ÜÇ İSTANBUL ROMANI ÜZERİNE SOSYOLOJiK OKUMA DENEMESİ
Köksal AL VER •
A Sociologic Reading Attempt on Üç İstanbul
This paper invested Mithat Ceınal's Üç İstanbul, novel that took three consequtive outstanding period of Turkish politic history as its themes. In the novel ruling time of Abdulhamid Il, Party of Union and Progress and İstanbul during the occupation years were told; power, degeneration, political ınovements, political tricks were dealt with by Adnan's metamorphosis. All these are tried to be done by ıneans of a sociologic reading, so social understanding is treated in order to analyze the novel and its content.
Keywords: Üç İstanbul, Mithat Cemal, Turkish novel, Abdulhaınid Il, Party of Union and Progress.
Edebiyat, kuşkusuz insanın kendisini ve ilişkiler ağını anlamiandırma ve açıklama çabalarından en başta gelenidir. Estetik bir algı ve yaratıma dayanan edebiyat, ister gerçekliğin tıpa tıp bir aktanını isterse tamamıyla kurgusal nitelikte olsun, tek bir okumaya tabi tutulamayacak kadar zengin ve açılımlı bir açıklama biçimidir. Edebiyat kendisini de aşan bir çıkarımlar dizisine izin veren ender üretimlerden biridir. Hem kendi okuma biçimi olan edebi okumaya hem de diğer okuma biçimlerine kapı aralaması söz konusudur ve tekil değil çoğul okumaya imkan tanımaktadır. Bundandır ki, psikolojik, sosyolojik, tarihsel çalışmalar edebiyatı çoğu zaman referans dizisine ekleyerek kendi analizlerine taşımaktadırlar.
Edebiyat-sosyoloji ilişkisinin edebiyatın çoğul okumaya imkan tanımasının en belirgin örneğini temsil ettiği söylenebilir. Toplumsallık, toplumsal gerçeklik, toplum içinde insan gibi çok temel kesişme noktalarının bulunduğu bu iki alan bundandır ki, birbirlerinin metinlerinden temel çıkarınılar elde etme çabasından uzak durmamaktadırlar. Bu husus kendi üretim alanlarının kuşatıcılığa ulaşması ve analizlerinin gerçekliği kuşatması bakımından gerekli görülmektedir. Salt kendi çalışma alanının verileri ve sonuçlarıyla toplumsal bütünlüğe varma ve onu tanınılama uğraşının eksik bir yönelim olacağını Richard Hoggart sosyoloji öğrencisini merkeze alarak veciz bir şekilde ifade etmektedir: ''Edebiyatın katıksız tanıklığı olmaksızın
20
KÖKSAL AL VER
sosyoloji
öğrencisitoplumun bütününe
karşıkör
olacaktır".ıBu belirleme elbette
edebiyatın
sosyolojik çözümlemedeki merkezi yerini imlemektedir.
Aynıbelirlemeyi
edebiyatçıyı
merkeze alarak da ifade etmek mümkündür;
karşılıklıolma durumunu
düşündüğümüzde
Harrington'
ınsözleri bize
ışıktutar. Ona göre
edebiyatın anlaşılmasındasosyolojik çözümleme ve
açıklamabilinci ne kadar temelde
durmaktaysa
aynı şekildesosyolojinin
anlaşılmasındada edebi bilinç o kadar temelde
durmaktadır. 2Edebiyat-sosyoloji
ilişkisininen rahat
kurulabileceğiedebi türterin
başmdaroman gelmektedir. Belki bunda
romanın, diğersanat türlerine nazaran daha
açıkbir
yapıyasahip
oluşuve yoruma izin vermesj3 ve sosyolojik derslerin
çıkarılmasma4imkan
tanımasıönemli bir etken olarak görülebilir.
Bundandırki, toplumsal
gerçekliğiçözümiemek isteyen bir
yaklaşım tarzmın uğrak noktalarındanen önemlisi olarak
roman öne
çıkmaktadır.Roman, hem toplumsal
gerçekliğive toplumsal
ilişkileri yansıtmakta,hem
tanımlamakta,hem de
oıtaya çıkış şartlarınınve
sonuçlarınınhikayesini
anlatması bakımındansosyolojik
çözümlemenin
hemen
öııi.inde durmaktadır.Üç
İstanbul: Romanın
sosyolojik okumaya kapt
aralaması
Mithat Cemal
Kuntay'ın
Üç
İstanbul romanı
5İstanbul'u
üç
ayrı
dönemde, daha
çok siyasal
değişimegöre biçim alan sosyal hayat, seçkin ler,
aydınlarve iktidar ile el it
tabaka
arasındaki ilişkilerimerkezine alarak hikaye etmektedir. Bu üç dönem,
Abdulhamit'in son
yılları
(istibdat
İstanbulu),
1908 ihtilaliyle
iktidarı
ele geçiren
İttihat
ve Terakki yönetimindeki
yıllar (meşrutiyet İstanbulu)
ve Birinci Dünya
Savaşı'nın
son
bulmasıyla başlayan
Mütareke
yılları (işgal İstanbulu) dır.
Romanda, eserin
başkahramanı Adnan'ın yaşamçizgisi izlenerek onun
etrafmda yer alan
kişi(lik)ler,Adnan'm diyalog içinde
bulunduğuçevre ve insanlar
toplumsal yaşam alanmın
bütünüyle ilgili bir
kanıyavanlmak
amacıylabol
ayrıntıyayer verilerek hikaye edilir. Amaç,
Adnan'ın kişisel yaşamınıanlatmaktan çok bir
topluma,
iktidarın topluımıbiçimlendirmesine ve iktidarla
yakın ilişkilerkuran
tabaklara,
yozlaşançevrelere, çöken bir
imparatorluğa,insan
ilişkilerinindüzeyine
ayna tutmaya
çalışmaktır.Bir
imparatorluğun çöküşü,yerini alan
iktidarlarınsiyasetleri, her yeni iktidar biçiminin kendi elitini, sosyetesini,
dalkavuklarınıortaya
çıkarışı,
tüm dönemlere has iktidar seçkinleri ile halk arasmda
kapanınazbir uçurumun
2
3 4 5
Alan Swingewood, "Sociology and literature",
The Socwlogy of L1terature.
Diana Lausenson & AlanSwıngewood, MacGıbbon&Kee, London, 197 ı. s. I 3.
Austin Harrington, "Knowing the social world through literature: sociological reflections on Robert Musil's The Man Without Qualities",
International Journal of Social Research
Metlıodology. Voluıne5. No. ı, 2002, s. 56.
Trevor Noble, "Sociology and literature". Bnt1slı
Journal of Soc1ology.
Yoluıne 27, lssue 2. June 1976, s. 2ı2.John Orr, Tragıc Realısnı
and Modern
Socıety, University ofPittsburg Press, Pittsburg. ı 977. s. 53.varlığı, halkın
sefaJet içinde bir
yaşamsürmek zorunda
kalışına karşınelit
tabakanın çıkarve
arzularının peşinde koşması,mücadele dönemlerinde
bağlanılanidealin
kurumlaşmayla nasılda
çıkarınhizmetine
girdiği, yaslanılaniktidar gücünün
aslındadünya nimetlerine giden yolun
kolaylaştırılmasından başkabir
şey olmadığınıgösteren
bir ayna olmaya
çalışır
Üç
İstanbul.
Bu anlamda sosyolojik okumaya
elverişli
bir
ortam olarak
karşımıza çıkarroman.
Üç
İstanbul,
halk
tabakasını değil
elit zümreyi,
iktidarı
ve iktidarla
yoğun
bir
ilişki kurınuş kişilikler arasındaki yozlaşınayı, çözülüşü, çürümüşlüğüana tema olarak
seçmiştir.Roman
oradan
bakarak bir
aniatı oluşturur:iktidar seçkinlerinin bir
anlatısıve sosyolojisi ile yüz yüze getirir okuyucuyu. Roman toplumun çürüyen, bozulan,
çöziilen
yanlarınıöne
çıkardığıiçin hikaye
ettiğidönemlere ait tipler bundan ötürü
"yalnız kişisel çıkar ardında koşaninsanlar, dalkavuklar, jurnalciler, iki yüzlü ler, ancak
başkalarınınkötü durumlara
düşmeleriylemutlu olanlar, birbirlerinin
kuyularınıkazanlar, birbirlerinin
karılarını baştan çıkaranlar,birbirlerinin servetlerine göz
dikenler"6, iktidar gücüne sahip
olmayıyahut iktidara
yakın olmayıkendi
çıkarıiçin
kullanan lar, her zaman güçlü ve güçten yana
tavıralanlar, takliti modernlikle
eşleştirenkibir ve servet
tutsağı kişilikler, savaşdöneminde
zenginleşen savaş vurguncularıolur.
Amaç çürüyen
İstanbul'un
üç
ayrı
dönemini, bu dönemin sosyolojik
gerçekliğine
dayanarak
açıklamaktır.Adnan: Güç istenci esaretinde bir
aydınRomanın
merkezi karakteri olan Adnan, açmazlar,
çatışmalarve
çelişkileriçerisinde
çırpınanbir
aydındır.Ancak, E. Said'in "kendini tamamen bir hükümetin
siyasi hedeflerine, büyük bir
şirketeya da
kafaları aynıbiçimde
çalışanprofesyonellerden
oluşan
bir Janeaya teslim
etmiş
bir memur ya da
işçi"
7olmadığını
söylediği gerçek aydmdanne kadar da
uzaktır:Çünkü onun
yaşamı tamamıylaangaje
olma ile
eşleşmiştir. Başkalarıve
ilişkilerikendini
tanımlamada araçsallaşır.Hep
birileriyle
vardır;Hidayet'in
konağı, ŞairRaif, Moiz,
küçümsediğiSi.iheyla,
tapareasma hayran
olduğu Belkıs'la. İlişkileri
onun
hayatından
çekilip
alındığında
kişiliğini bulmuş, bağımsızlaşmışbir Adnan durmaz
karşımızdayani
muharrirliği, avukatlığı, romancılığı, ihtilalciliği, muhalifliğiyletecessüm etmez.
Sahip olma
duygusunu hayatta
kalınanın bir koşulu gibi algılayan, arzulanan şeyi mutluluğun elde
edilmesi ve
muhtaçlıktankurtulma biçimine sokan bir psikoloji ve bunu toplumsal
ilişkilerine yansıtanbir eyleme ile
yi.izleşiriz Adnan'ın şahsında.Sanki
şöyle konuşurgibidir: "Onu ele geçirmek kendimi
korumanınve hatta hayatta
kalınamınbir
koşuludur.O
olmaksızın, olduğum kişiolarak kalamam. Daha ileriye göti.iri.irsek,
hayatımsona erecektir. Sadece
refahım değilfiziksel
varoluşumda tehlikede
6
7
Fethi N
acı, Turkıye 'de Roman ve Toplumsal Değışnıe,Gerçek yay, Istanbul. 1981, s 104
Edward
Saıd, Entelektuel,(Çev
T. Bırkan), Ayrıntıyay, Istanbul, I 995, s 83.
22
KÖKSAL AL VER
olacaktır."8 Başkalarının sunduklarınayaslanan bir
aydınolarak
Adnan'ınkorkusu bu
olacaktır
ve
hayatınıböylece korku,
telaş,güç istenci
arasında noktalayacaktır.Aydın,
muhalif
olandır,statüko
karşısındadaimi bir muhalefet durumunu
oluşturan
9ve iktidara
karşı
bile hakikati söylemeye
çalışan
biridir.
lOAdnan da
İttihat
ve Terakki'nin üyesi ve Cemiyet'in
İstanbut'daki
en önemli
elemanı olması
hasebiyle
sıkı
bir Abdülhamit
karşıtıdır.Muhalif
arkadaşlarıyla toplantılardüzenler, yasak
kitaplar okuyup
muhalitliğini derinleştirmeye çalışır.Ancak 1908 ihtilali, onun
muhalifliğinin
bir
aydınmuhalefeti olan
daimilik
esasına değil tamamıylakonjonktüre
bağlı olduğunu
belgeler. ihtilal, onun
eleştirilerinin bittiğini
ve siyasi
tavrı
sayesinde
büyük servete
kavuşma, istediğini yaptıracakbir konuma oturma
zamanını işareteder.
Yoksa o
muhalitliğinigüç istenci ile
ilişkilendirenbir
aydın mıdır?Sınıf değiştirmek
isteyen, kendini hep merkeze alan ve ülkenin kendisine
ihtiyacı olduğu
vehminden kurtulamayan, tüm sihirli formUllerin kendi elinde
olduğunu
zanneden Adnan, iktidarla
bütünleşince dünyanınkendi yörüngesinde
döndüğü
hissine
kapılan, iktidarın balışettiğigücü kaybedince de bir göçmen ve
sığıntıhale gelen
bağımsız
bir
aydın olamamanın
bir
örneğini
temsil etmektedir.
İktidar-aydın
ilişkisinin yaygın
bir biçimiyle
karşı karşıya bırakırokuyucuyu; iktidara mesafeli ve
eleştirel duruşu
salt
çıkarve zenginlik için bir araç olarak
oluşturmave iktidara
yakın olunduğundaise
tamamıylaonunla kendini belirleme ve kimliklendirme eylemi,
Adnan'
ın yaşam pratiğindeetkili bir
şekildeizlenir.
Onun
yaşamında yükseliş-zenginlik
dönemi
İttihat
ve Terakki'nin iktidar
yılları
ile
sınırlıdır.Adnan bu dönemde Cemiyet'in en önemli
kişilerindenbiri
olduğuiçin
mevkisi hayli yüksektir, bir
dediği
iki edilmez bir
konumdadır. İttihat
ve Terakh.i
döneminin öncesi (Abdülhamit dönemi) ve
sonrasındaysa(Mütareke) Adnan yoh.tur.
tüm sahip
olduklarını yitirmiştir,güce dayanarak elde
etmiş olduğu herşeyini.
Yiih.selişve
düşüşüyleiktidarla böylesine
örtüşen Adnan'ınkaderi siyasal konjonktür
paralelinde izlenebilir.
İktidar vasıtasıyla
elde ettikleri de (servet,
şöhret,
popülarite
vs.) o anda elinden
kayıpgider.
·sahip olmayla güç
arasındakiçok
yakın ilişkinin11cisimleşmiş
haliyle Adnan, elinden
oyuncakları alınmışbir çocuk mahcubiyetinde
oradan oraya
kaçıpdurur, bir
sığıntıolarak
yaşamınısUrdünneye
çalışır,ikbal
dönemlerinde
konağını aşındıran, yolumıkesen,
saygıdakusur etmeyen koca kitlenin
haberi bile olmadan yokluk-hiçlik içinde ölüp gider. Ve Adnan, kaderini,
tiiın yapıpetmelerini siyasal iktidarla derinlemesine
irtibatlandıranve de
sınırlayanbir
aydınıntipik bir misali olarak
karşımızdadurur.
8 Z) gıııunt Bauınan. Sosyo/oj ık Duşıınmek, (Çev. A Yılmaz). Ayrıntı yay. Istanbul. 1998. s 140 9 r:dward Saıd, age , s. 24.
10 Ae. s 14
iktidamı baş
döndürücü cazibesi: Üç dönem ve üç konak
Uç
İstanbul
roman
ı,
önemli bir rol
üstlendiğini gördüğümüz
iktidar
h.avramı
'e
buna
bağlı
olarak
belirginleşen
iktidar
ilişkilei·inin çarpıcı
bir
anlatımı olduğundan
sosyolojik analize ve okumaya ortam
oluşturmaktadır. İh.tidar-aydın
ve ih.tidar-seçh.in
tabah.a
ilişkisi baştaolmak üzere, iktidar gücünün
başdöndürücü cazibesi ve bu güce
dayanarak konum elde etme, iktidara
yakınolma ve uzak
kalımıhallerinin
sunuçları. iktidarın değişh.enliğive bunun
sonuçlarıgibi
toplumsalhayatıntemel
dinaıııih.lerinide
çözümlemede belli
işaretleri barındırmaktadır.İktidar ilişkilerinin
çözümlemesinde
h.alkış noktanıız
seçh.in
ziimrenin
yurtlandığı, öıiüştüğüve anlam
dünyasını oluşturduğubir meh.an olan
konuklardır.İçinde gösterişin. dalkavuh.luğun,
iki
yüzlülüğün,
yasak
aşh.ların. ilıanetlerın.
düşüşlerin, zenginliğin değerlermanzumesi olarak
yükselişinin çıplah.bir
şekilde sergilendiğibir
yaşanı aynasıdırkonah.. Bir de siyasal
işleviile belirir konak:
lh.tıdar(merkez) ile
yakınl1ir
bağasahip
oluşuve bu
yakınlıkla ihtişamınındaha
bır;. iıh.seli~ıiktidarın meşnılaştırıldığı
ve bazen de gücün
saptırılarah. çıkar
elde etmc;.c
dönüştürüldüğütkincil merke::.dir.
Istibdut ls·tanhulunda
iktidar merkezi
Saray'dır.Saray,
bina ve içindeh.ilcrlc
merkezi biryeri
işareteder, herkes ve
herşeyonun çevresindedir. Yönetici ve itaath.ar
tebaa
ilişkisininkristalize
alımışbir biçimidir.12
Sarayın ımıhh.em surların:
duvarlarının dışındakalan topluma
iktidarınnefesini
ulaştıran.sözünü ve
yaptırımlarını hatırlatanresmi
kurumlarında
dışındadaha si\ il bir ikincil merke::.
bulunmaktadır.ikincil merkez,
aydın
ve seçkinlerin toplumsal. siyasal ve ekonomik meseleleri
tartıştıkları,kah
iktidarınlehinde kah aleyhinde söylemlerde
bulundukları.entelektüel
bir ortam olmaktan çok siyaset ve ekonomi temelinde yüh.selcn bir
ortaındır.lkincil
merkezin en önemli
işlevimerkezle
doğrudanve derin bir
ilişki kurmuşolma
avantajından yararlanıpmerkezle kitlenin
diyaloğunukurmak, sosyal
yaşantıdamerkezi temsil etmek,
gerektiğindemerkezin
ih.tidarınıyüceltip sürekli hale
getirmektir. Bununla birlikte merkeze (iktidar)
yakınlığınıh.endi
h.işisel yükselişiiçin
bir basamak olarak kullanmak, ikincil merke::.cle
yuvalannııştipierin en önde
sayılabilecekeylem
çeşidi olmaktadır.Iktidar en
başta ih.ıncilmerh.ez için
açılınasıistenen tüm
kapılarauygun bir
anahtardıryani guç·tiir.
Dolayısıylakmwk
h.endisine
iktidar-güç denkleminele yer
bulmaktadır.İstibdat İstanbulunda
ikincil merkez Hidaye 'tin
konağtdır.
Hidayet, ih.i yüzlü.
dalkavuk,
çıkarcı, gösteriştutkunu, jurnalci, iktidara derinden
bağlıBala rütbeli bir
memurdur. Saraya
yakın oluşu konağınınönemli
kişilerle, nıüşirler,elçiler.
aydınlar. nazırlarladolup
taşınasınınnedenidir. Yükselmek isteyenler, tayin bekleyenler. önemli
bir
ınevkiyeatanmak isteyenler önce Hidayetin
konağınclaclırlar,bu h.onah. ih.tidara
yakınolmak ve ondan
çıkar sağlamakiçin
aşılmasıgerekli önemli bir geçittir. Çünkü
iktidara
yakınlığındanolsa gerek Hidayet'in
konağında makamıbile
vardır:24
KÖKSAL AL VER
misafırleriyle
birlikteyken
oturduğuyüksek
arkalıruhani bir koltuk. Tüm
tavırlarındaiktidara
yakınlığınınbir
yansımasıolan
güven
izlenir.
Konağındaolsun,
dışarıdaolsun
bu
tavrı değişmez.Ne ki, bu durum uzun sürmez,
iktidarın değişmesiyleHidayet'in
durumu da
değişir.Abdülhamit'in devrilmesiyle Hidayet de devrilir ve kimsesiz
kalır.Etrafı kalabalık
Hidayet
artık yapayalnızve
kinısesizdir.Bu
düşüşe, alışkınolmadığından, İttihatçılarla
iyi
ilişkiler
kurma
çabasının başarısız oluşunun
etkisiyle de
daha fazla
dayanaınazve hiçbir
hastalığı olmadığıhalde ölür:
"Konağınagelmeyen
elçiler,
arabasınaselam durmayan polisler onu öldürdüler.
31
Mart'tan sonra
misafırleri, uşakları, parası azaldı:
eriyordu. Bir türlü
Şehremini olmadığıiçin vücudu
azalıyordu."13Abdülhamit'in devrilmesiyle
iktidarı
ele geçiren
İttihat
ve Terakki döneminde
merkez Cemiyet,
ikincil merkez
de
Adnan'ın konağıdır.Adnan bu dönemde eski
yönetimin muhalifi
olmanınmeyvelerini
alınaya başlamıştır.Yoksulluk
artıkçok
gerilerde
kalmıştır,kimseye özel
hocalık yapmasınada gerek
kalmamış,Aksaray'daki
köhne evinden
Cağaloğlu'nda aldığı taş konağa taşınmıştır. Artıkbürosu ve
konağıseçkin konuklarla, merkeze
yakınolup bir konum elde etmeye gelenlerle dolup
taşmaktadır.
Hükümetin bir üyesi
olmamasına rağmenen etkili
kişilerdendir.Her
istediğini yaptıracak
güce
ulaşmıştır.Resmi bir
sıfatı olmamasına karşın"gene onu her
bayram elçiler tebrik
ediyorlardı;sokakta kendini belli etmeyerek yürürken polisler
kolları
ve
bacaklarıylaselam
kesiliyorlardı.Tebessümü
iltimastı,bir
isıninönüne
'bizim' dedi mi
isıninsahibi elçi, vali,
ınüsteşaroluyordu".14 Devir onun devridir, o da
bunu iyi
değerlendirir; artıkona dalkavukluk
yapılır, konağıhergün onlarca
kişi tarafından aşındırılır. Avukatlığı,Cemiyet'in en önde
adamlarından olmasından dolayıgücüne güç, servetine servet katmak için
hazırbeklemektedir. O da geri kalmaz.
Artık,konak,
uşakve dalkavuk sahibidir. Vaktiyle, Hidayet'e gidenler
şimdiAdnan'a
gelirler. Cemiyet, Adnan için güce
erişmenin vasıtası olmuştur.Mütareke ile beraber Adnan, o
muhteşemserveti,
konağı,çevresini
yitirmişve
bir
sığıntı olmuştur.Gücü bu kadar
sözde güçtür
ve o kadar da iktidarla ilintilidir.
İttihatçıların çöküşüyle Adnan'ın
sonu da
tıpkı aynı ilişki düzeneğine
sahip
Hidayet'ten
farklıolmaz: Tüm gücünü,
gösterişini, ihtişamınıve her
şeyiniborçlu
olduğu iktidarın çöküşü
kendi
çöküşünüde beraberinde getirir. Gücü yitirmek
yalnızlaşmasını doğurmuştur,
kimse
kapısınıçalmaz ve cenazesine gelen topu topu
yedi
kişidir.Üçüncü
İstanbul'da (işgal
Istanbulu)
iktidar merkezi
işgal
gücüdür, bu merkezin
uydusu
belirınekte
gecikmez,
İngiliz dostuNaşit
devrededir. Bu kez de
Naşit'in konağı
önceleri Hidayet ve
Adnan'ın konaklarının gördüğü işlev
ve ilgiyle çevrilidir.
İstibdat
Istanbul'unda Hidayet'in,
Meşrutiyet'te Adnan'ın konağındatoplananlar, Mütareke'de
ise N
aşit' in salonunda
toplanmaktadırlar. Bu kez iktidar ve güce en kestirmeden
ulaştıran
ikincilmerkez
Naşit'in konağıdır.13
Mıthat Cemal Kuntay, age., s. 342.14
Ae.,s.
323.Toplumsal
yaşamın fotoğrafkareleri
Üç
ayrı
dönemin
İstanbul'unu
merkeze alarak bir toplumsal
yaşam fotoğrafı
sunmaya
çalışanroman, daha çok seçkin
tıi6akave
ffiŞiillermeaiKKatleri Çeker ve bir
imparatorluğun yıkılışınıntoplumsal
yaşamdaki yansımalarınıhikaye eder.
Romanın altyapısını oluşturanve yönelimini de belirleyen temel sosyolojik kavramlar, bütün
ilişkilerin, olayların,diyaloglarm bir potada
birleşmesini sağlarve analize imkan
tanır. Çokuş,namus,
tıiketim, yaşam tarz/arı,iktidar/güç,
çıkarcılıkgibi kavramlar
çerçevesinde bir toplumsal
yaşantınınresmi çizilmeye
çalışılmaktadır.Kavram-olay
arasındakurulabilecek
bağ, romanınsosyolojik
okumasındada
ayrıcaönemli
görülınelidir.Çökilş kavramı romanın çatısıdır; dolayısıyla çöküşü doğuran
ne varsa roman
ona dokunur.
Bundandırki, gayri
meşru kadın-erkek ilişkileri, şöhret,servet, makam
ve
çıkarelde etmek için sonsuz bir
çabanınortaya
konması, gösterişçive
aşırıtüketim,
gösteriş düşkün lüğü,taklitçit ik, jurnaller
satırlarıdoldurur.
Namus
kavramı,cinsellikle
eşleştirilmektençok bir
davranışbiçimi ve bir tahlil
aynasıolarak ele
alınmaktadır.Gerçekte kimin, hangi
ilişki tarzının naınuslu olduğusorusuna cevap
aranır.Cevap arama
uğraşı,kah toplumsal tabakalar
arasındakiuçuruma dikkat çekilerek, kah toplumsal rollerin
icrasındaortaya
çıkan çelişkive
çatışmalarıdaha bir öne
çıkararak,kah
yaşam tarzları arasında ilişkilerkurarak
belirginleşmektedir.Metin, okuyucuyu da böylesi bir sorgu çemberinin içine
·
alınaktadır
ve okuyucu 'kim namuslu' sorusunu sormak ve bir cevap üretmek zorunda
bırakılınaktadır.Okuyucu,
yoksulluğun kuşatıcılığındabir
yaşamsürmek zorunda
kalıpdilencilik eden,
bohçacılıkyapanlarla iktidara
yakın olmayı zenginliğegiden en
eınniyetliyol bilip büyük kazançlar elde eden,
konaklarınahangi model
eşyayıhangi
Avrupa ülkesinden getirtmenin, hangi
kunduracıdankaç çift ku nd ura, hangi terziden
kaç
takımelbise
ısınarlanacağının hesaplarıylakafa yoranlar
arasındakendine cevap
araınaktad ır.Yaşam tarzları kavramı
romanda resmedilen
ilişkilerinkristalize olma halini
gösterme
işlevinesahiptir.
Yaşam tarzları,kültürel
yapıya bağlıolarak "bir biçim, bir
tavırve bir gruba ait
bazı eşyaları,yerleri ve
zamanları kullanış şekli"olarak "özel
bağlamlardaanlam kazanan uygulama ve
davranışdizileridir".
ısToplumsal rolleri n ve
ilişkiler ağınındüzenlenmesi ve
icrasında yaşam tarzlarının doğrudanbir etkisi
izlenebilmektedir. Bireysel ve toplumsal refleksierin
yaşam tarziarınagöre ortaya
çıkmasına, romanın satırlarındabir kez daha
tanık olunmaktadır.Evlerin (konak)
ınevkisi, konakların dizaynıve bedenin
süslenınesi,ev ve ziynet
eşyaları, yaşamtarzları
paralelinde insan
ilişkilerinedahil
olmaktadır.Tüketim,
yaşam tarzlarınınbütünüyle gözler önüne
seriirliğive belirginlik
kazandığıen önemli
kavramdırve
romanın sunduğutemel analiz birimlerinin
başındayer
almaktadır. Eğer, halihazırdakitüketim
hakkındakiliteratürde
insanların ınal satın I 5 David C han ey, Yaşam Tarz/arı, (ÇevI.
Kutıuk), Dost Kitabevi, Ankara, ı 999, s ı 526
KÖKSAL AL YER
alınalarındaki amaçları-maddi refah,
psişikrefah ve
gösteriş-kabul edersek, ki ilk ikisi
beslenme, giyinme ve
barınmaile zihinsel
gevşemeve
eğlence ihtiyacını karşılamaktaiken üçüncüsü daha
karmaşıkbir hali ifade etmektedir,
16
romanda dikkatlere sunulan
tüketimin ihtiyaç
değil gösterişin karşılığındaele
alındığıgörülür. Tüketimin kimlik ile
yakın diyaloğumıda hesaba katarsak
17,romandan hareketle varolan tezler daha bir
açıklık kazanır.
Özellikle seçkin
tabakanın
tüketimini analiz birimi olarak ele
aldığımızda
tüketimin kimlik ve
gösterişkategorilerine
dayandınldığıgözlenmektedir.
Gündelik
ihtiyaçlarınçok ötesinde bir duygu ve beklenti ile tüketme
davranışıile
karşılaşılmaktadır.
Bu durum bize Thorstein Veblen'in
aylak
smifçözümlemesinde öne
sürdüğü gosterişçi
luketim (
conspicuous consummption)
kavramını hatırlatmaktadır.Veblen'e göre
gösterişçitüketim,
gösterişçi boşzaman,
gösterişçi teşhir kişinin ilişkide olduklarındanüstün olmak ve kendi
değerinidaha bir
arttırmakiçin
başvurduğuaraçlardır.
Bununla
kişi
kendi yüksek
tabakasını
sembolize etme
çabasındadır.
18Veblen,
kıymetli malların gösterişçitüketimini aylak
cenıilmeninitibar
kazanmasınınbir
aracıolarak
tanımlaınaktadır.19Mallarm çifie .\imgesel aniann
kavramınadayanarak
eşyanm/ınalın yalnızcabelli bir ihtiyaca
değil aynızamanda "toplumsal
ilişkilere sınırlar
çeken hayat
tarzındaki farklılıkların vurgulanması amacıylada
kullanıldığı''nm20belirtilmesi Veblen'in çözümlemesiyle birlikte romanda
anlatılantüketim olgusun
açıklıkgetirmektedir. Çünkü tüketim, dar
anlamıyla ihtiyaçı aşarakstatüyü,
itibarıgösteren simgesel bir
alanıifade etmektedir.
Bundandırki,
konaklarınmevkisi, içindeki
merıner ınerdivenler,Acem yahut
Karabağ halıları,Venedik
avizeleri, H ila seccadeleri,
şamdanlar, tunç heykeller simgesel bir anlama matuf olarak
bir yer
işgaletmektedirler.
Başadönersek, tüketim ile
yaşam tarzları arasındakio ince
ilişkiye
tekrar göz atabiliriz:
ınalların kullanıını yaşam tarzlarını yansıtır;çünkü
yaşam tarzlarıiçin önemli
olanın"ürünlerin simgesel
anlamları,yani gözle görülebilen
kimliklerinin üstünde ve ötesinde temsil eder göründükleri anlamlar
olduğu açıktır".
21Sosyolojik okuma ve
çözüınlemeyeimkan
tanıyanUç Istanbul
romanıbelki de
bu
yanını anlatısınıntemeline
yerleştirdİğİkavramlarla
belirginleştirınektedir. Çıplakgündelik hayattaki
ilişkilerve
kişiliklerile temel kavramlar
arasındaköprü kuran ve bir
şekilde
kavramiara
canlılık kazandıranroman,
farklı okuınalararahatça izin
vermektedir. Bu haliyle de roman !...endine Türk
edebiyatınınörnek metinleri
arasındayer
bulmaktadır.16 Mary Douglas-Baron
lslıcmood. Tıdetuwn Antropolojısı,(Çev E.
Aytd.ın),Dost
Kıtabcvi.Ankara.
1999, s. 8
17 Robert Bocock.
Tuf..etını.(Çev 1 Kulluk). Dost
Kıtabcvi,Ankara. 1997. s 110
18 Lewıs
A Coser.
Marstas ofSocto!ogtcal Thought,llarcourt Bracc
.luHmovıchIne, Ne\V York, 1977.
s.269.
19 Thorsteııı Veblcıı, The Tlıeo1:v o/the Leısure Class.