• Sonuç bulunamadı

Yerebatan Sarayı: Bazilika Sarnıcı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yerebatan Sarayı: Bazilika Sarnıcı"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

YEREBATAN SARAYI

Bazilika Sarnıcı

B

ir okuyucumuzdan aldığımız mektup­ ta İstanbuldaki Bizans âbideleri hakkında toplu malûmat bulmanın müşkülâtından bahsediliyor ve “ Yerebatan

Sarayı,, misâl verilerek bunun hakkında

malûmat isteniyordu.

İstanbula lüzumu olan suyu temin eden Bizans sarnıçları, dördü açık olmak üzere sayılamıyacak kadar çoktur. Bizanslılar suyu evvelâ bu açık sarnıçlara isâle edi­ yorlar; sular birkaç hafta kendi haline bıra­ kılarak tasfiye olunuyor ve künklü yollarla kapalı sarnıçlara akıtılıyordu. Fakat bilâ­ hare su bentleri inşa olunarak şehre akar su temin edildiğinden bu sarnıçların bir kısmı kullanılmaz oldu.

En kavi ihtimale göre, eskiden, bu sar­ nıçlardan istifade şekli bu anlattığımız gibi idi. Fakat Bizans müverrihlerinin birçoğu­ nun bu hususta tamamile müttehit olma­ dıklarını da söylemek lâzımdır.

İptida, okuyucumuzun arzusu da yerine gelsin, " Constantinople,, adlı eserinde Ye­ rebatan Sarayı - Bazilika sarnıcı - hakkında en mufassal malûmat veren Grosvenor’ u(*) birlikte okuyalım :

“ Şahane sarnıç d iye anılan bu sarnıç cidden ismine lâyık tır. Çünkü bân isi olan Konstantin ile , onu yeniden tamir ve inşa eden im parator Jüstinyen’ in isim lerile anılır. Y a ln ız bü yüklüğü ve n isbetlerin in m ükem m eliyeti itibarile eşsiz d eğil; zamanın izleri görülm iyen n efis d irek lerin in b o llu ğ u , panoram ik gü zelliğ i ve etrafında toplanan hikâye ve m asallarile em salini geridp b ıra k ­ maktadır. O sm anlılar ona sadece bir sarnıç nazarile bakm adıkları için hay­ ranlıklarını ifade eden ( Yerebatan Sa­

rayı) ism ini verm işlerdir. Bütün k u b ­

b e le ri kusursuz olarak m uhafa­ za edilebilm iştir. A ltı kadem ara ile dizilm iş olan 336 sütunu 28 sim etrik sıra teşk il etm ektedir. V e her birinin ço k g ü zel işlenm iş b ir b a şlığı vardır. Hâlâ eski vazifesini g örm ek te yani V alans su b eh din den g e le n b o l b o l su onu kuru bırakm am aktadır. Şarktan garba 90 kadem uzunluğunda ve 74 kadem g en işliğin d e olan bu sarnıç m evcutların en b ü y ü ğü d ü r. Belki in­ sanların su ihtiyacını tem in için şim ­ d iy e kadar bundan daha büyük bir sarnıç yapılm am ıştır.

Esrarengiz v e daima loş olan bu yeri tarife realite kâfi gelm em iş, romantizm ve m übalâğanın bütün tâbirleri kulla­ n ılm ıştır. Bir m üellife g ö re sarn ıç b ir­ birinden ço k uzak olan, A ya sofy a ile Sultanahm et cam iinin tem ellerin e ka­ dar uzanm aktadır. Bir diğeri de onu dört m ile kadar uzatarak şehir surları­ nın haricine g ötü rü r. P eter G yllius de -b ir seyyah- bu nevi harikalar k arşısın­ da hayranlıkla sözlerin in tek zip e d ile - m iyeceği b ir muhit bulduğundan, bu suların üzerinde m eşalelerle ya p tığ ı seyranı tasvir eder.

(*) Constantinople. Grosvenor. Cilt : 1. Sa. 369

Osmanlılara g e lin ce hayallerinde onu cin lerle doldu ru r ve ortalık ta ses şada k esilin ce oradan ölüm kadar korkunç sesler işitildiğin i sö y le rle r. Bir zaman­ lar, bu suların üzerinde, yeni evli bir çift, kayıkla seyahate çık m ışlar ve b ir daha dönm em işlerm iş. İnatçı b ir İngiliz de her türlü ihtiyat tavsiyelerin e ku­ lak asmıyarak onun ku ytu k öşelerine dalmaya karar verm iş, arkadaşları gün­ lerce kapısında b ek led ik leri halde onu b ir daha görem em işlerdir. Ü çüncü bir m aceracı da her taraftan yükselm iş sütunların arasında, istikam et üzere, iki saat gitm iş; fak at y olu o kadar karışm ış ki, avdet ettiği zaman aklını kaçırm ış olduğunu görm ü şler. Bir A m e­ rikan rom ancısı da bu sarnıcı, hikâ­ yesinin en h eyecanlı bir aşk m acerasına sahne olarak alır.

Sarnıca ancak b ir Türk evinin avlu­ sundan g irile b ilir. Ç arpuk çu rpuk b ir taş m erdivene açılan b ir y er k apısın­ dan g irile re k suyun ü zerine doğru çık ık , etrafı parm aklıksız b ir platform a in ilir. Y in e ga y ri muntazam on dört basam aklı ve parm aklıksız d iğer b ir m erdivenle ekseriya su basm ış olan ik inci platform a inilir. Lâm balar bu su­ ların cehennem i k aranlığını gid erem e-

m ektedir. Fakat üst p latform d a büyük m eşale yanınca tesiri âni ve âdeta teshir ed icid ir. B irdenbire derin karan­ lıklardan fırlıya n d irek ler beyaz renk­ lerin in bütün ihtişam ile parıl parıl ya­ narlar. Yaldızlanan su v e tavan bu ışık huzm elerini m uhtelif istik am etlerde ak­ settirirler. A rada b ir yukarıki ev le rd e n sarkıtılan kovaların suya tem asından başka H çb ir ses bu d erin sükûtu ihlâl etm ez. Istanbulun hiçbir tarafında insan üzerinde bu kadar sih irli b ir tesir y a ­ pan başka b ir y er y o k tu r. P ırıltılı su­ lardan yü k selen sütunlar yabancının hafızasında o kadar derin b ir intiba bırakırlar ki İstan bu l’ a ait bütün hatı­ ralar bu lanık v e yarı u nutulm uş bir hale g e ld iğ i halde, onlar bütün vüzu- hile yaşarlar.,,

M

üverrihin verdiği malûmat bitti. Şimdi biz de bu vesileden istifade ederek «Ayasofya Müzesi» ni an­ mak ve onunla yakından alâkadar iki nok­ taya işaret etmek istiyoruz.

Osmanlı imparatorluğu «Tanzimat» a rağ­ men Şarktan ayrılamamıştı. Türklük ise yeni yaşayışında doğrudan doğruya Avrupa gidişini kendine düstur tuttu. Vaktile kili­ se, sonra cami olan Ayasofya mabetten çıkarılarak, şubat 1935 te, müze haline konuldu. Ayasofya başlı başına bir müze olduğundan içine yerleştirilecek diğer şey- lerin ne olabileceğini düşünmek bile zaitti. Bütün insanlığın hayran olduğu onbeş asır­ lık bir eser müze olmazsa ne müze olu r? Ona en yaraşır şeklini vermekle Türklük ne kadar gurur duysa yeridir. Her sene yenileri meydana çıkarılan mozaikler bina­

nın sanat kıymetini bir kat daha arttır­ mıştır.

Düşünülsün bir kere ; bundan böyle elde mevcut bulunan ve ele geçecek olan Bizans sanat eserleri herhangi bir müzenin Bîzansa hasredilmiş bir salonunda değil, Bizans sanatını yaşatan, Bizans mimarisinin en yüksek ve en tarihî binasının dış nartek- sinde teşhir edilecek. Yalnız bu husus ku­ rulan müzenin azameti hakkında tam bir fikir verebilir.

Ayasofyanın Türk mimarlarının zekâ ve himmetlerde bugün ayakta durduğunu söy­ lemek de - sırası gelmişken - bir vazifedir. Aksi takdirde bu bina, diğer birçoğu gibi, bugün bir enkaz haline gelirdi.

Evet, bugün Ayasofya bütün dünyayı alâkadar eden bir müze oldu. Onun yanı başındaki “ Yerebatan Sarayı,, da bu mü­ zenin hakikî ve tabiî bir parçası olduğun­ dan, o da müzeye ilâve edilmelidir. Bu su­ retle müze tamamlanmış olur. İşte işaret etmek istediğimiz birinci nokta budur.

Yerebatan Sarayı, Bizans sarnıçlarının su alma tertibatı muhafaza edilmiş olan ve içinde hâlâ su bulunan en nefisidir. Tarihî muazzam bir âbidedir. Maarif Vekilliğinin yardımile onu bugünkü perişan halinden kurtarmak Ayasofya müzesi için bir vazife olmalıdır.

Ayasofya müzesine yapılacak ikinci ilâve de Bizansın yine ilk kiliselerinden biri olan «Aya İrini» - Sainte irene - kilisesi olması lâzımgeldiği kanaatindeyiz. Malûm olduğu üzere bu iki mabedin rahipleri bile birdi. Müşterek bir avluda idiler. Her ikisi de birlikte «Büyük Kilise» yi teşkil ederlerdi. Bugün birbirlerinden ayrılmış gibi duru­ yorlarsa da hakikatte birbirlerini tamam­ lamaktadırlar.

Sayın Şükrü Büten bir müddet evvel bu­ ranın restorasyonuna da başlamıştı. Hiçbir zaman camie tahvil edilmemiş olan bu ki­ liseyi de Ayasofya müzesine bağlamak ve burada başlanan işlere devam etmek çok yerinde ve çok muazzam bir iş olur.

Bize bu temennileri izhar fırsatını verdiği için okuyucumuza teşekkür ederiz.

Istau&ul

r

---U Y K ---U

Gözlerimde gerindi, son hayali, eşyanın; Bir karınca yuvası, kırmızı, loş bir yuva, Ve öyle gözlerimi bir müddet ova ova, Seyrine dalmış gibi oldum tatlı bir anın. Sıyrıldı dalga dalga, gözümde yeşil bir su, içinde yüzer gibi sayısız iri gözler, Odada aksi kalmış, ağlıyan bazı sözler; Ve sonra... Islatmıyan bir deniz gibi

uyku...

S eyfeddin ORHAN

^

____________________________________

;

8

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bitki sıklığının tohum verimi üzerine olan etkisi incelendiğinde ise, 5 cm ve 10 cm sıra üzeri mesafelik ekimlerde en fazla verim alınmış ve bu iki farklı ekim mesafesi

 Prediction of 3rd molar (M3) prognosis in position and eruption are import ant clinical issues because dentists often had difficulties in making decision s as to whether mandibular

In this study, we determined the 8-OHdG levels of venous blood and urine, collected from 29 college students before and after single exhausting exercise (1-2 h; average

motile and direct forward motile sperm counts were significantly lower in patients with varicoceles, and the immotile sperm count was significantly higher in patients with

10.30 — Dernek Başkanı Perihan Balcı’nın açış

Dersin işlenişine ilişkin diğer istekler ise şöyledir: Önce öğretmen anlatmalı öğrenci dinlemeli ve sonra soru cevap olmalı, Sohbet ortamında arkadaşça olmalı,

Hasta olarak acil servise baflvurdu¤unuzda hekimin yap›lmas› planlan›lan tan› ve tedavi hakk›nda anlafl›l›r bir flekilde bilgi vermesi sizi nas›l etkiler.. Hasta

Şair, o kadar koyu bir lıiristiyandır ki, yıllarca uzak kaldığı Paris’i iki sene evvel ziya­ retinde kendisi için yapılmış tezahürler esnasında, birisi,