Abbasilerde Din Bilimleri
Abbâsîler’in ilk asırlarında bütün bilimlere ilgi duyulmuş ve bilimsel alanda olağanüstü
ilerlemeler kaydedilmişti. Bilginlerin çoğu din bilimleriyle meşgul oldu. Abbâsîler dönemi
âlimlerinin meşgul olduğu din ilimlerinden biri kıraat’dır. Bu ilim, Kur’an tefsirinin ilk aşaması sayılır. Kıraat, Kur’an’ın okunmasıdır. Farklı
okunuşların ortaya çıkmasındaki neden, Arap yazısının özelliği ile ilgilidir. Çünkü her
kelimenin yazılışı, noktaların, harflerin altında veya üstünde oluşuna göre farklı şekillerde okunur. Yedi farklı kıraat, imamlarının ismiyle temsil ediliyordu.
Kur’an’ı anlama ve yorumlama faaliyeti olan tefsir’in bir ilim haline gelişi ve metotlarının ortaya konuluşu da Abbâsîler döneminde
olmuştur. Kur’an’ın tamamının ayetlerin sırasına göre tefsiri ilk defa bu dönemde el-Ferrâ (ö.
207/824) tarafından yapılmıştır. İlk tefsir çığırını başlatan el-Ferrâ, özellikle nahiv ilmînde devrinde otorite kabul edilmişti. Halife Me’mûn’un
oğullarına hocalık yapmış, astronomi, tıp, kelâm ve felsefe ile de meşgul olmuştur. Dört ciltlik
Meani’l-Kur’ân adlı tefsiri dil kuralları açısından müfessirlere kaynaklık teşkil etmiştir. Abbâsîler döneminde tefsir bağımsız bir bilim haline
gelmiştir.
İslam hukukunun ikinci kaynağı olan hadîs, Hz. Muhammed’in sözlerini içerir. Abbâsîler
döneminde büyük hadîs imamları yetişmiştir. İmam Malik
(ö.179/795), Muhammed b. İsmail el-Buharî (ö. 256/869), Müslim b.
Haccac el-Kuşeyrî (261/874) büyük şöhret kazanmışlardı.
Müslümanlar bu dönemde hukuk ilmîni geliştirmiş ve bundan da bağımsız bir
sistem olan fıkıh ilmîni ortaya çıkarmıştır.
Dört büyük fıkıh imamı olan Ebû Hanife (ö.
150/767), İmam Malik, Şafiî (ö. 204/819), Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855) Abbâsîler
döneminde yaşamıştır. Hukuk ilmî üzerinde yapılan çalışmalar sonucu iki temel esas
ortaya atılmıştı. Kıyas, yani kuralların
mukayesesi yoluyla toplumda ortaya çıkan yeni ihtilafları çözme ve İcma, yani
uzmanların görüş birliği.
Abbâsîler döneminde İslam bilginlerinin meşgul olduğu diğer bir din bilimi de
kelâm idi. Kelâm, iman esaslarını
savunma ve delilleriyle tartışmayı içerir.
İnançla ilgili görüş farklılıkları nedeniyle her fırka ilke ve inançlarını savunmaya başlamış ve muhaliflerinin inançları
hakkındaki delilleri çürütmeye
çalışmışlardı. Değişik gruplara mensup kelâm bilginleri arasındaki ilmî
münazaralar halifelerin sarayında,
mescidlerde ve Beytülhikme’de yapılırdı.