• Sonuç bulunamadı

Yönetmen: Türkan Şoray

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yönetmen: Türkan Şoray"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

71BV

s

>3^9

Sinemaseverler, bundan böyle "Türkan Sultan' ın adını, film jeneriklerinin en sonunda görecekler

"Ya f u f a r a " havaileri va^am ım i7in

a\/rı\ma-7 h ir f a n t w k i h ^lin ^ n^lHi

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

YÖNETM EN: TÜRKAN SOR A Y

Yazı ve Fotoğraflar:

A li EYÜBOĞLU

C

ünümüzde, sanat cami­asında bir yerlere gel­ mek, “ uğraş verilen sa­ nat dalında “en büyük” olarak anılmak artık iyiden iyiye ucuz­ ladı... Ama, yıllarca zirvede kal­ mak, milyonların gözünde her zaman bir numara olmak hâlâ çok zor... işte, yıllardır Türk

Sineması'nın zirvesinde kalma­ yı başaran Türkan Şoray da, bu "zor” u -kolayca başaran ender sanatçılarımızdan biri...

Kim bilir, belki de Tanrt'nın adaleti bu... Çünkü, 30 yılı aşkın bir süredir Yeşilçam'da uğraş veren Türkan Şoray, starlığa yükselirken, hayranlarının ken­ disine yakıştırdığı “Sultan” sıfa­ tını adının önüne eklerken, yeterince zorluklar yaşadı...

Ye-şilçam’ın zirvesine birçokları gibi tepeden İnmedi... Alın te­ riyle, oyun gücüyle, hırsla ve azimlş birer birer tırmandı şöh­ ret merdiveninin basamakları­ nı...

1945 yılında doğan ve Fatih Kız Lisesi’ndeki öğrenimini ya­ rıda bırakarak 1960'da sine­ maya başlayan Türkan Şoray, kısa sürede adını tüm Türkiye' de duyurdu... Bugüne dek 200'ü aşkın filmde kamera karşısına geçti. 1964'te“Acı Hayat” 1968' de ise “Vesikalı Yarim" adlı film ­ leriyle “Altın Portakal”ı kazanır­ ken, henüz 23 yaşındaydı... Bu olağanüstü başarılar ve ödüller harika bir başlangıçtı Türkan Şorfey için... Ne şöhret, ne pırıl­ tılı ödüller, ne de milyonlarca hayrana sahip olmak, onu, hedeflerini ve çalışma tempo­ sunu değiştirebildik.

“Çalıkuşu”, “Buğulu Gözler” “Cemo", “Selvl Boylum Al Yazmalım”, “Hazal”, “Yılanı ö l­ dürseler", “Seni Kalbime Göm­ düm”, “Mine", “Körebe”, “Gra­ mofon Avrat", "On Kadın”, “Rumuz Goncagül” ve dün ekranlarımızda izlediğimiz “Berdel" adlı yapımlar, “Türkan

Şoray”ı beyazperdenin unutul­ maz starları arasına sokan ba­ şarılı filmlerden yalnızca birka­ çıydı.

Kamera karşısındaki başa­ rısı ve yeteneği tartışma götür­ meyen ‘Türkan Sultan”, kame­ ra arkasında da herkesi şaşırtan üstün bir performans gösterdi. 1972 yılında başrolünü de oy­ nadığı “Dönüş" ile ilk kez yönet­ menliği deneyen sanatçı, bu filmiyle Moskova Film Şenliği' nde Seçici Kurul özel ö d ü lü ’nü kazandı...

Tüm bu başarıların bir de

f

Sinema benim yaşam biçimim. Bu

j f f yüzden geleceğe yönelik tüm planlarım

sinema üzerine, ö n celikle 25 O cak'ta

yapılacak kongrede Sinema O yuncuları

Derneği SO D ER' in başkanlığından

ayrılıp, görevi bir başka arkadaşa

devretmeye kararlıyım. Bu görevi

bıraktıktan sonra tüm eneğimi

sinema üzerinde

m

yoğunlaştıracağım . *§F

faturası vardı tabii... Sürekli ola­ rak en iyiyi, en güzeli verebil­ mek için çalışmak, özel hayatı ve eğlenceyi ikinci planda tut­ mak, mesleğin bunaltıcı zorluk­ larına özveriyle katlanmak... Belki uykusuz, belki aç, belki de güçsüz kalmak... Yeri geldi­ ğince sağlığını bile hiçe say­ mak, ölümle burun buruna gelmek...

Evet, sinema aşkı uğruna, gerçekten Azrail’in soğuk nefe­ sini de ensesinde hissetmişti Türkan Şoray... Bir set çalış­ ması sırasında attan düşerek

boynundan yaralanmış, aylarca acı içinde hasta yatağına mah­ kum olmuştu. Zaman zaman Yeşilçam'ın bunalımlı dönemle­ rinde kabuğuna çekilmiş, mad­ di zorluklara katlanmış, birçok­ ları gibi başka alanlara dümen kırarak cebini doldurmak yeri­ ne, sabırla beklemeyi yeğlemiş­ ti.

Geçtiğimiz aylarda türlü de­ dikodulara hedef olacağını bile bile Rüçhan Adlı ile ortaklaşa yaptırdıkları eve taşınmasının ardında bile, sinema aşkı yatı­ yordu. Sinemadan elde ettiği kazançla kira ödeme külfetine daha fazla katlanamayan Tür­ kan Şoray, çaresiz kalınca eski aşkıyla komşu olmayı göze almıştı.

Oysa, ekonomik sorunlarına çok yönlü çareler bulabilirdi Türkan Sultan... Çünkü plak yapımcıları ve gazinocular açık çeklerle kapısını çalmaya ve cazip tekliflerle ünlü sanatçıyı ikna etmeye çalışıyorlardı. Ama, o prensiplerinden ödün vermiyor, “Sinema” diyor da başkabirşey demiyordu. Geçti­ ğimiz günlerde basındayer alan sahneye çıkacağı yolundaki ha­ berlere ise yalnızca gülüp geçi­ yordu.

Peki ömründe 47 yılı, sine­ mada ise 32 yılı geride bırakan Türkan Şoray, sinemanın için­ de bulunduğu olumsuz koşup

larda ne yapmayı, nereye ulaş­ mayı hedefliyordu? Bakın, Ye- şilçam'ın “star" oyuncusu, bu konuda neler söylüyor:

“Her şeye rağmen, sinema benim yaşam biçimim... Bu nedenle geleceğe yönelik tüm planlarım sinema üzerine... ön ­ celikle, dört yıldan beri şerefle ve onurla sürdürdüğüm SO­ DER (Sinema Oyuncuları Der­ neği) Başkanlığı’nı 25 Ocak’taki kongrede bırakmak İstiyorum. Nöbeti, bir başka sinema emek çlsi arkadaşa devretmeye kararlıyım. Bu görevi bırak­ tıktan sonra, tüm zama­ nımı, tüm ener|lmi sine­ ma için harcamak isti­ yorum. Ancak, oyun­ culuk İkinci planda olacak benim İçin... Daha çok kamera ar­ kasında görev yap­ mak, yönetmen ola­ rak Yeşllçam'a nite­ likli yapıtlar kazandırmak tek amacım. Zaten çeke­ ceğim ilk filmin senar­ yosu da tümüyle hazır, öykü, biri ev kadını, diğe­ ri de doktor olan iki kadın üzerine kurulu. Bu çalış­ ma için değerli arkadaşlarıma teklif götüreceğim... Şimdilik Müjde Ar, Nur Sürer ve Zuhal Olcay İlk aklıma gelen İsimler."

Evet, Türkan Şoray ve sine­ ma... 1992'de "yönetmen” ola­ rak Yeşilçam'a hizmet verecek olan ünlü sanatçı, 32 yıldır koş­ tuğu sanat yolunda durmaya pek niyetli görünmüyor. Tek şikâyetinin set çalışmaları sıra­ sında biricik yavrusu Yağmur’ dan uzak kalmak olduğunu söyleyen Şoray, sinemadan ar­ ta kalan zamanlarında kızıyla bir arada olmaktan büyük mut­ luluk duyuyor.

Bakalım, oyuncu olarak mil­ yonların gönlüne taht kuran Türkan Sultan, 1992’de yönet­ men olarak adından nasıl söz ettirecek...

Referanslar

Benzer Belgeler

tlattlAili, bevlevi hastal~klar~n tedavisindeki üstün ba~ar~lar~n~~ Herodot'tan bildi~imiz M~s~rl~~ tabiplerden ve getirecekleri ilaçlardan büyük bir safdillilikle bir

Lazerin yüksek parlaklığı, bir numunenin çok faz- la ışık soğurmasına, dolayısıyla numunede çok kısa zaman içinde çok fazla enerji depolanmasına neden olabilir..

SANAT YILI JÜBİLESİ 18 - OCAK -1967 HAYATI ESERLERİ HAKKINDA YAZILANLAR SÖYLENENLER... — Röportaj sorularına

Haziran 1998-Ocak 2002 tarihleri arasında 51 hastanın 56 tibia cisim açık kırığı Đlizarov Tekniği ve Đlizarov tipi sirküler eksternal fiksatör uygulanarak tedavi

In this paper, we reported a case of ADD caused acute pancreatitis, presenting in emergency department with abdominal pain.©2008, Ondokuz Mayis University, Medical Faculty.. Key

Otobiyografi, öz değerlendirmeye dayanır, hayat hikâyeleri tipik olarak başkasının hayatını ele alır (kişisel olarak da kullanılabilir) ve andaçlar bir hayat

Hikâyeler öğrencilerin başarıyı nasıl algıladıkları, gelecekteki kendilerini anlatırken daha çok sahip oldukları şeylerden mi yoksa nasıl bir insan olmak

OKUL ÖNCESĠ EĞĠTĠM KURUMLARINDA ANNEBABA DANIġMANLIĞI Atanur MERT1 Bu sunu makalesinde, okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan Eğitim Danışmanlarına, anne