma olarak gördüğünü göstermektedir:
"Ben bir yanlış yaptım da Allalı'ım onun için beni mi cezalandırdı diye soruyorum kendime (K ula, 2000, s. 82)."
Aynı şekilde 25 yaşındaki eğitilebilir zihinsel engelli çocuğu
olan anne de;
"Allah'ını niye bımıı bana verdin, ben sana ne kötiiliik yaptım. Beııi ce-
zalaııdırıyor musun? Gene de senden gelen her şeye razıyım." sözleri ile çocuğunun engelliliği sebebiyle cezalandınldığını. düşürımekte;
bir yandan da durumuna rıza gösterme eğiliminde olduğunu dile getirerek, karmaşık duygular içinde olduğunu anlatrnaktadır.
30 yaşındaki spastik çocuğu olan bir anne de çocuğunllJ\ duru- munu günah olabilecek bir davranışın nedeni olarak görme eğili
rni.İlde olduğunu şu ifadelerle dile getirmiştir.
"Komşumun biri bana Kandil gecesinde eşimle birlikte olup olmadı
ğımı, bu yüzden çocuğıımun eııgelli olabileceğini söyledi. Bu benim kafmna takılıyor. Gerçekten böyle bir şeı; var mı? Mübarek gecelerde cinsel ilişkide bulunmak günah nı ı?" (K ula, 2000, s. 82)
Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi, özürlü çocuğa sahip olan ai- lelerde şok, ret, aşırı üzüntü ve depresyon, karşıt duygular yaşama,
suçluluk, kızgınlık, utanma-sıkılma davranışları gözlenmektedir.
126 . ]I,E"LER ve SAÖLIK DIN, DEv ••
Ail e en küçük ·· ·· b. ır so · syal cr.-OTUP olarak düşünüldüğünde, aile
· · d b b cukların yoğun bir etkileşim içinde olduğu
ıçın e anne a a ve ço V •
""rül• 00 o•• ı V 0 ..:~ gerektiren cocukların oldugu aile ortarnında
go ur. ze egı... • ·
ğun
. llili" .ıs-; nedeniyle yaşanan bazı zorluklar ve sıkıntılarlaçocu enge o· . .. .
birlikte ailenin çocuğun bakınu ve tedavısı ıçın ay!fdıgı zaman ve h arcanl al ar, ailenin hayatında önemli bazı değişikleri de beraberin- de etirir. Aile ortamında çocuğun huzurlu ve sağlıklı bir şekilde
a
~
sürdürmesinde öncelikleçocuğun
özelliklerinintanın
::sı, çocuğun
kabuledildiği
bir evortamı
ile birliktebaşta
devlettarafından ve sivil toplum örgütlerince ailenin psiko-sosyal açıdan
desteklenmesi ve bu konularda eğitilmesi son derece önemlidir (Akkök, 1991, s. 437).
Aileye verilecek manevi destek açısından da, ailenin, engelli bir çocuğa sahip olmadan kaynaklanan bazı sıkıntı ve zorluklarının
bilinip tanınması gerekir. Bu nedenle ailenin engelli çocuğa sahip
olması sebebiyle karşılaşabileceği sıkıntı ve zorluklar; çocuğun ba-
kınu, ihtiyaçlan ve tedavisiyle ilgili olanlar, ailenin hayatında mey- dana gelen değişikler; ailedeki diğer çocukların engelli kardeşle ilişkileri ve onlarla ilgili ailenin yaşayabileceği bazı. sıkıntılar; çevrenin tutum ve davranışlanndan kaynaklanabilecek sıkıntılar; engelli çocuğun geleceği ile ilgili bazı endişeler şeklinde sıralanabilir (Kula, 2000, s. 84).
Engel türü ne olursa olsun, engelli bir çocuğun tedavisi, bakı
mı ve ihtiyaçları aÇısından ailenin birtakım görev ve serumlukları bulunmaktadır. Bu görev ve sorumluluklar yerine getirilirken, bazı sıkıntı ve zorluklarla karşılaşmak mümkün olmaktadır. İşte bu ko- nuda yaşanan zorluk ve sıkıntılar, aileler tarafından aşağıdaki ör- neklerde olduğu gibi dile getirilmiştir:
"Eşim benden daha çok etki/eniyor. B'nin düzenli bir uykusu olmadığı
için 24 saat anneı;e bağımlı bir çocuk. Ben sabahlara kadar beklediğimizi
hahrlanm. 1-2 saatlik uykuyla işe gittiğimi hahrlmmı (Akkök. 2005, s. 36)."
"Bizim ilk sıkmtımız sağlık probleıııleriyle başladı. O. sağlıklı bir bebek- . ti. Eşim göreve başladıktan sonra O.'da bir gerileme oldu, dokıız aydan sonra. Bir yaşına geldiğinde evimize gelen bir misafir vasıtasıyla lıareket
leriııin diğer çocııklardaıı farklı olduğunu fark ettik ve eşimin önerisiyle
DiN, DEGERLER ve SAGLIK 127
doktorımııızu değiştirdik. F. Bey; "Demir noksanlığı var" dedi. Bir yıl 0.' ya sıvı yiyecekler yanında demir iğneleri vuruldu. Diğer büyük oğlumuz
da bunlarııı hiçbirini yaşamadığımız için bize çok zor geliyordu" (Akkök ve Özer, 2005, s. 42).
Ankete kablan anne babalar da çocukların bakım, ihtiyaçları
ve tedavileri noktasında karşılaştıkları sıkınbları şu ifadelerle dile
getirmiştir:
"Rahatsızlığı sebebiyle doğru dürüst yemek yedirenıiyorunı, otıırtamıyo-· rum, sürekli bakını gerektiren bir dımıınu var. Sağı solu dağıtıyor, çev- redekilere bazen zarar veriyor. Bir topluma girdiğinde 'bu sakat mı?' diye
sanıyorlar." (47 yaşında, spastik çocuğu olan okuryazar anne).
"Çocuğum engelliği ile birlikte diyeti olduğu için onu her yerde serbest
bırakamıyorımı. Sürekli ilgileıımek dımımımdaymı." (43 yaşında, öğre
tilebilir zihinsel engelliçocuğu olan İlkokul mezunu anne).
"Yemek yeme ve tııvaletle ilgili sorunlar yaşadık. Fakat şu anda kendisiy- le iletişime geçtim. En büyük sorun isteğini söyleı;ememesi, koıııışama
ması." (38 yaşında, eğitilebilir ve öğretilebilir çocuğu olan fakülte mezunu baba).
"Elbiselerini kendisi giyenıiyor. Ona yardımcı olmak, giydirmek zorun-
dayım. Evde rahat durmuyor. Etrafta olanlan dağıtıyor. Usandım. Ne ya-
pacağımı bilenıiyorımı. Bu konuda yardımcı alımmasını istiyorum." (36 ya-
şında, zihinsel engelli çocuğu olan okuryazar anne) (Kula, 2012, s. 84).
Engelli çocuğu olan anne babaların, çocuklarının bakım ve ihti-
yaçları ile ilgilenmek, hatta yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı
üzere çoğu zaman sürekli onların yanlani:\da olmak durumunda ol-
duklarından günlük yaşam tarzlarında da önemli değişikler olmak- ta; sosyal ilişkileri ve kendilerine zaman ayırma açısından da bazı sıkıntılar yaşamaktadırlar. Otistik çocuğu olan bir baba bu konuda
yaşadıklarını şöyle dile getirmektedir:
"Benim için zevk diye bir şey yok, her şey çocuklarım için. Misaftrliğe
gidemiyoruz artık, ben kimseı;e yük olmak istemem, zaten gittiğimiz in- sanlarda da seçiciyim. Az kişiyle ailecek görüşüyoruz, aramızda kırılmı
şm, dökülmiişün hesabı olmuyor, buna rağmen benhuzursuz oluyorıım.
128 DİN, DEGERLER ve SAGLIK
Örneğin gittiğimiz yerlerde bilgisayarı kurcalıyor, oturduğumuzdan ke- yif alamıyorıız, huzurumuz bozuluyor" (Akkök ve Özer, 2005, s. 50 ).
"SosıJal yaşantımız bitiyor; mesela akrabaZara gitliğinizde rahat olamı
yorsunıız. Komşııda, tatilde, bir eğleııcede aklınızda hep bu var. Bir şey anlatamıyorsımuz da, merak var, 'Acaba şu mı ne yapıyor.' Eğer geldiyse gözünüz hep üstünde olacak; lıer şeıjden kısıtlanmak zorımdasımz. Me- rak ediyorsunuz, çocıığımuzıı freniemek zamnda kalıyorsıırıuz. Gözünüz
Jıep çocuğunuzun .iistiinde. Bir düğiinde rahat edemiyorsunuz, gittiği
niz yere de a!fak uyduramıyorsunuz. Som'a kendinizi işinize verip kon- santre olamıyarsımuz. Unutkanlık başladı bende ve yargımluk var tabii.
Rakamları aklımda tutamamaya başladım; fiziksel ve zihinsel yargımluk
var" (Akkök ve Özer, 2005, s. 56 ).
Eşi ve kendisi opera sanatçısı olan bir baba çocuğunun engelli
olması nedeniyle onunla ilgilenmek ve ihtiyaçlarını gidermek zo- runda kaldıklarından bu durumun sanat hayatlarını nasıl etkiledi-
ğini şöyle anlatmaktadır:
"Bizim, eşimin de benim de sanat hayatımızı bitirdi. Yapabileceğimiz
çok şeıJ vardı. Artık eskisi gibi değil. Ben fazla dışanya çıkamadığım için sanatsal anlamda dostlarımı kaybettim; aramamaya başlayınca çok do-
ğaldır; armıız soğıtyoı~ ilişkiler kopuyor. Sanatsal ve sosyal yönden haya-
tımız değişti. Yakm ilişkilerde oldıtğıtın~ız aileler~ arkadaşlarımız vardı,
ancak B. 'yle ilgili olmaya karar verdiğimizden itibaren bu dost/ardan, bu
arkadaşlardan koptu k ... " (Akkök ve Özer, 2005, s. 55)
Çocuğu engelli olan bir başka baba ise, günlük hayatlannın ve sosyal ilişkilerinin çocuklannın durumu sebebiyle nasıl şekillendi
ğini ve etkilendiğini şu ifadelerle dile getirmektedir:
. "Artık eşim zammıınııı %90'ım, ben de işten arta kalan zamanım m
%BO' ini İ. 'ye ayırıyoruz. Dersine zaman ayırıyoruz, gezdiriyoruz, çocuk
eğlencelerine götilriiyomz. Bizim sosyal faaliyetlerimiz yok denecek kadar az. İzne gittiğimde moralim bozuk dönüyorımı artık. Çünkü akranlarım
gördiiğiinıde moralim bozuluyor, artık izne menılekelime gibniyorımı."
(Akkök ve Özer, 2005, s. 60)
Anket uyguladığımız anne babalar da engelli çocuğa sahip ol-
manın yaşamlarını olumsuz yönde etkilediğini ifade etmektedirler:
DİN, DEGERLER ve SAGLIK 129
"Kendime ayıracak zammı bulamıyorıım" (28 yaşında, spasti.k çocuğu
olari ilkokul mezunu baba).
"Zaten bir yere gitfiğinizde hareketleri fark edildiğinde horlamyorsunuz ve orada durmak istemiyorsunuz. Ama bazen bir yere gitı_nek zorunda
kalıyorsunuz. Çocıığımuz sebebiyle gidemiyorsım uz." (Yaşı.ru belirbne-
miş, eğitilebilir ve öğretilebilir zihinsel engelli çocuğu olan anne).
"Zamammm çoğunıı çocuğunıla ilgilenmek ve onun yanında bulımarak
geçiriyorıını. Komşularıma dahi gidemiyorum. Omı götürdiiğiimde etrafı
dağıthğı için hoşlarına gihniyor. Ben de bir yere gitmeı;e çekiniyorum"
(35 yaşında, zihinsel engelli çocuğu olan ilkokul mezunu olan anne) (Kula, 2012, s. 86).
Engelli çocuğa sahip anne babaların yaşadığı ö~emli sı.lqntıla
rından ve karşılaştıklan zorluklardan bir diğeri de, aile bireyleri,
yakın akraba ve çevrenin olumsuz hıtum ve davraruşlandır. Aşağı
daki örnekler bu noktada anne babaların yaşadıklarını ortaya koy-
maktadır:
"'Nerelere başvuralmı, nerelerden yardım alırız?' diye araşhmıaya baş
ladık. Bize doğı11nevinin önerisi, genetik yöndeıı gelişmiş bir üniversite hastanesi oldu. Eşe dosta sorarak genetik kanıısımda dünya çapında bir doktor olduğu söylenen ve bize yararı olacağı düşiinüle11 bir bayan dokto- ra gittik. Aman Tanrım! ... Gitmez olaydım. Kapıdan girer girmez, henüz eşikte iken 'Neden geldiniz?' diye bir soru ile karşılaştık. İki gözü iki çeş
me ben, 'Çocuğun kronıozom fazlası varmış' deme gajletinde bulundum.
O kültürlü, bilgisi dünya ölçiisiindeki doktor şekil değiştirdi ve avazı çık
hğı kadar bağırarak 'Boşa doğurmuşsım, bu çocuğun kalbi de lıdsta, bu çocuk yaşamaz, ölür. Neden doğurdım? Hiç mi doktora gihnedin?' gibi abuk, sabuk önyargılı birtakını cümleler söylemeı;e başladı. Zaten şaşkm ve üzgün olan beıı yıkılmıştını. Arhk duymuyor, düşünmüyor, sadece ağ
lıyordum." (Akkök, 1997, s. 25)."
"Eşim tarafindan 'Sağlam bir çocuk doğııramadın' suçlamasıyla karşı karşıyayım". (Akkök, 1997, s. 21)."
"Bir iki yıl çok sarsıldım. Ailemin fazla yardımcı olmayışı, eşimin çocuğa
ve bana karşı duyarsızlığı, üzüntülü günler geçirmeme nedm oldu. (Ak- kök ve Özer, 2005, s. 53)"
130 DiN, DEGERLER ve SAGLIK
Ailedeki bireyler ya da yakın akrabaların ve çevrede bulunanla-
rın bazı olumsuz tutum ve davraruşlarından dolayı birtakım sıkıntı
ve zorluklarla karşılaşhkları, ankete katılan anne babalar tarafından
da dile getirilmiştir:
"Eşimdeıı tam destek alamadım. Yakmlannı da maddi ve manevi olarak yete- rince destek olmadı" (41 yaşmda, spastik çocuğu olan lise meznnu anne).
"Öncelikle toplumumuzda hor göriildüğiimiize ve aşağılandığımıza şahit
oldum, ama imkanlarını ölçüsünde toplımtım bana ve çocuğııma bunu yapmas ma izin vermemeye çalışhm." (43 yaşında, eğitilebilir ve öğreti
lebilir zihinsel engelli çocuğu olan ilkokul mezunu anne).
"Sokakta arkadaşları tarafmdaıı alaya alındığını gördüm ve çok üzüldü nı.
Onların anne babalamım bundan lıaberi yok mu acaba? Çocuğıımıı ara-
larına alıp oynatsalar iyi olmaz mı?" (28 yaşında, eğitilebilir ve öğreti
lebilir zihinsel engeli olan ortaokul mezunu anne) (Kula, 2012, s. 87).
Engelli çocuğa sahip anne babaların yaşadığı önemli endişeler-
den biri de çocukların gelecekleri ile ilgilidir. Aııne babalar, çocukla-
rının engeli sebebiyle karşılaşhkları sıkınb. ve zorlukları düşünerek onların geleceği ile ilgili kaygılanmakta ve kendilerinden sonra ço-
cuklarının ne olacağına ilişkin endişelenmektedirler. Nitekim otis- tik çocuğu olan bir baba, bu konudaki endişelerini şöyle dile getir- mektedir:
"Bizim ilk çocıığıımuz Y. Altı sene çocıığıımıız olmadı. Y'yi isteyerek dünyaya getirdik. Geç konuş hı, doktorZara götiirdiik, o zaman Ankara' da
değildik. Doktor 'Her çocuk, lıer şeyi ayııı zamanlarda yapamayabil ir' dedi.
Sonra teşlıis kondu, öğrendik; çok etkilendik; karamsarlığa kapıldık. 'Gele- cekte ne olacak?', 'Biz ölünce ne yapacak?' diye diişümneı;e başladık"
"Bir çocuk görüyordum; belki B. 'den daha küçük, ama normal bir çocuk ve 'Niye' diye isyan ediyordum. 'Niye benim çocıığıım özürlü veya diğeri
gibi algılayamıyor?' ve inanın eğer çok güçlü dııygıtlarını olmasaydı, beıı intilıan bile diişünmiiştiim; size yemin ediyorum. Sonra kurtuluş olma-
dığım fark ettim, çünkii benden sonra o çocıık ne olacakh ve hala sürekli
düşiincenı; 'Ben yarm öldiiğiim zaman bıı çocıık ne olacak?' aıınede de bende de bıı." (Akkök ve Özer 2005, s. 33)
Aynı endişeleri araştırmamıza katılan 65 yaşında bir.babaanne
şöyle dile getirmektedir:
DİN, DEGERLER ve SAGLIK 131
"Üziildiim, elimden geldiği kadar tedavisi için ıığraşacağmı diye diişiin
diim. Ben babaaıınesiyim. Ana baba ayrı, çocııkla ilgilenen J..."imse yok.
Ben lıastaymı. 65 yaşmdaymı. Maddi ve manevi lıer konuda ilgilenemi-
yonmı. %70 zihinsel engelli bir çocuğa aylık bağlanmasım istiyorum.
Heı;et raporımu teslim ettim. Bir sonuç alaımidını. Yeşil kart her yerde geçerli değil, fazla ilgilenemeyeceğim. Benden sonra bu çocuk ne olacak?
Çok iiziiliiyonım."
Aynı şekilde spastik çocuğu olan 41 yaşındaki Lise mezunu bir anne de çocuğunun kendisinden sonra ne olacağına ilişkin endişe
lerini şu sözlerle ifade etmiştir:
"Acı, büyük bir acı; lı iç geçmeı;en; lı içbir ağrı kesicinin iyileştiremeı;eceği
bir acı; yaşadığım sürece bende kalacak; eşdeğeri olamayacak,kadar biiyük bir acı. Her şeı;e ilaç olan zamanın dahi lıaftflemediği, iç,imi lıep kanatan bir acı. Yavrıım içinse mahrıımiyet, mecburiyet, bıından sonra 'ya ben öliirsem o ne yapar?'. (Kula, 2012, s. 88)"
Engelli çocuğa sahip ailelerin yaşadıkları sıkıntı ve zorluk- Iardan biri de engelli çocuk ile kardeşleri arasındaki ilişkilerden kaynaklanandır. Engelli bir kardeşle büyüme, normal kardeşlerin
günlük yaşamlarında pek çok yönden değişikliğe yol açmiıkta; psi- kolojik uyum ve gelişmele$de bazı güçlükler yaşarnalanna neden olabilmektedir (Hallahan ve Kauffman, 1994, s. 499-501). Aynca anne babarun engelli çocukları ile bakım ve ihtiyaçları çerçevesin- de daha fazla ilgilenmek zorunda kaldıklanndan diğer çocuklaoyla yeterince ilgilenememekten kaynaklanabilecek bazı sıkıntılar da bu konuda dikkati çekmektedir (Ahmetoğlu, 2004, 23-28).
Otistik kaİdeşiyle daha faz.la ilgilenilmesinden dolayı onu kıs
kanan kardeşinin yaptığı şu davranış, _bu konuda yaşanan sorunları anlamaya yardıma olabilecek niteliktedir:
"Engelli olmayan kardeş annesinin olmadığı bir zamanı kollayıp kardeşi
ni banyoya sokar ve bir güzel yıkar. Tam bu olayın üzerine anne gelince;
'ben yapmadım o girmek istedi' diye kendini savunur. Anne de 'ama bili-
yorsım onun otizmi var' deyince çowk da 'bende de yıkamatizm var' diye cevap verir." (Kayaalp, 2000, s. 68-69)"
Otistik çocuğu olan bir baba da; kızının, engelli olan kardeşinin
otistik olduğunu kabullenmek istemediğine dikkat çekerek engelli
132 DİN, DEGERLER ve SAGLIK
olmayan çocuğunun yaşadığı sıkıntıyı dile getirmiştir: "Kızımıza da
kardeşinin otistik olduğunu söylediğimizde 'Yok benim kardeşim otistik
değildir' dedi. Kabııllenenıedi." (Akkök ve Özer, 2005, s. 23).
Ankete katılan anne babalar da diğer çocuklarının, engelli kar-
deşleri sebebiyle yaşadıkları sıkıntıları ve ailenin karşılaştıkları zor-
lukları ifade etntişlerdir:
"Sık sık hastaneı;e gidiyoruz. Çocuğunıu eğitmekte zorlamyorum. Karde-
şiyle sorunlar yaşıyor" (43 yaşında, eğitilebilir zihinsel engelli çocu-
ğu olan okuryazar anne).
"Keııdisindeıı yaşça büyük abisi, kardeşi ile ilgilendiğimiz için ağlıyoı~
hırçzıılaşıyor. Onun eşyalarını elinden alıyor. Abisine nasıl davranacağı
mızı, ne yapacağımızı bilemiyoruz; iki çocukla uğraşmak beni yoruyor."
(37 yaşında, öğretilebilir ve eğitilebilir zihinsel engelli çocuğu olan ilkokul mezunu anne) (Kula, 2012, s. 89).
3. Engeliiliğin Getirdiği Sorunlarla Başa Çıkmada Dini İnançların Etkisi
Hast~, kaza veya doğum öncesi ve doğum. sonrası herhangi bir nedenle yaşanılan engellilik ile ilgili olayı anlamaya veya kar-
şılaştığı sıkıntıları çözümlerneye yönelik davranan birey, kendine
sorduğv. soruların cevaplarını bulmada bazen yakınındaki kişilerin yardımını alırken; bazen de bu konudaki uzmanlardan y~arlana
bilmektedir. Özellikle de yaşanan olay; kişi için hayatını altüst ede- bilecek, günlük yaşarnını zorlaştıracak bir nitelikte ise buna ilişkin soruların cevaplarını bulmada zorlanabilecektir. Yaşanan durumun
nasıl meydana geldiğini açıklayabilecek sorulardan ziyade "niçin"
böyle.bir durumla karşılaşıldığına yönelik soruların cevabı pek ko- lay bulunabilecek nitelikte değildir. İnsan böylesi soruların cevabıru bulmada dine müracaat etme ihtiyacını hisseder. Çünkü din, insana
varoluş içinde kendini bir yere yerleştirmeye imkan veren başvu
ru çerçeveleri hazrrlar. Bu açıdan din, realiteyi yorumlayarak. bir fonksiyonu da yerine getirir (Hökelekli, 1993, s. 116). Böylece din;
ızduap ve ölüm gibi hayatın kabul edilmesi çok zor olan yönlerine
ilişkin bir takım cevaplar sunarak (Hökelekli, 1993, 117) bireyin kar-
DİN, DEGERLER ve SAGLIK 133
şılaştığı dununu yorumlamasında müracaat kaynağını oluşturur.
Engelli bir birey de öncelikle içinde bulunduğu durumu kav- ramaya, yaşadığı olayın hayatındaki anlamını belirlemeye ve kar-
şılaştığı bazı sorunları çözmeye yönelik birtakım soruları kendine sorar ve cevaplarını bulmaya çalışır. Özellikle "niçin ben", "neden böyle·bir durumla karşılaştım", "Tanrı bana yaptığım hataların be- delini mi ödetiyor?" vb. soruların cevabını ararken din ile bir ilişki
ku.rrlla ihtiyacını hissedebilir. İşte bu noktada, engeliilik durumunu anlamada birey, dini inançları çerçevesinde konuyu nasıl anlamalı,
dini inançları ona nasıl katkı sağlayabilir? soruları önem taşımak
tadır. Zira kişi, yaşadığı engellilik sebebiyle bu ve benzeri soruları
kendine sormak suretiyle bir yandan yaşadığı olayı anlamaya, onu anlamiandırmaya çalışırken, diğer yandan da bu soruİara bulabildi-
ği -bulamadığı-cevaplarlada ne yapması gerektiğini belirleyecektir.
Engelli bireyin engel durumunu anlama, kavrama ve yaşadıkla
rını makul bir şekilde anlamland.ırmaya çalışarak engellilik halini kabul etmesine katkı sağlayacak bir takım bilgileri elde et:mesinde dinden yararlanması mümkün olabilir. Öncelikle engellikten do-
layı karşılaşabileceği sıkıntıları aşmada iç dünyasında sığınabile
ceği bir varlığı hissetmesinde manen kendini iyi hissedebileceği
ve moralinin yüksek olmasını sağlayabileceği durumları yaşaya
bilmesinde dini inanan önemli bir rolü olabilecektir. Çünkü aşkın
bir varlığa inanmak, bireyde bir güven duygusu oluşturur. Birey Allah'a iman duygusuyla birtakım değerlere bağlanmakta; kendi- ni yalnız hissetınernekte ve aynı değerlere inanan diğer insahlarla birlikte olma duygusuyla da içinde bulunduğu toplumda kendi- sinin bir yerinin ve anlamının olduğunu kavramakta; sonıniarını aşabilecek bir gücü kendisinde hissederek güven duygusunu ka- zanabilmektedir (Hökelekli, 1993, s. 116). Kula tarafından 70 en- gelli birey ve 82 engelli ailesi üzerinde yapılan araştırmada (Kula, 2000, s. 165) engelli bireyleriri %68'i ile engelli ailelerinin %76'sı
dini inanç ve tutumları açısından Allah' a inandıklarını belirtmiştir.
Allah' a irnarun engellilik ile ilgili sorunların aşılmasında etkisini ortaya koyan şu ifadeler de dikkat çekicidir.
134 DİN, DEGERLER ve SAGLIK
35 yaşındaki, ortopedik engelli, ilkokul mezunu, bedensel engelli erkek; "Peıjgtımberimizin hayatıııı okudum. Gördüm ki; Peygamberimi- zin işkence ve eziyetZere dayanması imam sayesindedir. Ben de sokakta yü- rürken, ifıtiyaçlarmıı karşıltırken Allalt'ııı bana kolaylık vereceğine inan-
dığımdan kendimi rahat hissederim ve Allafı'a dayanıp yapacağım işlere koyulurıım." (Kula, 2000, s. 192).
Ayru şekilde 28 yaşında, zihinsel engelli çocuğu olan ilkokul mezu- nu anne de çocuğunun engelliliğinden kaynaklanan sorunları aş
mada Allah inancının etkisini şöyle belirtmiştir: "Peıjgtımberimizin l1ayatı ile ilgili sohbetlerde anlatılanlarda peıjgtımberimizin birçok eziyet ve sıkıntıya Allah'a imam sayesinde daymıdığıııı hocalar mılatırd1. Ben de çocuğumuıı ilıtiyaçlamıı giderirkeıı, ona bakarken bazen zorlmıdığım
oluyordu. Ne yapacağımı bilemiyordunı. Sohbetlerde söylenenler aklıma
geliyor ve Allalı'a yöneliyor ve bana güç, kuvvet vemıesini istiyordum"
(Kula, 2000, s. 192).
Eryücel' in yapbğı araşbrmada da işitme engelli ve süreğen has-
talığı olan Ahmet ismindeki imamın, hastalığı sebebiyle yaşadığı zorlukları aşmada inancının etkisini, tedavi için gittiği doktorun da ifadeleri ile daha güçlü bir şekilde aşbğı gözlenmektedir.
"Profesörün baııa 'Oğlum bak sen immıısııı, şimdiye kadar gitliğin dok-
toı·lar seni 'öldiin, öleceksiıı' diye çok yorıılmıışlar. Ben de ayııı şeyi söy- liiyorımı; lıer mı pıhtı al;p ölebilirsin fakat Cenab-ı Allalt pılıtıya 'git!' derse pıhtı gider' demesi, benim göziimii açtı. .. " (Eryiicel, 2013,s. 100).
Engelli birey ve ailelerinin sahip oldukları Allah inana sayesin- de engeliilikten kaynaklanan sorunları aşmada kendilerinde bir güç
buldukları ve Allah'ın yardımını umarak rahatladıkları gözlenmek- tedir. Dolayısıyla sıkınb ve zorluklarla karşılaşan bireylerin, mev- cut stresli durum ya da olayla baş edebilmede kullandıkları önemli
başa çıkma stillerinden biri inançlarıdır. Bir problemle karşılaşan kişi, problemin çözümüne yönelik olarak dini inancından bir çıkış
yolu bulmaktadır (Rudolph vd. 1996, s. 378). Nitekim yapılan araş
brmalarda; insanların %45'inin stresli zamanlarında birtakım dini
davranışları gerçekleştirerek sorunu aşmaya çalıştıkları, hastalık,
ölüm vb. olumsuz bir durum karşısında ise insanların %7S'inin dini
değerlere yöneldikleri tespit edilmiştir (Thompson ve Vardaman,
DİN, DEGERLER ve SAGLIK 135
1997, s. 45). Zira inanç, insanların hayatına yeni bir anlam kazandı
rarak, karşılaşılan sıkıntıların insanları olgunlaştıracağı düşüncesini orılar~ aşılamaktadır. Çünkü Allah, sıkıntılarla insanları denernekte ve onlara bir şeyler öğretmektedir. Ayru zamanda insanlar; Allah'ın
her zaman kendileri ile birlikte olduğunu düşünerek, O'ndan sü- rekli destek almaktadır lar. Allah' ı, devamlı kendisi ile birlikte düşü
nen insan; daha az kaygı ve stres içinde olacak, beden ve ruh sağlığı açısından daha az şikayetçi olacaktır. Yapılan araştırmalar da bu gö-
rüşü desteklemektedir (Pargament, 1996, s. 220).
Musayev'in yaptığı araştırmada engelli İ.B.'nın aşağıdaki ifade- leri; dinin, inançların engellilikle başa çıkma hususund~ önemli bir moral kaynağı olduğunu ifade eder mahiyettedir:
"D inin hayatımııda yeri büyük, insana huzur veriyor. "(36 yaşında
lise mezunu, çocuk felci) Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere dini inanç ve değerler; engelli bireyin ümitsizliğe düşmesini engelie- rnekte ve ruh sağlığını korumaktadır (İslam, 2013, s.64).
. Ayru zamanda inançlar, genellikle hayatın zorluklarım yenme- ye yarayan anlamlara sahiptirİer. İnsanın çevre şartlarını değiştirip
değiştirmemesinden çok, zorlukları yenebileceğine olan inancı çok önemlidir. Çünkü insan olarak hepimiz bu dünyada ne olduğu
muzu, varlığınuzın neye yaradığını bilmek isteriz. Dolayısıyla an-
lamlandırma çabası ile meydana gelen olayların neler ifade ettiği
kavrarur. Bunun sonucunda ise, insan kendi hayabm kontrol etme, olaylara yön verme veya en azından olacakları tahmin edebilme becerisi kazarur (Köse ve Küçükcan, ~000, s. 63). Anlam duygusu sayesinde bir gayemiz, değerler sistemimiz, kendi öz değerimiz, ha-
yatımıza yön verme becerimiz oluşur. Bu itibarla hayatımıza anlam katan unsurlar üç ana eksenden meydana gelir. Öncelikle dünyaya verdiklerim:izle bir anlam kazanırız. "Biz hangi değerleri üretiyoruz, biz olmasaydık dünyadan ne eksilecekti?" sorularına verdiğimiz cevap- larlakendi varlığırıuza ilişkin bir bilgi ediniriz; ürettiğimiz değerler
bir anlam duygusu kazandınr.İkinci olarak dünyadan aldıklannuz, hayatımızın an- lanuru belirler. Kendimizi, ait olduğumuz topluluk