• Sonuç bulunamadı

Anadoluhisarı [Anadolu Hisarı]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anadoluhisarı [Anadolu Hisarı]"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İstanbul Semtleri. 12

Eskiden mısır soğumasın diye peştemala sarılır, tablalarla şehre

satılmağa gönderilirdi. Sonra bu

usul kaldırıldı. Göksu’da bizim bil­ diğimiz en eski kazancı Acemoğlu, sonra onun çırağı ve damadı olan K âm il usta idi. Şimdi en eski mı­

sırcı Kâm il Usta’nın çırağı Ce-

m al’dir...»

Eskiden derenin en son nok­

tası olan Dörtkardeşler’e kadar

sandalla gidildiği halde bugün sel­ ler, halat fabrikasının a ttığ ı moloz­ lar ve bilhassa Yenimahalle lâğım ­

larının buraya akması yüzünden

dere dolduğu için fabrikanın az

ötesinden daha ileriye gidilemiyor. Elmalı yolu üstündeki eskiden karanfilleri v m eyveleri ile meş­ hur Hekimbaşı Salih Efendi bah­ çesi şimdi harap olmuş, Bulgaris­

tan göçmenleri oturuyor. Sultan

Mahmud’un kazaskeri Tahsin E-

fendi tarafından kurulan Kavacık Ç iftliği yeni bir mahalle kurulmak üzere bir inşaat şirketi tarafından satın aınmış. Birinci Sultan Mah- mud zamanında yapılan Küçüksu Kasrı ne kadar bakımlı ise oraya kasır kadar bir hususiyet ve gü­

A n a d o l u h i s a r ı

'

Haıırlıyan: Fikret A RIT

V

gaktile Göksu mesiresi, Kava-

I cık Çiftliği, Denize bakan

( bahçelerindeki çok lezzetli

^ ™ *»k irazı, Hekimbaşı Bahçesi

namile maruf bahçesi ve şöhreti

eskidenberi devam edip gelen mı­

sırı. çayırı, Küçüksu Kasrı ile

meşhur olan Anadoluhisarı Türk'­ lerin kurduğu ilk Boğaz köyü sa­ yılabilir. İlk adı Güzelcehisar olan hisarı 1393 de I. Beyazıt yaptırmış, Fatih Sultan Mehmed 1435 de Ru­ meli Hisarı’m yaptırırken burasım da tamir ettirerek büyütmüştür.

Ondokuzuncu asrın ikinci ya­ rısına kadar Sarayburnu v e Kız- kulesi mevkilerinde olduğu gibi

Hisar’larda bulunan toplarla da

şenlik topları atılır, padişahlar

saltanat kayıkları ile Boğaz’a çık­ tıkları zaman Hisarlardan top a-

tışı ile selâmlarnırlardı. Bunlar­

dan III. Selim i’n deniz alayı göz

kamaştıracak bir ihtişamda idi.

Önde 100 - 150 içoğlanınin bindi­ ği altı büyük sandal, bunların sa­

ğında ve solunda da hasağaların

bindiği iki sandal bulunur, arka­ dan sarık sandalı gelirdi. Kalabalık arasından geçilirken padişahın des- tarını nakle memur olan adam k ıy­

metli mücevherlerle işlenmiş bir

şala sarılı olarak elinde tuttuğu sa­ rığı hafifçe oynatır, padişahın ka­ vuğu halka iltifat etmiş olurdu

Bunların ardından herbirinde saray ağalarından birinin bulundu­ ğu altı sandal, sayısı ondördü bu­ lan bu sandalların ardından da pa­

dişah kayıkları gelirdi. Bu ka­

yıklardan ilkinde padişah, İkinci­ sinde de Silâhtarağa bulunur, dö­

nüşte padişah bu kayığa binerdi.

Baş tarafındaki oyma kırlangıç

şeklinden ötürü Kırlangıç da de­ nilen Hünkâr K ayık ları’nın ardın­ dan en başta Kızlarağası'nınki ol­ mak üzere haremâğalarını taşıyan

ıklar gelirdi.

ahidaşm kayığında som gü­

müşten parmaklıkla çevrilmiş,

dört sütunlu bir köşk vardı.

Köşkün uçları sırma işlemeli, İn­ cili saçaklı kırmızı çuha ile örtü­ lü idi. Sultan Selim köşkün altın­ da lpejs; şilteler üstüne yatmış bir halde uzanır, köşkün dışında, ar­ kada Bostancıbaşı dümen tutardı.

Köşkün içinde Veaiıiâzam yahut

diğer iki mühim zat, padişahın

müvacehesinde gümüş parmaklıkla bölünmüş bir mahalde otururlardı.

II

K ayığın baş tarafında bir Ha- sekiağası, iki yanda da iki saf tu­ tan bostancılar, bostancılardan her- birinin ortasında birer çuhadar bu­ lunurdu. Çuhadarlar ellerinde bi­ rer küçük iskemle tutarlar ve ka­

raya muvasalatta Padişah kayık­

tan çıkıp da ata binecek olduğu

zaman bu iskemleleri yere koyar­ lar, Padişah binektaşına çıkar g i­ bi iskemlelerin üstüne çıkar, ora­ dan ata binerdi.

. Göksu mesiresi kâğıthane’-

den daha eski olup İstanbul’un bel­ li başlı mesireleri arasında idi. Dereye giren piyade, sandal vesa- ir vesaitin sayısı bazı cuma günle­ ri o kadar fazla olurdu ki kürek çekilmez, boyu bir kilometreye ya­ kın olan dereye girip çıkma dört saat sürer, kayık ve sandallara ba­ sa basa karşı sahile geçilirdi. P i­

yadelerin zerafeti, hamlacıların

hususî kıyafeti, kadınların üstbaşı dereye bambaşka bir renk verirdi.

Cuma, Pazar ve Çarşamba gün­ leri yapılan Göksu âlemlerinde ay­ rıca Göksu ve Küçüksu çayırların­ da araba ile gezilir, Küçüksu ça­ yırında mısır yenir, kır kahvelerin­

de kallavi fincanlarla kahve ve

nargile içilirdi. Eylül’ün sekizinci

günü ile onu takibeden pazar

Göksu’adki Panaiya ayazmasının

ziyaret günleri olduğu için buna Göksu Panayırı denir. Bugünlerde Göksu Hıristiyan vatandaşlarla do­ lup taşar. Göksu çayırının eski ah­

şap köprüye yakın tarafındaki

çömlekçinin testi, saksı ve kumba­ rası da meşhurdu. Çömlekçinin bi­ tişiğinde üç tane meyhane vardı.

hB K öltsu m ısırlığının üç yüz sene- |J ye yakın bir mâzisi olduğunu

H söyleyen Fındık A li namı ile

maruf mısırcı A li Ozfındık: «Göksu mısır inin şöhreti, tar­ ladan kopar kopmaz taze taze ka­ zana girmesinden ileri gelir» diyor. «Meselâ Trakya mısırı da ididir a- ma iki gün kesmesi sürer, bir gün kamyonda kalır, bir gün de halde

yatar. Mısır tarlalarının Elmalı su­ yu ile sulanmasının Göksu mısırı­ nın tatlı olmasındaki tesiri büyük­ tür. Elmalı bendinin alt tarafları hep mısır tarlasıdır. M ısır ekili saha 300 dönümden fazladır. Bend- den gelen dere suyu toplanır, tar­ lalar sulanır. Mısır iki cinstir: 1 - K ır mısırı. 2- Su mısırı. Deve di­ şi denen iri taneli kır mısırı yemek

için makbul değildir. öğütülür.

Yem ek için makbul olan su m ısırı­ nın koçanı kalın olur. Taneler in­ ci dizisi gibi gayet muntazamdır.

Göksu mısırı her yerde yetişir.

Yeter ki bakımı ve tohumu ayni olsun ve burada olduğu gibi eskit­ meden pişirilsin.

Göksu’da ilk mısır mahsulü

23 ile 25 Haziran’da, hava uymaz­ sa temmuzun başında alınır. Dört, beş ay devam eder. Bu mısır okka doldurmadığı için bahçe sahipleri kurutmazlar, tane hesabı satarlar. Pişmesine gelince: Mısır kazana is­ tif edilir. Su konur. Yaprakları i- le sıkıca örtülür. Buğu kaçırmasın ve mısırı oynatmasın diye yaprak­ ların üstüne tahta baskı, baskının üstüne de bir ağırlık konur. Piş­ ti mi mis gibi kokmağa başlar. A- çar, başlarız satmağa. Eskiden bir kazan kurulurdu. Şimdi Yenim a­ halle yolu kenarında altı m ısırcı­ ya ait yirm i beş kazan var. B ir pazar günü yirm i beş bin mısır sat­ tığım ızı bilirim. A d i günler 2000, 2500 mısır satılır. Rakipli çalıştı­

ğımız için fiatlar başka yerlere

nisbeten daha ucuzdur. Vapurlar­ dan bile atlayıp mısır almağa ge­ lenler ve tekrar vapura binenler vardır.

TTj|i eisicumhurumuz mısıra merak-

İldir. Burada olduğu zaman

| her gün mısır yer. A m e rik a lı­ lar gelip burada mısır yerler. On­ larda da varmış bu usul ama onlar mısırın üstüne tuz ekmez, yağ sü­ rerlermiş. Bizim mısırları yiyince Am erika’da böyle lezzetli mısır ol­ madığım söylediler.

zellik veren Dördüncü Mehmed

Çeşmesi de o kadar bakımsız ve harap. Hisar kirazı artık yetişmi­ yor. Güzelcehisar’ın duvarları dı­ şarı doğru bel vermiş.

î \ ' oğma, büyüme H isarlı ve bir l a p Hisar âşığı olan, Hisar’m en B 8 I popüler ve sevilen siması K e ­

mal Gezer, derenin dolmasına, ka­ le duvarlarının bel vermesine, Dör­ düncü Mehmed çeşmesinin bakım­ sızlığına ne kadar üzülüyorsa, ge­ lecek için de o kadar ümidli:

«Hisar’ımızm belediye derdle- ri az» diyor. «Yol, su, elektrik dâ­ vaları halledildi ve edilmekte. K ü ­

çüksu çayın reisicumhurumuzun

em irleri üzerine 3.000 fidan dikil­

mek suretiyle ağaçlandırıldı ve

Göksu deresi üzerindeki köprü be­ ton olarak yapıldı. Küçüksu kas­

rının etrafı park olacak. Beden

Terbiyesi Umum Müdürlüğü bir

stadvom yapıyor. Stadyomun etra­ fı büyük bir spor sitesi meydana getirilm ek üzere 1.020.000 liraya

Umum Müdürlükçe satın alındı.

N afia Vekâletine derenin temizlen­ mesi için em ir verildi ama iki se­ nedir bir teşebbüs yok. Havagazı da ancak K an dilli’ye kadar v e ril­ di. Fakat Anadoluhisarı’na büyük bir ilgi gösteren reisicumhurumuz sayesinde Hisarhn bütün ihtiyaç­ larının yakm bir gelecekte gideri­ leceğine ve tarihî hüviyetine lâyık bir hale getirileceğine bütün Hi- sar’lılar emindir.»

1000 - 1200 hanelik bir nahiye

olan Anadoluhisarı’nın nüfusu

4.500. Yazın sayfiyeye gelenlerle

bu miktar 2000 - 2500 artıyor. Ba­ lıkçı, işçi ve memur halkı çok o- lan Hisar’ın en büyük derdi bele­ diye kontrolsüzlüğü.

K ıbrıs’lılar namile maruf ve

plâj yanında bir de yalıları olan aileye ait Küçüksu Plâjı onbeş se­ ne müddetle işletilmek üzere Ş ir­ keti Hayriye tarafından meydana getirilmiş. Bu müddet dolduğu i-

çin yine sahiplerine aide edilen

plâj sahası onlar tarafından kiraya veriliyor.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Askerin caniliği dışında, Ian’ın da bu vahşeti etkileyici bulması, dört kadına tecavüz etmenin bir kadına etmekten daha güzel olduğunu düşünmesi toplumun ne

estimated recognition rates in the passive electrodes were comparable to those in the active ones (averaged recognition rate, 88.5 vs. 83.5%, in the cepstral

3-Bu çalışmada erişkin DEHB tanısı olanların daha sık iş değiştirdikleri, gelir düzeylerinin daha düşük olduğu, daha sık polisle başlarının derde girdiği,

Denizli ili Merkezefendi ilçesinde bulunan liselerde görev yapan öğretmenlerin örgütsel değişmeye ilişkin tutumlarının branş değişkenine göre anlamlı

“ Sinema ve Video Yasa Tasarısı” önemli bazı eksikliklerine karşın, şimdilerde bir umut ışığı.... Bu konuda kimileri

Önceki y›llarda sadece Ankara'da yap›lan Araflt›rma Projeleri yar›flma- s›, 2005 y›l›ndan itibaren ülke gene- line yay›ld› ve önce 8 bölge merke- zinde (

Istakoz Bulutsusu Merkezindeki Pismis 24 Açık Yıldız Kümesi Hubble Uzay Teleskobu’nun geniş alan ve gezegen kameraları kullanılarak elde edilen bu görüntüde, NGC

Yazınızın yayın tarihinin 1977-78 tiyatro döneminin son gününe rastlaması —aynı zamanda Şehir Tiyatrosu’nda yeni bir yönetim taranın ilk uygulamasını