• Sonuç bulunamadı

The Investigation of Mumps and its Complications in Childhood

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "The Investigation of Mumps and its Complications in Childhood"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çocukluk Çağı Kabakulak Olguları ve Komplikasyonlarının İrdelenmesi

11

Özet

Amaç: Kabakulak, genellikle okul çaüÕ çocuklarÕnÕ ve genç eriùkinleri tutan akut viral bir infeksiyon olup özellikle puberte sonrasÕ olgularda daha aüÕr seyre- den ve istenmeyen komplikasyonlara neden olabilen bir hastalÕktÕr. Bu çalÕùmada, hastanemizde kabaku- lak tanÕsÕ almÕù olan hastalarÕn klinik ve laboratuar bulgularÕ ile tedavi ve prognozlarÕnÕn incelenerek tartÕ- ùÕlmasÕ amaçlanmÕùtÕr.

Gereç ve Yöntem: Bu çalÕùmada, hastanemizde MayÕs 2007 ile MayÕs 2008 tarihleri arasÕnda kabaku- lak tanÕsÕ ile izlenen 131 hasta demografik ve klinik özellikleri açÕsÕndan incelendi.

Bulgular: HastalarÕn 74’ü (%56) erkek, 57’si (%44) kÕzdÕ ve yaù ortalamasÕ 7.4±3.5 (yaù aralÕüÕ, 9 ay-16 yaù) olarak tespit edildi. Olgular en sÕk Haziran ayÕnda (49 olgu, %37) görüldü. Aseptik menenjit, epididimo- orùit ve trombositopeni en sÕk görülen komplikasyon- lar idi ve tüm hastalar sekelsiz iyileùtiler.

Sonuç: Kabakulak infeksiyonu, ülkemizde hala önem- li bir halk saülÕüÕ problemi olmaya devam etmektedir.

KomplikasyonlarÕn özellikle ileri yaùlarda arttÕüÕ göz önüne alÕndÕüÕnda, yan etkileri az ama koruma deüeri yüksek olan kÕzamÕk-kÕzamÕkçÕk-kabakulak aùÕsÕnÕn tüm çocuklara rutin olarak uygulanmasÕ yararlÕ ola- caktÕr. (Çocuk Enf Derg 2010; 4: 21-6)

Anahtar kelimeler: Çocukluk çaüÕ, kabakulak, komp- likasyon

Abstract

Objective: Mumps is an acute viral infection which is generally encountered among school-age children and young adults. In postpubertal patients, its clinical course is more severe and may cause serious complications. The aim of this study is to evaluate the clinical and laboratory outcome with therapy and the prognosis of mumps cases in our hospital.

Material and Method: In this study, 131 patients diagnosed with mumps were evaluated regarding demographic and clinical characteristics between May 2007 and May 2008.

Results: Of the patients, 74 (56%) were male and 57 (44%) were female, and the mean age of the patients was 7.4±3.5 years (range, 9 months-16 years). The incidence of mumps was higher in June (49 cases, 37%). The most common complications were aseptic meningitis, epidydimo-orchitis and thrombocytopenia.

Remission was obtained in all patients.

Conclusions: Mumps continues to be an important problem for public health in the country. Considering that complications increase especially in advanced age, and the few side-effects with high conservation value of measles-mumps-rubella vaccines, routine vaccination for all children is beneficial.

(J Pediatr Inf 2010; 4: 21-6)

Key words: Childhood, mumps, complication

Geliù Tarihi: 29.12.2009 Kabul Tarihi: 04.02.2010 YazÕùma Adresi:

Correspondence Address:

Dr. Mehmet Uluü, Özel BSK Anadolu Hastanesi, Enfeksiyon HastalÕklarÕ Kliniüi, Kütahya, Türkiye Tel.: +90 532 447 57 56 E-posta:

mehmetulug21@yahoo.com

The Investigation of Mumps and its Complications in Childhood

Mehmet Uluü1, Yöntem Yaman2, Ferda YapÕcÕ3, Nuray Can Uluü4

1Özel BSK Anadolu Hastanesi, Enfeksiyon HastalÕklarÕ Kliniüi, Kütahya, Türkiye

2Dr. Behçet Uz Çocuk HastalÕklarÕ ve Cerrahisi Eüitim ve AraùtÕrma Hastanesi, Çocuk SaülÕüÕ ve HastalÕklarÕ Kliniüi, ûzmir, Türkiye

3Özel Sante Plus Hastanesi, Çocuk SaülÕüÕ ve HastalÕklarÕ Kliniüi, ûstanbul, Türkiye

4Özel BSK Anadolu Hastanesi, Nöroloji Kliniüi, Kütahya, Türkiye

Giriù

Kabakulak virüsü, Paramiksoviridae ailesin- den Rubulavirus cinsinin bir üyesi olup protein ve lipit yapÕsÕnda bir zarfla çevrili, tek zincirli bir RNA virüsüdür ve bilinen tek kaynaüÕ insandÕr (1).

Kabakulak, kabakulak virüsünün sebep olduüu özellikle tükürük bezlerinin (parotis, submandib- ular ve sublingual) iltihabÕ ve bazen de gonadlar, meninks, pankreas ve diüer organlarÕn tutulumu ile kendini gösteren akut, bulaùÕcÕ bir infeksiyon hastalÕüÕdÕr (2). ûnfeksiyon, 16-18 günlük inkü-

(2)

basyon süresinden sonra geliùir (3) ve kabakulakta bulaùtÕrÕcÕlÕk parotit sonrasÕ ortalama beù gün olmakla beraber, klasik olarak parotis bezi ùiùliüinin geçmesine kadar olduüu kabul edilmektedir (4, 5).

Kabakulak her iki cinste eùit görülmesine raümen, komplikasyonlar erkeklerde daha fazla (%72) ortaya çÕkar (6). HastalÕk, anneden geçen transplasental antikorlar nedeniyle bir yaùtan küçük bebeklerde nadiren izlenir ve çoüunlukla ilkokul çaüÕ çocuklarÕ ile adölesanlarda görülür. Kabakulak aùÕsÕnÕn kullanÕmÕna baùlanmadan önce hastalÕüÕn 5-9 yaùlarÕnda sÕk görüldüüü, olgularÕn

%85’inin ise 15 yaù ve altÕ olduüu gösterilmiùtir (2,7).

HastalÕk, her mevsimde görülmekle beraber kÕù sonu ve ilkbahar mevsiminin baùlarÕnda, Ocak-MayÕs aylarÕnda daha sÕk izlenir (1).

HastalÕkta, sÕklÕkla parotis bezleri çift veya tek taraflÕ olarak tutulur. HastalÕk genellikle kendini sÕnÕrlar ve klinik olarak tükürük bezlerinin süppüratif olmayan büyümesi ve aürÕlÕ olmasÕ ile seyreder (1,2,7). OlgularÕn bir kÕsmÕ (%30-40), hastalÕüÕ klinik olarak belirgin olmayan bir ùekilde geçirmesine raümen bazen de menenjit, ensefalit, epididimo-orùit tablolarÕyla da seyredebilir (5). AyrÕca Tablo 1’de görüldüüü gibi pankreatit, ooforit, poliartrit, 8.

kafa çifti tutulumuna baülÕ sarÕlÕk, tiroidit, miyokardit, hep- atit, nefrit, mastit, prostatit, serebellit, gözyaùÕ bezi tutu- lumu ve trombositopeni de nadiren görülebilmektedir (1-3,5,7,8).

Kabakulak infeksiyonundan korunmada tek yöntem aktif baüÕùÕklÕktÕr ve %95’in üzerinde korunma saülar.

Kabakulak aùÕsÕnÕn 12 ay ve üzeri çocuklara, ayrÕca daha önce bu infeksiyonu geçirmemiù ve aùÕlanmamÕù olan çocuklara, adölesanlara ve genç eriùkinlere rutin olarak yapÕlmasÕ gerekir (5,9).

Bu çalÕùmada, hastanemizde kabakulak tanÕsÕ alan 6 ay-16 yaù arasÕ olgularda hastalÕüÕn seyri ve ona ikincil olarak geliùen komplikasyonlarÕnÕn deüerlendirilmesi amaçlanmÕùtÕr.

Gereç ve Yöntem

Bu çalÕùma hastanemizde, MayÕs 2007 ile MayÕs 2008 tarihleri arasÕnda, kabakulak tanÕsÕ alan 6 ay-16 yaù arasÕ 131 hastanÕn verilerinin geriye dönük olarak deüerlendirilmesi ile yapÕldÕ.

Bu çalÕùmaya, kabakulak hastalÕüÕ olan hastalarla temas etmiù ve inkübasyon süresi içerisinde kabakulak hastalÕüÕnÕn belirti ve laboratuar bulgularÕnÕ gösteren çocuklar dahil edildi (5,10). Bu belirti ve bulgular;

1. Parotis bezinde tek taraflÕ veya iki taraflÕ, aürÕlÕ, yaygÕn bir ùiùlik olmasÕ veya submandibular bezlerde ùiùlik olmasÕ ile seyreden klinik tablo

2. Aseptik menenjit bulgularÕ 3. Serum amilaz yüksekliüi

Tüm hastalar yaù, cinsiyet, baùvuru anÕndaki ùikayetleri, baùvurduüu ay, kabakulak hastasÕ ile temas öyküsü, fizik muayene bulgularÕ, total beyaz küre sayÕsÕ (BK), trom- bosit sayÕsÕ, ESH (Eritrosit sedimantasyon hÕzÕ), CRP (C-reaktif protein), serum amilaz, komplikasyon varlÕüÕ, hastanede yatÕù süresi ve uygulanan tedavi ùekli açÕsÕndan deüerlendirildi.

Veriler, SPSS 13.0 for Windows programÕnda, ortala- ma ve sÕklÕk düzeylerine bakÕlarak analiz edildi.

Tab lo 1. Kabakulak infeksiyonun klinik özellikleri (1-3,6-8)

Belirtiler SÕkÕlÕk (%)

Parotis bezi tutulumu 60-70 Submandibular ya da 10 sublingual bez tutulumu

Glandüler Presternal ödem 2.5-6 Epididimo-orùit 20-30 (puberte sonrasÕ)

Ooforit 5-7 (puberte sonrasÕ)

BOS'da pleositoz 50

Aseptik menenjit 15-20

Nöronal Ensefalit 0.1

Geçici saüÕrlÕk 4

Diüerleri* Çok nadir

Eklem tutulumu 0.4

Pankreatit 4

Diüerleri Miyokardit 15 (Eriùkinlerde)

Diüerleri** Çok nadir

(*Serebellar ataksi, fasial paralizi, transvers miyelit, aquaduktal stenoz, hidrosefali, Guillain-Barre Sendromu ve poliomiyelit

(**Juvenil diyabetes mellitus, nefrit, tiroidit, prostatit, mastit, hepatit, dakrioadenit, bartolinit, trombositopeni ve hemolitik anemi.)

úekil 1. Kabakulak olgularÕnÕn aylara göre daüÕlÕmÕ Kabakulak olgular×n×n aylara göra daù×l×m×

Olgu say×s×

Ocak ûubat Mart Nisan May

×s

Haziran Temmuz

Aùustos Eylül Ekim Kas×m Aral

×k 60

50

40

30

20

10

0

4 6 8 10

32 49

13

4

0 0 1

4

(3)

Bulgular

Bu çalÕùmada, 131 çocukluk çaüÕ kabakulak olgusu irdelendi. OlgularÕn 74’ünü (%56) erkekler, 57’sini (%44) kÕzlar oluùturuyordu. OlgularÕn yaù ortalamasÕ 7.4±3.5 (yaù aralÕüÕ, 9 ay-16 yÕl) yÕl idi ve olgularÕn ikisi (%1,5) bir yaùÕn altÕndaydÕ. OlgularÕn yaù gruplarÕna göre daüÕlÕmÕ yapÕldÕüÕnda; 0-5 yaù grubunda 32 (%24.4), 6-10 yaù grubunda 65 (%49.7), 11-15 yaù grubunda 32 (%24.4) ve 15 yaù üstünde iki (%1.5) olgu bulunuyordu.

Olgular en sÕk ilkbahar ve yaz aylarÕnda görülürken, Haziran ayÕ ilk sÕrada (%37) yer aldÕ (úekil 1). Olgularda aùÕlanma durumu incelendiüinde 125’inin (%95.4) SaülÕk BakanlÕüÕ aùÕ programÕna uyduüu, altÕsÕnÕn (%4.6) ise bu programa uymadÕüÕ saptandÕ. OlgularÕn hiçbirinin kÕzamÕk-kÕzamÕkçÕk-kabakulak (KKK) aùÕsÕ yaptÕrmamÕù olmasÕ dikkat çekiciydi. AyrÕca olgularÕn 72’sinin (%55) kardeùte geçirilmiù kabakulak öyküsü, 61’inde (%46.5) çevredeki kabakulaklÕ çocukla yakÕn zamanda temas öyküsü vardÕ.

OlgularÕn ortalama hastaneye baùvuru süresi 3.7±1.6 (gün aralÕüÕ, 1-8) gün idi. OlgularÕn 84’ünde (%64) tek, 47’sinde (%36) çift taraflÕ parotis bezi ùiùliüi mevcuttu.

Submandibular bezlerin ùiùliüi ise 11 (%8.4) olguda görüldü. Hastalarda en fazla karùÕlaùÕlan klinik bulgular sÕrasÕyla; parotis bezi ùiùliüi, kulak aürÕsÕ, ateù, baù aürÕsÕ, kusma ve karÕn aürÕsÕ idi (Tablo 2).

HastalarÕn tamamÕnda serum amilaz düzeyi yüksek bulunurken, olgularÕn %18’inde bu deüer >1000 U/L idi.

AyrÕca olgularÕn 28’inde (%21.4) lökositoz, 24’ünde (%18) lökopeni ve üçünde (%2.2) trombositopeni tespit edildi. OlgularÕn ortalama ESH ve CRP deüerleri sÕrasÕyla 22.4±19.9mm/saat ve 9.6±12.1mg/dl idi. HastalarÕn

%13’ünde ESH>20mm/saat ve %24’ünde CRP>

8mg/dl idi.

Epididimo-orùit (%2.2) ve trombositopeni (%2.2) en sÕk görülen komplikasyonlar iken, yedi olguda (%5.3) aseptik menenjit ve bir olguda (%0.7) meningoensefalit tablosu tespit edildi (Tablo 3). OlgularÕn 117’sine (%89.3) ayaktan semptomatik tedavi uygulanÕrken 14’üne (%10.7) hastaneye yatÕù yapÕlarak tedavi uygulandÕ. HastalarÕn ùikayetlerinin gerileyip kaybolmasÕ ise ortalama 9.4±2 günde gerçekleùti.

TartÕùma

Kabakulak, tüm dünyada endemik olarak görülen, parotis bezleri tutulumu olsun ya da olmasÕn, bir veya birden fazla tükürük bezinde genellikle aürÕlÕ ùiùmeye yol açabilen, öncelikle okul çaüÕ çocuklarÕ ve adölesanlarda

izlenen akut, viral bir infeksiyon hastalÕüÕdÕr (6,11). HastalÕk tüm yaù gruplarÕnda görülebilir. Sunulan çalÕùmada olgu- lar en çok 6-10 yaùlarÕ arasÕndaydÕ (%49.7) ve Terzioülu’nun çalÕùmasÕ (2) ile de uyumlu idi. HastalÕk süt çocukluüu döneminde nadiren gözlenirken (1,5), bu çalÕùmada iki olgunun bir yaùÕn altÕnda olmasÕ dikkat çekiciydi. Daha önce yapÕlan çalÕùmalarda hastalÕüÕn her iki cinste de eùit sÕkÕlÕkta görüldüüü saptanÕrken (2), bu çalÕùmada da farklÕlÕk tespit edilememiùtir.

HastalÕüÕn gösterdiüi mevsimsel özellik yüksek aùÕlama oranlarÕnÕn olduüu toplumlarda ve tropikal bölgelerde gözlenmemektedir (7). Whyte ve arkadaùlarÕnÕn çalÕùmasÕnda (4) olgular sonbahar ve kÕù aylarÕnda izlenirken, bu çalÕùmada ise genellikle MayÕs-Haziran aylarÕnda tespit edilmiùtir.

OlgularÕn bu dönemde yoüunlaùmasÕ diüer viral etkenleri de akla getirmekle beraber, hastanemizde serolojik deüerlendirme yapma imkânÕmÕz olmadÕüÕ için bu ayÕrÕm yapÕlamamÕùtÕr.

Kabakulakta parotis bezi ùiùliüinden birkaç gün önce ateù, baù aürÕsÕ, halsizlik, miyalji ve anoreksi gibi non- spesifik semptomlar ortaya çÕkabilir (1, 12). Whyte ve arkadaùlarÕnÕn çalÕùmasÕnda (4) parotis bezi ùiùliüi (%90.2), bilateral parotit (%38.9) ve ateù (%39.4) en sÕk görülen bulgular iken sunulan çalÕùmada ise olgularÕn muayenes- inde en sÕk karùÕlaùÕlan klinik bulgular sÕrasÕyla; parotis bezi ùiùliüi, kulak aürÕsÕ, ateù, baù aürÕsÕ, kusma ve karÕn aürÕsÕ idi. Bu veriler Terzioülu (2) ile Gupta ve arkadaùlarÕnÕn çalÕùmasÕyla (8) da uyumlu idi. Bununla beraber, non- spesifik infeksiyon bulgusu ile gelen ve/veya parotit Tab lo 2. Olgularda sÕk görülen klinik bulgular

Bulgular n (%)

Parotis bezi ùiùliüi 131 (100)

Kulak aürÕsÕ 101 (77)

Ateù 93 (71)

Baù aürÕsÕ 61 (46.5)

Kusma 47 (35.8)

KarÕn aürÕsÕ 43 (32.8)

Tab lo 3. Kabakulak olgularÕnda görülen klinik tablolar

n (%)

Aseptik menenjit 7 (5.3)

Epididimo-orùit 3 (2.2)

Trombositopeni 3 (2.2)

Presternal ödem 1 (0.7)

Meningoensefalit 1 (0.7)

Eklem tutulumu 1 (0.7)

Hepatit 1 (0.7)

(4)

bulgularÕ olmayan hastalarda kesin tanÕ için serolojik inceleme gerekliliüi bilinmelidir.

Serum amilaz seviyesi kabakulaüa baülÕ hem parotis bezi ùiùliüinde hem de pankreatitde yükselir. Amilaz sevi- yesi ilk bir hafta içerisinde en yüksek seviyesine ulaùmakta ve iki ile üç hafta içerisinde normal seviyesine düùmektedir.

Serum amilaz seviyesi kabakulak olgularÕnÕn yaklaùÕk

%70’inde anormal iken (5), bu çalÕùmada olgularÕn tümünde serum amilaz seviyesinin yükseldiüi saptanmÕùtÕr.

AyrÕca bu hastalarda BK normal veya hafif yüksek, CRP ve ESH yüksek olabilir (1, 8). Sunulan çalÕùmada ise olgularÕn %60.3’ünde BK normal iken %27.5’inde lökosi- toz, %24’ünde CRP ve %13’ünde ESH yüksekliüi tespit edilmiùtir.

HastalÕüÕn seyrindeki komplikasyonlar puberte sonrasÕ dönemde daha sÕktÕr ve hastalÕüÕn görülme oranÕ her iki cinste aynÕ olmasÕna raümen, komplikasy- on oranÕ tam olarak bilinmemekle birlikte erkeklerde daha fazladÕr (6, 13). Bu çalÕùmada olgularÕn %13’ünde komplikasyon geliùirken, bunlarÕn da %82.3’ü erkek idi. Presternal ödem, kabakulaüÕn seyri esnasÕnda seyrek görülen ve kendiliüinden gerileyebilen bir komp- likasyondur ve görülme sÕklÕüÕ %2.5-6 oranÕndadÕr (14).

Presternal ödem, infeksiyonun seyri sÕrasÕnda tükürük bezlerinin geniùlemesine baülÕ olarak anteriyor süperi- yor göüüs duvarÕ lenfatik drenajÕndaki tÕkanma sonucu oluùmaktadÕr (15). Ödemin ortaya çÕkÕù zamanÕ genel- likle tükürük bezlerindeki inflamasyonun baùlamasÕndan birkaç gün sonradÕr ve hastalÕüÕn düzelmesinden sonra gerilediüi, disfaji, horlama ve lokal hassasiyet dÕùÕnda baùka bir rahatsÕzlÕüa yol açmadÕüÕ bildirilmektedir (14,15). Sunulan çalÕùmada, presternal ödem dokuz yaùÕnda bir erkek olguda (%0.7) izlenmiùtir. Bu olguda bilateral parotit tablosu geliùtikten üç gün sonra, disfa- gi ve horlama görülmüùtür. Parotit tablosunun ger- ilemesiyle birlikte presternal ödem de kendiliüinden düzelmiùtir.

Diüer bir komplikasyon olan orùit, çocuklarda da görülebilmesine raümen, adölesan döneminde ve genç eriùkinlerde daha sÕktÕr. Postpubertal dönemdeki erkeklerde orùit görülme sÕklÕüÕ %20-30 arasÕnda olup, her iki testisinde tutulma oranÕ %16-65’dir (1,16). Bu olgularÕn %85’inde tabloya epididimit de eùlik eder (17). Kabakulak orùitinin tedavisinde mutlak yatak istirahatÕ, skrotal elevasyon, soüuk uygulamasÕ ve analjezik-antipiretik verilmesi önerilmektedir. AyrÕca tedavide oksifenbutazon, kortikosteroid, dietil- stilbestrol ve interferon da kullanÕlabilir. Ancak inter- feron uygulamasÕ ile baùarÕlÕ sonuçlar rapor eden

çalÕùmalar olmasÕna karùÕn tersini savunanlarda mevcuttur (16,18). Bu çalÕùmada üç epididimo-orùit olgusu tespit edilmiù olup, olgular 13,14 ve 16 yaùlarÕndaydÕ. Olgular ek bir tedaviye ihtiyaç duyul- madan semptomatik tedavi ile düzelmiùlerdir.

Kabakulak infeksiyonunda tükürük bezinden sonra ikinci sÕklÕkta santral sinir sistemi (SSS) tutulur. Bu durum virüsün nörotropizmini göstermektedir. En sÕk görülen SSS bulgularÕ aseptik menenjit, meningoensefalit ve ense- falittir (7). Kabakulak, aùÕlamanÕn rutin olarak uygulanmadÕüÕ toplumlarda aseptik menenjitin en sÕk rastlanan nedenidir.

Tüm kabakulak olgularÕnÕn %50’sinde anormal beyin omurilik sÕvÕsÕ (BOS) bulgularÕ olmasÕna karùÕn, olgularÕn

%1-10’unda klinik olarak menenjit geliùir (19). Sunulan çalÕùmada tespit edilen yedi aseptik menenjit olgusunda en sÕk rastlanan semptom yüksek ateù ve kusma olup, bu da Öktem ve arkadaùlarÕ (20) ile ÇakÕr ve arkadaùlarÕnÕn (19) çalÕùmasÕyla da uyumlu idi ve olgularÕn hepsi sekel bÕrakmadan iyileùtiler.

Kabakulaüa baülÕ geliùen meningoensefalit 1/400- 6000 olguda görülür (1). Meningoensefalit ya virüsün direkt invazyonu sonucu nöronlarÕn destrüksiyonu ile seyreden primer infeksiyon ya da demiyelinizasyon sonucu ortaya çÕkan post infeksiyöz ensefalit ùeklinde kendini gösterebilir. Post infeksiyöz ensefalit genellikle parotitten yaklaùÕk 10 gün sonra bulgu verirken primer infeksiyonda parotit çoüunlukla ensefalit ile aynÕ dönemde izlenir (11). Her iki klinik tabloda da bulgular aseptik menenjit ile aynÕ olup lomber ponksiyon incelemesinde;

BOS berrak görünümde ve renksiz, hücre sayÕsÕ 10-2000/

mm3 arasÕnda deüiùmekle beraber genellikle 500/mm3 civarÕnda lenfosit saptanabilir, protein düzeyi normal veya hafif yüksek, glukoz düzeyi ise genellikle normal veya düùüktür (11,21). OlgularÕn %4-25’inde BOS’ta nötrofiller egemen olabilir (20). Olgular tedavi edilmeden sekelsiz olarak iyileùirse de iùitme kaybÕ, fasiyal paralizi, serebellar ataksi, hidrosefali ve nadir de olsa psikomotor retardasyon ve hatta %2 oranÕnda ölüm görülebilmektedir (2,11,19). Bu çalÕùmada bir olguda meningoensefalit saptanmÕù olup, bu olgunun BOS’unda nötrofil hakimiyeti olmasÕ baùlangÕçta antibakteriyel tedavi baùlanmasÕna neden olmuù ve hasta sekelsiz iyileùmiùtir.

Kabakulak infeksiyonu sÕrasÕnda eklem tutulumu nadiren görülür (%0.4). Klinik tablo, büyük ve küçük eklemleri tutan ve kendiliüinden düzelen gezici poliartrit ùeklindedir. Parotit baùlangÕcÕndan 10-14 gün sonra ortaya çÕkar ve beù haftaya kadar kaybolur. Eklem hasarÕ yapmadan, kendiliüinden düzelir (5,7,12). Bu çalÕùmada, 14 yaùÕndaki erkek olguda, parotit geliùiminden sekiz gün

(5)

sonra, önce sol diz ekleminde baùlayan sonra sol dirsek ekleminde görülen artrit tablosu izlendi ve analjezik-anti- inflamatuvar tedavisi ile sekelsiz olarak düzeldi.

KabakulaüÕn nadir komplikasyonlarÕndan birisi de hepatittir. Ancak bir komplikasyon mu olduüu yoksa eù zamanlÕ olarak geliùen viral hepatitin mi klinik tablodan sorumlu olduüu açÕklanamamaktadÕr (5). Sunulan çalÕùmada tespit edilen hepatit olgusu, parotit tablosun- dan bir hafta sonra karÕn aürÕsÕ, gözlerde sararma ve idrar renginde koyulaùma ùikayetiyle gelmiù olup yapÕlan serolojik incelemelerde pozitif viral hepatit göstergesi tespit edilememiùtir. Olgu non-kolestatik hepatit tablo- sunda seyretmiù olup, bir hafta sonra yapÕlan kontrolünde biyokimyasal parametrelerinin klinikle paralel olarak düzeldiüi, klinik bulgularÕnÕn ise iki hafta içerisinde kaybolduüu görülmüùtür (22).

Trombositopeni ve hemolitik anemi ise hastalÕüÕn erken evresinde görülen hematolojik komplikasyonlardÕr.

Parotit ve diüer klinik bulgularla beraber ortaya çÕkar ve yaklaùÕk bir haftada kendiliüinden düzelir (1,2,5). AyrÕca kabakulak infeksiyonu idiopatik trombositopenik purpurayÕ da tetikleyebilir (23). Bu çalÕùmada, üç hasta- da trombositopeni tablosu tespit edilmiù olup, bir hafta içerisinde tedavi gerektirmeden kendiliüinden düzelmiùtir.

Kabakulak kendini sÕnÕrlayan bir hastalÕktÕr ve spesifik bir tedavisi yoktur (1,5). Parotit olgularÕnda semptomatik ve destekleyici tedavi uygulanÕr. Analjezik-antipiretik ilaçlar kullanÕlabilir. Lokal olarak ÕlÕk veya soüuk uygula- ma aürÕyÕ azaltabilir. Tükürük sekresyonunu uyarÕcÕ gÕdalardan kaçÕnÕlmalÕ, yumuùak ve sulu gÕdalar ve gere- kirse parenteral sÕvÕ verilebilir. Bununla beraber, hastalÕk canlÕ attenüe aùÕ ile önlenebilir. AùÕ veya immünglobülin hastalÕkla karùÕlaùmadan önce verilmelidir, sonradan yapÕlÕrsa hastalÕüÕ ve komplikasyonlarÕnÕ önlemez (2).

Sunulan çalÕùmada olgularÕn tümünde KKK aùÕsÕnÕn yapÕlmadÕüÕ tespit edilmiùtir. Bu tablo KKK aùÕsÕnÕn uygulanmasÕnda sÕkÕntÕlar olduüunu düùündürmektedir.

Sonuç olarak kabakulak infeksiyonu, ülkemizde hala önemli bir halk saülÕüÕ problemi olmaya devam etmek- tedir. Meningoensefalit ve orùit gibi komplikasyonlarÕnÕn özellikle ileri yaùlarda arttÕüÕ göz önüne alÕndÕüÕnda, yan etkileri az ama koruma deüeri yüksek olan KKK aùÕsÕnÕn tüm çocuklara rutin olarak uygulanmasÕ yararlÕ olacaktÕr.

ÇÕkar ÇatÕùmasÕ

Yazarlar herhangi bir çÕkar çatÕùmasÕnÕn söz konusu olmadÕüÕnÕ bildirmiùlerdir.

Kaynaklar

1. Litman N, Baum SG. Mumps virus. In Mandell GL, Bennett JE, Dolin R eds. Principles and Practice of Infectious Diseases.

6th ed. Philadelphia: Elsevier, Churchill Livingstone, 2005:

2003-8.

2. Terzioülu M. 2004 yÕlÕnda ûstanbul OkmeydanÕ Eüitim ve AraùtÕrma Hastanesine baùvuran kabakulaklÕ çocuklarÕn çeùitli yönlerden incelenmesi (UzmanlÕk Tezi). ûstanbul: SaülÕk BakanlÕüÕ OkmeydanÕ Eüitim ve AraùtÕrma Hastanesi, Çocuk SaülÕüÕ ve HastalÕklarÕ Kliniüi, 2005.

3. Galazka AM, Robertson SE, Kraigher A. Mumps and mumps vaccine: a global review. Bull World Health Organ 1999; 77:

3-14.

4. Whyte D, O’Dea F, McDonnell C et al. Mumps epidemiology in the Mid-West of Ireland 2004-2008: Increasing disease burden in the university/college setting. Euro Surveill 2009;

14: 1-5.

5. Kara A. Kabakulak. In Kanra G ed. Krugman’Õn Çocuk Enfeksiyon HastalÕklarÕ. 11. baskÕ. Ankara: Güneù TÕp Kitabevleri, 2006:

391-401.

6. Korkut-Onanç FH, YarkÕn F, Köksal F, Akan E. Puberte öncesi ve sonrasÕ dönemdeki çocuklarda ve gençlerde kabakulak virüsünün seroepidemiyolojisi. Çukurova Üniversitesi TÕp Fakültesi Dergisi 1998; 23: 43-9.

7. YapÕcÕoülu AB. Doüankent SaülÕk OcaüÕ Beldesinde yaùayan 0-59 aylÕk çocuklarda kÕzamÕkçÕk ve kabakulak seroprevelansÕ (UzmanlÕk Tezi). Adana: Çukurova Üniversitesi TÕp Fakültesi Halk SaülÕüÕ Anabilim DalÕ, 2006.

8. Gupta RK, Best J, MacMahan E. Mumps and the UK epidemic 2005. BMJ 2005; 330: 1132-5.

9. Pickering LK, Baker CJ, Freed GL, et al. Immunization pro- grams for infants, children, adolescents, and adults: Clinical practice guidelines by the infectious disease society of America.

Clin Infect Dis 2009; 49: 817-40.

10. Mason WH. Mumps. In Behrman RE, Kliegman RM, Jenson HB eds. Nelson Textbook of Pediatrics. 18th ed. Philadelphia: W.B.

Saunders Company, 2007: 1341-4.

11. Uysalol M, PaslÕ E, Kayaoülu S, Telhan L, Kutluk G. Kliniüimizde izlenen kabakulak meningoensefalitli olgularÕn deüerlendirilmesi.

úEH TÕp Bülteni 2008; 42: 10-6.

12. Çelik S. Sivas il merkezinde 9-16 yaù grubu çocuklarda kÕzamÕk, kÕzamÕkçÕk, kabakulak seroprevalansÕnÕn araùtÕrÕlmasÕ (UzmanlÕk Tezi). Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi TÕp Fakültesi, Çocuk SaülÕüÕ ve HastalÕklarÕ Kliniüi Anabilim DalÕ, 2008.

13. Nussinovitch M, Volotiz M, Varsano I. Complications of mumps requiring hospitalization in children. Eur J Pediatr 1995; 154:

732-4.

14. Türkmenoülu Y, Büyükkapu S, SamancÕ N. Presternal ödem ile gelen bir kabakulak vakasÕ. Çocuk SaülÕüÕ ve HastalÕklarÕ Dergisi 2006; 49: 39-41.

15. Sevgican U, Balamtekin N, Yavuz ST, SarÕcÕ SM. Presternal ödemin eùlik ettiüi bir kabakulak olgusu. Gülhane TÕp Derg 2007; 49: 118-9.

16. Adayener C, Akyol û, KadÕoülu A. Kabakulak orùiti, tedavisi ve infertilite. Türk Üroloji Dergisi 2006; 32: 490-4.

17. Gündeù S, Willke A, Özkan F, Vahaboülu H. 2001 yÕlÕ içer- isinde epididimoorùit komplikasyonuyla seyreden kabaku- lak olgularÕnÕn deüerlendirilmesi. Klimik Derg 2002; 15:

71-3.

(6)

18. Peker E. ûnterferon alfa tedavisi ile baùarÕlÕ bir ùekilde tedavi edilen bir kabakulak orùiepididimit olgusu. Düzce Üniversitesi TÕp Fakültesi Dergisi 2007; 3: 31-3.

19. ÇakÕr HT, ÇuhacÕ-ÇakÕr B, Kibar AE, Güven A, Uysal G.

Çocukluk çaüÕ meningoensefaliti: 325 hastanÕn deüerlendirilmesi.

MN Klinik Bilimler & Doktor 2005; 11: 506-10.

20. Öktem F, Öztürk M, Olgar ú. Kabakulak meningoensefaliti olan 52 hastanÕn deüerlendirilmesi. Çocuk Dergisi 2003; 3: 213-6.

21. Önal-Sönmez E, Hatipoülu S, Durmaz-Çetin B, Öztürk M, Aksu K, Olgun T. Kliniüimizdeki kabakulak meningoensefalitli olgularÕmÕzÕn deüerlendirilmesi. Kartal Eüitim ve AraùtÕrma Hastanesi TÕp Dergisi 2001; 12: 27-8.

22. Uluü M. Kabakulak hepatiti. IX. Ulusal Viral Hepatit Kongresi, 3-6 Nisan 2008, Belek, Antalya. Kongre kitabÕ, s: 153.

23. Bican M, ûnan M, Karakuù YT. Kabakulak ve trombositopenik purpura olgusu. ADÜ TÕp Fakültesi Dergisi 2005; 6: 49-50.

Referanslar

Benzer Belgeler

Whereas the aim of the second study is to examine the role of autobiographical memory in the development of adulthood depressive symptoms by reaching the same

Kanserli Çocuklara Umut Vakfı olarak birlikte çalışmalar sürdüğümüz Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi, Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Şişli

Tez konusunun seçiminde Asliye Hukuk Mahkemesinde staj yaparken karşılaştığım bir olay etkili olmuştur. Anne, babaannenin de kendileriyle oturmasını

olan çocukların %75'inde antikor durumu pozitif olarak bulunmuştur, Kabakulak aşısı olma duru- muna göre kabakulak antikor durumları arasında.. istatistikselolarak

An echocardiographic evaluation of the second patient revealed mobile mass lesions compatible with vegetations on the left and noncoronary leaflets of the aortic valve

Ancak bu reklamda bu algının tam tersine, erkek kadından daha kısa boylu olarak sunulmuş ve kadın ve erkek rollerine ilişkin algı yıkılmak istenmiştir denilebilir.. Uzun

Bu araştırmada, ülkemizde 0-36 aylık çocuklar için basılmış olan resimli çocuk kitaplarının içerik, resimleme ve fiziksel özellikleri açısından incelenmesi

a) Mimar, mesleğini uygularken toplum içinde meslek topluluğunun bir temsilcisi durumundadır ve yürürlükte bulunan meslek alanıyla ilgili bütün yasa, tüzük